3 Aralık 2006 Pazar

Yağmurun Yağdığı Anlar

Masanın başında yeni bir yazı yazıyordum. Saate baktığımda, akrep iyice üçe yaklaşmıştı. Genellikle geceleri yazı yazmam ama o gün farklıydı. O gün yalnız kalmıştım...
Arkadaşımı kaybetmiştim... Aynı zamanda bir sevgiliydi belki. Yada sırf bir arkadaş...
Ne olduğunu bilseydim, biraz daha düzeltebilirdim belki bazı şeyleri.
Kapı sesini duydum. Telaşlı vuruşlar. Bayağı bir ses geliyordu ve gece buna tezatlık oluşturuyordu.Yavaşca kalktım. Üzerimden bir izci birliği geçmiş gibi bir halim vardı.
Hiç bir şey demeden kapıyı açtım. O gelmişti... Gözü yaşlıydı galiba, veya dışarda yağmur vardı.
İlk defa o gece yağmur yağmasını istememiştim... "içeri girebilir miyim" dedi. Asla hayır diyemezdim. O içeri girerken çaktırmadan aynaya baktım. Üstümü başımı düzeltmenin imkansız olduğunu farkedince içeri geçtim. Ayaktaydı, oturmasını söyleyerek en sevdiğim koltuğumu gösterdim. Herkes oturamazdı oraya. Sadece özel insanlar. Sanki bir sürü özel insan tanıyormuşum gibi...
"Özür dilerim.." dedi.
"Niye" diye sordum.
"Ben... seni bırakmamalıydım..." Fısıldıyordu sanki.
"Benimle berabermiydin ki?" diye sordum. Soruya soruyla cevap vermek hoşuma gidiyordu.
"Ben hep seninleydim" dedi. İçerde yağmur yağmasının imkansız olduğunu düşününce, o zaman
yavaşca ağladığını farkettim.
"Ama ben seni hiç görmedim" diyerek ayağa kalktım. ""


"" Mutfağa doğru gittim.Arkamı bile dönmeden "Çay istermisin" diye sordum. "Evet iyi olur" dedi. Yaklaşık yirmi dakikam çaydanlığı aramakla geçti. Arada içeriye uzanıp bakıyordum. Çift kişilik koltuğuma geçmiş uzanıyordu. "Ne kadar güzel" dedim içimden.
O an koşup ona sarılmak istedim. Çaydanlığı ateşe koyunca içeri geçtim.
"Çok uzun sürdü" dedi yattığı yerden. Üzerine benim battaniyemi sarmıştı. Ben evde her zaman battaniye ile gezerdim. Hiç bir zaman doğru düzgün ısınamazdı ev. Katalitik anca kendisini ısıtıyordu, bizde battaniye ile birbirimizi ısıtırdık. Onun kalktığı koltuğuma oturdum. Uzun uzun bana bakıyordu, benimde kıçım donmuştu. Bir türlü istediğim gibi bakamıyordum O'na. Böyle gizemli bir bakış o zaman iyi giderdi... Ama soğuktan dişlerim titrediği için dikkatim dağılıyordu.
"Yanıma gel" dedi. Vücudumun duymak istediği cümle buydu belki, ama...
"Yok ben böyle iyiyim" dedim. Yalan mı söylüyordum yoksa...
"Saçmalama gel hadi, dondun orda" diyerek uzandığı koltukta kenara doğru sıkıştı.
Öfleyerek ayağa kalktım. Biraz onu süzdükten sonra yanına kıvrıldım. Çok sıcaktı. Evet bayağı sıcaktı.

Ama hala dışarda yağmur var mı diye düşünüyordum, yoksa gerçekten ağlamışmıydı?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder