Piri Reisin Hayatı ve Eserleri, Prof. Dr. Afet İnan, Türk Tarih Kurumu, Ankara, 1987
Piri Reis’in hayatı ve eserleri, eserlerin tarihi değeri ve çağdaşı olan eserlerle karşılaştırılması.
16. yy.da yapılmış olan Piri Reis’in Amerika Haritası ile Kitabı Bahriyesini incelemek için onun yaşadığı devrin tarihini hatırlamak; eserlerini nasıl bir siyasi ortamda meydana getirdiğini öğrenmek ve devrin diğer eserleri ile karşılaştırmak gerekmektedir.
Türk-Osmanlı tarihinin genel durumunu ele aldığımızda; 13. yy. da Türk-Selçuklu İmparatorluğu parçalanmaya boyun eğmiş; Anadolu’da ise Osmanlı Beyliği diğer beylikler arasında idare sistemi ile yerleşme olanağı elde etmiştir. Fetihler Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarında 14, 15, 16. yy.da devam etmiş ve buralara kıyı olan denizlere hâkim olunmuştur. Türk İmparatorluğu Siyasi ve kültürel bir varlık haline gelmiştir. Doğu ve batıda üstünlük sağlanmış; ordunun ve donanmanın kuruluşu ve işlemesi belirli kurallara göre teşkilatlanmıştır. Eğitim ve fikir hayatı, güzel sanatlar, edebiyat, ekonomik hayat, iç ve dış ticaret de gelişme göstermiştir.
Genel çizgilerle özetlenen Osmanlı medeniyetini izleyen gerileme hareketi 1683 Viyana kapılarında başlamıştır. Bu yenilgiyi tetikleyen ise genel durumdaki ilerleyişin aksaması olmuştur.
Piri Reis; belirli bir devre içinde yaşamış ve eser vermiş bir Türk bilgini olduğu için 16.yy.ın genel karakterine değinmek gerekir. 16.yy.da Osmanlı devleti üç kıta üzerindeki sınırlarını genişletirken özellikle Gelibolu ve İzmit tersanelerine kurulan filolarla o devrin kudretli denizcileri Venedik ve Cenevizlilerle savaşmak zorunluluğu oluşmuştur. 15.yy.da sınırlar geniş olmasına rağmen denizlerde üstünlük tam sağlanamamış, ancak 16 yy.da Ege denizinden gayrı bütün Akdeniz’in önemli kısımlarına hâkim olunmuştur.
Piri Reisin hayatı; Akdeniz’de Osmanlı filolarından ayrı, Türk denizcilerin kendi hesaplarına donattıkları özel filoların birinde geçmiştir. Piri Reis; amcası Kemal Reisle beraber Afrika’nın kuzey kıyılarında bulunmuş, İspanya’ya kadar uzanmış ve orada yürütülen korsanlık hareketlerinde başarı sağlamıştır. Bu devirde, farklı ülkelerin kıyılarında egemenlik kuran Türk denizcileri de vardır. 16 yy.ın Türk denizcileri gerek korsan gerekse devlet hizmetinde olarak Karadeniz, Marmara ve Akdeniz’de egemen durumda olmuşlardır.
Coğrafya bilimi yönünden 15.yy.a kadar keşifler tarihi seyrini şöyle özetleyebiliriz:
Bazı rivayetlere göre 10.yy.dan itibaren İskandinavya gemicileri Amerika’nın kuzeyindeki İzlanda ve Grönland adalarına gitmiş oldukları söylenmiş ve yazılmıştır. Fakat bu bilgiler Akdeniz halkı tarafından üzerinde durulmamıştır. Rönesans devrindeki Ptoleme ve Eratosten’in dünyanın yuvarlaklığı hakkındaki tahminleri Ortaçağ Avrupa zihniyetine göre kabul edilemezdi. Yine de yanlış hesaplamalara göre de olsa Asya’nın doğusuna deniz yolu ile gidileceği düşünülüyordu.
Ticari ve ekonomik sebepler sonucunda Portekiz ve İspanyol gemicileri okyanuslara açılarak Batı yönünden, ticaret yaptıkları ülkelere ve Asya’ya ulaşmak istemişlerdi. İspanyol ve Ceneviz gemicileri bu yerlere açık denizlerden gitmeyi denemişlerdir. İşte bunun neticesi de yeni bir kıta olarak Amerika’yı keşfetmek olmuştur. Kristof Kolomb’un 1492’de başlayan ve 1504’e kadar dört seferde ulaştığı yer, okyanusları geçerek ulaşmak istediği Asya kıtası yerine Amerika kıtası olmuştur. Bu kıtayı 1507 ‘de Alsaslı Martin Waldsemiller, Amerigo Vespucci adına tanıtmıştır. Ancak, bu bilgilere karşılık yeni keşfedilmiş sanılan yerlerle ilgili bilgi başka kaynaklarda da verilmektedir. Ortaçağda 14.yy.da Doğu İslam âleminin dünyayı daha iyi tanıdıklarına delil olan haritalar vardır. Keşifler tarihini son yy.da işlendiği gibi sadece adları bilinen bu gemicilere atfetmemek gerekir; ancak Kristof Kolomb ve Amerigo Vespucci daha geniş anlamıyla kıtayı tanıtmış ve toplu halk kitlelerinin göç etmesine vesile olmuşlardır.
Doğum tarihi kesin bilinmeyen Piri Reis 1465–1470 yılları arasında Gelibolu’da dünyaya gelmiştir. O dönemde Gelibolu, Türk deniz üssü idi. Adı Muhiddin Piri konan bu Türk çocuğunun babası Hacı Mehmet’tir. O zamanın meşhur denizcilerinden Osmanlı Devletinin Akdeniz amirallerinden Kemal Reisin kardeşinin oğludur.
Çocukluğunu Gelibolu’da geçiren Piri, çocukluk yaşını aştıktan sonra amcası Kemal Reis’in gemilerinde bulunmuş, denizci olmaya aday, dikkatli bir gözlemci, eserleri ile tarihte yer alacak bir bilim adamıdır. Ondört yıla yakın bir zaman içinde aralıksız amcasının hem korsanlık hem de devlet hizmetinde iken tüm seferlerine katılmıştır.
Kemal Reisin korsanlık hayatına atılması 1481 yılından sonradır. O dönemde leventlerine baş olmuş, 13–14 yıl Akdeniz’de ün salmıştır. 1487–1493 yılları arasında Piri Reis, Akdeniz’in batı sahillerinde bulunmuş ve adaları hakkında esaslı bilgiler vermiştir. 1490–1491 yıllarında kış mevsimini Bona limanında geçirirken yaz aylarında Sicilya, Sardunya ve Korsika adalarına, Fransa sahillerine Piri Reis’inde katıldığı seferler yapmışlardır. 1493’te Tunus’ta bulunduklarını “Bahriye” kitabında kaydetmiş, her açıkladığı yerin haritasını çizmiştir. Bu kitapta; Kristof Kolomb’un Amerika hakkındaki haritasını bu yıllarda ele geçirmiş olduğu da yazılmıştır. (1493–1498)
1499–1502 yıllarındaki deniz savaşlarında bir savaş gemisi kumandanı olarak Piri Reis resmen görev almış ve Venedik deniz kuvvetleri ile yapılan savaşlarda (1500–1502) bulunmuştur. 1511’de Kemal Reisin ölümünden sonra belli bir müddet Gelibolu’ya gitmiş ve orada ilk eseri olan dünya haritasını telif ederek hazırlamıştır. Amerika’ya ait olan kısımda bunun bir parçasıdır. Aynı zamanda da “Bahriye “ kitabı için tuttuğu notları düzene sokmuştur. 1516–1517 yıllarında Mısırı fethetmek için yapılan deniz seferlerinde kumandanlık yapmış, Kahire’ye Nil yolundan giderken bu kısmın haritasını yapmıştır. 1520–1524 yılları arasında büyük fetihlerde padişahlarla birlikte bulunmuş ve Sadrazam İbrahim Paşa aracılığı ile “Bahriye” adlı kitabını Sultan Süleyman’a takdim etmiştir. Piri Reis’in 1526 yılına kadar olan yaşantısını “Bahriye adlı kitabında okuyabiliriz. Tarihte, Kızıl, Umman denizleri ile Basra Körfezi donanmalarında bulunmuş bu seferlerin başında ihtiyarlamıştır. Piri’nin hayatı Osmanlı İmparatorluğunun Mısır eyaletinde 1554 yılında son bulmuştur.
Piri Reis’in hayat hikâyesinin kaynağı olan “Bahriye” kitabı başlı başına bir inceleme konusudur. Bu kitapta Piri, o zamanlar Ege ve Akdeniz kıyılarında bulunan şehir ve memleketleri tarif ederek resim ve haritalarını (portulan) yapmış, Aynı zamanda denizcilik ve gemicilik için de önemli bilgiler vermiştir. Bu kitap bir deniz kılavuzudur.
Piri Reis o sıralarda elde edilebilecek kaynakların hemen hepsine başvurarak elimizde yalnız bir parçası bulunan dünya haritasını çizmiştir. Bu haritayı yapabilmek için 34 kadar haritadan yararlanmıştır. Piri Reis elindeki kaynaklara dayanarak bir dünya haritası oluşturmuş olsa da elimizdeki, Avrupa ve Afrika’nın kısman batı sahilleri ile Atlas Denizi’ni ve Orta Amerika ile Güney Amerika taraflarını kapsayan parçadır. Harita deri parşömen üzerine renkli olarak yapılmıştır. Enlem, boylam, derece dökümleri yoktur. Biri kuzeyde diğeri güneyde 32’li birer rüzgârgülü vardır. Haritanın büyüklüğü 90x65 cm.dir. Bu portulan renkli resimlerle süslüdür. Portekiz, Merakeş ve Gine merkezlerinde birer hükümdar resmi konmuştur. Afrika kısmında bir fil ile deve kuşu, Güney Amerika’da Lama ve Puma resimleri yapılmıştır. Denizde ve sahillerde birçok gemi resimleri bulunmaktadır. Haritanın gerek kara gerekse deniz kısımlarında bazen resimlerle ilgili, bazen de müstakil olarak metinler yazılmıştır. Bu harita Piri Reis’in birinci dünya haritasından Amerika kısmını kapsamaktadır.
Piri Reisin ikinci dünya haritası Kuzey Amerika haritasıdır. Bu haritanın elimizde bulunan kısmı bütün haritanın üst ve sol parçasından bir köşesidir. Büyüklüğü 68x69 cm.dir. Kenarlarına renklerle süsler yapılmıştır. Harita tekniği bakımından bu devrin deniz haritalarının en ileri bir örneği sayılan bu eserde rüzgârgülleri ve yönleri çok sık çizilmiştir. Bu haritanın kapsadığı kısım Atlas Okyanusunun kuzeyi ile Kuzey ve Orta Amerika’nın o sıralarda yeni keşfolunmuş sahilleridir. Bu haritada birinci haritasında Kristof Kolomb’un haritasına itimat ederek yanılmış oldu yerleri yeni keşifleri dikkate alarak doğru olarak tespit ettiği görülüyor. Piri Reis, bu haritada keşfedilmiş yerleri gösterdiği halde o zaman henüz keşfedilmeyen tarafı hiç çizmemiş ve haritanın üzerinde buraları beyaz bıraktıktan sonra, bu yerlerin bilinmediğinden dolayı çizilmediğini açıklamıştır. Bu suretle Piri haritasını çizerken bilim metotlarının kurallarına göre hareket ettiğini bir kere daha ispat etmiştir.
Piri Reis’in haritasını yaşadığı devirlere öncülük eden zamanındaki eserlerle, ondan sonraki haritalarla karşılaştırabiliriz. Haritacılık tarihinde “portulan “ denilen deniz kılavuzu niteliğindeki haritalar 11.yy.dan beri yapılmaya başlanmıştır. Ancak Piri Reis’in haritaları ile karşılaştırabileceğimiz eserler 15 ile 16.yy.daki eserlerdir. Avrupa’da bunun için örnek belge Adamus Bremnesis’in eserinde rastlanır. Sonra 12.yy.da yapıldığı sanılan “Pisane” denilen harita gelir. 14.yy.da tarihi bilinmeyen haritalar ortaya çıkmıştır. İlk olarak 1320 tarihli Pietro Vescontin’in portulanı vardır. Buna Marino Sunudsu’un “Liber Secretarum Fideium Cirucis” adıyla yazdığı kısım eklenmiştir. Piri Reis’ten başka diğer müelliflerin dünya haritasını ve bu arada Amerika kıtasının gösterilme şeklini karşılaştırdığımızda 14.yy.dan beri yapılan portulan ve kılavuzlarda “Brasil” adasından bahsedildiğini görmekteyiz. 1414’te ise Cipangu adı ile Antiliya adası gösterilmektedir.1474 ile 1482 arasında Toscanelli’nin Kristof Kolomb’a bir portulan gönderdiği rivayet edilir. Ancak bu belgeler elde değildir. Bu portulanda yazdığı söylenen sözlerden özellikle birçok gidenlerin tanıklığına göre batıya gidildikçe hiç tehlikesiz olarak Asya’ya ulaşılacağı bildirilmiştir. Amerigo Vespucci’nin Amerika’nın yeni bir kıta olduğunu mektup ile haber vermesiyle bu bilgi bütün dünyaya yayılmıştır. Böylece Amerika’nın 16.yy.ın ilk yarısında dünya coğrafyacıları tarafından yeni bir kıta olarak dikkati çektiği ve haritalarının yapıldığı görülmektedir. 1500–1550 yılları arasında yapılmış haritalardan bazılarını tarih sırasına göre birbirleri ile karşılaştırdığında, Amerika’nın keşif tarihi için Piri Reis’in haritalarının tarihi kaynak olarak değerleri daha çok anlaşılmaktadır.
Türk-Osmanlı tarihinin genel durumunu ele aldığımızda; 13. yy. da Türk-Selçuklu İmparatorluğu parçalanmaya boyun eğmiş; Anadolu’da ise Osmanlı Beyliği diğer beylikler arasında idare sistemi ile yerleşme olanağı elde etmiştir. Fetihler Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarında 14, 15, 16. yy.da devam etmiş ve buralara kıyı olan denizlere hâkim olunmuştur. Türk İmparatorluğu Siyasi ve kültürel bir varlık haline gelmiştir. Doğu ve batıda üstünlük sağlanmış; ordunun ve donanmanın kuruluşu ve işlemesi belirli kurallara göre teşkilatlanmıştır. Eğitim ve fikir hayatı, güzel sanatlar, edebiyat, ekonomik hayat, iç ve dış ticaret de gelişme göstermiştir.
Genel çizgilerle özetlenen Osmanlı medeniyetini izleyen gerileme hareketi 1683 Viyana kapılarında başlamıştır. Bu yenilgiyi tetikleyen ise genel durumdaki ilerleyişin aksaması olmuştur.
Piri Reis; belirli bir devre içinde yaşamış ve eser vermiş bir Türk bilgini olduğu için 16.yy.ın genel karakterine değinmek gerekir. 16.yy.da Osmanlı devleti üç kıta üzerindeki sınırlarını genişletirken özellikle Gelibolu ve İzmit tersanelerine kurulan filolarla o devrin kudretli denizcileri Venedik ve Cenevizlilerle savaşmak zorunluluğu oluşmuştur. 15.yy.da sınırlar geniş olmasına rağmen denizlerde üstünlük tam sağlanamamış, ancak 16 yy.da Ege denizinden gayrı bütün Akdeniz’in önemli kısımlarına hâkim olunmuştur.
Piri Reisin hayatı; Akdeniz’de Osmanlı filolarından ayrı, Türk denizcilerin kendi hesaplarına donattıkları özel filoların birinde geçmiştir. Piri Reis; amcası Kemal Reisle beraber Afrika’nın kuzey kıyılarında bulunmuş, İspanya’ya kadar uzanmış ve orada yürütülen korsanlık hareketlerinde başarı sağlamıştır. Bu devirde, farklı ülkelerin kıyılarında egemenlik kuran Türk denizcileri de vardır. 16 yy.ın Türk denizcileri gerek korsan gerekse devlet hizmetinde olarak Karadeniz, Marmara ve Akdeniz’de egemen durumda olmuşlardır.
Coğrafya bilimi yönünden 15.yy.a kadar keşifler tarihi seyrini şöyle özetleyebiliriz:
Bazı rivayetlere göre 10.yy.dan itibaren İskandinavya gemicileri Amerika’nın kuzeyindeki İzlanda ve Grönland adalarına gitmiş oldukları söylenmiş ve yazılmıştır. Fakat bu bilgiler Akdeniz halkı tarafından üzerinde durulmamıştır. Rönesans devrindeki Ptoleme ve Eratosten’in dünyanın yuvarlaklığı hakkındaki tahminleri Ortaçağ Avrupa zihniyetine göre kabul edilemezdi. Yine de yanlış hesaplamalara göre de olsa Asya’nın doğusuna deniz yolu ile gidileceği düşünülüyordu.
Ticari ve ekonomik sebepler sonucunda Portekiz ve İspanyol gemicileri okyanuslara açılarak Batı yönünden, ticaret yaptıkları ülkelere ve Asya’ya ulaşmak istemişlerdi. İspanyol ve Ceneviz gemicileri bu yerlere açık denizlerden gitmeyi denemişlerdir. İşte bunun neticesi de yeni bir kıta olarak Amerika’yı keşfetmek olmuştur. Kristof Kolomb’un 1492’de başlayan ve 1504’e kadar dört seferde ulaştığı yer, okyanusları geçerek ulaşmak istediği Asya kıtası yerine Amerika kıtası olmuştur. Bu kıtayı 1507 ‘de Alsaslı Martin Waldsemiller, Amerigo Vespucci adına tanıtmıştır. Ancak, bu bilgilere karşılık yeni keşfedilmiş sanılan yerlerle ilgili bilgi başka kaynaklarda da verilmektedir. Ortaçağda 14.yy.da Doğu İslam âleminin dünyayı daha iyi tanıdıklarına delil olan haritalar vardır. Keşifler tarihini son yy.da işlendiği gibi sadece adları bilinen bu gemicilere atfetmemek gerekir; ancak Kristof Kolomb ve Amerigo Vespucci daha geniş anlamıyla kıtayı tanıtmış ve toplu halk kitlelerinin göç etmesine vesile olmuşlardır.
Doğum tarihi kesin bilinmeyen Piri Reis 1465–1470 yılları arasında Gelibolu’da dünyaya gelmiştir. O dönemde Gelibolu, Türk deniz üssü idi. Adı Muhiddin Piri konan bu Türk çocuğunun babası Hacı Mehmet’tir. O zamanın meşhur denizcilerinden Osmanlı Devletinin Akdeniz amirallerinden Kemal Reisin kardeşinin oğludur.
Çocukluğunu Gelibolu’da geçiren Piri, çocukluk yaşını aştıktan sonra amcası Kemal Reis’in gemilerinde bulunmuş, denizci olmaya aday, dikkatli bir gözlemci, eserleri ile tarihte yer alacak bir bilim adamıdır. Ondört yıla yakın bir zaman içinde aralıksız amcasının hem korsanlık hem de devlet hizmetinde iken tüm seferlerine katılmıştır.
Kemal Reisin korsanlık hayatına atılması 1481 yılından sonradır. O dönemde leventlerine baş olmuş, 13–14 yıl Akdeniz’de ün salmıştır. 1487–1493 yılları arasında Piri Reis, Akdeniz’in batı sahillerinde bulunmuş ve adaları hakkında esaslı bilgiler vermiştir. 1490–1491 yıllarında kış mevsimini Bona limanında geçirirken yaz aylarında Sicilya, Sardunya ve Korsika adalarına, Fransa sahillerine Piri Reis’inde katıldığı seferler yapmışlardır. 1493’te Tunus’ta bulunduklarını “Bahriye” kitabında kaydetmiş, her açıkladığı yerin haritasını çizmiştir. Bu kitapta; Kristof Kolomb’un Amerika hakkındaki haritasını bu yıllarda ele geçirmiş olduğu da yazılmıştır. (1493–1498)
1499–1502 yıllarındaki deniz savaşlarında bir savaş gemisi kumandanı olarak Piri Reis resmen görev almış ve Venedik deniz kuvvetleri ile yapılan savaşlarda (1500–1502) bulunmuştur. 1511’de Kemal Reisin ölümünden sonra belli bir müddet Gelibolu’ya gitmiş ve orada ilk eseri olan dünya haritasını telif ederek hazırlamıştır. Amerika’ya ait olan kısımda bunun bir parçasıdır. Aynı zamanda da “Bahriye “ kitabı için tuttuğu notları düzene sokmuştur. 1516–1517 yıllarında Mısırı fethetmek için yapılan deniz seferlerinde kumandanlık yapmış, Kahire’ye Nil yolundan giderken bu kısmın haritasını yapmıştır. 1520–1524 yılları arasında büyük fetihlerde padişahlarla birlikte bulunmuş ve Sadrazam İbrahim Paşa aracılığı ile “Bahriye” adlı kitabını Sultan Süleyman’a takdim etmiştir. Piri Reis’in 1526 yılına kadar olan yaşantısını “Bahriye adlı kitabında okuyabiliriz. Tarihte, Kızıl, Umman denizleri ile Basra Körfezi donanmalarında bulunmuş bu seferlerin başında ihtiyarlamıştır. Piri’nin hayatı Osmanlı İmparatorluğunun Mısır eyaletinde 1554 yılında son bulmuştur.
Piri Reis’in hayat hikâyesinin kaynağı olan “Bahriye” kitabı başlı başına bir inceleme konusudur. Bu kitapta Piri, o zamanlar Ege ve Akdeniz kıyılarında bulunan şehir ve memleketleri tarif ederek resim ve haritalarını (portulan) yapmış, Aynı zamanda denizcilik ve gemicilik için de önemli bilgiler vermiştir. Bu kitap bir deniz kılavuzudur.
Piri Reis o sıralarda elde edilebilecek kaynakların hemen hepsine başvurarak elimizde yalnız bir parçası bulunan dünya haritasını çizmiştir. Bu haritayı yapabilmek için 34 kadar haritadan yararlanmıştır. Piri Reis elindeki kaynaklara dayanarak bir dünya haritası oluşturmuş olsa da elimizdeki, Avrupa ve Afrika’nın kısman batı sahilleri ile Atlas Denizi’ni ve Orta Amerika ile Güney Amerika taraflarını kapsayan parçadır. Harita deri parşömen üzerine renkli olarak yapılmıştır. Enlem, boylam, derece dökümleri yoktur. Biri kuzeyde diğeri güneyde 32’li birer rüzgârgülü vardır. Haritanın büyüklüğü 90x65 cm.dir. Bu portulan renkli resimlerle süslüdür. Portekiz, Merakeş ve Gine merkezlerinde birer hükümdar resmi konmuştur. Afrika kısmında bir fil ile deve kuşu, Güney Amerika’da Lama ve Puma resimleri yapılmıştır. Denizde ve sahillerde birçok gemi resimleri bulunmaktadır. Haritanın gerek kara gerekse deniz kısımlarında bazen resimlerle ilgili, bazen de müstakil olarak metinler yazılmıştır. Bu harita Piri Reis’in birinci dünya haritasından Amerika kısmını kapsamaktadır.
Piri Reisin ikinci dünya haritası Kuzey Amerika haritasıdır. Bu haritanın elimizde bulunan kısmı bütün haritanın üst ve sol parçasından bir köşesidir. Büyüklüğü 68x69 cm.dir. Kenarlarına renklerle süsler yapılmıştır. Harita tekniği bakımından bu devrin deniz haritalarının en ileri bir örneği sayılan bu eserde rüzgârgülleri ve yönleri çok sık çizilmiştir. Bu haritanın kapsadığı kısım Atlas Okyanusunun kuzeyi ile Kuzey ve Orta Amerika’nın o sıralarda yeni keşfolunmuş sahilleridir. Bu haritada birinci haritasında Kristof Kolomb’un haritasına itimat ederek yanılmış oldu yerleri yeni keşifleri dikkate alarak doğru olarak tespit ettiği görülüyor. Piri Reis, bu haritada keşfedilmiş yerleri gösterdiği halde o zaman henüz keşfedilmeyen tarafı hiç çizmemiş ve haritanın üzerinde buraları beyaz bıraktıktan sonra, bu yerlerin bilinmediğinden dolayı çizilmediğini açıklamıştır. Bu suretle Piri haritasını çizerken bilim metotlarının kurallarına göre hareket ettiğini bir kere daha ispat etmiştir.
Piri Reis’in haritasını yaşadığı devirlere öncülük eden zamanındaki eserlerle, ondan sonraki haritalarla karşılaştırabiliriz. Haritacılık tarihinde “portulan “ denilen deniz kılavuzu niteliğindeki haritalar 11.yy.dan beri yapılmaya başlanmıştır. Ancak Piri Reis’in haritaları ile karşılaştırabileceğimiz eserler 15 ile 16.yy.daki eserlerdir. Avrupa’da bunun için örnek belge Adamus Bremnesis’in eserinde rastlanır. Sonra 12.yy.da yapıldığı sanılan “Pisane” denilen harita gelir. 14.yy.da tarihi bilinmeyen haritalar ortaya çıkmıştır. İlk olarak 1320 tarihli Pietro Vescontin’in portulanı vardır. Buna Marino Sunudsu’un “Liber Secretarum Fideium Cirucis” adıyla yazdığı kısım eklenmiştir. Piri Reis’ten başka diğer müelliflerin dünya haritasını ve bu arada Amerika kıtasının gösterilme şeklini karşılaştırdığımızda 14.yy.dan beri yapılan portulan ve kılavuzlarda “Brasil” adasından bahsedildiğini görmekteyiz. 1414’te ise Cipangu adı ile Antiliya adası gösterilmektedir.1474 ile 1482 arasında Toscanelli’nin Kristof Kolomb’a bir portulan gönderdiği rivayet edilir. Ancak bu belgeler elde değildir. Bu portulanda yazdığı söylenen sözlerden özellikle birçok gidenlerin tanıklığına göre batıya gidildikçe hiç tehlikesiz olarak Asya’ya ulaşılacağı bildirilmiştir. Amerigo Vespucci’nin Amerika’nın yeni bir kıta olduğunu mektup ile haber vermesiyle bu bilgi bütün dünyaya yayılmıştır. Böylece Amerika’nın 16.yy.ın ilk yarısında dünya coğrafyacıları tarafından yeni bir kıta olarak dikkati çektiği ve haritalarının yapıldığı görülmektedir. 1500–1550 yılları arasında yapılmış haritalardan bazılarını tarih sırasına göre birbirleri ile karşılaştırdığında, Amerika’nın keşif tarihi için Piri Reis’in haritalarının tarihi kaynak olarak değerleri daha çok anlaşılmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder