Karbonhidratlar, organik asitler, aromatik maddeler ve tuzların hazmı ağızda, bol enzim içeren tükürükle başlar, çiğneme esnasında enzimlerle karışır ve bir kısmı ağızdaki kılcal damarlara süzülür. Ağır karbonhidratların hazmı ağızda başlayarak midede aynı enzimlerle devam eder. Ağızda yemeğin kimyasal yapısı hakkında araştırma yapılır ve alınan bilgi beyne gönderilir. Beyin bu bilgiyi analiz eder ve yemeğin hazmını programlar. Bu durumda çiğneme işlemi büyük önem taşımaktadır. Yemek ne kadar iyi çiğnenirse, beyin o yemeğin tahlilini o kadar iyi yapar ve sindirim sistemini o derece iyi hazırlar. Çiğnenmiş yemeğin tadı ve kokusu ağızda dağılmalı ve kaymağa benzer bir nesne (kimus) haline gelmelidir. Bu da 15-40 çiğneme hareketi ile elde edilir.
Ağızda çok miktarda akupunktur noktası bulunur (her bir dişin dibinde 2'şer tane). Çiğneme ile ayrılan yiyecek ve içeceklerin enerjisi bu akupunktur noktaları vasıtasıyla vücudun genel enerji dolaşımına karışır. Bu yüzden içme küçük yudumlarla, yemek de küçük lokmalarla olmalıdır. Süt, et suyu, meyve-sebze suyu veya su küçük yudumlarla alınır, ağızda ılıtılır, tükürükle iyice karıştıktan sonra yutulur. Eğer gıdalar yeterince çiğnenmezse, sindirim başından itibaren bozulacaktır.
Hızlı yiyen daha çok yemeye mecbur kalır, çünkü vücut besinlerdeki enerjiyi ağızdaki akupunktur noktaları vasıtasıyla kullanamaz, sadece kimyasal bağlantıları çözme işlemi sonucunda oluşan enerjiyi kullanır. İyi çiğnenmemiş yemek parça veya kütle halinde mideye gelir. Mide bu kütle ve parçaları hazmedemez, sadece çürütür. Taze ekmek, bilhassa taze beyaz ekmek parçaları (özellikle kan grubu "0" olanlar için) ve et parçaları (özellikle kan grubu "A" olanlar için) en zararlısıdır. Midede çürümeye başlayan kütleler ve parçalar bağırsağa iner ve orada çürümeye devam eder. Bağırsaklarda çürüyen kütle ve parçalar kandaki lökositleri (akyuvarlar) çoğaltır. Bağışıklık sistemi de bu duruma karşı koruma programı geliştirir ve böylece her yemek bağışıklık sistemini sarsa sarsa vücudu felakete götürür. Ancak taze meyve sebze lifleri, çekirdekleri, kabukları böyle bir felaket oluşturmaz. Bunların tüketimi bağırsakta yaşayan yararlı mikropları çoğaltır ve onları vücudun menfaatine kullanır. Bunun için meyve ve sebzeler kabuklarıyla ve birkaç çekirdeği ile yenmelidir. Bir başka tavsiyemiz de her gün 1-3 diş sarımsak yutulmasıdır.
İyi çiğnemenin yararları:
-Yemeği iyi çiğneyen insan, az çiğneyene göre, daha az yer-içer. Çünkü yemeğin enerjisini eksiksiz kullanmış olur.
-Karışık yemeğin zararı azalır.
-Yemeğin hazım süreci kısalır.
-Mide, pankreas, bağırsaklar ve karaciğerin işi kolaylaşır.
-Çok daha az enzim (insülin dahil) harcanır.
-Mide, bağırsak, karaciğer, pankreas, bağışıklık sistemi hastalıklarından diyabet, tümör, kanser, alerji, sinir ve ruh hastalıklarından, diş çürümesinden korunmuş olunur.
-Mevcut olan hastalıklar hafifler.
-Şişmanlıktan emin olunur v.s.
-Uyuşturucu, sigara ve alkole bağımlılık ve diğer psikolojik, ruhsal ve sinirsel hastalıkların temelinde az çiğnemenin önemli yeri olduğu konusunda büyük alimler arasında görüş birliği vardır. İyi çiğnenmemiş yemek karaciğer, dalak ve kalbe ağır yük yükler. Bu organların durumu ise ruhsal dengeyi doğrudan etkiler. Büyüklerimiz, "Lokmayı küçük al ve iyi çiğne. Aksi halde deli olursun" derlerdi.
Hazımsızlık, yüksek kan şekeri, mide, bağırsak, karaciğer, dalak ve tüm sağlık problemlerinden kurtulmak için bazen sadece yemek yeme ve çiğneme alışkanlıklarını düzeltmek yeterli olabilmektedir.
Bu satırları okuyanlar, çocuklara yemeği yanlış yedirme ile onları ne kadar büyük tehlikeye sürüklediklerini düşünmelidir. 1,5 yaşına kadar yiyecekleri çiğnemeye alışmayan ve onları sindirecek enzimlere sahip olmayan, cahil anne-babalara karşı savunmasız kalan biçare çocuklar! Onlara zorla yemek yedirmek isteyenler, hiç olmazsa, çiğneyip vermelidir.
8 Mayıs 2009 Cuma
Az Çiğnemek
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder