29 Ocak 2012 Pazar

SAĞLIK EMEKÇİSİ: HEMŞİRELER


“Biliyor musunuz?” diye sordu. “Artık hiç umut kalmamış”.

Henüz yirmili yaşlarının başındaydı. Uzun aylardan beri izlediği, bakımını yaptığı, tedavisini verdiği hastasının umutsuz bir döneme girdiğini, artık iyileşmek, dahası yaşamak için pek şansının kalmadığını öğrenmişti.

Gözleri çaresizliğin izlerini taşıyordu.

“Biliyorum” dedim.

Evet, biliyordum. 18 yaşlarında gencecik bir çocuktu. Kemik iliği nakli olmuş ancak ölümcül hastalıktan kurtulabilmeyi başaramamıştı.

Yeryüzünde insan emeğinden daha değerli hiçbir şey yoktur.

Emek insanı geliştirir, büyütür, olgunlaştırır. Yeryüzünde olumlu olan ne varsa emeğin ürünüdür.

Emek özveri ister…

Hemşirelik mesleği emek ve özveri demektir…

Henüz yirmili yaşlarındaki genç hemşirenin gözlerinde emeğin ve özverinin izleri vardı.

Modern hemşireliğin kurucusu Florence Nightingale’in deyimiyle “Tanrı’nın en değerli armağanı olan hayat” en az hekimler kadar hemşirelerin de eline terk edilmiştir.

Bütün dünya 12 Mayıs gününü “hemşirelik” günü olarak kutlamaktadır. Bu tarih Florence Nightingale’in doğum günüdür.  1820 yılında doğan bu kadın tüm dünyada hemşireliğin kurucusu olarak bilinir. Aslında İtalya’da dünyaya gelen ve ismini doğduğu kentten alan bu iyi eğitimli ve varlıklı kadının tarih sahnesine çıkması İstanbul sayesinde olmuştur. Kırım savaşı sırasında arkadaşı olan dönemin savaş bakanının zorlamasıyla İngiliz askerlere yardım için Üsküdar’a gelmiştir. 21 Ekim 1851 tarihinde 38 hasta bakıcı ile Selimiye Kışlasına gelen Nightingale, hastalıklara, bakımsızlığa, başıbozukluğa savaş açmıştır. O yaralı askerlerin savaş sırasında aldığı yaralar nedeniyle değil, sıtma, tifüs gibi bakımsızlık sonucu ortaya çıkan hastalıklar nedeniyle öldüğünü fark etmiştir. İyi hasta bakımı Selimiye’de bir mucize yaratmıştır. Sayesinde %40’ların üzerinde olan ölüm oranı %2’ye kadar gerilemiştir. O tarihten günümüze hemşireler sağlık sisteminin vazgeçilmezi olmuştur.

Günümüz Türkiye’sinde bu meslek grubunun çok önemli sorunları vardır ve yetkililerin ilgisizliği sürmektedir. Nitekim geçtiğimiz yıl Türk Sağlık Sen Genel Başkanı Kahveci bu yıl hemşirelik haftasını tepki olarak kutlamayacaklarını belirtti.

Peki, bu çilekeş mesleğin mensupları neler istiyor?

Yıpranma payı, meslek güçlüğü zammı istiyorlar…

Onkoloji-hematoloji, ameliyathane, yoğun bakım, acil servis gibi özel dallarda çalışan hemşireler döner sermaye katkı paylarının ve maaşlarının arttırılmasını istiyorlar

Emeklerine saygı istiyorlar, çalışma koşullarının iyileştirilmesini, hemşire sayısının arttırılmasını istiyorlar.

Çalışma sırasında en çok hemşirelerin sözlü ve fiziksel şiddete maruz kaldıklarını belirtiyor ve korunma istiyorlar.

Haksızlar mı?

Gece nöbetlere kalan, kimi durumda tek başına 10’dan daha fazla hastaya hizmet veren ülkemizdeki 104.000 hemşire ortalama aylık 800 TL maaşa çalışıyor. On sekiz yaşında mesleğe başlıyorlar ama emeklilik gibi konularda işe erken başlama ve toplam çalışma sürelerinin uzunluğu dikkate alınmıyor.

Kısacası tüm sağlık emekçileri gibi değerlerinin farkında olunmasını, daha insanca, daha iyi bir yaşam istiyorlar.

Hemşirelerin ülkemizdeki haline bir bakın, anlarsınız…

Bu ülkede emek, halen rantiyeden, statüden, çalma çırpmadan, şakşakçılıktan çok daha değersizdir. Kendi kendimize söylediğimiz yalanlara inanmayın. Üretmeye çalışırken emeğe gereken saygıyı göstermeyen bu çarpık ülke, dünyanın gözünde sandığımız gibi saygın ve büyük bir bir ülke değildir ne yazık ki, dahası uygar dünyanın şaşırdığı, kimi zaman garipsediği bir ülkedir.

Ülkemizdeki emekçilerin haline bir bakın, ne olduğumuzun resmini görürsünüz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder