12 Aralık 2006 Salı

Osman ile Hamdi ve Gitar ve Yüzeysellik Üçgeninde Dışa Vurum Şeysi

Hamdi ve Osman ayrılmaz iki dosttu. Birazdan okuyacağınız hikaye bu iki dostun gitar ile tanışmasını anlatır. Gözyaşlarınıza hakim olamayabilir ama babanızın yanına gidip "baba bak hakim oldum" diyebilirsiniz.Ehuehue (korkmayın bu ilk ve son kötü espriydi) (yalnız şu espriden sonra bütün hikayeden soğudum ya)

-Hamdi bak!
+Noldu Osman?
-Bak bu gitar
+İnanmıyorum!
-Evet Hamdi
+Hadi gel çalalım
-Tın tırı tınrıtı tın rıtın tın tıır
+Osman cok zevkliymiş bu
-Evet Hamdi oleeeeey
+Osman oleeeeey
-Tın tırı tın tırırı tın rırı
+Osman bak sımdı napcam
-Napcan Hamdi
+....
(burda Hamdi gitarı rtük tarafından onaylanmayan bi şekilde kullanır)
-oww Osman manyaksın
+eheueheueh
-Hadi Hamdi bu gitar denen şeyi herkese gosterelim
+Hadi
-Oleeeyy
+Oleeeey

Ve böylece gitar İspanyadan başlar ve papuayenigineye kadar gider. Şimdi diyeceksiniz İspanyada hamdinin osmanın ne işi var onu da ayrı bir hikayede irdeleriz

(bu arada bütün bu yazıdan fln soğudum ya ne böle teletabi gibi, bide Osman ipneymiş galiba)

11 Aralık 2006 Pazartesi

Avcılar Üzerine

Şimdi hepinizin aklında şöyle bir soru olabilir ki avcılar nedir ne değildir. Bilmeyenler için söyleyelim avcılar çöp kutularının ve bilimum düz yüzeylerin üzerinde yapıştırılan kağıtlarda görüldüğü gibi Türkiye'nin parlayan yıldızıdır. Ama hakkatten öyle midir?
Tabiki değil..
Bi kere herbişeye çok uzak yaw hadi onu geç böle altgeçitler kavşak çalışmaları falan azına zçtılar parlayan yıldızın.
Peki neden Avcılar?
Bilindiği gibi İstanbul Üniversitesinin avcılarda bir kampüsü var. Ve o kampüste okuyan bir öğrenci kesim var.
Ne kadar acı değil mi?
Acı olduğu kadar iç burkucu ve bir o kadarda gıcırtıcı boğazınızda kımıllık yaratan bişey.
Avcılar kampüsü konusunda demek istediklerime gelirsek ele almamız gereken iki şey var;
1)Rüzgar
2)Köpek, At ve bilimum avcılar hayvanları
3)Rüzgar
4)Çok soğuk lan
Rüzgar avcılar gençliğinin önemli bir sorunu. Yazın bile kışı yaşadım lan yeter. Beynime kaçtı vuuu vuu sesi. Ama neşeli dakikalarımız da olmuyor değil... aha ahah haha diyerek hakkattan neşeli, dakikalarımızın olmadığını anladım.
Gelelim köpek at ve bilimum hayvanlara. Kampüste bissürü köpek var, ama pek saldırmıyorlar. Ot yemekten başka bi bok yaptıkları yok. Veterinerlik bölümündeki atların bırşş bırşş diye üzerinize doğru koşması ile atlarıda görebilirsiniz.Bilimum Küzük hayvanlar aklıma gelmedi fare fln vardır belkü bilmiyorum.
Kutup ayısı beslemeyi düşünürseniz kışın avcılara gelmenizi önerebilrim. Herkese de önermem bu arada.
Bide gençlik fotokopi var ucuz bayağı çıktıyı 100binliraya alıyorlar. Hobilerima rasında çıktı almak var.
Parlayan yıldızımız avcılar hakkında verdiğim bilgilere bir de fotograf ekleyip kapatıyorum.

3 Aralık 2006 Pazar

Bir Tek Ben Kaldım Geriye O'na Ait

Nerde oldugumun bir önemi yok, O'nu ilk gördügüm an dahi seviyordum sanki. Bir abarti vardi benim iliskimde zaten hep. Ben gereginden cok seviyordum ve O gereginden cok güzeldi. Ben her zaman O'na çok fazla yakindim, O ise zaten sikilmisti bunlardan. Fazla uzakti ya da bilmiyorum iste. Tek emin oldugum, gereginden fazla güzeldi.

Dürüsttü en azindan. Seni seviyorum diyebildigi günler de oldu. Senden çok sikildim dedigi günlerde. Ne yapsam bir yetersizlik vardi sanki. Ya da kendi komplekslerime yeniliyordum O'nun karsisinda. Elimde degildi. O'nun karsisindayken hiç bir sey yapamiyordum.

-Nasilsin?
+Seni seviyorum, seni seviyorum
-Nereye gidelim?
+Seni seviyorum, seni seviyorum
-Bu aksam neredeyiz?
+Seni seviyorum, seni seviyorum

Abarttigimi düsünüyorsunuz degil mi?

Basta demistim. Hep bir abarti vardi iliskimizde. Benim bu abartmalarima cevabi, O'nun öylece karsimda durmasiydi. "Beni her zaman sevebilecek misin?" derdi hep. O'nun hakkinda bana sorulcak en aptalca soruydu bence. Benim gitmemden korkuyordu. Ben daha kolumu zor oynatýyordum O'nu görünce.
Oysa O'nu birakip gitmek?

Bütün bunlari anlamis olacak ki O gitti... Bunu da demistim ya, dürüsttü. Kahretsin çok dürüsttü. Seni sevmiyorum demesi sarildigim bir atom bombasinin patlamasi kadar yakin bir aci verdi. Demesinden çok bunu diyebilmesi...

Gitmesinden korktugu bir insana git diyebilmesi. Çok zordu. Gidebildigim yere kadar gittim. Ne zaman O'ndan uzak olduguma emin olmak için arkami döndugumde hiç ilerleyemedigimi farkettim. Uzaklasamiyordum... Tabi ki bu O'nun da uzaklasamayacagi anlamina gelmezdi. Git dedigi ilk andan itibaren kaybolmustu. Ben ise O'na ait bir gölgeye hapsolmustum. O'na son baktigim yerde, O'na son dokundugum yerde öylesine bekliyordum.

Bir aci vardi hep. Abartmadigim tek sey buydu belki. Sonsuz bir aci vardi. Ve gayet gerçekti. Hep içimde, sonsuz bir aci vardi...

Dediğin Gibi Yaşıyorum

"" Birgün ardina bakip da
Ayirdina varirsan ayrintilarin,
Iste o andir
Beni anladigin,
Anlamakla kaldigin
Geciken bir hesaptir...""

Bana kalan O'nun kelimeleri mi sadece?

Uzun zaman sonra eski yazdiklarima baktigimda dahi karsima çikan, okudugumda yeniden dokundugumu hissettigim...

Sadece yazdiklarim mi kalmis O'nu anlatan?

""Kim bilir asilik hep vardi içimde, giderek zaptetmesi imkansizlaþan.
Asi ve hirçin bir deniz gibi!üzgünüm ama iste bu benim, ben böyleyim...""

Sanirim sadece ben kaldim O'ndan geriye... Evet yanlis, bir aptallik. Zaman kaybi...

Ama bu benim...

O'nun da dedigi gibi;
Ben böyleyim...

Benim Ütopyam

Umut... Her zaman aklimda aslinda. Basit bir beklenti olmadi hiç bir zaman benimkiler. Olamayacak olani istedim hep. O'na ait ne varsa, onda olmak istedim. Çünkü biliyordum aslinda ben degildim... Evet ben degildim yaninda olmasi gereken. Eger haksizsam bile, yapacak bir sey kalmamisti.

Benden geriye, elinde kalanlari yasamaya çalisan bir herif kaldi.Ve ne yazik ki biraz düsündügümde elimde bir bok kalmadigini da farkedebiliyordum. Neyi yasatmaya çalisiyorum ki ben? Neyi yasiyorum?

Bir Bilsem...

Seni sevmiyorum! Senden nefret ediyorum! bu yalanlari bile duyuramayacagim kadar uzak kaldi bana sanki ütopyam. Bunu hiç düsünmemistim. O'na bu kadar uzak olmak... Hiç aklima gelmemisti.

Hala ayni sarkiyi dinliyorum, ayni resme bakiyorum ve ayni yerde duruyorum. Ilerleyemiyorum... Oysa o kadar kolay ki düsününce gitmek. Bastan yaratmak herseyi. Boktan bir silgi ariyorum iste herseyi bembeyaz yapabilecek. Aradigim neyi buldum ki ben?

Vazgeçiyorum...

Keske arkamda birakmam gereken seylerin içinde O olmasa diyorum. Gerçi bir sey farketmiyor ki böyle düsünmek. Ben zaten arkadayim, neyi birakmam gerekiyorsa, onlarin arkasindayim iste. Daha yanina dahi varamadim ki.

Hayali Yasiyorsun, O'na Hiç bir zaman ait olmadin, Bir hayali yasatiyorsun...
Çok duydum bunlari ben. Ama hala burdayim iste. Hatta keske burda olsam, hala O'ndayim... Benim ütopyam, hala aklimda.

Her zaman...

Biri Giderken Arkasından Bakmak

-bir nedeni var mı?
+yok
-o zaman?
+ben böyle istiyorum
-bi sebebi olmalı
+neden?
-kimse durup dururken ayrılmak istemez
+bilmiyorum, bi kılıf uydurmaya kasmadım hiç
-kasmana gerek yok ki
+artık bişeyler paylaşamıyoruz
-nasıl yani?
+konuşamıyoruz, aynı ortamda iki yabancı gibi
-ben konuşabildiğimizi zannediyodum
+ben zannetmiyorum işte
-ama sende konuşuyodun, en azından karşılıklı konuşabiliyoduk
+saçma sapan konularda evet
-hiç bi özel konuda konuşmadık mı sence?
+evet-ki bu normaldi
-niye?
+çünkü sen benim için özel biri değilsin
-hiç mi?
+evet
-...
+bunları konuşmamız gerekiyordu
-anlıyorum
+bunun için yüzyüze konuşmayı tercih ettim
-özür dilerim...
+neden özür diliyosun?
-bu sefer karşımdaki insanı mutlu edicektim... ama gene yapamadım işte, olmadı...
+sırf senin suçun değil, uymuyoduk belki birbirimize
-yürütürüz zannetmiştim ama işte görüyosun...
+benden daha iyilerini bulabilirsin, genç kızlar yazarlara deli oluyor bu aralar
-istemiyorum
+bi kere de beni dinle
-hayır
+iyi aferin sen gene yazıya ver kendini
-yazmayı seviyorum
+biliyorum
-ama seni de sevi-
+lütfen zorlaştırma
-daha ne kadar basitleştirebilirim ki?
+susabilirsin
-...
+ben şimdi gidiyorum, daha önce de dediğim gibi çok daha iyileri çıkcak karşına
-...
+hadii asma suratını
-...
+güle güle
-...

Sadece Kendimle Konuşuyorum Senin Hakkında

+kendiliğinden mi oldu sence?
-ne?
+şimdiki durumunuz
-ne var ki durumumuzda
+abi ne biliim çok uzaksınız birbirinize oysa eskiden bö-
-böyle değildi
+evet
-arkadaşım o benim
+peh güldürme beni
-niye ki abi aramız çok iyi, saatlerce konuşabiliyoruz
+sorunda bu zaten, aranız çok iyi... bu fazla değilmi
-saçmalama, her anlaştığım kızla beraber mi olmam lazım
+onunla konuşurken seni izledim
-ee?
+seviyosun abi...
-len sana kalsa ooo
+asıl sana kalsa keşke herşey, yani elinde olsa...istemezmiydin ki...
-neyi istemezmiydim?
+anlamamazlıktan gelme...
-hımm... isterdim galiba ama... olmaz ki
+niye?
-bilmiyorum ya... istediğim çoğu şey olmuyor genelde... alışkanlık işte
+bugün dünyada son günün olsa onla konuşurdun di mi?
-peh ben evet dicem sen de iyi o zaman git konuş diceksin di mi?
+direk git konuş diyorum kestirmeden...
-yok abi çok konuştum
+çok konuştuğunu biliyorum, önemli olan bu konuda konuşman
-sadece kendimle konuşuyorum onun hakkında...
+biliyorum ve doğru bulmuyorum
-bende...
+eee?
-yok abi ben beklemek istiyorum
+nereye kadar? sıkılmadın mı?
-onu kaybetmekten korkuyorum... ya giderse...
+yanında olmadıktan sonra gidip gitmemesi bişeyi değiştirir mi?
-hiç değilse onunla konuşuyorum, benim hakkımda değilsede... yüzünü görüyorum, her ne kadar bana bakmasa da... bunları kaybetmek istemiyorum...
+konuş onunla...
-hayır! beklicem...
+iyi bekle salak herif... eriyip gidiyorsun önümde...
-hiç değilse onda eriyorum...

Tek Bir Söz Yetebiliyor Bazen

-sanki zamanın durması gibi
+ne
-sen olmayınca...
+daha sonra konuşsak bunları
-daha sonra yok benim için, zamanı yaşayamıyorum sanki...
+saçmalama
-herşey durdu
+bazı şeyleri çok abartıyosun
-ben sadece seni abarttım, haksız da değilim aslında...
+beni abartmana hiç bi zaman ihtiyacın yoktu
-hep sen güzeldin, sen iyi... kimse çekici gelmedi senden başka...
+bir gün mutlaka benden çekici bi insanla karşılaşıcaksın. daha güzel, daha iyi...
-sanmıyorum... öyle bi beklentim olsa sana bunları yazamazdım
+bundan emin değilim
-ben... hiç birşeyden emin değilim... önümü göremiyorum, her şey yabancı geliyor...
+zamanla yeniden tanıdık gelicek herşey, yeni insanlar yeni ilişkiler...
-eskiyi yaşıyorum hala... daha doğrusu sana göre eski belki... ben şimdiyi yaşıyorum her zaman...
+bana göre hiç birşey eskide kalmadı... sadece yaşanananları taşımakta zorlanıorum...
-ben taşırdım herşeyi senin yerine. sadece taşırken yanımda ol... şimdi yalnız hissediyorum kendimi onca yükle...
+yanındayım ben...
-yanımdasın ama dokunmuyosun bana, sarılmıosun....
+...
-oysa sen de istemedin mi hiç?
+çok...
-lütfen... bi ara olsun bu dönem yaşadıklarımız... sadece bazı şeyler kesinleşene kadar...
+sorumluluk? boş yere ümit? bunlar ağır şeyler...
-tek başıma taşıyamam... ama sen olursan... sadece dokunsan bile yeter... konuşsan...
+...
-asla susmasan, seni seviyorum demekten çekinmesen...
+...
-her zaman sana dediğim gibi, eskisi gbi... sende bana seni seviyorum desen...
+...
-sadece seni seviyorum...

Şizofrenik Aşk...

-neden?
-ne neden?
-neden burdasın?
-sen çağırdın
-git...
-off gene şizofren tribine girme!
-istemiyorum
-iyi gidiyorum
-güle güle
-emin misin? bak gidiyorum
-..ktr git
-bir daha gelmem bak
-çok da ..kimde
-Gene beni çağırmayacağına nasıl emin olabilirim?
-olamazsın
-gene çağıracaksın
-bilmiyorum
-o zaman da ben gelmicem
-sen bilirsin
-bu kadar yolu boşuna mı geldim ben ya
-olabilir
-sadece bu mu? olabilir... çok iyisin
-değilim
-biliyorum
-gitmiyor musun?
-gecenin bu saatinde nasıl gitmemi bekliyorsun?
-yürü... ben çok yürüdüm
-bu saatte? kız başıma beni yürütüceksin yani?
-yürüyecek olan sensin bana niye soruyorsun
-ama beni yürütende sensin
-sen istedin
-ne demek ya sen istedin! sen çağırdın geldim şimdide git diyorsun
-gelmeseydin
-saçmaladığının farkındasın değil mi?
-değilim
-hiç değişmemişsin her zaman ki bıraktığım yerde duruyorsun...
-mümkünse yalnız durabilir miyim ?
-zaten yalnız duruyorsun salak!
-sen hala burdasın ama nasıl yalnız olabilirim ki?
-benim burda olmam hiç bişeyi değiştirmez, sen her ortamda yalnızsın
-kendi seçimim...
-neden bu kadar kasıyorsun kendini?
-bi gitceksin iki saattir bıdı bıdı beynimi yedin
-gitmicem işte! yorgunum zaten, bir de senin saçmalıklarınla uğraşamam
-iyi o zaman ben gidiyorum
-nereye?
-bilmem... çıkınca karar vercem
-salak salak konuşma dur burda
-elimi bıraksana!
-geceleri vede yalnız kalamadığımı biliyorsun... dur burda...
-ne gerip değil mi?
-ne?
-ikimizde yalnız kalamıyoruz
-peh ... iyi git...
-elimi bıraksan gidicem...
-al! bıraktım işte elini... git...
-...
-...
-hemen de ağlıyorsun dimi?
-gitsene sen! bıraktım elini de... ne duruyorsun...?
-bilmiyorum... allah kahretsin bilmiyorum...
-gel buraya...
-uykum var...
-yatalım o zaman
-cam kenarına ben yatarım ama...
-oldu... o zaman da büyük yastık benim
-çok uyanıksın dimi?

Üç Nokta

Geçmişte kalan insanlara baktım bugün... ya da kalmasını istediğim kişilere... hepsine ait onlarca resim, teker teker yaşadım herbirini, ayrı ayrı.... Gerçek olan hangisiydi? dedim hangisi seviyordu? hangi resimdeki daha yakındı, güzeldi... Saçma bir yarışta, jüri üyesi olarak buldum kendimi... İlhan iremin bi şarkısı vardı ya ben değilim diye... hayır ben değilim ben olamam yanındaki, öle dopdoluyken bugün gözlerim, nasılda gülmüşüm şu resimlerdeki gibi sözlerine sahip... benim durumum tam tersi galiba... O resimde gülenlere baktığımda onlar gerçekmiydi dedim, gerçekten O'na ait bir gülücük varmıydı... gerçek değilse bu nasıl biryansımaydı,okadar içten...
Öyle baktım birkaç saat... Şaşırma efektleri vardı hep içimde.. şu resme bak diyordum bayağı mutlu çıkmışım..hayır şuna bak en güzeli bu.. her zamanki gibi kendimle konuşuyodum işte... Kendimi dinlemeyi seviyordum... Benciliğim, sırf bende gösteriyordu kendini...
Herşey sahte bir tek ben gerçeğim geyiği vardır ya... Hakkatten öyle mi lan dedim... Neye inanıcam ki ben... Karşımdakini düşündüm gene-ki klasik ben, karşındakini düşünen...O'nun gözünden kendime bakan, hata arayan... Salak herif dedim, salak herif... Ne gereği vardı...
Seviorumda seviorum, aşığımda aşığım parantezinde yaşamışım ilişkilerimi... Parantezin içi boşsa, bunların bi değeri kalmıyor tabi... Ondan sonra alıyorsun silgiyi, herşeyi baştan yazıyorsun... herkesi siliyosun yerine yeni insanlar koyuyosun... ta ki parantezin içi doluncaya kadar...

Yağmurun Yağdığı Anlar

Masanın başında yeni bir yazı yazıyordum. Saate baktığımda, akrep iyice üçe yaklaşmıştı. Genellikle geceleri yazı yazmam ama o gün farklıydı. O gün yalnız kalmıştım...
Arkadaşımı kaybetmiştim... Aynı zamanda bir sevgiliydi belki. Yada sırf bir arkadaş...
Ne olduğunu bilseydim, biraz daha düzeltebilirdim belki bazı şeyleri.
Kapı sesini duydum. Telaşlı vuruşlar. Bayağı bir ses geliyordu ve gece buna tezatlık oluşturuyordu.Yavaşca kalktım. Üzerimden bir izci birliği geçmiş gibi bir halim vardı.
Hiç bir şey demeden kapıyı açtım. O gelmişti... Gözü yaşlıydı galiba, veya dışarda yağmur vardı.
İlk defa o gece yağmur yağmasını istememiştim... "içeri girebilir miyim" dedi. Asla hayır diyemezdim. O içeri girerken çaktırmadan aynaya baktım. Üstümü başımı düzeltmenin imkansız olduğunu farkedince içeri geçtim. Ayaktaydı, oturmasını söyleyerek en sevdiğim koltuğumu gösterdim. Herkes oturamazdı oraya. Sadece özel insanlar. Sanki bir sürü özel insan tanıyormuşum gibi...
"Özür dilerim.." dedi.
"Niye" diye sordum.
"Ben... seni bırakmamalıydım..." Fısıldıyordu sanki.
"Benimle berabermiydin ki?" diye sordum. Soruya soruyla cevap vermek hoşuma gidiyordu.
"Ben hep seninleydim" dedi. İçerde yağmur yağmasının imkansız olduğunu düşününce, o zaman
yavaşca ağladığını farkettim.
"Ama ben seni hiç görmedim" diyerek ayağa kalktım. ""


"" Mutfağa doğru gittim.Arkamı bile dönmeden "Çay istermisin" diye sordum. "Evet iyi olur" dedi. Yaklaşık yirmi dakikam çaydanlığı aramakla geçti. Arada içeriye uzanıp bakıyordum. Çift kişilik koltuğuma geçmiş uzanıyordu. "Ne kadar güzel" dedim içimden.
O an koşup ona sarılmak istedim. Çaydanlığı ateşe koyunca içeri geçtim.
"Çok uzun sürdü" dedi yattığı yerden. Üzerine benim battaniyemi sarmıştı. Ben evde her zaman battaniye ile gezerdim. Hiç bir zaman doğru düzgün ısınamazdı ev. Katalitik anca kendisini ısıtıyordu, bizde battaniye ile birbirimizi ısıtırdık. Onun kalktığı koltuğuma oturdum. Uzun uzun bana bakıyordu, benimde kıçım donmuştu. Bir türlü istediğim gibi bakamıyordum O'na. Böyle gizemli bir bakış o zaman iyi giderdi... Ama soğuktan dişlerim titrediği için dikkatim dağılıyordu.
"Yanıma gel" dedi. Vücudumun duymak istediği cümle buydu belki, ama...
"Yok ben böyle iyiyim" dedim. Yalan mı söylüyordum yoksa...
"Saçmalama gel hadi, dondun orda" diyerek uzandığı koltukta kenara doğru sıkıştı.
Öfleyerek ayağa kalktım. Biraz onu süzdükten sonra yanına kıvrıldım. Çok sıcaktı. Evet bayağı sıcaktı.

Ama hala dışarda yağmur var mı diye düşünüyordum, yoksa gerçekten ağlamışmıydı?

Melankoli Bir Akşamdan Kalma

Tanıştığımız zaman o da yalnızdı, yada ben öyle zannediyordum. Açıkcası gerçeği bilmek istemiyordum. Ona ayırabileceğim o kadar çok zamanım vardı ki, vaktimi bu konularda düşünerek geçirmek saçma geliyordu. Ciddi konular... Beni yoruyordu.


O’nu tanımak istedim. Rüzgara karşı yürümek gibi olabilirdi belki ama beni ayağa kaldıramayacak derecede güçlü bir etkisi olacağını beklemiyordum. Bunu o da beklemiyordu... Benim ona bu kadar değer
vermem korkutmuştu kendisini. Kendi tabiriydi bu. Korkmuştu... Kendimi lunaparklardaki korku tüneline
benzetmiştim bende. Gülmüştü... Arada yapıyordu bunu. Belki klasik olacak ama gülmesi onu güzelleştiriyordu.

O oluyordum güldüğünde. Ona ait bir oyuncak gibi, mutlu oluyordum... Aptallıktı bu belki. Ama ben
aptallığımla gurur duyacak hale gelmiştim.

O'na anlatmak istedim. Kendimi değil tabiki. Onu, şahsına anlatmak istedim. Kendini bilmesini...
Ne derecede değerli olduğunu görmesi gerekti. Umursamıyordu... Beni, kendisini, etrafını... İstemiyordu
belki yüzgöz olmak bunlarla. Gerçeklere bulaşmak ona acı verebilirdi.

Beraber olduğumuz zaman nereye gittiğimiz, ne yaptığımız önemli değildi. Amacım olmamıştı. "Alın işte bu benim sevgilim" diye bağırasım gelmiyordu. Hırsım yoktu... Bunu o öğretmişti. Bu bir oyun olurdu bazen. kendimizle dalga geçerdik. Ama herzaman birimiz ciddi oluyordu. Arasıra ben, arasıra o...

Ayrıldığımızda ben ciddiydim. Ağladığında o... Giderken ben ciddiydim, dur derken o... Neden onu
bıraktığımı anlamıyordum. Melankoli bir akşamdan kalma düşünceler mi getirmişti beni bu noktaya? bir
türlü duramıyordum...

O dur diyordu, ben gidiyordum...

Sana Ait Kelimelerden yüzebilenleri

Kendiliğinden konuşuyordu aslında, ben bişey demedim hiç bir zaman... olamayacak kadar dürüsttü aslında, ya da alışmadığım kadar. Seni sevmiyorum demesinden anlamıştım, yüzüne baktım... gerçekten sevmiyordu...

Neden yanımdasın? dedim, istediğin ne? ben böyleyim dedi. sadece ben böyleyim... bu kadar basitti aslında, veya ben anlamıyordum...

Senin beni sevmeni seviyorum dedi... seni sevmiyorum, ilgini seviyorum... Yanımda mısın dedim sadece, her ne şekilde olursa yanımda mısın... sen sevdiğin sürece dedi düşünmeden...

her zaman dedim... seviyorum işte ne olursa olsun, sen okumasanda yazıyorum kendimi...

Sonuna kadar...

Düşünmek Bile Tek Başına Olmuyor Bazen

Gene bir düş gecesiydi belki. Gerçek yada değil, bir hikaye vardı ama...
Adam bir mucizeye sahipti, veya öyle sanıyordu. Ama O'na ait bir şey olduğunu sanmak bile mutluluk veriyordu...
O sıralar mutluluk nedir? diye sorsan adama; O diye cevap vericekti. Üzüntü nedir? diye sorsan, gene O diyecekti. Gülmek, ağlamak... Adam herhangi bir konuda, daima O'nu göstericekti. Herşey O'ydu çünkü. Ya da herşey O'ndaydı. Ve bu herşeyin içinde, adam da vardı...
Hiçbir zaman bozulmayacağını zanettiği bir oyuncağa sahip çocuk gibiydi adeta. İstediği her an oyuncağına dönebilecek ve mutlu olabilecekti. En azından böyle bir beklenti vardı içinde. Umut olmadan yaşanmaz denir ya; yaşanmıyordu gerçekten...
Adam bir gün çok mutlu olduğunu farketti. Uzun süre... bu olamazdı... Korkmaya başladı. Ya biri bütün bu olanları durdurursa. Gözünü aç salak! derse. O'ndan başka insanlar da olabileceğini gösterse... Fakat adam bunları söyleyebilecek hiç kimseyi dinlemezdi. Dinleyemezdi...
O hariç... Eğer sadece O derse başka olabilirdi belki. Yalnız O derse; başka insanlar var benden başka, içinde ben olmadığım başka bir dünyada...
Olabilir miydi?
Olmadı... Evet başka bir dünya vardı. Mutluydu, maviydi, yağmurluydu, sakin, huzurluydu... Ama O yoktu içinde... Başka bir dünya vardı ama, herşey sahte geliyordu. Deniz, gökyüzü hatta yağmur bile gerçek değildi. Çünkü O'nun olduğu dünyada, denizi O yaratmıştı, gökyüzü O'ndaydı, yağmur... O'ydu... Ve O bir yerde yoksa, hiçbir şey de olamazdı...
Adam bunları düşündü. Tekrar... tekrar... tekrar... Bunları düşünmesi gereken başka biri daha vardı galiba... Kahretsin! düşünmek bile tek başına olmuyordu...