Yüzde 50 faiz ile aldığınız bir parayı; aynı kişiye, yüzde 115, 120 ya da duruma göre daha fazla faiz oranlarıyla borç olarak vermek, oldukça karlı bir ticaret yoludur herhalde…
ülkede bir zamanlar birileri böyle yapıyor; özel bankalarına mevduat olarak ve tabii ki düşük faizlerle aktarılmasını temin ettikleri devlet paralarını, ihtiyaç içerisinde olan devlet kuruluşlarına, aldıklarından çok daha yüksek faizlerle borç olarak(!) veriyorlardı.
Devlet, bir cebinden öbür cebine koyacağı paralar için, birilerine yüksek bedeller ödemek zorunda kalıyordu yani. Bu kişiler, ne iş yaptıkları sorulduğunda da sanayici, tüccar ya da işadamı olduklarını söylüyorlardı, işin tuhaf tarafı…
Ülkenin ihtiyacı olan herhangi bir şeyi, mesela tanesi 6 milyon dolara ülkemizde üretebilmek ve böylelikle teknoloji transferi de sağlayabilmek mümkün iken; bu şeyi, -çevremizdeki başka ülkelere pazarlayabileceklerini söyleyen bazı aracılara adet başına 12 milyon dolar fiyat verilmişken hem de-, mutlaka imal eden ülkeden ve tanesi 16 milyon dolardan alınmasını isteyenlerin vatanseverlikleri konusunda neler söyleyebiliriz?.. Bu ülkede bir zamanlar böyle yapılıyor ve bunun yapanlar da vatanseverlik konusunda mangalda kül filan bırakmıyorlardı.
28 Şubat 1997 günü gerçekleşen ve o tarihe kadar birkaç saatlik sıradan toplantılar gibi geçmekte iken, o gün nedense 10 saate yakın bir zaman süren Milli Güvenlik Kurulu'nun tutanakları, naip hakimler tarafından okunmuş ve sürmekte olan dava ile ilgili bölümleri bir tutanak halinde mahkemeye sunulmuş.
Tutanaklarla ilgili haberle bakılırsa, 28 Şubat 1997 günü gerçekleşen ve alışılmadık bir şekilde çok uzun süren MGK toplantısında, askerler ısrarlı bir şekilde tek konuyu dile getirmişler: İrtica…
Oysa, o toplantıda konuşulması gereken çok başka şeyler olmalıydı aslında.
Dönemin sanayici, tüccar ve işadamı gibi geçinip, devletin kasasını soyanlarının ciddi şekilde şikayetini mucip olup, ‘ne yapıp, edip bu hükümeti gönderelim' düğmesine basmalarına sebep olan ‘Kamu Ortak Hesabı' yani ‘Havuz'la alakalı hiçbir şey konuşulmamış, 28 Şubat 1997 tarihli MGK toplantısında.
Nerdeyse her türlü ihtiyacımızın ithalatla karşılanması sebebiyle; mümessillik yaparak yada en fazlası montaj sanayi kurarak kasalarını doldurmaya alışmış olanların, hükümetçe değişik sanayi kollarında atılmasına niyet edilen adımlardan duydukları rahatsızlıklar da hiç dile getirilmemiş, gariptir…
Devlet harcamalarına getirilen zapt u raptın tatlı gelirlerinden mahrum ettiği çevrelerin sıkıntılarına da değinilmemiş toplantıda… Bunu basit bir şey zannetmeyesiniz diye şöyle bir örnek verelim: Toplu halde alınan bir hizmet karşılığı talep edilen rakam 490 bin dolardan, 90 bin dolara inebiliyordu mesela. Şimdi, bunun benzeri, ama talep edilen rakamın hiç indirilmediği yüzlerce, belki binlerce olay olduğunu düşünün…
Bahsedebileceğimiz o kadar çok şey var ki…
Ancak, 28 Şubat 1997 MGK tutanaklarında, esas sebeplerin hiç birisi, ama hiç birisi yok!.. Bunun yerine tek bir şey var; dönemin müstekbirlerinin söylemeye çok meraklı oldukları ‘irtica' şarkısı…
Ekrem Kızıltaş
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder