26 Mart 2013 Salı

10.SINIF 3.ÜNİTE DURAKLAMA DÖNEMİ


I.SELİM ( YAVUZ ) DÖNEMİ OLAYLARI ( 1512 – 1520 ):
Temel Amacı: Türk ve İslam dünyasında birliği sağlamak ve Osmanlı Devleti hâkimiyeti altında birleştirmek.                                                                                                                            1514 Çaldıran Savaşı ( Osmanlı X İran ):
Nedenleri: 1- Şah İsmail’in Anadolu’da Şiiliği yayarak isyanlar ve karışıklıklar çıkarması,
2- Şah İsmail ile Yavuz arasındaki üstünlük mücadelesi,
3- Şah İsmail’in doğudan gelen Türkmen güçlerini engellemesi ve Osmanlı’nın Rumeli’deki iskân politikasını olumsuz etkilemesi,
4- Yavuz’un Van – Tebriz arasındaki ticaret yolunu elde etme çabası.
Sonuçları: 1- Doğu Anadolu’daki Şii Safevi tehlikesi etkisiz hale getirildi.
2- Anadolu’daki İran propagandası geçici olarak sona erdi ve Safeviler bir süre için Osmanlı devleti için tehlike olmaktan çıktı.

3- Diyarbakır, Mardin, Kemah, Tebriz, Musul, Kerkük ve Erbil Osmanlı’ya katıldı.
4- Safevi hazinesi ile birlikte Tebriz’den bilim adamı, sanatçı ve tüccarlar getirildi.
5- İran üzerinden geçerek Anadolu’ya uzanan İpek Ticaret Yolu’nun bir kolu daha Osmanlı’nın eline geçti.
1515 Turnadağ savaşı ( Osmanlı X Dulkadiroğulları ):
Nedeni: Dulkadir Beyi, Çaldıran Seferi’nde Yavuz’a yardım etmediği gibi, yiyecek kervanlarına saldırmış ve Memlüklerle işbirliği yapmıştır. Bunu üzerine Yavuz, Çaldıran Zaferi’nden sonra bu beylik üzerine yürüyerek Turnadağ Savaşı ile beyliği ortadan kaldırdı.
Sonuçları: 1- Maraş ve çevresi Osmanlı topraklarına katıldı.
2- Anadolu’da Türk Siyasi Birliği sağlandı.
3- Osmanlı Devleti ile Memlükler sınır komşusu oldular ve Osmanlı – Memlük ilişkileri iyice bozuldu.
                                                OSMANLI – MEMLÜK İLİŞKİLERİ
       İlk olarak Yıldırım Bayezid döneminde Malatya ve çevresinin alınması ile bozulan ilişkiler, Fatih döneminde Dulkadiroğulları ve Hicaz Su Yolları sorunları yüzünden iki devlet arasındaki gerginlik artmıştır. II. Bayezid döneminde tarafların birbirlerine üstünlük sağlayamadığı savaşlar yaşanmıştır.
Mısır Seferlerinin Nedenleri: 1- Yavuz’un İslam birliğini sağlama ve İslam dünyasının liderliğini ele geçirmeyi amaçlaması,
2- Memlüklerin, Osmanlı Devleti’ne karşı Safevilerle ittifak yapması,
3- Mısır’ın Akdeniz’de önemli limanlara ve verimli topraklara sahip olması,
4- Baharat Ticaret Yolu’nubn ele geçirilmek istenmesi,
5- Abbasi halifelerinin Mısır’da bulunması ve Medine’nin Mısır’a bağlı olmasından dolayı Memlüklerin İslam dünyasının lideri gibi davranması. Buna karşılık Yavuz’un bu liderliği ele geçirmek istemesi.
6- Dulkadiroğulları’nın ortadan kaldırılmasının Memlüklerin tepkisine yol açması,
7- Yavuz’un, Fatih devrinden beri süren Memlük sorununa kesin bir çözüm bulmak istemesi.
1516 MERCİDABIK SAVAŞI ile Kansu Gavri hayatını kaybetmiş, Halep, Şam, Hama ve Humus ( Surite – Filistin ) Osmanlı’ya katılmıştır.
1517 RİDANİYE SAVAŞI ile Tomanbay’ı yenen Yavuz, Mısır ve Hicaz’ı ülkesine katmıştır.
Mısır Seferlerinin Sonuçları:  1- Memlük Devleti yıkıldı.
2- Suriye, Filistin, Lübnan, Mısır Osmanlı topraklarına katılmış, Hicaz Osmanlı himayesini kabul etmiştir.
3- Kutsal emanetler ve Abbasi halifesi İstanbul’a getirilmiştir.
4- Halifelik, Osmanlı ailesine geçmiştir. Böylece devletin teokratik yapısı güçlenmiştir.
5- Baharat Ticaret Yolu’nun denetimi Osmanlı’nın eline geçti. Ancak, Coğrafi Keşifler sonucu Baharat Ticaret Yolu eski önemini kaybettiğinden bu yoldan istenilen kazanç elde edilemedi.
6- Venedik, Kıbrıs Adası için Memlüklere ödediği vergiyi Osmanlı’ya ödemeye başlad. ( Doğu Akdeniz hâkimiyeti açısından önemli. )
7- Osmanlı Devleti, Türk – İslam dünyasının lideri oldu.
8- Kıbrıs, Girit ve Rodos adaları dışında Doğu Akdeniz Osmanlı egemenliğine girdi.
9- Mısır’ın alınmasıile Kuzey Afrika ve Hint Seferleri için çok önemli bir askeri üs elde edilmiş oldu.
10- Elde edilen ganimetler ve vergilerle Osmanlı hazinesi en zengin dönemini yaşadı.
·         Çaldıran ve Mısır seferleri ile Doğu sorununu çözüme kavuşturan Yavuz, 1520’de Avrupa üzerine çıktığı bir sefer sırasında vefat etti.



I.SÜLEYMAN ( KANUNİ ) DÖNEMİ OLAYLARI ( 1520 – 1566 ):
* Osmanlı tahtında en uzun süre hüküm süren padişahtır.
* Babası Yavuz’dan askeri, siyasi ve ekonomik açıdan çok güçlü bir yönetim devralmıştır.
* Erkek kardeşi olmadığından taht kavgası yaşamamıştır.
Kanuni Dönemi Avrupa’nın Durumu:
·         Roma Germen İmparatoru Şarlken, Avrupa’da birçok devletle ( Hollanda, Avusturya, Macaristan ve İspanya ile ) akrabalık bağı kurarak güçlü bir yapıya kavuşmuştur.
·         Şarlken’in en büyük rakibi, Fransa kralı I. Fransuva’dır. Avrupa hâkimiyeti ve Hıristiyan dünyasının liderliği yüzünden aralarında büyük bir rekabet vardır.
·         İngiltere ve Fransa, Yüzyıl Savaşları nedeniyle güç kaybetmişlerdir.
·         Macar Kralı II. Layoş ile akrabalık kuran Şarlken ( Şarlken’in kız kardeşi ile evlenmiş, kendi kız kardeşini de Şarlken’in kardeşi, Avusturya hükümdarı Ferdinand ile evlendirmiştir. ) bu devlet üzerinden Balkanlara egemen olmaya çalışırken, Ferdinand ile de Orta Avrupa’ya egemen olma çabasındadır.
·         Şarlken, Osmanlı’ya karşı doğuda İran ( Safevi ), Akdeniz’de de Venedik ile işbirliği içindedir.
·         Coğrafi keşiflerde aktif rol oynayan Portekiz, Hint Okyanusu’na ulaşarak, Osmanlı ve bölgedeki Müslüman ticaretini engellemek için uğraşmaktadır.

Kanuni Dönemi İç İsyanları:
Canberdi Gazali İsyanı: Memlük komutanlarından olan Canberdi Gazali, hükümdar değişikliğinden yararlanarak Memlük Devleti’ni yeniden kurmak için Suriye’de isyan etti. Bu isyan, kısa sürede bastırıldı.

Ahmet Paşa İsyanı: Ahmet Paşa, vezir-i azamlık beklerken İbrahim Paşa’nın vezir-i azam tayin edilmesi üzerine Ahmet Paşa, Mısır valiliğine atandı ve burada ayaklandı. Ayaklanma, yeniçeriler tarafından bastırıldı.

Kalender Çelebi İsyanı:  Osmanlı ordusunun Mohaç Meydan Savaşı olması nedeniyle Avrupa’da olmasından yararlanan Kalender Çelebi, Maraş ve civarında ayaklandı. Tımarları ellerinden alınan Dulkadirli sipahileri de bu isyana katıldı. Fakat sipahilere tımarlarının geri verileceği sözü verilince gücü azalan Kalender Çelebi başarısız oldu ve isyan bastırıldı. Kalender Çelebi, İran’a kaçtı.

Baba Zünnun İsyanı: Vergilerin ağırlığını bahane ederek Yozgat ( Bozok ) civarında ayaklandı. İsyan, kısa sürede bastırıldı.

1521 Belgrat’ın Fethi: Macar Kralı’nın, Kanuni’nin padişahlığını tebrik etmemesi, vergisini göndermemesi ve Osmanlı elçisini öldürmesi üzerine kanuni sefere çıkarak Belgat’ı fethetti. Balkanları, Orta Avrupa’ya bağlayan bu şehir, bundan böyle Avrupa seferlerinde Osmanlı ordusunun en önemli üslerinden biri oldu.
1521 Rodos Adası’nın Fethi: Rodos’ta yaşayan Sen Jean Şövalyeleri Mısır, Suriye ve Anadolu arasındaki deniz ulaşımını sürekli engellemiş, Osmanlı Devleti’nin Akdeniz ticaretine zarar vermişlerdir. Bu nedenle, Kanuni ilk deniz seferini Rodos üzerine düzenledi.
            Adayı terk eden şövalyeler, Şarlken tarafından Malta Adası’na Trablusgarb’a yerleştirilmişlerdir. Böylece Ege Denizi’ndeki Osmanlı egemenliği güçlenmiş, Mısır ve Suriye’den Anadolu’ya uzanan deniz yolu’nun güvenliği sağlanmıştır.
1526 Mohaç Meydan Savaşı:
Nedenleri: 1-  Belgat’ın alınmasıyla Osmanlı – Macar ilişkilerinin bozulması ve Macar Kralı’nın Belgrat’ı geri almak istemesi,
2- Şarlken’e esir düşen Fransa Kralı I.Fransuva’nın Osmanlı’dan yardım istedi,
3- Kanuni’nin Hıristiyan Birliği’ni parçalamak için Fransa’yı kendi yanına çekmeyi amaçlaması,
4- Kanuni’nin Tuna’nın kuzeyindeki ülkeleri fethetmek istemesi.
Sonuçları:
1-      Macaristan’ın başkenti Budin fethedildi. Macar Kralı, Osmanlı himayesine alındı ve Jan Zapolya  ( Yanoş ) Macar Kralı tayin edildi
2-      Osmanlı’nın Orta Avrupa hâkimiyeti güçlendi.
3-      Fransa kralı, Şarlken’in esaretinden kurtuldu. Bu durum, Osmanlı – Fransız ilişkilerinin gelişmesine ortam hazırladı.
4-      Osmanlı Devleti ile Avusturya komşu oldu. Avusturya, akrabalık bağlarına dayanarak Macar tahtında hak iddia etmiş ve Osmanlı – Avusturya mücadeleleri b aşlamıştır.
1529 I.Viyana Kuşatması: Şarlken ve Ferdinand, yeni bir Macar kralı seçerler. Ferdinand’ın Budin’i işgal ederek ( Macaristan’ın başkenti ) kendi seçtiği Macar kralını tahta oturtması üzerine Kanuni sefere çıkarak Budin’i geri alır ve Yanoş’u yeniden Macar krallığına getirir. Kanuni, kaçan Ferdinand’ı savaşa zorlamak için Viyana’yı kuşattıysa da gerekli hazırlığın yapılmaması ve kış mevsiminin de yaklaşması nedeniyle kuşatma kaldırıldı.
1532 Almanya Seferi: Kanuni’nin, I.Viyana kuşatmasından sonra İstanbul’a elçi gönderen Ferdinand, Macar kralı olarak tanınmasını istedi. Bu isteği reddedildi. Bunun üzerine Budin’i tekrar işgal etti. Sefere çıkan Kanuni, Budin’i geri alarak Avusturya ve Almanya’yı savaşa zorlamak için Almanya içlerine kadar ilerledi. Ancak Şarlken ve Ferdinand, Kanuni’nin karşısına çıkmaya cesaret edemediler. Osmanlı ile baş edemeyeceğini anlayan Ferdinand’ın barış istemesiyle 1533 İSTANBUL ANTLAŞMASI ( İbrahim Paşa Antlaşması ) imzalandı. Bu antlaşmaya göre: 1) Avusturya Arşidük’ü ( hükümdarı ), protokol bakımından Osmanlı sadrazamına eşit sayılacaktır.
2) Avusturya, Macaristan’ın Osmanlı Devleti’ne ait olduğunu kabul edecek ve Jan Zapolya’yı Macar kralı olarak tanıyacaktır.
3) Avusturya, elinde bulundurduğu Macar toprakları için Osmanlı’ya yıllık vergi ödeyecektir.
ÖNEMİ: Bu antlaşma ile sadece Avusturya değil, Avrupa üstünlüğünü de ele geçiren Osmanlı Devleti siyasi, ekonomik ve diplomatik gücünü ortaya koymuştur. Bu durum, 1606 ZİTVATORUK ANTLAŞMASI’na dek sürecektir.
1533 Cezayir’in Osmanlı Ülkesine Katılması: Şarlken, İspanya, Venedik, Papalık ve Malta şövalyelerinin yardımını sağlayarak Osmanlı Devleti’ni Akdeniz’de zor duruma düşürmek için seferlere girişince, Akdeniz egemenliğini sağlamak ve Fransa’ya denizden yardım göndermek isteyen Kanuni, Cezayir Beyi olan ve Yavuz döneminde Osmanlı himayesine girmiş olan Barbaros Hayrettin Paşa’yı İstanbul’a davet etti. Kaptan-ı Deryalık ve Cezayir Beylerbeyliği’ni vererek Cezayir, Osmanlı ülkesine katılmış oldu.
1535 Kapitülasyonların Verilmesi: Mohaç Savaşı ile Kanuni,  Fransa kralını esaretten kurtarmış ve böylece iki ülke arasında dostane ilişkiler başlamıştır. Bu dostluk, 1535’te Fransa’ya bir dizi kapitülasyonların ( imtiyaz-ı mahsusa ) verilmesine neden oldu.
Veriliş Nedenleri: a)Siyasi Neden: Osmanlı Devleti’nin, Fransa’yı yanına çekerek Şarlken karşısında Fransa’yı güçlü tutmak ve Şarlken’in oluşturmaya çalıştığı Haçlı Birliği’ni bozmak.
b)Ekonomik Neden: Coğrafi keşiflerle Ümit Burnu Yolu’na kayan ticareti, yeniden Akdeniz’e yönlendirerek Akdeniz ticaretini canlandırmak istemesi.
Ancak, Akdeniz ticaretinde beklenen canlılık sağlanamamıştır. Osmanlı’nın güçlü olduğu dönemlerde verilen kapitülasyonların bir zararı olmamasına karşın, zaman içinde Osmanlı’nın güç kaybetmesi ile zararlı bir duruma dönüşecektir.
         1740’ta I.Mahmut zamanında her hükümdar döneminde yenilenmesine gerek kalmayarak sürekli hale getirilmiş ve genişletilmiştir. Hatta yaygınlaşarak başka ülkelere de verilmesi durumu ortaya çıkmıştır. Bu durum, ucuz Avrupa mallarının Osmanlı pazarlarına avantajlı bir şekilde girmesine, yerli üretimin gelen ürünlerle rekabet edememesine ve gerilemesine neden oldu. Böylece ekonomik açıdan büyük bit darbe alan Osmanlı Devleti, siyaseten de, askeri açıdan da büyük sorunlar yaşayacaktır. Sanayisini kurup geliştiremeyen Osmanlı ekonomisi, dışa bağımlı hale gelecektir. Kapitülasyonlar, 1923 Lozan Antlaşması ile kaldırılacak ve ekonomik bağımsızlık sağlanacaktır.
1538 Preveze Deniz Savaşı: Barbaros Hayrettin paşa komutasındaki Osmanlı donanması, İtalya kıyılarına baskın düzenlemiş, Venedik’e ait bazı kaleleri ele geçirerek Osmanlı’nın Akdeniz’deki etkinliğini arttırmıştır. Osmanlı Devleti’nin Roma – Germen İmparatorluğu ve Avusturya arasındaki mücadeleler üzerine Şarlken; Venedik, Papalık, Portekiz, İspanya ve Malta Şövalyelerinden oluşan Andrea Dorya yönetiminde bir Haçlı Donanması oluşturuldu.
Sonuçları: a) Akdeniz’de üstünlük tamamen Türklerin eline geçmiştir ( Özellikle Doğu Akdeniz’de)
b)Venedik, Mora ve Dalmaçya kıyılarındaki bazı kalelerini Osmanlı’ya bırakmıştır.
c)Venedikliler, Osmanlı Devleti’ne 300 bin altın savaş ödeyerek barış yapmıştır.
d)16.yy.ın sonlarına kadar Osmanlı Devleti, Akdeniz’deki en üstün güç olmuştur.
e)Bu zaferin tarihi olan 27 Eylül 1538, yıldönümlerinde ‘ Türk Donanma Günü ‘ olarak kutlanmaktadır.
1551 Trablusgarp’ın Fethi: Şarl’ken 1530’da Trablusgarp’ı beni Hafsa devleti’nden almış ve Sen Jean Şövalyelerine vermiştir. Turgut Reis, Trablusgarp ve Bingazi’yi fethederek Akdeniz’in güney kıyılarında Osmanlı egemenliğini güçlendirmiştir.
1560 Cerbe Deniz Savaşı: Turgut Reis, İspanya’nın elinde bulunan Cerbe Adası’nı kuşatınca, Kuzey Afrika’da Türk egemenliğine son vermek üzere Haçlı donanması harekete geçti. Yapılan mücadele sonunda ( Turgut Reis ve Piyale Paşa ) ada İspanya’dan alındı. Böylece Batı Akdeniz ve Kuzey Afrika’da Osmanlı üstünlüğü kesinleşti.
1565 Malta Kuşatması: Sen Jean Şövalyelerinin yaşadığı Malta Adası, Hıristiyanların Kuzey Afrika’daki Osmanlı topraklarına saldırmak amacıyla üs olarak kullandıkları bir ada idi. Cezayir ve Trablusgarp’ın güvenliğini sağlamak için adanın alınması gerekliydi. Ancak kuşatma sırasında Turgut Reis’in ölmesi üzerine kuşatma kaldırıldı.
1566 Sakız Adası’nın Fethi: Malta kuşatmasının acısını çıkarmak ve Cenevizlilerin Osmanlı’ya ödedikleri vergiyi kesmesi üzerine kanuni, Zigetvar seferi’ne çıkarken Piyale Paşa’ya Sakız Adası’nı alma görevini verdi. Osmanlı donanmasının Çeşme’ye geldiğini gören Sakız Adası teslim oldu. Katolik Cenevizlilerin baskısından bıkan Ortodoks Rum Sakız halkı bu durumdan memnun oldu. Böylece Batı Akdeniz kıyılarının ve Boğazların güvenliği sağlandı.
1566 Zigetvar Seferi ( Kanuni’nin son seferi ) : 1533 İstanbul ant. , Osmanlı – Avusturya sorunlarını çözümleyemedi. Mücadeleler devam etti. 1562’de bir antlaşma daha yapılmışsa da Avusturya’nın saldırıları devam edince Zigetvar seferine çıkıldı. Sefer sırasında Kanuni öldü. Ölümü gizlendi ve ölümünden az sonra kale fethedildi. Dönüş yolunda ölümü askerlere duyuruldu.
                                                         OSMANLI – İRAN İLİŞKİLERİ
       Çaldıran Savaşı ile ağır bir darbe alan Safevi Devleti, yeniden toparlandı ve Kanuni döneminde Osmanlı – Safevi mücadelesi yeniden başladı. Bu dönemde Şah İsmail’in oğlu Tahmasb başa geçmişse de Safevilerin, Osmanlıya karşı düşmanca tavırları değişmemiştir. Osmanlıya bağlı olan Bağdat valisini öldürmeleri ve Avusturya ile ittifak kurmaları, ayrıca sınırda yaşanan karışıklıklar üzerine İran’a 1534 Irakeyn ( Aynı yıl içinde iki kez sefer düzenlenmiştir ), 1548 1554’te olmak üzere dört sefer düzenlenmiştir. 1534 Irakeyn Seferi’nde: Tebriz ve Bağdat alınmış, Basra ve Basra Körfezi’nin batı kıyısındaki Arap aşiretleri Osmanlı himayesine katılmışlardır. 1548 ve 1554 seferlerinde ise; İran tarafından işgal edilen yerler geri alınmıştır.
      1555’te İran’ın isteğiyle AMASYA ANTLAŞMASI imzalanmıştır. Bu antlaşmaya göre; Bağdat, Revan, Tebriz ve Doğu Anadolu, Osmanlı Devleti’ne katıldı.
ÖNEMİ: Bu antlaşma, Osmanlı ile İran arasındaki ilk resmi antlaşmadır.
NOT: İran seferleri ile Osmanlı Devleti doğudaki sınırlarını genişletmiş, Basra Körfezi’ne kadar ulaşarak Hint Okyanusu ile bağlantı kurmuştur. Ancak, Osmanlı Devleti’nin Avrupa’da ilerlemesini engellemiş ve yavaşlatmıştır.

                                                   1538 – 1553 HİNT DENİZ SEFERLERİ
Nedenleri: 1- Portekizlilerin, Ümit Burnu’nu dolaşarak Hindistan’a ulaşmaları ve burada sömürgeler kurarak Müslümanların ticaret yapmalarına engel olmaları.
2- Hindistan’daki Gücerat İslam Devleti’nin Kanuni’den yardım istemesi,
3- Kanuni’nin, Hint deniz ticaret yolunu denetim altına almak istemesi
4-Kızıldeniz yoluyla hacca giden Müslümanlara saldırmaları,
5-Basra Körfezi ve Kızıldeniz’e giriş çıkışın engellenmesi.
Seferler:
1538 – Hadım Süleyman Paşa
1551 – Piri Reis
1552 - Murat Reis
1553 - Seydi Ali Reis
Hint Deniz Seferleri sonucunda istenilen hedefe ulaşılamamıştır. Bunun nedenleri şöyle sıralanabilir:
1-      Seferlere gereken önemin verilmemesi,
2-      Seferlerin, fetih amacından çok yardım amaçlı yapılması,
3-      Osmanlı devlet adamlarının bu seferlerin ekonomik önemini kavrayamaması,
4-      Osmanlı donanmasının okyanus şartlarına uygun olmaması,
5-      Hint Denizi’nin Osmanlı gemicilerince iyi tanınmaması,
6-      Hindistan’daki Müslümanların, Osmanlı donanmasına gerekli yardımı yapmaması
7-      Portekiz donanmasının güçlü olması ve ekonomik açıdan önem verdikleri bölgeyi savunmaları,
8-      Bölgedeki Müslüman Arap yöneticileri ile Hint yöneticileri arasındaki anlaşmazlıklar.
Sonuçları: 1-  Hint deniz Ticaret Yolu, Osmanlı denetimine alınamamıştır.
2- Yemen, Eritre ve Sudan sahilleri ile Habeşistan’ın bir kısmı Osmanlı Topraklarına katılmıştır.
3- Kızıldeniz bir Türk Gölü haline gelmiş ve dış devletlere kapatılmıştır.
4-Basra Körfezi’nde Osmanlı denetimi artmıştır.
5-Arap Yarımadası Osmanlı denetimi altına alınmıştır.

NOT: Kanuni’nin son dönemlerinden itibaren etkili olmaya başlayan Sokullu, II. Selim döneminin tamamında ve III. Murad’ın ilk beş yılında bu etkinliğini sürdürmüştür. Bu nedenle Osmanlı tarihinde 1564 – 1579 yılları arasındaki döneme Sokullu Dönemi denilmiştir.
Bu dönemde meydana gelen belli başlı olaylar arasında;
Yemen’in Fethi ( 1568 ) : Yemen, Hint Deniz Seferleri sırasında alınmış ve iki eyalet halinde yönetilmişti. Ancak çıkan isyanlar, Osmanlı egemenliğini sarsınca bölgeye gönderilen Osmanlı kuvvetleri Yemen’i tekrar Osmanlı Devleti’ne bağladılar. Habeşistan ve Yemen tek eyalet haline getirildi. ( II. Selim Dönemi )
Kıbrıs Adası’nın Fethi ( 1571 ) : Kıbrıs Adası, Venedik’in elindeydi. Venedik, bu ada için Yavuz döneminden beri Osmanlı’ya vergi veriyordu.
Nedenleri: a) Doğu Akdeniz’deki deniz yolunun güvenliğinin sağlanmak istenmesi,
b)Kıbrıs’ın jeopolitik konumunun çök önemli olması,
c)Kıbrıs’ın zengin olması,
d)Kıbrıs’taki Venedikli korsanların Osmanlı gemilerine saldırmaları,
e) Osmanlı’nın Akdeniz egemenliğine gölge düşürmesi,
f) Venediklilerin, Kıbrıs Adası için ödedikleri vergiyi ödememesi
Vezir Lala Mustafa Paşa komutasındaki donanma ve ordu bir yıl süren savaştan sonra ada fethedilmiştir. ( II. Selim Dönemi )
Sonuçları: a) doğu Akdeniz’de Osmanlı egemenliği kesin olarak sağlanmıştır.
b)Anadolu’nun güney sahilleri, Mısır ve Suriye deniz yolunun güvenliği sağlandı.
c) İnebahtı Deniz Savaşı’na neden oldu.
d)Konya, Karaman, Niğde, Kayseri ve Bozok sancaklarından aileler buraya yerleştirildiler.
( II. Selim Dönemi )
İnebahtı Deniz Savaşı ( 1571 ) : Kıbrıs Adası’nın fethi, Avrupa devletlerini harekete geçirdi. Papa’nın teşviki ile Venedik, İspanya, papalık ve Malta Şövalyeler’inin oluşturduğu büyük bir Haçlı Donanması, İnebahtı Körfezi yakınlarında Osmanlı donanmasını ağır bir yenilgiye uğrattı. Sadece Uluç Ali Paşa, kendi filosunu kurtarabildi. Fakat Avrupalılar, Osmanlı’nın altı ay içinde eskisinden daha kuvvetli bir donanma hazırlayarak Akdeniz’e açılmasından dolayı bu zaferden bir sonuç alamadılar ve Venedik barış istemek zorunda kaldı. ( II. Selim Dönemi )
Tunus’un Fethi ( 1574 ) : İspanyollar’ıneline bulunan Tunus’un fethedilmesiyle Kuzey Afrika’daki Osmanlı egemenliği güçlendi ve pekişti. Donanmamızın tekrar eski gücüne ulaştığı gösterildi. ( II. Selim Dönemi )
1574 yılında II. Selim ölünce yerine III. Murad padişah oldu.
Lehistan’ın Himaye Altına Alınması ( 1575 ) : Lehistan kralının veliaht bırakmadan ölümü üzerine, Lehistan’ın iç işlerine karışan Osmanlı, Erdel Prensi’ni Lehistan Kralı seçtirerek himayesi altına aldı. Böylece, Osmanlı’nın hâkimiyet alanı Baltık Denizi’ne kadar ulaştı. Bu ülke üzerindeki Osmanlı himayesi 1587’ye dek devam etti. Ayrıca, Lehistan üzerindeki Rus ve Alman nüfuzu önlendi.
Fas’ın Himaye Altına Alınması ( 1576 ) : Fas’ta taht kavgalarının başlaması üzerine Faslıların bir kısmının Portekiz’den, bir kısmının da Osmanlı Devleti’nden yardım istemesi üzerine Portekizle Osmanlı arasında Vadi’s Sebil ( Vadi’s Seyl ) Savaşı yaşandı. Savaşı kazanan Osmanlı Devleti, Portekiz’i Fas’tan çıkarttı ve Fas’ı himayesi altına aldı.
Portekiz, Vadi’s Seyl Savaşı’ndan sonra Hint Deniz Ticaret Yolu üzerindeki egemenliğini kaybetmiştir. Bu ticaret yoluna İngiltere ve Hollanda egemen olmuşlardır. Bu dönemde İngiltere ve Hollanda’ya kapitülasyonlar verilmiştir.
Sokullu’nun Ölümü ( 1579 ) : III. Murad devrinde itibarını kaybeden Sokullu Mehmed Paşa, bir suikast sonucu öldürülmüştür. Böylece Duraklama Dönemi’nin başladığı kabul edilir.
                                  DURAKLAMA DÖNEMİ ( 1579 – 1699 )
1579: Sokullu Mehmed Paşa’nın ölümü
1699: Karlofça Antlaşması
Dönemin Padişahları:
III. Murad ( 1574 – 1595 )
III. Mehmed ( 1595 – 1603 ) Sancaktan yetişerek padişah olan son şehzadedir.
I.Ahmed ( 1603 – 1617 ) Ekber ve Erşed Sistemini getirerek kardeş katlini kaldırdı. Ayrıca sancağa çıkma usulünü kaldırarak Kafes Hayatını başlattı. Kanuni’den sonra devlet işleriyle en ilgili hükümdardır.
I.Mustafa ( 1617 – 1618 ) I. Ahmed’in kardeşidir. Böylece ilk defa babadan oğla zinciri kırılmış ve bir önceki hükümdarın kardeşi başa çıkmıştır.
II. Osman ( 1618 – 1622 ) Yeniçeriler tarafından öldürülen ilk hükümdardır.
I.Mustafa ( 1622 – 1623 )
IV. Murad ( 1623 – 1640 ) Küçük yaşta ( 11 )  padişah olduğundan ilk defa annesi ( Kösem Sultan ) Saltanat Naibesi olarak devleti yönetti.
Sultan İbrahim ( 1640 – 1648 )
IV. Mehmet ( 1648 – 1687 ) 39 yıllık saltanatı ile Kanuni’den sonra en uzun süre hükümdarlık yapan padişahtır.
II. Süleyman ( 1687 – 1691 ) En uzun süre ( 40 yıl ) veliaht olarak bekleyen padişahtır.
II. Ahmed ( 1691 – 1695 )
II. Mustafa ( 1695 – 1703 ) Orduların başında sefere çıkan son Osmanlı padişahıdır.

                                         DURAKLAMANIN NEDENLERİ
A)     İÇ NEDENLER:
a)      Merkezi Yönetimin Bozulması:
1-      Şehzadelerin sancağa gönderilme usulünün kaldırılması,
2-      Şehzadelerin kafes usulü ile tamamen sarayda yetiştirilmeleri,
3-      Şehzadelerin eğitimine eskisi gibi önem verilmemesi,
4-      Bütün bunların sonucunda halkını tanımayan, ülke yönetme tecrübesi olmayan padişahların başa geçmesi,
5-      Önemli makamların rüşvetle satılır hale gelmesi ve yetersiz devlet adamlarının iş başına geçerek kişisel çıkarların öne çıkması,
6-      Devlet işlerinde rüşvet ve iltimasın ( adam kayırma ) yaygınlaşması,
7-      Kanunlara uyulmaması,
8-      Saray kadınlarının devlet işlerine karışması.
b)     Maliyenin Bozulması:
1-      Ticaret yollarının değişmesi,
2-      Tımar sisteminin bozulması,
3-      Ganimet ve diğer gelirlerin azalması,
4-      Saray masraflarının artması,
5-      Sık sık padişahların değişmesiyle cülus bahşişinin dağıtılması.
c)      Eğitimin Bozulması:
1-      Medrese eğitiminde fen bilimlerine verilen önem azalırken dini eğitimin önem kazanması,
2-      Beşik ulemalarının ( Ulema sınıfından olan bir kişinin çocuğu olduğu zaman bu çocuğun da ulema sınıfından sayılması ) ortaya çıkması,
3-      Ulemanın siyasete karışması,
4-      İlmiye sınıfı makamlarının rüşvetle dağıtılması ( Müderrislerin yeterli kişilerden seçilmemesi ).
d)     Ordu ve Donanmanın Bozulması:
1-      Yeniçeri Ocağı’nın bozulması ( ‘ Ocak, devlet içindir’ anlayışının yerini ‘ Devlet, ocak içindir’ anlayışının alması ve askerlikle ilgisi olmayan kişilerin sırf ulufe alabilmek için ocağa yazılması).
2-      Tımar sisteminin bozulmasına bağlı olarak tımarlı sipahinin bozulması,
3-      Osmanlı ordusunun, savaş tekniği bakımından Batı’nın gerisinde kalması,
4-      Donanmanın başına yeteneksiz Kaptan-ı Deryaların geçmesi,
5-      Osmanlı donanmasının Akdeniz ile sınırlı kalması.
e)       Mahalli Yönetimlerin Bozulması:
1-      Mahalli birimlerde görev alanların kişisel çıkarlarını ön planda tutmaları,
2-      Halkı keyfi yönetmeleri.
B)     DIŞ NEDENLER:
1-      Devletin doğal sınırlara ulaşması ve fetihlerin durması,
2-      Osmanlı’nın, Avrupa’nın güçlü merkezi krallıklara komşu olması,
3-      Dünya ticaret yollarının değişmesi,
4-      Avrupa’nın bilim ve teknikte ilerlemesi,
5-      Avrupa’da savaş sanayisinin gelişmesi,
6-      Osmanlı’nın, sömürgecilik yarışına katılmaması.
NOT: Yukarıdaki duraklama nedenleri aynı zamanda XVII. yy.da Osmanlı’da görülen isyanların da nedenleridir. Bu isyanları İstanbul İsyanları, Celali İsyanları ve Eyalet İsyanları olmak üzere üç gruba ayırıyoruz.
                         DURAKLAMA DÖNEMİ ISLAHATÇILARI ve ISLAHATLARI
Islahat: Var olan düzeni değiştirmeden, sadece aksayan durumu düzeltmek için yapıulan yenilik hareketlerine ıslahat denir.
I.AHMED:  Ekber ve Erşed (En büyük ve akıl olgunluğuna sahip ) kanunu ile veraset sisteminde bir değişiklik yapıldı. Böylece kardeş katlinin önüne geçilmeye ve kimin başa geçeceği konusunda kesinlik sağlanmaya çalışıldı.
                    Şehzadelerin gittikleri sancaklarda kuvvetlenmesi sonucu daha kolay taht kavgalarına giriştikleri için ( taht kavgalarının önüne geçebilmek amacıyla ) sancağa çıkma usulü kaldırıldı. Bundan sonra şehzadeler için sarayda kafes hayatı denilen bir süreç başladı. Ancak bu durum devlet yönetimi konusunda yeterli tecrübeye sahip olmayan padişahların başa geçmesine neden oldu.
II. OSMAN: * Şeyh’ülislamın fetva verme dışındaki yetkilerini kaldırmış, ilmiye sınıfının yetkilerini sınırlandırmıştır.
·         Saray dışından evlilik yaparak cariyelerle evlenme geleneğine uymamıştır. Bu tutumuyla saray kadınlarının yönetimdeki etkisine son vermek istemiştir.
·         Başkenti, Anadolu’da bir yere taşımayı düşünmüştür.
·         Padişahların kanun çıkarma yetkisini artırmıştır.
·         Hotin Seferi sırasında disiplinsizliklerini yakından gördüğü Yeniçeri Ocağı’nı kaldırıp yerine yeni bir ordu kurmayı düşünmüştür.
IV. MURAD: * İlk olarak başta annesi Kösem Sultan olmak üzere saray kadınları ve ağalarının devlet işlerine karışmalarını engellemiştir.
·         Yeniçeri zorbalarını ortadan kaldırmış, gereğinden fazla olan Yeniçeri sayısını azaltmıştur. Böylece hem otoritesini güçlendirmiş hem de askeri itaat altına almıştır.
·         Maliyeyi düzeltmiş, tımarları hak etmeyenlerden alarak layık olanlara vermiştir.
·         İsyanlara teşvik edici konuşmaların yapıldığı ve taraftar toplandığı kahve haneleri kapattırmış, içki ve tütütn içilmesini yasaklamış ( İstanbul’da sık sık çıkan yangınları önlemek için ) gece sokağa çıkma yasağı getirmiştir ( İstanbul’da asayişi ve güvenliği sağlamaya çalışmış ).
·         Celali İsyanlarını kuvvet yoluyla bastırarak Anadolu’da düzen ve güvenliği yeniden sağlamıştır.
IV. MEHMED: Dönemin ıslahatçı devlet adamları şöyle sıralanabilir:
TARHUNCU AHMED PAŞA: * İlk kez modern anlamda bütçe ( Osmanlı’da ilk denk bütçe) hazırlamıştır.
·         Bütçe açığının saray masraflarının çokluğundan ve gereksiz hediye ve bahşişlerden kaynaklandığını görünce bunları azaltmaya çalışmıştır.
·         Hazineye borcu olan kişilerden alacakları tahsil etmiştir.
·         Bazı illerin gelirinin iltizama verilmesini, dirlik sahiplerinin gelirlerinin bir kısmının da hazineye aktarılmasını sağlamıştır.
·         Divan üyeleri ve diğer yöneticilerden hazineye para aktarmıştır.
·         Rüşvet alınmasını engellemeye çalışmıştır.
KÖPRÜLÜ MEHMED PAŞA ( 1656 – 1661 ): * Öncelikle orduyu disiplin altına aldı. Askerlikle ilgisi olmayan kişileri ordudan attı.
·         Hatalı gördüğü devlet adamlarını görevden uzaklaştırdı. Görevini yapmayan memur ve askerlerin maaşlarını kesti.
·         Maliyeyi yeniden düzenledi.
·         İstanbul, Anadolu ve eyaletlerde çıkan isyanları bastırarak devlet otoritesini güçlendirdi.
·         İstanbul’da görüş ayrılığı içinde bulunan din ulemasını değişik yerlere atayarak tartışmalara son verdi
·         Donanmayı düzenleyerek Çanakkale Boğazı’nı kapatan Venediklileri oradan uzaklaştırdı.
KÖPRÜLÜ FAZIL AHMED PAŞA ( 1661 – 1676 ): * Giderleri kısarak bütçe açığını kapatmaya çalıştı.
·         Orduyu yeniden düzenledi. Özellikle Topçu Ocağı’nı güçlendirdi.
·         İstanbul Çemberlitaş’ta bir kütüphane kurdurdu.
NOT: Fazıl Ahmed Paşa’dan sonra Köprülü ailesinden; Merzifonlu Kara Mustafa Paşa ( 1676 – 1683 ), Fazıl Mustafa Paşa ( 1683 – 1691 ), Amcazade Hüseyin Paşa ( 1691 – 1699 ) sadrazamlık makamına getirilmişlerdir.
                                 XVII. YÜZYIL ISLAHATLARININ GENEL ÖZELLİKLERİ
1-      Islahatların temel amaçları; devlet otoritesini yeniden sağlamak, iç güvenliği sağlamak, askeri yapıyı düzenlemek ve ekonomik bozuklukları engellemekti.
2-      Islahatlar daha çok askeri ve mali alanlarda yapılmıştır.
3-      Osmanlı yöneticileri, Osmanlı Devleti’ni dünyanın en büyük gücü olarak gördüklerinden Avrupa’daki yeniliklerden yararlanma ihtiyacı duymamışlardır. Bu nedenle ıslahatlarda Batı’dan etkilenme olmamıştır.
4-      Islahatlar kişisel gayretler sonucunda kişilere bağlı olarak yapılmaya çalışılmış, bu durum ıslahatçıların ölümünden ya da görevden alınmalarından sonra yeniliklerin yarım kalmasına ve başarısızlığa uğramasına yol açmıştır.
5-      Islahatlar yapılırken sorunların nedenleri araştırılmadan çözüm arandığından köklü ve kalıcı olmamışlardır.
6-      Islahatlar halka mal edilmemiştir.
7-      Kuvvet ve şiddet yoluyla devlet otoritesinin saplanmasına çalışılmıştır. Bu tutum, halkın ıslahatları benimsemesine engel olmuştur.
8-      Yeniçeriler, devlet adamları, saray kadınları ve ulema sınıfı çıkarlarına dokunduğu için ıslahatlara engel olmaya çalışmışlardır.
9-      Yükselme Dönemi’ndeki ihtişamlı döneme dönülmek amaçlandığından ıslahatlar yapılırken Yükselme Dönemi uygulamaları örnek alınmıştır.
10-  Islahatlar daha çok düşünce aşamasında kalmış, uygulama ve başarıya ulaşma olanağı bulamamıştır.
11-  Osmanlı Devleti’nin duraklamasını engelleyememiş ve Gerileme Dönemi başlamıştır.
                      DURAKLAMA DÖNEMİ OSMANLI – İRAN İLİŞKİLERİ
      1577 – 1590 OSMANLI – İRAN SAVAŞLARI:
       Nedeni: İran’da, Şah Tahmasb’ın ölümünü fırsat bilen Osmanlı Devleti, 1577’de İran’a
        savaş açar.
Sonucu: İran’ın isteği üzerine 1590 FERHAT PAŞA ANTLAŞMASI yapılır. Bu antlaşmayla; Azerbaycan, Gürcistan ve Dağıstan ele geçirilir. Böylece Osmanlı Devleti, doğuda en geniş sınırlara ulaşmış ve askeri bakımdan hala güçlü olduğunu göstermiştir ( III. Murad.
1603 – 1611 OSMANLI – İRAN SAVAŞLARI:
Nedeni: İran, Osmanlı Devleti’ne kaybettiği yerleri geri alabilmek için fırsat kollamıştır. Osmanlı Devleti’nin Avusturya ile savaş halinde olmasından ve Celali İsyanlarının yaygınlaşmasından yararlanarak savaş açar.
Sonucu: Savaşın sonunda yapılan NASUH PAŞA ANTLAŞMASI ile Osmanlı Devleti, Ferhat Paşa Antlaşması ile aldığı yerleri geri vermek zorunda kalmıştır. Böylece Osmanlı Devleti, doğuda ilk kez toprak kaybetmiştir ( I.Ahmed ).
1614 – 1618 OSMANLI – İRAN SAVAŞLARI:
Nedeni: İran’ın, Nasuh Paşa Antlaşması ile vermesi gereken vergiyi ( 200 deve yükü ipek ) vermemesi üzerine savaş açılır.
Sonucu: 1618 SERAV ANTLAŞMASI ile vergi şartlarını yerine getirmeyi kabul ederler ( II. Osman ).
1622 – 1639 OSMANLI – İRAN SAVAŞLARI:
Nedeni: İran’ın Anadolu’da Şiilik propagandası yapması, Genç ( II.) Osman’ın öldürülmesi ve tahta küçük yaşta bir padişahın ( IV. Murad ) başa geçmesini fırsat bilerek Bağdat’ı ele geçirmesi.
Sonucu: IV. Murad’ın devlet işlerini tek başına ele geçirmesinden sonra 1635 Revan, 1638 Bağdat seferleri sonunda 1639 KASR-I ŞİRİN ANTLAŞMASI yapıldı. Bu antlaşma ile Zağros Dağları sınır kabul edilmiştir.( IV. Murad ) XVIII. yy.da yeni savaşlar olmuşsa da yapılan antlaşmalar hep Kasr-ı Şirin esas alınarak yapıldığından sınır değişikliği olmamıştır Dolayısıyla 1639 KASR-I ŞİRİN ANTLAŞMASI bugünkü Türkiye – İran sınırının da belirlenmesinde etkili olması bakımından önemlidir.
                       DURAKLAMA DÖNEMİ OSMANLI – AVUSTURYA İLİŞKİLERİ
1593 – 1606 OSMANLI – AVUSTURYA SAVAŞLARI:
Nedeni: Avusturya’nın vergilerini vermek istememesi, Osmanlı egemenliğindeki Bosna’ya saldırması ve Bosna valisini öldürmesi üzerine Osmanlı Devleti 1593’te Avusturya’ya savaş açtı. Haçova Meydan Savaşı’nı Osmanlı Devleti kazandı.
Sonucu: Savaşın uzaması, Celali İsyanlarının çıkması, doğuda İran saldırıları ile uğraşmak zorunda kalınması ve Avusturya’nın da isteği ile 1606 ZİTVATORUK ANTLAŞMASI yapıldı. Bu antlaşma ile Avusturya; Osmanlı Devleti’ne artık vergi vermeyecek, bir defaya mahsus savaş tazminatı ödeyecek, Avusturya Arşidük’üne Cesar ( İmparator ) sanıyla hitap edilecek ve protokolde Osmanlı padişahlarına eşit sayılacaktı. Böylece Osmanlı Devleti, 1533 İSTANBUL ANT. İle Avusturya üzerinde elde ettiği ekonomik ve siyasi üstünlüğü ve yaptırım gücünü kaybetmiş oldu. ( I.Ahmed)
1662 – 1664 OSMANLI – AVUSTURYA SAVAŞLARI:
Nedeni: Avusturya’nın, Osmanlı egemenliğindeki ERDEL’in iç işlerine karışması, Erdel Beyi RAKOÇİ’yikışkırtarak isyana neden olması ve Rakoçi’nin Avusturya’ya sığınması ile 1606 Antlaşması bozulur.
Sonucu: Fazıl Ahmed Paşa, Avusturya üzerine sefere çıkarak UYVAR KALESİ’ni fethetmiştir. Alınması çok zor olan bu kalenin fethedilmesi ‘ Uyvar önünde bir Türk gibi kuvvetli’ sözünün söylenmesine neden olmuştur. Avusturya’nın isteği ile 1664 VASVAR ANTLAŞMASI yapılmıştır. Bu antlaşma; Avusturya’nın, Osmanlı Devleti’ne son kez savaş tazminatı ödediği ve Osmanlı Devleti’nin de Avusturya’dan toprak kazandığı son antlaşma olmuştur ( IV. Mehmed).
1683 – 1699 OSMANLI – AVUSTURYA SAVAŞLARI:
II. VİYANA KUŞATMASI:
Nedeni:  Avusturya’nın kendi egemenliğindeki Protestan Macarların inanç özgürlüğünü kısıtlaması ve mezhep değiştirmeye zorlaması üzerine Macar soylularından olan TÖKELİ İMRE isyan eder, istediği kadar başarılı olamayınca Osmanlı’dan yardım ister. Önceleri Osmanlı Devleti bu isteğe karşı uzak durur. Yeni sadrazam olan Merzifonlu Kara Mustafa Paşa; Viyana’nın alınması halinde İmparatorluğun yeni bir dinamizm kazanacağına, Avusturya sorunun kökten çözüleceğine ve Osmanlı Devleti’nin XVI. yy.daki gücünü koruduğunu göstereceğine inanıyordu. Ayrıca, rakiplerine karşı büyük bir başarı kazanarak yerini sağlamlaştırmayı düşünüyordu. Bu nedenlerle yardım talebini IV. Mehmed’i de ikna ederek kabul etti.
II. Viyana Bozgunu’nun Nedenleri:
1-      Merzifonlu’nun aşırı ve gereksiz hırsı.
2-      Ordunun yeterince hazırlıklı olmaması ( Yeterince ağır topların götürülmemesi).
3-      Taktik hatalarının yapılması ( Şehrin yakılıp yıkılmasını ve yağmalanmasını engellemek için şehre girmeyip, kendiliğinden teslim olmasını beklemesi ve kuşatmayı uzatması. Bu durum, Avrupa’dan gelen yardımlar için Avusturya’ya zaman kazandırmıştır. )
4-      Zaman kazanan Papa’nın Avrupa’yı yardıma çağırması.
5-      Kırım Hanı’nın ordusuyla görev yerini terk etmesi üzerine Lehistan ordusunun Tuna’yı geçmesini kolaylaştırması.
6-      Ordu ve yönetimdeki Türk – Devşirme rekabeti.
7-      Merzifonlu’yu çekemeyen paşaların tavırları.
Sonucu: II. Viyana Kuşatması’nın bozgunla sonuçlanması üzerine. Türkleri Avrupa’dan çıkarmak amacıyla AVUSTURYA – LEHİSTAN – VENEDİK – MALTA ( daha sonra bu devletlere RUSYA’nın da katılımıyla ) arasında KUTSAL İTTİFAK kurulur. Lehistan, daha önce Osmanlı’ya kaybettiği yerleri ( Podolya ) geri almak için, Venedik ise, Girit Adası’nı ve daha önce kaybettiği yerleri geri alabilmek için, Rusya da sıcak denizlere inebilmek için Kutsal İttifak’a katılmışlardır. Eransa, kapitülasyonları kaybetmemek için Kutsal İttifak’a katılmamaştır. Osmanlı Devleti, bu devletlerle 16 yıl savaşmış ancak başarılı olamamıştır. Savaşlardaki başarısızlık üzerine padişah II. Mustafa bu devletlerle anlaşma yapmak istemiştir. Sadrazam Amcazade Hüseyin Paşa’nın girişimleri, İngiltere ve Hollanda’nın arabuluculuğu ile Osmanlı Dev. İle Avusturya, Lehistan ve Venedik arasında 1699 KARLOFÇA ANTLAŞMASI imzalanmıştır. Rusya, ittifakın içinde yer almasına karşın daha iyi şartlar elde edebilmek için savaşa devam etmiştir Rusya ile de bir yıl sonra 1700 İSTANBUL ANTLAŞMASI yapılmıştır. ( II. Mustafa ) Osmanlı Devleti’nin, Malta ile sınırı olmadığından herhangi bir antlaşma yapılmamıştır.
NOT: 1664 Vasvar Ant.’ndan sonra Osmanlı’nın Avusturya karşısında başarılı olamamasında iki önemli neden vardır:
1-      Osmanlı’nın askeri üstünlüğünü kaybetmesi,
2-      Avrupa devletlerinin 1683 Viyana yenilgisinden sonra Osmanlı’ya karşı yeniden bir Haçlı İttifakı oluşturmaları, birlikte hareket etmeleridir.
                                      KARLOFÇA ANTLAŞMASI’NIN SONUÇLARI
1-      Osmanlı Devleti, ilk kez çok büyük toprak kaybına uğramıştır.
2-      Osmanlı Devleti’nin Orta Avrupa’daki hâkimiyeti sona ermiş, bu üstünlük Avusturya’ya geçmiştir. ( Türk Çağı sona ermiştir.)
3-      Yıllardır savunma durumunda olan Avrupalı devletler saldırı durumuna geçtiler. Böylece, Osmanlı’nın batıya saldırı gücü sona erdi.
4-      Osmanlı’nın,  Avrupa ve Balkanlardan atılabileceği düşüncesi güç kazandı.
5-      Türklerin Avrupa’da ilerleyişi durdu ve geri çekilişi başladı. Bu geri çekiliş, 1921 Sakarya Zaferi’ne dek sürdü.
6-      Osmanlı Devleti’nin Gerileme Dönemi başladı.
7-      Osmanlı Devleti, kaybettiği yerleri geri alabilmek için XVIII. yy. da Avusturya, Rusya ve Venedik ile savaşmak zorunda kaldı.
·         Bu antlaşma, Osmanlı Devleti’nin birden fazla devletle yaptığı ilk barış antlaşması olmuştur.
                    1700 İSTANBUL ANTLAŞMASI’NIN SONUÇLARI
1-      Rusya, tarihinde ilk kez Karadeniz’e çıkma olanağı elde etmiştir.
2-      Ruslar, Kudüs’ü serbestçe ziyaret edebilecekler.
3-      Rusya, İstanbul’da sürekli elçi bulundurma hakkı ile özellikle Ortodoks Slavları Osmanlı’ya karşı kışkırtmayı amaçlamıştır.
1669 Girit Adası’nın Fethi: 1645’te Sultan İbrahim döneminde başlayan Girit kuşatması, tam 24 yıl sürmüş ve IV. Mehmed döneminde Fazıl Ahmed Paşa’nın sadrazamlığı sırasında adanın merkezi olan Kandiye Kalesi’nin ele geçirilmesiyle tamamlanmıştır. Akdeniz’deki son fetih hareketidir. Kuşatmanın bu kadar uzun sürmesi Osmanlı’nın denizcilikte eskisi kadar güçlü olmadığını ortaya koymuştur.
1676 Bucaş Antlaşması: Lehistanla yapılan Bucaş Antlaşması, Osmanlı Devleti’nin batıda son kez toprak kazandığı ( PODOLYA ) ve batıda en geniş sınırlara ulaştığı antlaşma olması bakımından önemlidir.( IV. Mehmed )
1681 Bahçesaray ( Çehrin ) Antlaşması: Osmanlı ile Rusya arasında imzalanan ilk antlaşma olması bakımından önemlidir. ( IV. Mehmed )
                                        OTUZ YIL SAVAŞLARI ( 1618 – 1648 )
        Otuz Yıl Savaşları, Kutsal Roma – Cermen İmparatoru II. Ferdinand’ın Almanya’da mezhep birliğini sağlamak ve Protestanları ortadan kaldırmak amacıyla Protestan Alman prenslere saldırmasıyla ortaya çıkmış, diğer Avrupa devletlerinin de ( Fransa, İspanya, Hollanda, Danimarka, İsveç ) katılmasıyla siyasi bir nitelik kazanmış ve çok geniş bir alana yayılmıştır. İspanya, Katolikliği savunan Almanya’nın, diğerleri ise Protestan Alman prenslerinin yanında yer almışlardır. ( Fransa, Katolik mezhebinden olmasına rağmen, Almanya’nın güçlenmesinden çekindiği için Protestanların yanında yer almıştır. )
      Otuz Yıl Savaşları, 1648’de Almanya’nın yenilgisi ve VESTFALYA ANTLAŞMASI ile son buldu. Bu antlaşma ile mezhep serbestliği resmen tanınmış, fakat Alman siyasi birliğinin sağlanması gecikmiştir. Vestfalya Antlaşması ile mezhep mücadelesi devletlerarasında sorun olmaktan çıkmıştır.
      Vestfalya Antlaşması ile:
·         Alman İmparatoru, Protestan Alman prenslerinin siyasal ve dinsel özgürlüklerini kabul etti.
·         Hollanda’nın bağımsızlığı tanındı.
·         Almanya, Alsas – Loren Bölgesi’ni Fransa’ya kaptırdı.
·         Almanya’da yeni ve güçlü prenslikler ortaya çıktı. Bunların en güçlüsü PRUSYA idi.
·         Vestfalya Antlaşması’na siyasal yetkileri azaldığı için Papa itiraz etti.
·         Savaş sonrası İspanya zayıflarken, Fransa güçlenmiştir.(İspanya, sömürgelerinin birçoğunu kaybetmiştir.)



























Hiç yorum yok:

Yorum Gönder