Varlığım bana Allah’ın emaneti
Beni bende demen bende değilim, bir ben vardır, o da benden içeru.
Ben “bana” ait değilim.. Birilerinin “benlik” olarak tanımladığı şey, Allah’ın bana emanetinden başka bir şey değil ve ben onu yaratılış gayesine uygun bir şekilde geldiği yere götürmek ve emaneti sahibine teslim etmek zorundayım..
Varlığım kimseye armağan değildir ve olamaz..
“Andımız”ın ortadan kaldırılması, teknik olarak küçük ve fakat ifade ettiği anlam sembolik bakımından gerçekten önemli ve büyük bir adımdır..
CHP’nin inkar ve asimilasyon politikasının bir ürünü olarak ortaya çıkan bu uygulama, 21. YY’da Stalin, Hitler ve Musolini rejiminin esintilerini günümüze kadar taşıyan tek adam ideolojisinin ürünü bir uygulamaydı. Son paketle bu utançtan kurtulduk!
İlk mektep talebeleri kurtuldu da bakalım Cumhurbaşkanı, milletvekilleri ve memurların andı ne zaman yeniden düzenlenecek?
Dilerim bir gün 6 ok’dan da kurtuluruz.. 6 ok CHP’nin parti programının anayasanın temel dayanağı olduğu sürece, çoğulculuk hep CHP bayrağının gölgesi altında kalacaktır..
6 Ok; Laiklik, Halkçılık, Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Devletçilik, İnkılabçılık gibi maddelerden oluşuyor aslında..
Türkiye laik filan değil. Resmi ideolojisini dinleştiren, dini siyasetin tekeline alan Bizantinist bir yapı.
Halkçı desen halkçı da değil, yani çoğulcu bir karakter taşımaz..
Cumhuriyetçi geçinirler ama, halkın çoğunluğuna da dayanmazlar..
CHP bu anlamda ne çoğulcu ve ne de çoğunlukçudur..
Onun için darbeci bir çizgi izliyor herhalde..
İnşallah bir gün şapka giyme zorunluğu da kalkar, paşa, bey, hacı, hoca, efendi demek de yasak olmaktan çıkar, dergahlar, tekkeler ve zaviyeler yeniden açılır.. Hilafet yeniden ihya edilir.. “Cumhuriyet HP” diye bir parti olduğu sürece ve bu darbe anayasası devam ettiği sürece çözüm sürecine yönelik tehditler devam ediyor demektir.
Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun devam ediyor. Din görevlileri, rahib ve rahibeler hâlâ bu ülkede dini kıyafetle dolaşamıyorlar.. Efendi, Bey, Paşa Gibi Lakap ve Unvanların Kaldırılmasına Dair Kanun da yürürlükte. Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine ve Türbedarlıklar İle Bir Takım Unvanların Men ve İlgasına Dair Kanun da öyle.
Tevhid-i Tedrisat Kanunu başlı başına bir sorun zaten!
Şapka İktisası Hakkında Kanun ne zaman kalkacak bakalım, göreceğiz.
Anayasa’nın Atatürklü maddelerine gelince, “MADDE 2: T.C., (...) insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, demokratik, laik ve sosyal hukuk devletidir. MADDE 42: Eğitim ve öğretim, Atatürk ilke, inkılapları doğrultusunda, (...) yapılır. MADDE 58: Devlet, istiklal ve Cumhuriyetimizin emanet edildiği gençlerin müspet ilmin ışığında, Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda (...) gelişmelerini sağlayıcı tedbirleri alır. MADDE 81: Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, göreve başlarken aşağıdaki şekilde and içerler: “Devletin varlığı ve bağımsızlığını, (...) laik Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma (...) namusum ve şerefim üzerine and içerim.” MADDE 103: Cumhurbaşkanı, görevine başlarken TBMM önünde aşağıdaki şekilde and içer: “Cumhurbaşkanı sıfatıyla, Devletin varlığı ve bağımsızlığını, (...) Atatürk ilke ve inkılaplarına ve laik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma, (...) namusum ve şerefim üzerine and içerim.” MADDE 134: Atatürkçü düşünceyi, Atatürk ilke ve inkılaplarını, Türk kültürünü, Türk tarihini, dilini bilimsel yoldan araştırmak, tanıtmak ve yaymak ve yayınlar...” Anayasanın başlangıç bölümü var bir de: “BAŞLANGIÇ (Değişik: 23.7.1995-4121/1 md.) Türk Vatanı ve Milletinin ebedî varlığını ve Yüce Türk Devletinin bölünmez bütünlüğünü belirleyen bu Anayasa, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, ölümsüz önder ve eşsiz kahraman Atatürk’ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve O’nun inkılâp ve ilkeleri doğrultusunda; (…) (Değişik: 3.10.2001-4709/1 md.) Hiçbir faaliyetin Türk millî menfaatlerinin, Türk varlığının, Devleti ve ülkesiyle bölünmezliği esasının, Türklüğün tarihî ve manevî değerlerinin, Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılâpları ve medeniyetçiliğinin karşısında korunma göremeyeceği ve lâiklik ilkesinin gereği olarak kutsal din duygularının, Devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılamayacağı (…)
Evet hâlâ Cumhurbaşkanı ve milletvekili andı olduğu yerde duruyor..
Asli devlet memurluğuna atananların yemin merasimi yönetmeliği de olduğu yerde duruyor. (Bakanlar Kurulu Kararı: 25/10/1982-8/5483, Resmî Gazete: 30.11.1982/17884) bu da 12 Eylül uydurması bir şey.. “Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına, Atatürk İnkılâp ve İlkelerine, Anayasada ifadesi bulunan Türk Milliyetçiliğine sadakatla bağlı kalacağıma; Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını Milletin hizmetinde olarak tarafsız ve eşitlik ilkelerine bağlı kalarak uygulayacağıma; Türk Milletinin millî, ahlâkî insanî, manevî ve kültürel değerlerini benimseyip, koruyup, bunları geliştirmek için çalışacağıma; insan haklarına ve Anayasanın temel ilkelerine dayanan millî, demokratik, lâik bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarımı bilerek, bunları davranış halinde göstereceğime namusum ve şerefim üzerine yemin ederim.”
Ne garip işler, hem darbecileri yargılıyoruz, hem de onların yaptığı anayasaya bağlılık andı içiyoruz hâlâ! 80 yıl önce, 1933’te Dr. Reşit Galip tarafından bela edilen bir and’dan kurtulduk! Surda bir gedik açıldı ve bunun arkası gelir.
Selâm ve dua ile..
Abdurrahman Dilipak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder