Aşırı şişmanlık ya da tıbbi tanımıyla obezite yüzyılımızın en önemli sağlık sorunlarından biri.
Son yıllarda yapılan çalışmalar, obezite ile kanser ilişkisini daha net bir biçimde ortaya koymaya başladı. Bu çalışmalar; yutak, pankreas, kalın bağırsak, rektum, meme, rahim, böbrek ve tiroid kanseri sıklığının aşırı şişmanlarda daha yüksek olduğunu gösteriyor.
Amerika Birleşik Devletlerinin toplum verilerine dayanan SEER rakamları, 2007 yılında 34.000 erkek, 50.500 kadında ortaya çıkan kanserlerin aşırı şişmanlık ile ilişkili olduğunu gösterdi. Bu kanserler arasında yutak ve endometrium (rahim) kanseri daha ön planda görüldü.
Bu veriler, obezite sıklığının günümüzdeki hızıyla artması durumunda 2030 yılında obezite nedeniyle kanser olanların sayısının yılda 500.000’e ulaşacağını gösteriyor.
Peki, aşırı şişmanlarda neden kanser sıklığı artıyor?
Bu sorunun birden çok yanıtı var.
Bu yanıtlardan ilki yağ dokusundaki östrojen içeriği ile ilişkili.
Yağ dokusu normalde östrojen içeriyor ve doğal olarak bu doku arttıkça kadınlık hormonu olan östrojenin miktarı da yükseliyor. Östrojen hormonunun özellikle rahim ve meme kanseri gelişiminde bir risk faktörü olduğu biliniyor. Dolayısıyla aşırı şişmanlarda artmış olan östrojen miktarı bu kanser türlerinin gelişimini kolaylaştırıyor.
“Neden aşırı şişmanlarda kanser daha sık ortaya çıkıyor” sorusunun ikinci yanıtı ise insülin ile ilgili. “Obezlerde insülin direnci” tıbbın üzerinde yıllardır çalıştığı bir konu. Aşırı şişmanlarda bu direnç nedeniyle insülin hormonunun aşırı salınması yani “hiperinsülinizm” ortaya çıkıyor. İnsülin de tıpkı östrojen gibi tümör hücreleri için bir büyüme faktörü yani tümör hücrelerinin çoğalmasını sağlıyor.
Aşırı şişmanlarda kanser gelişiminin üçüncü nedeni yağ dokuda bulunan ve “adipokin” adı verilen maddelerin dağılım farklılıkları.
Aşırı şişmanların yağ dokusunda artmış miktarda bulunan ve “leptin” ismi verilen bir adipokin, hücre büyümesini uyarıcı etki gösteriyor. Buna karşılık zayıf kimselerin yağ dokusu “adiponektin” isimli başka bir adipokin içeriyor. Bu adipokin ise leptinin tersine hücre çoğalmasını kontrol ediyor ve anormal hücre artışına izin vermiyor.
Aşırı şişmanlık ve kanser ilişkisinde dördüncü bir neden de yangı veya iltihabi olay olarak Türkçe’leştirebileceğim inflamasyon etkisi.
İnflamasyon kanser gelişiminin en önemli nedenlerinden biri. Bir çok virus, tıpkı hepatit ve karaciğer kanseri ilişkisinde olduğu gibi, bu nedenle kanser gelişimine neden oluyor.
Yapılan çalışmalar, obezitenin bir çeşit inflamatuar hastalık olduğunu gösteriyor. Aşırı şişmanlarda oluşan düşük dereceli bu inflamasyon, kanser gelişimini kolaylaştırabiliyor.
Meme kanseri ve aşırı şişmanlık ilişkisi en çok çalışılan konulardan birisi. Östrojen reseptörü pozitif olan aşırı şişman kadınlarda özellkile menapoz sonrası meme kanseri riski artıyor. Çünkü menapozda yumurtalıkların (over) hormon üretimi duruyor ve hormon üreten doku olarak geriye sadece yağ dokusu kalıyor. Aşırı şişmanlarda bu üretimin yüksek olması kanser oluşumunu kolaylaştırıyor.
Kalın bağırsak ve rektum kanseri de aşırı şişmanlarda sık görülüyor. Burada risk daha çok erkekler için söz konusu. Özellikle gövdesel şişmanlığı olan yani bel çevresinde yağ dokusu belirgin olan erkekler daha çok risk altında. Bağırsak sistemi kanserlerinin obezlerde sık olmasının insülin direnci ve insülin artışı ile ilişkili olduğu düşünülüyor. Nitekim gövdesel şişmalarda insülin direncinin daha yüksek olduğu biliniyor.
Bu liste; ilişki net olmasa da böbrek, yutak, prostat, tiroid, safra kesesi kanserleri, lösemi ve lenfoma diye uzayıp gidiyor.
Yani aşırı şişmanlık kanser riski konusunda da başa bela gibi görünüyor.
www.mustafacetiner.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder