Evet, onca Avrupa ulkesinden ve tadimlik Latin Amerika’dan sonra, en sonunda yogun israrlara(!) dayanamayip Kuzey Amerika yazilarima basliyorum; en kuzeyden Niagara’dan. Kanada’dan diyemiyorum, uzgunum!
Boston’dan hareketle gittik, 8 saat surdu yolculugumuz, ki New York’tan hareket ederseniz de 8 saat suruyormus. NY eyaletinin Kanada sinirinda, Niagara Falls sehrinde selalemiz.
Boston’dan hareket etmeden once kararsizligim had safhadaydi, salt bir selale gormek icin sekiz arti sekiz 16 saat yolculuk cekilir mi diye. Sonucta bir selale, bir saat gor ve geri don! Olacak is mi bu:) Neyse, kararimizi verdik ve yola koyulduk.
Ekimin 8’i ve hava olaganin disinda guzeldi, gunesli ve 20 dereceye yakin bir sicaklik bu. Bu tur bir gezi icin ideal havalardan. Niagara Falls’a vardigimizda saat 4pm’e geliyordu. Hemen selaleye kostuk ve akan guzelligi cok begendik. Dusuncemiz asil olarak bu guzelligi Kanada tarafindan gormekti. Cunku bize soylenen selalenin buyuk olaninin ve de her ikisinin karsi taraftan, yani Kanada’dan daha iyi gorundugu idi. Biz ilk gunu ABD tarafinda gecirip ikinci gun asil seronomimizi diger tarafta yapacaktik yani. O zaman, tekne turunu da Kanada tarafinda yapacaktik. Ee, Geriye kalan Cave of the Winds’i ziyeret etmekti.
Cave of the Winds’e kucuk selaleyi ortadan ayiran adadan indik. Su zerreciklerinin yuzumuze savruldugu, surekli olarak bir gokkusaginin bize gorsel hizmet sundugu harika bir atmosferin icindeydik. Suyun ugultusu, gokkusaginin guzelligi ve bizi sirilsiklam eden eden su zerrecikleri (zerrecik demek hafif kaciyor aslinda) bizi bizden aldi! Islanmayalim diye bize verilen naylon yagmurluk ve terlikler bizi korumakla birlikte, hayir ben islancagim diyenler icin pek de ise yaramiyordu acikcasi:) Islandik, guzellestik:)
Bu islak vaziyette turumuza devam ettik, selalelere 40 degisik acidan bakalim; parki da gezelim, eksik kalmasin dedik:) Bu dedik’lerden sonra hastalandim demeye gerek yok sanirim. Ama yilginlik yok direnis var! Yemek vakti geldi, aksam saat 7!
Biz cahil sureka tayfasindaniz ya; nicin aksam yemegini Kanada tarafinda yemiyoruz dedik.Ki Boston’da bize soylenen pasaport, I-20 belgesi ve universiteden alacagin tam zamanli ogrenci oldugunu gosterir belge ile Kanada yakasina gunubirlik gecebilecegimizdi. Gumruk kapisina vardik, Gumruk dedigime bakmayin, Niagara’ya ilk vardigimizda nerdeyse bu giselerden karsiya geciyorduk yanlislikla, sadece kopru giseleri mevcut; oyle sinira benzeyen bir hal yok ortada! Cevredeki bir polise soralim yine de dedik; sordugumuz polis bize karsiya gecebilecegimizi; yaya olarak gecersek 80 cent, araba ile gecersek $2.40 verecegimizi soyledi. Oh ne ala dedik. Gule oynaya siniri geciyoruz, abd-kanada iliskilerinin guzelliginden bahsediyoruz. Koprunun ustunden selalelere bakiyoruz. Evet kopruyu de gectik. Kanada topraklarindayiz artik; ama son prosedur, Kanada gumrugu!! Gorevli bayana, biz geldik dedik, yemek yiyip hemen donecegiz, asil gelisimiz yarina!:) Hayir dedi, vizesiz No Passaran! İsrar etmedik:) elimize verdigi kagitla kopruden gerisin geri abd gumrugune.. Neyseki memleket topragina kolay geri donus yaptik:) Koprunun karsi tarafinda duran Planet’ta yemek yeme hayali suya dustu. Ertesi gunku plan da iptal oldu.
ABD-Kanada arasinda git gel yaptigimiz kopru asagida!
Neyse, hele bir karnimizi doyuralim dedik; Hard Rock Cafe’de aksam yemeginde karar kildik. Bir saatlik bekleme sonrasi sira ancak bize geldi, yarim saatlik ekstra bekleme sonrasi yedik ictik guzellestik!
Artik donmak uzereyim, hastalik pek yakin, hatta yarindan da yakin. Henuz online satin aldigimiz otelimize check in yapmamis durumdayiz. Tek dilegimiz var artik: Odalarimizin temiz, yataklarimizin rahat olmasi. Evet otelimizi bulduk, biraz yol karistirmalardan sonra, nihayetinde bulduk iste. Knight Inn Motel. Hintlilerin islettigi bir otel, ama sovalye oteli:) Odamiz temizdi, yataklar da rahatti. Uyumak icin yeterli vasiflara sahipti yani. Luks ariyorsaniz baska yerlere bakin. Ama otellerin genelde bu ayarda oldugunu soyleyeyim. Econolodge daha iyi gorundu gozumuze.
Kat kat giyinip, ter atma, vucut isisini yukseltip ertesi gune bomba gibi baslama cabalarim meyvesini verdi! Vucut saglam kafanin altinda saglam sekilde; tepede gunes ha yukseldi ha yukselecek, sicaklik, istedigimiz bahardan kalma bir Ali Sami Yen gunu sicakliginda... Kahve ve muffinli mukellef(!) free kahvaltimizi yaptiktan sonra ver elini 'macera dolu Amerika' dedik ve selalaye geri donduk.Evet, asil macera bugun yasanacakti. Selalenin icine dalis yapacaktik. Mist of the wind turuna katilacaktik. Mist of the wind, konuklarini selalenin yakinina goturen teknenin adi. Tekneye bindik once kucuk selaleyi gectik, onceki gun onun kenarindaydik, bizi buyulemisti. Simdi karsidan goruyorduk onu, tam cepheden, tanrim ne guzellikti bu. Cektik fotolarini tabii. Ama dur, asil selaleye, buygune gidiyorduk simdi. “Oh my gosh” diye salak bir laflari var, onu demek istiyorum. Hilal seklindeki buyuk ama buyuk selalenin karsisindaydik simdi. Bu nasil bir seydi oyle? Tekne akintiya karsi orda durmaya calisiyordu. Biz tam olarak selalenin ayaklarindaydik, sagim solum, onum selaleydi! Keyfini cikardik, tadina vardik. Fotolar, video goruntuleri asagida. Bu kez de islandik ama ilk gunku gibi degildi. Yagmurluklar daha korunakliydi.
Bir gece ve 2 gunluk niagara gezimizi tamamladik, iki selalde kopartilan yaygarayi gorduk ve aile ocagimiz guzelim Boston’imiza geri donduk. Boston”im sen Amerika’nin gulusun:)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder