Rumeli Kavağı'ndan çıktıktan sonra çok güzel bir orman yolunun içinden geçerek Garipçe tabelasından denize doğru kıvrılıyoruz. Bu güzel çam ormanlarının arasında karşımıza hemen 3. Boğaz Köprüsü'nün ayağı çıkıyor. Pazar günü olmasından ve artık buraların herkes tarafından bilinir olmasından dolayı oldukça kalabalık. Ufacık köy açık otopark halini almış, öyle ki kalenin içerisindeki alana bile araç park ediyorlar.
Boğazın girişindeki ufacık bir koyun uzantısına kurulmuş köy de girişte bir cami ve uzanan yol boyunca tek sıra açılmış olan köylü tezgahları var. Tezgahlarda bakliyat ürünleri, reçel ve özellikle bizim hoşumuza giden fındık ezmesi gibi ürünler satılıyor. Sahilin önünde bir balıkçı restoranı bulunmakta. Sol tarafta bulunan merdivenlerden yukarı çıktığınızda eski kaleye ulaşıyorsunuz.
Osmanlı döneminden kalma olan kale 1757-1774 yılları arasında Sultan 3. Murat tarafından yaptırılmış. Bir dönem Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullandığı kale şimdilerde ise bakımsızlıktan ve ilgisizlikten kendi haline bırakılmış. Kalenin alt kısmında deniz kenarındaki kayalıklara açılan bir kısım bulunmakta ve bu kayalıkların üzeri çok güzel fotoğraf kareleri sağlamakta. Köy içerisinde fazla vakit geçirecek yer bulunmadığından geldiğimiz güzergah üzerinden Rumeli Fenerine doğru yol alıyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder