8 Mayıs 2009 Cuma

Et

Her hayvanın genci, erkeği, siyahı ve yağlısının omuz, sırt ve kemiğe sarılmış eti daha lezzetli, daha hafiftir. Her hayvanın sağ yanındaki et sol yanındakine nazaran daha lezzetlidir. Kırmızı koyunun eti siyah koyunun eti kadar lezzetli, hazmı ise daha kolaydır. Beyaz koyunun eti hafif, gri koyunun eti ağırdır. Bir yaşındaki siyah, yağlı ve erkek keçinin eti lezzetli ve hafiftir. Kuzu, oğlak ve buzağı eti en iyi ve en hafif etlerdir. Oğlak eti, kuzu etinden daha kolay hazmedilir ve daha az kalıntı bırakır. Kurutulmuş etin hazmı ağırdır, fakat buzdolabında beklemiş etten daha iyidir. Peygamber efendimizin at eti yemeye izin verdiği, fakat eşek etini yasakladığı sabittir.
Allahü Teala, En'am suresi, 146. Ayet'te "Yahudilere tırnaklı hayvanların hepsini haram kıldık. Sığır ve koyunların ise, sırtında veya bağırsaklarında bulunanlar, ya da kemiklerine karışanlar dışındaki iç yağlarını (yine) onlara haram kıldık" buyuruyor. Onlara kırmızı et yasaklandığına göre, eti hazmedebilme kabiliyeti de kısıtlanmış veya kaldırılmış olmalıdır. Bilim adamlarının yaptığı son araştırmalar bunu tasdik ediyor. Gerçekten kırmızı eti hazmetmekte zorlanan veya tam hazmedemeyen bir gurup insan vardır ki bunlar kan gurubu "A" olanlardır. Onların midesi etin hazmını sağlayan asidi o kadar az üretir ki, kırmızı eti parçalayamaz. Türk nüfusunun büyük çoğunluğunun (bilhassa Karadeniz ve Ege bölgesinde yaşayanlar) kan gurubu "A"dır. İlginç olan, Karadenizlilerin çoğu dana iç yağı kullanır fakat eti sevmezler.
Peygamberimiz (sav.): "Sığır ve dana eti devamlı yenilecek olursa: Alaca (vitiligo), sedef (psoriazis), cüzzam (lepra), fil hastalığı ve daha birçok hastalıkları meydana getirir" buyurmuştur.
Bu ayet ve hadisten ve yapılan bilimsel araştırmalardan anlaşılıyor ki midesi az asit üretenler (kan grubu "A") bu eti hazmedemez, sadece çürütür. Çürümüş et kalıntıları kılcal damarları tıkar, kanser, cüzzam, sedef, vitiligo, varis ve fil hastalığı gibi hastalıklara yol açar. Bu sebeple kan grubu "A" olanların tavuk, hindi, keklik, oğlak ve kuzu eti gibi daha az mide asidiyle parçalanan etler ve balık tüketmesi gerekir.
Bütün yabani etlerin en güzeli ceylan yavrusu eti ve tavşan etidir. Tavşan eti idrarı artırır, böbrek ve mesanedeki taşları parçalar (özellikle "B" ve "AB" kan gurubu taşıyıcıları için faydalıdır).
Dana eti insan tabiatına sertlik, koyun eti ise yumuşaklık verir. İnek, keçi ve deve etinin hazmı zordur. Bu tür etleri, midesi çok asit üretenler (kan grubu "O" ve "B" olanların midesi) kolaylıkla hazmeder.
Kurban eti insan vücudu için mükemmel bir temizleyici niteliğindedir.
Yiyene ishal yapabilir, ateşi yükseltebilir ve eklemleri şişirebilir. Bu, kurban etinin tesiriyle oluşan, iyileşme belirtileridir. Kesildikten üç gün sonra et kurban eti olma özelliğini, şifa özelliğini kaybetmeye başlar.
Et, işitme ve görme duyusunu geliştirir, aklı ve vücudu güçlendirir.
Közde, fırında pişirilmiş et, kaynatılarak pişirilmiş etten daha kuru olur. Onu çiğ yeşil sebze ile yemek gerekir. Biber, defne veya ardıç yaprağı, sarımsak, soğan, zencefil, kekik, kimyon ile pişirilmiş etin sıfatı baharatların sıfatlarıyla zenginleşir. Eti ekmekle değil, yeşil yapraklı sebzelerle yemek gerekir. Bu etin hazmını kolaylaştırır ve eti hazmedemeyenler için zararını azaltır. Bir hayvanın eti diğerinin eti ile veya bir hayvanın eti, diğer hayvanın yağı ile karıştırılmamalıdır. (Sebep "Süt" bölümünde anlatılmıştır.) Etli yemek yapılacağı zaman, bu yemeği o etin yağında pişirmek en iyisidir, çünkü et ve etin yağı birlikte kolay hazmedilir. Et, kendi yağından başka, hayvanı veya bitkisel yağı özümsemez. Hayvansal yağ da etsiz kolay sindirilemez.
Sosis, salam, pastırma, sucuk gibi işlenmiş et ürünlerini ise, en az iki sebepten dolayı yemek mümkün değildir. Birincisi, bu ürünlerde farklı hayvanların eti ve yağı karıştırılıp kullanıldığı için, ikincisi, bütün işlenmiş et ürünlerinde katkı maddesi olarak sodyum nitrit ve sodyum sülfit kullanıldığı için. ("Katkı maddeleri" bölümüne bakınız.)
Hayvanın yağı, özellikle iç yağı ve koyunun kuyruk yağı, yemeklerde ve ilaç yapımında, kemikleri ise şifalı çorbalar hazırlamak için kullanılır. Sonbahar ve kış mevsiminde et yemek, ilkbahar ve yaz mevsiminde ise etten sakınmak sağlığa daha uygundur. Sağlıklı insan haftada 1-2-3, hatta 5 defa et yiyebilir. Peygamberimiz Aleyhisselam "Şüphesiz et, yemeklerin efendisidir" buyurmuştur. Ancak Peygamberimiz Aleyhisselam'ın "Devamlı et yemek ve et çorbasına devam etmek sıkıntı verir, kalbi katılaştırır" buyurduğu da malumdur.
Etin cinsiyle beraber hayvanın nasıl kesildiği de son derece önemlidir. "Allah, size ölü hayvanı, kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesileni haram kıldı". Bakara Suresi 173
Allah (c.c.) bu yasağı Kur'an-ı Kerim'de birkaç yerde tekrarlamaktadır. Elektroşok verilerek kesilen hayvanın eti ölü hayvanın eti gibidir, sadece detaylar farklıdır. Bu şekilde kesilen etin zararını anlamak için şöyle bir misal verilebilir:
Mükemmel donanımlı bir şehir düşünün. Şehrin savunma sistemi çok güçlü tek bir bilgisayarla yönetiliyor. Binlerce hatta milyonlarca kimyasal, biyolojik, çeşitli toksinler üretebilen, genetik mutasyonlara uğratabilen ve aklınıza gelebilecek her çeşit silah bu bilgisayara bağlı. Bu şehri işgal etmek isteyen akıllı birisi, savunma sisteminin merkezi olan bilgisayar ile savunma aletleri arasındaki bağlantıyı keserek şehre hiçbir zarar vermeden şehri, bütün güzellikleriyle olduğu gibi alır ve kullanır. Ancak akılsız birisi direkt bilgisayarı bombalamaya başlar. Bilgisayar bozulur ve buna bağlı silahlar kontrolsüzce şehir halkını ve yerleşim alanlarını tahrip eder. Halk zehirlenerek, şişerek, delirerek ölür veya yaralanır, yerleşim yerleri de harap olur. İşgal edicilerin elinde kokuşmuş, harap olmuş, sağlığı tehdit eden leş dolu bir şehir kalır.
Bu misalde bilgisayarın bağlantısını kesenler doğru davrananlardır, yani beyne giden ana damar ve sinirlerin bağlantısını kesme suretiyle hayvanın kanını akıtanlardır. Bu durumda beyin bir anda kansız kalarak bayılır ve hiçbir tepki vermez. Fakat bütün kan dışarı atılana kadar kalp çalışmaya devam eder ve böylece hayvanın eti kanda dolaşan ve eti zehirleyen tüm maddelerden temizlenir. Elektroşok ile bayıltıldıktan sonra kesilen hayvanın etine gelince. Elektroşok hayvanın kalbini durdurur veya korkunç bir aritmiye uğratır,- fakat beyin çalışmaya devam eder ve bedeni savunmak için yüksek miktarda, farklı hormon ürettirir. Kan hareketsiz olduğu için içinde bulunan toksinleri, hormonları, atıkları, mikroplan, kokuşmuş gazları kemiklerde ve eklemlerde bırakır, etlere sızdırır. Et de leş sıfatlarına bürünür.
Yukarıda gördüğümüz gibi Allah (c.c.) kırmızı eti sadece yahudilere yasakladı, ancak ölü hayvanın etini, kanı ve domuz etini tüm insanlara yasakladı. Bilim adamlarının yaptığı araştırmalar sonucunda hiçbir insan topluluğunda domuz eti için hazım sistemi olmadığı ortaya çıktı.
Her hayvanın sindirim sistemi her birine özel olarak verilen rızka uygun yaratılmıştır. Bu sebepten ötürü hayvanlar sadece onlara özel rızıkları hazmedebilirler. Doğal beslenen hayvan sağlıklıdır, onun eti, yağı, kemikleri temizdir. Fakat çağımızda hayvanlar fabrikalarda hazırlanan ve hormon, antibiyotik, GM bakteriler ile üretilmiş protein, vitamin ve diğer GM bazlı katkı içeren yemlerle ve genetiği değiştirilmiş ürünlerle beslenmektedir. Hatta, yem olarak, bayat, bozuk, ve karışık yemek artıkları, tarihi geçmiş cips, bisküvi, kek, şeker ve benzeri şeyler marketlerden toplanarak verilmektedir. Neticede insan gibi hastalanan hayvan, tıpkı insan gibi ağır ilaç tedavisi görmeye başlar. Ve bu hayvanın eti, yağı, kemikleri yukarıda anlattığımız faydalardan yoksun kalır, hatta sağlık için tehdit oluşturur. Bu nedenle et alırken, özellikle kemik, yağ, karaciğer, böbrek, kalp ve beyin tüketirken, bunlardan henüz etkilenmemiş genç hayvanların etini tercih etmek gerekir.
2007 yılının baharında, ilk defa klonlanmış hayvanların eti ve sütü ABD marketlerinin raflarında yerlerini almıştır. Bu hayvanların etleri ve sütleri uzun zamandan beri bazı üçüncü dünya ülkelerinde ucuz ürün olarak satılmaktaydı. Klonlanmış inek, domuz ve keçiler konusunda yetkililerin savunduğu tez, bu hayvanlardan elde edilen ürünlerin, her gün tükettiğimiz normal ürünlerle aynı kalitede olduğu ve hiç bir zararının olmadığı yönündedir. Bu da klonlanmış etin market raflarında yerini almasında hiç bir sakıncanın görülmediği anlamını taşımaktadır. Üstelik bilim adamları bu tip ürünlerin ambalajlarında hangi yolla elde edildiklerini bildiren etiketlere gerek olmadığını da düşünüyor.
Klonlanmış hayvanlar üzerinde çalışan bilim adamları insanların yıllardan beri renklendirici, aroma, tatlandırıcı, et yerine GM soya kıyması gibi yapay gıda tüketmeye alıştığını ve sentetik yiyeceklerin insanlara hiçbir zarar vermediğini iddia ediyor. Fakat sonuçları tam araştırılmadığı için bu ürünlerin vereceği maddi zarar henüz belli değildir. Ancak manevi zararı açıktır. Nisa suresi, 118-119 Ayet'te anlatılan usulle yetiştirilen hayvanların eti ve sütü muhakkak haramdır. ("GMO" bölümüne bakınız.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder