21 Mayıs 2013 Salı

10.SINIF 4.ÜNİTE GERİLEME DÖNEMİ

                                                   GERİLEME DÖNEMİ ( 1699 – 1792 )
1699: Karlofça Antlaşması
1792: Yaş Antlaşması
Dönemin Padişahları:
II. Mustafa ( 1695 – 1703 )
III. Ahmed ( 1703 – 1730 )
I.Mahmud ( 1730 – 1754 )
III. Osman ( 1754 – 1757 )
III. Mustafa ( 1757 – 1774 )
I.Abdü’lhamid ( 1774 – 1789 )
III. Selim ( 1789 – 1807 )

                            XVIII. YY.DA OSMANLI DEVLETİ’NİN İZLEDİĞİ DIŞ POLİTİKA
     Osmanlı Devleti, Karlofça ve İstanbul Antlaşmaları ile kaybedilen yerleri geri almayı amaçlamıştır. ( Osmanlı Devleti’nin Prut Antlaşması ile Azak Kalesi ve çevresini geri alması Karlofça ile kaybettiği yerleri geri alabileceği ümidini artırmıştır. ) Bu nedenle de Avusturya ve Venedik ile yeniden savaşmıştır. ( Tampon bölge olduğundan Lehistan ile savaşılmamıştır. ) Osmanlı Devleti yüzyılın başlarında bu politikasında kısmen başarı elde etmiştir. Fakat yüzyılın ikinci yarısından itibaren daha fazla toprak kaybetmeye başlamıştır.
     XVIII. yy. da Avusturya ile Rusya, Osmanlı’ya karşı işbirliği yapmışlardır. Bu iki devletin işbirliği Fransız İhtilali’ne dek sürmüştür. Milliyetçilik düşüncesi, çok uluslu bir devlet olan Avusturya’yı da olumsuz etkilediğinden Avusturya, Rusya ile ittifak kurmaktan vazgeçerek kendi iç sorunlarına eğilmeye ve birliğini korumaya daha çok önem vermeye başlamıştır.
     Osmanlı Devleti’nin XVIII. yy. da İran ile yaptığı savaşlarda iki taraf ta birbirine karşı üstünlük sağlayamamıştır. İran’da, Safevi hâkimiyetinin zayıflamış olması, Sunni halka baskı uygulanması, buna karşılık Sunni halka yardım edebilmek,  Batı yönünde meydana gelen kayıpları doğuda gidermek, Rusların, Kafkaslarda ilerlemesine engel olmak ve İran’da görülen iç karışıklıklar nedenleriyle Osmanlı, İran’a savaş açmıştır. Bu dönemde, iki devlet arasına; 1732’de Ahmed Paşa Antlaşması, 1746’da Kerden ( II. Kasr-ı Şirin ) antlaşması imzalanmıştır. 1746’dan sonra Osmanlı ile İran arasında önemli sorunlar yaşanmamış ve bu barış dönemi günümüze kadar sürmüştür.

İÇ POLİTİKA:  Osmanlı Devleti’nin II. Viyana kuşatması sonrasında başlayan savaşlarda yenilmesi, Karlofça ve İstanbul Antlaşmaları ile Avrupa devletlerine toprak vermesi, Avrupa’nın üstünlüğünün kabul edilmesine neden olmuştur. Bunun sonucunda Osmanlı Devleti, batı tarzı ıslahatlara yönelmiştir. Islahatlar, ağırlıklı olarak askeri alanda yapılmıştır. Osmanlı Devleti, batı karşısında askeri açıdan güçlenerek yenilgileri engelleyip toprak kayıplarını önlemeye çalışmıştır.
        XVIII. yy. da Avrupa’da Sanayi Devrimi yaşanmıştır. Sanayi Devrimi ilk olarak İngiltere’de başlamış sonra da Bütün Avrupa ülkelerine yayılmıştır. Buna karşılık Osmanlı Devleti, Sanayi Devrimi’ni yakından izleyememiş ve sanayisini kurup, geliştirememiştir. Bu nedenle askeri önlemler ve ıslahatlar, Osmanlı’nın batı karşısında güç kaybetmesini engelleyememiştir.
        Pasarofça Antlaşması ile Belgrad, Avusturya’nın eline geçmiş, bu durum Avusturya’nın Balkanlar’daki etkinliğini artırmıştır. Bunun üzerine Osmanlı Devleti şu önlemleri almıştır:
Eflak ve Boğdan’ı İstanbul’a daha bağımlı hale getirmek için Fenerli Rumların iler, gelenleri yönetici olarak atanmıştır.
Sınır boylarına seraskerler tayin edilmiştir.
Balkan halkı üzerindeki vergi yükü azaltılmıştır.
Kaleler onarılarak sınır güvenliği artırılmıştır.

1703 EDİRNE OLAYI: Karlofça Antlaşması’ndan sonra Padişah II. Mustafa’nın devlet işlerinden uzaklaşması, Edirne’ye çekilerek İstanbul yerine uzun süre burada kalması, Şeyhü’lislam Feyzullah Efendi’nin uygulamalarının ( yakınlarının önemli görevlere getirilmesi ) diğer devlet adamları ve askerler tarafından tepkiyle karşılanması üzerine İstanbul’da isyan çıktı. Cebeci Ocağı’nın etkili olduğu ve diğer askeri ocakların da katılımıyla büyüyen isyan sonucunda II. Mustafa tahttan indirilerek yerine III. Ahmed tahta çıkarıldı. ‘Edirne Olayı ‘ ya da ‘ Cebeci Olayı ‘ olarak adlandırılan bu olay yönetime karşı değil, kişilere karşı yapılmış bir isyan hareketidir.

                                                     SANAYİ DEVRİMİ
       Sanayi Devrimi, insan ve hayvan gücüne dayalı üretim biçiminden makine ve teknolojik gücün egemen olduğu üretim biçimine geçilmesidir. Basit aletlerin yerini makinelerin, Küçük atölyelerin yerini fabrikaların almasıdır. Önce İngiltere’de dokumacılık alanında başlamış, daha sonra diğer alanlara yayılmıştır.( İngiltere’de başlamasında zengin maden kömürü yataklarına sahip olması etkili olmuştur. )
       Coğrafi keşifler, Rönesans ve Reform hareketlerinin ortaya çıkardığı özgür düşünce, bilimsel ve teknik alanda gelişmelere yol açmıştır. Coğrafi Keşiflerin başlattığı sömürgecilik hareketleriyle Avrupa zenginleşmiştir. Bu zenginliğin bilimsel alanlara yansıtılması ve desteklenmesi teknik alandaki gelişmeleri hızlandırmış, teknik gelişmelerin üretim alanlarına uygulanması sonucunda da Sanayi Devrimi gerçekleşmiştir.

Sonuçları:
Geleneksel üretim biçiminin yerini makineleşme ve seri üretim almıştır,
Üretim artışıyla birlikte uluslar arası ticaret hızlanmış, üretim ve iletişim araçlarında da yeni gelişmeler ortaya çıkmıştır,
Üretim artışıyla birlikte, Hammadde ve Pazar sorunu gündeme gelmiş bu da sanayileşen ülkelerinin sömürge rekabeti içine girmesine neden olmuştur. Bu durum, Devletlerin bloklaşmasına ve I. Dünya Savaşı’na yol Açmıştır.
Fabrikaların kurulmasıyla el tezgâhları ve küçük atölyeler kapandı. Bunların yerine büyük şirketler kurulmuş, sermaye birikimi artmış ve İşçi Sınıfı ortaya çıkmıştır.
İşçi sınıfının ortaya çıkmasıyla birlikte adaletsizlik, sağlık sorunları, çalışma koşulları, işsizlik, emeklilik ve sendikal haklar gibi konular gündeme gelmeye başlamıştır.
Kapitalizm, Sosyalizm, Emperyalizm gibi akımlar doğmuştur.
Köyden kente göç hızlandı ve Çekirdek aile yapısı ortaya çıktı.
Fabrikaların kurulmasıyla büyük sanayi şehirleri ortaya çıktı ve bu durum şehir sorunlarına ortam yarattı.
Sanayi Devrimi, Avrupa’nın XIX. Yy.da bütün dünyada Ekonomik üstünlük kurmasına neden olmuştur.

Osmanlı Devleti Üzerine Etkisi: Geleneksel üretim biçimini değiştiremeyen ve Sanayi Devrimi’ni gerçekleştiremeyen Osmanlı Devleti’nde ucuz Avrupa malları karşısında küçük atölyeler rekabet edemeyerek kapanmaya başladı. İşssizlik arttı, dış ticaret dengesi bozuldu, Osmanlı Devleti, XIX. Yy. ın ortalarından itibaren dışarıya hammadde satan ve dışarıdan da işlenmiş ürün satın alan bir ülke haline gelmiştir. Bu da devletin ekonomik olarak çökmesine neden olmuştur. Ekonomisi dışa bağımlı hale gelmiş, ekonomik gerileme siyasi çöküşü de hızlandırmıştır.

1736 – 1739 Osmanlı X Rus +  Avusturya Savaşı:
Nedenleri: 1- Osmanlı – İran savaşlarında Kırım kuvvetlerine Rusya’nın geçiş izni vermemesi,
2-Rusya’nın, Lehistan’ın iç işlerine karışması,
3-Balkanlarda yaşayan Ortodoks halkın Rusya tarafından kışkırtılması,
4-Rusların, Karadeiz’e inmek istemesi,
5-Osmanlı Devleti’nin Pasarofça Antlaşması ile Avusturya’ya bıraktığı yerleri geri almak istemesi.
1739 Belgrad Antlaşması’nın Önemi:
Osmanlı Devleti’nin batı ile XVIII. yy. da imzaladığı son kazançlı antlaşmadır.
Osmanlı, Karadeniz’de üstünlüğünü bir kez daha kanıtlamıştır.
İlk defa XVIII. yy. da Avrupa’daki gelişmelerden yararlanmak isteyen Osmanlı, bu savaşlarda özellikle Humbaracı Ahmed Paşa’nın askeri alanda yaptığı Avrupa tarzı ıslahatların yararlarını görmüştür.
Fransa’ya, bu antlaşmalarda yaptığı arabuluculuğun karşılığı olarak kapitülasyonlar hem genişletilmiş hem de sürekli hale getirilmiştir. ( I. Mahmud )

1768 – 1774 Osmanlı X Rus Savaşı ( III. Mustafa ):
Nedenleri:1-Rusya’nın, Kırım’ı alarak Karadeniz’e ve oradan da sıcak denizlere inmek istemesi,
2-Rusya’nın, Lehistan’ın iç işlerine müdahale etmesi,
3- Balkanları ele geçirerek, Ortodoksları egemenliği altına almak,
4-Slavları birleştirmek istemesi,
5-Rusya’nın batıdaki sınırlarını genişleterek gücünü artırmak istemesi.

1774 Küçük Kaynarca Antlaşması ( I. Abdü’lhamid )
Not: Ders kitabı, sayfa 139’daki maddelerin sırasına göre yapılan yorumlar:
İlk defa, halkı tamamen Türk ve Müslüman olan bir toprak kaybedilmiştir. ( Osmanlı Devleti ilk kez siyasi amaçlarla halifeliği kullanmıştır. Bu olaydan sonra da Müslüman toplumları Osmanlı egemenliği altında tutmak için zaman zaman halifelikten yararlanmıştır. ) Ayrıca, bu şekilde Kırım ile kültürel bağlar devam ettirilmeye çalışılmıştır.
Karadeniz’in, Türk gölü olma özelliği kaybedilmiştir.
Ruslar ilk defa kapitülasyonlardan yararlanma hakkı elde etmiştir.
Rusya’nın İstanbul’da elçi bulundurmaktaki amacı, hem Osmanlı’yı yakından izlemek hem de Osmanlı egemenliğindeki Ortodoksları kışkırtmaktır. Ortodoksların haklarını koruması ( Osmanlı egemenliğini zedeleyici niteliktedir. Bu karar ile Rusya, Osmanlı’nın iç işlerine karışma hakkı elde etmiştir.
Osmanlı Devleti, tarihinde ilk kez savaş tazminatı ödemiştir.
Osmanlı Devleti’nin, Kuruluş ve Yükselme Dönemi’nde en önemli gelir kaynağı ganimetler ve savaş tazminatları idi. Duraklama Dönemi’nde ganimet ve savaş tazminatları azalmıştır. Gerileme Dönemi’nde ise, savaş tazminatı kazanamadığı gibi Küçük Kaynarca Antlaşması’ndan itibaren Osmanlı Devleti’nin savaş tazminatı ödemeye başlaması Osmanlı ekonomisini zayıflatmıştır. Bu durum, Osmanlı’nın askeri gücünü ve uluslar arası alanda saygınlığını kaybettiğini gösterir. Artık Osmanlı devleti, dünyanın büyük devletlerinden biri olma özelliğini kaybetmiştir.
NOT: Bu antlaşmadan sonra Rusya, Panslavizm politikasına ağırlık vermiştir.

1779 Aynalıkavak Tenkihnamesi:  Bu sözleşme ile Kırım, Rusya’nın himayesine ( korumasına ) girmiş ve Rusya Kırım’ı ele geçirme doğrultusunda önemli bir adım atmıştır. 1783’te de Kırım’ı işgal etmiştir.
                                                      ABD’NİN KURULMASI
Amerikan Bağımsızlık Savaşı’nın Nedenleri:
İngiltere’nin, Yedi Yıl Savaşları sonunda içine düştüğü ekonomik bunalımdan kurtulmak için kolonilerine ağır vergiler koyması,
İngiliz kolonilerinin, İngiltere’nin sömürgesi gibi yaşamak istememeleri,
İngiliz kolonilerinin Amerika’yı yeni vatanları olarak görmeleri,
Kolonilerin isteklerinin İngiltere tarafından reddedilmesi.
NOT: İngiliz kolonilerinin, İngiltere’ye karşı verdiği mücadele, sömürgeciliğe karşı verilen ilk bağımsızlık savaşıdır.
Sonuçları:
ABD adıyla federal bir cumhuriyet rejimi kuruldu. ( Modern cumhuriyet anlamıyla kurulan ilk devlettir. )
Dünyadaki diğer sömürgelere de bağımsızlık konusunda örneklik teşkil etmiştir.
Fransız İhtilali’ne örnek olmuştur.
ABD, Avrupa devletlerine karşı bir denge unsuru olmuştur.
Avrupa’da demokratikleşme hareketlerinin artmasına neden olmuştur.
İngiltere, 1783 Versay Antlaşması ile Amerikan kolonilerinin bağımsızlığını tanımıştır.


                                       1789 FRANSIZ İHTİLALİ
İÇ NEDENLER:
SİYASİ NEDENLER: Fransa, krallıkla yönetilen bir devletti. XVI. Yy.dan itibaren krallarla halk arasındaki geçimsizlik giderek artmış ve aradaki bağlar kopma noktasına gelmiştir. Krallık rejiminin baskısı halkı iyice bunaltmıştır. Ayrıca krallık yönetiminin dış siyasette uğradığı başarısızlıklar da krallık kurumuna olan güveni sarsmış olumsuz düşünceler güçlenmiştir.
SOSYAL NEDENLER: Fransa’da sosyal durum, eşitsizlikler üzerine kurulmuştur. Halk, aralarında derin uçurumlar olan sınıflara ayrılmıştır. Soylular ve rahipler ayrıcalıklı şekilde hayatlarını devam ettirirken, vergi veren ve ekonomik güçleri olan burjuvalar ile üretimi sağlayan bütün yükü çeken köylüler tüm sosyal ve siyasal haklardan yoksun bırakılmışlardı.
EKONOMİK NEDENLER: Yedi Yıl Savaşları’nın kaybedilmesi, saray masraflarının ağırlığı, ABD bağımsızlık savaşına destek verilmesi, bazı sömürgelerin kaybedilmesi Fransız maliyesini iyice bozmuştu.
DÜŞÜNSEL NEDENLER: Fransa’da XVIII. yy.da Monteskiyö, Volter, Didero, Jan Jak Russo gibi birçok düşünür yetişmiştir. Bunlar eserlerinde insan haklarını, düşünce özgürlüğünü, eşitsizliğe karşı adaleti, monarşiye karşı
Cumhuriyeti savunmuşlardır. Böylece halkı bilinçlendirerek İhtilalin alt yapısını oluşturmuşlardır.
B)DIŞ NEDENLER:
1- AYDINLANMA ÇAĞI’NIN ETKİSİ: Deney ve gözleme dayalı bilimsel düşüncenin önem kazanması.
2-ABD’NİN BAĞIMSIZLIĞINI KAZANMASI:  ABD’de federal ve demokratik bir yönetimin kurulması buna karşılık Fransız halkının kralların baskısı altında yaşaması.
3-İNGİLTERE’DE MEŞRUTİ MONARŞİYE GEÇİLMESİ: İngiltere’de kralın yetkilerinin kısıtlanarak Meşrutiyet’e geçilmiş olması.

İHTİLAL’İN SONUÇLARI:
Avrupa’da Mutlak Monarşiler ve İmparatorluklar yıkılmış, yerine ulusal devletler kurulmuştur.
Milliyetçilik akımı yaygınlaşmıştır.
Demokrasi, eşitlik, özgürlük, laiklik, hak, adalet, cumhuriyet, özel mülkiyet gibi kavramlar ortaya çıkmıştır.
Burjuva sınıfı yönetimde ön plana çıkmıştır.
Ulusal egemenliğe dayalı devlet anlayışı ( cumhuriyetçilik ) ortaya çıkmıştır.
Soyluların ve rahiplerin imtiyazları ellerinden alınmıştır.
Protestan ve Yahudilere, Fransız vatandaşlık haklarının verilmesiyle laik devlet anlayışı doğdu ve laik hukuk kuralları uygulanmaya başlandı.
Fransa ile Avrupa devletleri arasında ‘ İhtilal Savaşları ‘ başladı ( 1792 – 1815).
1815 Viyana Kongresi ile Avrupa’nın siyasi yapısı yeniden düzenlendi.

1787 – 1792 Osmanlı X Rus +Avusturya Savaşı:
Nedenleri:
Aynalıkavak Tenkihnamesi’ne rağmen Rusya’nın, Kırım’ı işgal etmesi,
Osmanlı Devleti’nin, Rusya’nın genişlemesine engel olmak istemesi,
Rusya’nın, Avusturya ile anlaşarak Osmanlı Devleti’ni Balkanlardan atmak ve burada İstanbul merkez olmak üzere Bizans’ı yeniden canlandırmak istemesi ( Grek Projesi ),
1739 Belgrad Antlaşması ile Avusturya’nın, kaybettiği yerleri geri almak istemesi,
Rusya’nın Akdeniz’e inmesini çıkarlarına ters bulan İngiltere’nin, Avusturya ve Rusya’nın Balkanlarda büyümesinden çekinen Prusya’nın Osmanlı Devleti’ni kışkırtması.
Çok uluslu bir devlet olan Avusturya, Fransız İhtilali’nin ortaya çıkardığı ‘ milliyetçilik ‘ düşüncesinin kendi ülkesini olumsuz etkileyeceğini düşünerek savaştan çekilmiş ve 1791’de Osmanlı ile ZİŞTOVİ ANTLAŞMASI’nı imzalamıştır. Bu antlaşmadan sonra Osmanlı Devleti ile Avusturya arasında herhangi bir savaş yaşanmadığından iki devlet arasında yapılan son antlaşmadır.
        Ziştovi Antlaşması’ndan sonra Avusturya, Osmanlı’ya karşı olumsuz tutumundan büyük oranda vazgeçmiştir. Zaman zaman Balkanlarda Osmanlı’ya karşı çıkan isyanları desteklese de Osmanlı – Rus savaşlarında ya tarafsız kalmış ya da siyasi olarak Osmanlı Devleti’nin tarafını tutmuştur.
        Osmanlı Devleti’nin barış istemesi ve Rusya’nın da yalnız kalması sonucu iki devlet arasında YAŞ ANTLAŞMASI imzalanmıştır. Osmanlı Devleti, bu antlaşma ile Kırım’ın Rusya’ya ait olduğunu resmen kabul etmiştir. Böylece, kaybettiği toprakları geri almak ümidi kalmadığı gibi ‘ DAĞILMA DÖNEMİ’ ne girmiştir.

                               
                                       XVIII. YY. ISLAHATLARI ve ISLAHATÇILARI
Lale Devri: Osmanlı tarihinde 1718 Pasarofça Antlaşması ile 1730 Patrona Halil İsyanı arasında geçen döneme Lale Devri denir. Osmanlı Devleti, ilk defa bu dönemde Avrupa’nın kendinden daha ilerde olduğunu kabul etmiş, Avrupa’yı izlemeye başlamış ve Avrupa’nın etkisinde kalarak ıslahatlar yapmaya başlamıştır. XVII. yy. ıslahatları ile XVIII. yy. ıslahatları arasındaki en önemli farklardan biri de budur. Lale Devri’nin en önemli devlet adamı olan Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa, ıslahatlarda asıl etkili kişi olmuş ve Padişah III. Ahmed’in de desteğini alarak Avrupa’daki gelişmelerden yararlanma yoluna gitmiştir.


 Bu dönemde;
Avrupa’daki gelişmelerin Osmanlı’nın dış politikası için ne kadar önemli olduğu anlaşılmış ve bu amaçla Avrupa’nın önemli merkezleri olan Viyana, Paris, Londra ‘da geçici elçiler gönderildi.
Yangın söndürmek amacıyla 1720’de İstanbul’da Yeniçeri Ocağı’na bağlı olarak bir itfaiye teşkilatı kuruldu.
Osmanlı’da gayrimüslimler tarafından kullanılan matbaanın yanında, Paris elçisi 28 Çelebi Mehmed’in oğlu Sait Mehmed Efendi ve İbrahim Müteferrika’nın çabalarıyla ilk Türk matbaası kurulmuştur ( 1727 ). Bu matbaada ilk basılan eser Vankulu Lügati’dir.
Yalova’da kağıt, İstanbul’da da kumaş ve çini üretim yerleri açılmıştır.
Tıp alanında ilk çiçek aşısı bu dönemde uygulanmıştır.
Mimaride Avrupa etkisinde4 kalınarak Barok ve Rokoko tarzında çok sayıda eser inşa edilmiştir. Bu dönemde sivil mimari oldukça gelişmiştir.
İstanbul’un çeşitli yerlerinde kütüphaneler açılmıştır. Bunların en önemlileri arasında III. Ahmed’in yaptırdığı Topkapı Sarayı’nda yer alan Enderun Kütüphanesi ile yeni Cami Kütüphanesi’dir.
NOT: Lale Devri’nde askeri alanda ıslahatlar önemli bir yer tutmamıştır.

I.Mahmud Dönemi Islahatları: Osmanlı ordusunun Avr5upa ordularıyla aynı düzeye ulaşması gerektiğine inanan I.Mahmud Fransız asıllı Humbaracı Ahmed Paşa’yı ( Kont dö  Bonneval ) askeri ıslahatlar yapmakla görevlendirdi.
Bu dönemde;
Humbaracı Ahmed Paşa, Üsküdar’da bir Humbaracı kışlası kurarak ocağı ıslah etmeye çalışmıştır. Ayrıca Topçu Ocağı’nı da Avrupa usullerine göre yeniden düzenlemiştir.
Ordunun daha iyi yönetilmesi için subay yetiştirmek amacıyla Hendesehane ( Kara Mühendishanesi açılmıştır ( 1734 ).
Osmanlı orduları bölük, tabur ve alay sistemine göre yeniden düzenlenmiştir.
NOT: Osmanlı Devleti’nde askeri alanda ilk kez Avrupa’dan yararlanılarak ıslahat yapılması I.Mahmud dönemine rastlar, olumlu etkisi ise 1736 – 1739 Osmanlı – Rus ve Avusturya Savaşları’nda görülmüştür.

III. Mustafa Dönemi Islahatları:  Yenilikçi bir düşünceye sahip olan III. Mustafa’nın sadrazamı Koca Ragıp Paşa’nın da ıslahatçı bir kişiliği vardı. Macar asıllı Baron dö Tot’un çalışmalarıyla önemli ıslahatların yapılması sağlanmıştır.
Bu dönemde;
Özellikle Topçu Ocağı ıslah edilerek Hasköy’de modern bir top dökümhanesi açılmış, özellikle hafif toplar dökülmüştür.
Avrupa tarzında Sürat Topçuları Ocağı kurulmuştur.
Deniz subayı yetiştirmek amacıyla Deniz Mühendishanesi açılmıştır.
Tersaneler ıslah edilerek gemi inşasına hız verilmiş, yeni bir donanma hazırlanmıştır.
Ekonomi alanında, temeli iç borçlanma esasına dayalı olan Esham Sistemi getirilmiştir.

I.Abdü’lhamid Dönemi Islahatları: Özellikle 1768 – 1774 Osmanlı – Rus Savaşı’nda ıslahatların yetersizliği görülünce yenilikleri artırarak devam ettirme yolu seçildi. Bunun için Avrupa’dan danışman getirme uygulamasına gidildi. Bu dönemde ön plana çıkan ıslahatçılar arasında Sadrazam Halil Hamit Paşa ve Cezayirli Gazi Hasan Paşa sayılabilir. Ayrıca Baron dö Tot da çalışmalarına bu dönemde devam etmiştir.
Bu dönemde;
Sürat Topçuları, Lağımcı ve Humbaracı ocakları genişletilerek ıslah edilmiştir.
Haliç, Karadeniz ve Ege’de yeni tersaneler kurularak, İngiliz ve Fransız gemileri tarzında yeni gemiler inşa edilmiştir.
Levent teşkilatı kaldırılarak, Anadolu’dan denizci asker yazma usulüne son verilmiştir.
İstihkam okulu açılmıştır.
Kapıkulu askerlerinin sayısı belirlenmiş ve ulufe alım satımı yasaklanmıştır.
Avrupa’dan çok sayıda teknisyen ve uzman getirilmiştir.
Yerli malı kullanılmasına önem verilerek kapitülasyonların olumsuz etkisi önlenmeye çalışılmıştır.

                       XVIII. YY. ISLAHATLARININ GENEL ÖZELLİKLERİ
Osmanlı Devleti ilk defa Avrupa’nın üstünlüğünü kabul etmiş ve Avrupa etkisinde ıslahatlar yaparak batıdaki gelişmeleri takip etmeye çalışmıştır.
XVII. yy ıslahatlarına nazaran daha köklü ve sistemli olmasına rağmen özellikle Yeniçerilerin tepkisiyle karşılaşıldığından ıslahatlar amacına ulaşamamıştır.
Savaşlardaki başarısızlıklar ve devlet adamlarının ortak görüşü üzerine yine ıslahatlar askeri alanda yoğunlaşmıştır.
Islahatlarda, ıslahatı düşünen ve yapan kişiler etkili olmuş, halkın istekleri dikkate alınmamıştır. Dolayısıyla ıslahatlar yeterli desteği alamamıştır. XVII. yy ıslahatları gibi genel olarak başarısız olmuştur.


















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder