5 Ocak 2012 Perşembe

VİTAMİNLER, ANTİOKSİDANLAR VE KAPİTALİZM


Son yıllarda tüm dünyada ve ülkemizde antioksidan ve vitamin kullanımında büyük bir artış izlenmektedir. Bu kullanım artışının nedeni insanların vitamin kullandıkları durumda kanserden, kalp ve dolaşım sistemi hastalıkları ile birçok başka hastalıktan korunduklarına inanmalarıdır.

Peki, bu inanışın bilimsel bir temeli var mı?

Aslında milyonlarca dolarlık bu vitamin pazarının varlığını haklı kılacak hiçbir ikna edici bilimsel kanıt yoktur.

Yüksek doz vitamin kullanımının infeksiyon hastalıklarını, kalp hastalıklarını, kanser gelişimini azalttığı ile ilgili inanışın temelinde ünlü bilim adamı Linus Pauling’in çalışmaları vardır.  Pauling iki kez Nobel ödülü almayı başarmış bir bilim adamıdır. Tuhaftır, bu çok önemli adam, ününü belki de yanıldığı tek konu olan C vitamini ile yaptığı çalışmalara borçludur.  Pauling, 1960’lı yıllarda yaptığı çalışmalarının sonucunda yüksek doz C vitamini kullanımının infeksiyonlar, kanser, kalp ve dolaşım sistemi hastalıklarının sıklığını ve ölüm oranlarını azalttığını bildirdi.

Vitamin kullanımı ile ilgili “yanlış inanışların miladı” işte bu tarihtir.

Oysaki son yıllarda yapılan çalışmalar Pauling’in yanıldığını ortaya koymaktadır.

Bu yılın başında yayımlanan oldukça önemli bir çalışma sadece C vitamini değil ama diğer vitaminlerin de kanser, kalp ve dolaşım sistemi hastalıkları riskini ve bu hastalıkların neden olduğu ölümleri azaltmadığını ortaya koymuştur (Archive of Internal Medicine, February, 2009).  

Sözünü ettiğim çalışma 160.000’i aşkın menapoz sonrası kadın üzerinde yapılmıştır. En az 8 yıl süresince izlenen deneklerden yüksek doz vitamin kullananlarda, kullanmayanlara göre meme, kalın barsak, rahim, böbrek, mesane, mide, yumurtalık ve akciğer kanseri sıklığının azalmadığını ortaya koymuştur. Kalp krizi ve inme sıklığında da bir farklılık saptanmamıştır.

Dahası, C vitamini kullanımının nezle grip tedavisinde işe yaradığı, ekinezya’nın infeksiyon hastalıklarının önlenmesinde etkili olduğu iddiaları şişirilmiş bir palavradır (Turner RB ve ark, New Engl J Med 353:341-348,2005 ve Mandell G ve ark. Principles and Practice of Infectious Disease, 2005).

Öyleyse bu vitamin hikâyeleri nereden türüyor?

Yanıtı bulabilmeniz için size birkaç küçük ipucu…

A.B.D.’de 2007 yılında alternatif tıp ürünlerinin toplam pazarı 33,9 milyar dolardır. Bu ürünleri sözü edilen yıl içinde toplam 38,1 milyon kişi kullanmıştır. (National Health Statistics Report number 18, July 30, 2009)

Yani bu vitamin hikâyesinin özü tıbbi, bilimsel değil, ekonomiktir.

Türkiye’de de alternatif ürünlerin, vitaminlerin pazarı hiç hafife alınamayacak kadar büyüktür.

Peki, ülkemizde ilaç olarak önerilen bu ürünlerin hangi yoldan Türkiye’ye girdiğini biliyor muydunuz?

Sağlık Bakanlığı diyenler kaybetti. Çünkü Sağlık Bakanlığı ilaç değeri olmayan hiçbir ürüne ruhsat veremez. Bu ürünlerin çok büyük bölümü T.C. Gıda Tarım, Hayvancılık Bakanlığı izniyle ülkemize girmektedir.

Yani ilaç değildir…

Yani gıda statüsünde satılmaktadır.

Unutmayınız…

Bilimin doğrularından uzaklaştıkça isminin önünde Prof yazan içi boş bazı gösteri adamlarına, hiçbir bilimsel geçmişi olmadan bir saat boyunca havucun bitmek bilmez mucizelerini anlatan manken eskilerine alet olur, paranızı milyonlarca dolarlık alternatif tıp pazarlarına kaptırırsınız…

Vitamin efsanelerinin mimarı Linus Pauling, nükleer savaş karşıtı, barış yanlısı, A.B.D.’nin Vietnam, Nikaragua ve Latin Amerika’daki askeri varlığına karşı mücadele eden bir sosyal aktivist idi.

C vitamini konusunda iddia ettiklerinin, temelden karşı olduğu vahşi kapitalizmin bir oyuncağı olduğunu bilse kim bilir ne kadar üzülürdü?

www.mustafacetiner.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder