8 Ağustos 2009 Cumartesi

Hayaller, Umut ve Limonata


Her insanın bir hedefi vardır herhalde ya da yapmak istediği birşeyler-ki hedefle aynı anlama geliyor bu- olmak istediği bir konum, görmek istediği bir ülke, güzel veyahut yakışıklı bir sevgili, çok para kazandıran bir iş, hayallerindeki araba, ev, yat ve mercimek çorbası. (mercimek çorbasız bir hayat düşünemem)(yeşil olcek) neyse gene konuyu dağıtma aşamasındayken toparlıyorum. Benim eskiden hiç yoktu öyle hayallerim. Kirlenmemiştim belki veya bir yaşam tarzı empoze edilmemişti üzerime. Daha sonra yıllar geçtikçe sizi içine çeken bir toplulukla karşılaşıyorsunuz. İlkokula gidiyorsunuz ardından ortaokul sonra ortaokulda daha iyi bir liseye gitmek için asosyal bir yaşama ilk basamağınız olan sınavlara giriyorsunuz. Onun akabinde bir liseye gidiyorsunuz. Burda derece yapmaya çalışıp daha iyi bir üniversiteye gitmek için dersaneye gidiyorsunuz sonra tekrar sınav ve sonucunda üniversite. O bitiyor hemen bir işe girmeniz ihtiyacı oluşuyor içinizde. Bulduğunuz ilk işe atlıyorsunuz, sosyal durumunuza göre biriyle tanışıp evleniyorsunuz. Ardından çocuğunuz oluyor. O ilkokula gidiyor daha sonra ortaokul ve liseye gitmek için sınavlara giriyor sonra üniversite..... bla bla bla.... (bla bla çok ingiliş oldu farkındayım) Hayallerimiz çok kısır değil mi aslında... Böyle olamadım ben hiç. Gerçi düşününce olmuşum biraz. Mutlaka o standart yola adım atıyorsunuz hayatınızda. Hiç kimse tanımıyorum ki lise bitince gitsin nepal de dağları gezsin, avrupa seyahati yapsın veya türkiye turu yapsın. Elbette var bunlar yapan. Ama hep tatil amacıyla değilde arkasına bakmadan çekip giden insan yok. İnto the wild diye bir film vardı. Ordaki çocuk misali. Bir hedefe sahip olup, o hedef için bir yola koyulan çok az insan var. Ben ne yaptım? Bi b.k yapmadım. Öyle konuşuyorum zaten. Yapabilseydim konuşma gereği bile duymazdım belki...

Bu arada cappy limonata reklamına sardım bu aralar. Çok eğlenceli keyifli bir reklam. Sonra gittim aldım bir tane ve feci bir tada sahip olduğunu öğrendim. Çok kötü. Neyse bu kadar...


ek1:altı kere sonra yazmışım yazıda... çok fazla aslında, kelime bilgisi eksikliği işte

ek2:sonra sonra sonra sonra

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder