5 Ocak 2014 Pazar

11.SINIF İNKILAP TARİHİ DERS NOTLARI

                                    2013- 2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI   T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK  DERSİ NOTLARI

Islahat / Reform  : Düzeltme.
İnkılâp: Kökten yapılan değişiklik.
 İnkılâbın Aşamaları:   1)Fikri hazırlık aşaması.
                2) İhtilal (mücadele, aksiyon) aşaması.
                                     3)Yeni düzenin kurulması aşaması.
  TÜRK İNKILÂBI’NIN ÖZELLİKLERİ
1.Türk inkılâbında ulusal egemenlik ve ulusal bağımsızlık birlikte gerçekleştirilmiştir. Bir yandan yurdumuzu işgal etmiş olan devletlere karşı bağımsızlık mücadelesi yapılırken, diğer yandan saltanata karşı da ulusal egemenlik mücadelesi yapılmıştır.
2.Türk inkılâbının hazırlığını yapanlar ve onu aksiyon alanında başarıya ulaştıranlar aynı kişilerdir.
3.Türk İnkılâbı’nda diğer inkılâplarda olan fikri hazırlık safhası yoktur. Çünkü olayların çok hızlı bir şekilde gelişmesi, inkılâbın yapılması için bir tartışma ortamı oluşturulması için yeterli zaman bırakmamıştır. Bu nedenle tartışmak yerine bir an önce amaca ulaşmak için çalışılmıştır.
4. Demokratiktir. Kurtuluş savaşının en başından itibaren yapısal bölgesel ya da ulusal kongreler ve TBMM’nin açılması nedeniyle demokratik bir yöntem izlemiştir.
5. Türk inkılabı evrensel bir özellik gösterir. Bu nedenle bağımsızlığını sonradan kazanan birçok millete örnek olmuştur.
                                XVII. YÜZYIL  (Duraklama Dönemi ) ISlahatları
Eskiye bağlı kalınmış.
Avrupa’daki gelişmeler izlenmemiş.
Yüzeysel çözümler getirilmiştir.
Yönetim ,askerlik, maliye alanlarında ıslahatlar yapılmıştır.
Islahat yapanlar:  II.Osman,  IV.Murat, Kuyucu Murut Paşa,Tarhuncu ahmet paşa, köprülüler
xvııı.Yüzyıl  ( Gerileme Dönemi ) 1718 Pasarofça Antlaşması İle Osmanlı Devleti Batıda Savunma Politikası İzlemiş.
Avrupa’nın Bilim Teknik Üstünlüğünü Kabul Etmiştir.
Avrupa’daki Gelişmeleri Öğrenmek İçin Avrupa’ya Geçici Elçiler Gönderilmiş, Avrupalı Uzmanlardan Yararlanılmıştır.
ıslahat yapanlar :III.AhmetLale Devri Islahatları),I.Mahmut, III.Mustafa ,ı.aBDÜLHAMİT, III.Selim(Nizam-ı Cedit Islahatları)
XIX . (19.)Yüzyıl ISLAHAT HAREKETLERİ (Dağılma dönemi)
Amaçları : Azınlık Ayaklanmalarını Bastırma
Avrupa Devletleri’nin İç İşlerimize Karışmasını Önlemek
Avrupa’nın Desteğini Almak
Dağılmayı Önlemek
Batılılaşmak, Demokratikleşmek
 İlk kez Hukuk alanında da yenilik yapılmıştır.
OSMANLI DEVLETİ’NDE DEMOKRASİ HAREKETLERİ
1)SENED-İ İTTİFAK ( 1808)  II.Mahmut ile Ayanlar Arasında imzalandı.
Osmanlı'da padişahın yetkilerini kısıtlayan ilk belgedir .
Sened-i İttifak padişahın egemenlik haklarını sınırladığından, merkezi hükümetin ne denli zayıflamış olduğunun bir kanıtıdır.
 2)TANZİMAT FERMANI (GÜLHANE HATT-I HÜMAYUNU) (3 Kasım 1839)
Padişah :  I.Abdülmecid
GÜNCEL OLAY: Mısır ve Boğazlar sorunu
 Etkili Düşünce : Osmanlıcılık
 Getirdikleri
Eşitlik : Müslüman ve gayr-i Müslimler eşit. Kabul edilmiş.
Vergide adalet ( gelire göre)
Askerlik vatan görevi oldu.Müslüman olmayanlarda askerlik yapacaklar.
Kanun gücünün üstünlüğü kabul edildi. Yargılanmadan kimse cezalandırılmayacak.
Müsadere ( Devletin kişilerin malına el koyması)kaldırıldı.
Padişah , kanun gücünün üstünlüğü kabul etti.
Hukukun üstünlüğü kabul edildi. Osmanlı'da ilk kez anayasacılık hareketi başlamıştır. Ama anayasa değil.
Devlet ve vatandaşın karşılıklı hak ve görevleri belirlendi. Haklar tüm vatandaşlar için geçerlidir.
 UYARI: Tanzimat Fermanı'nın ilanından sonra Avrupa tipi yeni mahkemeler ve okulların açılması eğitim ve hukuk alanında ikiliklerin oluşmasına neden olmuştur.
Osmanlı aydın sınıfı yetişmiştir.( Jön Türkler)
   3)ISLAHAT FERMANI ( 28 ŞUBAT1856)
Güncel Olay : Kırım Savaşı  ve Paris Konferansı
Padişah :  I.Abdülmecid.  (Paris anlaşması görüşmeleri sürerken Islahat Fermanı ilan edilmiştir)
Dış baskı sonucu hazırlanmıştır.
Azınlıklara yöneliktir.
Bu Fermanın   Paris Anlaşmasında  bir madde olarak yer alması Avrupa devletlerinin iç işlerimize karışmalarına neden olmuştur..  
GETİRDİKLERİ :
Gayr-i Müslimler :
1)Devlet memuru olabilecek ( Müslüman olma şartı kalktı)
2)Askerlik bedelli yapabilecekler.
3) Belediye ve il genel meclislerine üye olabilecekler (siyasi imtiyaz verilmiştir.),
4)Okul, hastane, kilise açma hakkı verildi.
5)Küçük düşürücü sözler söylenmeyecek.
6) Yabancı uyruklular vergisini vermek koşuluyla mal mülk edinebilecek
4) I.meşrutİyet   ( 23 Aralık 1876 )
Padişah: II.Abdülhamit
ilanda etkili olan grup:  Jön Türkleri
Etkili düşünce :  Osmanlıcılık
 Güncel olay :  İstanbul  Tersane Konferansı  ( Rusya’nın kışkırtması ile Balkanlarda çıkan isyanı görüşmek )
 MEŞRUTİYET = Padişah  + Meclis+ Anayasa
I.MEŞRUTİYETİ DAHA ÖNCEKİ ISLAHATLARDAN AYIRAN ÖZELLİKLER
1)Osmanlı Devletinde ilk kez halk yönetime katıldı. Rejim değişikliği oldu.
2) ilk kez Anayasa kabul edildi.  (  Kanun-i Esasi )
 3)Meclis iki kısımdan oluşmuş.
      Ayan Meclisi : Padişahın seçtiği üyelerden oluşur. Ölünceye kadar görev yaparlar.
     Mebusan  Meclisi : Üyelerini halk  seçer. Görev süreleri 4 yıldır.
4) Halk kısıtlı da olsa ilk kez seçme ve seçilme hakkını elde etmiştir.
UYARI: Kanun-u Esasiye göre hükümet padişaha karşı sorumluydu.
Meclisi açıp kapama yetkisi padişaha ait idi. Yeni yasa ve yasa değişikliği teklifi padişah onayı olmadan meclise getirilemiyordu.
Bu durum Osmanlı Devleti'nin monarşik  yapısının  hala devam ettiğini göstermektedir.
I.Meşrutiyet’in Kısa Sürme Nedeni: 1877-78 Osmanlı - Rus Savaşının başlaması üzerine, meclisin uyumlu çalışmadığı gerekçesiyle II.Abdülhamit,  parlamentoyu dağıtarak, Meşrutiyet rejimini yürürlükten kaldırmış,
İSTİBDAT DÖNEMİ ( Baskı Dönemi) 1878- 1908 I.Meşrutiyetin sona ermesinden II. Meşrutiyetin ilanına kadar geçen 30 yıllık süre.
Padişah : II.A bdülhamit
Etkili düşünce :Ümmetçilik
Basına sansür konmuş
Aydınlar sürgüne gönderilmiş
Topraklar kayıpları fazla
Düyun-u Umumiye ( Genel Borçlar İdaresi ) kuruldu
5) II.MEŞRUTİYET'İN İLANI   (23 Temmuz )1908)
İlanında Etkili Olan Grup: İttihat ve Terakki
Görünürdeki Amaç :R eval Görüşmesi’nin kararlarını etkisiz hale getirmek
Etkili Düşünce :Turancılık
II. Meşrutiyet’in Yarattığı Karışıklık Sonucu Kaybettiğimiz Topraklar
Bulgaristan bağımsızlığını ilan etmiştir.
Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, Bosna-Hersek’i topraklarına katmıştır.
Girit, Yunanistan’a bağlanma kararı almış
* Osmanlı Devleti’nde çok partili hayata geçilmiş. İttihat ve Terakki Partisi,Hürriyet ve İtilaf Partisi,  Ahrar  Partisi  kuruldu.
31 MART OLAYI  (13 NİSAN 1909): Meşrutiyet yönetimi yıkmak için çıkarılmıştır.
     31 Mart Olayının Sonuçları:
1)- Mahmut Şevket Paşa komutasındaki Hareket Ordusu İstanbul’a gelerek ayaklanmayı bastırmıştır.(MUSTAFA Kemal bu orduda Kolağasıdır.)
2)- II. Abdülhamit tahttan indirilmiştir. Yerine V.Mehmet Reşat padişahlığa getirilmiştir.
3)- Kanun-i Esasinin bazı maddeleri değiştirilmiştir: Padişahın yetkileri kısıtlandı.
TRABLUSGARP SAVAŞI (1911-1912)
Osmanlı Devletixİtalya
NEDENLERİ: 1)Siyasi birliğini geç kuran İtalya’nın sömürgecilik faaliyetlerine girişmesi.
2)İtalya’nın Habeşistan’a saldırması ve başarılı olamaması.
3) İtalya’nın diğer Avrupa devletleri ile anlaşması.
4) Trablusgarp’ın İtalya’ya yakın ve savunmasız olması.
5) Trablusgarp’ın ticaret yolları üzerinde bulunması ve zengin maden yataklarına sahip olması.
Mustafa Kemal Trablusgarp ve Derne’de, Enver Bey de Bingazi’de başarılar kazanmıştır.
Savaşın uzun sürmesi İtalya’yı maddi sıkıntıya sokmuş, savaşın bitmesini isteyen halkın tepkisi üzerine İtalya, Osmanlı’yı barışa zorlamak için On iki Ada’yı işgal etmiştir.
Bu sırada I.Balkan Savaşı’nın başlaması, Osmanlı’yı zor durumda bırakmış ve Osmanlı Devleti İtalya ile Uşi Antlaşması’nı imzalanmıştır,
Uşi Antlaşması (18 Ekim 1912)
1)Trablusgarp ve Bingazi  İtalya’ya bırakılacak.
 Osmanlı Devleti’nin Kuzey Afrika’da toprağı kalmamıştır.
İtalya Doğu Akdeniz’de önemli bir güç olmuştur.
2)On iki Ada, Balkan Savaşı’ndan sonra geri alınmak üzere geçici olarak İtalya’ya bırakılacak.
     İtalya Ege Denizi’ne yerleşmiştir.
     12 Ada geri alınamamıştır.
Yunan işgaline uğraması tehlikesine karşı İtalya’ya emanet bırakılan On İki Ada’yı Balkan Savaşları sonucunda İtalya Osmanlı Devleti’ne vermemiştir. Lozan Antlaşması ile Rodos ve On İki Ada İtalya’ya bırakılmıştır. İkinci Dünya Savaşı’nın sonuna kadar adaları elinde bulunduran İtalya bu savaşta yenilince, 10 Şubat 1947’de Paris’te imzalanan Barış Antlaşması ile işgal ettiği On İki Ada’yı Yunanistan’a vermiştir.
3) Trablusgarp ve Bingazi dini bakımdan Osmanlı halifesine bağlı kalacak. (Böylelikle Osmanlı Devleti Trablusgarp halkıyla olan dini-kültürel bağını sürdürmeyi hedeflemiştir.)
                 BALKAN SAVAŞLARI (1912-1913)
Nedenleri: 1)Balkan devletlerinin Osmanlı Devleti’ni Balkanlardan atarak topraklarını büyütmek istemeleri
2)Rusya’nın Balkanlar’da takip ettiği politika. (Panslavizm)
3) Rusya ve İngiltere arasında yapılan Reval Görüşmeleri (1908).
4) Trablusgarp savaşının devam etmesi
 5)Kiliseler Kanunu’ nun çıkarılması ( 2 Temmuz 1910) Bununla "ihtilaflı kilise, mektep ve mukaddes yerlerde hangi unsurun nüfusu çok ise ona aittir" esasını kabul etti. Kiliseler Kanunu bu düşmanlığı sona erdirdi, o zamana kadar birbirleriyle mücadele edenlerin birleşerek Osmanlı Devleti’ne karşı mücadele etmelerine sebep oldu.
 I.Balkan Savaşı (1912)  :Yunanistan +Bulgaristan + Sırbistan + Karadağ  x Osmanlı Devleti
Bulgar ordusu, Edirne’yi kuşatmış, Kırklareli ve Lüleburgaz’ı da alıp Çatalca’ya kadar ilerlemiştir.
Yunanlar Ege adalarına asker çıkarmıştır.
Osmanlı Devleti’nin Yenilme Nedenleri:
Balkanlardaki ordunun terhis edilmesi
Osmanlı ordusu içindeki siyasi çekişmeler,
Haberleşme sisteminin olmayışı,
Cephane eksikliği
Avrupa   devletlerinin Balkan uluslarını desteklemesi.
Balkan   devletlerinin birlikte hareket etmesi.
SONUÇLARI
1)Osmanlı Devleti Londra Barış Antlaşması’nı imzalamıştır.(1913) Midye-Enez hattının batısındaki topraklarımız kaybedildi.
2) Arnavutluk savaş sırasında bağımsızlığını ilan etmiştir. (Balkanlar’da Osmanlı’dan ayrılan son devlet )
3)Londra Görüşmeleri devam ederken Bâb-ı Âlî Baskını gerçekleşmiş (1913). İttihat ve Terakki yönetimi ele geçirmiştir.
4)Bulgaristan en fazla toprağı alarak Ege Denizi’ne ulaşmıştır.
5) Osmanlıcılık fikri sona ermiştir.
6)Mustafa Kemal’in; “Ordu siyasete karışmamalıdır” sözünün doğruluğu anlaşılmıştır.
7)Ege Adaları geri alınamadı.
II.Balkan Savaşı (1913)
Nedeni :  Osmanlı Devleti’nden alınan Balkan topraklarının paylaşılamaması. Bulgaristan’ın çok toprak alması
Yunanistan + Sırbistan + Karadağ  +Romanya xBulgaristan
Balkanlar’daki tüm devletler Bulgaristan’a saldırmıştır.
Osmanlı Devleti Edirne ve Kırklareli’ni geri almıştır.
SONUÇLARI: 1)Bulgaristan yenildi. Balkan devletleri, aralarında Bükreş Antlaşması’nı imzalayarak savaşa son vermiştir (10 Ağustos 1913). Antlaşmaya göre Bulgaristan; Yunanistan, Sırbistan ve Romanya’ya toprak vermiş. Sınırları küçülmüştür.
Rusya  ve Balkan Devletleri ile arası açılan  Bulgaristan’ın   Avusturya ve Osmanlı Devleti ‘ne  yakınlaşmasına neden olmuştur.
2)İstanbul ve Atina Antlaşmalarında Bulgaristan ve Yunanistan da yaşayan Türklere "Azınlık"  statüsü verildi. Balkan Türkleri sorunu çıkmıştır.
3) Balkan Savaşları bloklar arası gerginliği ve silahlanma yarışı artmıştır.
4)Osmanlı ordusunda yeni düzenlemeler yapıla düşüncesine neden olmuştur.
 OSMANLI DEVLETİ’NİN II.BALKAN SAVAŞI SONUNDA İMZALADIĞI ANTLAŞMALAR
1) İstanbul Antlaşması (29 Eylül 1913 - Bulgaristan ile imzalanmıştır )
    Kırklareli, Dimetoka ve Edirne Osmanlı’da kalacak.
   Meriç Nehri batı ile sınır olacak.
2) Atina Antlaşması (14 Kasım 1913 Yunanistan ile imzalanmıştır)
   Girit; Yunanistan’a bırakılacak.
   Yunanistan’da kalan Türklerin hakları güvence altına alınacak.
   Ege adalarının geleceğini büyük devletler belirleyecek.
3) İstanbul Antlaşması (13 Mart 1914 Sırbistan ile imzalanmıştır)
Sırbistan’da kalan Türkler’in hakları güvence altına alınacaktır. Osmanlı Devleti’nin Sırbistan ile sınırı olmadığından antlaşmada sınır problemi yaşanmamıştır.
                      BALKAN SAVAŞLARI SONUNDA KAYBEDİLEN TOPRAKLAR :
Batı Trakya, Arnavutluk,Makedonya, Bozcaada ve Gökçeada dışındaki Ege Denizindeki adalarını kaybettik.
 OSMANLI DEVLETİ’NİN DAĞILMASINI ÖNLEMEK İÇİN ORTAYA ATILAN FİKİR AKIMLARI
1)Batıcılık :  Temeli  Lale Devri’nde atılan Batıcılık düşüncesini savunanlar devletin kurtuluşunu Batı’nın teknolojisini ve bilimini Osmanlı ülkesine getirmekte görmüşlerdir.
2)Osmanlıcılık : Milliyetçilik  akımının Osmanlı Devleti üzerindeki yıkıcı etkilerine karşı ortaya atılmış bir fikir akımıdır.
Bütün Osmanlı halkını din ve mezhep farkı gözetmeden eşit  hak ve yetkilerin verilmesini  savunan siyasi görüşün    adıdır. Tanzimat, Islahat ve I. Meşrutiyet’in ilanında  etkili  olan düşüncedir. Osmanlıcılık düşüncesi Berlin Antlaşması ile  zayıflamış (1878), Balkan Savaşları ile etkisi kaybolmuştur.
3)İslamcılık (Ümmetçilik): Islahat Fermanı ile  gayr-i müslimlere verilen ayrıcalıklar Müslüman aydınları harekete geçirmiş; İslamcılık düşüncesi ortaya konulmuştur. Avrupalıların Panislamizm dedikleri bu düşünce  II.Abdülhamit döneminde devletin resmi politikası haline gelmiştir. Padişahın bunda iki amacı vardı: Dar anlamda: İmparatorluğu korumak ve devam ettirmek. Geniş anlamda: Hilafet çatısı altında dünya İslam birliğini sağlamaktı. İslamcılık düşüncesi I.Dünya Savaşı sonunda etkisini kaybetmiştir. .                                                                                                                                                  
4)Türkçülük : Osmanlı sınırları içindeki Türkler arasında birlik kurulmasına Türkçülük, tüm dünyada yaşayan Türkler arasında kurulacak birliğe ise Turancılık denmiştir Türkçülük akımı, Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasında etkili olmuştur.Türkçülük akımının en büyük savunucusu Ziya Gökalp'tir.Mehmet Emin Yurdakul, Yusuf Akçura, Ömer Seyfettin   diğer temsilcileridir.
5. Adem-i Merkeziyetçilik
Merkezi yönetimin yetkilerinin azaltılması, yerinden yönetime önem verilmesi savunulmuştur.
Devlet içindeki değişik unsurların yönetime katılması istenmiştir.
Savunucusu Prens Sebahattin'dir.( Osmanlı padişahlarından Sultan Abdülmecit'in torunu
Türk siyasi tarihinin ilk muhalefet partisi olan  Osmanlı Ahrar Fırkası'nın kurucusudur.
Not:  Atatürk Türkiye Cumhuriyeti'ni kurarken Türkçülük ve Batıcılık akımlarından etkilenmiş, inkılapları da Türkçülük ve Batıcılık akımları doğrultusunda gerçekleştirmiştir.
                  MUSTAFA KEMAL’İN HAYATI
 Atatürk'ün Baba Soyu:  Anadolu'nun da Türkleşmesinde önemli roller oynayan “Kızıl-Oğuz” yahut “Kocacık Yörüklerindendir. Karaman’dan gelerek Rumeli’ye göç etmişler. Dedesi Kızıl lakaplı Hafız Ahmet Efendi ‘dir..
Atatürk'ün Anne  Soyu:  Anne soyu da Konya, Karaman civarından Rumeli’ye göçürülüp, iskan edilmiş olan Yörüklerdendir. Bu sebeple aileye “Konyarlar” da denilmektedir. Mustafa Kemal'in anne soyundan dedesi Sofu-zade Feyzullah Efendi'dir.
Ali Rıza Bey ( 1839-  1888): Mustafa Kemal’in babası .1871 yılında Zübeyde Hanım  (1857-1923) ile evlendi.
Evkaf İdaresi'nde kâtiplik, gümrük memurluğu,  kereste ve sonra tuz ticareti yaptı.
Çocukları : Fatma, Ömer, Ahmet, Mustafa (1881-1938), Makbule ve Naciye
Makbule Atadan(( 1885, 1956 ) evlendikten sonra Boysan soyadını almıştır. Atatürk’ün hayatta kalan tek kardeşi.
Yaşadığı Çevre :Mustafa Kemal’in çocukluk ve gençliği, Osmanlı Devleti’nin en sıkıntılı yıllarına rastlar. Onun yaşadığı şehir olan Selanik, 19. yüzyılın sonlarında sık sık çatışmalara sahne olan Makedonya bölgesindedir. Bu bölge aynı zamanda Avrupa’daki kültür hareketlerinin ve siyasi gelişmelerin etkisi altındaydı.
GİTTİĞİ OKULLAR
1)Mahalle Mektebi : 1887’de Annesinin isteğiyle  gitti. Buradaki “Hüsnühat” öğretmeni Çopur Hafız Emin Efendi çocukları yere oturtarak dizlerinde yazı yazdırıyordu. Mustafa buna bir türlü alışamadı ve buradaki öğrenciliği kısa sürdü.
2) Şemsi Efendi Mektebi : Şemsi Efendi, eğitim tarihimizde yeni pedagojik yöntem ve uygulamaları ilk deneyenlerdendir.Burada modern eğitim uygulanmaları yapılıyordu.
Şemsi Efendi İlkokuluna devam ederken babasını kaybetti. Bunun üzerine kısa bir süre öğrenimine ara vermek zorunda kaldı.
 Zübeyde Hanım, oğlu Mustafa ve kızı Makbule ile birlikte Selanik yakınlarında çiftlik işleten kardeşinin yanına gitti Burada el becerileri  ve fiziği , sorumluluk duygusu gelişti.Doğa sevgisi oluştu .Burada 6  ay kaldılar.
3)Selanik  Mülkiye Rüştiyesi: (1892) : Matematik öğretmeni ve müdür yardımcısı olan “Kaymak Hafız” diye anılan Hüseyin Efendi genç Mustafa’yı haksız yere dövdüğü buradan ayrılmış.
4)Selanik Askerî Rüştiyesi (1893) : Bu okulda Matematik Öğretmeni Yüzbaşı Üsküplü Mustafa Sabri Bey ona anlamı mükemmellik, olgunluk olan “Kemal” adını verdi.
Fransızca öğretmeni Yüzbaşı Nakiyüddin Bey, geleceğe ilişkin ilk fikirleri vermiştir. Bir askerin mutlaka yabancı dil bilmesi gerektiğini söylüyor.
Burada başarılı bir eğitim hayatı geçirdi. Disiplinli ve planlı olma alışkanlığı kazandı. Arkadaşları arasında zekası ile kendini gösterdi. Aldığı görevleri başarı ile yaptı.Özgüveni arttı.
5) Manastır Askeri İdadisi (1896-1899) : Tarih öğretmenleri Topçu Kolağası Mehmet Tevfik Bey,  tarih sevgisi oluşturmuş ve tarih alanında o’na yeni ufuklar açmıştır.
Mustafa Kemal’i en çok etkileyen arkdaşlarından biri olan Ömer Naci, ona edebiyat ve şiir merakı aşılayacaktır.
Kitabet öğretmeni Mehmet Asım Efendi, öğrencisinin askerliğe biraz ters düşen edebiyata fazla kapılmasını önledi.
Ali Fethi ( Okyar) ile arkadaş oldu. O’ndan Fransız  İhtilali’nin öncüleri olan Volter, JJ.Russo gibi  düşünürleri öğrendi.
2.Sınıfta 1897 Osmanlı Yunan Savaşı çıkar. Gönüllü olarak katılmak ister. Hem İdadi öğrencisi olduğu için, hem de 16 yaşında olduğundan dolayı cepheye gidememiştir.
Manastır kenti ve girdiği bu okul Mustafa Kemal’in ülke sorunları, vatan ve millet sevgisi, milliyetçilik, bağımsızlık, özgürlük gibi düşüncelerinin gelişmesinde önemli rol oynamıştır.
6.İstanbul Harp Okulu (1899-1902) :  Namık Kemal’in kitaplarını gizli okudu. El yazısı gazete çıkardı. Memleket meseleleri üzerindeki düşünceleri daha da olgunlaştı.
7.İstanbul Harp Akademisi (1902-1905 ) :Fransızcasını ilerletmek için dersler aldı .Fransızca gazeteler getirtip okunmasını sağladı. El yazısı gazete çıkarmaya devam etti. Basıldılar. Akademi komutanı Ali Rıza Bey hürriyet fikirlerini benimsediği için sözlü uyarıda bulundu.
1905 yılında Kurmay Yüzbaşı olarak mezun olur.
Mezun olduktan sonra da siyasi faaliyetlerini devam eder. Kiraladıkları evde toplantılar yapar.İhbar edilirler .Bu nedenle Mustafa Kemal Makedonya’ya değil Şam’a gönderilir.
ASKERLİK HAYATI
1-.Kemal 1905 yılında Kurmay Yüzbaşı olmuştur. İlk görev  yeri Şam’da bulunan 5.Ordu .Burada Vatan ve Hürriyet Cemiyeti’ni kurdu.Gizlice Selanik’e gitti.İttihat ve Terakki Cemiyeti liderleri ile görüştü.Vatan ve Hürriyet Cemiyeti’nin şubesini açtı.
2-1907’de Selanik’te bulunan  3.Orduya tayin edildi. Selanik’e gitti. Vatan ve Hürriyet Cemiyeti ile İttihat ve Terakki Cemiyeti birleşti.
3-1909 da 31 Mart Olayı’nı bastırmak için kurulan Hareket Ordusu’nda Kurmay Başkanı olarak  görev aldı.
4-1910 Fransa  Fransa  Picardie  (Pikardi )Manevraları ‘nda Osmanlı ordusunu temsil etti.
5-1911Trablusgarp Savaşı’nda Derne ve Tobruk Cephelerinde  savaştı.Bu savaştan sonra Binbaşı oldu.
6-I.Balkan Savaşı sırasında Çanakkale ve Gelibolu ‘nun  savunması için kurulan kuvvetlerin Şube Müdürlüğü görevini üstlenmiştir.( 25 Kasım 1912)
 II.Balkan Savaşı’nda Bolayır’da hazırladığı birliklerle , Edirne’nin geri alınmasında görev aldı.
7-Balkan Savaşları’ndan sonra Sofya  Askeri Ateşemiliterliğine   getirildi. (27 Ekim 1913 ) Bu görevde iken 1914 yılında yarbaylığa yükseldi. Ateşemiliterlik görevi Ocak 1915’te sona erdi.
8-I.Dünya Savaşı’nda:  Çanakkale Cephesi  : Mustafa Kemal 19. Tümeni kurdu. 25 Nisan 1915'te Arıburnu’na çıkan düşman kuvvetlerini, Mustafa Kemal’in komuta ettiği 19. Tümen Conkbayırı’nda  durdurdu. Mustafa Kemal askerlerine “Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum!” diyerek savaşın kaderini değiştirmiştir.
 Bu cephedeki başarıları O’nun   Anafartalar Kahramanı  olarak tanınmasına neden oldu.
                              Kafkas Cephesi :  1 Nisan 1916'da tümgeneralliğe yükseldi.
                                                             Muş ve Bitlis’i Ruslardan geri aldı.
5 Tem1917 de General Falkenhein  emrindeki orduya atandı. O’nunla anlaşamayıp istifa etti.
Veliaht Vahdettin Efendi’yle Almanya’ya giderek cephede incelemelerde bulundu.
Bu seyahatten sonra hastalandı. Viyana ve Karisbad’a giderek tedavi oldu.
V.Mehmet Reşat’ın vefat etti. Yerine VI.Mehmet Vahdettin geçti( 4 Temmuz 1918)
Yeni padişah Mustafa Kemal’i saraya çağırdı.
          Suriye Cephesi’ne 7.Ordu Komutanı olarak atandı. Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan sonra Yıldırım Orduları Komutanlığı’na atandı.
7 Kasım 1918 ‘de   Yıldırım Orduları Komutanlığı’ ve  7.Ordu Komutanlığı kaldırılınca Mustafa Kemal İstanbul’a döndü.
13 KASIM 1918 ‘de  (İtilaf devletlerinin İstanbul’a geldikleri tarih) İstanbul ‘a geldi.
9- Kurtuluş Savaşı: 7-8 Temmuz 1919 askerlik mesleğinden istifa etti.
5 Ağustos 1921 ‘de TBMM tarafından Başkomutanlık yetkisi verildi.  Sakarya Meydan Muharebesi ‘ne komutanlık yaptı. Gazi unvanı ve Mareşallik rütbesi verildi.
26 Ağustos 1922 ‘de başlayan Büyük Taarruz’u yönetti.
30  Ağustos 1922  Başkomutanlık Meydan Muharebesi’ni  ( Dumlupınar Meydan Muharebesi) kazandı.
Siyasi Hayatı
Harp Okulu yıllarından başlayarak ülke sorunları ile ilgilendi.
Vatan ve Hürriyet Cemiyeti’ni kurdu.
19 Mayıs 1919 ‘da Samsun’a çıkarak Kurtuluş Savaşı’nı başlattı  ve önderliğini yaptı.
Erzurum ve Sivas Kongreleri’nde başkan oldu.
Temsil Heyeti’nin başkanı oldu.
23 Nisan 1920 TBMM2nin açılmasıyla Meclis başkanı ve hükümet başkanı olarak görev yapmıştır.
29 Ekim 1923 Cumhuriyet’in ilanı ile Cumhurbaşkanı seçildi. Ölümüne  kadar bu görevi yaptı.
Mustafa Kemal’i Etkileyen Şehirler
SELANİK: Osmanlı’nın batıdaki en gelişmiş şehridir.
İşlek bir limana sahiptir.
Avrupa ile demiryolu bağlantısı vardı.
Farklı milletler bir arada yaşıyordu.
Birçok dilde yayınlanan gazete vardı.
Avrupa’da çıkan gazete ve dergileri (Kitapları) anında okuma imkânı vardı.
Burada  Meşrutiyeti ilan ettirmek isteyen İttihat ve Terakki Cemiyeti faaliyette idi.
Deniz ve demiryolu bağlantısı ile Avrupa’daki fikir akımları kolayca Selanik’e geliyordu. Padişahın baskısının az olması ve farklı ulusların bir arada yaşaması dolayısıyla bu fikir akımları yerleşiyordu.
Hıristiyan milletlerin Osmanlı Devleti’ne karşı ayaklanmaları  büyük devletlerin yayılma politikaları en çok burada hissediliyordu.
Selanik’te yaşanan siyasi, kültürel ve etnik zenginlik Mustafa Kemal’in hafızasında derin izler bıraktı. Yapacaklarının   alt yapısını oluşturdu.
MANASTIR:(Makedonya) : Mustafa Kemal’in askeri idadiyi okuduğu Manastır canlı bir ticarete sahipti. Konsolosluk binaları vardı.
Aralarında etnik çatışmalar olan  farklı uluslar vardı.
Mustafa Kemal  burada Namık Kemal’in ve Mehmet Emin Yurdakul’un eserleri ile tanıştı. Tarih bilinci burada başladı. Fransız düşünürlerinin eserlerini okudu.
Yabancı devletlerin müdahaleleri (Manastır’daki  Mustafa Kemal’de Türklerin geleceği ile ilgili ilk soru işaretlerini uyandırdı.
İSTANBUL: Mustafa .Kemal’in başkente ilk gelişi eğitim amaçlıdır.
Başkent’te siyasi faaliyetleri yakından takip etti. Beyoğlu (Pera)ve Galata şehrin batıya açılan yüzüydü. Tiyatro, konser ve balolar düzenleniyordu. Fransızca gazeteler vardı.
Atatürk’ün siyasal düşünceleri burada olgunlaşmaya başladı. Burada eğitimine devam etmekle birlikte ülke sorunlarıyla da ilgili düşünmeye başladı. Mustafa  Kemal , okul yıllarında arkadaşlarına konferans niteliğinde konuşmalar yaptı.
Askerlik hayatı süresinde değişik görevlerde bulunan Mustafa Kemal, 13 Kasım 1918 de İstanbul’a gelip Harbiye Nezaretinde göreve başladı. Bu dönem de İstanbul, itilaf devletlerinin işgali altına girmişti.
Arkadaşı Fethi Okyar ile beraber Minber(Kürsü) adlı bir gazete çıkararak kamuoyunu aydınlatmaya çalıştı.
 Ayrıca Şişli’deki evinde  arkadaşlarıyla konuşup, çözüm yolları aradı. Sonunda Anadolu’ya geçmeye k arar verdi.
SOFYA ( Bulgaristan) :Balkan Savaşlarından sonra askeri ateşe olarak Sofya’ya gönderildi.
Sosyal hayat çok canlıydı. Batılı yaşam tarzını yakından gördü. Opera binasının açılış galasına gitti.
Düzenlenen birçok balo, yemekli toplantıda Avrupa Devletleri’nin temsilcileri ile görüştü.
Bulgaristan’da kalan Türklerle yakından ilgilendi. Türklerin yaşadığı yerleri ziyaret etti. Türkçe yayınlanan gazetelerle irtibat kurdu.
Bulgar meclisinin toplantılarına katıldı.
ŞAM : Geri kalmış, merkezden uzaktı.
Arap kabileleri sürekli isyan halindeydi. Devletin  burayı kontrol etmekte zorlandığını gördü. Bu bölgede yaşadıklarından sonra kafasında ulus- devlet oluşturulmasının gerekliliği ön plana çıktı.
Vatan ve Hürriyet Cemiyetini kurdu.
Mustafa Kemal’i En Çok Etkileyen Düşünür ve Yazarlar                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                    
Mehmet Emin Yurdakul
Ziya Gökalp – Türkçülük akımı temsilcisidir. (Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak
Tevfik Fikret – Çağdaş ve  inkılâpçı
Namık Kemal - Vatan şairi. Mustafa Kemal O’nu Türk milletinin yüzyıllardır beklediği ses olarak nitelendirmiştir.  Fransız İhtilali’nin fikri hazırlayıcılarından Jan Jak Russo , Montesku, Volter özgürlükçü ve cumhuriyetçi fikirleriyle etkilemiştir.                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                    
Olayları akılcı bir biçimde değerlendirme konusunda Rasyonalizmin (akılcılık) önde gelen isimleri Descartes ve Kant etkili olmuştur.
Mustafa Kemal’in Okuduğu Kitaplar
M. Kemal’in şahsi kütüphanesinde 3500 civarı kitap vardır.
Öğrenciyken okuduğu kitaplarda cumhuriyet kelimesinin altını çizmiştir.
ESERLERİ
      1-En büyük eseri Türkiye Cumhuriyeti’dir.
      2-Mustafa Kemal’in ortaya koyduğu ;Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Laiklik, Devletçilik , İnkılapçılık
İlkeleri Türkiye Cumhuriyeti’nin vazgeçilmez temel taşlarıdır.
     3- Nutuk en önemli eserleri arasındadır. Nutuk’ta 19 Mayıs’ta Samsun’a çıkmasıyla başlayan Kurtuluş Savaşı yıllarını, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu ve 1927 yılına kadar gerçekleşen inkılâpları anlatmıştır.
       15-20 Ekim 1927 tarihleri arasında, Cumhuriyet Halk Partisinin II. Büyük kurultayında okumuştur.
      4-Askerlik tekniği ve sanatı ile: “Cumalı Ordugahı”  Taktik ve Tatbikat Gezisi , Zabit ve Kumandan ile Hasbihal  adlı kitapları yazdı.
       Takımın Muharebe Talimi,  Bölüğün Muharebe Talimi adlı eserleri    Almancadan çeviridir.
      5-Ortaöğretim için “Geometri” kitabını yazmıştır.
      6-Liseler için de dört ciltlik “Tarih” kitabının yazılmasına öncülük etmiştir.
      7.Vatandaş için Medeni Bilgiler” adlı kitabın yazılmasında da katkıları vardır.
ATATÜRK’ÜN KİŞİSEL ÖZELLİKLERİ ve ÇEŞİTLİ YÖNLERİ
1)VATAN VE MİLLET SEVGİSİ  : Atatürk,vatanı ve milleti için yaptıklarını asla yeterli bulmayan engin bir ruh yüceliğine sahipti.Vatan savunmasını her şeyin üstünde tutmuştur.Kendi büyüklüğü ile değil , milletinin büyüklüğü ile övümüştür.
2)MANTIKLI VE GERÇEKÇİ OLUŞU:  Atatürk’ün en önemli yönlerinden biri de,her işinde mantık kurallarının dışına çıkmaması, her sorunun çözümünde mantık kurallarına göre hareket etmesidir. Atatürk’ün gerçekleştirdiği bütün eserlerin temelinde mantık ve akılcılık vardır. Atatürk,”Akıl ve mantığın çözümleyemeyeceği mesele yoktur.”diyerek bunu vurgulamıştır.
3)YARATICI DÜŞÜNCESİ: Yaratıcı düşüncesiyle  kimsenin hayal dahi edemediği işleri başarabilmiştir.Askeri alanda yeni yöntemler denemiştir.Yaptığı inkılapların her biri yaratıcı düşüncesinin bir sonucudur.
4)İLERİ  GÖRÜŞLÜLÜĞÜ:Olayların gidişatını bakarak nasıl sonuçlanabileceğini önceden sezebilmiştir. ‘’Yolunda yürüyen bir yolcunun yalnız ufku görmesi yetmez. Muhakkak ufkun ötesini de görmesi ve bilmesi gereklidir.” diyordu. Atatürk’ün ileri görüşlülüğüne en çarpıcı örnek, 1932’de Amerikalı General Mac Arthur’la yaptığı görüşmede, 1939’da çıkacak ve 1945 yılına kadar devam edecek olan İkinci Dünya Savaşı’nı ve sonuçlarının nasıl olacağını ifade etmesidir.
5)ÖNDER OLUŞU : Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasında ve inkılapların yapılmasında Türk Milletine önder olmuştur.Atatürk esir milletlerinde önderi , umut ışığı olmuştur.
6)İDEALİST OLUŞU : Atatürk'ün, ilk ve en büyük ideali, tam bağımsız, millet egemenliğine dayalı,laik,çağdaş bir cumhuriyetti.Akılcı ve gerçekçi olan Atatürk'ün, ideallerini oluşturan düşünceler de hayal ürünü değildir, gerçekleşmeleri mümkün ideallerdir. Onun idealleri, Türk milletinin ihtiyaçlarından doğmuş, Milli Mücadele ve Cumhuriyet Dönemi'nde gerçekleşmiştir. Bu idealleri ve fikirleri ile yeni nesillere hedef ve yol göstermiştir.
7)İNKILAPÇILIĞI: Türk milletinin ilerlemesini ve gelişmesini esas almıştır. Toplumun , zamanın şartlarına uygun olarak gelişmesini ve yenilenmesini hedeflemiştir.
8)BİRLEŞTİRME VE BÜTÜNLEŞTİRME GÜCÜ: Kurtuluş Savaşı’na başlamadan önce Türk milletini aynı amaç etrafında birleştirdi.Böylece düşman karşısında kesin zafere ulaşma imkanını buldu.
9. TÜRK ‘ÜN ÖZ  VASIFLARINI İLK KEZ ORTAYA KOYAN TÜRK BÜYÜĞÜ OLUŞU :10.Yıl Nutku’nda Türk milletinin özelliklerini belirtmiştir.
10. YERSİZ ACIMA GÜCÜNÜ KONTROL: Atatürk, devlete ve millete zarar veren davranışlara hiç taviz vermezdi. Toplum ve memleket menfaati için aldığı kararlarda, hissî de davranmazdı. İhmale, tembelliğe, yalan ve riyaya hiç tahammül edemezdi. Türk milletinin bağımsızlığına göz dikenlere karşı da en sert tepkileri göstermekten asla çekinmezdi.
11. GURURA VE ÜMİTSİZLİĞE YER VERMEMESİ: Atatürk, felaketlerde umutsuzluğa kapılmamış ve daima engelleri kaldırmayı ve başarıyı elde etmeyi düşünmüştür. Başarılı olunca da hiçbir zaman gurura kapılmamıştır. Bir milleti yok olmaktan kurtarmış bir kahraman olmasına rağmen bu başarısı ile hiç öğünmemiş, başarıyı Türk milletine ve ordusuna mal etmiştir.
12. EĞİTİMCİLİĞİ: Eğitimin, millet hayatındaki önemini Atatürk,ş öyle belirtiyordu:”Eğitimdir ki,bir milleti ya özgür,bağımsız, şanlı,yüksek bir toplum olarak yaşatır yada milleti esarete ve sefalete sürükler." Yeni Türk Alfabesi’nin öğretilmesinde bizzat görev almış bu nedenle Başöğretmen unvanı verilmiştir.(24 Kasım 1928)
13. SANAT SEVERLİĞİ: “Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuştur” diyen Atatürk, milletlerin oluşmasında ve yücelmesinde sanatın büyük etkisi olduğu inancındaydı.Türk sanatına yön veren büyük kuruluşların temelleri de Atatürk döneminde atılmıştır.
  Askerlik hayatında üstün bir komuta olan Atatürk,”Hepiniz millet vekili olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz;hatta cumhurbaşkanı olabilirsiniz,fakat sanatkâr  olamazsınız” diyerek sanatçının gücünü ve toplumun sanatçıya vereceği değeri açıkça ifade etmiştir.
14. ÇOK YÖNLÜLÜĞÜ: Atatürk’ün değişik alanlarda gerçekleştirdiği inkılâplar, Onun çok cepheli bir önder olduğunun en açık kanıtıdır. Atatürk, vatan kurtarıcı,teşkilâtçı insan ve büyük bir komutandı.Usta siyasetçi,örnek inkılâpçı  idi.Hem düşünce adamı,hem hareket adamı idi.Milletine yepyeni ufuklar açan insandı.Bu özelliklerin hepsi Atatürk’te toplanıyordu. Atatürk, askerlikten sanata,hukuktan eğitime,tarihten dil konusuna kadar her alanda düşünmüş,yeni fikirler üretmiş ve topluma yeni hedefler göstermiştir.
15.SABIR VE DİSİPLİN ANLAYIŞI :  Atatürk’ü her alanda başarıya ulaştıran  özelliklerden birisi de, sahip olduğu sabır ve üstün disiplin anlayışıdır. Hiçbir konuda aceleci olmayan Atatürk, önce düşünür, araştırır, tartışır ve ondan sonra kararını verir ve bu kararı uygulardı. 16 Mayıs 1919’da Samsun yolculuğuna çıktığında, gelecekte neler yapacağını milli bir sır olarak saklamış ve günü geldiğinde her birini gerçekleştirmiştir. Sakarya ve Büyük Taarruz öncesi TBMM’de karşılaştığı tüm eleştirileri, büyük bir sabır örneği göstererek anlayışla karşılamıştır. “Hayatın her çalışma safhasında olduğu gibi, özellikle öğretim hayatında da disiplin, başarının esasıdır.”diyen Atatürk, her işin temelinde disiplinin bulunduğuna inanırdı.
16.METOTLU ÇALIŞMASI : Atatürk, yapılacak işlerin zamanını ve sırasını çok iyi bilirdi. O yapacağı işlerde her şeyi sırayla yapardı. İşini tesadüflere bırakmazdı. Önce engelleri ortadan kaldırır, sonra hedefe varmada hiç zorlanmazdı.
17.AÇIK SÖZLÜLÜĞÜ: Atatürk , doğruyu söylemekten asla çekinmezdi.’’Ben düşündüklerimi ,daima halkın huzurunda söylemeliyim.yanlışım varsa halk beni tekzip eder.’’derdi.
18.YÖNETİCİLİĞİ :  Atatürk'ün önemli kişisel özelliklerinden biri de üstün bir yönetici olmasıdır, Atatürk, bu konuda "Verdiğiniz emrin yapılmasından emin olmak istiyorsanız, ta en son gerçekleşme ucuna kadar kendiniz onun başında bulunmalısınız." diyerek, yöneticilik konusundaki başarısının sırrını açıklamıştır.O, insanları inandırarak sevdirerek kendine bağlamıştır.
LATİFE HANIM  (1898-1975) : Mustafa Kemal Atatürk'ün eşidir. 29 Ocak 1923 - 5 Ağustos 1925 tarihleri arasında iki buçuk yıl boyunca Mustafa Kemal Atatürk ile evli kalmıştır.  Halid Ziya Uşaklıgil'in yeğenidir.
ATATÜRK'ÜN MANEVİ EVLATLARI : Abdurrahim , Afife, Zehra, Rukiye , Nebile , Sabiha Gökçen, Afet İnan,  Mustafa ve Ülkü Adatepe'dir.
I.DÜNYA SAVAŞI (1914-1918)
   Genel sebepler
1)Fransız İhtilali sonrasında yayılan milliyetçilik akımının etkisi ve her milletin kendi milli devletini kurma düşüncesi
2)Sanayi İnkılabı sonrasında ortaya çıkan hammadde ve Pazar arayışları
3)Sanayi İnkılabına paralel hızlanan sömürgecilik faaliyetleri
4)Bunların sonucu olarak meydana gelen ekonomik rekabet ve bloklaşmalardır.
    Özel Sebepler
1) Almanya ve İtalya'nın gelişen sanayileri için hammadde ve pazara ihtiyaç  duymaları, bu nedenle İngiltere ve Fransa’nın sömürgelerine göz dikmeleri
2)-Fransa’nın  kaybettiği Alsas-Loren Bölgesini Almanlardan geri almak istemesi.
3)-Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun Rusların Panslavist  politikasından rahatsız olması.
4)Almanya  Panslavizm isteklerine set çekmek istemiştir. Pancermenizm ve Panslavizm’n karşılıklı rekabetleri          
                                                                İTTİFAKLAR (BLOKLAŞMALAR)
 ÜÇLÜ İTTİFAK DEVLETLERİ /BAĞLAŞMA (1882)   : Almanya,Avusturya-Macaristan,İtalya
 İtalya savaş başladıktan sonra grup değiştirerek İtilaf Devletlerinin yanında savaşa  katılmıştır.
 ÜÇLÜ İTİLAF DEVLETLERİ/ANLAŞMA DEVLETLERİ (1907)   : İngiltere ,Fransa, Rusya      
Savaş Sırasında İtilaf Devletleri : İngiltere, Fransa,Rusya,İtalya,Sırbistan,Belçika,Japonya,Romanya,Portekiz,ABD,
Brezilya,Yunanistan                  
Savaş Sırasında İttifak Devletleri :Almanya,Avusturya-Macaristan İmparatorluğu,Bulgaristan,Osmanlı İmparatorluğu
Uyarı:Bulgaristan II.Balkana Savaşı sonunda kaybettiği toprakları geri almak için İttifak devletlerine katılmıştır.Savaşın sonunda kaybettiklerini alamadığı gibi yeni yerlerde kaybetmiş ve Bulgaristan’ın Ege Denizi ile bağlantısı kesilmiştir.
SAVAŞIN ÇIKIŞI:  1914’de Avusturya-Macaristan veliahtı ve eşini bir Sırplı öldürmesi sonucu Avusturya Sırbistan’a savaş açtı. Rusya ve Fransa Sırbistan’ı destekleyince Almanya da Avusturya’nın yanında yer aldı. Almanya’nın Belçika’ya savaş açması ile İngiltere Belçika’nın yanında yer alarak savaş denizlere yayıldı. Japonya Uzakdoğu’daki Alman sömürgelerini ele geçirdi ve en kısa sürede amacına ulaşan devlet oldu.
İTİLAF GRUBUNUN OSMANLI’NIN SAVAŞA GİRMESİNİ İSTEMEME NEDENLERİ
1-Savaşın alanının genişleyecek olması.
2-İngiliz sömürge yollarının tehlikeye girecek olması.
3-Rusya ile İtilaf devletlerinin bağlantılarının kesilecek olması
4-Şark meselesinin karışık bir ortama gelecek olması
5-Sömürgelerdeki Müslümanların İngiltere ve Fransa’ya isyan etme ihtimalinin olması.
    ALMANYA’NIN OSMANLI DEVLETİNİ YANINA ÇEKMEK İSTEMESİNİN NEDENLERİ
1)Osmanlı Devleti’nin jeopolitik konumundan faydalanmak
    İngilizlerin sömürge yollarını kesmek(Süveyş Kanalı...)
    Rusya ile İtilaf devletlerinin bağlantılarını kesmek(Boğazlar...)
2)Osmanlı’nın halifelik gücünden faydalanmak
3)Musul-Kerkük petrollerinden de faydalanmak istemiştir.
4) Çok iyi teçhiz edilip hazırlandığı takdirde Osmanlı ordusunun savaşabileceğine Almanya’nın inanması
OSMANLI DEVLETİNİN I. DÜNYA SAVAŞINA GİRİŞ NEDENLERİ
1-Son dönemlerde kaybettiği toprakları geri almak.
2-Siyasi yalnızlıktan kurtulmak (İtilaf grubu savaş esnasında Osmanlı’nın yükünü çekmemek ve Rusya’yı küstürmemek için Osmanlı’yı yanlarına almamışlardır.)
3-İttihat ve Terakki Partisinin; Alman hayranlığı ve Almanya’nın savaşı kazanacağına inanılması
4-Kapitülasyonlar ve dış borçlar nedeniyle artan İngiliz ve Fransız baskısından kurtulmak.
5-2 Ağustos 1914’te Almanya ile Osmanlı arasında gizli bir antlaşma yapılması
 OSMANLI DEVLETİ'NİN SAVAŞA GİRİŞİ: İngilizlerden kaçan Goben ve Breslau isimli iki Alman gemisi Osmanlı'ya sığındı. Osmanlı Devleti  bu gemileri satın aldığını bildirerek teslim etmedi. Yavuz ve Midilli adı verilen bu gemiler Karadeniz’e açılarak Rus limanlarını bombalayınca Osmanlı Devleti de savaşa girmiş oldu. (1914)
 OSMANLI DEVLETİNİN SAVAŞA GİRMESİNİN SONUÇLARI
1-Yeni cepheler açılmıştır.
2-Savaş daha geniş alana yayılmış ve uzamıştır.
3-Almanya ve müttefikleri avantaj sağlamıştır.
4-İngiltere Kıbrıs’ı kendi topraklarına kattığını açıklamıştır.
5-Gizli antlaşmalar gündeme gelmiştir.
6-İngiliz  sömürge yolları tehlike altına girmiştir.
7-Rusya’nın İtilaf devletleri ile bağlantısı zedelenmiştir.
OSMANLI DEVLETİ’NİN SAVAŞTIĞI CEPHELER
1-) KAFKAS CEPHESİ( DOĞU CEPHESİ)  : Osmanlı’nın savaştığı ilk taarruz cephesidir. Cephenin Açılma Sebepleri:
1-Başlamış olan Rus taarruzunu durdurmak
2-Bakü petrol bölgelerini el geçirme düşüncesi
3-Orta Asya Türk dünyası ile irtibatlaşarak Rusya’yı zor duruma düşürmek
4-İngiltere’nin Hint sömürge yollarını kesmek
5-Enver Paşanın Turan imparatorluğu kurma fikri
6-Avrupa’da rahatlamak isteyen Almanya’nın Osmanlı’yı kışkırtması.
Rus birliklerine karşı  Sarıkamış Taarruzu (22 Aralık 1914- 10 0cak 1915)yapıldı. Bölgeye yazlık elbiselerle gönderilen ve yardım getiren gemilerin ( Bezm-i Alem, Bahr-i Ahmer, Mithat Paşa) Ruslar tarafından batırılmasından dolayı desteksiz kalan Osmanlı askeri Rusya’nın teknik üstünlüğü ve bölgenin ağır kış şartları karşısında büyük bir  yenilgi  aldı.
Erzurum, Erzincan, Bitlis, Muş, Van ve Trabzon  Rusların eline geçti.
Ermeniler, ihanet ederek  Ruslarla işbirliği yaptılar.
24 Nisan 1915; Ermeni komite merkezlerinin kapatılması hakkında genelge yayınlandı.(24 Nisan Soykırım Anma Günü)
27 Mayıs Tehcir  (Göç) Kanunu çıkarılarak  Ermeniler Suriye’ye göç ettirildi.
24 Ekim 1916 Tehcir Kanunu durduruldu.
31 Aralık 1918 Geri Dönüş Kararnamesi çıkarıldı.
Çanakkale savaşlarından sonra Kafkas cephesine atanan Mustafa Kemal Paşa 1916’da Muş ve Bitlis’i Ruslardan geri aldı.
Ruslar ile İttifak devletleri ve Osmanlı arasında 3 Mart 1918 ise  Brest-Litowsk Antlaşması imzalanmıştır.
1878 Berlin Antlaşması ile kaybettiğimiz Kars, Ardahan, Batum geri alınmıştır. (Osmanlı, yenildiği halde , bu cephede toprak kazandı.)
2) KANAL CEPHESİ : Almanya’nın isteği ile açılan Taarruz cephesidir. Cephenin Açılma Sebepleri:
1-İngiltere’nin Hint sömürge yolarını kontrol altına almak.
2-Mısır’ı İngiltere’den geri almak.
3-İslam alemini İngilizlere karşı harekete geçirmek.
Cemal Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu İngilizler karşısında tutunamayarak Filistin’e çekilmiştir.
Kanal Cephesinin Özellikleri :
1- Osmanlı’nın ilk kapanan cephesidir.
2-Türk ordusu çöl şartları ve İngilizlerin kışkırttığı Araplar ile savaştı.
3-İngilizler deniz yoluyla sömürgelerinden yardım almıştır.
4-Cephe 14 Ocak 1915’de açılmıştır.
3)FİLİSTİN VE SURİYE CEPHESİ: Kanal harekatının bir devamı niteliğindedir.
 Kanal harekatının başarısız olması üzerine karşı taarruza geçen İngilizler Kudüs’ü Osmanlı’dan almıştır. İngiliz ilerleyişi Mustafa Kemal Paşa tarafından Halep’in kuzeyinde durdurulmuştur. Cephenin genel komutanı Alman Liman Von Sanders idi. Mondros Mütarekesi imzalanınca; Yıldırım Orduları Komutanlığı Liman Von Sanders’ten alınarak Mustafa Kemal’e verilmiştir. Mustafa Kemal, bundan sonra bölgede savunma tedbirleri almaya başladıysa da; İstanbul’a geri çağrılmıştır.
Cephenin Özellikleri:
1- I.Dünya savaşı esnasında Mustafa Kemal’in savaştığı son cephedir.
2-Bu cephede savaşlar sürerken, Mondros Mütarekesi imzalandı.
3-Mustafa Kemal’in mütareke sonrasında Türk ordusunu hızlı bir şekilde Anadolu’ya çekmesi, mütareke gereğince İtilaf devletlerine teslim edilmesi gereken Türk askerinin, teslim olmasını önledi; ki bu askerler Kurtuluş Savaşının askeri gücünü oluşturdu.
4)ÇANAKKALE CEPHESİ
İtilaf devletleri tarafından açılmıştır.
Açılma nedenleri:
1-İstanbul ve boğazları ele geçirerek Osmanlı Devleti’ni saf dışı bırakmak.( Savaşın alanını daraltmak ve süresini kısaltmak)
2-Rusya’ya askeri ve ekonomik yardım götürmek
3-Balkan uluslarını savaşın içine çekmek
4-Osmanlı ordularının Kafkas ve Kanal cephelerinden çekilmesini sağlamak
5-Balkanlarda yeni cephe açarak ittifak devletlerinin birbirine olan irtibatını zayıflatmak.
İngiliz ve Fransız donanmalarının saldırısıyla 19 Şubat 1915’te denizde başlayan savaş 18 Mart 1915’de Osmanlı’nın zaferi ile sonuçlanmıştır.
25 Nisanda başlayan kara savaşları da ittifak devletlerinin mağlubiyeti ile sonuçlanmıştır.
 9 Ocak 1916 ‘da İtilaf Devletleri geri çekildi.
 Bu başarılarda; askerlerine “Ben size taarruzu değil ölmeyi emrediyorum” diyen, 19.Tümen Komutanı Mustafa Kemal’in Anafartalar, Conkbayırı ve Arıburnu’nda kazandığı başarılar etkili  olmuştur.
NOT:  Nusrat  mayın gemisinin boğaza döşediği mayınlar da Osmanlı’nın başarılı olmasında etkili olmuştur.
Sonuçları:
1-I .Dünya Savaşı uzadı.
2-Rusya’ya yardım götürülemediğinden dolayı Çarlık rejimi yıkıldı.Rusya savaştan çekildi.
3-İngiltere ve Fransa itibar kaybetti ve büyük zarar gördü.
4-Bulgaristan İttifak Devletleri’nin yanında savaşa girdi. Osmanlı ile Almanya arasında kara bağlantısı kurdu. (Bulgaristan Rusya’nın başarılı olarak Balkanlar’a inmesini de istemiyordu.)
5-Türk ulusunun kendine olan güveni arttı. Bu güven milli mücadeleye taşındı
6-Yaklaşık yarım milyon insan hayatını kaybetti
7- Mustafa Kemal Paşa bu cephede kazandığı başarılarla tanınmış,  Milli Mücadelede önder olarak kabul edilmiştir.
8-Osmanlı’nın saygınlığı arttı.
9-Sömürge altındaki milletler cesaretlenmiştir.
10-İngiltere ve Fransa’nın boğazlara saldırmasını çıkarlarına uygun bulmayan Rusya’nın; boğazlar kendisine terk edilmediği takdirde Almanya ile barışacağını ileri sürerek İngiltere ve Fransa’yı tehdit etmesi, ilk defa gizli antlaşmaları gündeme getirdi.    
Cephenin Özellikleri:
1-Osmanlı’nın zaferi ile sonuçlanan tek cephedir.
2-İstanbul’u tehdit eden tek cephedir.
3-Mustafa Kemal savaş esnasında albay; savaş sonrasında ise general olmuştur.
5) IRAK CEPHESİ :Cepheyi İngilizler açmıştır (1914–1917) Açılma Nedenleri:
1.Türk kuvvetlerinin İran’a girmesini ve Hindistan’ı tehdit etmesini önlemek
2-Kuzeye çıkıp karayoluyla Ruslarla birleşmek
3.İngiltere’nin Musul (Irak) petrollerinden yararlanmak istemesi r.
  Önce galip geldiğimiz sonra kaybettiğimiz cephedir.
2-İngilizler 17 Mart 1917’de Bağdat’a girmeyi başarmışlar, Musul’a yaklaşmışlardır..
6)HİCAZ VE YEMEN CEPHESİ:Osmanlı Devleti; bu cephede kutsal yerleri korumak için savaşmış; ancak Hicaz Emiri Hüseyin İngilizlerle anlaşmıştır.
Cephenin Özellikleri:1-Araplar arasında milliyetçiliğin güçlendiği ve İslamcılığın iflas ettiği görülmüştür.
2-I.Dünya Savaşından sonra Arap bölgelerinde İngiltere ve Fransa mandater sistemler kurmuştur.
7) GALİÇYA-MAKEDONYA-ROMANYA CEPHESİ: Bu cephe Osmanlı’nın toprakları dışında savaştığı tek cephedir.
Müttefiklerine yardım etmek için savaşmıştır. Brest Litowsk Antlaşması ile kapanmıştır.
ABD’NİN SAVAŞA GİRİŞİ:ABD, savaşın başında tarafsızdı. Ancak İngiltere ve Fransa’ya gemi, silah, cephane vs. satıyordu. Bunun üzerine Almanya, ABD’nin ticaret gemilerini batırmaya başladı. Ekonomik zarara uğrayan ABD böylece I. Dünya Savaşı’na girdi (1917).
Rusya’nın Savaştan Çekilmesinin Sonuçları
İngilizler Anadolu için Yunanlıları ön plana çıkarmaya başladı
Ermenilerin koruyuculuğu ABD’ye verildi
Gizli antlaşmalar değişti
Brest-Litowsk Antlaşması imzalandı
Kafkas, Galiçya, Romanya ve Makedonya cepheleri kapandı
Osmanlı Kars, Ardahan ve Batum’u geri aldı
İtilaf bloğunda oluşan boşluk önce İtalya ile sonra ise ABD ile doldurulmaya çalışıldı
I.DÜNYA SAVAŞI’NI İTİLAF DEVLETLERİNİN KAZANMA NEDENLERİ
1-İngiltere’nin denizlerde üstün olması ve sömürgelerinden yardım alması
2-Almanya’nın müttefiklerine ekonomik yardım yapması ekonomisinin çökmesine neden olmuştur.
3-Osmanlı İmparatorluğu ve Avusturya Macaristan İmparatorluğu’nda etnik ayaklanmalar çıkması
4-ABD’nin İtilaf Devletleri’ne katılması
5-Taraflar arasındaki güçlerin orantısız olması
I.DÜNYA SAVAŞININ GENEL SONUÇLARI
1-Avrupa’daki mevcut dengeler değişti
2-Rakiplerini etkisiz hale getiren İngiltere ve Fransa en kazançlı devletler olurken; galipler safında yer alan İtalya ve Rusya hedefledikleri amaçlarına ulaşamamışlardır.
3-Osmanlı , Avusturya-Macaristan İmparatorluğu parçalanmış; Çarlık Rusya’sı ve Alman İmparatorluğu yıkılmıştır.
4-Türkiye , SSCB ,Macaristan, Polonya, Çekoslovakya, Yugoslavya, Letonya,  Litvanya  ve Ukrayna gibi yeni devletler kurulmuştur.
5-Cemiyet-i Akvam kurulmuştur(1920)
6-Sömürgecilik yerini Manda ve Himayeye bırakmıştır.
7-Barış Antlaşmalarında milliyetçilik prensibine dikkat edilmemesi azınlık sorununun ortaya çıkmasına sebep olmuştur.
8-Merkezi İmparatorlukların parçalanması sonucu Avrupa ve Orta Doğu’da denge boşlukları ortaya çıkmıştır.
9-Komünizm, Faşizm, Nazizm gibi, demokratik olmayan, totaliter rejimler ortaya çıkmıştır.
10-Sivil savunma düşüncesi ortaya çıkmış; böylece cephe gerisindeki sivil halkın korunması amaçlanmıştır.
11-Barış Antlaşmaları devletlerin eşitliği ilkesine aykırı olduğu için sürekli bir barış ortamı sağlanamamış, bu yüzden  II.Dünya savaşı çıkmıştır.
12-Bazı devletler ekonomik krizlere girdi
13-Ümmetçilik ve Turancılık iflas etti.
14-Milliyetçilik güçlendi ve ulusal devletlerin kuruluşu hızlandı
15-Deniz altı gemileri önem kazandı
16-ABD tekrar içine kapandı.(Monroe Doktrini)
17-İngiltere ve Fransa Orta Doğu kaynaklarını ele geçirdi
18-Suriye, Irak, Lübnan ve Hicaz Osmanlı’dan ayrıldı.
19-Irak, Suriye, Lübnan ve Filistin’de mandater yönetimler kuruldu.
20-Almanya, Avusturya, Bulgaristan, ve Türkiye’de cumhuriyet rejimleri kuruldu.
I.DÜNYA SAVAŞI’NIN SONUNDA İMZALANAN ANTLAŞMALAR
1)Versay Antlaşması : Almanya: Sömürgelerini kaybetti. Krallık yıkıldı.Cumhuriyet kuruldu.Bu antlaşma , II. Dünya Savaşının çıkmasında etkili oldu
2)Sen Jermen Antlaşması : Avusturya : Avusturya’nın denizle bağlantısı kesildi.
3)Triyanon Antlaşması :Macaristan
4)Nöyyi Antlaşması : Bulgaristan:   Bulgaristan’ın Ege ile bağlantısı kesildi.B.Trakya Bulgaristan’dan alınıp Yunanistan’a verildi.
5)Sevr Antlaşması (10 Ağustos 1920) :  Osmanlı Devleti ile. (Geçersiz) Lozan Antlaşması (24 Temmuz 1923) bu antlaşmanın yerini almıştır.
BARIŞ ANTLAŞMALARININ ÖZELLİKLERİ
1-Yeni devletler kuruldu
2-Askeri sınırlamalar getirildi
3-Ekonomik yükümlülükler getirildi
4-Sınırlar değiştirildi
5-Azınlıklar sorunu ortaya çıkmıştır.
OSMANLI DEVLETİNİ PAYLAŞMA TASARILARI (GİZLİ ANTLAŞMALAR)
Gizli Antlaşmaların Yapılma Sebepleri:
1-Şark meselesi (Osmanlı ülkesini paylaşma meselesi) ni halletmek.  
2-İtilaf bloğunun birlik ve istikrarını sağlamak
3-Savaştan sonra Osmanlı’yı paylaşma konusunda anlaşmazlığa düşmemek
4-İtalya’yı İtilaf  bloğuna katmak.
5-Rusya’yı İtilaf bloğunda tutmak
Gizli Antlaşmaların Önemi:
1- İtilaf devletleri aralarındaki birlik ve bütünlüğü güçlendirmişlerdir.
2-Savaş daha bitmeden, Osmanlı toprakları paylaşılmıştır.
3-Bu antlaşmalar Mondros Mütarekesinin ağır şartlar taşımasında etkili olmuştur.
4- Gizli antlaşmalar İtilaf devletlerinin zaferden emin olduğunu gösterir.
5-Yunanistan gizli antlaşmalara katılmadığı halde; savaştan sonra toplanan Paris Konferansında İzmir ve civarını alarak Osmanlı’nın paylaşımına açıkça katılmıştır.
6-Rusya gizli antlaşmalara katıldığı halde; savaştan çekildiğinden dolayı; savaştan sonra Osmanlı’nın paylaşımına katılamamıştır.
7-İtalya gizli antlaşmalara katıldığı halde; savaştan sonra antlaşmalardan umduğunu bulamamış; ki bu durum İtalya ile İngiltere ve Fransa’nın arasını açmıştır.
8-Gizli antlaşmaları dünyaya ilk defa Çarlık Rusya’sını, İngiltere, Fransa ve İtalya’yı dünya kamuoyuna kötü göstermek isteyen Bolşevikler duyurmuştur.
9-Wilson İlkeleri gizli antlaşmaları hukuken geçersiz saymıştır.
10-İngiltere ve Fransa ABD ile çelişkiye düşmeden gizli antlaşmaları uygulayabilmek için, Paris Konferansında mandater sistem düşüncesini ortaya attılar. Mondros Mütarekesine 7 ve 24. maddeleri koydular. Azınlıkları Osmanlı’ya karşı kışkırttılar.
11-Mondros Mütarekesinden sonra başlayan işgaller, genelde, gizli antlaşmalar doğrultusunda oldu
12-Rusya’nın savaştan çekilmesi üzerine; Doğu Anadolu’da Ermeni Devleti kurulmasına; Ermenilerin koruyuculuğunun ABD’ye verilmesine ve Boğazlar üzerinde ortak yönetim kurulmasına karar verildi.
1-Boğazlar Antlaşması (Mart-Nisan 1915)
Çanakkale Savaşı esnasında Rusya boğazlar konusunda tedirginleşince; İngiltere, Fransa ve Rusya arasında imzalanan antlaşma ile boğazlar ve çevresi Rusya’ya bırakılmıştır.
Antlaşmanın Önemi:
1-Rusya’nın Almanya tarafına geçmesi önlendi
2-Gizli antlaşmalar başladı
3-İngiltere ve Fransa ilk defa Rusya’nın boğazlar konusundaki isteklerini kabul etti.
NOT: Rus Çarlığı yıkıldıktan sonra; tekrar yapılan gizli antlaşmalar sonucunda boğazlar bölgesinin yönetiminin İtilafların ortak kontrolünde olmasına karar verildi.
2-Londra Antlaşması (26 Nisan 1915)
Bu antlaşma İngiltere, Fransa ve İtalya arasında imzalandı.
İtalya’ya On İki Ada ve Antalya bırakıldığı gibi; İtalya’ya,Osmanlı’nın Libya üzerindeki halifelik haklarının da kaldırılacağı vaat edildi. Bu antlaşma sonucunda İtalya İtilaf bloğuna geçti.
3-Sykes-Pıcot (1916)
Bu antlaşma İngiltere ile Fransa arasında imzalanmıştır.(İtalya’dan gizli olarak yapılmıştır.)
Orta Doğu) paylaşıldı
4-Petrograt Protokolü
Bu antlaşma Rusya, Fransa ve İngiltere arasında imzalandı.Rusya'ya, İngiltere ve Fransa’nın Orta Doğu çıkarlarını kabul etmesine karşılık boğazlar bölgesine ek olarak Doğun Anadolu’dan yer verildi.
5-Mc Mahon (1916)
İngiltere’nin Mısır valisi ile Şerif Hüseyin arasında imzalanmıştır. Şerif Hüseyin’e bağımsız bir Arap devleti vaat edilmiştir. Arapları Osmanlı’ya karşı savaştırmak isteyen İngilizler bu tür gizli antlaşmalarla amaçlarına ulaşmıştır.
6-Saint Jean de Maurıenne (19 Nisan 1917)
Bu antlaşma Sykes-PıcotAntlaşmasını öğrenen İtalya’nın itirazı üzerine  İngiltere, Fransa ve İtalya arasında imzalanmıştır.
On İki Ada, Antalya, İzmir, Aydın ve Muğla İtalya’ya bırakılmıştır. İngiltere; İzmir’in İtalya’ya verilmesini Rusya istemeyeceğinden dolayı; bu antlaşmanın geçerli olabilmesini, Rusya’nın antlaşmayı imzalamasına bağlamıştır. Rusya kısa bir süre sonra savaştan çekildiği için bu antlaşma Rusya tarafından imzalanamamıştır.
Paris Konferansında İzmir’i Yunanistan’a bırakmak isteyen İngiltere’ye İtalya karşı çıkınca; İngiltere Saint Jean de Maurıenne antlaşmasının geçersizliğini ileri sürmüştür.
MONDROS MÜTAREKESİ(30 EKİM 1918)
Osmanlı’nın  Mütarekeyi İmzalama Sebepler:
1-Osmanlı’nın savaşacak gücünün kalmaması
2-Bulgaristan’ın savaştan çekilmesi sonucunda Makedonya cephesinin çökmesi  Osmanlı ile Almanya’nın kara bağlantısının kesilmesi
3-Wilson Prensiplerinden ve İngiltere Başbakanı ( Lloyd George) nın sözlerinden  cesaret alınması
4-Güney cephelerinin çökmesi
5- İttihat ve Terakki Partisinin ülkeyi terk etmesi  ve hükümetin istifa etmesi.
Mondros Mütarekesi 5 Temmuz 1918’de padişah olan Vahdettin döneminde, Ahmet İzzet Paşa kabinesi yönetimdeyken, 30 Ekim 1918’de Osmanlı adına Bahriye Nazırı Rauf Orbay ile; İtilaf devletleri adına İngiliz amirali Caltrop arasında Limni Adasının Mondros Limanında Agamemnon Zırhlısında imzalanmıştır.
Tamamı 25 maddedir.Bazı önemli maddeleri :
1-Anlaşma devletleri güvenliklerini tehdit edecek bir durum ortaya çıktığında istedikleri stratejik bir bölgeyi işgal edebilecektir.(7.Madde)
  - Mütarekenin en önemli maddesi 7. maddedir.
 -Bu madde itilaf devletlerinin Anadolu’da yaptıkları işgallerin hukuki dayanağı olmuştur.
 -İtilaf Devletleri bu maddeyi ateşkese koyarak Wilson ilkelerine ters düşmekten kurtulmuşlardır.
 -Bu madde Osmanlı ülkesini işgale açık hale getirip ülke bütünlüğünü bozmuştur.
2-Doğu Anadolu’da altı ilde (vilayet-i sitte: Erzurum,Van, Elazığ, Sivas,Bitlis,Diyarbakır)bir karışıklık çıktığında itilaf devletleri bu illerin herhangi birini işgal edebilecektir.(24.Madde)
  -  Bu madde anlaşma devletlerinin Doğu Anadolu’da bağımsız bir Ermeni Devleti kurma projelerinin en önemli göstergesidir.
3-Sınırların korunması ve iç güvenliğin sağlanması dışındaki Osmanlı orduları terhis edilecek; ayrıca orduya ait cephane, taşıtlar ve donanma anlaşma devletlerine bırakılacaktır.
 - Böylece Osmanlı Devleti yapılacak işgaller karşısında savunmasız hale getirilmeye çalışılmıştır.
  - Bu madde Anadolu’nun işgal edileceğini gösterir.
4-İran ve Kafkasya’daki Osmanlı birlikleri geri çekilecek. Kuzey Afrika ve Orta Doğu da bulunan Osmanlı askerî birlikleri en yakın itilaf devletine teslim olacaktır.
5-Haberleşme ve ulaşıma ait bütün araç-gereçler anlaşma devletinin denetiminde bırakılacaktır.
 -Böylece, işgalci devletlere karşı top yekün bir mücadelenin Türkler tarafından başlatılması engellenmeye çalışılmıştır.
 -Bu durum bölgesel direniş hareketlerinin vatanın bütününe yönelik hale getirilmesini kısa bir için de olsa geciktirmiştir.
6-Ermenilerle itilaf devletlerinden alınan esirler serbest bırakılacak; Türk esirler itilaf devletlerinin denetiminde kalacaktır.
  -  Bu durum devletlerin eşitliği ilkesine aykırıdır.
 7- Limanlar, Toros Tünelleri,tersaneler ve demir yolları anlaşma devletlerine bırakılacak
 8-Anlaşma devletleri akaryakıt ve kömür ihtiyaçlarını Osmanlı devletinden karşılayacak ve bu maddeler ihraç edilmeyecektir.
Anlaşma devletleri bu tür maddelerle Osmanlı Devleti’nin ekonomik bağımsızlığını ortadan kaldırmış ve Osmanlı’yı ekonomik bakımdan kendilerine bağımlı hale getirmeye çalışmışlardır.
9-Boğazlar İtilaf devletlerine açılacak .Karadeniz’e geçiş serbest olacak , istihkamlar İtilaf devletleri tarafından işgal edilecektir.
   - Bu madde Osmanlı’nın boğazlar üzerindeki egemenliğini sona erdirdiği gibi; İstanbul’u güvenliksiz hale getirdi ve Anadolu ile Rumeli’nin bağlantısını kesti.
10-Batum işgal edilecektir.
-  İngiltere bu madde ile Kafkasya’yı işgal ederek Osmanlı ile Rusya’nın bağlantılarını kesmek istemiştir.
11-Osmanlı ittifak grubu ile ilişkilerini kesecektir.
Mondros Mütarekesinin Önemi:
1-Osmanlı Devleti’nin egemenlik hakları sınırlandırılmış , fiilen sona ermiştir.
2-Osmanlı Devleti açık pazar haline getirilmiş.
3-Ülke savunmasız hale getirilmiştir.
4-Gizli antlaşmaların uygulama safhası başlamıştır.
5-7.madde Anadolu’nun işgaline zemin hazırlamış
6-Milli cemiyetler kurulmuştur.
7- Azınlıklar da işgalleri kolaylaştırmak için zararlı cemiyetleri kurmuştur.
 8-Mütarekeyi imzalayan Rauf Orbay gözden düşmüştür.
İŞGALLERE KARŞI TÜRK HALKININ TEPKİSİ
1-Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri kuruluyor.
2-Kuvayı Milliye kuruluyor.
Fiili işgaller  : İngiltere 3 Kasım 1918 ‘de Musul’u işgal etti.
                       13 Kasım 1918 itilaf devletlerinin donanması İstanbul’a demirledi.
Resmi İşgaller : 15 Mayıs 1919 Yunanistan İzmir ‘i işgal etti.
İstanbul’un İtilaf Devletleri tarafından 16 Mart 1920 ‘de resmen işgal edilmesi
İşgallere karşı ilk direniş, Güney cephesinde Dörtyol’da başladı. (19 Aralık 1918)
İşgallere karşı İkinci direniş ise İzmir’in işgalinden sonra Ege’de başladı. Daha sonra Ayvalık, Bergama, Soma, Aydın, Nazilli ve Ödemiş'te oldu. Ödemiş savaşı "İlk Kurşun Savaşı" olarak bilinir.
Bu direniş hareketleri, millî şuuru ve düşmana, karşı koyma azmini güçlendirmiştir.
WİLSON İLKELERİ (8 OCAK 1918)
  ABD Cumhurbaşkanı Woodrow Wilson :
1-Savaşın kısa sürede bitmesini sağlamak
2-Savaş sonunda yapılacak antlaşmalarda uyulacak şartları belirlemek
3- Yenilen devletleri koruyarak ABD politikalarını etkin kılmak.
3-Kalıcı bir dünya barışı oluşturmak amacıyla 14 ilkeden  oluşan  bildiri yayınlamıştır.
İtilaf devletleri ABD’yi yanlarında tutmak istediklerinden dolayı bu ilkeleri kabul ettiklerini bildirmişlerdir.
İlkeler:
1-Galip devletler yenilen devletlerden toprak ve savaş tazminatı almayacak.
    -Bu madde yeni sömürgeler oluşmasına karşıdır.  
   -Yenilen  devletlerin  mütareke imzalamasını hızlandırmıştır.
   -Savaştan sonra imzalanan antlaşmalar bu maddeye uymamıştır.
2-Devletlerarası antlaşmalarda açık diplomasi esası uygulanacak.
   - Gizli antlaşmalar hukuken geçersiz sayılmıştır.
3-Silahlanmanın azaltılması yolunda karşılıklı güvenceler verilecektir.
  -  İlk silahsızlanma çağrısıdır.
4-Devletlerarası anlaşmazlıkları barış yoluyla çözecek uluslararası bir örgüt kurulacak
  -  Milletler Cemiyetinin kurulması istenmiştir. Bu cemiyet Paris Konferansında kurulmuştur. Bu madde Wilson Prensiplerinin uyulan tek maddesidir.
5-Her ulus kendi geleceğine kendisi karar verecektir.( Self determinasyon)
 - Çok uluslu devletleri parçalayıp ulus devletler kurmak amacıyla kullanılan  maddesidir.
6-Alsas –Loren Fransa’ya bırakılacaktır.
  -  Çelişki.
7- Boğazlar her devlete açık olacak. Osmanlı Devleti’nin Türk bölgelerine egemenlik hakkı verilecek. Türk egemenliği altında yaşayan diğer milletlere kendini yönetme hakkı verilecek.
( 12.madde)
 -   Osmanlı Devletinin devam edeceği,  fakat parçalanacağı vurgulanmıştır. Bu madde Mondros mütarekesinden sonra Anadolu’da başlayan işgallerin hukuk dışı; bu durum karşısında Türk Kurtuluş Savaşının ise hukuka uygun olduğunu gösterir.
   -  Bu madde azınlıklar için ilham kaynağı olmuştur.
Wilson İlkeleri’nin  Önemi :Wilson ilkeleri itilaf devletlerinin çıkarlarına ters düşmüştür. Bu nedenle kabullenmiş gibi  göründükleri bu ilkeleri kendi çıkarları doğrultusunda yorumlamışlardır. “savaş tazminatı” yerine “savaş onarımı” “sömürgeciliğin” yerine ise “manda-himaye sistemini “ gündeme getirerek uygulanmasını sağladılar.
 İttifak devletleri ise bu ilkeleri barışın anahtarı olarak görüp benimsemişlerdir.
Savaştan sonra prensiplerine uyulmadığını gören ABD belli bir dönem Avrupa siyasetinden çekildi. ABD başkanı Wilson ilk seçimleri kaybederek yönetimden çekildi.
İmzalanan antlaşmalarda prensiplere uyulmadı
Kurtuluş Savaşı ve II. Dünya Savaşının çıkması Wilson Prensiplerinin amacına ulaşmadığını gösterir.
PARİS BARIŞ KONFERANSI (18 Ocak 1919)
1 -Sevr hariç diğer barış anlaşmalarının esasları belirlendi.
2- Milletler Cemiyetinin kurulması kararı alındı.
3- İtilâf devletleri Wilson ilkelerini hiçe sayarak, toprak alımı maddesi yerine mandacılık yöntemi ile bunu etkisiz hale getirdiler.
4- İngiltere , kendisine rakip güçlü İtalya yerine daha önce İtalya’ya vermeyi planladıkları İzmir ve çevresinin Yunanistan tarafından işgal edilmesini destekledi.
• Bu kararla İtalya İtilâf devletlerinden ayrıldı. (ilk ayrılık)
5- Ermenilerin doğuda bağımsız bir Ermeni devleti kurma fikri destek gördü.
İZMİR’İN İŞGALİ (15 MAYIS 1919)
Yunanlılar Paris Konferansına verdirttikleri karar doğrultusunda İzmir’i işgal etmişlerdir.
İşgali Kolaylaştıran Etkenler:
1)İşgal itilaf Devletlerinin desteği ile yapılmıştır.
2)Türk askerleri karşı koymamaları için kışlalara kapatılmış
3)Azınlıklar  bu işgali desteklemiştir.
İşgalin Önemi:
1. Milli bilinç uyandı
2. Halkı Milli Mücadele için örgütlemek kolaylaştı
3.  Mitingler düzenlendi.( Fatih, Sultanahmet, Doğancılar mitingleri)
4.  Reddi-i İlhak Cemiyeti kuruldu.
5.Kuva-yı Milliye ortaya çıkmaya başladı.
6. Yunanlılara karşı ilk kurşunu Hasan Tahsin (Osman  Nevres) attı ve şehit edildi.
7. Yunanlıların İzmir’den sonra Manisa ve Aydın’a girmeleri; Demirci Mehmet Efe ve Çerkez  Ethem  tarafından durdurulmuşlardır.
AMİRAL BRİSTOL RAPORU ( 13 Ekim 1919)
 İzmir’in işgali dünya kamuoyunda büyük bir yankı ve kınamaya sebep olunca olayın sorumlusu durumunda olan İtilaf devletleri kamuoyunu yatıştırmak ve İzmir bölgesindeki durumu öğrenebilmek için bölgeye Amiral Bristol önderliğinde bir rapor heyeti göndermişlerdir.
BRİSTOL RAPORUNUN ÖNEMİ: Bu rapor Yunan işgalinin haksızlığını Türk milletinin haklılığını  dünyaya duyuran ilk uluslar arası belgedir.
BATI CEPHESİNİN KURULMASI
Kuzeybatı Anadolu’da yöresel birliği sağlayan Balıkesir Kongresi olmuştur. (26-30 Temmuz 1919)
Güneybatı Anadolu’da  yöreselliğe geçişi sağlayan adım Nazilli Kongresi’yle atılmıştır (1-9 Ağustos 1919)
 Batı Anadolu’da bütünsellik Alaşehir Kongresi (16 -25 Ağustos 1919) sağlamdı.
Bu kongrelerde Batı Anadolu’daki ortak bir cephe oluşturulmasına çalışılmıştır. Bu çalışmalar sonunda,Yunanlılar karşısında Ayvalık kıyılarında başlayıp Soma-Akhisar-Salihli- Nazilli kasabalarının batısından geçen bir hat üzerinde milli bir cephe oluşturulmuştur. Milli mücadele tarihimizde Batı Cephesi olarak adlandırılan cephe bu suretle kurulmuştur.Sivas Kongresinde Ali Fuat Paşa Batı Cephesine atanmıştır.
KUVAYI MİLLİYE’Yİ ORTAYA ÇIKARAN NEDENLER
1)Ordularımızın terhis edilmesi, silahlarının teslim edilmesi,
2)Yurdumuzun işgal edilmesi, azınlıkların yapmış olduğu taşkınlıklar
3)İstanbul Hükümeti’nin işgallere seyirci kalması üzerine işgal bölgelerindeki Türk halkının tepkisi sonunda oluşmuştur.
Kuvayı Milliye Birliklerinin Özellikleri:
1)Eli silah tutan  ve her kesimden kişilerden oluşmuştur.
2)İhtiyaçları bölge halkı tarafından karşılanmıştır.
3) Askerlik tekniğinden ve eğitiminden yoksundur.
4) Kuva-yı Milliye bölgesel olarak kurulmuş, bulundukları bölgeleri kurtarmayı amaçlamışlardır.
5) Kuva-yı Milliye’de “Türklük” duygusu hakim olmuştur.
6) İlk kez Yunan işgaline karşı Batı Anadolu'da kurulmuştur.
YARARLARI
1)Kuvayı Milliye, ulusal bilincin uyandırılmasında etkili olmuştur.
2)Kuvayı Milliye, TBMM'ye karşı çıkan bazı ayaklanmaları bastırmıştır
3) Urfa ve Maraş’ın düşman işgalinden kurtarılmasını sağlamıştır.
4)Düşmanı oyalayarak düzenli ordu kuruluncaya kadar  vakit kazandırmıştır. Kuva-yı Milliye daha sonra kaldırılarak Düzenli Ordu kurulmuştur (8 Ekim 1920 )
Kuva-yı Milliye'nin Kaldırılmasının Nedenleri :
1-Askerlik tekniğini yeteri kadar iyi bilmemeleri, dağınık, düzensiz olarak mücadele etmeleri
2-Düzenli düşman ordularını durduracak güçten yoksun olmaları.
3-Halktan zorla para ve malzeme toplamaları.
4-Suçlu buldukları kimseleri yargılamaları.
5-TBMM'nin aldığı bazı kararlara karşı gelmeleri.
   A) ZARARLI CEMİYETLER
1)Azınlıkların Kurduğu Cemiyetler
Rumların Kurduğu Zararlı Cemiyetler:
 - Mavri Mira Cemiyeti: Kara Baht” veya “Kara Kader” anlamına gelir.  Amacı;  Megali İdea emelini gerçekleştirmek maksadıyla  İstanbul, Trakya ve Batı Anadolu’nun Yunanistan’a ilhakı büyük Yunanistan’ı kurmaktı.
- İstanbul’daki Rum Patrikhanesi tarafından organize edildi.:
-Etnik-i Eterya Cemiyeti : . Megali İdea emelini gerçekleştirmek için kurulmuştur.
-Pontus Rum Cemiyeti:  (Batum’dan İnebolu’ya kadar  uzanan ve merkezi Samsun  olabilecek bir Rum devleti kurmayı amaçlıyordu.),
 Açıklama: MÖ.281’de kurulan Pontus Devleti’ni MS 63’de Romalılar yıktı. 1204’de tekrar kurulan Pontus Devleti’ni 1461’de   Fatih yıktı.
-Kardos Cemiyeti : - Anadolu’ya gönüllü Rum nüfusu taşıyan bir cemiyettir.
Ermenilerin Kurduğu Zararlı Cemiyetler:
 -Hınçak
 - Taşnak Sütyun : İkisinin de amacı ; Doğu Anadolu  bir Ermeni devleti kurmaktır.
Yahudilerin Kurduğu Zararlı Cemiyetler:  Makabi , Alyans İsrailit Cemiyetleri: Bu cemiyetlerin  amacı Filistin’de  bağımsız bir Yahudi devleti kurmaktır.
Balfour Deklerasyonu :  İngiltere dışişleri bakanı  olan Althur Balfour  2 Kasım 1917 tarihinde uluslararası Siyonist hereketin liderlerinden olan Lord Rothschild'e bir mektup göndererek, Filistin topraklarında bir Musevi devleti kurulması konusunda İngiliz hükümetinin destek vereceğini bildirmiştir.  Söz konusu  deklerasyon, Orta Doğu'da bir İsrail Devletinin kurulmasına giden sürecin önemli bir kilometre taşıdır.
Azınlık Cemiyetlerinin Ortak Özellikleri
1- Wilson Prensiplerinden ilham aldılar.
2- Güvenliği bozarak , ayaklanmalar çıkararak işgallere ortam hazırlamışlardır. (7.Madde)
3- Kiliseleri ve yabancı okullarını üs edindiler.
4-İşgal devletlerinden yardım gördüler.
 5-Çıkardıkları olaylar ile TBMM’yi meşgul ettiler.
6-  Ülkeyi bölmek, parçalamak ve kendi bağımsız devletlerini kurmak istediler.
2) Mili Varlığa Düşman Cemiyetler( Türklerin kurduğu zararlı cemiyetler)
Sulh Ve Selamet-i Osmaniye Fırkası : Padişaha bağlı.
Teali İslam Cemiyeti: Hilafet ve ümmetçiliğe bağlı.
Kürt Teali Cemiyeti: Wilson İlkelerine dayanarak D.Anadolu’da bağımsız bir Kürdistan kurmayı amaçlamıştır.
  Hürriyet ve İtilaf Fırkası : İttihat ve Terakki’nin en büyük karşıtlarıdır. 1911 ‘DE kurulmuştur.Mondros’tan sonra        
   Milli Mücadele’ye karşı iç ayaklanmalarda öncü olmuşlardır.
  İngiliz Muhipleri Cemiyeti : İngiliz mandacılığını savunmuşlardır.
  Wilson İlkeleri Cemiyeti : Amerikan mandacılığını savunmuşlardır.
  Milli Varlığa Düşman Cemiyetlerin Ortak Özellikleri
  1-Saltanat ve  halifeliğin devamını  savunmuşlar.
  2-Ümmetçidirler.
  3-Manda ve himayeyi savunmuşlar.
  4- İtilaf devletleri ile işbirliği yapmışlardır.
  5-İç ayaklanmalar çıkarıp milli mücadelenin kazanılmasını geciktirmişlerdir
  6- Osmanlı Hanedanını yaşatma ve devam ettirme gayretinde olmaları
  B- MİLLİ CEMİYETLER (Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri)
 Trakya-Paşaeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti : Amacı Doğu Trakya’yı Yunanistan’a vermemektir.
 . İstanbul ve boğazların işgal edilmesi bu cemiyetle Anadolu’nun bağlantısını kesmiştir.
  3-Bu cemiyet Osmanlı Devleti’nin yıkılması halin-de Trakya’da bir cumhuriyet kurmayı planlamaktadır.
  İzmir Müdafaa-i Hukuk-u Osmaniye Cemiyeti: İzmir’in işgalinden hemen sonra kuruldu. İzmir’in Türklere ait olduğunu        basın yoluyla duyurmaya çalıştı.
  İzmir Redd-i İlhak Cemiyeti: İzmir’in işgalinden önce kuruldu. İşgalden sonra silahlı direnişe başladı.
 - Balıkesir ve Alaşehir kongrelerini topladı.
      KilikKilikyalılar Cemiyeti: Adana ve çevresindeki  Fransız işgali ve Ermeni saldırılarına karşı  kurulmuştur.
       Trabzon Muhafaza-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti : Pontus Rum Devleti’nin kurulmasını engellemek için çalıştı.
Doğu Anadolu (Şark Vilayetleri) Müdafaa-i Hukuk : Doğu Anadolu’da bir Ermeni devleti kurulmasını engellemek ve buranın bütünlüğünü korumak için çalıştı.
- Erzurum Kongresi’ni topladı.Doğu Anadolu’da bir Ermeni devleti kurulmasını engellemek ve buranın bütünlüğünü korumak için çalıştı.
- Erzurum Kongresi’ni topladı.
Milli Kongre Cemiyeti : İstanbul’daki yazar ve aydınlar tarafından kuruldu. İşgallerin haksızlığını basın yoluyla dünya kamu oyuna duyurmayı amaçlamıştır.
Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti :   Bu cemiyet Sivas Valisi Reşit Paşa'nın eşi Melek Reşit Hanım ve arkadaşları tarafından Sivas'ta kurulmuş, kısa sürede Anadolu'nun muhtelif şehirlerinde Merkez'e bağlı birçok şubeleri açılmıştır.  İtilaf Devletleri ve İstanbul Hükümeti'ne karşı zaman zaman protesto nameler yayımlamış, Milli Orduya para ve mal yardımı kampanyaları açmıştır.
MİLLİ CEMİYETLERİN ÖZELLİKLERİ
1-İşgallere ve azınlıkların taşkınlıklarına karşı kurulmuşlardır.
2-Türkçülük duygusu ön plandadır.
3-Bölgeseldirler.
4-Kurtuluş Savaşı’nı örgütlemişlerdir. Önce e basın ve yayın yolu ile haklılıklarını duyurmaya çalışmışlar, işgallerin başlaması ile Kuvayı Milliye’yi kurup silahlı direnişe geçtiler.
*Milli Cemiyetler; Sivas Kongresi’nde Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adı ile birleştirilmiştir.
ÜLKEYİ KURTARMAK İÇİN ORTAYA ATILAN KURTULUŞ ÇARELERİ
Saray -  İngiliz himayesi
Aydınlar- Amerikan mandası
Milli Cemiyetler -.Bölgesel kurtuluş
Mustafa Kemal Paşa- Milli egemenliğe dayalı, kayıtsız şartsız bağımsız  devlet kurmaktır.
Mustafa Kemal’in İstanbul’a Gelişi 13 Kasım 1918) :  Mustafa Kemal İtilaf Devletleri’nin İstanbul’u işgal ettiği gün İstanbul’a geldi. İşgal güçlerinin donanmasını İstanbul önlerinde görünce yanındaki yaveri Cevat Abbas’ “Geldikleri gibi giderler.” demiştir.
 Arkadaşı Fethi Okyar ile beraber Minber(Kürsü) adlı bir gazete çıkararak kamuoyunu aydınlatmaya çalışmıştır.
 Ayrıca Şişli’deki evinde arkadaşları Rauf Orbay , Fethi Okyar, K. Karabekir, İsmail Canbulat, Ali Fuat Cebesoy ve İsmet İnönü ile görüşerek,  başkentte önemli görevler almak için çözümler üretmeye çalışmışlar ve sonuçta İstanbul’da istenilen sonucun elde edilemeyeceğini, çözümün Anadolu’da aranması gerektiği fikrini benimsemişlerdir.
MUSTAFA KEMAL’İN SAMSUN’A ÇIKIŞI (19 MAYIS 1919)
Samsun ve çevresinde Pontus Rum çetelerinin  Türklere karşı saldırıları artmıştı.İngilizler, Avrupa kamuoyunu yanıltarak, saldırıların Türkler tarafından gerçekleştirildiğini  karışıklığın önlenmesini aksi halde bu bölgeyi işgal edeceklerini bildirmişlerdi.
Mustafa Kemal Paşa, Padişah iradesiyle 9.Ordu Müfettişliği’ne atanmıştır (30 Nisan 1919). Mustafa Kemal, sivil yöneticilere de emir verme yetkisini istemiş ve bu yetkiyi almıştır.
Mustafa .Kemal Paşa,  16 Mayıs 1919’da yanındaki 17 kişi ile birlikte Samsun’a deniz yoluyla hareket etmiş ve 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ulaşmıştır. Bu olayla    KURTULUŞ SAVAŞI başlamıştır. .
MUSTAFA KEMAL’DEN    9.ORDU  MÜFETTİŞİ   OLARAK YAPMASI İSTENEN GÖREVLER
1)Görev bölgesinde güvenliği sağlamak
2)Halkın elinde bulunan   silah ve cephanelerin toplanması
3)Halka silah dağıtan kuruluşlar varsa, bu kuruluşların ortadan kaldırılması
4)Terhis edilmeyen orduların terhisini sağlamak, silahlarını toplamak.
MUSTAFA KEMAL’İN ANADOLU’DA GERÇEKLEŞTİRMEK İSTEDİĞİ İŞLER
1-Ulusal bilinci oluşturmak ,
2-Tüm faydalı örgütleri bir amaç ve isim etrafında birleştirmek,
3-Halk adına karar verecek ulusal gücü belirlemek(halk adına karar veren  ilk organ temsil kuruludur.ulusal egemenliğin  halka mal edilerek noktalandığı uygulama ise TBMM’nin açılmasıdır.)
4-Kuvayı  Milliye ile Mondros gereği dağıtılmayan askeri birlikleri birleştirip ulusal kurtuluşun gereği olan savunma gücünü oluşturmak.
SAMSUN  RAPORU (22 MAYIS 1919) Mustafa Kemal Osmanlı yönetimine gönderdiği  raporda :
 Bölgedeki karışıklıklardan   Rumlar sorumludur.
 Türk ulusu  egemenlik , bağımsızlığını gerçekleştirmede kesin kararlıdır.
 Yunanlıların İzmir’de hakları yoktur. İşgal geçicidir.
 ÖNEMİ : 1)Bu raporla Mustafa  Kemal; hem İstanbul Hükümeti  hem de İtilaf Devletlerinin isteklerine ilk defa  ters düşen bir davranışta bulunmuştur.
2)İzmir ve Samsun çevresindeki  Türk direnişi haklı gösterilmiştir.
3)Mustafa Kemal Paşa, yetki sınırlarını aşarak tüm memleketin kaderi ile ilgilendiğini göstermiştir.
*Osmanlı yönetimi ve İngilizler bu rapora karşı tepki göstermemiştir.
Samsun’da güvenliğin kurulmasını sağlayacak tedbirleri aldıktan sonra ; 3.Ordu karargahını iç bölgelere taşımak üzere, Havza’ya hareket eder.  Mustafa Kemal’in iç bölgelere taşımasında ;
1-Samsun’un İngiliz işgalinde bulunması,
2-Kıyıda olduğu için her türlü saldırıya açık olması,
3-Çevredeki Rum çetelerinin faaliyetleri, rol oynamıştır. Samsun’un güvenliği yetersizdir
HAVZA GENELGESİ (28 Mayıs 1919)
Mondros’a Cevap
1)Komutanlara ;ordularınızı terhis , silahlarınızı teslim etmeyin (savunma gücü oluşturmak)
2)Sivillere;işgalleri protesto edin (Milli bilinci uyandırmak) Miting yaparak ve telgraflar çekerek işgalin protesto edilmesini istemiştir.
3) Mitinglerde Hıristiyan halka zarar verilmeyecek. (İşgallere hukuki zemin hazırlanmasını önlemek)
Havza Genelgesi'nin Önemi
1-Havza Genelgesi ile halkın milli mücadele için bilinçlenmesi sağlanmaya çalışılmıştır
2-Ülkenin pek çok yerinde işgalleri protesto mitingleri düzenlenmiştir.
Tepki: 1)İtilaf Devletleri’nin baskısıyla   Mustafa .Kemal Paşa, İstanbul’a çağrılmıştır (8 Haziran 1919)
2) 67 Türk aydını Malta’ya sürüldü.
Mustafa .Kemal Paşa, çağrıya cevap vermemiş, ve Amasya’ya geçmiştir (12 Haziran 1919).
UYARI :Mustafa Kemal ile İstanbul Hükümeti arasında, Samsun raporuyla başlayan görüş ayrılılığı Havza genelgesi ile açığa çıkacaktır.
                       AMASYA GENELGESİ (22 HAZİRAN 1919)
Yayınlanma Amacı: Kurtuluş hareketini kişisel bir hareket olmaktan çıkarıp, halkın katılımını sağlayıp, ulusal bir karaktere kavuşturmak,
Genelgenin Hazırlayıcıları:  Mustafa Kemal,  Refet Bele,  Ali Fuat Cebesoy, Rauf Orbay tarafından hazırlanarak  Konya’da bulunan Ordu müfettişi Cemal Paşa (Mersinli) ve  Kazım Karabekir Paşanın onayı ile 22 Haziran 1919’da yayınlanmıştır.
Çok imzalı yayınlanmasının amacı:  Genelgenin etkisini arttırmak.
Genelgenin Maddeleri:
1)Vatanın bütünlüğü, milletin bağımsızlığı tehlikededir. (Gerekçe)
-Ülkenin durumu ve Kurtuluş Savaşının gereği ortaya  konmaktadır.Ulusal bilincin uyandırılması hedeflenmiştir.
-Kurtuluş Savaşının  bölgesel değil;  bütünsel olduğu vurgulanmıştır.
- Bölücülere ve bölgesel   kurtuluşu amaçlayanlara bir tepkidir
2)İstanbul Hükümeti, üzerine düşen görevi yerine getirememektedir. Bu durum milletimizi yok durumuna düşürmektedir. (Gerekçe)
-İstanbul hükümetinin tutumu da durumun bir parçası olarak belirtilmiştir.
UYARI : Mustafa Kemal Milli Mücadele esnasında milli güçte bölünme yaşanmaması için padişaha karşı doğrudan tepki göstermeyip; tepkilerinde İs-tanbul hükümetini hedef almıştır
3)Milletin geleceğini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır. (Amaç ve yöntem )
      -Milli egemenlik fikri ilk defa üstü kapalı bir şekilde vurgulandı.
       -  Kurtarıcı olarak, padişah, mandacı ve himayeci devletlerin yerini milletin kendisi aldı.
        - İleride milli egemenliğe dayalı devletin kurulacağına dair ilk işaretler verilmiştir.
       -  Mustafa Kemal’in Türk milletine güvendiği ve mücadeleyi millete mal etmek istediği anlaşılmaktadır.
 -  -Genelgeye İhtilal belgesi niteliği kazandırmıştır.
 -Kurtuluş Savaşı’nın evrensel yönünü ortaya koymuştur.
4)Her türlü etki ve denetimden uzak bir kurul oluşturulmalıdır. (Temsil Kurulu)
-  Erzurum Kongresi ile kurulan ve Sivas Kongresi ile sayısı arttırılan Temsil Heyetinden ilk defa söz edilmiştir.
 - Kurtuluş savaşını, kişisellikten çıkarılarak, ulusal karakter kazandırılmaya çalışılmaktadır.
5) Anadolu’nun en güvenilir yeri olan Sivas’ta milli bir kongre düzenlenmelidir.
  -Ulusal bir kongrenin toplanması istenmiştir.
 -  Milli birlik ve beraberliğin sağlanması amaçlanmıştır.
6)- Kongreye her sancaktan milletin güvenini kazanmış üç delege katılmalıdır. Delegeleri Müdafa-i Hukuk, Redd-i İlhak ve Belediyeler seçmelidir. Delegelerin kongreye geliş güzergahları ve zamanları milli bir sır olarak saklanmalıdır.
 - Delegelerin milletin güvenini kazanmış kişilerden olmasının istenmesi kongrede alınacak kararların bütün millet tarafından kabul edilebilmesi içindir.
- Delegelerin milli mücadele taraftarı olması için delegelerin Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri tarafından belirlenmesi istenmiştir.
- Delegelerin seçimle belirlenmek istenmesi, ileride seçime dayalı bir sistemin olabileceğini de göstermektedir.
   7. Doğu ileri adına 10 Temmuz 1919’da Erzurum’da bir kongre toplanacaktır. Bu tarihe kadar diğer illerin   temsilcileri de Sivas’a gelebilirlerse; Erzurum kongresine katılmış olan delegeler Sivas’a hareket edecektir.
- Doğu Anadolu’da yeni bir seçim yapılmasının güçlüğü düşünülerek; Erzurum Kongresi’ne katılan delegelerin memleketlerine dönmeden ,Sivas Kongresi’ne de katılmalarını sağlamak için böyle bir madde konulmuştur.
   8)Mevcut askeri ve milli örgütler kesinlikle dağıtılmayacak, komuta bırakılmayacak ve başkalarına teslim   edilmeyecek.
     -Mondros ‘a tepki
    - Örgütlenmede hedef seçtiği kurumların askeri ve ulusal kuruluşlar olduğunu göstermiştir.
Amasya Genelgesi'nin Önemi
1)Türk İnkılabı’nın İhtilal Safhası başlamıştır.
2)Kurtuluş Savaşı’nın gerekçesi,  amacı ve yöntemi   belirlenmiştir.
3)İlk kez milli egemenliğe dayalı bir yönetimden bahsedilmiştir.
.4)Kurtuluşun tek elden yürütülmesi için ortam hazırlanmaya çalışılmıştır.
5)Türk milleti hem İstanbul Hükümeti’ne hem de işgalci güçlere karşı mücadeleye çağrılmıştır.
6) Milli bağımsızlık hukuki yönden belgelere bağlanmıştır.
7)Evrensel haklar dile getirilmiştir.
İstanbul Hükümeti’nin Tepkisi: İngilizler’in baskısı sonucu İstanbul Hükümeti  Mustafa .Kemal’i görevinden alarak İstanbul’a çağırmıştır. Mustafa Kemal kendisinin “padişahın iradesiyle” atandığını bildirerek zaman kazanmaya çalışmıştır.
Padişah, Mustafa Kemal’in görevden alındığına dair buyruk çıkarmıştır (8 Temmuz 1919).
Mustafa Kemal,  İstanbul’a aynı gün, resmi görevinden ve askerlik mesleğinden istifa ettiğini bildirmiştir.
ERZURUM KONGRESİ (23 TEMMUZ-7 AĞUSTOS 1919)
Mondros Ateşkes Anlaşması’nın 7. ve 24.maddeleri ile Doğu Anadolu’ya yönelen Ermeni tehdidini önlemek.
Kongrede Alınan Kararlar
1- Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür asla bölünemez.
- Milli sınırlar ;  Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandığı tarihte Osmanlı denetiminde olan topraklardır.
-Bu madde Sivas Kongresi ve Misak-ı Milli kararlarının da ilk maddesidir.
- İmparatorluk anlayışı yerine ilk kez ulusal sınırdan bahsedilmiştir. Bu madde ile “ulusal devlet” modelinin benimsendiğini göstermektedir.
- Yurdun bütününü koruma konusunda ulusal bilinç oluşmuştur.
2) Yabancı işgal ve müdahalesine karşı  Osmanlı hükümetinin dağılışı halinde millet hep birlikte savunma yapacak ve direnecektir
-Ulusal nitelikte karar alınmıştır.
3)İstanbul Hükümeti, vatanın bağımsızlığını koruyamadığı takdirde, geçici bir hükümet kurulacaktır. Bu hükümeti milli kongre seçecektir. Kongre toplantı halinde değilse seçimi Temsil Heyeti yapacaktır.
  -İstanbul Hükümetine alternatif bir hükümet kurulması fikrine ilk kez yer verilmiş. Tepki çekilmemesi için oluşturulacak hükümetin geçici olacağı belirtilmiştir.
4) Kuva-yı Millî’yi etkili ve milli iradeyi hakim kılmak esastır. Amasya Genelgesi’nde yer alan ; “Türk Milleti’nin geleceğini, Türk Milleti’nin azim ve kararı kurtaracaktır.’’görüşü karar haline dönüşmüştür. Bu kararla mili irada kavramı yerleştirilmeye çalışılmaktadır.Saltanatın kaldırılacağı anlaşılmaktadır.Cumhuriyet’in kurulacağı anlaşılmaktadır.
5) Azınlıklara egemenliğimize engel olabilecek ayrıcalıklar verilemez.
- Azınlıkların devlet kurma isteklerine  ve yabancı devletlerin azınlık hakkı bahanesi il iç işlerimize karışmasına tepki niteliğindedir. (Bağımsızlık ilkesi)
6- Manda ve himaye kabul edilemez.
Tam bağımsızlığa ters düştüğü için manda ve himaye reddedilmiştir
7) Mebusan Meclisi derhal toplanmalı ve hükümetin çalışmaları meclis tarafından kontrol edilmelidir.
-İstanbul Hükümetinin milli iradenin denetimi altına  girmesi ve denetlenmesi  amaçlanmıştır.
8)Doğu illerindeki tüm cemiyetler Doğu Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adı ile birleştirilecektir.
-Bölgesel nitelikli bu karar ile Doğu Anadolu’daki direniş faaliyetlerinin etkili hale getirilmesi amaçlanmıştır.
9) Sömürge amacı olmaması koşuluyla dış yardım alınabilir.
   -Dış yardımların insani amaçlarla olması durumunda kabul edilebileceği vurgulanmıştır. Yabancı devletlerle ilişkilerin “bağımsızlık ilkesine saygı” esasına uygun olarak yürütüleceği belirtilmiştir.
--Dış işlerle de ilgili kararlar alınması kongrenin. meclis gibi hareket ettiğini gösterir.
10)Toplanan ulusal güçler ve ulusal irade Padişahlık ve Halifelik makamını kurtaracaktır.
- Ulusal egemenliğe ters düşen böyle bir kararın alınmasının temel nedeni, ulusal birlik ve beraberliğin güçlenmesini sağlamaktı.Çünkü Ulusal Mücadeleyi yürütenler arasında saltanat ve hilafet taraftarı kişiler de bulunuyordu.
Kongrenin Önemi
1- Erzurum Kongresi; amacı, toplanış şekli ve yapısı bakımından bölgeseldir. Fakat kongrede alınan kararlar yönüyle ulusaldır.
2- Tam bağımsızlık ve mili egemenlik fikirleri açıkça vurgulandı.
3- Mustafa Kemal başkanlığında, 9 kişiden oluşan ve Doğu illerini temsil eden Temsil Heyeti kurulmuştur.
4- İlk defa ulusal sınırlardan bahsedildi.
5- Azınlık haklarına ilk defa tepki gösterildi.
6- İlk kez bir hükümet kurma fikrinden bahsedilmiştir.
7- Manda ve himaye ilk kez  reddedilmiştir.
8- Doğu Anadolu’da kurulan milli cemiyetler, Doğu Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti çatısında birleştirildi.
9-Amasya Genelgesinin esasları ilk defa Erzurum Kongresinde karara dönüştü.
 Tepki: Mustafa KEMAL, Rauf ve Refet Bey    Bele için tutuklama kararı çıkardı(30 Temmuz 1919).                    
SİVAS KONGRESİ ( 4-11 EYLÜL 1919)
Mustafa Kemal, Amasya Genelgesi ile Sivas’ta bir kongre toplanmasını istemişti. Sivas Kongresi, bütün ülkenin birliğini sağlamayı amaçlıyordu.
İstanbul Hükümeti bu kongreyi engellemek için Elazığ Valisi  Ali Galip Bey’i görevlendirmiş fakat başarılı olamamıştır.
Sivas Kongresi 38 delegenin katılımı ile toplanmıştır.
Kongrede Mustafa .Kemal başkan seçilmiştir.
          Kongrede Alınan Kararlar
Erzurum Kongresi kararları aynen kabul edilmiştir.
Tüm milli cemiyetler Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adı altında birleştirilmiştir.
Manda ve himaye fikri kesin olarak reddedilmiştir..
Mebusan Meclisi’nin açılması için çalışmaların devam etmesi kararlaştırılmıştır.
İrade-i Milliye adlı bir gazete çıkarılmasına karar verilmiştir.
Sivas Kongresi’nin Önemi
Her yönüyle ulusal bir kongredir.
Sivas Kongresi, seçimle gelen delegelerden oluşmuştur.
En çok tartışılan konu manda ve himaye olmuş, fakat kesin olarak reddedilmiştir.
Misak-i Milli’nin esasları belirlenmiştir.
Temsil heyetinin sayısı 15 kişiye çıkarılmıştır. Vatanın bütününü temsil etme yetkisine sahip olmuştur.
Yürütme yetkisi Temsil Kurulu’na verilmiştir. Ali Fuat Paşa Batı Anadolu’ya Kuva-yı Milliye Kumandanı olarak atanmıştır.
Milli Mücadele, teşkilatını ve liderini bulmuştur.
Damat Ferit Paşa   Hükümeti’nin Düşürülmesi
Temsilciler Kurulu, 12 Eylül 1919’da İstanbul  Hükümeti ile her  türlü ilişkiyi kesti. Temsilciler Kurulu,
14 Eylül 1919’da bir genelge yayımlayarak hükümet işleri için haberleşme yerinin Temsil Heyeti olacağını bildirdi. Damat Ferit Paşa kendisini hedef alan bu baskılara daha fazla dayanamayarak  30 Eylül 1919’da istifa etti.

Damat Ferit Paşa  Hükümeti’nin düşürülmesi, Temsil Heyeti’nin ve Mustafa Kemal’in  İstanbul Hükümeti’ne karşı kazandığı ilk zaferdir.
AMASYA GÖRÜŞMELERİ (20-22 EKİM 1919)
Damat Ferit Paşa istifa edince, hükümeti Ali Rıza Paşa kurmuştur.
Mustafa Kemal ile Ali Rıza Paşa’nın karşılıklı görüşmeleri sonucunda Amasya’da, her iki tarafın uzlaşması amacıyla bir mülakat yapılmasına karar verildi. Amasya Görüşmelerine İstanbul hükümeti adına Bahriye Nazırı Salih Paşa katıldı.
Milli mücadele adına Mustafa Kemal ve arkadaşları katıldı.
Alınan Kararlar :
İstanbul Hükümeti Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'ni ve Temsil Heyeti'ni tanıyacaktır.
Mebusan Meclisi Anadolu'da güvenli bir yerde toplanacaktır.
Türk vatanının bütünlüğü ve bağımsızlığı korunacaktır.
İstanbul Hükümeti Milli Kongre kararlarını kabul edecektir.
İstanbul Hükümeti Temsil Heyeti'nden habersiz İtilaf devletleri ile barış görüşmesi yapmayacaktır.
Salih Paşa bu kararlan İstanbul hükümetine kabul ettireceğini, eğer bunu başaramazsa istifa edeceğini söyleyerek Amasya'dan ayrıldı.
Önemi: İstanbul Hükümeti Amasya Görüşmeleri'ni yapmakla Temsil heyetini hukuken tanımıştır.
İstanbul Hükümeti alınan kararlardan sadece Mebusan Meclisi'nin İstanbul'da olmak şartıyla açılmasını kabul etmiştir.
HEYET-İ TEMSİLİYENİN ANKARA’YA GELMESİ (27 ARALIK 1919)
Sebepleri:
Ankara’nın güvenli olması.
Meclis-i Mebusan çalışmalarının yakından izlenmek istenmesi.
Ankara’nın batı cephesine yakın olması.
Ankara’nın iletişim ve ulaşım yönünden uygun olması.
MECLİS-İ MEBUSANIN AÇILMASI (12 OCAK 1920)
Mebuslar Meclisi’nin açılması için Kasım 1919 ‘da seçimler yapıldı ve seçimleri her yerde Anadolu  ve Rumeli u. Müdafaa-i Hukuk cemiyetinin  desteklediği  adaylar kazandılar. Mustafa Kemal Paşa da Erzurum milletvekili seçildi.
Padişah meclisin İstanbul dışında toplanmasını, meclisin kendi kontrolünden çıkmasından dolayı, uygun görmüyordu.
Mustafa Kemal ise işgal altındaki İstanbul’un dışında toplanmasını istiyordu.  Erzurum mebusu seçilen Mustafa Kemal güvenlik sebebiyle meclise katılmadı.
İşgalciler padişahın kontrolünde toplanacak olan bir meclisten kendi aleyhlerine bir kararın çıkmayacağını zannettiklerinden dolayı meclisin açılmasın da karışmadılar.
Mustafa Kemal’in İstanbul’a gönderdiği Mebus Arkadaşlarından İstekleri:
1- Mecliste milli mücadelecilerin birlikte hareket etmesini sağlayacak olan bir Müdafaa-i Hukuk grubu oluşsun.
Açıklama: Mecliste Müdafaa-i Hukuk grubu bazı mebusların çekimser davranmasından dolayı kurulamayıp; bu grubun yerine içinde saltanat yanlılarının da olduğu ve Misak-ı Milliyi ilan edecek olan Felah-ı Vatan grubu kuruldu.
2- Sivas Kongresi kararları mecliste onaylansın.
Açıklama: Meclis Sivas Kongresinin bağımsızlıkla ilgili kararlarını onayladı.( Misak-ı Milli). Fakat,  padişah kontrolündeki mecliste Sivas Kongresinin milli egemenlikle ilgili maddeleri tartışma konusu dahi yapılamadı.
3- Mustafa Kemal meclise başkan seçilsin.
Açıklama:Mustafa Kemal işgalcilere ve İstanbul otoritesine milli hareketin  gücünü göstermek istiyor ve meclis dağıtıldığı takdirde meclis başkanı sıfatıyla meclisi Anadolu’da toplamayı amaçlıyordu.
 Mustafa Kemal meclise başkan seçilmemiştir.
Önemi: Son Osmanlı Mebusan Meclisinin yaptığı en önemli iş Misak-ı Milli’yi kabul etmesidir.
MİSAK-I MİLLİ – ( MİLLİ ANT ) (28 OCAK 1920)
1- Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür bölünemez.
Sınırların belirlenmesinde Mondros Mütarekesinin imzalandığı anda işgal edilmeyen yerler ve Türklerin çoğunlukta olduğu bölgeler ölçü alındı.
Bu madde Erzurum ve Sivas Kongresinin de ilk maddesidir.
Kurtarılacak vatanın sınırları belli olmuştur.
Vatanın bölünmez bütün olduğu ifade edilerek işgallerin tanınmayacağı belirtilmiştir.
 2- İşgal altındaki Arap topraklarının geleceği bölge halkının vereceği oylara göre belirlenmelidir.
    Kars, Ardahan ve  Batum’’un   geleceğinin belirlenmesi için halk oylaması yapılacaktır.
    Batı Trakya’nın geleceğinin belirlenmesi için halk oylaması yapılacaktır.
- Kurtuluş Savaşı sırasında halk oylaması öneren ilk belgedir.
 - Wilson ilkelerine uygun bir karardır.
-Halk oyu istenmesinin nedeni çoğunluğun  (üç  sancak ve B.Trakya’da)  Türk olması.
 3- İstanbul ve Marmara Denizi her türlü tehlikeden uzak tutulursa; Boğazların dünya ticaret ve ulaşımına açılması hakkında Türkiye’ ile ilgili devletlerin birlikte verecekleri karar geçerli olacaktır.
-Boğazların Türk denetimine geçmesi ve siyasal bağımsızlığımız amaçlanmıştır.
4- Azınlık hakları komşu ülkelerde Müslüman azınlığa verilen haklar kadar olacaktır.
 -Uluslararası eşitlik ilkesi
-Sınır dışındaki Türklerin haklarını korumak amaçlanmıştır.
- Azınlık haklarını bahane  ederek Avrupa devletlerinin   iç işlerimize karışmalarını engellemek.
5- Siyasi, iktisadi ve hukuki gelişmemizi engelleyen sınırlamalar(kapitülasyonlar) kabul edilemez.
• İlk kez kapitülasyonların kaldırılması yönünde bir karar alındı
- Ekonomik bağımsızlığımızın sağlanması amaçlanmıştır.
Önemi :1) Milli egemenlik hariç, Sivas ve Erzurum Kongrelerinde alınan kararları Mebusan Meclisi  kabul edilmiştir.
2)  Misak-ı Milli ile belirlenen sınırlar, Lozan Barış Antlaşması ve sonrasında bugünkü sınırlarımız oluşturulmuştur. (Batum, Musul hariç)
3)Siyasî, askeri ve ekonomik isteklerle tam bağımsızlık istendiği açıkça vurgulanmıştır.
4)Milli Mücadele’nin siyasî programı belirlenmiştir
5)İtilaf Devletleri ile yapılacak barışın esasları dünyaya duyurulmuştur.
6)-Alınan kararlar TBMM tarafından uygulanmıştır.
 7)' itilaf devletleri, Misak-ı Milli’nin ilanını büyük bir şaşkınlık ve öfke ile karşılamışlardır.
 İstanbul Hükümeti’ne baskı yapmışlar, Ali Rıza Paşa istifa etmiş, Salih Paşa hükümeti kurulmuştur.O’da baskılara boyun eğmeyince İtilaf Devletleri İstanbul'u işgal etmiş ve Mebusan Meclisi dağıtılmıştır. (16 Mart 1920).
  İSTANBUL’UN RESMEN İŞGALİ (16 MART 1920)
Sebepleri:Meclis-i Mebusan’ın Misak-ı Milliyi ilan etmesi.
Mustafa Kemal’in otoritesini kırmak.
Milli mücadeleyi Türk halkının  gözünde kötü göstermek.
Sonuçları:Osmanlı meclisi dağıtıldı.
Damat Ferit Paşa tekrar hükümet başkanı oldu.
TBMM’nin açılışına zemin hazırlandı.
İstanbul’dan Anadolu’ya göç başladı.
Mustafa Kemal’in meclisin İstanbul’da toplanmamasını isteme haklılığı ortaya çıktı.
NOT: İstanbul’un işgal edildiğini Anadolu’ya Telgrafçı Hamdi Bey haber vermiştir.
Mustafa .Kemal'in İstanbul'un İşgaline Karşı Aldığı Tedbirler
İşgalciler kınandı.
İstanbul ile ilişkiler kesildi.
Anadolu’daki. bazı işgalci subaylar, Malta’ya sürgün edilen Türk mebuslarına karşılık tutuklandı.
Osmanlı’nın Anadolu’daki gelir kaynaklarına el kondu.
 Anadolu’ya yönelik bir işgal hareketini önlemek için Geyve ve Ulukışla'da demiryolları tahrip edildi.
 BÜYÜK MİLLET MECLİSİ’NİN AÇILMASI  (23 NİSAN 1920)
Mustafa Kemal Paşa, 19 Mart 1920'de yeni meclisin açılması için yayınladığı  bir Genelge dağılmış olan Mebuslar Meclisi'nin üyeleri de meclise katılmaya çağırmıştır.  Bazı yerlerdeki engellemeler dışında seçimler yapıldı.
 TBMM 23 Nisan 1920 tarihinde 120 milletvekilinin katılımıyla TBMM açıldı.
Mustafa Kemal'in Önergesi (24 Nisan 1920)
1)Hükümet kurmak gereklidir.
  *TBMM'nin İstanbul hükümetinden farklı bir hükümet kurma kararı yeni bir devlet düzenine geçildiğini açıkça göstermektedir.Yeni bir devlet kurulup, egemenlik  millete verildiği için bu meclis kurucu meclistir.
 2)Geçici kaydıyla bir hükümet reisi tanımak veya padişah vekili atamak doğru değildir.
*Meclisin   Sürekliliği    ve  bağımsızlığı  belirtilmiştir .
3)TBMM'nin üstünde güç yoktur.
*Osmanlı yönetimi ve İstanbul Hükümeti belirgin bir biçimde yok sayılmıştır.
4)TBMM, yasama ve yürütme , yargı  yetkisine sahiptir.
*Güçler birliği" ilkesi kabul edilmiştir.Tüm yetkiler mecliste toplandığı için meclis Olağanüstü yetkilere sahiptir.
Amaç:Etkili ve hızlı karar almak.
5)Meclis Hükümeti Sistemi kabul edilmiş.
   Bu sistem Cumhuriyetin ilanına kadar sürmüştür.
   Bu sistemde devlet başkanı ve başbakan yoktur. Bakanlar meclisten tek tek seçilirler.Meclis Başkanı hükümetinde     başkanıdır.
6)Padişah ve halifenin durumu, bulunduğu baskıdan kurtulduktan sonra Meclis tarafından görüşülecek ve durumları belirlenecektir.
   *Meclis padişahın üzerinde tutulmuştur.TBMM ‘ye  sadece ülkenin değil , yönetim anlayışının da geleceği hakkında yetki vermiştir. Bu durumda saltanatın kaldırılabileceği mesajı verilmektedir.
UYARI: Bu önerge 20 Ocak 1921 Anayasası kabul edilinceye kadar Meclisin çalışma esaslarını belirlemiştir.
TBMM ‘nin Açılmasının  Önemi
1)TBMM'nin açılması ile yeni Türk Devleti kurulmuştur. Yönetim merkezi İstanbul’dan Ankara'ya geçti.
2)Mustafa Kemal, meclisin, hükümetin ve devletin başkanıdır.
3)Egemenlik Osmanlı ailesinden alınıp millete verilmiştir.
4) Temsil Heyeti'nin hukuksal varlığı sona ermiştir.
  I.TBMM, Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasını sağlamıştır. Zor koşullar altında yıpranan meclisin 1 Nisan 1923'te yenilenme kararı alınmış, 11 Ağustos 1923 tarihinde II.TBMM açılmıştır.
I.TBMM’NİN ÖZELLİKLERİ
1)Milli meclistir. İlk Meclisin üyeleri tamamı ile Türklerden oluşturmuştur.
2)Olağanüstü bir meclistir. Çünkü Güçler Birliği ilkesi vardır. Yasama, Yürütme ve Yargı TBMM’de toplanmıştır.
3)Savaş meclisidir. Kurtuluş savaşını yürüten meclistir.
4)İnkılâpçı bir meclistir. İlk inkılâbı kendisi yani ulusal egemenliktir. Daha sonra saltanatı kaldıran meclis de yine bu meclistir.
5)Kurucu Meclistir. 1921 Anayasasını hazırlamıştır.
6)Demokratik Meclistir. Milletvekilleri seçimle gelmiştir.
7)İdealist meclistir.
I.TBMM’nin Gerçekleştirdiği Çalışmalar
TBMM açılmıştır (23 Nisan 1920).
Hıyanet-i Vataniye Kanunu çıkarılmıştır (29 Nisan 1920).
İstiklal Mahkemeleri kurulmuştur (11 Eylül 1920).
TBMM ilk anayasası olan Teşkilat-ı Esasiye’ yi kabul etmiştir (20 Ocak 1921).
İstiklal Marşı kabul edilmiştir (12 Mart 1921).
Saltanat kaldırılmıştır (1 Kasım 1922).
İzmir İktisat Kongresi toplanmış ve Misak-ı İktisadi kabul edilmiştir (18 Şubat-4 Mart 1923).
UYARI :  3 Mayıs 1920'de   yeni Türk Devleti'nin ilk hükûmeti i I.İcra Vekilleri Heyeti adıyla kurulmuştur.
I.TBMM  Seçimlerin  yenilenmesine  1 Nisan 1923  ‘te  karar almıştır.
İkinci TBMM 11 Ağustos 1923’te açılmıştır.
                 İkinci TBMM 1 Ekim 1927’ye kadar çalışmıştır.
Teşkilat-ı Esasiye (1921 Anayasası - 20 Ocak 1921)
Yunan ilerleyişi devam ettiğinden bir anayasa çıkarılması zorlaşmıştır.
I.İnönü Savaşı'nın kazanılması üzerine Mustafa .Kemal bir önerge yayınlamıştır (13 Eylül 1920).
Teşkilat-ı Esasiye adındaki bu önerge Türk Devleti'nin ilk anayasası olmuştur (20 Ocak 1921).
23 esas ve bir ek maddeden oluşmuştur.
Kanun-i Esasi'nin Teşkilat-ı Esasiye ile çelişmeyen bölümleri yürürlükte kalmıştır.
Türkiye Devleti'nin ilk anayasasıdır.
1921 Anayasası'nın Maddeleri
1. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
2. Kanun yapmak (yasama) ve yürütme yetkisini kullanmak milletin tek ve gerçek temsilcisi olan TBMM'ye aittir.
3. Türkiye Devleti TBMM tarafından yönetilir ve hükümet 'TBMM Hükümeti' adını alır.
4. TBMM, iller halkınca seçilen üyelerden oluşur.
5. TBMM'de seçim iki yılda bir yapılır.
6. TBMM, hükümeti seçtiği vekillerle (bakanlarla) yönetilir.
7. Şer'i hükümlerin uygulanması TBMM'ye aittir.
8. Meclis başkanı hükümetin de başkanıdır.
Önemi:
Yeni Türk Devleti'nin kuruluşunun siyasi ve hukuki belgesidir.
Güçler Birliği İlkesi kabul edilmiştir.
Türk tarihinde ilk kez egemenlik ulusa verilmiştir.
Meclis içinde İstiklal Mahkemeleri kurulmuş ve yargı gücü de kullanılmıştır.
Ulusal birliğin bozulmaması için devletin rejimi belirtilmemiştir.
TBMM, yaptığı anayasa ile Kurucu Meclis özelliğini göstermiştir.
Meclis Hükümeti sistemi kabul edilmiştir.
Şer'i hükümlerin TBMM tarafından yerine getirilmesi kabul edildiğinden 1921 Anayasası laik bir anayasa değildir.
1921 Anayasası, 1924 Anayasası'nın ilanına kadar yürürlükte kalmıştır.
1921 Anayasası'nda Yapılan Değişiklikler: Devletin rejiminin cumhuriyet olduğu belirtilmiştir (1923).
Cumhuriyetin ilanı ile Meclis Hükümeti Sistemi sona ermiş Kabine Sistemi'ne geçilmiştir.
 TBMM'YE KARŞI ÇIKAN AYAKLANMALAR
Nedenleri:
 İstanbul  Hükümeti'nin TBMM aleyhine yayınladığı fetva. (10 Nisan 1920)
Mustafa .Kemal  ve arkadaşlarının gıyabî olarak idam istemiyle yargılanmaları.(24 Mayıs 1920)
İstanbul Hükümeti'nin  Anadolu üzerinde otorite kurmak istemesi.
İstanbul  Hükümeti'nin Milli Mücadele'yi İttihatçı ve Bolşevik olarak nitelendirmesi.
İtilaf Devletleri'nin  Milli Mücadele'nin Padişah ve Halifeye karşı yapıldığı şeklindeki propagandaları.
İngilizler'in boğazların iki tarafında da tampon bölge oluşturmak istemeleri.
Asker kaçaklarının otorite boşluğundan  yararlanmak istemeleri.
Bazı kişilerin  manda ve himaye istemesi.
Azınlıkların işgallerden yararlanarak bağımsız devlet kurma çabaları.
Kuva-yı Milliye birliklerinin disiplinsiz hareketleri.
Bazı Kuva-yı Milliye birliklerinin Düzenli Ordu'ya katılmak istememeleri.
A-İSTANBUL HÜKÜMETİ'NİN NEDEN OLDUĞU AYAKLANMALAR
1) Anzavur Ayaklanması Balıkesir, Biga, Gönen, Manyas ve Susurluk çevresinde yayılmıştır.
2) Kuva-yı İnzibatiye (Halifelik Ordusu) Ayaklanması : İzmit ve Geyve çevresinde etkili olmuştur.
Kuva-yı İnzibatiye (Halifelik Ordusu)  : Kuva-yı Milliye'ye  karşı İngilizlerin  yardımları ile kurulmuştur.
Bu ayaklanmaların amacı :Boğazların etrafından ulusal kuvvetleri yok etmek ,boğazların etrafından bir tampon bölge oluşturmak, Saltanat ve hilafeti devam ettirmek için İngilizlerin desteği ile çıkarılmıştır.
B-İSTANBUL HÜKÜMETİ VE İŞGALCİ DEVLETLERİN KIŞKIRTMALARI İLE ÇIKARILAN AYAKLANMALAR
1) Bolu, Düzce, Hendek ve Adapazarı Ayaklanmaları
2) Yozgat – Yozgat, Boğazlayan, Yenihan ve çevresinde Çapanoğlu
     Zile-  -  Aynacıoğulları
3) Afyon Ayaklanması - Çopur Musa
4) Konya Ayaklanması -  Bozkır Ayaklanması - Delibaş Mehmet,
5)  Milli Aşiret Ayaklanması : Urfa
6) Ali Batı Ayaklanması : Midyat ve Nusaybin çevresinde çıkmıştır.
7) Şeyh Eşref Ayaklanması : Bayburt'ta çıkmıştır.
8) Koçkiri Ayaklanması : Erzincan, Zara ve Koçkiri çevresinde çıkmıştır.
9) Cemil Çeto Ayaklanması : Garzan ve çevresinde çıkmıştır.
Bu ayaklanmaların amacı : İç savaşa yönelik olup, ulusal direnişcileri iki ateş arasında bırakmak , kardeş kanı dökmek Türk’ü Türk’e  kırdırmaktır.
C-AZINLIKLARIN ÇIKARDIĞI AYAKLANMALAR
1) Rum Ayaklanmaları
 -  Pontus Rum Ayaklanmaları :Yunanlılarla işbirliği yapılarak ve itilaf devletlerinin desteği alınarak Karadeniz bölgesinde çıkarılmıştır. Rumların bölgede bağımsız bir Rum devleti kurmak için çıkarttığı bu ayaklanmalar ancak milli mücadelenin kazanılmasından sonra tamamen söndürülebilirdi.
 - Trakya ve Batı Anadolu’daki Rum Ayaklanmaları:Yunan işgallerinin başlaması ile çıkartılmıştır.
 2) Ermeni Ayaklanmaları
Fransızlar'ın desteği ile Ermeni İntikam Alayı Adana ve çevresinde katliamlar yapmıştır.
Doğu Anadolu’da bağımsız devlet kurmak istemişler.
Milli Mücadele'nin kazanılması ile ayaklanmalar bastırılmıştır.
Bu ayaklanmaların amacı :Anadolu’da düzeni bozmak dünya kamuoyunu Türklerin aleyhine oluşturmak,soykırım yapmak ve bağımsız devletler kurmak.
D-KUVA-YI MİLLİYE TARAFTARI OLUP SONRADAN AYAKLANANLAR
1)Demirci Mehmet Efe Ayaklanması: Denizli, Burdur, Dinar ve Çal çevresinde çıkmıştır. Ayaklanmayı I.İnönü savaşından önce Refet Bey bastırmıştır  (30 Aralık 1920)
2) Çerkez Ethem Ayaklanması : Kütahya, Gediz ve Demirci çevresinde çıkmıştır. Çerkez Ethem, I.İnönü Savaşı sırasında Düzenli Ordu'ya saldırmıştır. I.İnönü Savaşı'ndan sonra ayaklanma bastırılmıştır (24 Ocak1921). Çerkez Ethem ve arkadaşları Yunanlılar’a sığınmıştır.
Bu ayaklanmaların amacı: Başına buyruk hareket etmek, Mustafa Kemal’in kurduğu düzenli ordulara katılmamaktır.
TBMM'NİN AYAKLANMALARA KARŞI ALDIĞI ÖNLEMLER
Hıyanet-i Vataniye Kanunu çıkarılmıştır (29 Nisan 1920).
İstiklal Mahkemeleri kurulmuştur (11 Eylül 1920).
İstanbul Hükümeti ile tüm ilişkiler kesilmiş, İstanbul'dan gelen evraklar geri gönderilmiş, İstanbul Hükümeti'nin yaptığı her türlü iş yok sayılmıştır.
İstanbul Hükümeti'nin çıkardığı fetvaya karşılık, Ankara Müftüsü Rıfat Börekçi tarafından karşı fetva yazılarak Milli Mücadele'nin haklılığı halka duyurulmuştur.
Anadolu Ajansı” kurdurularak milli mücadele lehinde propaganda yapıldı.
Düzenli Ordu kurularak Kuva-yı Milliye birlikleri kaldırılmıştır.
Ayaklanmaların Sonuçları
Kurtuluş Savaşı uzamıştır.
Milli Mücadele'nin kazanılması gecikmiştir.
Yunanlar, Anadolu'da ilerleme fırsatı bulmuştur.
Boş yere kardeş kanı dökülmüştür.
TBMM gücünü, ayaklanmaları bastırmak için kullanmıştır.
TBMM, tüm ayaklanmaları bastırarak Anadolu'da otoriteye hakim olmuştur.
Not : Hıyanet-i Vataniye Kanunu ve Şeyh Said İsyanı olayıyla ilgili çıkarılan Takrir-i Sükun Kanunu, amaç bakımından birbirine benzer.
İSTİKLÂL MAHKEMELERİ (11 Eylül 1920)
Kuruluş Nedeni:
TBMM'ye karşı ayaklanmaların çıkması.
Anadolu'da eşkıyaların çoğalması ve iç güvenliği tehdit etmeleri.
Kuva-yı Milliye birliklerinin düzensiz hareket etmeleri.
Askerden firar edenlerin artması.
TBMM'nin tüm yurtta otoriteyi eline almak istemesi.
Hıyânet-i Vataniye Kanunu kabul edilmiştir (29 Nisan 1920).
İstiklâl Mahkemeleri kurulmuştur (11 Eylül 1920).
İstiklâl Mahkemeleri'nin Özellikleri
Mahkeme kararlarında temyiz hakkı yoktur.
Mahkeme üyeleri TBMM üyeleri arasından seçilmiştir.
İstiklâl Mahkemeleri'nin Yararları:
Asker kaçakları orduya geri dönmüştür.
Ayaklanmalar bastırılmıştır.
İç güvenlik sağlanmıştır.
Devlet organları işlemeye başlamıştır.
Vergi ve asker alımları kolaylaşmıştır.
Not 1: İstiklal Mahkemeleri ilk kez TBMM'ye karşı ayaklanmalar sırasında kurulmuştur.
Not 2: Tekalif-i Milliye Emirleri'ne karşı çıkmalar başlayınca İstiklal Mahkemeleri yeniden devreye girmiştir.
Not 3: Şeyh Said İsyanı sırasında İstiklal Mahkemeleri yine işlevini yerine getirmiştir.
SEVR ANTLAŞMASI (10 Ağustos 1920)
Sevr I.Dünya Savaş'ını bitiren son antlaşmadır.
Gecikmesinin nedenleri; itilaf Devletlerinin kendi aralarında Osmanlıyı paylaşamamaları, işgallere karşı Türk halkının direnmesidir.
Barış antlaşmasının taslağı  İtalya'nın San-Remo kentinde  hazırlandı.
San Remo Konferansı’nda hazırlanan taslak, İtilaf Devletleri tarafından 11 Mayıs 1920’de Tevfik Paşa başkanlığındaki Osmanlı Heyetine sunuldu. Osmanlı Devleti bu şartları kabul etmedi.
İtilaf devletleri bu şartları kabul ettirmek için İstanbul Hükümeti’ne nota verdiler diğer taraftan 22Haziran 1920 ‘de Yunan birlikleri harekete geçtiler. Yunanlılar, Balıkesir, Bursa ve Edirne'yi işgal ederken, İngilizler de Mudanya ve Bandırma’ya asker çıkardılar.
Sevr taslağı padişahın başkanlığında toplanan “saltanat şurası”nda kabul edildi.
 10 Ağustos 1920  ‘de Paris yakınlarındaki Sevr kasabasında antlaşma Osmanlı delegeleri tarafından imzalandı.
 Bu antlaşmanın hükümlerine göre:
BOĞAZLAR : Savaş ve barış zamanında bütün devletlerin gemilerine açık olacak.Boğazlar, Türklerin hiçbir yetkisi olmayan    Boğazlar Komisyonu tarafından yönetilecek, komisyonun ayrı bir bayrağı ve bütçesi olacak.
     *Boğazlar üzerindeki Osmanlı egemenliğinin sona ereceğini göstermektedir.
OSMANLI DEVLETİ’NİN ÜLKESİ : İstanbul dolayları ve Anadolu’nun küçük bir bölümü ile sınırlandırılıyordu. İstanbul, Osmanlı Devleti'nin başkenti olacak.Osmanlı, barış şartlarına uymazsa İstanbul Osmanlı'nın elinden alınacak.
      *Anlaşma Devletleri’nin amacı Osmanlı Devleti’ni küçülterek kendilerine bağımlı hale getirmekti.
Bu madde antlaşmanın Osmanlı Devleti’ne zorla kabul ettirildiğini ve zamanı geldiğinde de Osmanlı Devleti’nin tamamen sona erdirileceğini göstermektedir.
• Doğu Anadolu'da, iki yeni devlet kurulacak.
  YUNANİSTAN’A :İ Ege  bölgesinin  büyük  bir bölümü  ile  Midye-Büyükçekmece çizgisinin batısında kalan bütün Trakya, Bozcaada ve Gökçeada Yunanlılara verilecek,
   İzmir ,Türk yönetiminde olacak fakat daha sonra bu yönetim hakkını devredecekti.
İTALYA’YA :  Antalya ve Konya yöresi, İç Batı Anadolu’nun derinliklerine kadar İtalyanların nüfuzu  altına girecekti.
FRANSA’YA:  Suriye,Adana, Malatya ve Sivas dolaylarını birleştiren bölgeler, Fransızlara verilecek.
İNGİLTERE : Arabistan ve Irak (Musul dahil), İngilizlere verilecek,
    ASKERİ HÜKÜMLER : Askerlikte, mecburi hizmet olmayacak. Elli bin kişilik bir ordu bulundurulacak. Bu ordunun tank, ağır makineli tüfek, top ve uçağı olmayacak, deniz gücümüz ,13 ufak geminin dışına taşmayacaktı.
         *Osmanlı Devleti savunmasız bırakılmak istenmiştir.
AZINLIKLAR : Azınlıklara, çok geniş haklar verilecek,    
EKONOMİK HÜKÜMLER : Osmanlı Maliyesi, İtilaf Devletleri'nin kontrolünde bulunacak.Bütçeyi İngiliz, Fransız, İtalyan ve Türkler'den oluşan bir komisyon belirleyecek. Osmanlı üyeleri bu komisyonda yalnızca danışman olarak bulunacak. Osmanlı Devleti savaş tazminatı ödeyecek.
 Kapitülasyonlar her devlete tanınacak ve genişletilecektir.
Osmanlı Devletinin imzaladığı bu antlaşma, Türk milletine yaşama hakkı tanımayan ve Türk vataninin parçalanmasını öngören bir belgedir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu antlaşmayı kabul etmedi. Çünkü Mustafa Kemal, İstanbul Hükümetinin imzalayacağı bir antlaşmayı, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin tanımayacağını, çok önceden açıklamıştı. Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu antlaşmayı imzalayanların ve onaylayanların, vatan haini sayılmalarına karar verdi
(19 Ağustos 1920).
Sevr Antlaşması'nın Önemi
Sevr Antlaşması ile Osmanlı yok sayılmıştır.
Osmanlı Devleti Sevr ile başka devletlerin yönetimine bırakılmıştır.
Galip Devletler Osmanlı'yı aralarında paylaşmışlardır.
Azınlıklara geniş haklar verilmiş, Türkler'in kendi vatanındaki hakları kısıtlanmıştır.
Mebusan Meclisi dağıtıldığından antlaşma onaylanmamış ve uygulanamamıştır. Bu yönüyle Sevr, 1878 Yeşilköy (Ayastefanos) Antlaşması'na benzer.
TBMM Sevr'in yerine Lozan Barış Antlaşması'nı imzalamıştır.

Sevr antlaşması ile ortaya çıkan yoğun tepkiler üzerine Damat Ferit paşa hükümeti istifa ederek Tevfik paşa hükümeti kurulmuştur.Yeni hükümet Mustafa Kemal ile anlaşma yolları arayacaktır.
KURTULUŞ SAVAŞININ ASKERİ STRATEJİSİ
Önce Erzurum'da bulunan XV. kolordu komutanı Kâzım Karabekir Paşa aracılığıyla doğudaki Ermeni işgalini sona erdirmek
Güney cephesinde Fransızlara karşı düzenli birliklerle savaşma imkanı olmadığından milis kuvvetleriyle bölgenin kurtuluşunu sağlamak
Kurtuluş savaşının kaderini belirleyecek olan Batı cephesinde Yunanlılara karşı önce savunma savaşı yaparak oyalamak, gerekli hazırlıklar yapıldıktan sonra taarruz ederek düşmanı yurttan atmak
DOĞU CEPHESİ
a) Ermeni Meselesi
Fatih zamanında İstanbul’da Ermeni Patrikliği kurulmuştur.
Osmanlı’da Ermeniler, Millet-i Sadıka diye anılmıştır.
Ermeni Meselesi ilk kez Berlin Antlaşması’nda ortaya çıkmıştır (1878)
Rusya ve İngiltere Ermeni sorununun çıkmasında etkili olmuşlardır.Rusya, kendi himayesinde kurulacak bir Ermenistan  ile Akdeniz’e ulaşmak istiyordu
İngiltere ise Doğu Anadolu’da kurulacak bağımsız bir Ermenistan ile Rusya’nın Akdeniz’e ulaşmasını engellemek istiyordu.
Ermeniler amaçlarına ulaşabilmek için Taşnak ve Hınçak cemiyetlerini kurmuşlardır.
Ermeniler 19.yy sonlarında Van, Erzurum, Bitlis ve Sason civarında ayaklanmışlardır.
Ermeniler, II.Abdülhamid’e suikast düzenlemişler, fakat başarılı olamamışlardır (1905).
I.DÜNYA SAVAŞI’NDA ERMENİ SORUNU : Türk Ordusunu arkadan vurmak için bir kısım Ermeniler Rus Ordusuna katılarak Osmanlı Devleti’ne karşı düşmanca bir tutum içerisine girdiler.
Bunun üzerine Osmanlı Hükümeti, çeşitli önlemler almak zorunda kalmıştır. Devlete isyan edenlerin savaş alanı dışına çıkarılarak güvenlikli bölgelere zorunlu olarak gönderilmesi için “Tehcir Kanunu” adıyla bir göç yasası çıkarmak zorunda kalmıştır. (27 Mayıs 1915)
Ermenilerin bugün “Soy Kırımı” dedikleri ve Türkleri bütün Dünyaya katil gibi göstermeye çalıştıkları olay budur.
Savaştan kaynaklanan genel asayişsizlik ortamı, kişisel kin ve intikam duyguları, salgın hastalıklar, eşkıya saldırıları, açlık gibi olaylar bir kısım Ermenilerin hayatını kaybetmelerine sebep olmuştur. Fakat Devlet hiçbir zaman Ermenileri soy kırımına tabi tutmamış aksine olumsuzlukların etkilerini elinden geldiği ölçüde önlemeye çalışmış ve sorumlu gördüğü kimseler cezalandırılmıştır.
        KURTULUŞ SAVAŞI’NDA ERMENİ SORUNU
Brest-Litovsk Anlaşması ile Rusya I. Dünya Savaşı’ndan çekilince; İngilizler Batum petrol bölgesinde etkili olabilmek ve Osmanlı ile Rusya arasında tampon bölge oluşturmak için Gümrü civarında Ermenilere devlet kurdurdu (28 Mayıs 1918).
 Paris Konferansı’nda, Doğu Anadolu’da, Ermeni devletinin kurulması kabul edildi. Mondros Mütarekesi’nin İngilizce metninde Doğu illerine Ermeni vilayetleri denmesi de İngilizlerin Ermenilerle ilgili düşüncesini, daha Paris Konferansı’ndan önce ortaya koyuyordu.
 Doğu Anadolu’da kurulacak olan Ermeni devletinin mandaterliği Paris Konferansı esnasında ABD’ye verilmiştir. ABD Ermeni mandaterliğinden  Harbord Raporu sonucunda vazgeçmiştir. Bu rapor Ermenilerin Doğu Anadolu’da azınlıkta olduğunu, Türklerin mücadeleye hazır olduğunu ve ABD için Doğu Anadolu’ya yönelik olarak alınacak bir mandaterliğin zararlı olacağı belirtiyordu.
       Rusya, 3 Mart 1918'de imzaladığı Brest Litovvsk antlaşması ile Kars, Ardahan ve Batum'u Osmanlı Devleti'ne bırakmıştı.
       Fakat daha sonra Kars ve çevresini Ermeniler, Ardahan ve Batum'u Gürcüler işgal etti.
       TBMM, Ermeni meselesini çözmek için Kâzım Karabekir Paşa'yı Doğu cephesi komutanlığına tayin etti.
       28 Eylül 1920'de taarruza geçen Türk ordusu Ermenileri yenilgiye uğrattı.
       Bunun üzerine Ermeniler barış istemek zorunda kaldılar.
       Gümrü Antlaşması yapıldı.  (3 Aralık 1920) Antlaşmaya göre:
Kars, Sarıkamış, Iğdır, Kağızman Türk Devleti’ne verilecek.
Doğu sınırı, Aras Nehri ve Çıldır Gölü’ne kadar uzanacak.
Ermenistan Hükümeti, Sevr Barış Antlaşması’nı tanımayacak.
Ermenistan, TBMM’nin aleyhine çalışmayacak.
5. TBMM, Doğu Anadolu'da yaşayıpta göç edenlerin 3 yıl içerisinde geri dönmelerini kabul etti.
Önemi:  TBMM'nin hem askeri, hem de siyasi uluslararası ilk başarısıdır.
Kurtuluş Savaşı’nda açılan ve kapanan ilk cephedir.
Misak-ı Milli'nin ilk sınırı belirlenmiştir.
Sovyet Rusya'dan gelecek yardımın yolu açılmıştır.
Rusya’nın 5 Aralık 1920’de Ermenistan’ı işgal etmesiyle Gümrü Antlaşması uygulanamamıştır.
Gürcistan ile  İlişkiler :Gürcistan'la Batum Antlaşması imzalanmıştır (23 Şubat 1921). Buna göre,
Batum, Artvin, Ardahan Türk Devleti'ne bırakılmıştır.
GÜNEY CEPHESI
Mondros   Mütakeresi'nden   sonra Adana, Antep, Maraş ve Urfa önce İngilizlerin işgaline uğramış,  sonra Fransızlara devredilmiştir.
İngilizler bölge halkına yönelik baskılar yapmadıkları için ciddi bir direnişle    karşılaşmadılar.
Fransızlar bölgeyi Ermenilerle birlikte işgal ederek ağır baskılar yaptılar ve sivil halka yönelik katliamlar gerçekleştirdiler. Bu durum halkın tepkisine neden oldu.
Sivas Kongresi'nde bölgeye komutanlar tayin edildi. Bölgede bütün halkın katıldığı bir Kuvay-ı Milliye hareketi başladı.
Güney cephesinde Fransızlara karşı ilk kurşunu Dörtyol’un Karakese Köyü’nde 19 Aralık 1918’de Mehmet Kara atmıştır.
Fransızlar ile Türk halkı arasında ilk ciddi çarpışmalar Sütçü İmam’ın harekete geçmesi ile Maraş’ta başlamıştır. Maraş halkı Fransızları 10 Şubat 1920’de Maraş’tan atmayı başardı.
11 Nisan 1920’de ise Urfa halkı Fransızları memleketlerinden atmayı başardı.
Şahin Bey mücadelesi ile ünlenen Antep ise bütün gayretlerine rağmen Fransızlara teslim olmak zorunda kaldı.
      TBMM daha sonradan   Antep’e  gazi ( 6 Şubat 1921 )   Maraş’a  kahraman  (7 Şubat 1973) Urfa’ya şanlı (12 Haziran 1984) unvanını vermiştir.
Adana’da ise mücadeleler 20 Ekim 1921’de imzalanan Ankara Antlaşmasına kadar devam etti.
Güney cephesi Ankara Antlaşması ile kapanmış ve Adana ile Antep   Fransızlardan geri alınmıştır.
Sakarya Zaferi’nin kazanılmasından sonra Ankara Antlaşması (20 Ekim 1921) yapıldı.
Önemi: 1)lk kez İtilaf Devletleri'nden biri, TBMM ile bir antlaşma yapmıştır. İtilaf Devletleri bloğu parçalanmıştır.
2)Fransa TBMM'yi ve Misak-ı Milli'yi tanıyan ilk İtilaf Devleti olmuştur.
2)Hatay hariç Suriye sınırımız belli olmuştur. Hatay'da özel bir yönetim kurulmuş ve burada yaşayan Türkler'e geniş haklar tanınmıştır.
3)Doğu Cephesi'nden sonra Güney Cephesi de kapanmıştır.
 Not 1: Kurtuluş Savaşı'nda ilk silahlı mücadele Güney Cephesi'nde başlamıştır.
Not 2: Güney Cephesi'nde yalnız Kuva-yı Milliye Birlikleri mücadele etmiştir. Düzenli Ordu mücadele etmemiştir.
İtalya İle İlişkiler :İtalyanlar İzmir'in Yunanistan'a verilmesi nedeniyle kırgındı, bundan dolayı Kuva-yı Milliye'yi desteklemişler ve bölge halkına iyi davranmışlardır. İtalya’ya karşı cephe açılmamıştır. II.İnönü Savaşı'ndan sonra işgal ettikleri yerleri  boşaltma kararı almışlar, Sakarya zaferinden sonra da Anadolu’dan çekilmişlerdir.
DÜZENLİ ORDUNUN KURULMASI  ( 8 KASIM 1920 )
Sebepleri :
Kuvay-ı Milliye birliklerinin halktan zorla para ve yardım toplamaları
Kuvay-ı Milliye komutanlarının merkezi otoriteden uzak, başlarına buyruk hareket etmeleri
Bölgesel kurtuluşu hedef almaları
Yunanlıların 22 Haziran 1920'de saldırıya geçerek Balıkesir, Bursa, Uşak ve D. Trakya'yı işgal etmeleri üzerine Ali Fuat Paşa TBMM'den izinsiz olarak Yunanlılara karşı Gediz'de taarruza geçti. Ancak birliklerimiz yenilgiye uğradı.
Sonuçta;
- Bu durum düzenli ordunun gerekliliğini ortaya çıkardı.
- Ali Fuat Paşa görevden alınarak Moskova büyükelçiliğine gönderildi.
- Batı cephesi ikiye ayrıldı. Asıl Batı cephesine İsmet Bey, Batı cephesinin güney kısmına Refet (Bele) Paşa tayin edildi.
Düzenli Ordunun Özellikleri
        Kurtuluş savaşında sadece Yunanlılara karşı savaştı
        TBMM’ye karşı oluşan bazı isyanları bastırdı
       Tekalif-i Milliye Emirlerinin uygulanması sonucunda taarruz gücüne ulaştı
       27 Aralı 1920’de kuva-yı seyyarenin kaldırılarak düzenli orduya katılması kararlaştırıldı
       İnönü Muharebesi ilk savaşı ve ilk başarısıdır.
       Eskişehir-Kütahya Muharebeleri tek başarısızlığıdır.
BATI CEPHESİ: Yunanistan  (İngiltere) ile savaşılmış.Önce Kuvayı Milliye birlikleri sonra düzenli ordu ile savaşılmıştır.
BATI CEPHESİNİN KURULMASI:
Kuzeybatı Anadolu’da yöresel birliği sağlayan Balıkesir Kongresi olmuştur. (26-30 Temmuz 1919)
Güneybatı Anadolu’da  yöreselliğe geçişi sağlayan adım Nazilli Kongresi’yle atılmıştır (1-9 Ağustos 1919)
 Batı Anadolu’da bütünsellik Alaşehir Kongresi (16 -25 Ağustos 1919) sağlamdı. Bu kongrelerde Batı Anadolu’daki ortak bir cephe oluşturulmasına çalışılmıştır..Sivas Kongresinde Ali Fuat Paşa Batı Cephesine atanmıştır.
I.İnönü Muharebesi  (6-10 Ocak 1921)
Nedenleri:
1)Çerkez Ethem Ayaklanması
2)Düzenli ordunun yeni kurulmuş olması
3)Önemli demir yolu hattından dolayı Yunanlılar Eskişehir’i ele geçirmek istiyordu.
4)Yunanlılar, yardım alabilmek için batılı devletlere güçlerini ispatlamak istiyordu
5)Yunanlılar TBMM’ye Sevr Antlaşmasını kabul ettirmek istiyordu
Yunanlılar Eskişehir İnönü'de durduruldular . Bursa yönüne geri çekilmek zorunda kaldılar.
İÇ SİYASETTEKİ SONUÇLARI
1) Düzenli Ordu’nun ilk zaferidir.
2) Halkın Düzenli Ordu’ya güveni artmıştır. Milletin zafere olan inancı güçlenmiştir.
3)İsmet Paşa albaylıktan generalliğe yükselmiştir.
4)Çerkez Ethem İsyanı bastırılmıştır.
5)İlk anayasa olan Teşkilât-ı Esâsiye kabul edilmiştir (20 Ocak 1921).
6)İstiklâl Marşımız kabul edilmiştir (12 Mart 1921).
DIŞ SİYASETTEKİ SONUÇLARI
1) Londra Konferansı (23 Şubat- 12 Mart 1921)  yapılmıştır.
2) Afganistan ile Dostluk Antlaşması ( 1 Mart 1921)),
3) Sovyet Rusya ile  Moskova Antlaşması (16 Mart 1921) imzalanmıştır.
   Londra Konferansı (23 Şubat-12 Mart 1921)
Nedenleri:
Düzenli ordunun I. İnönü başarısı
İtilaflar arasında anlaşmazlık çıkması
Rusya ile TBMM’nin yaklaşmaya başlaması
TBMM’ye Sevr Antlaşmasının kabul ettirilmek istenmesi
Yunan ordusuna zaman kazandırma düşüncesi
I.Çağrı  Dolaylı Yoldan : İtilaf devletleri İstanbul'dan gelecek delegeler arasında TBMM Hükümeti’nden de  bir temsilci bulundurmasını istediler.
Bu tavra TBMM karşı çıktı, doğrudan çağrılmadıkça konferansa katılmayacağını bildirdi
Amaç:1) İtilaf Devletleri Bu hareketleriyle, TBMM'yi tanımadıklarını göstermişlerdir.
            2)İki hükümeti çağırıp ikilik çıkartmak istemişlerdir.
II.Çağrı  Doğrudan İtalya aracılığı ile yapıldı.Böylece :  İtilaf  Devletleri TBMM’ni konferansa çağırmakla , TBMM’nin  varlığını ilk kez  hukuki olarak tanımıştır.
İstanbul Hükümeti adına Sadrazam Tevfik Paşa,
Ankara Hükümeti adına Bekir Sami Bey Londra'ya gönderilmiştir.
Londra Konferansı; İstanbul Hükümeti, TBMM Hükümeti, İngiltere, Fransa, İtalya, Yunanistan arasında gerçekleşmiştir.
Sonuçları : 1)Önerilen şartlar Sevr Antlaşması’nın değiştirilmiş şeklinden ibaret olduğu için antlaşma yapılmadı.
Konferansın başarısız olması nedeniyle Yunan saldırısı yeniden başlamış, II.İnönü Savaşı gerçekleşmiştir.
Londra Konferansında İstanbul Hükümeti temsilcisi Tevfik " Paşa "Sözü Türk milletinin yegane temsilcisi olan TBMM heyetine bırakıyorum" demiş, böylece itilaf devletlerinin istedikleri ikilik önlenmiştir.
Önemi: 1)İtilaf Devletleri TBMM'yi hukuken tanımıştır.
2) Avrupa'da “Türkler barışa yanaşmıyorlar” türünde çıkan propagandalara engel olunmuştur.
3)Misak-ı Milli tanıtılmıştır.
4)Konferans sonunda TBMM temsilcisi İngiltere, Fransa, İtalya ile ikili anlaşmalar yapmıştır .Bu antlaşmalar bağımsızlık ve eşitlik ilkelerine uymadığı için TBMM Hükümeti tarafından kabul edilmemiştir.
Bekir Sami Bey, görevden alınmış Yusuf Kemal Tengirşek Dış İşleri bakanı yapılmıştır.
 TBMM-Afganistan Dostluk ve Yardımlaşma Antlaşması (1 Mart 1921)
Bu iki kardeş devlet ve millet, birbirlerinin bağımsızlıkları tanımışlar.
Kültürel bağları güçlendirmek için Türkiye’den Afganistan’a öğretmen ve subay ve gönderilecekti.
Önemi :İlk kez bir İslam devleti TBMM'yi tanımıştır.
NOT:Afganistan 1919’a kadar İngiliz sömürgesi altındaydı.
 Moskova Antlaşması (16 Mart 1921)
Türk-Rus Yakınlaşmasının Nedenleri
TBMM'nin doğuda Ermenilere karşı başarı kazanması
Fransızlara karşı güneydeki halk direnişinin etkili olması
Yunanlılara karşı I. İnönü zaferinin kazanılması
İki ülke arasında karşılıklı elçilikler açılarak iyi ilişkilerin başlaması
Her iki ülkenin de düşmanlarının ortak olması
Sovyet Rusya'nın Anadolu'daki milli mücadeleyi kendi rejimine dönüştürmek istemesi
Bu antlaşma ile:
1. Sovyetler Birliği Misak-ı Milliyi tanıdı.
2. İki taraftan birinin tanımadığı bir antlaşmayı diğeri de tanımayacaktı.
SSCB’nin Sevr’i tanımadığının göstergesidir.
Ayrıca her iki devletin de uluslar arası alanda birlikte hareket edeceğinin kanıtıdır.
3. Osmanlı Devleti ile Çarlık Rusya arasındaki tüm antlaşmalar geçersiz sayılacaktı.
Her iki ülkede rejim değişikliği yaşandığının göstergesidir.
4. Sovyet Rusya kapitülasyonların kaldırılmasını kabul etmektedir.
5.Sovyet Rusya , TBMM  Hükümeti'nin Ermenistan ve Gürcistan ile yaptığı antlaşmalara göre belirlenen sınırı  Batum ‘un Gürcistan'a verilmesi şartı ile tanıyacaktır.
Misak-ı Milli’ den verilen ilk taviz
Moskova Antlaşmasının Önemi:
1. İlk kez batılı bir devlet (SSCB)  TBMM'yi ve Misakı Milli'yi resmen tanımış oluyordu. -
2.Bu antlaşma ile Ulusal Mücadele için gerekli askeri malzeme ve mali destek sağlanmıştır.
 II.İnönü Muharebesi  (23 Mart - 1 Nisan 1921)
 Nedenleri:
TBMM'nin Londra Konferansı'nda Sevr'i kabul etmemesi
Yunanlıların I. İnönü mağlubiyetinin öcünü almak istemesi
Türk ordusunun güçlenmeden yok edilmek istenmesi
Yunanlıların güçlerini Avrupalı devletlere göstererek, onlardan yardım almak istemesi.
 Kuzeyde Bursa üzerinden ilerleyen Yunan birlikleri   İnönü’de yenildi.
Güneyde Uşak üzerinden ilerleyen Yunan birlikleri Afyon’u aldı . Ancak kuzeydeki birliklerin yenilmesi üzerine Afyon’u boşalttılar.
Aslıhanlar- Dumlupınar Taarruzu (8- 11 Nisan 1921) Refet (Bele) Bey’in Yunanlılara karşı yaptığı taarruz başarısızlıkla sonuçlandı. Bununüzerine Refet Bey görevden alındı. Güney kanadı da İsmet Bey’e verildi.
Sonuçları:
1. M.Kemal, zafer sonunda İsmet Paşa'ya; "Siz yalnız düşmanı değil, milletin makus talihini de (ters alınyazısını da) yendiniz" diye telgraf çekmiştir.
2.Bu zafer Metristepe’ye dikilen anıtla ölümsüzleşmiştir.
3.İtalya, Anadolu’yu  boşaltmaya karar verdi.
4.Fransa antlaşma yapmak için Ankara’ya heyet gönderdi. Zonguldak’ı boşalttı.(21 Haziran 1921)
5.Yunan ordusu iki katına çıkarıldı.Yunan Kralı Konstantin İzmir’e geldi.
6.İngilizler Malta Adası’ndaki 40 tutukluyu bıraktı.
Eskişehir Ve Kütahya Muharebeleri (10-24 Temmuz 1921)
Nedenleri :
Yunanlıların İnönü savaşlarıyla kaybettikleri prestijlerini tekrar kazanmak istemeleri
Türk ordusunun toparlanmasına fırsat vermeden ortadan kaldırma düşüncesi
Ankara'yı alarak TBMM'yi dağıtmak ve Sevr'i Türklere kabul ettirmek istemeleri
İtilaf devletlerinin desteğini yeniden kazanmak istemeleri
Yunanlılar karşısında Türk ordusu tutunamayınca; Türk ordusunun telef olmasını önlemek isteyen Mustafa Kemal, İsmet Paşa’dan Türk ordusunu Sakarya’nın doğusuna çekmesini istedi.
Sonuçları
Sakarya ırmağı iki ordu arasında sınır oldu.
Halkın morali bozuldu. Umudun yerini karamsarlık aldı.
Afyon, Kütahya, Eskişehir işgale uğradı.
İtalyanlar Anadolu'dan geri çekilme işlemini durdular.
Fransızlar barış yapmaktan vazgeçtiler.
TBMM'nin Kayseri'ye taşınması gündeme geldi.
Düzenli ordunun kaldırılarak Kuvay-ı Milliye'ye geçilmesi fikri ortaya çıktı.
TBMM'de tartışmalar başladı.
 TBMM'de bazı kişiler başarısızlığın suçunu Mustafa Kemal'e yüklemek istemiştir.
Mustafa .Kemal başarılı olabilmek için olağanüstü yetkiler istemiştir.
Önemi :Kurtuluş Savaşı’nda kaybedilen ilk ve tek savaştır.
Alınan Tedbirler
1.Türk ordusunun Sakarya Nehri’nin doğusuna çekilmesi
Nedenleri:
1)Türk ordusunun daha fazla kayıp vermesini  önlemek.
2)Yunan ordusuna kayıp verdirip onları mevzilerinden uzaklaştırmak.
3)Yunan ordusu ile Türk ordusu arasında doğal engel oluşturmak.
2.Mustafa Kemal'e Başkomutanlık Yetkisinin Verilmesi ( 5 Ağustos 1921)
Olağan üstü durumdan dolayı kararların hızlı alınıp; hızlı uygulanması gerekiyordu.
Mustafa Kemal milli iradeye olan saygısından dolayı baş komutanlık yetkisini meclisten sadece üç aylık kısa bir süre için istemiştir. Baş komutanlık yetkisi daha sonradan, Büyük Taarruz öncesinde süresiz olmak üzere (20 Temmuz 1922), iki defa uzatıldıysa da Cumhuriyetin ilanı ile sona ermiştir.
Önemi:
Meclis ilk defa bütün yetkilerini bir kişiye vermiştir.
Mustafa Kemal tekrara askerlik mesleğine dönmüştür.
Mustafa Kemal Kurtuluş Savaşını daha rahat idare etme imkanına kavuşmuştur.
BaşKomutanın Yetki ve Sorumlulukları:
Meclisin tüm yetkilerini taşır.
Meclis kararı ile yetki süresi uzatılır.
Kararları kanun niteliğindedir.
Görev süresi dolmadan yargılanamaz
3.Tekâlif-i Milliye Emirleri (  7 -8 Ağustos 1921)
Ordunun ihtiyacını karşılamak ve Sakarya Savaşı'na hazırlanmak için Mustafa Kemal, Tekalif-i Milliye Emirleri'ni yayınlanmıştır.
4.İstiklal Mahkemeleri kuruldu ( Tekalif-i Milliye Emirleri’ne uymayanları cezalandırmak için)
SAKARYA MEYDAN Muharebesi (23 AĞUSTOS -13 EYLÜL 1921)
Yunanlıların Türk ordusunu kesin olarak yok ederek Ankara'yı işgal etmek istemeleri
22 gün 22 gece süren Sakarya Savaşı’nı Türk ordusu kazanmıştır.
Mustafa Kemal Paşa Türk ordusuna “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaş kanıyla sulanmadıkça düşmana terk edilemez.” ( savaş planı)
En fazla kayıp verdiğimiz savaş.
Subaylar Muharebesi de denir.(Çok sayıda subayımızı şehit verdik)
Önemi:
1.Yunan ordusunun saldırı gücü kırılmıştır.Türk ordusu savunmadan taarruza geçmiştir.
2.Türklerin II. Viyana Kuşatması’ndan(1683) beri süren geri çekilişi son bulmuştur.
3. TBMM tarafından Mustafa Kemal Paşa’ya “gazi” ünvanı ve “mareşal” rütbesi verilmiştir.(19 Eylül 1921)
Dış Sonuçları:
  1. TBMM ile Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan arasında Kars Antlaşması imzalanmıştır (13 Ekim 1921). Sovyet Rusya’nın isteği ile gerçekleşen bu antlaşma ile Moskova Antlaşması teyit edilmiştir.
Önemi:1)Doğu sınırı kesinlik kazanmıştır.
 2. Fransa ile TBMM arasında Ankara Antlaşması imzalanmış(20 Ekim 1921)
Bu antlaşmaya göre:
   1.Taraflar arasında savaş durumu sona erecek,
   2.İskenderun ve Hatay'da Türklere geniş hak tanıyan özel bir yönetim kurulacaktı.
Önemi:  
.TBMM’yi tanıyan ilk İtilaf devleti Fransa olmuştur.
.Hatay Misak-ı Milli’den verilen ikinci taviz olmuştur. (Ancak Türk yurdu olduğu da kabul ettirilmişti
.Güney cephesi kapanmış, buradaki birlikler Batı cephesine kaydırılmıştır.
Hatay ve İskenderun dışında bugünkü Türkiye-Suriye sınırı çizildi. (Güney sınırı ilk haliyle çizilmiştir.)
.Fransa’nın TBMM ile anlaşma yapması ile İtilaf devletleri bloğu parçalandı.
Adana ve Antep kurtarıldı.
Güneydeki Ermeni sorunu kapandı.
  3.İngiltere ile esir değişimi antlaşması yapılmış ve Malta’da sürgünde bulunan Türk esirler kurtarılmıştır (22 Ekim 1921).
 4. İtalyanlar Anadolu’yu tamamen boşaltmışlardır.
5. Ukrayna ile dostluk antlaşması imzalanmıştır(2 Ocak 1922).
 6.  a)22 Mart 1922 İtilaf Devletleri’nin  ateşkes önerisi
       b) 26 Mart 1922 İtilaf Devletleri’nin  barış  önerisi
         İtilaf Devletleri’nin ateşkes ve barış teklifinde bulunmaların amacı, ordumuzu oyalamak ve taarruz gücüne ulaşmasını engellemek VE Yunan ordusuna vazaman kazandırmaktı.
BÜYÜK TAARRUZ  (26 Ağustos - 9 Eylül 1922)
Sakarya'da yenilen düşman, işgal ettikleri yerleri ellerinde tutmak için artık savunmaya önem veriyordu.
Türk ordusu ise taarruz için hazırlıklara başladı.
Yapılan Hazırlıklar 1.Yurdun tüm kaynakları ordunun emrine verildi.
2.İstanbul'daki depolardan kaçırılan silahlar İnebolu ve Kastamonu Çankırı yolu ile Ankara'ya oradan da cepheye gönderildi.
3.Sovyet Rusya'dan silah ve malzeme yardımı alındı.
4. Ordunun taarruz eğitimine ağırlık verildi.
5.Savaşın bittiği Doğu ve Güney cephesindeki askeri birlikler büyük bir gizlilik içinde batıya kaydırıldı.
2O Temmuz 1922'de Gazi Mustafa Kemal süresiz olarak Başkomutan yapıldı.
Taarruz planının amacı :  Düşmanı durdurmak veya geri çekilmeye zorlamak değil, Anadolu'dan atmaktı.
26 Ağustos'ta Türk ordusu taarruza geçti. Mustafa Kemal, Fevzi ve İsmet Paşa'lar taarruzu Kocatepe'den yönettiler. Türk topçusu düşman mevzilerine ateş açtı. "Türkler bu mevzileri beş altı ayda düşüremezler" denilen mevziler birkaç saatte darmadağın edildi.
30 Ağustos günü, savaşı bizzat Mustafa Kemal yönetti. Düşmanın ana kuvvetleri Dumlupınar’ın ku-
zey doğusunda yok edildi. Bu muharebeye "Başkomutanlık Meydan Muharebesi" denir.
Bu kesin zafer üzerine, Başkumandan Gazi Mustafa Kemal Paşa verdiği emirle ordumuza yeni hedefini
gösterdi. "Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir ileri".
1 Eylül'de Uşak'ı . (. Yunan ordusu başkomutanı  Trikopis Uşak'ta esir alındı.)
2 Eylül'de Eskişehir'i
6 Eylül'de Balıkesir ve Bilecik'i
7 Eylül'de Aydın'ı
8 Eylül'de Manisa'yı geri almış,
9 Eylül'de İzmir'e girmiştir.
 11 Eylül'de Bursa'yı kurtardı. 18 Eylül'de ise Batı Anadolu'da hiç bir düşman askeri kalmadı.
*** 9 Eylül'de İzmir'e ilk yüzbaşı Şerafettin (daha sonra Atatürk  tarafından "İzmir" soy ismini alacaktır) girer ve Hükümet Konağına, yaralı bir şekilde, Türk bayrağını çeker. Üçüncü kılıç,Mustafa Kemal Paşa tarafından Yüzbaşı Şerafettin'e verilir.
Büyük Taarruzun Sonuçları
Yunan işgali sona ermiştir.
Yunanlıların Megalo idea (Büyük Yunanistan) düşüncesi sona erdi.
Malazgirt Savaşı  ( 26 Ağustos  1071- Alparslan)  ile Anadolu'nun kapıları Türkler'e açılmıştır,
Miryakefalon savaşı  ( 1176- II.Kılıç Arslan) ile Anadolu'nun, Türk yurdu olduğu belgelenmiştir, Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Savaşı ile Anadolu'nun sonsuza dek Türk yurdu olarak kalacağı tüm dünyaya gösterilmiştir.
Türk ordusu işgal altındaki Marmara çevresi ve Trakya’yı kurtarmak için Marmara bölgesine yönelince İngiliz kuvvetleriyle karşılaşmıştır. Böylece Kurtuluş savaşında ilk kez İngilizlerle savaş yapma ihtimali ortaya çıkmıştır.
Türk ordusunun kesin zaferi nedeniyle itilaf devletleri TBMM’ye ateşkes teklifinde bulunmuşlar bunun sonucunda Mudanya Ateşkes antlaşması imzalanmıştır.
MUDANYA ATEŞKES ANLAŞMASI  ( 11 Ekim 1922)
Ateşkese Ortam Hazırlayan Gelişmeler
1) Batı Anadolu'nun    Yunan ordusundan temizlenmesinden sonra Türk ordusunun  Boğazları, İstanbul’u ve Doğu Trakya'yı kurtarmak amacıyla, Marmara'ya yönelmesi.
2)İngiltere’nin  Fransa , İtalya ve sömürgeleri tarafından yalnız bırakılması
3)Mustafa Kemal’in ,  Boğazlar için yapılacak olası bir savaşta  Sovyet Rusya'nın da bu işe karışacağı söylemesi
    Doğrudan ilgili olduğu halde Yunanistan görüşmelere katılmadı. Yunanistan'ı İngiltere temsil etti. Yunan delegesi Mudanya açıklarında savaş gemisinde bekledi.
Mudanya Ateşkes Antlaşması’nın Önemi
1)Türk Yunan savaşı sona erdi.
2)Savaş yapılmadan İstanbul ,  Doğu Trakya ve Boğazlar geri alındı.
3)Osmanlı Devleti’nin başkenti olan İstanbul’un ve  Boğazların   TBMM’ye bırakılması ile İtilaf Devletleri Osmanlı Devleti’nin  hukuken sona erdiğini kabul etmişlerdir.
4)İngiltere’de Lloyd George Hükümeti istifa etmiştir.
5)Mondros Ateşkes Anlaşması geçersiz olmuştur.
6)İsmet Paşa’nın Mudanya’daki diplomatik başarısı O’nun Lozan’a baş delege olarak gitmesine neden olmuştur.
7)Savaş dönemi bitmiş diplomasi dönemi başlamıştır.
SALTANATIN KALDIRILMASI  (1 Kasım 1922)
Nedenleri: 1) Saltanatın ulusal egemenlik anlayışına ters düşmesi.
2)İtilaf Devletleri'nin Lozan barış görüşmelerine hem TBMM'nin hem de İstanbul Hükümeti'nin davet edilerek  ikilik  çıkarmak istemeleri.
 TBMM, 1 Kasım 1922'de saltanat ile halifeliği birbirinden ayıran ve saltanatı kaldıran kanunu kabul etti.
Önemi:1) I. TBMM  tek İnkılabını   gerçekleştirerek dinle devlet işlerini birbirinden ayırmış laik düzene geçişte ilk adımı atmıştır.
2)Osmanlı saltanatı resmen sona ermiş ve İstanbul-Ankara ikiliği ortadan kalkmıştır.
3)Cumhuriyetin ilanı ve demokratikleşme yolunda önemli bir adım atılmıştır.
4)İstanbul Hükümeti’nin Lozan’a gitmesi engellenmiştir.
5)Cumhuriyet’in ilanına kadar devlet başkanlığı sorununun yaşanmasına neden olmuştur.
                             LOZAN BARIŞ KONFERANSI
Konferansa Katılan Devletler :Türkiye,  İngiltere, Fransa, İtalya,Yunanistan, Japonya, Romanya ve Yugoslavya;
- Sovyet Rusya ve Bulgaristan ise sadece Boğazlar konuları görüşülürken katılmışlardır.
- ABD gözlemci sıfatıyla katılmıştır.
Lozan görüşmeleri :   20 Kasım 1922    -   4 Şubat 1923  I.dönem,
                                23 Nisan 1923     -   24 Temmuz 1923  lI. dönem olarak ayrılır.
Lozan’a gidecek heyete verilen talimat :1)Ermeni yurdu
2)Kapitülasyonlar kesinlikle kabul edilmeyecek. Toprak bütünlüğümüz ve tam bağımsızlığımızdan taviz verilmeyecekti.
Görüşmelerin kesildiği zaman aralığında ülke içinde iki önemli gelişme dikkat çekmektedir. Bunlar:
 a)İzmir İktisat Kongresi (17 Şubat - 4 Mart 1923 ) toplandı.
 b)TBMM'nin Yenilenmesi Kararı (1 Nisan 1923).
Lozan Antlaşması’nın Esasları
1. SINIRLAR
Suriye Sınırı:  Fransa ile imzalanan Ankara Ant. esas kabul edildi.
• Böylece Hatay sınırlarımız dışında kaldı.
Irak Sınırı:Musul sorunu nedeniyle Irak sınırı belirlenemedi. İngiltere ile ikili görüşmelere karar verildi.
• Lozan’da belirlenemeyen tek sınırdır. 1926 Ankara Ant. ile Musul İngiltere’ye bırakılmıştır.
Yunanistan Sınırı: Meriç ırmağı sınır olarak kabul edildi. Karaağaç savaş tazminatı olarak alındı.
 • Bugünkü Yunan sınırımız çizilmiştir.
Bulgaristan Sınırı: İstanbul Antlaşması’nın (1913)  Dimetoka Osmanlı Devleti’nde kalacak maddesi iptal edildi.Yunanistan bu toprakları Osmanlı Devleti’nden değil Bulgaristan’dan aldığı için Osmanlı Devleti’ne geri verilmedi.
2. ADALAR: Gökçeada ve Bozcaada ve Tavşan adaları Türkiye’ye diğerleri silahsızlanmak şartıyla Yunanistan’a verildi.
On iki ada, Meis Adası  İtalya’da kaldı.
3.KAPİTÜLASYONLAR:  Kapitülasyonlar tüm sonuçları ile birlikte kaldırılmıştır.
• Ekonomik alanda da tam bağımsızlık kabul edilmiştir.
4. SAVAŞ TAZMİNATI: Yunanistan’dan Karaağaç savaş tazminatı olarak alınmıştır.
• Yunanistan ekonomik sıkıntıda olduğundan burası alınmıştır.
5. DIŞ BORÇLAR : Osmanlı’dan kalan borçlar, Osmanlı’dan ayrılmış olan devletlere paylaştırıldıktan sonra, Türkiye’nin payına düşen kısmının taksitler halinde ödenmesine karar verildi.
- Duyun-u Umumiye İdaresi kaldırıldı.
6 . BOĞAZLAR: Boğazlar başkanlığını bir Türk’ün yapacağı uluslar arası bir komisyon tarafından yönetilecek.
- Boğazların her iki yakasında yaklaşık 20 km.lik alanda asker bulundurulmayacak.
- Ticaret gemileri boğazlardan serbestçe geçebilecek.
• Boğazlar Komisyonu’nun varlığı bağımsızlığı zedelemiştir. Bu konu 1936 Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile çözümlenmiştir.
7. AZINLIKLAR VE NÜFUS MÜBADELESİ : Azınlık ayrıcalıkları kaldırılmıştır. Türkiye’de bulunan azınlıklar Türk uyruklu kabul edilmiştir.
- Batı Trakya’daki Türkler ile İstanbul’daki Rumlar dışında kalanların değiştirilmesine karar verildi.
• Avrupalı devletlerin iç işlerimize karışması önlendi.
• Yunanistan mübadele konusunda sorun çıkardı.
8. YABANCI OKULLAR: Yabancı okulların öğreniminin Türk Milli Eğitim Bakanlığı’nın düzenleyeceği esaslara göre eğitim yapacaklar.
• Bu konu daha sonra Türkiye ile Fransa ve Vatikan arasında sorun olmuştur.
9. PATRİKHANE :- Patrikhane Ekumen (evrensel) olmaktan çıkarıldı.
 Türkiye’nin dinsel kurumlarından biri haline geldi.
1926 Medeni Kanun ile Patrikhanenin azınlıklar üzerindeki din dışı ( evlenme, boşanma, miras vb.) yetkileri kaldırıldı.
10. İSTANBUL’UN BOŞALTILMASI : Lozan  Antlaşması’nın TBMM tarafından onaylanmasından  6 hafta sonra İstanbul ve Boğazlardaki İtilaf Devletlerinin askerleri boşaltacak.
2 Ekim 1923 İtilaf Devletleri İstanbul’u boşaltmaya başladılar.
6  Ekim 1923 Türk ordusu İstanbul’a girdi.
LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI’NIN (24 TEMMUZ 1923) ÖNEMİ
1)Bağımsızlığımız   ve toprak bütünlüğümüz  tanınmıştır.
2)Misak-ı Milli büyük ölçüde gerçekleştirilmiştir..
3) Sevr Antlaşması geçersiz olmuştur ve Türkiye açısından I.Dünya Savaşı sona ermiştir.
4) Kapitülasyonlar ve Düyun-u Umumiye kaldırılarak tam bağımsızlığımız sağlanmıştır.
5)Azınlıkların Türk vatandaşı sayılması ile dış güçlerin içişlerimize karışması önlenmiştir.
6)Irak sınırı hariç diğer sınırlarımız belli olmuştur.
7)I.Dünya Savaşı’nı bitiren barış antlaşmaları içinde dikte ettirilerek değil müzakere yolu ile imzalanmış ve hala yürürlükte olan tek antlaşmadır.
8)Millî Mücadelemiz, bağımsızlık için uğraşan diğer milletlere de bir örnek olmuştur.
9 )İnkılaplar  için gerekli barış ortamı sağlanmıştır.
 LOZAN ANTLAŞMASI’NDAN KALAN PROBLEMLER
1)Boğazlar : Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile lehimizde çözülmüştür. Boğazlar komisyonu kaldırılmış yönetimi Türkiye’ye verilmiştir. Böylece boğazlarla ilgili egemenlik haklarımızı sınırlayan hüküm kaldırılmıştır. Boğazlarda asker bulundurulması ile Türkiye’nin güvenliği sağlanmış tır.
2)Musul :1926 Ankara Antlaşması ile Musul İngiltere’nin himayesindeki Irak’a verildi.Aleyhimize çözüldü.
3)Hatay :Lehimize çözüldü.Fransa Suriye üzerindeki manda yönetimini kaldırınca Türkiye’nin girişimleri sonunda önce Hatay Devleti kuruldu sonra Hatay anavatana katıldı.
 LOZAN’DA ÇÖZÜLDÜĞÜ HALDE YENİDEN GÜNDEME GELEN KONULAR
1)Nüfus Mübadelesi : Yunanistan ile.
2)Yabancı Okullar Sorunu : Fransa ile.
3)Borçlar Sorunu : Fransa ile.
 TÜRK İNKILÂBI  (ATATÜRK İNKILÂBI ) :Türk  Milleti’ni çağdaş uygarlık düzeyine çıkarmak için Atatürk’ün önderliğinde Türk aydınları tarafından siyasal ,  toplumsal alanda , ekonomide , hukukta  eğitim ve kültürel alanlarında yapılan yeniliklere denir.
  ATATÜRK    İNKILÂBININ      AMAÇLARI
1)Ülkemizde milli egemenliği  ve demokrasinin yerleşmesini sağlamak.
2) Kültürümüzü çağdaş uygarlık seviyesine çıkarmak. Modern Avrupa ile Türkiye’yi bütünleştirmek.
3) İhtiyaçlara cevap veremeyen eski rejimin kurumlarını değiştirerek yerine çağdaş kurumları kurmak.
4) Milletimizin refah seviyesini arttırmak.
Türk Edebiyatı’nda Kurtuluş savaşı konulu romanlar aşağıdaki gibidir.
Mustafa Kemal ATATÜRK, Nutuk
Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri
Vurun Kahpeye (Halide Edip Adıvar)
Türk’ün Ateşle İmtihanı
Ateşten Gömlek (Halide Edip Adıvar)
Yaban (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
Sodom Ve Gomore (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
Düşmanın Yaktığı Köyler Ahalisine (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
Dikmen Yıldızı (Aka Gündüz)
Üç İstanbul (Mithat Cemal Kuntay) -  İstibdat Devri, Meşrutiyet Devri ve Mütareke Devri.
Sahnenin Dışındakiler (Ahmet Hamdi Tanpınar)
Kalpaklılar (Samim Kocagöz)
Doludizgin (Samim Kocagöz)
Yorgun Savaşçı (Kemal Tahir)
Küçük Ağa (Tarık Buğra)
Despot (Reşat Enis)
Esir Şehrin İnsanları (Kemal Tahir)
Turgut Özakman, Şu Çılgın Türkler
II. TBMM DÖNEMİ
Kurtuluş savaşını kazanan I. TBMM bu süre içinde yıprandığı için 1 Nisan 1923'te feshedildi.
11 Ağustos 1923’te II.TBMM açıldı.
         II. TBMM 1 Ekim  1927 yılına kadar  faaliyet gösterdi.
 II. TBMM bir inkılap meclisidir.
                                               
TÜRK İNKILABI
Türk milletini çağdaş uygarlık düzeyi üstüne çıkarmak için Atatürk’ün önderliğinde Türk aydınları devletin yapısında,toplumun her kesiminde temelden değişikliklere ,yeniden düzenlemelere giriştiler.Bu olaya TÜRK İNKILABI veya ATATÜRK İNKILABI diyoruz.Siyasal alanda,Hukuk alanında,  Eğitim  ,Toplumsal  alanda girişilen inkılap hareketleri bir amaca yöneliktir.Bu amaç,Türk milletini çağdaş uygarlık düzeyine ulaştırmaktır.
Atatürk İnkılapları’nın Amaçları:
Türkiye’yi çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine çıkarmak.
Türk Milleti’nin refah seviyesini yükseltmek.
Modern Avrupa ile Türkiye’yi bütünleştirmek.
Modern uygarlıkların değer yargılarını Türkiye’ye yerleştirmek.
Türkiye’de milli egemenliği yerleştirmek.
Türkiye’de demokrasinin yerleşmesini sağlamak.
İhtiyaçlara cevap veremeyen eski rejimin kurumlarını değiştirerek yerine çağdaş kurumları kurmak.
Atatürk İlkeleri’nin yerleşmesini sağlamak.
        SİYASİ ALANDA YAPILAN İNKILAPLAR : Siyasal alanda yapılan inkılaplar Cumhuriyetçilik ilkesi ile ilgilidir.
 Bu alanda yapılan inkılapların temel amacı; kişi egemenliğinden  halk egemenliğine geçmek ve ulusal egemenlik ilkesini toplumun tüm kesimlerine yaygınlaştırmaktır.Bu alanda yapılan inkılaplar :
1)Saltanat’ın  Kaldırılması  (1 Kasım 1922).
2)Ankara'nın Başkent Olması (13 Ekim 1923) İstanbul’un İtilaf devletleri tarafından boşaltılmasından sonra  başkentin neresi olacağı tartışılmıştır. Milletvekillerinin bir kısmı İstanbul'un başkent olmasını istemiştir.
Ancak meclisin Ankara'da açılması, buraya fiilen hükümet merkezi olma niteliği kazandırmıştı. Ayrıca Ankara, Türkiye'nin merkezinde, askerî ve coğrafî özellikleriyle başkent olabilecek konumdaydı.
 13 Ekim 1923`te TBMM`de kabul edilen tek maddelik bir yasa ile Ankara, yeni devletin başkenti olmuş ve böylece devlet merkezinin İstanbul olacağı yolundaki çekişmelere son verilmiştir..
3) CUMHURİYET’İN İLANI (29 EKİM 1923)
Nedenleri :
 1)TBMM tarafından oluşturulan 1921 Anayasasıyla egemenlik kayıtsız şartsız ulusa ait olduğu halde Anayasa’da devletin yönetim biçiminin cumhuriyet olduğunu belirten bir madde yoktu.( Milli egemenliğin ancak cumhuriyetle mümkün olması.)
2)Saltanatın kaldırılmasıyla devlet başkanlığı sorununun ortaya çıkması.
 3)Meclis Hükümeti sistemine göre bakanların seçimle belirlenmesi, bir hükümet kurulmasının çok uzun sürmesi ve icraatların gecikmesi.
      *1923 sonbaharında Bakanlar Kurulu’nun görevden ayrılması ve bir hükümet sorununun ortaya çıkması. Bu inkılap için gerekli ortamı hazırlamıştır.
Cumhuriyetin İlanının Sonuçları :
1)Rejim hakkındaki tartışmalar sona ermiştir.Anayasada  yönetim şeklinin cumhuriyet olduğu yer almıştır.
2) Mustafa Kemal, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaşkanı olmuştur.Böylece devlet başkanlığı sorunu
sorunu sona ermiştir.  
3)Meclis hükümeti yerine kabine sistemine geçilmiştir.
4)Kabine sistemi ile hükümetin  kurulması   kolaylaştı.Bakanlar Kurulu’nun uyum  içinde çalışması sağlandı.
5) Kabine sistemine geçilmesi  I.Meclisin benimsediği, Güçler Birliği ilkesinin yumuşatılması anlamına gelir. Çünkü, yasama  (meclis)ve yürütme (hükümet)organlarının ayrıldığı görülmektedir.
           İlk başbakan:  İsmet  (İnönü)
          İlk Meclis Başkanı: Ali  Fethi  (Okyar)  Bey seçilmiştir.
Günümüzde: Cumhurbaşkanı: Abdullah Gül
Başbakan: Recep Tayyip Erdoğan   (61. III. Erdoğan Hük.)
Meclis başkanı: Cemil Çiçek
CUMHURBAŞKANLARIMIZ
1)M. Kemal Atatürk  (4 kez),
2)İsmet İnönü          (4 kez),
3)Celal Bayar           ( 3 kez)
4)Cemal Gürsel    
5)Cevdet Sunay
6)Fahri Korutürk
7)Kenan Evren (Halkoylaması)
8)Turgut Özal  
9)Süleyman Demirel
10) Necdet Sezer
11)Abdullah Gül
*1921 ve 1924 Anayasalarının yürürlükte olduğu dönemlerdeki Cumhurbaşkanları, 4 yıl süre  ile  ard arda birçok kez seçilmişlerdir.    
*1961 ve 1982  Anayasalarının yürürlükte olduğu dönemlerde ise Cumhurbaşkanları birer kez 7 yılık görev süresi ile  seçilmişlerdir..
2007 anayasa değişikliği referandumu :  Cumhurbaşkanının görev süresi 5 yıl ,iki kez seçilebilir. Cumhurbaşkanının halk oyuyla seçilecek. Cumhurbaşkanı seçilmek için ise seçilme yaşı 40'tır.
Daha önce 5 yılda bir yapılan milletvekili genel seçimlerinin   4 yılda bir yapılması benimsendi. Milletvekili olmak gereken yaş : 25
4) HALİFELİĞİN KALDIRILMASI (3 Mart 1924) )
Nedenleri:
1)Cumhuriyetin yönetimi ile  halifeliğin  bağdaşmaması  (cumhurbaşkanının seçilmesi ile halifeye gerek kalmaması ).
2)Eski rejim taraftarlarının sığınıp  güç aldıkları makam olması
3)TBMM’deki bazı vekillerin Halife’yi TBMM’nin üstünde kabul etmesi.
4)Halife Abdülmecit Efendi’nin talimatlara uymaması ve yetkilerini aşacak uygulamalara girişmesi.
5)Batı’yı kendine örnek alan bir ülkede halifeliğin, laikliğe ve çağdaşlaşmaya engel olabileceği endişesi.
               3 Mart 1924’te şu kararlar alınmıştır:
Halifelik kaldırılmıştır.
Şer’iye ve Evkaf Vekâleti kaldırılmış, daha sonra yerine, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Vakıflar Genel Müdürlüğü kurulmuştur.
Erkân-ı Harbiye-i Umûmiye Vekâleti kaldırılmış, yerine Genelkurmay Başkanlığı kurularak, asker siyasetten uzaklaştırılmıştır.
               Milli Savunma Bakanı( siyasi)
Tevhid-i Tedrisat Kanunu   (Öğretimde  Birliği)   kabul edilmiş,
 5) Osmanlı Hanedanı üyelerinin sınır dışına çıkarılması kararlaştırılmıştır
      Sonuçları
1)Laikliğe geçişin 2. önemli   aşamasıdır.
2) Türkiye’de ümmetçilik anlayışı yerini ulus-devlet anlayışına bırakmıştır.
3) Ulusal egemenlik güç kazanmıştır.
4) Bağımsız dış politika uygulamamız sağlanmıştır.
5) Osmanlı Hanedanı üyelerinin sınır dışına çıkarılması ile eski rejime dönüş yolları kapatılmıştır.
6)İnkılapları gerçekleştirilmek için zemin hazırlanmış ve bu kurumdan gelebilecek tehlikeler önlenmiştir.
5)ÇOK PARTİLİ HAYATA GEÇİŞ
Amaçları : 1)Demokrasiyi yerleştirmek
                  2)Farklı görüşlere yer vermek
               CUMHURİYET HALK FIRKASI ( 9 Eylül 1923)
        Kurulma Amaçları  
1)İnkılapların yapılması için disiplinli bir örgüte gerek duyulması.
 2)Yenilikleri halkın katılmasıyla kurulacak bir parti aracılığı ile halka benimsetme düşüncesi
 3)Halkın istek ve görüşlerinin Meclise daha kolay yansımasını sağlamak ve demokrasiyi kurum ve kurallarıyla işletme düşüncesidir.
         I.TBMM de Siyasi Partiler Yoktu.Görüş ayrılıkları grupların oluşmasına neden oldu.  (İlk TBMM'de Islahat Grubu, İstiklal Grubu, Tesanüt Grubu gibi gruplar vardı.)
Mustafa Kemal Paşa ortaya çıkan siyasi Antlaşmazlıkları azaltmak, çeşitli grupları birleştirmek için büyük çaba göstermiş, ancak bir sonuç alamayınca Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk grubu adı ile bir grup kurmuştur.
I.Grup: Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Grubu
II.Grup: Mustafa Kemal’e karşı olanlar
Saltanatın kaldırılması II.gruptakilerin sayısını arttırdı.
1 Nisan 1923 TBMM seçimlerin yenilenmesi kararı alınmıştır
8 Nisan 1923 Mustafa Kemal 9 umde (9İlke)  ilan etti.
Seçimler sonunda   Mustafa Kemal  Paşa ve O’nun  taraftarları çoğunluğu elde etmiştir.  İkinci grup meclise girememiştir.
11 Ağustos 1923’te  II.TBMM  açıldı.
Mustafa Kemal,  temelini Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin teşkil ettiği  Halk Fırkası’nı kurmuştur. (9 Eylül 1923) Başkanlığına da Mustafa  Kemal seçilmiştir.
1924'te "Cumhuriyet Halk Fırkası
1935"Cumhuriyet Halk Partisi" adı benimsenmiştir.
ÖNEMİ:
İlk siyasi partimizdir.
Belli bir kesimin değil tüm halkın partisi olmuştur.
Mustafa Kemal, inkılapları  bu partiye dayanarak yapmıştır.
Bu parti ekonomide Devletçilik ilkesini savunmuştur.
Bu parti ; 1923-1950 yılları arasında aralıksız  27 yıl iktidarda kalmıştır.Parti programı hükümet programı haline gelmişti.
CHP’ nin II.  Büyük Kongresi’nde Mustafa Kemal Paşa, Nutuk adlı eserini okumuştur.(15-20 Ekim 1927)
1937 yılında  partinin programında yer alan 6 ilke   ( 6 0k) anayasa da yer almıştır.
  6) ORDUNUN SİYASETTEN AYRILMASI  (19 ARALIK 1924)
 I.  ve  II.TBMM döneminde milletvekilliği ile komutanlık aynı kişide bulunabiliyordu.
       1924 yılı Ekim ayı sonlarında Kazım Karabekir Paşa, Ali Fuat Paşa, Refet Paşa gibi komutanlar birliklerinin başından ayrılarak Ankara'ya geldiler
        Bu gelişmeler üzerine milletvekilliğiyle askerliğin aynı kişide bulunamayacağına dair kanun kabul edildi.Böylece ordu siyasetten ayrıldı.
                TERAKKİPERVER CUMHURİYET FIRKASI  (17 Kasım 1924 - 5 Haziran 1925)
Halk partisinden ayrılanların kurduğu ilk muhalefet partisidir.
KURANLAR:   Kazım Karabekir Paşa, Ali Fuat (Cebesoy)Paşa, Cafer Tayyar  (Eğilmez)Paşa, Adnan Bey, Rauf  (Orbay)Bey, Refet (Bele) Bey Cumhuriyet Halk Fırkası’nın icraatlarına karşı çıkmışlardır.
Ekonomide Liberalizmi savunmuşlardır.
Partinin programında yer alan parti her türlü dini düşüncelere saygılıdır maddesi   suistimal  edilmiş.
Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası  Şeyh Sait İsyan ile ilgisi olduğu görüldüğü için  kapatılmıştır (5 Haziran 1925)
                     ŞEYH SAİD İSYANI (13 ŞUBAT 1925) ( GENÇ İSYANI)
İsyanın Çıkış Nedenleri:
1)İnkılapların  yapılmasını   eski rejim taraftarlarının  hazmedememesi.(Saltanat ve hilafetin kaldırılması)
2)Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın takip ettiği politika.(Dinin politikaya alet edilmesi)
3)İngiltere’nin kışkırtması
4)Doğu Anadolu’nun sosyo – ekonomik yönden geri kalmış olması
Diyarbakır , Elazığ çevresinde etkili olmuştur.
          Alınan Tedbirler
)Ali Fethi Bey Hükümeti istifa etmiş, İsmet Paşa Hükümeti kurulmuştur.
Takrîr-i Sükun Kanunu (Huzur ve Güvenliği Sağlama Kanunu) ) çıkarılmış  (4 Mart 1925),Bu kanun, 1929’a kadar geçerli olmuştur.
İstiklâl Mahkemeleri tekrar işlemeye başlamıştır.
Bölgede seferberlik ilan edildi.
          İsyanın Sonuçları  
Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası isyanda rolü olduğu gerekçesi ile kapatılmıştır (5 Haziran 1925). Çok partili hayata geçişin ilk denemesi başarısızlıkla sonuçlanmıştır. İsyan, Türkiye’de demokrasiye geçme zemininin henüz hazır olmadığını göstermiştir.
Laik – Cumhuriyet yönetimini  yıkmaya yönelik ilk isyan hareketi başarılı bir şekilde bastırılmıştır.
Musul’u kaybetmemize neden oldu.
Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmaya yönelik ilk isyan hareketidir. Bu yönüyle 31 Mart Olayı'na benzer.
              MUSTAFA KEMAL’E SUİKAST (16 HAZİRAN 1926)
Laik – cumhuriyet yönetimini yıkmak isteyen kişiler Mustafa Kemal’i ortadan kaldırırlarsa yeni rejimin sona ereceğine inanmışlardır.
Bu nedenle Mustafa Kemal’e İzmir’de bir suikast planlanmıştır. Mustafa Kemal’in İzmir’e gitmesi bir gün gecikmiş , Motorcu Giritli Şevki   ihbar etmiş  suikastın  haber alınması üzerine suikastçılar yakalanmış ve suikastı planlayanlar İstiklâl Mahkemeleri tarafından cezalandırılmışlardır.
Önemi: 1)Bu suikast girişimi Mustafa Kemal’in şahsında yeni rejime karşı yapılmış bir harekettir.
              2) İttihatçılar tasfiye edilmiş, muhalifler etkisiz hale getirilmiştir.
SERBEST CUMHURİYET FIRKASI (12 Ağustos 1930 - 18 Aralık 1930)
 Kurucusu: Mustafa Kemal’in desteği ile Ali Fethi OKYAR kurmuştur.
Ekonomide Liberalizm’i savunmuştur.
Kurulma Nedenleri:
1) 1929 yılındaki dünya ekonomik krizinin ülkemizdeki etkilerini gidermek için farklı görüşlere ihtiyaç duyulması
2)Hükümetin denetlenmesini sağlamak.
3)Çok partili hayata geçmek için yeni bir deneme yapmak
KAPATILMASI: inkılap karşıtlarının   bu parti içinde örgütlenmesi  üzerine Fethi Okyar  yeni bir isyana neden olmamak için 17 Aralık 1930’da partiyi fes ettiğini(kapattığını) ilan etmiştir.
Önemi: İkinci kez çok partili hayata geçiş denemesi de başarısız olmuştur.  
                                              MENEMEN OLAYI   (23 ARALIK 1930 )
 Laik cumhuriyet yönetimini yıkmak için çıkarılan II. ayaklanmadır.
 Derviş Mehmet ve adamları Menemen’de isyan etmişlerdir.
  Sonuç: 1)İsyanı bastırmaya gelen Asteğmen Mustafa Fehmi  Kubilay,ve 2 bekçi öldür
              2) Menemen İsyanı bastırılmıştır.
              3)Menemen Olayı, Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın kapatılmasının çok yerinde bir davranış olduğunu
 göstermiştir.
4) Menemen Olayı Türkiye’nin henüz demokrasiye hazır olmadığını bir kez daha göstermiştir.
           ÇOK PARTİLİ REJİM DENEMELERİNE  ARA VERİLME NEDENLERİ
Şeyh Sait İsyanı  , İzmir Suikastı, Menemen Olayı Türkiye’nin henüz demokrasiye hazır olmadığını göstermektedir.Türkiye’1930-1946 yılları arasında çok partili demokrasiye geçiş denemelerini askıya almasına neden olmuştur.
İnkılapların yerleşmesini sağlamak
Ülkede birlik ve beraberliği sağlamak
Halkın belli bir siyasi olgunluğa erişmemiş olması
Kalkınma yolundaki çalışmalara hız vermek.
                    1945 Milli Kalkınma Partisi ,
                   1946 Demokrat Parti kuruldu.   (7 Ocak 1946 – 29 Eylül 1960 )
           21 Temmuz 1946 tarihinde yeniden çok partinin katıldığı seçimler yapıldı
7)TÜRKİYE’NİN YENİDEN İDARİ TEŞKİLATLANDIRILMASI
1921 ve 1924 anayasaları ile Türkiye idari yönden il-ilçe-bucak-köy birimlerine ayrıldı. Böylece devlet hizmetlerinin ülkenin her yerine dengeli ulaşması sağlandı.
Ayrıca 1930 yılında çıkarılan Belediye Kanunu ile yerel yönetim birimlerinin işleyiş biçimi belirlendi.
HUKUK ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR
Hukuk, vatandaşların birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen yazılı kuralların bütünündür.
Hukuk alanında yapılan inkılaplar öncelikle LAİKLİK ilkesi ile ilgilidir.
Osmanlı Devleti’nde Hukuk
Müslümanlar için Şeyhülislama bağlı Şeriye Mahkemeleri
Gayr-i Müslimler için kilise ve havraya bağlı Cemaat Mahkemeleri
Kapitülasyonlar sonucu yabancılar için açılan Konsolosluk Mahkemeleri
Tanzimat Döneminde batı tarzında açılan  Nizamiye Mahkemeleri
Hukukta Laikleşmenin Nedenleri
a) Yeni kurulan Türk Devletinin din toplumu(ümmetçilik) düşüncesi yerine Türk milliyetçiliği esasını benimsemesi
b) Dine, millete, mezhebe göre değişen çoklu hukuk sistemi yerine tekli hukuk sistemini sağlamak
c) Dinsel hukuktan laik hukuka geçmek
d)Hukuk alanında eşitliği sağlamak
e) Eski hukuk sisteminin çağın gerisinde kalması toplumun ihtiyaçlarına cevap vermemesi
MECELLE : Osmanlı Devleti’nde Medeni Kanun
                 1868-1878 yılları arasında Ahmet Cevdet Paşa başkanlığındaki bir komisyon hazırladı..
                 Hanefi Mezhebine göre hazırlanmış  (dini karakterli)
                 Çağın gerisinde kaldığı için ihtiyaçlara cevap vermiyor.
                 Kadınlara tanınan haklar sınırlı
Türk Medeni Kanununun  Kabul Edilmesi  (17 Şubat 1926)  Laiklik + Halkçılık
       Bu kanun 6 Ekim 1926'da yürürlüğe girdi.
İsviçre Medeni Kanununun Seçilmesinin Nedenleri
Avrupa’da kabul edilen en son medeni kanun olması
En zor sorunlar karşısında bile akılcı ve pratik çözümler getirmesi
Türk toplumunun örf ve hukukuna uygun olması
Kanunda yer alan ifade ve kavramların açık olması
Yeni bir medeni kanunun hazırlanmasının uzun sürmesi
Medeni Kanun’un Getirdiği Yenilikler
1. Aile hukukunda kadın-erkek eşitliği sağlandı.
2. Resmi nikâh ve tek kadınla evlilik esası kabul edildi.
3. Boşanma hakkı kadına da verildi.
4. Tek kadınla evlilik kararlaştırılmış, modern Türk ailesi kurulmuş.
5. Mirasta kadın erkek eşitliği sağlandı.
6. Mahkemelerdeki şahitlikte kadın erkek eşitliği getirildi.
7. Kadınlara istediği mesleğe girebilme hakkı tanındı.
8. Boşanma durumunda çocukların hakları güvence altına alındı.
9. Patrikhanenin din işleri dışında başka işlerle uğraşması yasaklanmıştır.
     10. Patrikhane ve konsoloslukların mahkeme kurmaları yasaklanmıştır.
NOT: Medeni Kanun ile kanunlar T.C.’nin bütün vatandaşlarına uygulanmış, hukukta birlik sağlanmış, vatandaşlar arasında din ve mezhep farkı gözetilmemiştir.
NOT: Türk Medeni Kanunu, kadınlara siyasi haklar vermemiştir.
Türk Kadınlarına Siyasal Hakların Verilmesi
- 3 Nisan 1930 yılında Belediye Seçimlerine,
- 26 Ekim 1933 yılında Muhtarlık Seçimlerine,
- 5 Aralık 1934’te Milletvekili Seçimlerinde Seçme Ve Seçilme Hakkı tanındı.
NOT: Türk kadınları, birçok Avrupa ülkesindeki kadınlardan daha önce siyasi haklar elde etmişlerdir.
Hukuk Alanında Diğer Yenilikler:
1924   -  Şeriye ve Evkaf Vekaleti kaldırıldı.
1924 - Şeriye Mahkemelerinin Kaldırılması ve Yeni Mahkemeler Teşkilatının Kurulması Kanunu
1924   -  Anayasası yürürlüğe girdi.
1925  -  Ankara Hukuk Mektebi açıldı.
1926  - Türk Medeni Kanunı kabul edildi.
1926- Cemaat Mahkemeleri kaldırıldı
1926- Ceza Kanunu kabul edildi (İtalya’dan)
1926 Borçlar Kanunu kabul edildi ( Almanya’dan)
1928- Devletin dini islam’, hükmü anayasadan çıkarıldı.
1930, 1933, 1934 Kadınlara siyasal haklar verildi
1937- Atatürk İlkeleri anayasa’da yer aldı.


                                        1921 ve 1924 Anayasalarının Karşılaştırılması
            1921 Anayasası             1924 Anayasası
Egemenliğin kaynağı belirtilmiş olsa da yönetim şeklinden söz edilmemiştir.(29 Ekim 1923 ‘e kadar) Rejimin adı kondu
Güçler birliği ilkesi benimsenmiş Güçler Birliği hafifletilerek uygulanmış (Yasama, yürütmeden ayrılmış)
Meclis Hükümeti Sitemi var Kabine sistemi var.
23 maddeden oluşmuş. 105 maddeden oluşmuş.
Kanun-i Esasi hükümleri saklı tutulmuş Kanun-i Esasi ‘den tamamen vazgeçilmiş.
Yürürlükte en kısa süre kalan anayasa Yürürlükte en uzun süre kalan anayasa
Olağanüstü şartlarda hazırlandığı için kişi hak ve hürriyetlerine yer verilmemiş. Kişi hak ve hürriyetlerine yer verilmiş.
Laik değildir. Laikleştirilmiştir.  (1928, 1937 değişiklikleri)
Seçme ve seçilme hakkı sadece erkeklere verilmiştir. Seçme ve seçilme hakkı kadınlara da verilmiştir . 1930, 1933, 1934 değişiklikleri)

EĞİTİM ve KÜLTÜR ALANINDAKİ İNKILÂPLAR: Bu ,alanlardaki inkılapları yönlendiren iki temel ilke MİLLİYETÇİLİK  ve LAİKLİK olarak ortaya çıkmıştır.Osmanlı Devletinde Eğitim ve öğretim :
            Dine dayalıdır.
            Bilimsel değildir.
            Cinsiyet ayrımı vardır.
            Eğitim ve öğretimde birlik yoktur.
TEMEL AMAÇLARI: Milli, laik  ve çağdaş , demokratik eğitim sistemini kurmak.
Kızlara da eğitimde fırsat eşitliği sağlamak.
Yapılan Yenilikler    
 1)TEVHİD-İ  TEDRİSAT  KANUNU  (3 MART 1924)(MİLLİYETÇİLİK + LAİKLİK  )
 Böylece:
1)Öğretim birleştirilmiş ve  bütün eğitim kurumları Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlanmıştır.
2)Azınlık ve yabancı okulların dini ve siyasi amaçlı öğretim yapmalarına engel olunmuş, sınıflarında ve ders kitaplarında dini işaret ve sembollerin kullanılması yasaklanmıştır. Yabancı okullara Türkçe dersleri konmuş ve derslerin Türk öğretmenler tarafından verilmesi kararlaştırılmıştır.
3)Eğitimde fırsat eşitliği sağlandı.
4)Laik , çağdaş ve ulusal eğitime geçildi.

2)MEDRESELERİN KAPATILMASI (11 MART 1924)
Kaldırılma Nedenleri:1)Medreselerin çağın  gerisinde  kalması sadece dini eğitim vermesi
2)Toplumda kültür ikiliğine neden olması
3)Rejim karşıtlarının kendi fikirleri doğrultusunda öğrenci yetiştirmelerini engellemek
Din görevlisi yetiştirmek için İmam Hatip Mektepleri ve  İstanbul Dârülfünunu'nda bir İlâhiyat Fakültesi açıldı.(1924)
3)MAARİF TEŞKİLATI HAKKINDA KANUN  (2 MART 1926).
İlk ve ortaöğretimin esasları tespit edildi. Bugünkü eğitim sistemi ana çizgileri ile kuruldu. Okul açma yetkisi Milli Eğitim Bakanlığına          
4) MİLLETLERARASI   RAKAMLARIN   KABUL EDİLMESİ  (24 MAYIS 1928 )
5) HARF İNKILABI ( 1 KASIM 1928)
Nedenleri :1)Arap alfabesinin Türk dilinin yapısına uymaması
2)Batı kültürü ile yakınlaşmak
3) Bu alfabe  eğitim ve öğretimi zorlaştırıyordu. Tüm yurtta okur-yazarlılığın yaygınlaştırılması gerekiyordu.
  Önemi: 1)Avrupa ile yakınlaşmada önemli bir adım atılmıştır.
                2) Okuma-yazma oranı ve buna paralel olarak da kitap basımı artmıştır.
6) MİLLET MEKTEPLERİNİN AÇILMASI  (1928)
 Türkiye’de 1 Kasım 1928’de yeni harflerin kabulünden sonra halkı okur-yazar kılmak amacıyla gerçekleşen eğitim seferberliği için kurulmuş dört ay süreli eğitim veren halk eğitimi kurumlarıdır.
24 Kasım 1928 - Atatürk'ün Millet Mektepleri Başöğretmenliği'ni kabul etmesi.
24 Kasım 1981 -  “Öğretmenler Günü” olarak ilan edilmiştir
7)TÜRK TARİH KURUMUNUN AÇILMASI (15 NİSAN 1931)
Milli birlik ve beraberliği güçlendirmek
Ümmetçi ve hanedancı tarih anlayışı yerine milli tarih anlayışı yaratmak
Türklerin dünya medeniyetine katkılarını öğrenmek
Türklerden önceki Anadolu tarihinin de aydınlatılmasını sağlamak
Vatanımızın bütünlüğü ve milletimizin aleyhinde oluşabilecek asılsız iddiaları kanıtlarla etkisiz hale getirmek.
8)TÜRK DİL KURUMUNUN KURULMASI(12 TEMMUZ 1932).
Türkçeyi yabancı dillerin etkisinden kurtarmak.
Türkçenin kökenlerini araştırmak.
Türkçenin zenginliğini ortaya koymak
Halk ile aydınlar arasında dil uzlaşması sağlamak      
Konuşma dili, yazı dili ve bilim dili arasındaki farkları gidermek.
UYARI : Türk Dil ve Tarih Kurumlarının açılması Atatürk’ün Milliyetçilik ilkesi ile ilgilidir.
  9) HALK EVLERİ’NİN VE HALKODALARI   AÇILMASI  (1932)
     Amaç: Türk halkının çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşmasını ve yapılan inkılapların yerleşmesini sağlamaktır. ( Halk okulu )
9)ÜNİVERSİTE REFORMU
    1925 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yüksekokulu olan Ankara Hukuk Mektebi açıldı.
    1926 yılında Ziraat Enstitüsü açıldı.
    1933 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk üniversitesi olan İstanbul Üniversitesi açıldı.  Bu Üniversite Osmanlı’dan kalan Darü’l Fünun’un yerine kurulmuştur.
    1936’da Ankara Dil-Tarih ve Coğrafya Fakültesi açıldı.
 GÜZEL SANATLAR
1924 Musiki Muallim Mektebi, ortaöğretime müzik öğretmeni yetiştirmek amacıyla
1924  Topkapı Sarayı müze haline getirildi
1928 yılında Güzel Sanatlar Akademisi açıldı.  (Osmanlı Devleti'nin Sanayi-i Nefise Mektebi )
1928 yılında Etnografya Müzesi
1934 yılında Ayasofya müze oldu.
1936’da Ankara Devlet Konservatuarı kuruldu
1937  Türkiye’nin ilk resim ve heykel müzesi açıldı.  (Dolmabahçe Sarayı Veliaht Dairesi )
 UYARI : OSMAN HAMDİ  BEY  : (1842 -  1910) Türk müzeciliğinin kurucusu kabul edilen arkeolog, müzeci ve ressamdır.
TÜRK BEŞLERİ :  Bu beş kişi devlet tarafından eğitim için yurtdışına gönderildi ve gelip Türk halk şarkılarını yeniden yorumladılar.
Bu kişiler:
Ahmet Adnan SAYGUN   ( Yunus Emre Oratoryosu )
Ulvi Cemal ERKİN           (Köçekçeler )
Cemal Reşit REY             (Lüküs Hayat)
Hasan Ferit ALNAR             (Türk Süiti )
Necil  Kazım AKSES            (Çiftetelli )
 SPOR
Selim Sırrı Tarcan  (1874  -1957 ): Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi'nin kurulmasına öncülük etmiştir. Ülkenin ilk beden eğitimi öğretmenlerini yetiştiren Selim Sırrı Tarcan, Türkiye’de boks ve voleybol sporlarının kurucusudur.
Gençlik Marşı  (İsveç folkloru ) . Selim Sırrı Tarcan  tarafından notaları getirilmiş ve Ali Ulvi Elöve tarafından sözleri Türkçeleştirilmiştir.
TOPLUMSAL ALANDA YAPILAN İNKILAPLAR :Toplumun çağdaşlaştırılmasına yönelik inkılaplar, hukuksal ve toplumsal alanda eşitliği amaç edindiğinden daha çok HALKÇILIK ve LAİKLİK ilkeleri ile ilgilidir.
AMAÇLAR :1)Ümmet toplumundan ,çağdaş-laik ve ulusal kültüre dayalı topluma geçmektir.
                2) Kul tipi insan yerine birey –yurttaş yaratmaktır.
                3)Kanun önünde eşit, ayrıcalıksız kaynaşmış toplum oluşturmaktır.
       4) Toplumdaki ikilikleri kaldırmak , çağdaşlaşmayı hızlandırmak
1)KILIK KIYAFETTE YENİLİK (25 KASIM 1925)
1-Türk halkının görünümünü çağdaşlaştırmak
2-Ayrılık ifade eden giysilerin giyimini durdurmak
3-Çağdaşlaşmayı ve birliği sağlamak.
Açıklamalar:
1-Şapka devrimi Kastamonu’dan başlatılmıştır.
2-Kadınların giyimi konusunda kanun çıkarılmayıp; bu durum doğal haline bırakıldı.
3- Kanun sadece erkeklerin şapka giymeleri konusunda olup , kadınların kılık ve kıyafeti ve başörtüsü ile ilgili hiçbir hüküm yoktur.
3 Arlık 1934’de çıkarılan bir kanunla din adamlarının ibadet yerlerinin dışında dini kıyafet giymeleri yasaklandı. (Diyanet İşleri Başkanı, Patrik ve Haham Başı bu kuralın dışında tutuldu.)
 2)TEKKE-ZAVİYE VE TÜRBELERİN KAPATILMASI 30 Kasım 1925)(LAİKLİK + HALKÇILIK)
Kaldırılma  Nedenleri :  1)Halkın dini duygularını istismar etmeleri
2)Tarikatlar arasındaki görüş ayrılıkları nedeni ile birlik ve beraberliğin bozulması
3)Yeniliklere karşı çıkmaları
Aynı gün kabul edilen bir başka yasa ile şeyhlik dervişlik dedelik seyitlik gibi unvanlarda yasaklanmış böylece bu tür ayrıcalıklar kaldırılmıştır.
Türbeler kapatılırken Yavuz ve Fatih gibi Türk büyüklerinin türbelerinin kapatılmaması; Türk İnkılabının tarihi kökleri koparmaya yönelik olmadığını gösterir.
3)TAKVİM, SAAT ,ÖLÇÜLERDE VE HAFTA SONU TATİLİNDE DEĞİŞİKLİK
Miladi Takvim kabul edilmiştir (26 Aralık 1925). 1 Ocak 1926’dan itibaren uygulanmaya başlanmıştır.
      Uluslararası Rakamların Kullanılmasını Kabulü (20 Mayıs 1928)( Harf İnkılabının ilk adımı, ,  Arap rakamlarının kullanılmasına son verildi.
      Ölçülerde değişikliği öngören kanun kabul edilmiştir 26 Mart (1931)
Endaz, arşın, kulaç gibi uzunluk ölçülerinin yerine metre,  
Dirhem, okka gibi ağırlık  ölçülerinin yerine kilo
Hacim için kullanılan kile, şinik, tas, ölçek gibi ölçü birimlerinin yerini litre sistemi
Yüzey ölçümünde kullanılan dönüm ve çiftlik gibi tabirlerin yerini metrekareden kilometrekareye kadar uzanan sistem aldı.  
Önemi: Ülke içinde ölçülerde birlik sağlandı Dış ticaret kolaylaştı.
Tatil Günlerinin Düzenlenmesi  : Hafta tatili Cuma yerine Cumartesi öğleden sonra ve Pazar olarak değişti.
 ( 27 Mayıs 1935)
Önemi: Pazar günü tatil yapan ülkelerle sorunlar giderilebildi.
26 Aralık 1925 te  Alaturka  Saat Sistemi yerine Alafranga Saat Sistemine geçilmiştir. Bu sistemde gece yarısından başlayarak gün 24 saate bölünmüştür. Türkiye Cumhuriyeti İzmit’ten geçen 30. meridyeni esas alarak ulusal saat sistemini oluşturmuştur.
4)SOYADI KANUNU’NUN KABULÜ  (21 HAZİRAN 1934) (HALKÇILIK)
Bu kanunun kabulünden sonra soyadı, Türkiye’de kişilerin kimliğinin ayrılmaz bir parçası olmuştur.
24 Kasım 1934 yılında çıkarılan bir kanunla TBMM, Türk milletinin bir şükran ifadesi olarak, Gazi Mustafa Kemal Paşaya “Atatürk” soyadını vermiştir.
Lakap ve Unvanlara Son Verilmesi  (26 Kasım 1934 ) Ağa, hacı, hafız, hoca, molla, efendi, bey, beyefendi, paşa, hanım, hanımefendi, hazretleri, gibi lâkap ve unvanlar; savaş madalyası dışındaki madalya ve nişanlar kaldırıl
5) KADINLARA SEÇME VE SEÇİLME HAKKININ VERİLMESİ (CUMHURİYETÇİLİK + HALKÇILIK)
 3 Nisan 1930' da  Belediye Meclisine üye seçmek ve seçilmek hakkı
 26 Ekim 1933'te köy muhtar ve heyeti seçimlerine girme hakkı,
 5 Aralık 1934 yılında yapılan Anayasa değişikliği ile milletvekili seçme ve seçilme hakkı da tanınmıştır.
EKONOMİ ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR
AMAÇLARI :1)Ekonomik alanda bağımsızlığı gerçekleştirmek.
2)Ulusal ekonominin temellerini oluşturmak.
3)Ulusal girişimci bir sınıf oluşturmak.
4)Yabancıların elindeki işletmeleri millileştirmek.
İzmir İktisat Kongresi – (17 Şubat 1923- 4 Mart 1923 )
- Lozan görüşmelerinin kesintiye uğradığı dönemde , İzmir’de yeni Türk devletinin ekonomik durumunu görüşmek üzere toplandı.
- 1135 kişinin katıldığı bu kongre Misak-ı İktisadi ( Ekonomik Yemin) kabul edildi.
Alınan Önemli Kararlar
1. Yerli malı kullanılması sağlanmalıdır.
2. Teknik eğitim geliştirilmelidir.
3. Hammaddesi yurt içinde olan sanayi kolları geliştirilmelidir.
4. Küçük imalattan büyük işletmelere geçilmelidir.
5. Bir devlet bankası kurulmalıdır.
6. Özel teşebbüsün geçekleştiremediği yatırımlar devlet eliyle yapılmalıdır.
Tarım Alanındaki Düzenlemeler
1. Aşar vergisi kaldırıldı- 17 Şubat 1925
• Köylüyü ağır vergi yükünden kurtarmak ve tarımsal üretimi arttırmak amaçlanmıştır.
2. Tarım Kredi Kooperatiflerinin kurulması.
3. Ankara’da Yüksek Ziraat Enstitüsü’nün kurulması.
4. Devlet Üretme Çiftliklerinin kurulması.
5.Bölgelerin özelliklerine uygun bitki türlerinin yetiştirilmesi
Ticaret Alanındaki Düzenlemeler
 Kapitülasyonlar, Lozan Antlaşması'nda kesin olarak kaldırılmıştır (24 Temmuz 1923).
 İş sahiplerine kredi vermesi amacıyla İş Bankası kurulmuştur (26 Ağustos 1924 ) Bankanın kurucusu Mustafa Kemal, ilk genel müdürü ise Celâl Bayar olmuştur.
 Kabotaj Kanunu kabul edilmiştir (1 Temmuz 1926). Böylece Türk karasularında gemi işletme hakkı yalnızca     Türkler’e verilmiştir.
Merkez Bankası’nın kurulması (1931)
Avrupa iş dünyası ile problem yaşanmaması için hafta tatili Pazar günü olarak kabul edilmiştir (1935).  
Denizbank Kurulmuş  (1938 ) Türk denizcilik sektörüne finansman sağlamak amacıyla kurulmuş
Sanayi Alanındaki Düzenlemeler
1925’te “Sanayi ve Maadin Bankası” kuruldu. (Yıpranmış Osmanlı tesislerini tamir etmek için.)
1927’de “Teşvik-i Sanayi Kanunu” çıkarıldı.( Amaç özel teşebbüsün yatırım yapmasını sağlamaktır.)
  Gümrük vergileri arttırıldı.( 1929)
• Amaç yerli üreticiyi korumaktır.
1933’te  “İlk Beş Yıllık Sanayi Planı” hazırlandı.1934 yılında uygulandı.
1933’te Sümerbank  kuruldu.
1937 ‘de “İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planı” hazırlandı .Ancak  1939’da  II. Dünya Savaşı’nın çıkması bu planın uygulanmasına engel olmuştur.
Ülkedeki madenleri aramak için 1935’te Maden Tetkik Arama Enstitüsü (MTA) kuruldu. Madenleri işlemek içinde Etibank   kuruldu. (Etibank  2001 yılında kapatılmıştır)
1939’da Türkiye’nin ilk demir çelik fabrikası olan Karabük Demir-Çelik Fabrikası kuruldu.
        NOT: Üç beyaz (şeker, un, pamuk) ve üç siyah (kömür, demir, petrol) projesi olarak adlandırılan sanayileşme hamlesi istenilen hızla gerçekleştirilemedi.
Ulaşım Alanındaki Düzenlemeler
1. Demir yolu yapımına önem verildi. 10 yıl içinde 3500 km demir yolu yapıldı.
2. Kara yolları onarılmış ve yeni yollar yapılmıştır.
3. Kabotaj Kanunu kabul edildi. 1 Temmuz 1926
• Türk sularında taşıma haklarının Türklere ait olduğunu ilan eden yasa.








ATATÜRK DÖNEMİ TÜRK DIŞ POLİTİKASI
Türk Dış Politikasının Temel İlkeleri
  Siyasi ve ekonomik bağımsızlığın korunması
Milli çıkarların korunması
İttifaklara önem verilmesi
Devletlerin eşitliği prensibine uyulması
Yurtta Sulh, cihanda sulh prensibinin gerçekleştirilmesi
1923-1930 DÖNEMİ
■ Türkiye'nin dış politikası, Lozan'dan geriye kalan sorunların çözülmesine ve Lozan'da alınan kararların uygulanmasına yönelik olmuştur.
1923-1930 döneminde; Musul sorunu, dış borçlar, yabancı okullar ve nüfus mübadelesi konuları Türkiye'nin dış politikasında belirleyici olmuştur.
IRAK SINIRI VE MUSUL MESELESİ
Lozan Barış Antlaşması'yla Musul sorunu çözüme kavuşturulamamıştır. Türk Hükümeti, Musul halkının çoğunun Türk olmasından dolayı Musul'un kendisine bırakılmasını istiyordu.
İngiltere ise bölgenin zengin petrol yataklarına I sahip olması ve ekonomik çıkarları dolayısıyla Musul« topraklarını bırakmak istemiyordu.
Lozan'da Musul sorununun iki taraf arasında yapılacak karşılıklı görüşmelerle halledilmesine karar verilmişti.
İkili görüşmeler sırasında bir çözüm sağlanamamış ve durum Milletler Cemiyetine götürülmüştü.
  İngiltere'nin uzlaşmaz tutumu üzerine Türkiye, bölgeye müdahale kararı almış, fakat bu sırada Şeyh Sait İsyanı'nın çıkması, müdahalenin gerçekleşmesini engellemişti.
  Sonuç olarak 5 Haziran 1926'da iki ülke arasında Ankara Antlaşması imzalanmış ve Musul sorunu çözülmüştür.Türkiye, Şeyh Said isyanıyla uğraştığı için gerekli askeri müdahalede bulunamadı.
Ankara Antlaşması (1926)
  Türkiye ile İngiltere arasında yapıldı.
Musul, İngiliz mandasındaki Irak'a verildi.
  Musul'un petrol gelirlerinin % 10'u yirmi beş yıllığına Türkiye'ye verildi.
  Türkiye beş yüz bin İngiliz sterlini karşılığı bu hakkından vazgeçti.
Önemi
Türk—İngiliz anlaşmazlığı sona erdi.
Musul'un kaybıyla Misak-ı Milli'den taviz verildi.
Musul’daki Türkleri koruyucu kararlar alınmadı.
DIŞ BORÇLAR SORUNU
Fransa ile aramızda sorun oldu.
Türkiye'den alacağı en fazla devlet olan Fransa, borçların altın olarak ödenmesini istedi.
Türkiye ise borçların kağıt para olarak ve Fransız frangı şeklinde ödenmesini kabul ettirdi.
  Türkiye borçların ana parasını 1954'e, faizlerini ise 1984'e kadar ödedi.
       1929'da başlayan dünya ekonomik bunalımı Türkiye'nin borçlarını geç ödemesinde etkili oldu.
YABANCI OKULLAR SORUNU
Avrupalı devletler kapitülasyonlar aracılığıyla Osmanlı Devleti'nde pek çok farklı okullar açmışlar ve çeşitli haklara sahip olmuşlardır.
Bu okullar, zamanla Osmanlı Devleti'ne karşı bazı zararlı faaliyetlerde bulunmaya başlamışlardır.
Lozan Barış Antlaşması'yla; bu okullarla ilgili tek yetkili kurumun TBMM olmasına karar verilmiş ve bu okulların eğitim sistemini düzenleme yetkisi TBMM'ye verilmiştir.
3 Mart 1924 tarihinde Tevhidi-Tedrisat Kanunu'nun çıkarılmasıyla tüm okullar Millî Eğitim Bakanlığına bağlanmıştır.
Lozan'da yabancı okulların Türk milli eğitim sistemine bağlanması kararlaştırılmış, Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile de bu durum pekiştirilmiştir.
Fransa ile papalık yabancı okullarda Türk öğretmenlerin görev yapmasına ve bazı derslerin Türkçe okutulmasına karşı çıktılar.
Türkiye, bu sorunun kendi iç meselesi olduğunu bildirdi. Bu okullarda tarih, coğrafya, Türkçe derslerinin Türk öğretmenlerce okutulması, Türk müfettişlerince denetim yapılması kararlaştırıldı.
NÜFUS MÜBADELESİ (NÜFUS DEĞİŞİMİ) SORUNU
Nüfus mübadelesi Yunanistan'la aramızda sorun olmuştur. Lozan Antlaşması'na göre İstanbul Rumlarıyla Batı Trakya Türkleri hariç diğer Türk ve Rumların yer değiştirmesi kararlaştırılmıştı.
Yunanistan, özellikle İstanbul'da daha çok Rum bulundurmak istiyordu.
Sorun, Milletler Cemiyeti ve Lahey Adalet Divanı'nda da çözümlenemedi
Türk-Yunan ilişkilerini bu durum gerginleştirdi.
Türkiye ile Yunanistan 10 Haziran 1930'da antlaşma yaptı.
İstanbul Rumlarının ve Batı Trakya Türklerinin yerleşme tarihlerine bakılmaksızın yerlerinde kalmaları kabul edildi.
Atatürk'ün sağlığında Türkiye ile Yunanistan arasında yakınlaşma doğdu.
Yunan Başbakanı Venizelos Türkiye'yi ziyaret etti.
Türk - Yunan ilişkileri 1954 yılına kadar sürecek iyi ilişkiler dönemine girdi.
1954 yılında ortaya çıkan Kıbrıs sorunu, Türk-Yunan ilişkilerinin yeniden bozulmasına neden olmuştur
               1930-1939 DÖNEMİ
1929'da başlayan dünya ekonomik bunalımı liberal eğilimlere karşı tepkilere neden olmuş, otoriter rejimler güçlenmiştir. (Komünizm, Faşizm, Nazizm gibi)
Almanya ve İtalya'nın saldırgan politikaları Türkiye'nin dış güvenliğini tehlikeye düşürmüş ve ittifak arayışlarına yöneltmiştir.
TÜRKİYE'NİN MİLLETLER CEMİYETİ'NE GİRMESİ (18 Temmuz 1932 )
Cemiyet I. Dünya Savaşı'ndan sonra uluslar arası sorunları barışçı yollarla çözümlenmesi için itilaf devletleri tarafından kurulmuştur.
Türkiye, dünya barışına verdiği önemi göstermek ve yurtta sulh, cihanda sulh ilkesini gerçekleştirmek amacıyla Milletler Cemiyeti'ne üye oldu.
BALKAN ANTANTI - 9 Şubat 1934
Dünya Savaşı'ndan sonra imzalanan antlaşmalar kalıcı bir barış sağlayamamıştır.
  Avrupa'da devam etmekte olan silahlanma yarışı ve Almanya ile İtalya’nın yayılmacı politikaları Balkanları ve Orta Doğu'yu tehdit etmekteydi.
  Bu gelişmeler karşısında Milletler Cemiyeti kuruluş amacına uygun olarak devletler arası anlaşmazlıkları çözmede etkisiz kalmıştır.
  Bu gelişmeler üzerine Türkiye, Yunanistan,Yugoslavya ve Romanya arasında Balkan Antantı imzalanmıştır.
Bu antlaşmayla Balkan ülkeleri karşılıklı olarak sınırlarını güvence altına almayı ve çıkabilecek tehlike-leri birlikte önlemeyi amaçlamışlardır.
Bulgaristan Balkanlardaki emellerinden dolayı ittifaka katılmamıştır.
Arnavutluk ise İtalya'dan çekindiği için tarafsız kalmıştır.
Türkiye, Balkan Antantı'nı imzalayarak batı sınırını güvence altına almıştır.
Dünya Savaşı'nın çıkması üzerine ittifak dağılmıştır.
MONTRÖ BOĞAZLAR SÖZLEŞMESİ – 20 Temmuz 1936
Lozan'da Boğazlar sorunu Türkiye'nin aleyhine çözümlenmiş, tam egemenlik hakkı verilmemişti.
Lozan Barış Antlaşması'nda Boğazların yönetiminin Türkiye'nin başkanlığını yapacağ uluslar arası komisyona verilmesi ve Boğazların her iki yakasında asker bulundurmaması Türkiye'nin Boğazlar üzerindeki egemenlik haklarını sınırlandırmaktaydı.
1930'lu yıllarda Almanya'nın hızla silahlanması, İtalya'nın Habeşistan'ı işgali, Japonya'nın Mançurya'ya saldırması karşısında Milletler Cemiyeti hiçbir şey yapamadı.
Türkiye'nin isteği ile İsviçre'nin Montrö şehrinde bir konferans toplandı.
Konferansa katılanlar;
Türkiye - Yunanistan - İngiltere - Fransa - Sovyet Rusya -Yugoslavya - Japonya
İtalya 1938'de bu sözleşmeyi imzalamıştır.
Rusya'nın karşı çıkmasına rağmen İngiltere ve Fransa'nın desteğiyle Türkiye'nin boğazlardaki hakimiyeti kabul edildi.
  Boğazlar komisyonu kaldırılarak yetkileri Türkiye'ye devredildi.
Ticaret gemileri serbest geçebilecekti.
Boğazların iki yakasındaki askersiz yerlere asker yerleştirilebilecekti.
Barış zamanında ticaret gemilerinin geçişine izin verilecek,
 Savaş gemilerinin geçişine sınırlandırmalar getirilecek,
  Savaş durumunda Türkiye isterse Boğazları kapatabilecektir.
Önemi:
Boğazlar kesin olarak Türkiye'nin kontrolüne girdi.
Türkiye'nin Akdeniz'deki güvenliği artmıştır.
Boğazlar Sorunu, Misakı Millî'ye uygun bir şekilde çözüme kavuşturulmuştur.
SADABAT PAKTI (8 Temmuz 1937)
1935 yılında İtalya’nın Habeşistan'a saldırması, Akdeniz ve Ortadoğu güvenliğinin tehlikeye düşmesine neden olmuştur.
Bu yüzden Balkan Antantı'na benzer bir antlaşmanın Orta Doğu'da da gerçekleştirilmesi için faaliyetlere başlanmıştır.
Türkiye, İran, Irak ve Afganistan arasında Sadabat Paktı imzalanmıştır.
Bu antlaşmaya göre üye ülkeler;
Karşılıklı olarak birbirlerinin sınırlarına saygılı olmayı,
İç işlerine karışmamayı,
Ortak çıkarlar doğrultusunda dostluk ve iş birliklerini geliştirmeyi kabul etmiştir.
Bu antlaşma ile Türkiye, doğu sınırlarının güvenliğini sağlamış oldu.

HATAY SORUNU VE SONUCU - 1939
  1921 yılında TBMM ile Fransa arasında imzalanan Ankara Antlaşmasıyla Hatay, Fransa mandası durumundaki Suriye sınırlarında kalmıştır.
  Ayrıca burada yaşayan Türklere geniş haklar tanınmış ve bölgede özerk bir yönetim uygulanmıştır. Hatay'ın Türk toprakları dışında kalması Misakı Millî’den taviz verildiği anlamına gelmekteydi.
  Mustafa Kemal bu yüzden Hatay'ın anavatana katılması gerektiğini savunmuş ve çeşitli girişimlerde bulunmuştur.
  M. Kemal Adana'da yaptığı bir konuşmada, "Kırk asırlık Türk yurdu, düşman elinde esir kalamaz." diyerek ileride Hatay'ın ana vatana katılacağının müjdesini vermiştir.
  1936 yılında Fransa, Suriye'deki manda yönetimine son verdi ve buralardan çekildi. Ancak Hatay'ın durumu belirsizliğini korudu.
Bunun üzerine Türkiye, Milletler Cemiyetine başvurarak sorunun çözülmesini istemiştir.
Türkiye ile Fransa arasında yapılan ikili görüşmelerden sonra Türkiye'nin önerdiği, "Hatay'ın geleceğini buradaki halkın belirlemesi" ilkesi kabul edildi.
Hatay'da bağımsız bir Türk devletinin kurulması kararlaştırıldı.
  Bir anayasa hazırlandı ve seçimler yapıldı. Ardından Hatay Bağımsız Cumhuriyeti kuruldu. (2 Eylül 1938).
  Misak-ı Milli'ye son katılan toprak Hatay'dır.
Bağımsız Hatay Cumhuriyeti'nin devlet başkanlığını Tayfur Sökmen yapmıştır.










































Hiç yorum yok:

Yorum Gönder