13 Eylül 2013 Cuma

Mut’a Nikahı Üzerinden İslam’a Saldırılar!

Mut’a Nikahı Üzerinden İslam’a Saldırılar!

Mut’a nikahını diline dolayıp İslam’a ve Müslümanlara saldıranlara karşı elbette suskun kalamazdık. Bu, mal bulmuş “mağrıbîler” zannediyorlar ki, Mut’a nikahı denen şey, Allah ve Rasulü’nün emridir!… Hâşâ.

Tam aksine bu nikah çeşidi, cahiliye geleneğinin bir tatbikatı olarak İslamiyet’in kucağında bulduğu uygulamalardan biridir ve sonuçta Hz.Peygamber (a.s), bu uygulamayı ortadan kaldırıp ebediyen yasaklamıştır.

Terime yabancı olanlar için söyleyelim. Mut’a nikahı; geçici olarak yapılan bir nikah türüdür. Bu öyle sulandırılmıştır ki, bugün bu yazıyı kaleme almaya bizi mecbur bırakan medyada yer alış şekliyle; üç-beş kuruş karşılığı kıyılan bu geçici nikahla birkaç saatlik cinsel tatmin aracı haline dönüşmüştür adeta. Hatta, bu yolla bir kadının bir gün boyunca onlarca erkekle ilişkiye girme rezilliği sergilenerek “cinsel taciz” boyutuna getirilmiştir. Ortalıkta dolaşan iddia ve itham budur.

İşte bu iddia ve ithamlarla İslam’a ve Müslümanlara saldırılar yapılmaktadır. Sanki İslam bunu emrediyor veya onaylayıp teşvik ediyor gibi gösterilmektedir. Heyhat!
***
İslam, öyle muazzez bir din ki; evlenen eşler arasında ebediliği esas alır ve bunun için aralarında “sevgi” ve “şefkat”in yaşatılmasını İlahi kudretin delillerinden sayar. Bu birliktelikten amaç, “sükûn”un sağlanmasıdır. (A’raf,189; Rum,21).

İslam, nikah akdinde erkeğe ağır yükümlülük ve sorumluluk yükler. Kadın açısından da sağlam bir teminat ister. (Nisa,21).

Evlilik, cinsel ihtiyacın karşılanması (ki bu doğal ve fıtri bir ihtiyaçtır) ‘ın ötesinde, hayatı paylaşmanın da bir aracıdır. Bu paylaşım, Cennet’te beraber olmaya kadar götüren ortak yaşantının adıdır. Birbirlerine karşı davranışları, onların iyi insan olup olmama ölçüsünü da ortaya koyar. (İbn Mâce,Nikah,50).

İslam, kadının sadece evlilik yoluyla değil, her alanda sömürülmesine karşı durur. Bu nedenle çıkar amaçlı evlilikler, cahiliye kalıntısı mut’a türü geçici nikahlar, aynı cinslerin birlikteliği gibi sapık ilişkiler düzeltilerek meşru ve fıtri olan yola sevk edilir. (Buhari,Nikah,36; Ebu Davud,Talak,33).

Evliliğin de boşanmanın da “özgür” irade ile gerçekleşeceğini, ayrılığın en son çare olarak düşünülmesini, boşanmanın da nikahlanmak kadar “hak” olduğunu, ancak çaresizlikle buna başvurulabileceğini öğreten İslam, kurulan yuvanın devamını ve aile bütünlüğünün sağlanmasını esas almıştır. (Bakara,226,231; Nisa,35; Talak,1-7 ve Ebû Davud,Talak,9).

İslam, zinayı yasaklamakla yetinmez, yanına dahi yaklaşılmaması gerektiğini emreder. Bunun yanında, “gizli dost” veya “flört” adı altında sınırı aşan gayr-ı meşru ilişkilerin yolunu kapatır.(Nisa,24-25; Maide,5).

Neslin devamı ve korunması gerekliliği, İslam’ın bir başka hedefidir. Bu da ancak sağlam ve sürekli nikah akdiyle olur ki, böylece kan bağıyla birlikte sıhriyet bağı da gerçekleşmiş olur. (Furkan,54).

Tüm bu hikmetli düzenlemelerin yanında, evlilik akdiyle birlikte hemen devreye giren; mehir, nafaka, iddet, miras, velâyet, nesep… gibi hukuki sonuçlar, evlilik kurumunun sağlam ve güçlü bir zemine dayandırıldığının da başka bir kanıtıdır. Bu durum, insanlık onurunun, ahlakının ve saygınlığının da güvencesini oluşturur.
***
Yukarıda bir kısmını özetlemeye çalıştığımız unsurlardan kaç tanesi acaba mut’a nikahı ile gerçekleşebilir dersiniz?

Bu yüzden Cumhur-u Ulema, mut’a nikanının asla caiz olmadığını, bunun cahiliye döneminden intikal ettiğini, İslam’ın ilk dönemlerinde ve savaş ortamında bunun istisnai olarak o günün şartlarında zarureten yapıldığını ve fakat sonradan Hz.Peygamber (a.s) tarafından kesinlikle yasaklandığını ittifakla belirtmişlerdir.

Birilerinin yapması, onun meşru ve doğru olduğu anlamına gelmez!


M. Emin Parlaktürk

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder