İnsanın bu dünyada aldığı ilk nefes hayatının başlangıcı, son nefes ise sonudur. Bu iki nefes arasında akan ömrümüz boyunca aldığımız her nefesin önemi büyüktür. Nefes, neşe-hüzün, mutluluk-mutsuzluk, kızgınlık-sakinlik, korku-cesaret gibi duygular üzerinde terbiye etkisi yapar. Vücut, doğal nefesle doğal duyguları, doğal düşünceleri, doğal kuvvetleri ve aynı zamanda organların sağlığını muhafaza eder. Çünkü nefes, bedenin hücreleri ile oksijen, su ve gıda gibi vücuda alınan maddeler arasında uyum oluşturur. İşte bu faktörlerin tamamını gözönünde bulundurarak diyebiliriz ki nefes, sağlığı ve düşünceyi besleyen bir kuvvettir.
Bir bebeğin nasıl nefes alıp verdiğine dikkat edilirse nefes alırken (Haa-ay) karnının şiştiği, verirken (Huuu) içeri çekildiği görülür. Bu solunum doğal solunum olarak adlandırılır. Ağlayan çocuk, nefes vererek ses çıkarır, sağlıklı çocuklar nefes vererek konuşur. Doğal olan, bu şekilde nefes alma ve konuşma tarzıdır ve hayat boyu böyle olması gerekir. Nefesi doğal bir şekilde alıp-veren insanın akciğerinin tüm segmentleri nefes faaliyetine iştirak eder ve bu durum diyaframı kuvvetli bir şekilde hareketlendirir. Diyaframın hareketleriyle göğüs ve karın organlarına masaj yapılır, kan dolaşımı kolaylaşır, organlar kuvvetli, temiz ve sağlıklı kalır. Diyafram, öneminin büyüklüğünden dolayı "ikinci kalp" olarak da isimlendirilmiştir.
İnsan çok, sık ve karışık yemeye, sigara içmeye, sandalyede oturmaya ve yaşlanmaya başlayınca, diyafram katılaşır ve nefes alıp-verme düzeni bozulur. Doğal olmayan, iyi çiğnenmeyen ve karışık yemekten oluşan gaz sebebiyle karın şişer, diyafram kaburga kemiklerinin altında veya midenin ucunda hareketsiz kalır. Katılaşmış bir diyafram doğru bir şekilde soluk almayı ve bedenin yeterli miktarda oksijen almasını engeller ve insanın kendini sürekli olarak yorgun ve bitkin hissetmesine sebep olur. Bu durumda saatlerce sandalyede oturmak ya da dar elbise giymek göğüs ve karın bölgesi organlarında kan dolaşımını daha da zorlaştırır, gazın çıkmasını engeller ve gaz kana karışır. Kan, pis kokulu, zehirleyici bir nitelikle organlara yönelir ve yeni hastalıkları körüklemeye başlar.
Endüstriyel atıklar, sigara ve alkollü içecekler de nefes düzenini bozar, onun doğal yönünü değiştirir, hatta mekanizma ters şekil alır; Nefes alırken karın içeri çekilir, verirken karın şişer. Bu sebeple akciğerin alt bölümleri mekanizmaya iştirak edemez hale gelir. Bu durumda göğüs kaslarının göğüs kafesini genişletmek için harcadığı enerji, nefes alma yoluyla kazanılan enerjiden daha fazla olur. Normal olan nefes alma yoluyla havadan alınan enerjinin göğüs kafesini genişletmek için harcanan enerjiden daha fazla olmasıdır. Böylece vücut negatif enerji biriktirir ve enerji dengesizliğine yol açılır. Bu işlev konuşma esnasında da bozulur, insan nefes verdiğinde olduğu gibi, aldığında da konuşur hale gelir (degradasyon işaretidir). Bu durumda nefes, konuşma ve organlar arasındaki işbirliği düzeni bozulmuş olur.
Her bir organ sadece ona ait olan titreşimde çalışır. Dinimiz bunu "her organın kendine ait bir zikri vardır" şeklinde anlatır. Ters nefes, organların zikrinin bozulmasına yol açar. Zikri bozulan veya zikirden vazgeçen organ ise hastalanır.
Nefes alıp vermeyi düzeltmenin en kısa ve kolay yolu 3 günlük açlıklar yapmak ve Kur'an-ı Kerim'i nefes kontrolü ile sesli ve tecvitli okumaktır. Kur'an'da nefes alma, verme ve duraklama yerleri belirtilmiştir. Bir nefeste 30-60 saniye kadar yüksek sesle Kur'an okuyarak 1-2 ay içinde nefes alıp verme düzeni yeniden kurulabilir. Koşma, kürek çekme ve yüzme de nefesi düzeltmenin diğer yollarıdır. Tok karna kıraatle Kur'an-ı Kerim okumak veya nefes kontrolü ile yapılan hareket (koşma, kürek çekme v.s.) kalbe ve akciğere zarar verir. Bu sebepten hafız ve imamlar arasında kalp hastalıkları sık görülür. O yüzden bu işlemin yemekten en az 1,5-2 saat sonra yapılması daha uygundur.
Akciğerlerdeki hava yollarının daralmasına bağlı olarak insanların nefes almalarını zorlaştıran Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı, en tehlikeli akciğer hastalıkları arasında yer alır. Hastalığın oluşumunda en önemli neden sigara olarak kabul edilir. İçilen her bir sigara başlı başına bir sanayidir. Bu sanayi aynı anda 4 bin çeşit kimyasal birden üretir. Bu kimyasallar arasında mutajenler, toksinler ve yaklaşık 60 çeşit kanserojen ve benzeri maddeler bulunur. Bunların yaklaşık %20'si doğrudan içenin akciğerlerine ve kanına, %80'i çevreye ve çevresindeki insanlara zarar verir.
Bir bebeğin nasıl nefes alıp verdiğine dikkat edilirse nefes alırken (Haa-ay) karnının şiştiği, verirken (Huuu) içeri çekildiği görülür. Bu solunum doğal solunum olarak adlandırılır. Ağlayan çocuk, nefes vererek ses çıkarır, sağlıklı çocuklar nefes vererek konuşur. Doğal olan, bu şekilde nefes alma ve konuşma tarzıdır ve hayat boyu böyle olması gerekir. Nefesi doğal bir şekilde alıp-veren insanın akciğerinin tüm segmentleri nefes faaliyetine iştirak eder ve bu durum diyaframı kuvvetli bir şekilde hareketlendirir. Diyaframın hareketleriyle göğüs ve karın organlarına masaj yapılır, kan dolaşımı kolaylaşır, organlar kuvvetli, temiz ve sağlıklı kalır. Diyafram, öneminin büyüklüğünden dolayı "ikinci kalp" olarak da isimlendirilmiştir.
İnsan çok, sık ve karışık yemeye, sigara içmeye, sandalyede oturmaya ve yaşlanmaya başlayınca, diyafram katılaşır ve nefes alıp-verme düzeni bozulur. Doğal olmayan, iyi çiğnenmeyen ve karışık yemekten oluşan gaz sebebiyle karın şişer, diyafram kaburga kemiklerinin altında veya midenin ucunda hareketsiz kalır. Katılaşmış bir diyafram doğru bir şekilde soluk almayı ve bedenin yeterli miktarda oksijen almasını engeller ve insanın kendini sürekli olarak yorgun ve bitkin hissetmesine sebep olur. Bu durumda saatlerce sandalyede oturmak ya da dar elbise giymek göğüs ve karın bölgesi organlarında kan dolaşımını daha da zorlaştırır, gazın çıkmasını engeller ve gaz kana karışır. Kan, pis kokulu, zehirleyici bir nitelikle organlara yönelir ve yeni hastalıkları körüklemeye başlar.
Endüstriyel atıklar, sigara ve alkollü içecekler de nefes düzenini bozar, onun doğal yönünü değiştirir, hatta mekanizma ters şekil alır; Nefes alırken karın içeri çekilir, verirken karın şişer. Bu sebeple akciğerin alt bölümleri mekanizmaya iştirak edemez hale gelir. Bu durumda göğüs kaslarının göğüs kafesini genişletmek için harcadığı enerji, nefes alma yoluyla kazanılan enerjiden daha fazla olur. Normal olan nefes alma yoluyla havadan alınan enerjinin göğüs kafesini genişletmek için harcanan enerjiden daha fazla olmasıdır. Böylece vücut negatif enerji biriktirir ve enerji dengesizliğine yol açılır. Bu işlev konuşma esnasında da bozulur, insan nefes verdiğinde olduğu gibi, aldığında da konuşur hale gelir (degradasyon işaretidir). Bu durumda nefes, konuşma ve organlar arasındaki işbirliği düzeni bozulmuş olur.
Her bir organ sadece ona ait olan titreşimde çalışır. Dinimiz bunu "her organın kendine ait bir zikri vardır" şeklinde anlatır. Ters nefes, organların zikrinin bozulmasına yol açar. Zikri bozulan veya zikirden vazgeçen organ ise hastalanır.
Nefes alıp vermeyi düzeltmenin en kısa ve kolay yolu 3 günlük açlıklar yapmak ve Kur'an-ı Kerim'i nefes kontrolü ile sesli ve tecvitli okumaktır. Kur'an'da nefes alma, verme ve duraklama yerleri belirtilmiştir. Bir nefeste 30-60 saniye kadar yüksek sesle Kur'an okuyarak 1-2 ay içinde nefes alıp verme düzeni yeniden kurulabilir. Koşma, kürek çekme ve yüzme de nefesi düzeltmenin diğer yollarıdır. Tok karna kıraatle Kur'an-ı Kerim okumak veya nefes kontrolü ile yapılan hareket (koşma, kürek çekme v.s.) kalbe ve akciğere zarar verir. Bu sebepten hafız ve imamlar arasında kalp hastalıkları sık görülür. O yüzden bu işlemin yemekten en az 1,5-2 saat sonra yapılması daha uygundur.
Akciğerlerdeki hava yollarının daralmasına bağlı olarak insanların nefes almalarını zorlaştıran Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı, en tehlikeli akciğer hastalıkları arasında yer alır. Hastalığın oluşumunda en önemli neden sigara olarak kabul edilir. İçilen her bir sigara başlı başına bir sanayidir. Bu sanayi aynı anda 4 bin çeşit kimyasal birden üretir. Bu kimyasallar arasında mutajenler, toksinler ve yaklaşık 60 çeşit kanserojen ve benzeri maddeler bulunur. Bunların yaklaşık %20'si doğrudan içenin akciğerlerine ve kanına, %80'i çevreye ve çevresindeki insanlara zarar verir.
Zararlı Duygu ve Düşünceler
Nefret, bencillik, kızgınlık, hased, su-i zan, korku, ümitsizlik, aşırı merak, şüphe, endişe gibi negatif duygular vücutta fazla miktarda hormon üretir. Bu hormonlar kana karışarak zararlı maddeler oluşmasına neden olur. Bu maddeler beyindeki su havuzlarını bulandırır, hormon üretim dengesini bozar, psikolojik hastalıklara, karaciğer, kalp ve dalak hastalıklarına sebep olur. Bu zararlı düşünce ve fikirlerden ne kadar çabuk kurtulursak bizim için o kadar iyidir. Güzel ahlâk, güleryüz, iyi niyet, hüsn-ü zan ve Allahü Teala'ya tevekkül, insan sağlığı için fevkalâde yararlıdır.
Yanlış Oturma Şekli
Çağdaş insanın zararlı bir alışkanlığı vardır, bu da sandalyede oturma alışkanlığıdır. Sandalyede otururken aldığımız pozisyon karın ile bacaklardaki kan ve enerji dolaşımımı zorlaştırır, bağırsakların çalışmasını yavaşlatır, kabızlığa, prostat ve yumurtalık hastalıklarına, basura, varise, eklem ve omurga hastalıklarına davetiye çıkarır.
Sandalye ve koltukta oturanlar, gün boyu sadece oturup kalkarken hareket ederler. Buna karşılık yerde oturmak, kaslar, eklemler ve tüm organlar için mükemmel bir antrenman sağladığından, yerde oturanlar, yukarıda anlatılan hastalıklardan emin olurlar. Dikkat ederseniz, çocuklar hep yerde otururlar, ta ki anne-babaları sandalyeye alıştırıncaya kadar.
Bağdaş kurup oturmak, dizler üzerine, bir bacak üzerine ikincisini bükerek ya da bacaklar arasında yerde oturmak veya çömelerek oturmak kan dolaşımı ve enerji dolaşımını kolaylaştırır.
Büyük ve küçük abdest için alaturka tuvaleti tercih etmek ve çömelerek oturmak gerekir. Klozet üzerinde oturarak ihtiyacı gidermek tabiata aykırı ve sağlığa zararlıdır, Dolayısıyla, bu şekilde oturduğunuz vakit vücudunuzun aldığı şekil, dışkının kalın bağırsaktaki hareketine engel oluşturur, kalın bağırsağın hareketi yavaşlar, düz bağırsak, dışkının oluşturduğu baskıyla genişler ve kabızlık meydana gelir.
Büyük, küçük abdesti ve gazı fazla tutmak zararlıdır. Bu durumda, idrar, dışkı ve gazlardaki zararlı maddeler kana karışır, organları zehirleyerek yaşlanmayı hızlandırır.
Nefret, bencillik, kızgınlık, hased, su-i zan, korku, ümitsizlik, aşırı merak, şüphe, endişe gibi negatif duygular vücutta fazla miktarda hormon üretir. Bu hormonlar kana karışarak zararlı maddeler oluşmasına neden olur. Bu maddeler beyindeki su havuzlarını bulandırır, hormon üretim dengesini bozar, psikolojik hastalıklara, karaciğer, kalp ve dalak hastalıklarına sebep olur. Bu zararlı düşünce ve fikirlerden ne kadar çabuk kurtulursak bizim için o kadar iyidir. Güzel ahlâk, güleryüz, iyi niyet, hüsn-ü zan ve Allahü Teala'ya tevekkül, insan sağlığı için fevkalâde yararlıdır.
Yanlış Oturma Şekli
Çağdaş insanın zararlı bir alışkanlığı vardır, bu da sandalyede oturma alışkanlığıdır. Sandalyede otururken aldığımız pozisyon karın ile bacaklardaki kan ve enerji dolaşımımı zorlaştırır, bağırsakların çalışmasını yavaşlatır, kabızlığa, prostat ve yumurtalık hastalıklarına, basura, varise, eklem ve omurga hastalıklarına davetiye çıkarır.
Sandalye ve koltukta oturanlar, gün boyu sadece oturup kalkarken hareket ederler. Buna karşılık yerde oturmak, kaslar, eklemler ve tüm organlar için mükemmel bir antrenman sağladığından, yerde oturanlar, yukarıda anlatılan hastalıklardan emin olurlar. Dikkat ederseniz, çocuklar hep yerde otururlar, ta ki anne-babaları sandalyeye alıştırıncaya kadar.
Bağdaş kurup oturmak, dizler üzerine, bir bacak üzerine ikincisini bükerek ya da bacaklar arasında yerde oturmak veya çömelerek oturmak kan dolaşımı ve enerji dolaşımını kolaylaştırır.
Büyük ve küçük abdest için alaturka tuvaleti tercih etmek ve çömelerek oturmak gerekir. Klozet üzerinde oturarak ihtiyacı gidermek tabiata aykırı ve sağlığa zararlıdır, Dolayısıyla, bu şekilde oturduğunuz vakit vücudunuzun aldığı şekil, dışkının kalın bağırsaktaki hareketine engel oluşturur, kalın bağırsağın hareketi yavaşlar, düz bağırsak, dışkının oluşturduğu baskıyla genişler ve kabızlık meydana gelir.
Büyük, küçük abdesti ve gazı fazla tutmak zararlıdır. Bu durumda, idrar, dışkı ve gazlardaki zararlı maddeler kana karışır, organları zehirleyerek yaşlanmayı hızlandırır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder