7 Mayıs 2009 Perşembe

Yaralar Kesikler

Yeni kesikleri hemen sarmamak, kanamasını beklemek gerekir. Yaradan kan çıkmalıdır ki yara temizlensin ("Hacamat" bölümüne bakınız.) Sonra bu kanı silmeden, yaranın kenarlarını birbirine yaklaştırarak, üzerine kuru pamuk veya pamuklu bez sarıp bandaj yapmak gerekir. Yeni yaralar için kan, en emniyetli kapatıcı ve iyileştiricidir. Antiseptikler de gereksizdir, çünkü doğal iyileşme işlemini geciktirir.
Kesik derin ise, iltihaplanmasını engellemek için, kesiğin etrafına kupa çekmek, sülük koymak ve 2-3 gün açlık yapmak gerekir.
Ezikler
Yeni oluşan eziklere hemen aşağıdaki işlemlerden biri uygulanır:
v Bir ekmek parçası ezilir veya daha iyisi, şeker ya da tuza batırılarak ağızda çiğnenir ve ezik üzerine bastırarak yapıştırılır. Bu uygulama şiş­meyi önler, yeni oluşmuş şişliği hemen indirir.
v Bir parça yün veya pamuk sirkeye batırılarak yeni oluşmuş eziğe koyu-lursa, şişmeye mani olur, şişlik varsa indirir, ağrıyı dindirir ve kısa za­manda iyileşmesini sağlar. 15-30 dakika arayla gerektikçe yenilenir.
v Aynısafa, kekik, pelinotu eşit miktarlarda alınır ve ince kayılır. 2 ye­mek kaşığı bitki karışımı 400 gr. kaynar suyla 15 dakika demlendikten sonra süzülüp soğutulur. Bir bez parçası bu sıvıyla ıslatılarak eziğe sa­rılır ve her 30 dakikada bir yenilenir.
Eski yaralar
Eski yaralar önce aşağıdaki yöntemlerden biriyle yıkanır:
v 1 çorba kaşığı yeşil çay, ısırganotu veya papatya, 1 bardak sıcak suyla 15 dakika demlenir ve süzülür.
v 150-200 gr. meşe kabuğu, 1 litre suyla kısık ateşte 15 dakika kaynatı­lır. Sonra üzeri sarılarak 1 saat demlenmeye bırakılır ve süzülür.
v Havuç ince ince rendelenir ve bir beze sarılarak eski iltihaplanmış ya­ralar üzerine konulur. Yara temizlenene kadar bir kaç defa havuç ve bez değiştirilir.
Yıkanıp temizlenen yaraya aşağıdaki merhemlerden biri uygulanır:
v Tereyağ suda kaynatılır, soğuduktan sonra sadece su üzerinde oluşan yağ tabakası alınır. Sonra eşit miktarlarda dövülmüş çam sakızı + tere­yağı + doğal bal peteği, bir tencerede kısık ateşte karıştırılarak 10 da­kika kaynatılır. Merhem, temiz bir beze sürülür ve yaraya sarılır. Bu sargı hergün değiştirilir. Merhem buzdolabında saklanır.
v 160 gr. doğal bal + 40 gr. balık yağı (eczanelerde bulunur) karıştırılır. ilk merhemde anlatıldığı gibi kullanılır.
v Bir kilo tereyağı ilk merhemde anlatıldığı gibi temizlenir, emaye veya cam bir tencerede kaynatılır. 80 dereceye kadar soğutularak tencerey­le birlikte su banyosuna alınır. 200 gr. propolis parça-parça kesilerek eklenir ve 20-30 dakika 80 derecelik su banyosunda karıştırılır. Sonra soğutulur ve yaralara sarılır. Su banyosu, ocak üzerine konulan su do­lu bir tencere içine konulan başka bir kapta pişirmeye denir.
Ayrıca
v Bir miktar buğday tanesi 4-5 gün filizlendirilir ve "Çimlenmiş buğday" bölümünde anlatıldığı gibi kullanılır. Kazalardan ve başarısız ameliyat­lardan sonra kalçada oluşan, aylarca çürüyerek kemiklere kadar derin­leşen, hiçbir metod ile iyileşmeyen yaraların kısa bir zaman içinde fi­lizlenmiş buğday ve 3 gün açlık tedavisi ile kapandığı bizzat müşaha-de edilmiştir.
v Bir parça yün veya pamuk sirkeye batırılır ve eski yaraya konursa, bü­yümesini durdurur, ağrıyı dindirir ve en kısa zamanda iyileşmesini sağ­lar.
Eski, iltihaplı yaralar:
v 200 gr. havuç suyuna 50-100 gr. soğan suyu katılır, yara iyileşene ka­dar sabah-akşam içilir ve yaraya pansuman yapılır. Kanı, cildi ve yara­yı temizler.
Bundan sonra
v Bir soğan ince rendelenir, aynı miktar bal ile karıştırılıp, yaralara sürü­lür.
İnsan ve hayvan vücudundaki kronik yaraların tedavisinde kurtçukların (yeşil et sineği larvası) kullanımı bütün dünyada giderek artmaktadır. Kro­nik yara hastalarının tıbbi tedavileri yaklaşık üç yıl sürerken, kurtçuklar ölü dokuları yiyerek, yaranın 24-48 saat arasında temizlenmesini sağlamakta ve salgıladıkları enzimle yarayı iyileştirmektedir. Avrupa ülkelerinde ve Ame­rika'da kurtçuklar diş apseleri için dahi kullanılmaktadır.
Yanık
Yanıklarda ilk yapılacak şey:
Çocuklarda ve büyüklerde yanık olduğu zaman, vakit kaybetmeden, giysiler çıkartılmadan, yanan bölge derhal soğuk suya tutulmalı, buz veya kar varsa suya ilave edilmeli, ve 10-15 dakika su içinde tutulmalıdır. Böyle­ce yanığın derinin alt tabakasına, daha derine geçmesi engellenmiş olur.
Sonra aşağıdaki ilaçlardan biri uygulanır:
v Giysiler çıkartılır, yanığa zeytinyağı, bir kaç damla gülyağı katılmış zeytinyağı, yumurta sarısı, doğal sirke veya yumurta sarısı + bir kaç damla gülyağı karışımı sürülür.
v Yanık üzerine ezilmiş hindiba, iyice yıkanmış kabuklu patates, havuç veya balkabağı rendesi konur, ısındıkça değiştirilir.
v Aynısafa çayı pansumanı veya aynısafa merhemi ve sirkeyle yapılmış isveç şurubu sırayla, sık sık değiştirilerek kullanılır.
Ağrı azalınca aşağıda anlatılan merhemlerden biri konur:
v Bir çorba kaşığı zeytinyağı + iki çorba kaşığı kaymak + bir taze yumur­ta sarısı karıştırılarak keten veya pamuk bez üzerine sürülür ve yanığa konur. Günde 2-3 defa değiştirilir.
v Üç yemek kaşığı ekşi kaymak + bir yumurta sarısı + 3 yemek kaşığı zeytinyağı veya keten yağı karıştırılır ve yanığa konur. Günde 2-3 de­fa değiştirilir.
İlk zamanlarda bu ikisinden biri, yara kapanmaya başlayınca, iyileşiyinceye kadar aşağıdaki merhem kullanılır. Yara iltihaplanırsa, filizlenmiş buğ­day kullanılmaya başlanır. ("Yaralar" bölümüne bakınız.)
v 100 gr. tuzsuz tereyağı + 2 tane 1 -2 günlük taze yumurta karıştırılır ve beze sürülerek yanık üzerine konur. Günde 2 defa değiştirilir.
Çok eski uygulamalardan bazıları:
v Bir parça yün veya pamuk sirkeye batırılır ve ateşli yanığa koyulursa, ağrıyı dindirir ve en kısa zamanda iyileşmesini sağlar.
v Demir ve bakır kazıntısı alınır, temiz çamur ile yoğrulur ve ekmek fırı­nında yakılır. Soğutulduktan sonra öğütülerek yanığa serpilir veya gül­yağı ile karıştırılıp sürülür.
v Güvercin yuvası yanından güvercin pisliği toplanır, keten beze sarılır ve fırında yakılır. Elde edilen kül zeytinyağı veya gülyağı ile yanığa sü­rülür. İbni Sina bu ilacı anlatırken "mükemmel ilaç" ifadesini kullan­maktadır.
Bu ilaçlar hemen ilk işlemden sonra veya daha sonra da kullanılabilir.
Eski yanıklar önce yıkanır sonra yara üzerine merhem sürülerek bezle sarılır. ("Yaralar" bölümüne bakınız.)
Yanıklara "Yaralar" bölümünde anlatılan merhemler de kullanılabilir.
Yanıkların kısa zamanda geçmesini isteyenler, hemen açlığa başlayıp 1-3 gün devam etmelidir. Sonra bol yeşil sebze, zeytinyağı, sarımsak, soğan ve meyve yemeli, 7 gün sonra bir defa daha 3 günlük açlık yapmalıdır.
Tırnak batması Şeytan tırnağı
Tırnak batması genellikle ayağın baş parmağında, tırnağın tek tarafında veya her iki tarafında olur.
Baş parmağın iç tarafında, tırnağın dibindeki akupunktur noktasından karaciğer, dış tarafından ise dalak enerji akıntısı başlar. Bu organlar insanın maneviyatı için çok önemli organlardır. Karaciğer ruh merkezi, dalak ise sır merkeziyle bağlantılıdır. Batık tırnağa halk arasında "şeytan tırnağı" denilir ki böyle adlandırılmasında derin bir mana vardır. Tırnak batmasından kur­tulmak için yalnız tırnakla uğraşmak faydasızdır, hatta karaciğere ve dala­ğa zarar verir. Tedavi:
İlk önce beslenmeyi düzeltmek, karaciğeri temizlemek, hicri 13,14,15. günler aç kalmak, bilhassa Lokman Suresi ve Bakara suresi 163-164. Ayetler olmak üzere Kur'an-ı Kerim okumak gerekir.
Her akşam ayak banyosu yapılır:
v 1 litre sıcak suya 100 gr. kaya tuzu konur ve ayaklar bu suya sokula­rak 20-30 dakika bekletilir.
Tuz yerine demlenmiş papatya, ceviz yaprağı, kaynatılmış incir yapra­ğı ve filizleri, ya da kaynatılmış çam yaprağı da kullanılabilir.

Ayak banyosundan sonra
v Bir pamuk parçası tuziu suya batırılıp, tırnağı biraz kaldırarak, tırnak ve parmak arasına konur. Tuzlu pamuk parmaktaki iltihabı çeker.
Veya
v İncir yaprağının sapından çıkan süt, pamuğa sürülerek, aynı şekilde tır­nak altına konur ve taze incir ikiye bölünerek parmağa sarılır.
Devamlı temiz çorap kullanılır, ayakkabının ve çorabın ayağı sıkma­masına dikkat edilir.
Ayak ve el parmaklarının ve tırnaklarının önemi büyüktür. Her bir tır­nağın iki yanında akupunktur noktaları vardır. İnsan bedenindeki enerji akımları bu noktalardan başlar. Mesela, elin serçe parmağındaki tırnağın dış tarafından kalbe, işaret parmağındaki tırnaktan kalın bağırsağa, baş par­mak tırnağından akciğere, yüzük parmağı tırnağından ince bağırsağa giden enerji hattı başlar. Orta parmak tırnağından ise tüm enerji hatlarını birleş­tiren enerji akıntısı başlar.
Her parmağın tırnağı onunla bağlantılı olan organın sıhhat durumunu gösterir.
Parmaklar insanın manevi aleminin de aynasıdır: Orta parmak din, yü­zük parmağı ahlak, serçe parmağı ise kalp durumunu bildirir. Örneğin, yü­zük parmağı ince bağırsağın sıhhat durumu ile birlikte aynı zamanda par­mak sahibinin ahlakı doğrultusunda bilgi içerir. Demek ki, insanın ahlakı yediği yemek ile doğrudan bağlantılıdır. Bir de parmakların manevi dere­cesi vardır, o nedenle Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Ayşe-i Sıddıka (r.a.)'dan rivayet edilen hadisle şu tavsiyede bulunuyor: "Ey Ayşe, sen tır­naklarını kestiğin zaman, orta parmağından başla, sonra serçe parmağına, sonra baş parmağına, sonra orta parmağın yanındaki parmağına, sonra şehadet parmağına geçerek kes, böyle kesmek zenginlik verir".
Elbette, bu tırnak kesme şekli sadece mal zenginliğiyle alakalı değildir, daha pek çok hikmeti olduğu muhakkaktır. Perşembe günü ikindiden son­ra veya cuma günü tırnak kesmek sünnettir: "Bir kimse cuma günü tırnakla­rını keserse, o kimsenin vücuduna şifa gelir, hastalıktan kurtulur".
Not: Buraya kadar yazılmış olan tüm tavsiyeler ve ilaçlar sadece hasta­lar için değildir. Bu ilaçlar aynı zamanda gıda olduğu için, büyük, küçük, erkek, kadın, yaşlı, genç herkes onları kullanabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder