11 Eylül 2013 Çarşamba

Lütfen her konuda gerçekçi olalım… Barışçı olalım… " Yavuz Selim Köprüsü "

Yavuz Selim Köprüsü Onlara kalsa, Boğaza beş köprü yapılsa, hepsine de
Atatürk Köprüsü isminin verilmesini isterler. Nasıl
ayırt edecekler? Birinci Atatürk, İkinci Atatürk,
Üçüncü Atatürk Köprüsü…
Üçüncü köprüye, köprü olarak muhalifim ama
isminin Yavuz Sultan Selim Köprüsü olacağını duyunca çok sevindim.
Türkiye Sünnî kültürlü bir ülkedir ve Yavuz Sultan
Selim bir Sünnî büyüğüdür.
Şiî İran’da büyük bir köprü yapılsa ve adı Şah İsmail
Köprüsü konulsa onu da tabiî karşılamak gerekir.
Yavuz Alevîlere kıymış… Peki Şah İsmail Sünnîlere kıymadı mı?


Büyük tepki gösteren biri, “Bari dördüncü Köprüye
Muaviye ismini versinler” diye yazmış.
Biz Sünnîler elbette Hazret-i Ali kerremallahu vecheh
ve radiyallahu anh efendimizi, Hz. Fatima annemizi,
Haseneyn efendilerimizi, Ehl-i Beyt-i Mustafayı çok severiz ama Hz. Muaviyeye küfr ve hakaret etmeyiz,
ona da radiyallahu anh deriz. Peygamber Efendimize
vahiy katipliği yapmış bir sahabiyi nasıl dışlayabiliriz?
İslam kin ve intikam dini değildir. Bin dört yüz yıl
önce cereyan etmiş üzücü hadiselerde savcılık,
hakimlik, cellatlık yapmak doğru değildir. Bunların hükümlerini Ahkemülhakimîn olan Allaha bırakırız.
Şunu da belirteyim ki, Ehl-i Beyti sevmek Ehl-i Sünnete
göre farzdır.
Köprüye Yavuz Selim ismi verildi diye Sünnîler ile
Alevîler arasında düşmanlık çıkartmak, mezhep
savaşı fitneleri kundakçılığı yapmak doğru değildir. Yapılacak köprüden isteyen geçer, istemeyen
geçmez.
Biz Sünnîler bu memlekette mecburen nice Deli
Dumrul köprüsünden geçmiyor muyuz?
Birkaç kez arz etmiştim, tekrar ediyorum: Bu
memleketteki Alevilerin hepsi bir değildir. Bir kısım Aleviler gerçek Alevidir. Bir kısmı ise Kripto Alevidir.
Aslında Ermenidir ama geçici ve iğreti olarak Alevi
postuna bürünmüştür.
Bugün İran’da Ebu Bekir, hele Ömer, Osman
isimleriyle seyahat etmek, yaşamak mümkün değildir.
Safevî Şiilerinin en kızdığı, en fazla düşmanlık ettiği kimse Hz. Ömer’dir. Biz Sünnîler ise Hulefa-i Râşidîn
efendilerimizin isimlerini camilerimize levha yaptırıp
koymuşuzdur.
İstanbul Karacaahmet Seyyid Ahmed mezarlığındaki
Şiî camiine gitmiştim. Onun içinde bol miktarda “Ya
İmam!” levhaları vardı. Yani Ya Ali!.. Bizim onlardan farkımız, ilk üç halifeyi de sevmek ve hayırla yad
etmektir.
Sünnilerin, Şiilerin, Alevilerin yapması gereken ilk iş
barışmak, fitne ve fesat çıkartmamaktır.
Bunun için de Ashab-ı Kiram radiyallahu anhüm
ecmain efendilerimize hakaret etmemek gerekir. Biz Ehl-i Beyti seviyoruz sayıyoruz, onlar da en
azından Ashaba hakaret etmesinler.
Yezide gelince… Sünniler içinde onu seven, tutan tek
kişi çıkmaz. Sevmeyiz ama adaletsizlik de yapmayız.
İslam adalet dinidir.
Sünnî Türkiye ile Şiî İranın Suriye konusundaki tutumlarını görüyoruz. Anlaşmaları mümkün değil.
Birbirleriyle savaşmasınlar başka ihsan istemez.
Bu fakir koyu bir Sünniyimdir. Lakin Allaha,
Resulullaha, Kur’ana, Ehl-i Beyte, âhirete inanan bir
Aleviyi kesinlikle dışlamam, hürmette kusur etmem.
Barışçı bir Müslümanımdır Alisiz bir Alevilik çıkartmak isteyenleri kesinlikle Alevi kabul etmem. Alisiz Alevilik
mi olurmuş…
Bendeniz İranda yaşayan bir Sünnî olsam, Şah
İsmailin yüceltilmesinden rahatsızlık duyarım ama
fitne ve fesat çıkmaması ve zulme uğramamak için
sesimi çıkartmam. İrandaki yirmi milyon Sünnnî Türkiyedeki Aleviler
kadar hür değil.
Lütfen gerçekçi olalım… Barışçı olalım… Her konuda
olmasa bile bazı konularda toleranslı olalım. Hz.
Alinin, Ehl-i Beytin ruhaniyetleri, Hz. Hasanın, Kerbela
şehidi İmam Hüseyin efendimizin, Hz. Fatima annemizin ruhaniyetleri Sünnilerin ve Alevilerin
üzerine sâyeban olsun. Amin.
Herkese selam ediyorum.

Mehmet Şevket Eygi


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder