20 Aralık 2011 Salı

İNGİLTERE BENİ İSTEMİYOR, BEN DE ARTIK İNGİLTERE'Yİ

Ben bir İç Hastalıkları ve Kan Hastalıkları Uzmanıyım. Bu ülkenin Yüksek Öğretim Kurumu bana Doçent unvanı verdi. On bir yıl üniversitelerde öğretim elemanı olarak çalıştım. Altı yıl boyunca öğretim üyeliği yaptım.

Türkiye Cumhuriyetinin yeşil pasaport verdiği bir vatandaş olarak geçtiğimiz günlerde Edinbourg’da kan hastalıkları ile ilgili bir toplantıya katılabilmek için İngiltere’ye vize başvurusunda bulunmaya yeltendim. Sadece birkaç günlük bir toplantı için gerekliydi bu vize. Vize için elbette makul bazı belgelere gereksinim vardı. En az 6 ay geçerli bir pasaport, vesikalık fotoğraf, vize başvuru formu filan… Belki birkaç ek belge daha…

Ama nerede? Bir sürü evrak gerekiyordu vize için…

Bu ek evraklardan ilki güncel ve pozitif bakiyeli şahsi mali durum belgesiydi, yani banka hesap cüzdanı. Bu cüzdanda hesap sahibinin son altı aylık hareketi konsolosluk yetkilileri tarafından görülebilmeli ve T.C.’nin yeşil pasaport verdiği bu akademisyenin hesabındaki para minimum 2.500 TL olmalıydı. Eğer banka hesap cüzdanınız yoksa konsolosluğa bireysel varlık hesap özeti sunabilmeliydiniz. Ama bu belgeyi kesinlikle bilgisayarınızdan almamalıydınız. Çünkü aldığınız belgede banka yetkilisinin ıslak imzasının olması gerekiyordu. Bu belgeye rağmen T.C.’nin akademik unvan verdiği biri olarak mali durumunuz hakkında hala konsolosluk yetkilileri yeterli bir fikir edinemeyebilirdi. Bu nedenle bir de adresinize gelen güncel bir kredi kartı hesap özetini de konsolosluğa sunmalıydınız. Bu hesap özetinin son dönem bir hesap özeti olması şarttı. Eğer bu belgeyi elektronik bankacılık yoluyla elde ettiyseniz bir sahtekârlık yapma olasılığınızın bertaraf edilebilmesi için kredi kartı limitinizin de belgede yer alması gerekiyordu.

Eğer hele bir de benim gibi devlet hizmetinden ayrılmış biriyseniz, işiniz daha da zorlaşmaktaydı. Bu durumda diğer evraklara ek olarak imza örneği, imza beyannamesi de gerekmekteydi. Son altı ay içinde aldığınız bir faaliyet belgesini de konsolosluğa sunmalıydınız. Bütün bunları belgelemek sizin potansiyel tehlike olmadığınızı kanıtlamaya yetmiyordu. Belgeleri hazırlamak için daha fazla çaba harcamanız gerekiyordu. Mesela son 6 ay içinde alınmış olan Oda Sicil Kayıt Belgesinin de evraklarınız arasında yer alması şarttı.

Daha bitmedi…

Vergi levhası, en son ticaret sicil gazetesi ek belgelerinizden bazılarıydı…

Bir akademisyen ve yeşil pasaport sahibi biri olarak başvurunuzda mutlaka SGK işe giriş belgenizi ve SGK prim bordrolarınızı da dosyaya eklemeliydiniz.

Çok sayıda bilimsel makale, kongrelerde sunulmuş çok sayıda bildiri, 3’ü mesleki, 3’ü popüler bilim konularında yazılmış toplam 6 kitabın yazarı olmanız da pek bir şey anlamına gelmeyecekti. Hekim olduğunuzu konsolosluğa kanıtlamak zorundaydınız. Dolayısıyla son bir ay içinde alınmış olması gereken Tabip Odası Üyelik yazısı da gerekiyordu.

Bütün bu şartları sağlıyor olsanız bile tüm bunlar “neden Birleşik Krallığa geliyorsunuz” sorusunun yanıtı değildi. Bu sorunun yanıtlanabilmesi için başka belgelere de gereksiniminiz vardı. İzin belgesi bunlardan biriydi. Antetli bir kâğıtta, yetkili makamın kaşe ve imzası olan, onaylı bu belgeyi de yanınızda bulundurmanız gerekiyordu. Bu yazının içeriğinde isminiz, soy isminiz, işe giriş tarihiniz, unvanınız, göreviniz ve görevli olduğunuz bölümün ismi de olmalıydı.  

Daha bitmedi;

Bir de izin yazısı eklemeliydiniz dosyanıza. Antetli bir kâğıda yazılması gereken bu izin yazısının içeriğinde gidiş-dönüş tarihleriniz ve gittiğiniz organizasyonun ismi de yer almalıydı. Son 3 aylık maaş bordrosu, çalıştığınız kurumun kartı da dosyanızda bulunmalıydı.

Müttefikimiz (!) İngiltere’nin mesaj çok açıktı;

Seni İngiltere ve Birleşik Krallıkta görmek istemiyoruz.

Ben bu mesajı net olarak aldım… Onlara yanıtım ise şudur;

Ben de sizi istemiyorum ve ülkenize gelmiyorum…

Avanaklık düzeyindeki saflıklarımıza, kendi kendimize söylediğimiz “lider ülkeyiz”, “Avrupa Birliği’ne gireceğiz” aldatmacalarına filan boş verin. İngiltere’ye vize başvurusu için gerekenler “bizi nasıl gördükleri” ile ilgili gerçeği tüm çıplaklığı ile ortaya koyuyor.

Dolayısıyla diğer gevezeliklerin tümü laf-ı güzaftır…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder