8 Mayıs 2009 Cuma

Bal

Peygamber Efendimiz (s.a.v.): "Bal yiyin, zira içinde bal bulunduğu için, meleklerin rahmet dilemediği hiçbir ev yoktur. Bal yiyenin midesine bin deva girer ve milyonlarca günah uzaklaşır. Bir kişi ölür ve bedeninde bal bulunursa, bedenini cehennem ateşi yakmaz. Her sabah bal şurubu içenler hasta olmaz. Benim nazarımda, bal gibi şifa yoktur" buyurmuştur. Bal mide ve bağırsak bozukluklarına iyi gelir,- mide ve onikiparmak bağırsağındaki ülserlerin ve dış yaraların kapanmasını sağlar. Romatizma, kalp, akciğer, karaciğer ve cilt hastalıklarına iyi gelir. Damar sertliği, sinir bozukluğu ve kansızlığa faydalıdır. Bal hem kabızlığı gideren, hem de ishali durduran bir ilaçtır. Bal yemek insanı gençleştirir, genç ve dinç tutar.
Taşıdığı şifa sıfatlarından dolayı, bal hem bebekler, hem gençler hem de yaşlılar için gerekli bir besin maddesidir. Taze ve hakiki bal kovandan alındıktan, yaklaşık 4-5 hafta sonra kristalleşmeye başlar. Donmuş balın kristalleri incedir. Büyük kristalli balın kalitesi düşüktür. Bazı cins ballar kristalleşmeyebilir. En kıymetli bal ilkbahar ve yazın alınan baldır ve ilaç olarak kullanılabilir. Sonbahar balı ise fazla şifalı değildir. Bir nohut tanesi kadar propolis ve aynı miktarda balmumunun, bal ile birlikte ağızda çiğnenmesi, burun damarlarındaki tıkanıklıkları giderir.
Bal, varis yaralarına, kangren yaralarına, ağızdaki yaralara, çıbanlara, ciltte meydana gelen iltihaplı yaralara uygulanırsa, şifalıdır.
Şekeri yüksek olan hastalar da, bir çay kaşığından başlamak şartıyla, her gün 1 tatlı kaşığından bir çorba kaşığına kadar bal tüketebilirler ve hakiki bal tedavisiyle bu hastalıktan kurtulabilirler.
Bal, göze ve göz yaralarına merhem, ağız temizleyici ve damar açıcı olarak da kullanılır. Aynı miktarda bal ve ılık suda eritilmiş kaya tuzu, kulağa damlatılırsa, kulağı iltihaptan temizler. Bademcikler şiştiğinde ağızda bal tutmak faydalıdır. Bal, uykusuzluğun en iyi ilacıdır. Bal, yemek ile birlikte veya yemekten hemen sonra yenirse, tüm şifa özelliğini kaybeder, alerjik etki yapabilir. Balın fazlası şişmanlatır, tembellik yapar, uykuyu çoğaltır. Tedavi amacıyla bal tüketmek isteyen, her sabah veya akşam aç karnına 1 çorba kaşığı bal yiyebilir. Ancak yediği bu bal yemek öğünü yerine geçer, yani ardından yemek yenmez. Yanında su tüketmede bir sakınca yoktur. Bir diğer seçenek de, sabah ve akşam yemekten önce 1 tatlı kaşığı bal yemektir. Birkaç günü sadece bal ile geçirmek isteyenler ise, günde 100-150 gr. bal yiyebilirler; Her gün bal yiyenler günde 1 çorba kaşığından fazlasına veya başka tatlılara muhtaç değildir. Balı parmakla veya tahta kaşıkla yemek peygamber adabındandır. Bal buzdolabında değil, serin ve karanlık bir yerde saklanmalıdır. Eğer bal koyulan cam veya tahta kap sıkıca kapatılırsa, sahip olduğu şifa özelliğini kaybetmeden senelerce saklanabilir. Balın terkibinde %18 su, % 40 meyve şekeri (fruktoz),- % 34 üzüm şekeri (glikoz); % 0,4 diğer şekerler,- % 0,3 protein,- % 7,1 madeni tuzlar, mikroelementler, fermentler, vitaminler ve diğer maddeler bulunur. Bal, laboratuvarlarda, bu terkibe göre glikoz ve fruktoz oranı belirlenerek basit bir şekilde test edilir. Genellikle, balda glikoz ve fruktoz oranı normlara uygunsa diğer maddeler de mutlaka normlara uygundur. Bugün bu testin önemi kalmamıştır. Çünkü Türkiye'de artık genetiği değiştirilmiş glikoz ve fruktoz üretilmekte ve yurtdışından getirilen, genetiği değiştirilmiş bal aroması kullanılmaktadır. Bu şekilde mis gibi bal kokan çeşit çeşit karışımlar balmış gibi piyasaya sürülmektedir. Bu sahtekârlığı ispat etmek çok zordur, çünkü Türkiye'de, bu alanda yeterli sayıda ve nitelikte laboratuvar ve uzman yoktur.
Bal ile hazırlanan ilaçlar:
· 1 kilo tereyağı, su içinde 5-10 dakika kaynatılır, su üzerine çıkan tereyağı toplanır ve 500 gr. bal ile karıştırılır. Yaralara, egzamaya ve yanıkların üzerine sürülür. Aynı karışım kahvaltıda ekmekle de yenebilir.
· 3 yemek kaşığı papatya 500 gr. sıcak suya konur ve 1 saat demlenmeye bırakılır. 40 dereceye kadar soğuduktan sonra süzülür ve üstüne 3 yemek kaşığı bal eklenir. Anjin, ağız, dil, mide ve bağırsak yaralarına kullanılır (gargara yapılır, içilir, lavman yapılır).
· 1 çorba kaşığı bal, 1 bardak elma suyu içinde eritilir ve her sabah aç karnına içilir. Bilhassa karaciğer hastaları için çok şifalıdır. 10 gr. kaya tuzu 50 gr. ılık su ile eritilir. Sonra bu tuzlu sudan gerekli miktar alınır ve aynı miktar bal ile karıştırılır. Her sabah-akşam ılık olarak 7-8 damla kulağa damlatılır. Ortakulak iltihabı, mantar ve kulak uğultusuna iyi gelir.
· Ceviz yaprağı çay gibi demlenir ve süzülür. 40 dereceye kadar soğuduktan sonra bal eklenir. Her gün çay gibi içilirse, vücuda kuvvet ve canlılık verir.
Ballı sarımsaklı ilaç:
10 tane limonun suyu, tahta havanda dövülmüş 10 baş sarmısak ve 1 kilo bal ile karıştırılarak cam kavanoza konur. Ağzı 3 kat pamuklu bezle kapatılır, karanlık ve serin bir yerde 7 gün bekletilir. Yedi gün sonra kapağı kapatılarak buzdolabına konur. Yıllarca saklanabilir, ne kadar uzun kalsa o kadar kuvvetlenir. Hazırlanan karışımdan günde bir defa olmak üzere 4 çay kaşığı yutulur. Her defasında ağza 1 çay kaşığından fazla olmayan bir miktar alınır. Bu miktarı çabuk yutmadan, ağızda dağılmasını sağlayacak şekilde dolandıra-dolandıra eritmek gerekir. İlacın bu şekilde tüketilmesi önemlidir, çünkü ilacı midenin değil, ağızdaki kılcal damarların emmesi gerekir. Her gün belli bir saatte aç karnına bu ilaç bitene kadar içilir. Bu mükemmel ilacın, bu şekilde tüketilmesi kalp ve beyin damarlarını temizleyerek açar. İçilerek tüketildiğinde, mide ve 12 parmak bağırsağı ülserine, midedeki H. Pylori enfeksiyonuna son verir. Bu kür senede bir defa olmak üzere sağlıklı olanların hastalanmaması, hasta olanların ise iyileşmesi için kullanılır. Ayrıca 40 yaşın üzerindekiler bu ilacı her türlü derde karşı kullanabilirler. NOT: Limon suyu yerine sirke de kullanılabilir ("Elma sirkesi" bölümü )
Polen Arı kovanlarında bulunan polen tüm hastalıklarda iyileşmeyi kolaylaştırır. Arıların enzimi ile karışmış olan polen alerjik olamaz. Poleni herkes (küçük, büyük, yaşlı, genç, hasta veya sağlıklı) kullanabilir. Yetişkinler 1 çay kaşığı, küçükler ise yarım veya çeyrek çay kaşığı poleni aynı miktarda balla ve ılık su ile karıştırarak bir ay boyunca her sabah (akşam değil) ömür boyu kullanabilirler. Polen taze olmalıdır. Üzerinden bir sene geçince tüm faydalı özelliklerini kaybeder, alerji yapabilir. Polen, buzdolabında saklanmalıdır ve kuru olmalıdır. Çünkü nemden bozulur. İçinde bulunan yaklaşık 11 madde (natrium, kalium, çinko, bor, kalsiyum, titan, krom, barium vb.) su ile kimyasal bağlantıya girerek, sıhhat için zararlı hale gelebilir. Polen kullananlar proteinli yiyecekleri (et, yumurta, peynir, balık) azaltmalıdır, çünkü polen bol miktarda kıymetli protein içerir.
Arı sütü
Arı sütü romatizmaya, hormon dengesizliğine, kansızlığa, halsizliğe, mide ve bağırsak hastalıklarına, saç dökülmesine, akciğer, kalp ve diğer hastalıklara karşı kullanılır. Arı sütü B1, B2, B3, B6, Bl2, C, H, PP, E vitaminleri, aminoasitler ve organik asitler içermektedir. Arı sütü buzdolabında saklanır.
Kullanma metotları:
Her sabah-akşam 10-20 mg arı sütü aç karnına dilin altında eriyinceye kadar tutulmalı, hemen yutulmamalıdır. Yutulursa, midede şifalı özelliklerini kaybeder.
Veya
· Her sabah-akşam 10-20 mg. arı sütü 10-30 gr. bal ile karıştırılır ve ağızda eritilip yutulur.
Veya
· Her sabah-akşam 1 tatlı kaşığı taze öğütülmüş çörek otu ve 20 mg. arı sütü, 30 gr. bal ile karıştırılır ve yemekten önce ağızda eritilerek yutulur. Bir ay devam edilir. Bu işlem vücuttaki bezleri temizleyip dengeli çalışmalarını sağlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder