Bir kimse ayın onyedi, ondokuz ve yirmibirinde hacamat olursa her dertten şifa bulur.
Hadis-i Şerif
Sıcağın şiddeti üzerine hacamatla istiane ediniz. Zira kan yoğunlaşır da adamı hasta eder, hatta öldürür.
Hadis-i Şerif
Herhangi bir hastalıktan dolayı veya sağlıklı kalmak maksadıyla belli bölgelerden kan alma işlemine hacamat denir.
Doğum yapan ve düzenli bir şekilde adet gören sağlıklı kadınların hacamata ihtiyacı yoktur. Eskiden, sürekli savaşmak ve avlanmak durumunda olan sağlıklı erkekler de hacamata muhtaç değildi. Çünkü çoğu zaman savaşlarda kan kaybeder ve sık sık aç kalırlardı. Bugün de, çok oruç tutan, az yiyen ve yeterli miktarda çiğ meyve ve sebze tüketen sağlıklı erkeklerin hacamata ihtiyacı yoktur.
Fakat zamanımızın kadın ve erkeklerinin çoğunluğu tatlı, tuzlu, bol yağlı ve katkılı hazır yemekleri karıştırarak, üstelik günde 3-4 öğün yedikleri için hacamata büyük ihtiyaç duyarlar.
Hacamatın faydalarını Peygamber Efendimiz (s.a.v.) o kadar geniş anlatmıştır ki, ona eklenecek hiçbir şey yoktur. Bu konudaki hadislerin bir kısmı şunlardır:
"Cennette bana, "Ya Muhammed (s.a.v.)! Ümmetine kan aldırmalarını emret. Kan aldırmada sizin için şifa vardır" demeyen meleğe rastlamadım. Hacamat, bütün hastalıklara şifadır. Tedavi olduğunuz şeylerin en hayırlısı hacamattır. Kim hacamat yaptırırsa, herhangi bir tedavi görmemesinden, ona bir şey zarar vermez.
Boyundan ve kürek kemiği civarından hacamat olun. Baştan hacamat (ona Peygamber Efendimiz (s.a.v.) "Can kurtaran" derdi) olmak, yedi derde şifadır: Cinnet, baş ağrısı, cüzzam, baras, uyuklama, diş ağrısı, baş dönmesi.
Aman hacamat olun! Cebrail aleyhisselam hacamatı o kadar tavsiye etti ki, mutlaka lüzumlu olduğunu düşündüm.
Aç karna hacamat aklı ve hafızayı ziyade eder. Tok karna hacamat olmak derttir.
Ayın (hicrî) 17, 19, 21. günlerinde, Perşembe, Pazartesi ve Salı, oruçlu iseniz de, hacamat olun. Cuma, Cumartesi, Pazar, Çarşamba günlerinden sakının. Kafa çukurundan hacamat unutkanlık getirir. Bundan sakının. Kim kan aldırırken Ayetel Kürsi'yi okursa, kan aldırmaktan fayda görür."
Aç karnına hacamat daha iyidir. Bunda şifa ve bereket vardır. Aklı ve hafızayı ziyade eder.
Perşembe günü Allah'ın bereketi üzerine hacamat olun. Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri hacamattan sakının. Pazartesi ve Salı hacamat olun-Çünkü bu günler Cenab-ı Hakk'ın Eyyub (a.s.)'a beladan afiyet verdiği günlerdir. Çarşamba'dan da sakının. Zira Eyyab'un hastalığı bugün geldi-Cüzzam ve baras hastalığı Çarşamba günü veya gecesi meydana çıkar."
Hacamat olmayanlar burun kanamasından, basur kanamasından, kadınlar ise aşın adet kanamasından korkmamalıdır. Bunlar doğal hacamattır ve kanı durdurmamak gerekir,- bilhassa yüksek tansiyon sebebiyle başlayan burun kanamasını durdurmak doğru değildir. Eski hekimler, bu gibi durumlarda, bayılma belirtisi görene kadar hiçbir müdahalede bulunmamışlardır. Kalp atışları ve kan dolaşımı yavaşladığı için, bayılmayla birlikte her tür kanama kendiliğinden durur.
Bugün hazır gıda tüketen çocuklar arasında burun kanaması sık görülüyor. Bu kanamalar, suni yemekler, az oruç tutmak, bağırsakların bozulması sebebiyle kandaki zararlı maddelerin artmasından muzdarip olan vücudun, kendini savunma yollarından biridir.
Vücut temiz kanı asla dışarı atmaz. Kanamayla atılan kan muhakkak zehir içeren kirli kandır. Genelde bu tür kanamalar hicrî ayın 13., 14., 15. (dolunay) günlerinde veya 29., 30., 1. (yeniay) günlerinde olur. Bu günlerde ayın tesiri ile dünya yüzeyi temizlenir: Yağmur yağar, şiddetli rüzgarlar hasta ve yaşlı ağaçları devirir, tıpkı insan vücudunun atıkları attığı gibi denizler çöpleri sahile atar. Bu günlerde hastalıklar şiddetlenir, kronik kanamalar çoğalır, kadınlar adet görür, vs...
Vücut, kronik olan rahim kanaması, basur ve burun kanamalarıyla kandaki zehir, fazlalık ve zararlı maddelerden kendini temizler, kan fazlalığından kurtulur. Bu kanamaları durdurmaya çalışmak sağlığa zarar verir. Kanamayla atılmayan fazlalıklar ve zehirli maddeler vücutta toplanır ve menenjit, orta kulak ve iç kulak iltihaplanması gibi iltihaplı hastalıklara, anjin, eklem ve kas romatizması, iltihaplı böbrek hastalıkları, paraproktit ve kalp hastalıkları, hatta verem, sedef, vitiligo, kanser ve cüzzama sebep olabilir. Her ay 100-150 gr. hatta özel durumlarda 250-300 gr. kan kaybı zararlı değil, faydalıdır.
Hacamat, tıkanıklık ve en fazla zararlı maddenin toplandığı belli bölgelerdeki ince damar ve kılcal damarlardan kan alınmasıdır. Büyük damarlardan kan aldırmak da faydalıdır. Mesela, sağ dirseğin toplardamarından kan alınırsa, karaciğer, sol dirseğin toplardamarından alınırsa, dalak hastalıkla-rına çok iyi gelir. Ancak hastaya kan nakli veya kan bağışı, sanıldığı gibi tehlikesiz değildir. Süt kardeşliği kavramının ne kadar büyük önem taşıdığını hatırlayın. Bebeği emziren kadın, anne hükmünde, onun çocukları da kardeş hükmündedir. Yani kan bağında olduğu gibi süt kardeşleri arasında da mahremlik doğar, birbirlerine nikah düşmez. Aynı şekilde birbirinden kan alanların kan kardeşliği durumu da aynıdır, belki daha da önemlidir.
Burada unutulmaması gereken bir nokta da kanın haram olduğu ve hiçbir şekilde kullanmamak gerektiğidir. (Bakara 173, Maide 3, Enam 145)
İbn-i Abbas (r.a.)'dan Ramuz el Ehadis. Peygamberimiz (s.a.v.) kan aldırdığı zaman, çıkan kanın toprağa gömülmesini emrederdi.
Burun, rahim ve basur kanaması gibi kronik kanamalardan ve kansızlıktan kurtulmak isteyen, bağırsak tedavisi yapmalıdır. Ispanak, semizotu, kırmızı pancar, yeşillik, özellikle dereotu, hindiba, maydanoz, kereviz yaprağı, turp yaprağı gibi çiğ sebzeler, havuç suyu, kırmızı pancar suyu ve karpuz tüketmeye ağırlık vermelidir. Hazır gıdaları, zararlı yiyecek ve içecekleri tüketmeyi bırakmalıdır. Hazmı düzeltmeli, karaciğer temizlemesi yapmalı, orucu çoğaltmalı ve hacamat yaptırmalıdır. Kansızlığı ve kanamayı kan nakli veya fazla yemek değil, 3 günlük açlıklar, yeşil yapraklı sebzeler ve hacamat düzeltir.
Hacamatın Faydaları
Hacamatla, kılcal damarlardaki tıkanıklıklar açılır. Kandaki ve dokulardaki gaz ve toksinlerin hacamatla atılması, hacamat yapılan bölgeye bağlı damarlardaki kan akımını canlandırır. Hacamat, dokuların beslenmesi ve oksijenlenmesini arttırır, sertlikleri ve ödemleri çözer.
Hacamat kan üretimiyle görevli organları (kemik iliği, karaciğer, dalak) uyarır, bağışıklık sistemini kuvvetlendirir, vücuda direnç kazandırır, ağrıları giderir, hastalıkları önler.
Kansızlık, bel tutulması, eklem ağrıları, baş ağrıları, bel, boyun fıtığına ve kireçlenmesine bağlı ağrılar, dalak, karaciğer hastalıkları, enfeksiyonlar, sinirsel, psikolojik ve her tür hastalığın tedavisinde, iç kanamayı durdurmada büyük yardımcıdır.
Maalesef, ülkemizde hacamat, kupa çekme, ebelik ve sülük tedavisi yıl-larca horlanmış, aşağılanmış, yasaklanmış, sonunda bu meslekler yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. Çok şükür, Amerika ve Avrupa'da bu sanatlar üzerine araştırmalar yapılmaktadır ve bu uygulamalar, "modern tıb-bın yeni uygulamaları" olarak anavatanına geri dönmek üzeredir. inşaallah, yabancı markalar altında sunulan kendi değerlerimize, hiç olmazsa bu yolla kavuşacağız.
Hacamatı yasaklamanın yüzeysel sebeplerinden biri "bulaşıcı hastalıkların çoğalması" korkusudur. Halbuki bu metod kusursuz ve mükemmel bir metoddur. Hastalığın bulaşmasına da imkan yoktur, çünkü kan dışarı sızarken, bulaşıcı mikroplar hiçbir şekilde içeri giremez. Neşter veya kavanozda bulaşıcı veya zehirleyici madde olsa ve vücuda girmeye çalışsa bile, kan onu dışarı atar. Hacamat bittikten sonra kesiklere dokunmadan, kanın durmasını ve kurumasını beklemek gerekir. Kanı silmeye, kesiklere antiseptik kullanmaya, merhem sürmeye veya bantlamaya gerek yoktur. Çünkü taze kesikler için kandan daha iyi yara temizleyici, kapatıcı, enfeksiyondan koruyucu ve iyileştirici bir şey yoktur. Kesikler üzerinde kandan oluşmuş kabuklan kurcalayarak, enfeksiyona yol açmamak gerekir.
Hacamatın Zamanı
Acil durumlarda hacamat her Pazar, Pazartesi, Salı ve Perşembe günleri yapılabilir. Fakat hacamat için en uygun zaman dilimi hicrî ayların 17., 19., 21., 23. günleri ile Pazartesi ve Perşembe günleridir. Çünkü bu dönemde vücuttaki tüm hayati kuvvetler harekete geçtiği gibi, tüm zararlı maddeler de baş kaldırır. Saat olarak en iyi zaman ise güneşin doğuşundan sonraki 2. ve 3. saatlerdir. Hacamat aç karnına yapılır.
Hacamat Yapılan Bölgeler
• Kafa arkası (can kurtaran): Ruh hastalıklarına, psikolojik problemlere, kulak ağrısı ve çınlamasına, baş ağrısına ve dönmesine, yara, egzama, uçuk, sedef ve saç dökülmesine, göz ve göz kapakları, ağız, diş, diş etleri ve burun hastalıklarına iyi gelir. Yeni başlayan katarakt için çok faydalı, fakat eski katarakt için zararlıdır.
• Ense çukurunun altı (boyun): Göz ve göz kapağı hastalıklarına (arpacık, göz kapağı ağrıları ve ödemi), ağız kokusuna, diş ve diş eti hastalıklarına, tiroid ve lenf bezi hastalıklarına,-
• Kulak altı ve biraz arkası: Kulak, burun, boğaz ve göz hastalıklarına, ön dişler ve köpek dişlerine, baş ağrılarına, karaciğer ve safra kesesi sancılarına, baş titremesine,-
• Omuzlar: Akciğer hastalıkları ve yüksek tansiyon, baş ağrısı ve baş dönmesi, kepek, saç dökülmesi, boyun kireçlenmesi ve fıtığı, kol-omuz ağrıları, hormon dengesizliğine,
• Kürek kemikleri arası (tam ortaya değil, biraz yukarı): Akciğerler, kalp, pankreas ve safra kesesi hastalıklarına-
• Kürek kemikleri altı: Bel ağrısına ve bel fıtığına, karın ağrısına, mide ve karaciğer hastalıklarına,-
• Bel: İdrar tutamama, bel ağrısı ve fıtık, böbrek ve kadın-erkek hastalıklarına,-
• Kuyruk sokumu: Prostat ve fil hastalığına, basura, adet düzensizliğine çok iyi gelir.
• Dizlerin üstü ve altı, iç ve dış kısımları: Diz ağrısı ve diz hastalıklarına, adet düzensizliğine, basur, varis, baldır ve ayak yaralarına, mide, karaciğer, safra kesesi ve böbrek rahatsızlıklarına,
• Baldırlar (arka kısmı): Yüksek tansiyon, sedef, fil, idrar yolları ve böbrek hastalıklarına, baş ağrısına, baldır ve ayak ağrılarına ve buralardaki yaralara,-
• Ayak bileği dış kısmı: Siyatik ağrılarına, varis, gut ve fil hastalıklarına,-
• Ayak bileği iç kısmı: Adet düzensizliği ve basura çok iyi gelir.Uyarı: En iyi hacamat hastalanmadan önce yapılan hacamattır.
Akut hastalıklarda ise ya hastalığın başlangıcında veya şiddeti azalmaya ve ateş inmeye başladığı zaman hacamat yapılır. Kronik hazımsızlıktan şikayetçi olanlar önce hazmı düzeltir, sonra hacamat yaptırırlar.
Kişi ilk defa hacamat yaptıracaksa, banyodan hemen sonra yapılmaz, iki saat beklemek gerekir. Fakat kanı koyu ve yapışkan olanlara hacamat, banyodan hemen sonra yapılır.
İki çukurdan yani ense çukuru ve bıngıldaktan (kafa tepesi çukuru), ha-camat yapılmaz. Yapılırsa, unutkanlığa hatta deliliğe sebep olabilir.
Kafa arkasından, ense çukurunun altından (boyun), kulak arkası bölge-lerden sık hacamat yapılmaz. Görmenin zayıflamasına sebep olabilir. Bu durumda hacamat ilk 2-3 defa 2 hafta ara ile, sonra ayda bir yapılabilir.
• Eskiden oluşmuş katarakta ve göz ameliyatından sonra kafa arkasına-ense çukurunun altına ve kulak arkasına hacamat yapılmaz.
• Organ nakli geçirenlere, diyaliz ve hemofili hastalarına hacamat yapılmaz.
• Karnı tok ve abdestsiz olanlara hacamat yapılmaz.
• Hacamat, yanık, egzama, varis yarası ve diğer yaraların, benlerin, vitiligonun üzerine yapılmaz.
• Dinç ve kuvvetli olanlar hariç, 60 yaşın üzerinde olup da hayatında hiç hacamat yaptırmamış olanlara hacamat yapılmaz.
Adetli kadınlara da hacamat yapılmaz. Sebebi:
1) Abdestsiz olduğu için
2) Hacamat adet kanamasını durdurur, kanamayla atılamayan kan, rahimde tıkanıklıklar oluşturabilir.
Hamile kadınların ve 12 aylık olana kadar çocukların, özel durumlar dışında hacamat yaptırmaya ihtiyacı yoktur. Onlara sadece özel durumlarda hacamat yapılır. Örneğin: suni sancı ve sezaryenle doğan çocuklara, beyin yapısında ve fonksiyonunda bozukluk olan çocuklara, körlük ve şaşılık durumu olan çocuklara, sezaryen veya herhangi bir ameliyat geçirmiş hamile kadınlara.
Aslında, eskiden yeni doğan bebeğe kuyruk sokumdan hacamat yapılırdı. Hacamatla, doğumda oluşabilen beyin ödemlerini omurganın sıvı dolaşımına çekerek, beynin çalışmasına rahatlık sağlanırdı. Belki bu sebepten eski çocuklar, bugünkü çocuklara nazaran daha rahat uyurdu, uslu, saygılı ve akıllı olurlardı.
Hacamat bittikten sonra kesiklere dokunmamak ve kanı silmemek gerekir. Ancak kan durduktan ve kesikler üzerinde kabuklar oluştuktan sonra yaraları kuru gazlı bezle bantlamak mümkündür. Ayrıca, kesikler üzerinde oluşan kabuklar silinmez ve enfeksiyona yol açmamak için hacamattan sonra 24 saat duş ve banyo yapılmaz.
Hacamattan sonra 1 -2 saat yemek yenmez ve uyunmaz.
Hacamat anında boş konuşulmaz, televizyona bakılmaz, şarkı dinlenmez.
Bu yasakların bazıları hacamat olanı, bazıları da hacamat yapanı korur ki hepsi de ciddi, önemli yasaklardır.
Hacamatın bazı sırları vardır ki herkese anlatılmaz. Bu sebepten haca-mat sanatını işin ehlinden öğrenmek gerekir.
Kupa Çekme Küçük Hacamat
Kavanoz kapatma, bardak kapatma, şişe çekme
Hemen hemen hiç yan etkisi olmayan, hata riski taşımayan, kolay uy gulanan, masrafsız, çabuk ve uzun süreli etki eden, binlerce yıldır kullanılan kupa çekme işlemini her isteyen uygulayabilir. Faydası ve yapılış şekli ile hacamata benzediği için, kupa çekmenin ikinci ismi "küçük hacamat"tır.
Yasaklanmış iki çukur, bıngıldak ve ense çukuru hariç, her yere kupa kapatılabilir.
Kupa çekmek için en uygun yerler:
Omuza, sırtın orta kısmına ve yanlara kapatılan kupalar (son kaburga kemiğine kadar omurganın iki tarafı) akciğer, karaciğer, safra kesesi, pankreas, mide hastalıkları ve ağrılarına, yüksek tansiyon, omurga kireçlenmesi ve boyun fıtığına çok iyi gelir.
Sırtın alt kısmına (son kaburga kemiğinden başlayarak kuyruk sokumuna kadar omurganın iki tarafı) kapatılan kupa bel ağrısı, yüksek tansiyon, böbrekler, kadın-erkek hastalıklarına iyi gelir.
Şakakların alt kısmına (kulaklar önüne) kapatılan kupa göz, burun, dudak, yanak, kulak, boğaz, boyun, diş ve diş eti hastalıklarına iyi gelir, beyni temizler, yüz cildini güzelleştirir.
Kulak altı ve biraz arkasına kapatılan kupa kulak, burun, göz hastalıklarına, ön dişlere ve köpek dişlerine, baş ağrısına, karaciğer ve safra kesesi sancılarına, baş titremesine iyi gelir.
Çene altına kapatılan kupa baş ve yüz organlarının hastalıklarına (çene, göz, burun, kulak, dudak, diş, diş etleri ve yanaklar), boyun organlarının hastalıklarına (ses telleri, tiroid bezi ve lenf bezi hastalıklar', boyun fıtığı, bademciklerin şişmesi) ve yüz güzelliğine iyi gelir.
Göğüs üstü, altı ve göğüs uçlarına kapatılan kupalar meme tıkanıklar'' ını dağıtır, anne sütünü çoğaltır.
Makat ile cinsel organ arasına kapatılan kupa prostat hastalıklarına, basur ve fil hastalığına, adet düzensizliğine iyi gelir.
Makata kapatılan kupa kafadan ve tüm vücuttan kanı aşağı çeker. Tüm organlara ve vücuda rahatlık verir. Bilhassa bağırsaklara, prostat hastalıklarına ve adet düzensizliklerine iyi gelir.
Uylukların iç kısımlarına kapatılan kupalar kalça ve topuk ağrılarına, basur, karın ve kasık fıtığına, gut hastalığına iyi gelir.
Uylukların ön kısmına kapatılan kupa erbezi ödemi, kalça ve baldır yaralarına iyi gelir.
Uylukların arka kısmına kapatılan kupa yüksek tansiyonu indirir, başağrısını dindirir, uyluklardaki yara ve ağrıları giderir.
Topuklara kapatılan kupa adet düzensizliklerine, siyatik ağrılarına, gut hastalığına iyi gelir.
Göbeğin üst kısmına kapatılan kupa yağları dağıtır, cildi güzelleştirir, kabızlığa, fıtığa, mide ve karın ağrısına iyi gelir.
Göbek çukuruna yarım litrelik kavanoz kapatılırsa, bu karın ağrısını ve adet ağrılarını giderir.
Göbeğin alt kısmına kapatılan kupalar böbrekten idrar yoluna inen taşı mesaneye indirir, yumurtalıklar ve tüplerdeki tıkanıkları açar ve göbeğin üst kısmına kapatılan kupaların sağladığı faydayı sağlar.
Kupa çekmek için 100 gr., 150 gr., 200 gr., 250 gr. veya 500 gramlık kupalar veya normal mutfak kavanozu, pamuk ve uzun çakmak kullanılır.
Kupanın dibine küçük, ama dip kısmı ince bir tabaka halinde kapatmasına yetecek pamuk parçası yerleştirilir ve çakmakla yakılıp hızlı bir şekilde belirtilen bölgeye yapıştırılır ve duruma göre 10-20 dakika (bazen 1-2 saate kadar) bekletilir. Sonra, kupa ağzına en yakın olan deriye parmakla bastırılıp/ kupanın hava alması sağlanarak kupa alınır ve yerine hafifçe masaj yapılır.
Çocuklar, zayıflar ve yaşlılar için 100 gramlık kupalar kullanılır. İlk de-fa yapıldığında kupalar sadece 3-5 dakika bekletilir. Bekletme süresi daha sonra 15 dakikaya kadar uzatılabilir. Alıştıktan sonra, yaşlılara daha büyük, 150-200 gramlık kupalar kullanılabilir.
Yüz ve çene altı için de 100 gramlık kupalar alıştıra alıştıra uygulanır. Yüz ve çene altına ilk defa kapatılan kupaları bekletme süresi 1 dakikadan başlanarak 10 dakikaya kadar uzatılabilir.
Kupalar iki günde bir veya üç günde bir olmak üzere aynı bölgeye 5-7 defa kapatılabilir. Sonra farklı bir bölgeye geçilir, ihtiyaca göre 1-3 ay sonra aynı bölgeye tekrar uygulanır. Sırayla, bölge bölge tüm vücuda kapatılan kupaların hiçbir yan etkisi ve zararı yoktur.
Kupaların izi sağlıklı insanlarda düzgün, kırmızıya çalan pembe bir renk alır ve kısa zamanda dağılır. Kupa izi düzgün morluklar şeklinde olursa, kandaki toksik madde fazlalığını, düzgün olmayan benekli morluklar ise, ince damarlarda yeni oluşmuş tıkanıklıklar olduğunu gösterir.
Kapatılan kupalar hiçbir iz bırakmazsa, bölgede kan dolaşımının zor durumda olduğu anlaşılır. Yani eski, katı, yağlı veya balgamlı tıkanıklıklarla damarlar kapanmış ve bölgeye bağlı olan organlar besin ve oksijen yetmezliğiyle karşı karşıya kalmış demektir. Bu katı tıkanıklıkları hareketlendirmek ve çıkartabilmek için sık banyo yapmak, vücudu keselemek, banyodan sonra çörekotu yağı veya terebentin yağı ile karışık zeytinyağı, veya sirke ya da acı kavun suyu ("ilaçlar" bölümüne bakınız.) ile vücuda masaj yapmak, kaplıcaya gitmek gerekir. Ancak bunları yaptıktan sonra, büyük yani güçlü kupalar kapatılır ve hacamat yapılır. Akut hastalıklarda yalnızca hastalığın şiddeti azalmaya ve ateş inmeye başladığı zaman kupa kapatılabilir.
Her zaman kupa kapatılabilir, ancak bu işlem için en etkili zaman "Hacamat zamanı" bölümünde anlatılan zamandır.
Uyarı: Yüze ve boyna sık kapatılan kuvvetli kupalar görme zayıflığına sebep olabilir.
Ateş ile kupa kapatma işleminin tek tehlikesi hastanın yanan pamuk ile yanmasıdır. Aslında kupa içinde oluşan yanığın hiç zararı yoktur, tam tersine faydası vardır. İyileşme daha derin ve daha etkili olur. Eski tabipler omurga ve eklem hastalıkları için yakarak kupa kapatırlardı.
Kupa çekme işleminde iki usûl vardır:
• 1. Usûl (etkisi daha kuvvetli olan): Ateş kullanarak kupa çekmek.
A) Ateş kullanarak yanıksız kupa kapatmak.
B) Ateş kullanarak yakarak kupa kapatmak. Dağlama yapar gibi.
• 2. Usûl: Vakum aleti kullanarak kupa kapatmak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder