Kısım-1'den sonra devam ediyoruz. (Okumadıysanız 1'i okumanızı şiddetle tavsiye ederim.)
Şimdi başta vermiş olduğumuz 40 kelimeyi tekrar ele alalım. Bu kelimeleri aynı sırada aklımızda tutabilmek için farklı bir yol izleyelim:
Otobüs durağında bekleyen bir heykel dergi okuyor. Derken hızla yağmur yağmaya başlayınca yerinden kalkıyor ve yerdeki kapıyı açıp içine atlıyor.Aşağıda devasa büyüklükte bir saatin üzerine düşüyor.
Saat tik tak sesleri eşliğinde hüngür hüngür ağlıyor ve elindeki mendili az ilerideki gübre yığınının üstüne fırlatıyor.
İğrenç koku burnunuza dolarken gübreleri alıp, bankaya götürüyorsunuz. Kasayı açtığınızda orada bir düğün yapılmakta olduğunu görüyorsunuz. Öyle bir hapşırıyorsunuz ki ağzınızdan çıkanlar yandaki mobilyanın alnına yapışıyor.
Mobilya, elinde çapı beş metre olan kaşıkla bezelye büyüklüğünde ekşi bir elma yiyor. Elmanın suları yanaklarından akarken elmasa dönüşüyor. Elmaslar "şıkır şıkır" sesler çıkararak bir kamyona doluyor. Kamyon, duvarları halı ile kaplı bir mağaraya gidiyor. Mağaranın tam ortasında mısır tarlası var. Mısırlar başlarını yastığa koymuş uyuyor ve bir taraftan da horluyor.
Ampul gözlü böcekler tarlada yangın çıkarıyorlar. Korkan filler bisiklete binerek kaçıyor. Tren istasyonuna vardıklarında ilk trene biniyorlar. Trende köpekbalığına rastlıyorlar.
Köpekbalığı sırtına krem sürülmesini istiyor. Pembe fırfırlı etek giymiş olan aslan ona yardım ediyor ve elleri yapış yapış oluyor.
Aslan durakta iniyor ve mutlulukla ağacın gövdesine kelepçelediği evine gidiyor. Evin camları sütlaçtan, sütlaç her yana akıyor. Bir baston geliyor ve bol şekerli sütlacı yalamaya başlıyor. Bastonun çok yemesinden rahatsız olan midesi onu terk ediyor ve meyhaneye gidiyor. Meyhanede bir duble şehriye çorbası içiyor. Ağzı yanıyor ve etrafa dikenli kaktüsler püskürtüyor.
Bu hikayeyi zihninizde canlandırın. Sonra tekrar başa dönün ve hatırladıklarınızı yazın. Ne oldu? O kadar da zor değilmiş, değil mi?
Şimdi başta vermiş olduğumuz 40 kelimeyi tekrar ele alalım. Bu kelimeleri aynı sırada aklımızda tutabilmek için farklı bir yol izleyelim:
Otobüs durağında bekleyen bir heykel dergi okuyor. Derken hızla yağmur yağmaya başlayınca yerinden kalkıyor ve yerdeki kapıyı açıp içine atlıyor.Aşağıda devasa büyüklükte bir saatin üzerine düşüyor.
Saat tik tak sesleri eşliğinde hüngür hüngür ağlıyor ve elindeki mendili az ilerideki gübre yığınının üstüne fırlatıyor.
İğrenç koku burnunuza dolarken gübreleri alıp, bankaya götürüyorsunuz. Kasayı açtığınızda orada bir düğün yapılmakta olduğunu görüyorsunuz. Öyle bir hapşırıyorsunuz ki ağzınızdan çıkanlar yandaki mobilyanın alnına yapışıyor.
Mobilya, elinde çapı beş metre olan kaşıkla bezelye büyüklüğünde ekşi bir elma yiyor. Elmanın suları yanaklarından akarken elmasa dönüşüyor. Elmaslar "şıkır şıkır" sesler çıkararak bir kamyona doluyor. Kamyon, duvarları halı ile kaplı bir mağaraya gidiyor. Mağaranın tam ortasında mısır tarlası var. Mısırlar başlarını yastığa koymuş uyuyor ve bir taraftan da horluyor.
Ampul gözlü böcekler tarlada yangın çıkarıyorlar. Korkan filler bisiklete binerek kaçıyor. Tren istasyonuna vardıklarında ilk trene biniyorlar. Trende köpekbalığına rastlıyorlar.
Köpekbalığı sırtına krem sürülmesini istiyor. Pembe fırfırlı etek giymiş olan aslan ona yardım ediyor ve elleri yapış yapış oluyor.
Aslan durakta iniyor ve mutlulukla ağacın gövdesine kelepçelediği evine gidiyor. Evin camları sütlaçtan, sütlaç her yana akıyor. Bir baston geliyor ve bol şekerli sütlacı yalamaya başlıyor. Bastonun çok yemesinden rahatsız olan midesi onu terk ediyor ve meyhaneye gidiyor. Meyhanede bir duble şehriye çorbası içiyor. Ağzı yanıyor ve etrafa dikenli kaktüsler püskürtüyor.
Bu hikayeyi zihninizde canlandırın. Sonra tekrar başa dönün ve hatırladıklarınızı yazın. Ne oldu? O kadar da zor değilmiş, değil mi?
Devamı bugün yazacağım 3'üncü kısımda.
Devamı:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder