Hacıanesti 26 Ağustos 1922'de Türk ordusu'nun başlattığı Büyük Taarruz'dan iki gün sonra görevinden istifa ederek Yunanistan'a kaçtı. Yerine General Nikolaos Trikupis getirildi. Ancak iletişim yetersizliği nedeniyle bu atama kararı iletilemeden Trikopis Halit Bey (Akmansü) komutasındaki 4. Kafkas Fırkasına esir düştü.
Mustafa Kemal Paşa ve kurmayları İsmet Paşa (İsmet İnönü), Halit Akmansu, (Dadaylı Halit), Asım Paşa (Asım Gündüz), Yunan Ordusu Başkomutanı Trikopis'i, Uşak İli Merkez Bozkurt Mahallesi, Hisarkapı Uluyolu'nda karargâh binası olarak kullanılan Kaftancızadeler Konağında karşılamış, Başkomutan Trikopis'in silah ve kılıcını teslim almıştır. Yunan Başkomutanı Trikopis kendisine karşı kötü muamele beklerken Atatürk tarafından ummadığı bir nezaket ve misafirperverlikle karşılanmıştır. Yunan orduları başkumandanlığına atandığı burada kendisine bildirilmiştir...
Atatürk'ün Yaveri Salih Bozok Hatıralarından dinleyelim:
İşimi bitirdikten sonra Afyon'a döndüğüm zaman Gazi Paşanın istirdat edilen Uşak'ı teşrif ettiklerini ve kendilerine orada mülâki olmaklığımı emir zabiti Siirt Meb'usu Mahmut Bey telefonla bildirdi. Ertesi günü Uşak'ta karargâha iltihak ettiğim zaman Yunan başkumandanı general Trikopis'le General Diyonis'in esir edilmiş olduklarını öğrendim. Esir düşmüş başkumandanla general arkadaşı o gün Mustafa Kemal Paşa hazretlerinin nezdine getirdiler. İsmet Paşa ile Birinci Ordu Kumandanı da beraber gelmişlerdi.Trikopis savaştan sonra bir süre daha Türkiye'de tutuldu. Yunanistan'da General Hatzianestis, Başbakan Dimitrios Gounaris, Georgios Baltatzis, Nikolaos Stratos, Nikolaos Theotokis, Petros Protopapadakis Anadolu'daki yenilgilerden sorumlu tutularak idama mahkûm edildi. Hacıanesti Afyon tahkimatını denetlemesi sırasında Albay Plastiras'ı azarlamasının intikamı olarak Albay Plastiras'ın emriyle bir aşağılanma şekli olarak, sandalyeye ters oturtulup sırtından vurularak idam edildi. Olaylar yatıştıktan sonra savaş esirlerinin değişimi anlaşmasıyla Türkiye'den Yunanistan'a dönen Trikopis böylece canını kurtardığı gibi askeri kariyerini de kurtarır, tekrar göreve çağrılır, hatta terfi eder... Ülkesine döndükten sonra her 29 Ekim günü Atina'daki Türk büyükelçiliğine gidip, Atatürk'ün fotoğrafının önünde saygı duruşunda bulunduğu anlatılır...
Gazi Paşa hazretleri esir generalleri ayakta karşıladı. Kendilerine yer gösterdi, birer çay ısmarladı, sonra Trikopis'e sordu:
- Bu iş nasıl oldu?
Trikopis iki ellerini yanlarına doğru açarken başını önüne eğdi. Vaziyetinden bu âkıbeti mukadderattan ziyade aciz ve zaafa hamletmek istediği anlaşılıyordu. Gazi kendisini teselli etti:
- Üzerinize düşen vazifeyi ifa ettiğinize kailseniz müsterih olunuz. En büyük kumandanlar için de esaret mukadder olabilir. Trikopis, verdiği cevapta bazı kusurları Diyonis'e atfettikten sonra topçularımızın mükemmeliyetinden, iki telsizleri olduğu halde birinin evvelce bozulup İzmir'e gönderildiğinden, diğerinin topçu ateşimizle tahrip edildiğinden bahsetti ve çaresizlikler içinde kaldığını ve hatta bir gün evvel kendi yaverinin dahi yanından ayrıldığını söyledi. Trikopis yapacak yalnız bir şey kaldığını fakat yapamadığını ilâve etti. Esir başkumandan intihar arzusunda olduğunu imâ ediyordu!
Gazi Paşa:
- Kendi vicdanına muhavvel bir keyfiyettir, ona biz karışamayız!...
Dedikten sonra İsmet Paşa'ya:
- Kumandanlar zannedersem istirahate muhtaçtırlar, dedi. Trikopis çıkacağı sırada, Gazi Paşadan gördüğü fevkalâde nezaketten cesaret alarak, İstanbul'da bulunan ailesinin sihhatinden haberdar edilmesini rica etti. Gazi Paşa, adresinin alınmasını ve Hilâliahmer vasıtasıyla ricasının is'afını emir buyurdular.
2 Eylül'de esir alınan Yunan Ordusu komutanları: oturanlar, soldan sağa: Yunan 4. Tümen komutanı Dimaras, Yunan 1. Kolordu komutanı (Başkumandanlığına yeni tayin edilen) Trikupis, Kurmay Albay Adnan Bey, Yunan 2. Kolordu komutanı Diyenis, Yüzbaşı Emin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder