7 Mayıs 2009 Perşembe

Nörolojik ve Ruhsal Hastalıklar

Baş ağrısı
Beynin iç dokusu ağrı algılayıcılarına sahip olmadığı için beyin ağrımaz. Baş ağrısı dahil bütün ağrılar, aslında vücudun bağışıklık sistemine gönder­diği acil birer rapordur. Bu raporda vücuda gelen zararın ezilme, kanama, kimyasal maddeyle etkileşme, enfeksiyon tipi ve şiddeti gibi sebebi deta­yıyla anlatılır. Başağrısı olarak hissedilen ağrı, çoğu zaman vücudun her­hangi bir yerinde oluşan bu tür bir rahatsızlıktır. Beyinde her organa ait bir merkez vardır. Organlarda meydana gelen rahatsızlığın bilgisi bu rahatsız­lık sebebiyle oluşan kimyasal maddelerle ve belli frekans dalgalarıyla, sin­yaller halinde beynin ilgili merkezine gelir. Bu sinyaller beyinde ağrı hissi oluşturarak insanı zararlı davranışlardan korur ve hastalığın ilerlemesini en­geller. Aynı zamanda beyin, bu sinyalleri sınıflandırarak bağışıklık sistemi­ne detaylı bilgiler olarak gönderir ve bağışıklık sisteminin sistematik bir koruma programı hazırlamasını sağlar.
İnsan ağrıya sabredebilse, beynin ve bağışıklık sisteminin görevlerini tam olarak yapmalarına imkan vermiş ve vücudu hastalıktan korumuş olur. Ağrı kesici alındığında ise, ağrı ile birlikte bu bilgi aktarımı da kesilir. Has­talık derinleşmeye devam eder fakat bağışıklık sistemi savunmadan vazge­çer. Alınan her bir ağrı kesici daha doğrusu her bir kimyasal ilaçla birlikte, bağışıklık sistemi gittikçe zayıflar, bir noktadan sonra hiç vazife yapamaz hale gelir.
Baş ağrısı, kabızlık, böbrek, idrar yolları, mide, karaciğer, safra kesesi, yüksek tansiyon, düz tabanlık, rahim ve prostat hastalığı gibi pek çok fark­lı nedene bağlı olabilir.
Kabızlıktan kaynaklanan başağrısı:
Kalın bağırsak rahatsızlığı ve kabızlıkla bağlantılı olan ve en sık rastla­nan baş ağrısı şu şekilde seyreder: Devamlı kabızlık sonucunda kalın bağır­sağın sonundaki kısım yani düz bağırsak genişler, deforme olur ve makat etrafında cepler oluşmaya başlar. Bu ceplerde pislik toplanarak, makat çev­resinde bulunan ve beyin ile bağlantılı yaklaşık 100 akupunktur noktasını etkiler. Bu etki sonucunda baş ağrısı hissedilir. Bu nedenle ağrı kesici almak zararlı, hatta çok saçmadır. Ağrı kesiciler yerine, soğuk suyla taharet alarak ve bağırsakları müshil ile boşaltarak tedaviye başlamak daha doğrudur. Bu tür baş ağrısından kurtulmanın en kısa ve kolay yolu "Mide ve Bağırsakla­rın Tedavisi" ve "Kabızlık" bölümünde anlatılmıştır.
Böbrek ve idrar yolları ile bağlantılı baş ağrısı:
Bu sebebe bağlı ağrı önce ayaklar arkasından başlar, ense çukurundan yukarı yükselir ve gözlerin iç tarafındaki uçlarına kadar inebilir. Aynı za­manda büyük ve küçük tansiyon çok yükselerek başağrısını artırabilir. Bu durumda ağır kesici almak aslında bir kısırdöngüdür. Çünkü ağrı kesiciler böbrek ve idrar yolları rahatsızlıklarını artırır, bu rahatsızlık arttıkça başağ­rısı da giderek şiddetlenir. Çaresi ağrı kesici almada değil, idrar yolları ve böbreklerin tedavisindedir.
Bugün dünyada kronik böbrek yetmezliğinin en sık rastlanan nedenle­rinden birinin ağrı kesiciler olduğu tespit edilmiştir. Bu, kronik diyaliz has­talarının arasında ağrı kesici kullananların sayısının çok yüksek olduğu an­lamına gelir.
Mide ile bağlantılı baş ağrısı
Bu tür başağrısı devamlı hazımsızlık olduğunu, bu sebeple vücutta faz­lalık ve tıkanıklıkların çoğaldığını gösterir. Kan grubu "A" ve "AB" olanlar­da kusmakla, kan grubu "0" ve "B" kusamadığı için yemek yemeyle geçer.
Karaciğerden kaynaklanan baş ağrısı sağ tarafa, dalaktan kaynaklanan baş ağrısı sol tarafa vurur. Karaciğer ve dalağın tedavisiyle geçer.

Beyinde toksik madde toplanmasından kaynaklanan başağrısı:
Beynin kendisi ağrı algılayıcılarına sahip olmadığı halde, kafatasının içi­ni ve beynin dışını saran zarlar ve beynin içindeki damarlarda ağrı algılayı­cıları vardır. Bu yüzden, beyindeki kan-sıvı dolaşımı bozukluğu, beyin tü­mörü gibi bazı beyin hastalıkları, aspartam, nitrit-nitratlar, parabenler gibi bazı katkı maddeleri ve bunların birbiriyle etkileşimi beyin zarını ya da da­marları etkileyerek baş ağrısı oluşturabilir.
Beyin, kendi içinde oluşan veya kan dolaşımı ile kendisine ulaşan toksik ve atık maddeleri sinüslere, kulak arkasına ve kulaklara atar. Sinüslere atı­lan toksik ve atık maddeler geniz akıntısı ile aşağı doğru yayılarak badem­cik, ses telleri, yemek borusu, akciğer ve mide hastalıklarına zemin hazır­lar. Bu nedenle oluşan ve dolunay ile yeniayda tekrarlayan bu şiddetli baş ağrıları sırasında beyin, genizlere ve oradan mideye yakıcı, pis kokulu tok­sik madde attığından hasta kusar ve bu kusma ile baş ağrısı geçer. Bu tür baş ağrısı açlık tedavisi sırasında çoğalabilir. Çünkü açlıkta, beynin dokuların­da toplanan toksik maddeler ve metabolizma atıkları parçalanarak gaz oluş­turur, bu gaz sebebiyle kafatasının iç basıncı artar. Baş ağrısının şiddeti di­rekt bu basıncın şiddetine bağlıdır. Bu sırada hacamat yapılırsa gaz dışarı atılır ve baş ağrısı geçer. Bu tür baş ağrısı çekenlerin yastığı yüksek olmalı­dır ki beyinde toplanan madde, geniz akıntısı ile rahatça aşağıya akabilsin.
Kulak arkası ve kulaklara atılan toksik ve atık maddeler, iltihaplı kulak hastalıklarına, kulak arkası yaralarına ve çıbanlara yol açabilir. ("Febril Konvülziyonlar" bölümüne bakınız.) Düz tabanlılıktan kaynaklanan baş ağrısı
Son zamanlarda çocuklarda ve gençlerde düz taban rahatsızlığı çoğal­mıştır. Düz tabanlılık, yürüyüş esnasında omurgaya aşırı yük yükler ve za­manla omurgada deformasyon oluşturur. Omurga kanalında sıvı dolaşımı zorlaşır ve baş ağrısına neden olur.
Düz taban ile alakalı baş ağrısını engellemek için taban ve sırt kaslarını güçlendirmek ve onları ömür boyu güçlü tutmaya çalışmak gerekir ("Hare­ket" bölümüne bakınız.)

Başağrısının Tedavisi
v Baş ağrısı başladığı anda ılık suya karıştırılmış zeytinyağı içerek kusulmalı, lavman yapılmalı ve soğuğa yakın ılık suyla yıkanmalıdır. Sonra limon suyu, suyla karıştırılmış greyfurt suyu, veya kekik ile demlenen yeşil çay ya da nane çayı içilmelidir. Böylece baş ağrısı geçer. Geç­mezse, 3-5 litre sıcak su ve 20-30 gr. öğütülmüş hardal tohumu karış­tırılıp, ayak banyosu yapılır. Hardal tohumu bulunamazsa, kaya tuzu kullanılır veya ayakların tabanına masaj yapılır.
v Her tür baş ağrısında, bilhassa yüksek tansiyon ve idrar yollarından kay­naklanan ve aralıksız devam eden baş ağrılarında önce makata, 2 hafta sonra kulak arkasına, ense çukuru altına ve şakaklara 11-21 tane sülük konur. Sülükler düştükten sonra kesiklere birkaç defa kupa çekilir.
v Sülük bulunamazsa veya mevsimi değilse, omuzlara hacamat yaptırılır.
v Hacamat imkanı da yoksa, sırta kupa çekilir: 6 tane 150 gramlık cam kavanoz hastanın sırtına, bir tane kürek kemikleri arasına, birer tane de baldırların arkasına kapatılır (toplam 9 tane) ve 15-20 dakika bekletilir.
v Bu tip hastaların burun kanaması, basur kanaması ve adet kanamasını rahmet olarak görmek ve kanamayı durdurmamak gerekir. ("Hacamat" bölümüne bakınız.)
Yukarıda anlattığımız müdahale sonunda başağrısı geçer, ancak kökten ortadan kaldırmak için baş ağrısına sebep olan hastalığın temel tedavisini tamamlamak gerekir.
Temizleme süreci ve sonrası:
"Vücudu Temizle" bölümüne bakarak gereken temizlemeler yapılır. Bu temizlemelerle birlikte her Pazartesi, 36 saat açlık yapılır. Her Perşembe günü, yemek yemeden meyve veya sebze suyu ile geçirilir.
Mide ve bağırsakların tedavisi ile beraber hacamatlara başlanır ve her açlık günü aşağıdaki sıraya göre hacamat yaptırılır: 1. Boyun ve omuzlar, 2. Kafa. 3. Kürek kemikleri arası ve altı. 4. Bel ve kuyruk sokumu. 5. Dizler. 6.Tekrar kafa. 7. Tekrar bel ve kuyruk sokumu.
İlk 3 açlık sırasında, toplam 2 hafta boyunca, açlık günü hariç her gün aşağıdaki ilaç kullanılır:
v 60 gr. çörekotu + 20 gr. karanfil + 30 gr. anason öğütülür. Her gün bu karışımdan 1 tatlı kaşığı, bal şurubu ile yutulur.
Ayrıca:
v Reyhan (fesleğen), biberiye, lavanta, kediotu kökü ve nane koklamak veya ezerek şakaklara sürmek baş ağrısını gidermekte faydalıdır.
ilaç alma süreci bittikten sonra:
v 2/3 acı kavun suyu + 1/3 su karışımı avuç içine dökülür ve baş öne doğ­ru eğikken, genize kadar bir defa çekilir, 2-3 saniye tutularak bırakılır. 2-3 saat sonra şiddetli burun akıntısı başlar ve 1-3 gün devam edebilir. Bu işlem kronik baş ağrısını, sinüziti, beyindeki damar tıkanıklıklarını ve kireçlenmeleri giderir, kimyasal maddelerin sökülerek atılmasını sağlar. Kan grubu "A" olanlar acı kavun suyunu hiç su katmadan da kul­lanabilirler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder