3 Ağustos 2009 Pazartesi

Çok Çalışıyorum Fakat Netlerim Yükselmiyor !

Havaların yavaş yavaş yavaş ısındığı, baharın yedi rengini gösterdiği ve güneşin daha çok gülümsemeye başladığı günlerden bir gündü. Biliyordum ki, bu dönmede öğrencilerde bahar sendromu diyebileceğim bir gevşeme ortaya çıkıyordu.

Havaların yavaş yavaş yavaş ısındığı, baharın yedi rengini gösterdiği ve güneşin daha çok gülümsemeye başladığı günlerden bir gündü. Biliyordum ki, bu dönmede öğrencilerde bahar sendromu diyebileceğim bir gevşeme ortaya çıkıyordu. Uzayan günler, ısınan hava, şenlenen cadde ve sokaklar öğrencileri eğlenceye davet ediyordu. Bu dönemlerde biz rehberlik uzmanlarına büyük görevler düşüyordu. Dağılan dikkatleri tekrar toplamak ve öğrencileri derse yeniden kanalize etmek amacıyla seminerler düzenliyorduk. Sınavın yaklaşması ile artan stres katsayısını düşürmek amacıyla da sosyal etkinliklere ağırlık veriyorduk.

Bilgisayarımdaki randevu programı yanıp sönmeye başladı. Saat 14.00 olmuştu ve İsmail ile randevum vardı. Az sonra İsmail odama damladı. Yüzünde bir belirsizlik ve tedirginlik vardı. Kısa bir selamlaşmadan sonra konuşmaya başladı:

- Hocam, denemelerde netlerim bit türlü artmıyor. Hâlbuki bu sıralar çok çalışıyorum. Yeni birçok konu da öğrendim. Nerede hata yapıyorum bilmiyorum.

Rehberlik uzmanları olarak işimizin zor tarafı, kişilerin hayatlarında cevap bulamadığı sorulara çabuk ve doğru cevap bulmak zorunda olmamızdı. Üstelik kendimizin tecrübe etmediği bir olaydaki eksik noktaları yakalayacak sonra da çözüm yolarını sıralayacaktık. Örneğin derslerinde başarılı olmayan bir öğrencinin başarısızlığının nereden kaynaklandığını bulmak zorundaydık. Çünkü gerçekçi bir teşhis olmadan yapacağımız tedavinin faydası olmazdı. İşin zor kısmı teşhisi koyabilmek, hastalığın problemin nerede yattığını bulabilmekti. Sonrasında ilaç yazmak çok kolaydı. Doktorlar gibi tahlil laboratuarlarımızın ve röntgen odalarımızın olmaması işimizi zorlaştırıyordu. Bizim en büyük malzememiz sorduğumuz kaliteli ve kaynağa götüren sorulardı.

İsmail’in probleminin kaynağı bir çok nokta olabilirdi; dersi dikkatle dinlememek, derse hazırlık yapmamak, evde verimli ders çalışmamak, denemelerde heyecanlanmak, var olan bilgisini denemeye yansıtamamak, tekrar yapmamak vb. Bu liste uzatılabilirdi. İsmail’in probleminin nerden kaynaklandığını bulabilmek için İsmail’i ince sorularla bir analizden geçirdim. Yukarıda bahsettiğim alanların hiçbirinden sıkıntı görünmüyordu. Açıkçası problemin kaynağını bulamamıştım. İsmail’e problemin kaynağını bulamadan ancak verimli çalışması, derste dikkatle not tutması, tekrar yapması gerektiği yönünde genel telkinler verebilirdim. Son olarak İsmail’in toplu deneme sonuçlarını bilgisayardan çıktı olarak aldım ve göz gezdirmeye başladım. Ve sorunun kaynağını bulmuştum. İsmail’in her dediğin doğru kabul etmekle hata yapmış olduğumu anladım.

- İsmail, şimdi sana bir hikaye anlatacağım beni dikkatle dinlemeni istiyorum. Çünkü hikâye bittiğinde sen de problemine bir çözüm bulmuş olacaksın.

- Tamam hocam

- Eski zamanlarda Anadolu’da yaşayan bir çiftçi varmış. Bu çiftçi yaz mevsimi geldiğinde buğday tarlalarındaki ekinlerini biçmiş. Patoza verdikten sonra buğdayları gün be gün depoya taşımaya başlamış. Her gün bir parça buğdayı ambarına taşıyormuş. Ama gel gör ki, ambardaki buğdayların miktarı bir türlü artmıyormuş. Sence bunun sebebi ne olabilir İsmail?

- Bilmem ki hocam, belki başka birisi alıyordur.

- Adam, da bu ihtimali düşünmüş ve bir gün gizlice ambarı gözetlemiş. Ama hiç kimse ambarın kapısına bile yanaşmamış. Akşam olup da ambara girdiğinde buğdayların yine eksildiğini görmüş.

- Allah, Allah ne olmuş acaba?

- Adam sonradan fark etmiş ki küçük bir delikten ambara dadanan fare sürüsü buğdayları aşırıyor. Bunun üzerine o deliği kapatmış ve ambarındaki buğdaylar artmaya başlamış. Yani buğdayların artması için bir yandan yeni buğdaylar eklemek diğer yandan da var olan buğdayları sıkıca korumak lazım geliyormuş.

- Doğru hocam. Eldeki buğdayları korumadan yenisini eklemenin bir anlamı olmuyor.

- İşte senin de durumun tam olarak böyle İsmail. Sen sürekli çalışarak yeni konular öğreniyor ve netlerini arttırıyorsun. Bu seni başarılı kılabilir ancak geçmişte var olan bilgilerini de koruman gerekiyor. (Deneme sonuçlarına baktığımda İsmail’in sonraki konulardaki netleri artarken, ilk konulardaki netleri düşüyordu. Hâlbuki İsmail bana tekrar yaptığını söylemişti. Demek ki bu tekrar yeterli değildi) Diyelim ki sen ikinci dönem konularına çalışıyorsun ve netlerini üç net arttırıyorsun ama ilk dönem konuların tekrar edemediğin için de eski keskinliğini kaybedip üç net eksik yapıyorsun. Sonunda çalışan ama yerinde sayan bir öğrenci konumuna düşüyorsun.

- Haklısınız hocam bunu hiç düşünmemiştim.

- Kısacası İsmail netlerinin artması için temel 2 şart var: Birincisi yeniler konular çalışıp yeni bilgiler edinmek, ikincisi de var olan bilgilerini tekrarla, bol soru çözmekle korumak.

Sonrasında İsmail’e bir tekrar programı yaptık. Haftanın iki gününü eski konuları tekrar etmeye beş gününü de yeni konular öğrenmeye ayırdık. 2-3 haftalık bir tekrar ve takip programının ardından İsmail’in denemeleri artış göstermeye başlamıştı.

Mehmet Teber

rehberlik@rehberegitim.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder