Şile İstanbula bağlı küçük bir ilçe. Yaz-kış oturulan bir yer olmasının yanı sıra yazları özellikle hafta sonları İstanbulluların denize girmek için akın ettiği bir sahil bölgesi. Geçmişe baktığımızda ise Şile'nin tarihinin Paleolitik çağlara kadar dayandığını görüyoruz. Yapılan çalışmalarda bu döneme ait birçok buluntu saptanmıştır. Daha yakın antik çağlarda ise Şile, iki defa Romalılar tarafından istila edilmiştir. Osmanlı döneminde de önemli sancaklardan biri olmuştur. Ayrıca Şile, Cumhuriyetle birlikte kurulan ilk belediyelerden biridir.
Şilede benim için görmeye değer yerlerin başında ise Kumbaba ve Şile Feneri gelir. (Kumbaba Tepesi zirvesinde Kumbaba'nın mezarı vardır. Yapılan araştırmalarda Bizanslılar tarafından Güneş Hamamı olarak kullanılmış, saray gemileriyle yaz aylarında buraya gelerek güneş banyosu alırlarmış.) Tepenin bu özelliğine rağmen Kumbabada bulunan en enteresan yer terk edilmiş oteldir. 60'lı yılların zerafetini ve ince el işçiliğini gözler önüne seren bu yer her ne kadar şimdi harabe görünümünde olsa da bakmasını ve görmesini bilen gözler için o güzelliği serer önüne. (Bu otel hakkında maalesef fazla bir bilgiye ulaşamadım. Sadece yaşı ilerlemiş bir dostumdan aldığım bilgilere sahibim. Anlatılanlara göre otelin sahibi Avusturya yada Alman vatandaşı bir hanımmış. Otelin faaliyette olduğu yıllarda İstanbulun zenginleri hatta birçok sanatçı yazlarını burada geçirirmiş. Otelin sahibinin dahil olduğu yabancı kültür sebebi ile burada birçok organizasyon düzenlenirmiş. Sahibinin yıllar sonra ülkesine dönmesi ile burası da kaderine terk edilmiş... Bu arada belirtmeden geçemeyeceğim okuyanlar bilir burası bana Stephen King'in romanı "Shining"deki meşhur hayaletli "Overlook" otelini çağrıştırır hep).Bunun dışında Şile denince akla gelen ilk şey de Şile bezidir. Her yıl Temmuz ayının son haftasında düzenlenen Şile festivalinin ana motifi Şile bezidir. Dükkanlarda şile bezi ile yapılmış çeşit çeşit giysiyi yaz-kış bulmakta mümkündür...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder