Gene bir düş gecesiydi belki. Gerçek yada değil, bir hikaye vardı ama...
Adam bir mucizeye sahipti, veya öyle sanıyordu. Ama O'na ait bir şey olduğunu sanmak bile mutluluk veriyordu...
O sıralar mutluluk nedir? diye sorsan adama; O diye cevap vericekti. Üzüntü nedir? diye sorsan, gene O diyecekti. Gülmek, ağlamak... Adam herhangi bir konuda, daima O'nu göstericekti. Herşey O'ydu çünkü. Ya da herşey O'ndaydı. Ve bu herşeyin içinde, adam da vardı...
Hiçbir zaman bozulmayacağını zanettiği bir oyuncağa sahip çocuk gibiydi adeta. İstediği her an oyuncağına dönebilecek ve mutlu olabilecekti. En azından böyle bir beklenti vardı içinde. Umut olmadan yaşanmaz denir ya; yaşanmıyordu gerçekten...
Adam bir gün çok mutlu olduğunu farketti. Uzun süre... bu olamazdı... Korkmaya başladı. Ya biri bütün bu olanları durdurursa. Gözünü aç salak! derse. O'ndan başka insanlar da olabileceğini gösterse... Fakat adam bunları söyleyebilecek hiç kimseyi dinlemezdi. Dinleyemezdi...
O hariç... Eğer sadece O derse başka olabilirdi belki. Yalnız O derse; başka insanlar var benden başka, içinde ben olmadığım başka bir dünyada...
Olabilir miydi?
Olmadı... Evet başka bir dünya vardı. Mutluydu, maviydi, yağmurluydu, sakin, huzurluydu... Ama O yoktu içinde... Başka bir dünya vardı ama, herşey sahte geliyordu. Deniz, gökyüzü hatta yağmur bile gerçek değildi. Çünkü O'nun olduğu dünyada, denizi O yaratmıştı, gökyüzü O'ndaydı, yağmur... O'ydu... Ve O bir yerde yoksa, hiçbir şey de olamazdı...
Adam bunları düşündü. Tekrar... tekrar... tekrar... Bunları düşünmesi gereken başka biri daha vardı galiba... Kahretsin! düşünmek bile tek başına olmuyordu...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder