Zaman gazetesi Türkiye’de medya kuruluşlarının en güçlü sesidir. Bu hususa çok önem verdiğimiz için şu ana kadar, sekizinci baskısı da yapılan “Basın ve İdeal Basın” isimli bir kitabım da neşredildi. İsteyenler ve çok daha geniş malumat sahibi olmak isteyenler o kitaba müracaat edebilirler.
Değişik kesimlerden aldığım, görüş ve fikirleri kendi düşüncelerimle mercederek sorunuza cevap verecek olur isem şunları söyleyebilirim;
ZAMAN’IN İLK ÇIKIŞI VE TARİHÇESİ
İlk adı “Adalet” idi. Adalet, Sırat-ı Müstakimin özetidir. Sırat-ı Müstakim, Fatiha'nın özetidir. Fatiha da, bütün semâvi kitapların özetidir.
Ankara'nın da Adalet'e ve Zaman'a ihtiyacı vardır. Ankara'nın Namaz'a da ihtiyacı vardır. Zaten Zaman, “Namaz” kalıbından alınmıştır.
Adalet gazetesi 1986'da Zaman'a inkilab etti. 24 yaşında da “Zaman” kemâlâta erecektir.
Adalet, fertlerin ve cemaatlerin arasında ayrım yapmamaktır. Cemaatlerin arasında eşit davranmak, Hak sahibinin hakkını vermektir.
Adalet, yalancı ve iftiracıların sesini kesip, mazlumun ve mağdurun hakkına riayettir. İşte ilk kurulduğu günden bugüne Zaman, bunu yapmıştır.
“ADALET”DEN SONRA “ZAMAN”
Allah “Zaman”a yemin etmiştir. En büyük nimet “Zaman”dır.
İki çeşit nimet vardır;
1- Asli nimetler
a) Zaman
b) Sıhhat
2- Fer'î nimetler
Zaman gazetesi de bizim için en büyük nimettir.
“ZAMAN” NİÇİN EN BÜYÜK NİMETTİR?
Çünkü Zaman;
1- Aksiyonerlikle, reaksiyonerliği zâtında toplayan bir idealin tercümanıdır.
2- Kendi ruh köküne sımsıkı bağlı, bunu gazetecilik mantığı ile yapabilme başarısını göstermiştir.
3- Bütün zamanlarda olanları bağrında eritebilen, farklı görüşleri gürül gürül ifade eden aydınların sığınağıdır.
4- Koynunda ashab-ı kehfi saklayan büyük dağ, müthiş sığınaktır.
5- Bazen de Ashab-ı Suffe'yi bağrında büyüten büyük bir dayanaktır.
6- Yalan haberlere karşı ilân-ı harp edendir.
7- Alevî-Sünnî kardeşliğinde melce’dir.
8- Ülkeyi kasıp kavuran çetelerin başında bir balyozdur.
“ZAMAN”IN ORTAYA ÇIKIŞINDAKİ DÖNÜM NOKTASI
Bütün büyük varoluş ve dirilişler, umumî bunalımdan sonra ortaya çıkar. 1. dünya harbi olmasaydı genç Cumhuriyet doğmazdı. Tek şef döneminin bunalımı olmasaydı, “Yeter! Söz milletindir.” sloganıyla yeni bir Menderes dönemi olmazdı. 60 darbesi olmasa Adalet partisinin zühuru, 80 darbesi olmasa Özal devri, 28 şubat süreci sıkıntısı olmasa Ak Parti devri olamazdı.
12 eylül'ün baskıcı ortamı, daha öncekilerin baskısıyla da üst üste gelmesiyle yüreğinin en derin yerinden kopup gelen fırtınayı bütünüyle ifade edemeyen muhteşem topluluğun, kendini ifade etmesinin tezahürü olarak “Zaman” ortaya çıkmıştır.
İnsanların akıl yaşları vardır. Diğer büyük gazetelerin ömür yaşları 70-80, akıl yaşları 10-15’dir. Zaman gazetesinin ömür yaşı 23, fakat akıl yaşı 70-80’dir.
İnsan, doğruluğuna inandığı gazeteyi okumalıdır. Eğer inandığınız gazeteyi okumazsanız, okuduğunuz gazete gibi inanmaya başlarsınız.
Zaman gazetesi kendi temayüllerine göre başlık koymaz. Olayları kendi çerçevesi içinde verme anlayışını esas almıştır.
Zaman memleketin menfaatini, umum milletin ve devletin menfaatlerini esas alır.
Zaman gazetesinin son tirajına kadar Bâb-ı âli’nin patronları hep bize tepeden bakardı. Kendimizi kabul ettiremezdik. Hem muhteva, hem tiraj bakımından, bayrağı en yüksek göndere dikivermiştir.
Zaman, ulusal ve enternasyonel noktada doğru haber ve doğru yayım anlayışıyla, dünya ile birlikte hareket bütünlüğünü sağlamıştır.
Zaman’da habercilik ön plana çıktığı için herkes tarafından okunur oldu.
Fikirler, değerlendirmeler köşe yazarlarına bırakılmış, her fikirden insanlar yazı yazdığı için kucaklayıcı olmuştur ve tirajı artmıştır.
Zaman gazetesi olaylar karşısında daha sakin, daha mutedil, daha akla mantığa kapı açan; fakat iradeyi elden almayan bir muhteva olarak çıkmıştır.
İçtimai ve siyasi hayatta, günlük hadiseleri doğru ölçmek isabetli bir yol almak için “Pusula”ya ihtiyacımız vardır. Zaman, bizler için gerçekten iyi bir pusula olmuştur. Hadiseleri basiretle ve firasetle takip etme şansını bize kazandırmıştır.
Gazete okuyan zanneder ki, kendi görüşü esastır. Gazeteyi o görüşünü takviye için okur. Halbuki bir müddet sonra, gazete kendisi gibi inanmıyorsa, yanlış başka fikirleri benimsemiyorsa, gazete, fikrini okuyucusuna kabul ettirir. Okuyucu da haberi olmadan o gazetenin yazarları gibi düşünmeye başlar. Bu bakımdan okuyucu, gazetesini seçerken çok dikkat etmelidir. Akla kapı açıp, iradeyi elden almayan muhtevadaki gazeteyi tercih etmelidir. Gazete okuyucuyu fanatikleştirmemelidir. Okuyucuyu tepkiselleştirmemelidir. Okuyucuyu akıl mantık çizgisinin dışına itmemelidir. Günün şartlarını okuyucuya hissettirmelidir. Üstad’ın ifadesiyle; “akla kapı açıp iradeyi elden almamalıdır.”
Zaman okuru kendisini boşta hissetmez. Bizzat hadiselerin içinde görür. Hadiseler karşısında ne yapacağını bilir.
ZAMAN OLMASA TÜRK BASININDA NELER OLURDU?
Hoşgörü ve mutedil üslup azalır veya kalkardı. Dindarlar daha tepkiselleşirlerdi. Tepkiselleşince de kaçırıcılık çoğalırdı. Çağırmıyor da iteliyor, uzaklaşıyor manası meydana gelirdi. Çağın gidişatı iticilikte değil çekiciliktedir. Hadis-i Şerif’de de denildiği gibi “Kolaylık gösterin, güçlük çıkarmayın. Müjdeleyin nefret ettirmeyin.”
Bugün bu hadisin ifade ettiği manaya çok ihtiyacımız var. Sivri dilli olmak, hep cehennemi hatırlatmak, hep korkutmak, tahrik etmek, tehdit etmek, bugün tümüyle zararlı netice veriyor. Yine hadis-i şerif’de ifade ettiği gibi; “Müslüman saygı gösteren ve saygı gösterdiğinden dolayı da saygı görendir.”
Zaman gazetesi çekicidir, itici değildir. Çağımızın bu uslüba ihtiyacı vardır.
NİÇİN ZAMAN?
1- Bir tebliğ aracıdır. Önce “Niçin Zaman?” derken, gazete denen takdim ve telkin vasıtasının zihinleri yönlendirme yönündeki etkisine bakmamız gerekir.
2- Fikir ve ufku açar. Gazete, her sabah verdiği haberlerle düşünceleri düzenler, zihinleri yönlendirir.
3- Yön tayin eden bir pusuladır. İster ikrar et, ister inkâr... Gazete sizin yönünüzü tayin eden bir pusula, istikametinizi işaretleyen bir ok gibidir.
4- Kişinin aynasıdır. Hiç eğip bükmeye gerek yok. Elinizdeki mevkuteniz neyse, kafanızdaki düşünceniz de odur. Ya da öyle olmaya mahkumsunuz.
5- Zaman okurları, halkımız hangi gazeteyi çok alıyorsa o gazeteye puan vermiş sayılır. Şimdilerde halkımız en çok puanı, Zaman gazetesine verdi ve onu birincilik kürsüsüne çıkardı.
Siz gazeteyi mi etkilersiniz, gazete sizi mi? Fikir almak için mi alırsınız gazeteyi, fikir vermek için mi? Siz gazeteyi etkilemez de gazete sizi etkilerse, gazeteye fikir vermez de ondan fikir alırsanız, fikir aldıklarınızı düşünmeniz gerekmez mi? Etkisine girdiklerinizi, değerlendirmesine değer verdiklerinizi düşünmeniz gerekmez mi?
Öyleyse “Bizi, bizim değerlerimize değer veren gazete düşündürmeli!...” diyorsunuzdur.
Zaman'dan önce “basın” dendiğinde “boyalı basın” akla gelirdi. Basında kamplaşma vardı. Halk içerisinde kamplaşma meydanına “dur!” diyecek bir basın yoktu. Bizler de bakar ve üzülürdük.
Baştan bu yanlış gidiş, parasızlıktan yapılmıyor zannederdik. Halbuki bu işi yapamayışımızın altında güçlü bir Rehber, Mustakim Yol Göstericimiz olmaması varmış. Tabii ki kadro ve eleman yokluğu veya yetersizliği de vardı.
Güçlü Rehber, hedef gösterince para bulundu, çok değişik istidatlar ortaya çıktı ve Zaman, adeta bir mektep haline geldi. Oradan mezun olanlar diğer basın dünyasının en kaliteli elemanları oldular.
Meğer bu millet nelere kâdir imiş Ya Rabbi!
Zaman, bu millete en büyük nimet olan zaman kadar, çok büyük bir nimet olmuştur.
ZAMAN’IN ELE ALDIĞI HUSUSLAR
1- Zaman'ın 1986'lardan itibaren en çok tahşidat yaptığı saha “yalan haber” noktası oldu.
Bunun için Tamer Korkmaz “Yalan Haber Dünyası” adı altında bir kitap yazdı. Devam etseydi büyük bir ansiklopedi olurdu. Zaten beşeriyet ilk kurulduğu günden bu güne “Sıdk-Kizb” mücadelesine sahne olmamıştır?
2- Zaman'ın ikinci tahşidat yaptığı saha “İrtica” haberleri noktasıydı.
Burada görünmeyen bir kavga söz konusudur. Bu irtica kampanyaları ara ara, sâra nöbeti gibi basınımızda kendisini gösteriyor. O zaman da öyleydi. Ve bu tabii Zaman gazetesine bir alan açıyordu. Hem yalan haber yapmıyorsun, sakinsin, hem de yalan haberin üzerine gidiyorsun. Ve şu ortaya çıkıyordu ki, hakikaten Zaman'a, böyle bir gazeteye ihtiyaç vardı. Başka bir gazete de yoktu.
3- Zaman'ın üçüncü ele aldığı mevzu “Başörtüsü” meselesidir.
Başörtüsü eylemleri vardı. Bu başörtüsü eylemlerini gazete manşetine taşıyordu. Fakat bu eylemlerin provoke olmamasına da dikkat ediyordu. Böyle sivil, legal, kanuni daire içerisinde tepkiler sürerken aynı zamanda gazete köşelerinde önemli yazılar yazılmıştır. Mesela Ali Bulaç bey’in “feministler niçin bu başörtüsü eylemlerine sahip çıkmıyor?” yazısı. Çünkü bir hak ihlali vardı ortada. Ve kadınların hakkı ihlal ediliyordu.
ZAMAN SERMAYE ARACI DEĞİLDİR
Zaman farklıdır. Halka aittir. İnsanlar bu gazeteye hizmet diyor, seviyor. Köydeki bir insan, esnaf, öğretmen, öğrenci vs. toplumun her kesiminden insanlar abone oluyor. Gazete, bunun üzerinden sermayesine sermaye katmıyor. Aydın Doğan 2002-2007 yılları arasında 8 kat büyüdüm diyor. Aydın Doğan’ın gazeteleri medya görevini yerine getirmek için çalışmıyor, belki halktan hakkı olmadığı malları alarak 8 kat daha uzaklaşıyor ve halkı 8 defa da dövüyor demektir.
Zaman gazetesi sivildir. Sermayesi itibariyle de sivildir.
ZAMAN KULLANILACAK BİR ARAÇ DEĞİLDİR
Zaman'ın bir partisi yok. Basitiyle haber yorumu yapar. Zaman vagon değil lokomotiftir. Siyasiler, Zaman gibi bir gazeteden çok şey umarlar. Mesela diyelim ki Demirel başarısızlığını kamufle etmek için diyor ki “Zaman beni destekleseydi ben şunu başarırdım...” Alakası yoktur. Başarısızlığını Zaman'a yüklemek istiyor. Siyasi liderler zaman zaman bunu yaparlar. Çünkü böyle bir güce sahip olan bir gazetenin mutlak desteğini yanlarında görmek isterler.
4- Zaman'ın dördüncü ele aldığ husus “kadının cinsel obje olarak kullanılıp, bundan para kazanma” tezini çürütmesidir.
Türkiye'de çok satan gazetelerin büyük bir bölümü teşhircilik yapıyorlar. Teşhircilik bir hastalıktır. Kadın bedenini teşhir ediyorlar. Gazeteler erotizm satıyorlar. Bazen pornoya yakın şeyler çıkıyor. Ve diyorlar ki, bu satışın bir parçasıdır. Halbuki hiç alakası yok. İşte mesela Zaman Gazetesi. Hiç böyle bir yola başvurmadığı halde kendi kulvarında birinci gazete durumundadır. Avrupa'da da öyle. Çok satan gazeteler, cinselliğin istismarına başvurmuyor. Ehram gazetesi, 2 milyona yakın satıyor, hiç öyle açık kadın fotoğrafı kullanmıyor.
5- Zaman'ın beşinci ele aldığı husus “heterojenlik”tir.
Bir defa yorum ile haberin arasını ayırmak gerekir. Yani haberin objektif olması icap eder. Yorum ise şahıslara aittir. Zaten bu yorumu yapmak üzere çalışan köşe yazarları var. Haberde önemli olan gerçeğin ortaya çıkarılmasıdır. Yani gazete aslında muhabirlerden ibarettir. Gazete haberdir. Aynı zamanda haberin de şahididir. Bu şahidin de adil olması gerekir. Zaman gazetesi haberde adalet vasfını korumuştur.
Biz kendi irfan ve kültür kaynaklarımızdan hareketle kavramsallaştırma yapabilirdik. Belirttiğim gibi adil olmak, adalet vasfı, haberin şahidi olma, şahidin dürüst olması ve araştırması gerekir. Hücurat suresinde denildiği gibi; “Size bir fasık haber getirdiği zaman onu araştırın.”
Zaman'ın haberle yorumun arasını mümkün mertebe ayırmaya çalışması bir kalite getirdi. Dahası, kendi yazarları da heterojendir. Fakat mesela Hürriyet ve Milliyet gazetelerinde heterojen yazar yoktur. Cumhuriyet'te hiç olamaz.
ZAMAN GAZETESİNDEKİ FARKLI GÖRÜŞLÜ YAZARLAR
“Niçin Etyen Mahçupyan, Şahin Alpay gibi yazarlara yer veriliyor?” diye sorular soruluyor.
Birincisi; bu insanlar 28 Şubat döneminde iyi sınav vermiş insanlardır. Yani demokrat insanlardır. Bunlar darbe sürecine karşı dik durdular, eleştirdiler. Bu önemlidir.
İkincisi; gazetecilikte “imam söyler, cemaat amin der” diye bir şey söz konusu değildir. Çok farklı perspektiflerin olması gerekir. Yani ben İslami bir perspektiften dünyayı yorumlamaya çalışıyorsam, benim yorumumun ne kadar isabetli, doğru ve önemli olduğunun anlaşılabilmesi için aynı olayı Etyen Mahçupyan'ın, Şahin Alpay'ın da yorumlaması gerekir. Bu insanların bir noktada buluşmasının sebebi “Abant ruhu”dur. Çok farklı dünya görüşlerine, ideolojik bir konseptlere, kavramlara, düşünce malzemesine, araçlarına sahip insanlar, Türkiye'nin temel sorunları konusunda bir araya gelebiliyorlar, farklı düşünebiliyorlar ve bu bir çatışmaya, kavgaya da dönüşmüyor.
Bu, Zaman'ın ele aldığı önemli bir husustur.
6- Zaman gazetesi diyaloğa çok önem vermiş ve her şeyin diyalogla çözülebileceği tezini ilk defa gerçekleştirmiştir.
7- Zaman, yedinci husus olarak Türk basınına denge getirmiştir.
HALK GİBİ DÜŞÜNEN GAZETE “ZAMAN”
Gazete, halk gibi düşünen, halkın seslendirmek isteyip de seslendiremediği şeyleri seslendiren, okunduğu zaman okuyanı mutlu eden bir ses, bir nefestir.
Medeni toplumlarda mümessil konuşur. Hanefi'de imam okur, cemaat “amin” kelimesiyle onu destekler. Zaman çıktıktan sonra bizim adımıza konuşan, bizim seslendirmek istediklerimizi seslendiren, bizim müdafaamızı yapan yayın organıdır. Gurur ve güven veren bir temsilci, mümessil, ilkeli, şefkatli, bilgili, ümit va'deden bir gazetedir.
Zaman'ın kadrosu genç ve dinamiktir. Gazete, bilgili ilkeli, becerikli gençlerin elinde olunca istikbal va'dediyor.
Zaman, her zaman görmeyi arzu edilen bir sevgilidir. Bütün okurlarda sabah olsa da yeni gün Zaman'ı alsam, baksam, okusam aşkı, sevgisi belirir.
Zaman yıllardan beri inanmışların, bu vatanın gerçek sahiplerinin üzerine şimşekler gibi gelen hücumlara karşı bir paratoner, ayrıca onlara karşı şefkatli ve merhametli bir güneştir.
Zaman; karalamalar, yalan haberler karşısında kendimizi savunabileceğimiz önemli bir vekilimizdir.
Zaman; yalan haber sihirbazlarına karşı asay-ı musa gibidir.
Zaman; düşünce, san'at, edebiyat, kültür, yönlerimizle bizi kucaklayıp, zirvelere taşıyan bir öğretmendir.
Zaman; savunmasız, baskı altındaki inanmışların ve masumların hâmisidir.
Bir dinin, görüşlerin, fikir üretebilen doğurgan mütefekkirleri varsa gelecek va'deder.
Geleceğine ümitle bakılabilir. Zaman fikir üreten doğurgan yazar kadrosuyla bu mevzuda bizim için bir ümit kaynağı olmuştur.
Zaman; her zaman hakkı gaspedilmiş masumların ve mazlumların, dünyanın neresinde olursa olsun yanındadır ve zalimlerin, âsilerin ise karşısındadır.
ZAMAN’IN DİĞER GAZETELERDEN FARKI
1- Diğer gazetelerin bir patronu vardır. Belli bir finans grubunun elindedir.
Finans grupları, gazeteleri menfaatlerine göre yönlendiriyorlar. Menfaatlerinin değişmesine göre gazeteleri de değişkenlik arz ediyor. Zaman'ın patronu yok. Zaman'ın patron veya patronları okurlarıdır. Okurlar baskı grubu değildir. Zaman’ın baskı ve menfaatlere göre yayını değişmez. Yardımcı olurlar, destek olurlar. Zaman'ı yönlendiren idealleri, fikriyatı, vatan, millet ve devlet menfaatleridir.
2- Diğer basının patronları vardır. Bunlar bir şahıs veya menfaatine uygun yayın yapabiliyorlar. İş takibinde, ihale kazanmada, kısacası maddi avantaj sağlamada medyayı kullanabiliyorlar. Zaman gazetesi ise öyle değildir.
3- Zaman bir vitrindir. Hizmetin vitrinidir. Mağazaların en güzel ve dikkat çekici yerleri vitrinleridir.
GELENEKLERİ KORUYARAK DÜNYA BARIŞI
Muhafazakar kesim, dünya ile entegre olmaya hazır olan ve kendi bireyselliğini yeniden kuran, ama bunu yaparken de geleneksel bakışını ve mesela din anlayışını da terk etmek istemeyen, ama sırf bu adımla da bütün bunları yeniden yoğuran kesimdir. Dolayısıyla bugünkü küresel dünyada, bir Müslüman dindar olmanın ne anlama geldiğini yeniden sorgulayan ve bu sorgulamayı da günlük hayatında pratik olarak yapan bir dini jenerasyon ortaya çıkmıştır. Zaman gazetesi bu jenerasyonu hem en iyi taşıyan hem de en iyi temsil edendir. Ve dolayısıyla da bu tiraj yükselmesinin de mantığı belki de budur.
Zaman gazetesi; namuslu, akıllı, sağduyulu, mesafe alan, objektif bir gazete olmaya çalışıyor.
Okurların, gazeteden olan beklentileri ne kadar yükselirse, eksiklikler o nispette ortaya çıkar.
Türk medyası bir tıkanmaya doğru yürüdü, yürüyor. Gerçekten temsil yeteneği olmadığı halde sanki temsil yeteneği varmışcasına davranan, kendisini siyasetin içinde bir aktör yapan, siyasilerle ve bürokrasiyle pazarlık eden ve de kendi iç tekelleşmesi ve kendi iç oligarşik daha monolitik, oligopolcü yapısıyla da kendisini Türkiye’deki tüm siyasi, sosyal, kültürel alanda aktörleştiren bir çizgi izledi.
Zaman; iyi ve cesur gazetecilik anlayışıyla lokomotif kabul edilen belli şahısların eksik taraflarını da söylemiştir, yazmıştır.
Zaman; değişen şartlara ayak uyduran, yeni nesile, yeni jenerasyona ayak uyduran, hatta onlara yol, yön açan bir gazetedir.
Zaman olmasaydı, hem haberler açısından hem pozisyon açısından bir boşluk olurdu. Çünkü, diğer bütün gazetelere baktığımız zaman, büyük bir yıpranma var. Ve de Zaman’ın okuyucusuna da baktığımız zaman, örneğin akademik çevrelerde Zaman gazetesi okumayan bir sosyal bilimci yok gibidir.
Zaman olmasaydı, dünya onun boşluğunu hemen doldururdu. Türkiye’dekiler dolduramayabilir ama dünya hemen doldurur. O bakımdan da giderek dünyaya açılan bir gazetecilik Türkiye’de hiç kolay bir şey olmayacak ve kendini yenilemeyen gazeteler ne kadar iyi gazete olurlarsa olsunlar risk altındalardır.
ZAMAN’IN TÜRK MEDYASINDAKİ DOLDURDUĞU BOŞLUK
Yalan haber Zaman’la ortaya çıktı. Bir haberin yalan olduğu akla bile gelmezdi. Bütün diğer gazetelerin yazdığı şeyler doğru kabul edilirdi. Zaman’ın Türk basınına yaptığı en büyük hizmetlerden birisi bu yalan haber mefhumunu yerleştirmesidir. İnsanlarımıza, “gazetelerde okuduklarınızın, her şeyin doğru olmadığını bilin. Bunun yalan olma ihtimali de vardır.” demeye getirdi.
Yalan haber yerine fotoğraflı masal da denilebilir.
Zaman’ın, hakka ve haklıya riayet eden bir gazetecilik anlayışı vardır.
Türkiye’nin bulunduğu konumu ve etrafındaki ülkeler itibariyle, dış haberler ve dış politika Zaman gazetesi için oldukça önem arz ediyor diyebiliriz.
Zaman yöneticileri ve yazarları, topluma idrakleri açık olarak bakıyorlar, dünyaya ve baktıklarını, gördüklerini değerlendiriyorlar. Değerlendirdiklerini de, kendi düşüncelerine ve sayfalarına yansıtıyorlar.
ZAMAN YANLIŞ YAPAN MESLEKTAŞLARINI DA ELEŞTİRMİŞTİR
Zaman; basının eleştirilmesi gerektiğini söyleyen bir basın organı oldu. Zaman’dan önceki hiçbir basın organı, doğrudan doğruya yaptığı meslek itibarıyle basını eleştirmezdi. Yani Türkiye’de “A gazetesi yalan haber yapıyor” diyen bir basın yoktu. Zaman basında, bir hesap verme şuuru uyandırdı. Herkesi böyle hizaya sokmaya çalıştı. Ve böyle bir gazetenin varlığını hisseden diğer yayın organları da, “Bakın bu adamlar var. Onlar bize bakıyor, bunu anlarlar. Rezil oluruz.” diyerek hizaya gelmişlerdir.
Ve Zaman, halka indi, halk gazetesi oldu. İnsanları daha çok bilgilendirmek istedi. Tarafsız gazetecilik yapmaya çalıştı. Herhangi bir yere bağlılık göstermedi. İktidardan nimetlenmek amaçlı bir gazete olmadı. Tamamen kendi imkanlarıyla bağımsız bir gazete olarak kaldı. Diğer gazeteler gibi ona buna yaranayım diye bir derdi de olmadı. Bugün de böyle bir derdi yoktur. Sadece Cenab-ı Hakk’a ve sonra okuyucuya yaranmak istiyor.
ZAMAN’A SAHİP ÇIKMALIYIZ
Zaman bir meyvedir. Dalları vardır. Gövdesi ve kökleri vardır. O’nun köklerinde iman, İslam, idealizm vardır. İslam’ın dava cephesi vardır.
“O meyvelerden bir demet ile kabrimin başına gelirseniz, kabrimden “sizlere afiyet olsun” işiteceksiniz” diyen vardır.
“Edipler Edepli olmalı. Hem de edeb-i Kur’aniye ile müteeddip olmalı” diyenler vardır.
Mazi kökümüz vardır.
Gövdesinde samimi okurları vardır. Dalları ise onu bizlere sunan kadrosudur.
Zaman gazetesi böylesine muhterem, muazzam bir ağaçtır. O ağacın bahçıvanı olmak istemez misiniz?
Basın-yayın milletin beynidir. Basın-yayın ne ise millet odur. Zaman gazetesi yokken millet, tabiri caizse hafızasını çöplüğe sürümüştü. Zaman gazetesi, o hafızalara, o beyinlere belli bir yön verdi. Mesela Hekimoğlu İsmail’in şöyle bir hatırası var; Uşak’ta, nalbur dükkanı olan zengin bir arkadaşına gidiyor. Ulus ve Cumhuriyet gazetesi okuyan arkadaşını Zaman gazetesine abone yapıyor. Çok yakın arkadaş oldukları için arkadaşı bu durumu anlıyor, “Bunu Ömer yapmıştır” diyor. Ömer beyi gördüğünde “Sen ne hakla beni abone ediyorsun ben zenginim! Ben ne okuyacağımı bilirim” diye epey çatıyor. Ömer bey arkadaşından yaşça küçük olduğu için bir şey demiyor. Ömer bey 6 aylık abone yaptığından, yine abone yapmak için 6 ay sonra bir daha arkadaşına gidiyor. Giderken kızacak diye korkuyor fakat arkadaşı kendisinden önce şöyle diyor; “Sen beni 6 ay abone ediyorsun ben 1 senelik abone oldum. Sonra savcılığı, lise müdürünü, hapishaneyi ve birkaç yeri abone ettim” diyor.
Zaman gazetesi İslam’a aykırı işler yapmadı. Allah ona lütuflarda bulundu ve bu duruma geldi. Eğer İslam’a aykırı işler yapsaydı kaderin tokadını yerdi.
Müslümanlara yapılan iftiralara Zaman gazetesi cevap veriyor, müspet yayın yapıyor.
ZAMAN NEDİR?
Zaman basınımıza ilkelerindeki farklılığı ile yeni bir gazetecilik anlayışı getirdi. Yani insanlar karalanmadan, hisler gıcıklanmadan, müstehcenliğe başvurmadan da tiraj alınabileceğini gösterdi. Ciddi, sorumlu ve güzel bir üslupla da gazetecilik yapılabilirmiş düşüncesini basınımıza getirdi. Bu bir çığır açmadır.
Bir aile gazetesidir. Bir terbiye kürsüsüdür, ahlak kürsüsüdür, milletimizin değerlerinin kürsüsüdür, milletimizin hissiyatının kürsüsüdür. Ve bir sancının eseridir Zaman Gazetesi. Yani bu ülke için, yarınlarımız için sancı çeken insanlar tarafından çıkarılmaktadır ve bir ihtiyaca cevap vermektedir. Tirajındaki artış da bu ihtiyacın önemini ortaya koyuyor. Demek ki bir boşluk hakikaten doldurulmuş.
Gazetenin asıl sahibi kendisiymiş gibi gören, dolayısıyla bu gazetenin daha çok okunması için kendisine buradan bir iş çıkartan, vazife çıkartan, hani “durumdan vazife çıkartmak” deniyor ya, bunu müspet manada yapan bir okur kitlesidir. Türkiye’de, takdir edersiniz ki, pek çok gazete müstehcenliğinden dolayı dindar ailelerin evlerine giremiyor. Şimdi bu dindar aileler bu gazeteyi bir alternatif olarak gördüler. Artı, bu bir fikir gazetesiydi. Yani hem bir fikir gazetesi ve hem de bir aile gazetesidir.
ZAMAN NEDEN FARKLIDIR?
Bu farklılık Zaman’ın kendisini diğer gazetelerden üstün görme, onlara karşı farklı bir konumda olduğunu hissetme, başa kakma gibi bir şey değildir. Farklı gazetedir çünkü;
1- Bugün bir millet olarak bir davamızın olması lazım. Nedir bu dava? Kendi değerlerimize bağlı kalarak dünya ile entegre olmaktır. Zaman Gazetesi’nin bir idealinin olması gerektiğini söylemek bir farklılıktır. Çünkü bir gazete netice itibariyle normal olarak değerlendirildiğinde bir davanın kürsüsü değildir. Ama Zaman gazetesi milletimizin kürsüsüdür.
2- Şahıslarla ve özel hayatla uğraşmamayı ilke edinmiştir. İnsanlara çamur atmaz, karalamaz. Bir insanın, eleştirilecek bir şeyi varsa, onu söylerken de üsluba dikkat eder. Zamanın bir farklılığı da üslubudur. Yani incitici, kırıcı, hakaretâmiz değildir.
3- Hükümetlerle uğraşmaz. Elbette ki politikalarından dolayı eleştiri yöneltebilir. Fakat öyle gazeteler var ki Türkiye’de hükümetleri hedef tahtasına koyuyor. Yani gazetenin hedefi mevcut hükümetleri düşürmek oluyor. Zaman asla belden aşağı vurmaz.
Ecevit hükümetine nasılsa, Erdoğan hükümetine de aynı şekilde yaklaşır. Zaman yıkıcı değil, yapıcıdır.
4- Zaman, müstehcenliğe sayfalarında katiyen yer vermez. Bu yönüyle Zaman aile gazetesidir ve her aile rahatlıkla Zaman’ı evine götürebilir.
5- Zaman gazetesi, milli meselelerin daima yanındadır. Model bozucu değildir. Yıkıcı olmamıştır. İnsanların morallerini bozucu haberler yapmamıştır ve daima ümit verici haberlere yer vermiştir. Bu da yeni bir gazetecilik anlayışı demektir.
Halkımız da bu farklılığa sahip çıkmıştır.
6- Zaman gazetesi basın dünyasının da içinde çok önemli bir görev üstlenmiştir. Basını kendi arasında tanıştırmak ve kaynaştırmak, ayrıca basın dünyasıyla milletimizi kaynaştırmaktır.
7- Zaman gazetesinin yazarları Türkiye’nin muhtelif yörelerinde konferanslar vererek, bu şekilde okurlarıyla buluşmuştur. Zaman gazetesi okurlarıyla bir bütünlük arzeder. Yığın yığın kalabalıklar gelip, o konferansları dinleyerek, okurlar yazarlarıyla buluşarak birlik beraberlik meydana getirmişlerdir.
EN ZOR HADİSELERDE BİLE ZAMAN GAZETESİ DENGELİ YAYIN İZLEMİŞTİR
Bu ülkede bir 28 Şubat süreci yaşandı. Bu süreci yüzünün akıyla atlatan gazetelerden birisi de Zaman gazetesi olmuştur. O dönem gazetenin yöneticileri ve editörleri çok büyük bir baskı altına girdiler. Zaman gazetesi ve yazarları, o genel kartel medyasının çizgisine girmedi.
ZAMAN’IN DURUŞU
1- Zaman’da serin bir duruş var. Serin, derin, aklı başında, söylediğini tartan, dünyayı yakından takip eden, demokrasi ile olan ilişkisini her geçen gün kavileştiren bir gazetedir.
2- Türkiye’de müslümanlar, uzun bir süredir sessiz çoğunluktu. Sesleri çok çıkmıyordu. Birtakım gazeteler, Türkiye’deki mütedeyyin kesimin sözcüsü olma görevine soyundular fakat ne kadar temsil ettiler tartışılır. Bu sessiz çoğunluğun hissiyatının yansıtılması açısından Zaman’ın ciddi bir işlevi oldu.
3- Türkiye’de özellikle Özal döneminde ortaya çıkan liberalleşme, savrulmalara, sarsıntılara yol açtı. Köhnemiş yapıların silkinmesinde bu tür savrulmalara dünyanın heryerinde şahit olunur ve olunmuştur.
İşte öyle bir dönemde Zaman gazetesi, mütevazi de olsa deniz feneri vazifesi görmüştür.
Türkiye’de değişik konumlarda sarsıntılar meydana gelirken, Zaman gazetesi bir takım değerlerin muhafazası açısından ciddi bir görev üstlenmiştir.
4- Türkiye’nin ciddi sorunlarından bir tanesi de kimlik meselesidir. Toplum, tanzimat’tan bu yana çok hızlı bir dönüşüm geçirdi. Özellikle 1950’lerden sonra çok hızlı kabuk değiştirme oldu. Hızlı dönüşüm geçiren toplumlarda kimlik sıkıntılarının görülmesi çok da anormal değildir. Ama bu çalkantıların yoğun olduğu dönemlerde aklıselim, referans olabilecek matbuata ihtiyaç vardı. İşte Zaman öyle bir ihtiyaca cevap vermiştir.
5- Terörle mücadelede Zaman sağlam bir yerde durmaya çalışmıştır. Sağlam bir yerde durmak, bütün muvaffakiyetlerde işin özüdür. Mesela Kıbrıs meselesinde biraz da riske girip, Burgenstock müzakerelerini “diplomatik zafer” manşeti ile Türkiye’ye duyuran tek gazete Zaman’dır.
ZAMAN’IN HABERLERİ
Zaman, haberlerinde gittikçe daha araştırıcı bir özellik gösteriyor. Araştırmacı gazetecilik yönünde gelişiyor. Siyasi, idari ve iktisadi güç sahiplerinin kanunlara ve ahlaka aykırı davranışlarının araştırılması ve kamuoyuna iletilmesinde güçlü bir ses olmuştur. Araştırmacı gazetecilik budur. Araştırmacı gazetecilik demokrasi açısından fevkalade önemlidir. Yani bizi yönetenler, güç sahipleri, ahlaka ve kanunlara uygun davranıyorlar mı? Bunun denetlenmesi demokrasilerde basının en önemli fonksiyonlarından biridir. Zaman bu konuda giderek daha cesaretli ve daha yetkin bir hal almıştır.
Zaman’ın esas gücü, toplumda mevcut farklı görüş, inanç, yaşam biçimleri arasında diyaloğu, karşılıklı anlayışı güçlendirmeye çalışan sağduyulu yayın çizgisi izlemesinden kaynaklanmaktadır. Bunda sebat ederse, Zaman’ı çok parlak bir gelecek bekliyor. Bugünkü çizgisini ve ciddiyetini sürdürür ise Zaman’ın geleceğini, giderek daha geniş kesimler tarafından okunacak ve daha etkili olacak bir gazete olarak görüyorum.
Zaman gazetesini, meydana gelmesinde her türlü gayret gösterenleri, yazarlarını ve okurlarını can-ı gönülden tebrik ediyor, başarılarının giderek artmasının kudreti sonsuzdan niyaz ediyorum.
NECDET İÇEL
www.necdeticel.com.tr
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder