Nefislerinizi aç bırakınız ki kalpleriniz Allah'ı (O'nun cemâlini) müşahede edebilsin!"
Hz. İsa (a.s.)
"Açlık Allah'ın hazinelerindendir. Allah dilediği ve sevdiği kimselere verir"
Abu Süleyman Darani
Allahü Teala ilk orucu Adem Aleyhisselam'a, sonra sırasıyla diğer peygemberlere, onlar da ümmetlerine bildirdi. Musa Aleyhisselam ve İlyas Aleyhisselam 40 gün, İsa Aleyhisselam 60 gün hiçbir şey yemeden oruç tutardı. Abdülkadir Geylani hazretleri 40 günde bir iftar ederdi. Bunlar efsane değil, tesbit edilen, kitaplarda anlatılan gerçeklerdir. Davud Aleyhisselam ömür boyu bir gün yer, bir gün oruç tutardı. Bu oruca "Savm-ı Davud" denir. Savm-ı Davud, oruçların en ağırı, Peygamberimiz (s.a.v.)'in de en sevdiği oruçtur. Peygamber Efendimizin "Zemzemden başka yiyeceğim olmadığı halde Kabe'yle örtüsü arasında kırk gün kırk gece kaldım", buyurduğunu Ebu Zer (r.a.) Buhari ve Müslim'in sahihlerinde rivayet ediyor.
İnsana günde 250-500 gr. yemek yeterlidir. Bundan fazlası, vücutta kalıntı oluşturur ve hastalık yapar. Vücut hastalığa karşı devamlı direnç gösteremez. Çünkü sürekli yemeklerle uğraşmak, fazlalıkları ve toksinleri atmak, atılamayanları depolamak çok zor bir iştir. Oruç bu konuda en iyi yardımcıdır. İnsan oruç tutarken, yani aç kaldığında, vücut hazım işinden azad olur ve kendi kendini temizlemeye yönelir. Kalıntıları ve toksinleri, karaciğer ve bağırsaklardan dışkı ile,- akciğerlerden öksürük ve nefesle,- beyinden hapşırma, gözyaşı, kulak akıntısı ve geniz akıntısı ile,- böbreklerde idrar ile, kandan ter ile dışarı atmaya başlar. Bu ağır işin gerçekleşmesi esnasında çok enerji harcanır. Vücut bu enerjiyi bulabilmek için önce glikojen ve yağ depolarını kullanır. Neticede, açlığın ilk 3-4 gününde insan her gün 1-1,5 kg. verir.
3-4 gün sonra, temizlenen kan, damarların duvarlarında oluşan kolesterol, toksin ve kireç tabakasını eriterek, vücuttan çıkartmaya başlar. Bu günlerde insanın ağzı, nefesi ve teri ağır kokar,- tükürüğü çoğalır, koyu ve yapışkan olur. İdrar koyulaşır, rengi değişik, kokusu ağır olur,- ayrıca kum ve taşlar da dökülebilir. Titreme, tansiyon düşmesi veya yükselmesi gözlenebilir. Mide bulantısı, kusma, kaşıntı olabilir,- aft, uçuk, sivilce, hatta çıban ve yaralar çıkabilir. Ancak ibadetini yapan insanların orucu çok rahat geçer. Onlarda sadece hafif titreme olabilir veya nabız sayısı düşebilir.
Açlığın beşinci-yedinci günü ağızdan ve deriden şiddetli aseton kokusu gelmeye başlar. Bu koku vücudun iç beslenmeye geçtiğini bildirir ve o gün herkese ağır gelebilir. Çünkü açlığın tesiri o gün hücrelere iner ve fonksiyonu değişime uğramış hücreleri temizlemeye başlar. Temizlenmesi mümkün olmayan hücreleri tek-tek parçalayarak kendine gıda yapar, yani hastalıkları kökten yok etmeye başlar. Kireçleri ve depolanmış fazlalıkları eriterek kısmen kullanır, kısmen dışarı atar. 5.-7. günden sonra kahverengi, çok kokulu büyük abdest gelebilir. Kadınlarda koyu kırmızı, kahverengi veya yeşile dönük, içinde parçalar olan kokulu adet kanaması olabilir. Bu normaldir, hatta iyidir. Bu günlerde oruçlu kişinin tükürüğü, iltihaplı yaraları iyileştirir,- virüs veya mantar enfeksiyonu bulunan kulaktaki mantarı kurutur, virüsü yok eder,- yeni oluşmuş kataraktı eritir,- akrebi bile öldürür.
Bu süreçte kilo kaybı azalır, günde 500-700 grama iner.
Yedinci günden itibaren kilo kaybı günde 300-360 grama, 21 gün sonra ise 120-150 grama iner. Kilolu olanlar daha çok kilo verebilirler. Eğer açlık zamanında su içilmezse, vücut su bulmak için daha çok hasta hücre kullanır ve hastalıklar daha kısa zamanda biter. Ancak canı su isteyenlerin içmesi gerekir. Su içme isteği, vücudun toksinleri eritmek için suya ihtiyacı olduğunu gösterir.
Hastalık biterse, yani vücut bütün hasta ve Allah'ı zikirden vazgeçen hücreleri yiyip bitirirse, oruçlu insanın iştahı hemen açılır. İştah açılmazsa oruca devam edilir.
Açlıkta niyet çok önemlidir. Açlığa niyet edildiği zaman vücut kendini bu niyete göre programlar. Açlığın her günü için belli miktarlarda fazlalığı atmayı ve harcamayı planlar. Vücudun programını bozmamak için niyeti bozmamak gerekir.
Açlıktan korkmak için sebep yoktur, açlıktan hiçbir zarar gelmez. Çünkü, Allahü Teala'yı zikreden hücreye kabirde kurt-böcek dokunamadığı gibi, açlık da vücuttaki zikreden hücrelere dokunmaz. Açlıkta beden de aç kalmaz, çünkü her bir hücrenin her zaman 40 günlük zahiresi, rızkı vardır. Bununla birlikte vücut, yıllarca toplanan olan fazlalıkları gıdaya dönüştürerek kullanabilir. Bunu idrak edebilen, açlığı rahat yapar.
Alimler: "Sıhhat için aç kalmak oruç sayılmaz", derler. Bunun için niyet ederken sırf Allah'ın rızası için sağlık kazanmak gözönünde bulundurularak niyet edilmesi doğru olur. Hayızlı ve nifaslı kadınlar da, oruç niyeti ile değil, sağlık niyeti ile açlık yapmalıdırlar.
Sağlıklı olabilmek için on günden fazla açlığa gerek yoktur.
1 Günlük açlık
Sünnet oruçları her pazartesi ve perşembe günü tutulur. Bu, şüphesiz, oruç için en hayırlı günlerdir, fakat haftanın herhangi bir gününde de oruç tutulabilir. 1 günlük, 36 saatlik açlık orucu bu şekilde yapılır:
Pazar akşamı saat 19:00'dan itibaren hiçbir şey yenmez. Uykudan önce sinameki ya da magnezyum kalsine gibi bir bağırsak boşaltıcı içilir. Pazartesi sahurda bir şey yemeden büyük abdestin gelmesi için 1 bardak su içilir ve oruca başlanır. Kabızlık sorunu olanlar lavman da yapabilir. Kabızlık sorunu yoksa 1 günlük ve 3 günlük oruçta lavman yapmaya veya sinameki içmeye gerek yoktur. İftarda bir şey yemeden, 1 -3 yudum su ile oruç açılır. Fakat su içmek isteyenler istediği kadar içebilirler. Salı sabahı saat 07:00'de meyve suyu içilir veya meyve yenir ve bu şekilde 36 saatlik oruç tamamlanır. O gün, gün boyu yalnızca meyve suyu içilir, meyve veya salata yenir, akşama yakın yemek yenebilir. Oruç tatlı veya yemekle açılmaz. Oruç tatlı ile açılırsa, pankreasa tehlikeli bir biçimde yüklenilmiş olabilir. Yemek ile açılırsa bağırsağın burkulmasına yol açabilir.
1 günlük oruca devam etmek isteyenler, haftanın hep aynı gününü seçmeli, mesela her pazartesi ara vermeden devam etmelidirler. Çünkü vücut haftanın aynı günü tutulan oruca kolay alışır, oruç günü geldiğinde iştah kendiliğinden kesilir ve oruç rahat geçer. Farklı günlerde olursa, vücut şaşırır, iştah kesilmez ve oruç da kolay geçmez. Çocuk ve gençler oruca çok kolay alışır ve kısa zamanda tüm hastalıklardan arınır. Haftada 1 gün oruç tutanlar ve yemek düzenini bozmayanlar hastalık yüzü görmezler. Hastalıklardan ömür boyu korunabilmek için akıllı insan, haftada 1 gün oruç tutmayı ihmal etmez.
Yaşlıların gençler kadar kolay sağlığına kavuşması mümkün değildir. Onlar bütün temizlemeleri yaptıktan sonra 1 günlük oruca devam etmelidirler.
3 Günlük açlık
Açlığın ilk günü, aynı 1 günlük açlıkta olduğu gibi, sahurda su içilir, sonra iftar ve sahurda bir şey yemeden 3 gün arka arkaya oruç tutulur. Hastalığı ağır olanların, 3 günlük orucu 7 gün arayla 7-14 defa yapmaları gerekir. 3 günlük orucun kanser dahil bütün hastalıklara büyük faydası vardır. Oruçların sonunda önce meyve suyu, sonra meyve, daha sonra salata yenir, yalnızca akşam sebze yemeği yenebilir.
10 Günlük açlık
Tümör, ağır kemik hastalıkları, ruhsal hastalıklar,- epilepsi ve MS gibi nörolojik hastalıklar, kalp-damar hastalıkları ve bütün ağır hastalıkların 10 gün aç kalmadan iyileşmesi zordur. Çünkü yukarıda anlatıldığı gibi açlık sadece 5.-7. günden sonra hücrelere iner ve değişmiş hücreleri iyileştirmeye veya yok etmeye başlar.
Oruca başlamadan önceki akşam öğütülmüş sinameki veya magnezyum kalsini alınır ve sahurda 1 -2 bardak su içilir. Ya da akşam birşey içilmez, sahurda magnezyum sülfat içilir. Bağırsaklar boşaltılamazsa lavman yapılır çünkü oruç esnasında bağırsaklar temiz olmalıdır.
İlk 3 gün iftarda 1-3 yudum, çok istenirse, istenildiği kadar su içilebilir. 3 gün sonra iftar ve sahurda istenildiği kadar su içilebilir. İçilen suyun kalitesi çok önemlidir ("Su" bölümüne bakınız.)
Günde 1-2 defa soğuğa yakın ılık su ile gusül abdesti alınır. Ne abdest, ne de içmek için sıcak su kullanılmamalıdır, çünkü açlıkta mide bezleri çalışmaz ve enzim üretmez. İçilen veya gusülde kullanılan sıcak su mide bezlerini çalıştırabilir ve mide bezleri mide suyu üretmeye başlayabilir. O zaman insan orucu açmaya mecbur kalır.
Açlıkta organlarda değişik ağrılar, ateş, titreme, kusma, ishal olabilir, hepsi normaldir ve iyidir. Şeker ve tansiyon düşebilir. Bu, vücudun, kendi durumuna göre ihtiyacı olanı ayarlamasıdır, ona karışılmaz. Bunlardan herhangi biri veya birkaçı ile karşılaşıldığı zaman su lavmanı yapılır. Lavman ile atılanlar çok miktarda ise açlık boyunca iki günde bir lavman yapmaya devam edilir.
Bazen kusma bir kaç gün (3-4 gün) uzayabilir. Bu durumda nane, kereviz yaprağı, limon kabuğu, kediotu, ayva veya sirke koklamak, durmazsa, yeni öğütülmüş veya dövülmüş karabiberi koklamak, yine de durmazsa su içmek, gusül abdesti almak ve lavman yapmak gerekir. Kusma yine de durmazsa, elma çiğneyerek suyu emilir kalıntıları yutmadan atılır, ya da greyfurt veya limon emerek oruç bozulabilir. Bu şekilde bozulan orucun arkasından da meyve suyu içmeye devam edilir. Oruçtan asla zarar gelmediğine inanıp, kusmaya sabredebilen ve oruca devam edebilen insan büyük hastalıklardan kurtulabilir. Çünkü kusma, beyinde derin değişimler olduğuna, vücuttan ağır zehirlerin atıldığına veya karaciğer ve dalağın ağır hastalığına işarettir. Tabi ki 10 günlük orucu, konuyu bilen bir doktor kontrolünde yapmak daha kolaydır. Ancak orucun mahiyetini anlamayan doktorlardan uzak durmak gerekir.
10 günlük açlık bittikten sonraki on gün, açlıktan daha önemlidir.
Bu günlerde vücut, kaybedilen hasta hücrelerin yerini doldurmak için, sağlıklı hücreleri çoğaltarak, organları yeniden inşa etmeye başlar. Yani tamamlanan orucun neticesi direkt olarak bu on gün süresince yenen yemeklere bağlıdır. Tüketilen gıda meyve, taze çiğ sebze, rafine olmamış zeytinyağı, doğal bal olmalı,- suya dikkat edilmelidir! ("Su" bölümüne bakınız.)
10 Günlük açlık bittikten sonraki
1. gün:
Sabah suyla yarıyarıya karıştırılmış taze sıkılmış, elma suyu, greyfurt suyu veya limon suyu ile oruç açılır. Sıkılacak meyvelerin mutlaka çürüksüz, beresiz olması gerekir. Akşama kadar tahminen 1-1,5 litre meyve suyu içilir. 10 gün oruçtan sonra hiç iştah yoksa, o zaman oruca devam etmek en doğru seçenek olur. Ancak oruca devam etme gücünü kendinde bulamayanlar, kendilerini zorlamadan, iştahları gelene kadar, meyve suyu içmeye devam ederler.
2. gün:
Sabahtan öğleye kadar 3/4'ü meyve suyu + 1/4'ü su karışımı içilir. Öğleden akşama kadar her 3 saatte bir istenilen meyve başka bir meyveyle karıştırılmadan yenebilir.
3. gün:
Sabah meyve suyu, sonra meyve, sonra salata, sonra, akşama yakın yağsız ve tuzsuz, az su ile kısık ateşte pişirilmiş sebze yemeği veya sebze çorbası yenebilir. Bu ilk 3 günde kahverengi, siyah veya yeşilimsi renkli büyük abdest gelebilir. Gelmezse, 3. veya 4. gün sabah lavman yapılır.
4. gün:
Aynen 3. gün olduğu gibi, sadece akşam kabak, kereviz, pırasa, kara lahana, pazı gibi herhangi bir sebze yemeği ile 30 gr. ekmek veya aynı miktarda haşlanmış pirinç yenebilir. Yemeğe 1 çorba kaşığı sızma zeytinyağı, ince kesilmiş dere otu, maydanoz, taze soğan ve sarımsak eklenebilir.
5. gün: Sabah bal şurubu içilebilir. Bal doğal ve 30 gr.'dan fazla olmamalıdır. Acıkınca meyve, karpuz veya kavun, 3 saat sonra da taze salata yenir. Akşama yakın zeytinyağı, sarımsak ve soğanla, kavrulmadan yapılmış sebze yemeği 50-60 gr. ekmekle yenebilir. Yanında yoğurt da olabilir.
6. gün: 5. gün olduğu gibi aynı yemekler (sebze yemeği, haşlanmış pirinç, yoğurt ve salata) yenebilir. Aynı gün içinde ekmek ve pirinç yenmez, ya pirinç ya da ekmek yenir.
7-8. gün: 6. günde olduğu gibi beslenilir. Ek olarak zeytinyağlı taze fasulye yemeği yenebilir.
9. gün: Ek olarak balık yenebilir.
10. gün: Et yenebilir.
Uyarı: Oruçtan sonraki 10 gün boyunca sadece yukarıda yazılanlar yenmelidir. Peynir, süt, tuz, şeker, kahve, siyah çay, hazır yiyecekler ve içecekler kesinlikle kullanılmamalıdır. Bir gr. tuz dahi vücuttaki su-tuz dengesini derhal bozarak bedeni şişirir. Birinci yemek hazmedilmeden ikinci bir yemek yemek tehlikelidir. Hazmın bozulmasına, bağırsaklarda gaz oluşmasına ve bağırsak burkulmasına sebep olabilir.
10 günlük açlıkta kusma olursa durdurmak için:
v Kafur koklanır ve mide bölgesine sürülürse, kusmayı durdurur.
Karın bölgesi ve kürek kemikleri arasına kupa kapatmak, salıncakta sallanmak kusmayı durdurur.
İnatçı kusmayı durdurmak için:
Kekik ve nane demlenir, nar suyu eklenerek içilirse kusmayı durdurur. Veya
Kaynatılmış ve demlenmiş karanfil suyunu yudum-yudum içmek, veya limon suyu içmek, veya yutmadan ayva çiğnemek kusmayı durdurur.
On günlük orucu gençler hemen yapabilir. 40 yaş üzerindeki acil hastalar ve çok ihtiyacı olanlar önce 10 gün sadece greyfurt, havuç ve elma suyu içtikten ve karaciğeri temizledikten sonra oruca başlayabilirler.
Oruçların sağlık için hiçbir zararı veya tehlikesi yoktur. Tersine, faydası çok büyüktür. Sadece doğru yapmak, kaidelerini bozmamak gereklidir. 10 günlük oruç herkese nasip olmaz.
Bir defa açlık zevkini tadan, tokluktan rahatsız olur ve hep açlığı arar. Birkaç 10 günlük oruçtan sonra insan kendini çok sağlıklı hisseder. Beslenme kanunlarını gözeten, haftada 36 saat veya ayda 3 gün, hicrî ayın 13, 14, 15.'i günleri aç kalan insanın vücudu sağlıklı olur. Ancak beden-ruh sağlığının dengesi yalnızca beş vakit namaz ile sağlanabilir. İsa aleyhisselam "Beni temizle" ricasında bulunan birisine, "Seni temizleyebilirim, ama sen evini (vücudunu) temiz tutmazsan, eski sahipleri (hastalıklar, günahlar) bu sefer arkadaşlarını da toplayarak, geri dönerler", cevabını vermiştir
Açlık, beyinde yerleşen zararlı programları siler, düşünce, anlayış ve ezberleme kuvvetini, konsantrasyon yeteneğini, görme, işitme, tat alma duyularını geliştirir ve güçlendirir. İnsanın gördüğü rüyalar daha güzel, renkli ve canlı olur. Bu noktaya gelen insan için ilim öğrenme ve Kur'an-ı Kerim'i ezberleme zamanı gelmiştir. Zira, "Kur'anı Kerim'de şifa aramayan, şifa bulamaz". Kur'an-ı Kerim'in ve farz ibadetlerin koruması dışında kalan insan, bir tuzaktan kurtulur kurtulmaz diğer bir tuzağa düşer. Onun içindir ki, tedavilerin en mükemmeli Kur'an ve açlık ile tedavidir. Çünkü Kur'an'da ve açlıkta beşer kanunları değil, ilahi kanunlar devreye girer. Tedaviyi ise bu kanunlara tam uyan vücudun koruma mekanizması gerçekleştirir. Çok yemek, katkı maddeli yiyecekler tüketmek ve sentetik ilaç kullanmak sebebiyle vücutta toplanıp biriken maddeler açlıkla süpürülüp temizlenir. Kuran ayetleriyle de hücrelerin zikri düzeltilir. ("Hastalıkların başlaması ve seyri" bölümüne bakınız.)
Elbette uzun ve ağır hastalıklar sonucu tahribata uğrayan organların tamamen eski hallerine dönmesi mümkün olmayacaktır. Ancak bu organların sağlam kalan kısımları büyük oranda iyileşebilir. Bu iyileşen kısımlar, sağlıklı organın yapması gereken işlevleri bir derece kompanse edecektir. Mesela, sağlıklı bir kimse 3-5 kişilik yemeği tek başına bir oturuşta tüketirse, vücut zarar görmekle beraber, bununla bir şekilde baş edebilir. Ancak ağır hastalık sonucu organları zarar görmüş birisi için böyle bir deneme ağır sonuçlar doğurabilir.
Bu durumda olanların hayatı boyunca yapması gerekenler:
Düzenli olarak meyve suyu, sülük ve hacamat ile kanı temizlemek. Su ve yiyecek kalitesine sürekli dikkat etmek.
Gıdaların her zaman taze, doğal ve ağırlıklı olarak sebze, meyve, bal, taze kuru yemiş gibi çiğ olanını tercih etmek. Miktar olarak az yemeli ki, organlar yediği bu miktarı hazımda ve dağıtımda zorlanmasın. Mide ve bağırsaklarda gaz yapan, mizaca uygun olmayan yiyeceklerden kaçınmak. Taze mayalı ekmek, bayatlamış ve bozulmuş meyveden, özellikle tatlı elma, muz, kavun ve armudun bozulmuşu) aynı şekilde sakınmak.
Ağır fiziksel işlerden, ağır kimyasallarla çalışmaktan, kimyasal madde kullanmaktan kaçınmak.
Doğru beslenme alışkanlığı edinerek, kuralların dışına çıkmamak ve rutin olarak bağırsakların işlevini kontrol etmek.
Her yıl, burada anlatılan tedaviyi uygulamak ve her ay 3 gün veya haftada bir gün açlık yapmak. Yani hem sağlıklı insanın hem hastanın yapması gereken aynı şeydir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder