Bu sendrom, son 25-30 yıldır en önemli çocukluk dönemi problemlerinden biri olan, nörobiyolojik bir bozukluktur. Dikkat Eksikliği Sendromu olan çocukların %30'unun sorunu konsantre olamamaktır. Bunlarda hiperaktivite sorunu yoktur. Dikkat Eksikliği Sendromu olan çocukların % 70'i ise hiperaktif, tuhaf davranan, organize olamayan, başladıktan işleri bitirmekte zorlanan, okulda başarılı olamayan çocuklardır. Çok konuşur, başkalarının sözünü keser,- rahatsız edici bir şekilde sürekli koşar, tırmanır,- sürekli kıpırdanır ve devamlı ayaklarını sallarlar. Düşünmeden tehlikeye atılabilirler. Dikkat Eksikliği Sendromu, erkek çocuklarda kız çocuklara oranla 3 kat daha fazla görülür. İstatistiklere göre, hiperaktif çocukların %70'i depresyonla ve korkularla yaşamaktadır.
Anne-babalar çocuklarda hiperaktivite belirtilerini üstün zekalı olma, diğer çocuklara benzememe, şımarıklık veya terbiyesizlik gibi, birbirinden farklı şekillerde yorumlarlar. Derslerde zorlanmalarını ise çok özel yeteneklere sahip olma, tembellik veya huysuzluk olarak görürler. Yorumlama şekillerine göre çocuklarıyla ya övünür ya da onlardan şikayet edip sürekli cezalar verirler. Anne-babaların bu çocuklarla sağlıklı bir ilişki kurabilmeleri ve onlarla yakınlaşmaları çok zordur. Çünkü çocuklar, anne-babalarının bilgisizliği veya zulmü yüzünden bu karmaşık nörolojik duruma düştüğünü batı-nen bilirler. Bu durumda anne, baba ve çocuğun, günlük hayatlarında radikal değişim sağlayacak bir tedaviye hep birlikte başlaması gerekir.
1987'de Amerika'da yapılan Pediatrik Nöroloji ve Psikiyatri Sempozyumunda "Dikkat Eksikliği Sendromu beynin kimyasal metabolizmalarındaki bozukluklardan kaynaklanabilir''kararı çıkmış,- dikkat arttırma ve davranışları kontrol etmeye yönelik ilaç tedavisinde Ritalin, Methylphenidat ve Dextroamfetamin gibi stimülanlarin kullanılması önerilmiştir. Tedavide ba-şarılı ve güvenilir olduğu, çocuklarda bağımlılık yapmadığı ve yan etkileri az olduğu için bu stimülanların tercih edildiği açıklanmıştır. Ancak durum tam tersidir.
Türkiye'de stimülan olarak en çok kullanılan Ritalin'in yan etkileri.
Hemen ya da birkaç hafta içinde çıkan yan etkiler: Göğüs ve karın ağrıları, ciltte kızarıklık, ateş, anjin, mide bulantısı, baş dönmesi, kalp atışlarının hızlanması, aşırı tepkisellik, ağlama krizleri, uykusuzluk, sinirlilik, ki-kişilik değişimi, garip dil ve yüz hareketleri, depresyon, intihara eğilim, paranoya, halüsinasyon, çeşitli davranış bozuklukları, toksik psikoz, hatta Turet Sendromu yani tikler ve istem dışı küfürlü konuşmalar. Ritalin çocuklarda boy ve kilo gelişimini engeller ve bağışıklık sistemine zarar verir. Ayrıca güçlü bir bağımlılık oluşturur.
Narkotik şube köpeklerinin bile kokain ile ritalini birbirinden ayırt edemediği 1995 yılına kadar anlaşılamamıştır. 1995'e kadar sadece Amerika'da yaklaşık 5 milyon öğrenci Ritalin kullanmış, bunların büyük kısmı daha sonra kokaine bağımlı hale gelmiştir. Bugün dünyada milyonlarca çocuk senelerce, hatta bazıları ömür boyu Ritalin kullanmaktadır.
Hiperaktif ve konsantrasyon bozukluğu çeken çocuklarda kullanılan Ri-talin'in kokain etkisi yaptığı Hollanda'da da tesbit edilmiştir. Ritalin artık ortaokul ve lise öğrencileri arasında uyuşturucu olarak kullanılmaya başlanmış, Hollandalı uzmanların açıklamalarına göre, Ritalin satışı geçen yıl %60'ın üzerinde artış göstermiştir.
Amerikalı araştırmacılar hiperaktif çocukları 8 yıl boyunca takip etmiş, bunlardan %80'ine Ritalin verilmiş, % 20'sine hiçbir ilaç verilmemiştir. 8 yıl sonra Ritalin kullananların %60'ında Conduct Disorder (cinayete eğilim) ve Opposition Defiant Disorder (şiddete eğilim) oluşmuştur. Bunların içinden ikisi hiperaktiviteden daha ağır durumdadır. Ritalin kullananların %40'ında ve Ritalin kullanmayanların % 20'sinde herhangi bir değişim gözlenmemiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder