16 Ekim 2012 Salı

9.SINIF 5. ÜNİTE: TÜRK İSLAM DEVLETLERİ


V. ÜNİTE: TÜRK İSLAM DEVLETLERİ
                                  TÜRKLERİN İSLAMİYET’İ KABULÜ
Türkler ve İslamiyet
    Türklerin İslam Dini ve milletleriyle tanışmaları bir anda olmamış, belirli bir süreçte ve bir kısım aşamalar yaşanarak gerçekleşmiştir. Bu aşamaları şu şekilde belirtebiliriz:
1-      Hz. Ömer zamanında 642 yılında yapılan Nihavend Savaşı ile Müslümanlar İran topraklarını ele geçirmişler, İran’ın fethi ile ilk defa Müslümanlar ile Türkler sınır komşusu olmuşlardır.
2-      Hz. Osman döneminde İslam ordularının Kafkaslar ve Horasan’da ilerleyişi Türklerle Müslümanları karşı karşıya getirmiş ve ilk savaşlar yapılmıştır. Müslümanlar ile çatışan ilk Türkler Kafkaslarda Hazarlar, Horasan’da ise, Türgişler ve Karluklardır.
3-      Emeviler döneminde Horasan bölgesi komutanlığına tayin edilen Kuteybe bin Müslim yönetimindeki ordular, Semerkand ve Buhara’yı alıp tüm Maveraünnehir’e sahip oldular ( 715 ). Araplar, Türklere yoğun şiddet ve baskı uyguladılar, onların birçoğunu öldürdüler, Türk kentlerini yakıp yıktılar, yağmaladılar. Müslümanlığı kabul etsinler etmesinler halka ağır vergiler yüklediler. Bu sırada Türgişlerin başında bulunan Su – lu Han, karşı saldırıya geçerek Türk şehirlerini Araplardan geri aldı. Ancak rakibi Baga Tarkan tarafından öldürüldü. Baga Tarkan döneminde de Araplarla savaş devam etti.738’de Baga Tarkan’ın pusuya düşürülerek öldürülmesi ve Türgişlerin dağılması sonucu bölgede Araplarla mücadele edecek bir Türk devleti kalmadı. Bu durumda Türkler, batıdan ilerleyen Araplarla, doğudan ilerleyen Çinliler arasında kaldılar.
4-      Abbasilerin, Arap milliyetçiliği politikası yerine hoşgörülü, din birliğine dayanan politikası, Türklere önem vermeleri Müslüman – Türk mücadelesini sona erdirmiştir. Ayrıca daha Abbasilerin ilk yıllarında yaşanan Talas Savaşı da Türk – Arap ilişkilerinin düzelmesinde bir dönüm noktası olmuştur.

                                             751 TALAS SAVAŞI
Nedenleri: 1- Çinlilerin orta Asya’da egemen olmak, batıya doğru yayılmak ve İpek Yolu’na sahip olmak istemesi,
    2- Türklerin Çin yayılmasına karşı çıkması,
    3-Arapların Orta Asya’da İslamiyet’i yaymak istemeleri.
Gelişimi: Çin, İpek Yolu ticaretini ele geçirebilmek için Türkistan’a hâkim olmaya çalışıyordu. Çinliler, Türk ülkelerini ele geçirirken sert bir tutum sergiliyorlardı. Taşkent Beyi Bağatur Tudun’un öldürülmesi üzerine Türkler Çinlilere karşı Müslümanlardan yardım istedi. Bu istek Ebu Müslim tarafından olumlu karşılandı. Salih bin Ziyad komutasında bir ordu Çinlilerin ilerleyişini durdurmakla görevlendirildi. Araplarla Çinliler Talas Irmağı kıyısında karşılaştılar. Türklerin de katılımıyla ( Karluk, Yağma, Çiğil ) güçlenen Arap ordusu Çinlileri bozguna uğrattı.
Talas Savaşı’nın Sonuçları: 1- Türklerle Müslüman Araplar arasındaki ilişkiler iyileşmiş, savaşların yerini dostluk almıştır.
2- Orta Asya, Çin egemenliğine girmekten kurtulmuştur. Çin tehlikesi ortadan kalkmıştır.
3- Çin’in batıdaki genişleme siyaseti son bulmuştur.
4- Türklerle Müslümanlar arasında ticaret başta olmak üzere ekonomik ve kültürel ilişkiler artarak devam etmiştir. Bunun bir sonucu olarak Türkler, İslamiyet’i daha yakından tanıma ve öğrenme olanağı bulmuştur.
5- İslamiyet, Türkler arasında hızla yayılmaya başlamıştır. ( İslamiyet’i topyekûn kabul eden ilk Türk topluluğu Karluklar olmuştur.)
6- Talas Savaşı, Türk – İslam tarihinin başlangıcı olmuştur.
7- Türkler, Abbasi Devleti’nin hizmetine girerek önemli görevlere gelmeye başladılar.
8- İslam dünyası yeni bir güç kazandı.
9- Savaş sırasında esir alınan Çinlilerden kâğıt yapımı öğrenildi. Böylece ilk defa Çin dışında kâğıt üretilmeye başlanmış ve Müslümanlar Semerkant’ta bir kâğıt imalathanesi açmışlardır. Ayrıca ipek, barut ve pusula yapımını da öğrenmişlerdir. ( Kültürel Sonuç )
10- Karluk Türkleri, Türk birliğini sağlayarak Yağma ve Çiğil Türkleri ile birlikte Karahanlı Devleti’ni kurdular.
                 TÜRKLERİN MÜSLÜMAN OLMALARINI KOLAYLAŞTIRAN ETKENLER
1-Müslüman tüccarların faaliyetleri ( Talas Savaşı sonrasında ticari faaliyetlerin gelişmesi )
2- Türklerin ticaretle uğraşmaları ve doğu – batı arasındaki ticaret yolları üzerinde yerleşmiş olmaları.
3- Abbasilerin, Arap milliyetçiliği politikasından vazgeçerek tüm Müslümanlara eşit davranmaları.
4- Türklerin, Abbasiler döneminde ordu ve devlet teşkilatında görev almaları. ( Bu durum özellikle Maveraünnehir Bölgesi’nde yaşayan Türkler arasında İslamiyet’in yayılmasında etkili olmuştur.
5- Hz. Muhammed’in Türkler için söylediği sözler ( Hadisler )
6- Çin baskısının Türkleri Müslümanlara yaklaştırması.
7- Türklerin inanç sistemi ve yaşam tarzının İslamiyet’le büyük benzerlikler göstermesi.
 Gök Tanrı inancının tek Tanrı inancına yakın olması,
Türk töresinde hırsızlık, yalancılık, adaletsizliğin yasaklanması, İslamiyet’te de günah sayılması,
Ölümden sonra yaşam inancının ( Uçmağ – Tamu ) , İslamiyet’te cennet – cehennem kavramları ile benzemesi,
Her iki inançta da temizliğe önem verilmesi,
Her iki inançta da farklı inanışlara hoşgörülü bir bakış açısının olması,
Eski Türk toplumunda din adamlarının herhangi bir üstünlüğünün olmaması, İslam dininde din adamlarına ayrıcalık tanıyan ruhban sınıfının olmaması,
Her iki inanç sisteminde kurban kesme geleneğinin olması,
Türklerde görülen cihan hâkimiyeti anlayışı ile İslamiyet’teki gaza ve cihat anlayışının benzerlik göstermesi,
Türklerdeki açları doyurma ve çıplakları giydirme geleneğinin İslamiyet’teki zekat ve sadaka anlayışının benzerlik göstermesi.
                                    TÜRKLERİN İSLAMİYET’E HİZMETLERİ
1- Türkler, Abbasilerde askerlik alanında görev alarak Bizans’a karşı saldırılarda ve iç isyanların bastırılmasında etkili olmuşlardır.
2- Abbasi Devleti’nde vali, hacib ve vezir gibi önemli görevler üstlenmişlerdir.
3- Büyük Selçuklulardan başlayarak İslam dünyasının koruyuculuğunu üstlenmişlerdir.
4- Bizans ve Haçlıların İslam dünyasına zarar vermelerini önlemişler, böylece İslam dünyasının coğrafi olarak parçalanmasını engellemişlerdir.
5- İslam dünyasındaki ayrılıkları etkili bir şekilde ortadan kaldırarak halifeyi korumuşlar ve devam etmesini sağlamışlardır.
6- Dağınık haldeki Müslümanları bir araya getirerek İslam dünyasında siyasi birliği sağlamışlardır.
7- İslamiyet’i daha geniş bir alana yaymışlardır. ( Afganistan, Pakistan, Bangladeş, Hindistan ve Balkanlar )
8- İslam kültürünün ve medeniyetinin gelişmesine ve yayılmasına katkıda bulunmuşlardır.
     a) Yetiştirdikleri Türk bilim adamları, şair, hekim, tarihçi, yazar, devlet adamı ve komutanlarla katkıda bulunmuşlardır.
b) Kurdukları medreselerle eğitim – öğretim hayatının gelişmesini sağlamışlardır.
                                     MISIR’DA KURULAN TÜRK DEVLETLERİ
TOLUNOĞULLARI ( TULUNOĞULLARI / 868 – 905 )
        Abbasi halifesinin takdirini kazanmış, Türk komutanlardan biri olan Tolunoğlu Ahmet üvey babasının yerine Mısır’a naip ( vekil ) olarak gönderildi. Babasının ölümü üzerine Bağdat’taki saltanat kavgalarından da yararlanarak bağımsızlığını ilan etti ve Tolunoğulları Devleti’ni kurdu ( 868 ).  Böylece 1000 yıl boyuncu sürecek olan Mısır Türk egemenliği başlamış oldu. Bu devlet aynı zamanda Mısır’da kurulan ilk Müslüman Türk devletidir.
         Devletin başkenti Fustat ( Eski Kahire )  olup halkın çoğunluğu Arap, yöneticileri ise Türk’tür. Ahmet bin Tolun, Mısır’daki iç isyanları bastırıp, otoriteyi sağlamış ve Suriye’yi kendisine bağlamıştır. Ayrıca Filistin, Lübnan ve Bingazi’yi de fethederek sınırlarına katmıştır.
          Tolunoğlu Ahmet ( 884 ) ölünce yerine oğlu Humareveyh geçti. Ancak iç karışıklıklar ve taht kavgaları yüzünden devlet zayıfladı. Hükümdarlar başarılı olamadılar. Suriye’de çıkan Karmatiler isyanıyla iyice sarsılan devlete Abbasiler son vererek Mısır’ı tekrar ele geçirdiler ( 905 ).
TOLUNOĞULLARININ ÖZELLİKLERİ: 1- Türkler tarafından Mısır’da kurulan ilk Türk – İslam devletidir.
2- Tolunoğlu Devleti, Mısır’ın bayındır hale gelmesini sağlamış, Tolunoğlu Ahmet Camii başta olmak üzere birçok cami, han ve hamam gibi sosyal ve dini tesislerle donatılmıştır.
3-Nil Nehri’nin akışını düzenleyici önlemler almışlar, bentler ve su kanalları yaparak tarımı geliştirmişlerdir.
4-Mısır’da ekonomiyi ve sosyal yaşayışı ileri düzeye ulaştırmışlardır.
5-Tolunoğlu Ahmet, ülkesinde din ayrımı yapmadan herkese eşit davranmıştır. ‘ Maristan ‘ adını verdiği hastaneye hangi dinden olursa olsun herkes alınır, hastalardan tedavi ücreti alınmazdı. Tolunoğlu Ahmet, bu hoşgörülü yönetimiyle herkesin sevgisini kazanmıştır. Ölümünden sonra camilerin yanında kilise ve havralarda da Tolunoğlu Ahmet için dua edilmesi bu durumun bir göstergesidir.
6-Mısır, Tolunoğulları döneminde altın çağını yaşamıştır.
7-Çoğunluğu Türklerden oluşan bir ordu ce donanma kurmuşlardır
İHŞİDİLER = İHŞİDLER = AKŞİTLER ( 935 – 969 )
     İhşid ( ak ve şit kelimelerinin birleşmesinden oluşmuştur. Beyaz güneşanlamına gelmektedir. Türkistan’daki Fergana şehrinin hükümdarlarının unvanıydı. Anlamı ‘ Meliklerin meliki, sultanların sultanı ‘ demektir.
     Eskiden Fergana İhşidi olan Muhammed Ebu Bekir ( Muhammed bin Togaç ) Abbasi hizmetine girince Mısır valiliğine getirildi. O da bağımsızlığını ilan ederek İhşidler Devleti’ni kurdu. Mısır dışında Suriye, Filistin, Lübnan ve Hicaz’a da egemen oldular.
      946’da ölümünden sonra yerine oğlu Unçur başa geçti. Küçük olduğundan uzun süre Naip Kâfur tarafından yönetildi. İç karışıklıklar devleti zayıflatınca Fatımiler 969’da Mısır ve Suriye’yi ele geçirerek devleti yıktılar ( 969 ) ve Mısır’ı Abbasilerin elinden tamamen almışlardır.
ÖZELLİKLERİ: 1- Mısır’da kurulan ikinci Türk – İslam devletidir.
2- Muhammed bin Bişr, El Kındi gibi bilim adamları bu dönemde yaşamışlardır.
3-Tolunoğulları ve Akşitlerin yönetici kadro ve ordularının Türklerden, hakim oldukları bölge halkının çoğunluğu ise Araplardan oluşması, bu devletlerin kısa sürede yıkılmalarında etkili olmuştur.

KARAHANLILAR ( 840 – 1212 )
      Uygur Devleti yıkıldıktan sonra Karluk Yabgusu Bilge Kük Kadir Hantarafından Türkistan’da kurulmuştur. Karahanlılar; Karluk, Yağma, Çiğil ve Tuhsi Türkleri tarafından kurulmuştur. Devletin merkezi, Balasagun’dan Kaşgar’a taşınmıştır. İlk Müslüman hükümdarı Satuk Buğra Han, şehzadeliği sırasında Karahanlı ülkesine sığınan bir Samanoğulları prensinin yanında gelen din adamları sayesinde Müslüman olmuş ve Abdü’lkerim adını almıştır. Abdü’lkerim Satuk Buğra Han, tahta geçtikten sonra İslamiyet’i resmi din ilan etmiştir ( 920 ). Bundan sonra İslamiyet hızla yayılmıştır. Satuk Buğra Han zamanında İslamiyet’i benimseyen Karahanlılar, Orta Asya’da kurulan ilk Müslüman – Türk devleti olarak kabul edilir. Türk – İslam kültürünün de temellerini attılar.
       İlig Han zamanında Gaznelilerle birlikte hareket edilerek Samanoğulları Devleti’ne son vererek topraklarını Gaznelilerle paylaşmışlardır. Aynı dönemde Maveraünnehir’e egemen olmuşlardır ( 999 ).
       En güçlü ve parlak dönemlerini Yusuf Kadir Han zamanında yaşanmıştır. O’nun ölümünden sonra Duraklama sürecine giren Karahanlılar, Horasan’a hâkim olmak için Gaznelilerle savaşmış, Fakat başarılı olamamışlardır. Gazneli Mahmud, Karahanlıları yenilgiye uğratmıştır.
       Yusuf Kadir Han’ın ölümünden sonra çıkan taht kavgaları sonucu 1042’de Doğu ve Batı olmak üzere ikiye ayrılmıştır.Doğu Karahanlılar; Balasagun, Talas, Taşkent, Yarkent, Hotan ve Kaşgar bölgelerinde kurulmuş, Başkenti Balasagun olan Doğu Karahanlılar Melikşah döneminde Selçuklu Devleti’nin yönetimi altına girdiler.
        Karahitaylar ile yapılan Katvan Savaşı’nı Selçuklular kaybedince Doğu Karahanlı Devleti Karahitayların egemenliği altına girdi ( 1211 ).
         Başkenti Semerkand olan Batı Karahanlı Devleti Maveraünnehir ve Fergana bölgesinde kurulmuştur. 1074’de Büyük Selçuklu,1141’de Karahitaylara bağlanmışlar ve 1212’de Harzemşahlar tarafından yıkılmışlardır.
KARAHANLILARIN TÜRK TARİHİNDEKİ YERİ:1- Karahanlılar, Orta Asya’da kurulan ilk Türk ve Müslüman devletdir. İslamiyet’in Orta Asya2da yayılmasını sağlamışlardır.
2- Türk – İslam kültür ve medeniyetinin temellerini atmışlar ve bu alanda ilk yazılı eserleri vermişlerdir.
3-İslamiyet öncesi Türk devletlerinde görülen ikili yönetim anlayışını devam ettirmişlerdir.
4-Diğer Türk – İslam devletlerinden farklı olarak halkın tamamına yakını Türk’tür. Bu durum resmi dilin, eğitim ve edebiyat dilinin Türkçe olması sonucunu ortaya çıkmıştır. ( Kültürel kimliklerine ve milli benliklerine önem vermişlerdir).
5-Buhara, Semerkant gibi şehirler Türk – İslam kültürünün etkisiyle yeniden şekillenmiş ve Karahanlılardan sonra da canlılığını koruyan kültür, eğitim ve ticaret şehirleri haline gelmişlerdir.
6-Türk – İslam tarihinde ilk medreseleri kurarak eğitime önem vermişlerdir. Dünya tarihinde ilk kez burslu öğrencilik uygulamasını başlattılar. Bu durum eğitimde fırsat eşitliği sağlamaya önem verdiklerinin bir kanıtıdır.
7-Türk tarihinde ‘ Ribat ‘ adıyla ilk kervansarayları kurarak ticareti geliştirmişlerdir.
    Karahanlılar dönemi, İslamiyet öncesi Türk kültüründen İslami kültüre geçişin ilk halkasıdır. Bu nedenle Türk – İslam kültür birleşmesinin başlangıcı Karahanlılar dönemi olarak kabul edilmiştir.
     Karahanlı Devleti’ne bu ismin verilme nedeni, hükümdar unvanları arasında kara ( kuvvetli ) sıfatına çok rastlanmasındandır.
      Türk – İslam tarihinin ilk yazılı eserleri:
       Kutadgu Bilig ( Mutluluk Veren Bilgi ): Yusuf Has Hacip tarafından yazılmış olup ideal devlet yönetiminin anlatıldığı ilk siyasetnamedir.
        Divan-ı Lügati’t Türk: Kaşgarlı Mahmut tarafından yazılmış bu eser Türkçeye ait bütün lehçelerin yer aldığı ilk sözlüktür.
       Atabetü’l hakayık: Yüknekli Edip Ahmet tarafından yazılmış, ahlaki öğütlerin yer aldığı bir eserdir.
   Divan-ı Hikmet: Ahmet Yesevi tarafından yazılmış olup, İslamiyet’i tasavvuf yoluyla anlatan bir eserdir.

GAZNELİLER ( 963 – 1187 )
    BugünküPakistan, Hindistan ve Afganistan bölgesinde kurulmuş bir Müslüman – Türk devletidir. Samanoğulları Devleti’nin Horasan valisi olan Alp Tekin ( Tigin ) bu devletin zayıflaması üzerine Gazne şehrine hâkim olarak şehrin adıyla anılacak Gazneliler Devleti’ni kurmuştur ( 963 ).
    Gazneliler, Sebük Tekin dönemine kadar Samanoğulları Devleti’ne bağlı olarak varlıklarını devam ettirdiler. Sebük Tekin’in başa geçmesiyle bağımsız bir devlet haline geldiler. Bu nedenle Sebük Tekin devletin asıl kurucusu olarak kabul edilir. Bu dönemde hükümdarlık babadan oğula geçmeye başladı. Bu durumun bir sonucu olarak Sebük Tekin’den sonra yerine oğlu Mahmut geçmiştir.
     Gazneliler Devleti, en parlak dönemini Sultan Mahmut zamanında yaşanmıştır. Karahanlılarla birlikte Samanoğulları Devleti’ne son vererek Buhara, Horasan, Herat, Belh ve Kabil’e egemen olmuşlardır. Karahanlılarla da savaşarak üstünlüğünü kabul ettirmiştir. Abbasi halifesini Büveyhoğulları baskısından kurtararak ‘ Sultan ‘ unvanını almıştır. Böylece Gazneli Mahmut, ‘ Sultan ‘ unvanını kullanan ilk Türk hükümdarı olmuştur. Abbasi halifesinin koruyuculuğunu üstlenmeleri İslam dünyasında saygınlıklarını artırmıştır. Bundan sonra Abbasi halifeleri adına para bastırarak hutbe okutmaya başladı. Böylece, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde de sürdürülecek olan İslam dünyasının lideri ve koruyuculuğu politikasının temeli atılmıştır.
      Hindistan’ın yeraltı ve yerüstü zenginlikleri, Abbasi halifesine İslamiyet’i yayma adına verdiği söz üzerine Hindistan’a 17 büyük sefer düzenlemiştir Böylece; a) Kuzey Hindistan fethedilerek Türklerin uzun süre hüküm sürdükleri bölgelerden biri haline gelmiş ve buralarda İslamiyet’in yayılmasını sağlamışlardır.
      b) Günümüzde Pakistan, Afganistan, Bangladeş devletlerinin ortaya çıkmasında etkili olmuşlardır.
      c) Elde edilen ganimetlerle Gazne, Belh, Nişabur gibi büyük şehirler o dönemin en güzel ve bakımlı beldeleri olmuşlardır.
      Sultan Mahmut’un ölümüyle yerine oğlu Sultan Mesud geçmiştir. Babası kadar tecrübeli olmayan Mesud, Selçuklu tehlikesine karşı yeterince önlem almamış ve 1040 Dandanakan Savaşı’nda Selçuklulara yenilmiştir.
      Sultan Mesud, Selçukluların Horasan’a yerleşmeleri ve Tuğrul Bey’in Nişabur’da adına hutbe okutup bağımsızlığını ilan edince Selçuklular üzerine yürüdü. Selçukluların yıpratma savaşları sonucunda Gazneliler yenildiler. Horasan’ın hâkimiyeti için yapılan savaşın ( Dandanakan Savaşı ) sonunda Gazneliler Devleti yıkılış sürecine girerken Büyük Selçuklu Devleti resmen kurulmuştur. Bundan sonra Türklerinin batıya doğru ilerleyişi hızlanmıştır.
      Gazneliler, bundan sonra topraklarını kaybederek Hindistan’a çekilmek zorunda kalmışlardır. 1187’de Afgan yerlileri olan Gurlular tarafından yıkılmışlardır.
+ Gazne halkının çoğunluğunu Afgan, Hint, Fars ve çeşitli Türk boyları oluşturuyordu. Sınırları içinde birçok milleti barındırdığı için imparatorluk karakteri taşıyan ilk Türk – İslam devletidir.
+ Çok geniş bir alanda halkı idare eden Gazne Devleti, az sayıdaki Türklerden oluşan merkezi kuvvete dayanıyordu. Bu durum Gazne ordusunun da farklı topluluklardan oluşmasını zorunlu hale getirmiştir.
+ Gazneliler, İran ve Arap kültürünün etkisi altında kalarak Türk dilinin gelişmesinin yavaşlamasına yol açmıştır. ( Gaznelilerin resmi dili Farsça, bilim dili ise Arapça’dır. )
+ Gaznelilerin siyasal güçlerini uzun süre koruyamamalarında ve kısa sürede yıkılmalarında egemenlikleri altındaki topraklarda çok farklı ulusların yaşaması ve Türk nüfusun az olması etkili olmuştur.
+ Gazneli Mahmut, bilim adamı ve sanatçılara önem verir, onları sarayına çağırarak sohbet ederdi. Firdevsi’nin Şehname adlı eseri Sultan Mahmut hakkında önemli bilgiler verir.
+ ‘ Guleman-ı Saray ‘ denilen merkez ordusu oluşturmuşlardır. Bu ordu, Selçuklulardaki Hassa Ordusu’nun ve Osmanlı’daki Kapıkulu Ordusu’nun fikir kaynağını oluşturmuştur.

BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETİ ( 1040 – 1157 )
       Büyük Selçuklu Devleti’ni kuranlar Oğuz Türkleridir. Türklerin en kalabalık topluluğu olan Oğuzlar, Türk tarihinde çok büyük rol almışlar, birçok devletin kurucusu olmuşlardır. Büyük Selçuklu Devleti, Anadolu Selçuklu Devleti, Harzemşahlar, Karakoyunlular, Anadolu Beylikleri, Osmanlı Devleti, Türkiye Cumhuriyeti Devleti Oğuz Türkleri tarafından kurulmuş Türk devletleridir.
        Oğuz Türkleri, Oğuz Kağan Destanı’na göre 24 ayrı boydan oluşur. Oğuzlar, Oğuz Kağan’ın 6 oğlundan türemiştir.
             


                                                          Oğuz Kağan
Üçoklar Kolu:
Deniz Han Soyu                             Dağ Han Soyu                               Gök Han Soyu                    
Iğdır                                                  Salur                                                Bayındır                    
Büğdüz                                             Alayuntlu                                        Çavuldur                  
Yıva                                                   Eymür                                             Çepni
Kınık                                                 Yüreğir                                            Beçene
Bozoklar Kolu:
Yıldız Han Soyu                               Ay Han Soyu                                 Gün Han Soyu
Avşar                                                 Yazır                                                 Kayı
Beğdili                                               Dodurga                                          Bayat
Kargın                                                Döğer                                              Alkaevli
Kızık                                                   Yaparlı                                             Karaevli
       Büyük Selçuklu Devleti’ni kuranlar Oğuz Türklerinin Üçok Koluna mensup Deniz Han Soyundan gelen KINIK BOYU tarafından kurulmuştur.
       Tarihte Uz, Guz, Tork gibi isimlerle anılan Oğuzlar, İslam dinine girdikten sonra “ Türkmen “ adını almışlardır. Oğuz kelimesi Ok + uz dan meydana gelmektedir. Boylar anlamına gelmektedir. Başlangıçta Selenga Irmağı civarında yaşayan Oğuzlar, Uygur Devleti’nin yıkılmasından sonra batıya göç ederek Aral Gölü ve Hazar Denizi arasındaki topraklara yerleşmişlerdir. Bu bölgede Oğuz Yabgu Devleti’ni kurmuşlardır.
      Devlete adını veren Selçuk Bey, Kınık Boyu’nun beyi ve aynı zamanda Oğuz Yabgu Devleti’nin subaşısı ( ordu komutanı ) olan DUKAK ( Dokak ) Bey’in oğludur. Dukak Bey’in ölümü üzerine yerine oğlu Selçuk Bey geçti. Oğuz Yabgusu ile arası açılan Selçuk Bey, kendine bağlı asker ve boyları da alarak güneydeki sınır şehri Cend’e gelerek buraya yerleştiler. Samanoğullarının etkisi altındaki bu bölgede bulundukları sırada Samanoğullarının da etkisi ile İslamiyet’i kabul etmişlerdir. Karahanlılara karşı Samanoğullarına yardım etti. Samanoğlu hükümdarı bu yardıma karşı Buhara ve Semerkant arasını Selçuk Bey’e yurt olarak verdi. Bu arada X. Yy.da Oğuz yabgu Devleti Kıpçaklar tarafından yıkıldı.
       Selçuk Bey’in ölümü üzerine başa Arslan Bey geçti ( 1009 ). Bu sırada Oğuz Yabgusunun baskısı nedeniyle Karahanlılarla anlaşarak Maveraünnehir’de Buhara civarına geldiler. Karahanlı ve Gazne devletleri için büyük bir tehlike haline geldiler. Gazne sultanı Mahmut, Selçukluların kendisiiçin tehlikeli olduğunu anlayarak Arslan Yabgu’yu yakalatarak hapsetti ( 1032 ). Arslan Yabgu bu esaret hayatı sırasında hayatını kaybetti.
          Selçukluların başına Tuğrul ve Çağrı Beyler geçti ( 1035 ). Bu dönemde Selçuklular, Karahanlıların ve Gaznelilerin baskısı altındaydılar. Çağrı Bey, bu baskılar yüzünden yeni yurt aramak için daha Arslan Yabgu zamanında ( 1015 – 1021 ) Anadolu’ya keşif seferleri düzenlemiştir. Selçuklular, toprak sorununu çözmek için Gaznelilerden askeri hizmetlerine karşılık Horasan’a yerleşmek isteyince Gazneli hükümdarı Sultan Mesud izin vermediği gibi, Selçuklular üzerine bir ordu göndermiştir. Yapılan mücadeleler sonucu 1035’te Nesa, 1038’de Serahs ve Horasan’ın merkezi Nişabur’u ele geçirdiler. Burada Tuğrul Bey, adına hutbe okutarak bağımsızlığını ilan etti. Ancak tarihçiler Selçuklu Devleti’nin resmi kuruluşu olarak 1040 Dandanakan Zaferi’ni kabul etmektedir.
DANDANAKAN SAVAŞI’NIN SONUÇLARI: 1- Horasan tamamıyla Selçuklu hâkimiyetine girmiştir.
2- Büyük Selçuklu Devleti resmen kurulmuştur.
3- Selçukluların İslam dünyasındaki itibarı ve etkinliği artmıştır.
4- Gazneliler, yıkılış sürecine girmiştir.
TUĞRUL BEY DÖNEMİ ( 1040 – 1063 )
         Dandanakan’dan sonra toplanan Kurultayda Selçuklu sultanı olarak ilan edildi. Eski geleneklere göre ülke topraklarını hanedan üyeleri arasında paylaştırdı. Ayrıca hanedan üyelerini belirli toprakların fethi ile görevlendirdi. Dandanakan’dan sonra İran ve Azerbaycan’da fetihlere devam edildi. Fetih bölgelerine yakın olmak isteyen Tuğrul Bey 1043’te başkenti Rey ( Tahran ) şehrine taşıdı. Bu durum Büyük Selçukluların İran kültüründen etkilenmesine neden olmuştur.
        Büyük Selçuklu devleti kurulmadan önce yeni yurtlar bulmak amacıyla Çağrı Bey Anadolu’ya seferler düzenlemiş ve bu faaliyetlerin sonucunda Anadolu’nun Türkler için yeni bir yurt olabileceği anlaşılmıştır. Bunun bir sonucu olarak bu bölgeye akınlar artmış, İbrahim Yinal ve Kutalmış akınları düzenlemek üzere görevlendirilmişlerdir. Türklerin bu faaliyetlerinden rahatsız olan Bizans ordusu ile Erzurum yakınlarındaki PASİNLER OVASI’nda karşılaşmışlar ve Bizans’ı yenilgiye uğratmışlardır.
PASİNLER SAVAŞI’NIN SONUÇLARI: 1- Büyük Selçuklu Devleti’nin, Anadolu’nun fethi için Bizans ile yaptığı ilk savaştır.
2- Bizans’a karşı kazanılan ilk zaferdir.
     Savaşın sonundu yapılan antlaşma ile Bizans, İstanbul’daki caminin onarılmasını, bu camide hutbenin Abbasi halifesi ve Tuğrul Bey adına okunmasını kabul etmiştir. Bu durum, Bizans’ın, Selçukluları resmen tanıdığını göstermektedir.
3- Pasinler savaşı ile Van Gölü’nden Trabzon’a kadar olan yerler alındı. Bizans otoritesi sarsıldı. Bizans’a yardım eden Gürcü Kralı Liparit esir alındı.
         Abbasi Devleti’nde merkezi otoritenin zayıflamasıyla Şii Büveyhoğullarının baskısı altına giren Abbasi halifesinin yardım isteği üzerine 1055 ve 1058 yıllarında Büveyhoğullarının üzerine sefer düzenlendi. 1058’de Büveyhoğulları tehlikesi tamamen ortadan kaldırıldı. Halife, bu hizmetlerinden dolayı Tuğrul Bey’i iki altın kılıç ile kuşatarak” Doğunun ve batının sultanı “ unvanını verdi. Böylece İslam âleminin dünyevi hâkimiyeti ve koruyuculuğu resmen Büyük Selçuklulara verilmiştir. Abbasi halifeleri ise, sadece dini otoritenin temsilcisi olmuşlardır. Bunun bir sonucu olarak İslam dünyasında siyasi ve dini otorite birbirinden ayrılmıştır.
                                      BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETİ’NİN GELİŞME DÖNEMİ
ALP ARSLAN DÖNEMİ ( 1064 – 1072 )
        Tuğrul Bey döneminde Türk komutanları Anadolu’yu tanımışlar, fetih için zemin hazırlamışlardır. Tuğrul Bey ölünce yerine önce Çağrı Bey’in oğullarından Süleyman geçtiyse de ( kendi oğlu olmadığından ) kardeşi Alp Arslan buna karşı çıktı. Yaşanan taht kavgası sonucu Alp Arslan, kardeşi Süleyman’ı devirip tahta çıktı. Başa geçer geçmez Nizamü’lmülk’ü vezir tayin etti.
1064 – Alp Arslan ilk seferini Azerbaycan ve Kafkasya üzerine yaptı. Ani ve Kars kalelerini ele geçirdi. Kafkasların kilidi durumunda olan Ani Kalesi, Hristiyan âleminin kutsal yerlerinden biriydi. Bu fetihler İslam dünyasında büyük sevinç yarattı. Halife Kaim bi Emrillah, Alp Arslan’a fetihlerin babası, çok yer fetheden anlamına gelen EBU’L FETH unvanını verdi.
1067 – Bu arada kardeşi KAVURD’un isyanını da bastıran Alp Arslan, Gürcistan’ı Büyük Selçuklu Devleti’ne bağladı.
1070 Mısır Seferi – Mısır’a hâkim olan ve Abbasi halifesini baskı altında tutarak İslam dünyasında karışıklık çıkaran Fatımiler üzerine sefere çıkan Alp Arslan bu sırada Bizans topraklarına girmiş, Erciş ve Malazgirt’i almıştır. Halep’ten Şam’a doğru ilerlediği sırada Bizans İmparatorluğu’nun Selçuklulara doğru sefere çıktığını öğrenince Mısır Seferi’ni yarıda bırakarak Bizans ordusunu karşılamak üzere Malazgirt’e yöneldi.
1071 Malazgirt Savaşı – Anadolu’daki Türk fetih hareketlerinin gelişmesi ve Orta Anadolu’ya kadar gelen Türkleri Anadolu’dan çıkarmak ve doğu sorununu tamamen halletmek isteyen Bizans İmparatoru Romen Diyojen’in büyük bir ordu ile sefere çıkmasına neden oldu. İki ordu Malazgirt’te karşı karşıya geldiler. Alp Arslan, savaş öncesinde Bizans’a bir heyet göndererek kan dökülmemesi için barış teklif etmiş ancak kabul görmemiştir. 26 Ağustos 1071’de yapılan savaşı Büyük Selçuklu Devleti kazandı. Ele geçirilen esirler arasında Bizans İmparatoru da vardı. Alp Arslan onunla 50 yıllık bir barış antlaşması imzalayarak serbest bıraktı. Bu antlaşmaya göre; a) İmparator, her yıl Selçuklulara vergi ödeyecek,
b)Bizans gerektiğinde Selçuklulara askeri yardımda bulunacak,
c) Doğu Anadolu, Selçuklulara bırakılacaktı.
     Bu antlaşma uygulanmaya konulamamıştır. Çünkü imparator, ülkesine döndüğünde yeni imparator tarafından hapsedilmiş, ardından da öldürülmüştür. Bu durum Anadolu’ya yapılan Türk akınlarının artarak devam etmesine neden olmuştur.
MALAZGİRT SAVAŞI’NIN SONUÇLARI: 1- Anadolu’nun kapıları Türklere açılmış oldu.
2- Türklerin Anadolu’ya yerleşme süreci başladı ve Anadolu Türklerin yeni yurdu haline geldi.
3-Türkiye Tarihi başladı.
4-İslam dünyası üzerindeki Bizans baskısı kalktı.
5-Türkler karşısında başarılı olamayan Bizans, Papa’dan yardım isteyerek Haçlı Seferlerinin başlamasında etkili olmuştur.
6-Anadolu’ya yapılan Türkmen akınları sonrasında ilk büyük Türk beylikleri ( Mengücekoğulları, Saltukoğulları, Danişmentoğulları, Artukoğulları, Çaka Beyliği gibi ) kurulmuştur.
NOT: Alp Arslan ‘ Toprak, fethedenin malıdır.’ Diyerek komutan ve beyleri Anadolu’ya akınlar düzenlemeleri için teşvik etmiştir. Alp Arslan, bu tutumuyla Anadolu’da Türk beyliklerinin oluşmasına zemin hazırlayarak Türk tarihinde yeni bir dönemi başlatmıştır.
           Alp Arslan, Maveraünnehir’e geri döndükten kısa bir süre sonra bir kale komutanı tarafından öldürülmüştür ( 1072 ). ( Maveraünnehir seferinde esir alınan bir kale komutanı tarafından şehit edildi. )
MELİKŞAH DÖNEMİ ( 1072 – 1092 ): Alp Arslan oğluna büyük bir imparatorluk ve Nizamü’lmülk gibi seçkin bir devlet adamı miras bırakmıştır. Genç yaşta sultan olan Melikşah, amcası Kavurd’un ölümüyle taht kavgalarını ve iç karışıklıkları sona erdirdikten sonra fetihlere girişmiştir. Bu sırada Selçuklu meliki Süleyman Şah, İznik’i alarak Büyük Selçuklulara bağlı olarak Anadolu ( Türkiye ) Selçuklu Devleti’ni kurdu ( 1077 ). Devlet en geniş sınırlarına ulaştı. ( Batıda ege Denizi, doğuda Maveraü’nnehir, güneyde Basra Körfezi, kuzeyde Hazar Denizi) Selçuklulara en parlak dönemini yaşattı. Orta Çağ’ın en önemli eğitim kurumları olan ‘ Nizamiye Medresleri ‘nikurdurdu. ( Batınilik hareketine karşı Sunni İslam anlayışını korumak ve güçlendirmek için ülkenin birçok yerinde Isfahan, Nişabur, Belh, Herat, Basra’da kurulmuşlardır. Ayrıca bu dönemde Melikşah adına ‘ Celali Takvimi ‘ hazırlanmıştır. Melikşah’ın İslam dünyasını birleştirme amacı taşıyan fetihleri Fatımileri rahatsız etmiş ve Selçukluları yıpratmak için Bâtınileri desteklemişlerdir.
BÂTINİLİK HAREKETİ: Kur’an ayetlerini kendilerine göre yorumlayan ve her ayetin gizli bir anlamı olduğunu ileri süren bir tür yeni mezhep oluşturma hareketidir. İslamiyet’e ters düşen, Büyük Selçuklu Devleti’ni zayıflatmayı amaçlayan ve Fatımilerin desteğini alan bu hareket Büyük Selçuklular tarafından ‘ Bâtıni ‘ olarak adlandırılmıştır. Bâtınilerin lideri Hasan Sabbah, Kazvin Bölgesi’ndeki Alamut Kalesi’ni kendisine merkez yapmış ve buradan terör faaliyetlerini sürdürmüştür. Melikşah döneminde gelişme gösteren bu dini – siyasi hareket, XIII.yy.ın ortalarına dek etkili olmuştur. 1256’da Moğol hükümdarı Hülagü Han, Alamut Kalesi’ni yıkarak tüm Bâtınileri ortadan kaldırmıştır.
       Ülkenin dört bir yanına dağılan Bâtıniler kendilerine karşı olan birçok devlet adamını ( Nizamü’lmülk gibi ) öldürttüler. Melikşah, Alamut Kalesi’ni kuşattıysa da kuşatma devam ederken ölünce kale alınamadı. Hasan Sabbah 1134’te ölünceye dek saldırılarını sürdürdü.
                             BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETİ’NİN DAĞILMA SÜRECİ
        Melikşah’ın eşi ( Karahanlı Prensesi ) Terken Hatun 4 yaşındaki oğlu Mahmut’u veliaht tayin ettirmek isteyince Nizamü’lmülk buna karşı çıkmış ve melikşah ile arası açılmıştır. Önce Nizamü’lmülk’ün, ardından da Melikşah’ın ölümü ile Terken Hatun için fırsat doğmuştur. Melikşah’ın ölümünü gizleyerek devlet hazinesini oğlu Mahmut’u tahta geçireceklerini düşündüğü askerlere dağıtması ve Mahmut adına hutbe okutması, sultan ilan etmesi üzerine kardeşler arasında ( Mahmut – Berkyaruk – Mehmet Tapar – Sencer ) taht kavgaları başladı. Kut anlayışı ve toprakların hükümdar ailesinin ortak malı sayılması 1092 – 1118 yılları arasında taht kavgaları ve karışıklıklarla geçen bu dönem Fetret Devri olarak kabul edilir. Bu taht kavgaları Büyük Selçuklu Devleti’nin eski gücünü kaybetmesine ve parçalanmasında etkili olmuştur. Böyle bir dönemde başlayan Haçlı Seferleri İslam dünyasının daha büyük kayıplara uğramasına yol açmıştır.
         Yönetimi ele geçiren Berkyaruk, devletin zayıflamasını durduramadığı gibi bu dönemde Bâtıni isyanları çok tahlikeli bir hal almıştır.Ayrıca  Haçlı Seferleri de başlamıştır. Beryaruk’tan sonra tahta çıkan Mehmet Tapar da kötü gidişi durduramamıştır.
SULTAN SENCER DÖNEMİ ( 1118 – 1157 ) :  Fetret Devri’ne Sultan Sencer son verdi. Daha önce Horasan valiliği yaparak devlet işlerinde tecrübe edinmiştir. Devletin son büyük hükümdarı olarak kabul edilen Sencer, Selçuklulara son parlak dönemini yaşatmıştır.
           Sencer döneminde 2 tehlike ortaya çıkmıştır. Bunlardan birisi batıdan Anadolu ve Suriye’ye saldırmakta olan Haçlılar, diğeri doğudan gelen ve devletin doğu sınırlarını zorlayan Karahıtaylardı. Sultan Sencer yaptığı muhakeme sonucu önceliği Karahıtaylara verdi. Ancak 1141’de yapılan Katvan Savaşı’nda yenildi ve Seyhun Nehri’ne kadar olan topraklarını ele geçirdi. Devlet,  yıkılış sürecine girdi.
           Sultan Sencer’in yenilgisinden yararlanmak isteyen Gur hükümdarı yıllık vergisini vermemek için, Sencer’e olan bağlılığından kurtulmak istedi. 1152’de Gur ordusu yenilgiye uğratılarak Katvan’da kaybedilen itibarı yeniden kazandı.
           Selçuklular, Türkmen ( Oğuz ) kökenli bir devlet olmasına rağmen Türkmenleri 2. Plana itmişler ve devlet yönetiminde İranlılara görev vermişlerdir. Bu arada Oğuzlara karşı sert önlemler almışlardır. Vergilerin toplanması sırasında yapılan haksızlıklar yüzünden ayrılıklar daha da büyümüş ve sonunda Oğuzlar isyan etmiştir. Sencer, Oğuzların isyanını bastıramadığı gibi esir düştü. 3 yıl esir kaldı. 1156’da esaretten kurtulduysa da 1157’de öldü. Böylece Büyük Selçuklu Devleti tarih sahnesinden çekildi. Ancak Büyük Selçuklu topraklarında yaşayan bağlı devletler ve siyasi varlıklar yaşamlarını devam ettirmişlerdir. Bağlı devletler alasında en uzun ömürlü olanı Anadolu ( Türkiye ) Selçuklu Devleti, atabeylikler içinde de en güçlü olanı Musul ( Zengiler ) Atabeyliğidir.
BÜYÜK SELÇUKLULARIN YIKILMA NEDENLERİ: 1- ‘ Ülke hanedan üyelerinin ortak malıdır ‘ anlayışının taht kavgalarıyla sonuçlanması,
2- Atabeylerin bağımsızlıklarını ilan etmesi,
       3-Selçuklu şehzadelerinin devlete isyan etmesi,
       4-Devletin asıl kitlesi olan Türkmenlerin yönetime küstürülmesi,
       5-Haçlı Seferlerinin olumsuz etkisi,
       6-Bâtınilerin zararlı faaliyetleri,
       7-Abbasi halifelerinin, Selçuklu himayesinden kurtularak eski güçlerine ulaşmak için çalış-
          maları,
       8-Doğudan gelen Karahıtay saldırıları ile Katvan Savaşı’nın etkileri
       9-Sultan Sencer’in ölümü.
BÜYÜK SELÇUKLULARIN İSLAM TARİHİ AÇISINDAN ÖNEMİ: 1- Şii Büveyhoğullarının elinde oyuncak olan Abbasi halifelerini koruyarak halifeliğin devam etmesini ve Sunni mezhebinin üstünlüğünü sağlamışlardır.
2-İslam dünyasını Bizans imparatoru ve Haçlılara karşı başarıyla koruyarak, İslamiyet’in Arabistan’a geri çekilmesine engel oldular.
3-İslam dünyasında siyasi birliği sağladılar.
4-Ortaya koydukları ilmi, edebi ve mimari eserlerle İslam kültür ve medeniyetinin gelişip yayılmasında etkili oldular.
TÜRK TARİHİ AÇISINDAN ÖNEMİ: 1-Kurulduğu geniş alandaki halkı Türkleştirdiler.
2-Anadolu’nun kapılarını açarak Türk yurdu olmasına zemin hazırladılar.
3-Kendisinden sonra kurulan Türk devletlerine örnek oldular.
AVRUPA TARİHİ AÇISINDAN ÖNEMİ: 1- Bizans’ın Ön Asya’daki üstünlüğüne son verdiler.
2-Hristiyanlığı Asya’dan büyük ölçüde çıkardılar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder