17 Kasım 2013 Pazar

EMANETLER..

                                                Emanetler…
         Şahid ol Yâ Rab! Şahid ol Yâ Rab! Şahid ol Yâ Rab…
       Raftaki Kur’an-ı Kerim’e bakarken zihninde sürekli Efendimizin (s.a.v) veda hutbesini geçiriyordu Osman Bey ve hep o ses ve o nida tekrarlanıp duruyordu..Şahid ol Yâ Rab!
      Oturduğu köşesinde uzanıp yatmak,Kur’an-ı Azimüşşân huzurunda ayaklarını uzatmak bir türlü içinden gelmiyordu.Nasıl gelsindi ki? O emanet karşısında rahatça ayaklarını uzatıp uykuya dalmak kolay mıydı...O Kur’an, Allah’ın yüce kelâmı ve Efendimizin veda ederken okuduğu hutbesindeki emaneti değil miydi.
      Yavaşça yerinden doğruldu ve emaneti eline aldı,dağların bile yerle bir olduğu emanetin huzurunda uyumak yerine,sayfalarını gece boyunca okuyamayı tercih etti.Ömrü boyunca Peygamberin sünnetine uyarak bir emaneti layıkıyla taşımaya,hayatını bu mihvâl üzerinde devam ettirmeye özen gösteren Osman Bey,şimdi misafir olduğu Şeyh Edebâli Hazretlerinin dergâhında,kendisine istirahat etmesi için tahsis edilen bu mütevazi odada bir emanete daha sahip çıkma düşüncesi ile ayetlerin eşsiz enginliği içinde huzuru buluyordu.
      Tam altı saat boyunca uykuya direnerek okumaya devam etti.Her mekanda hazır ve nazır olan Allah,kulunun bu hayâ ve edep dolu duruşuna şahid oluyordu elbette..Şahid ol Ya Rab!.Çünkü Rab Teâlâ okuduğu her bir  saat için O’nun soyundan gelen nesile,yeryüzünde hüküm sürecekleri bir asır lûtfedecekti..altı saat,altı asır demekti…
    Uyumuyordu Osman Bey,çünkü uykudan hayırlı olan namaza ve onun habercisi olan sabah ezanına az bir vakit kalmıştı.Lâkin bir ara öylesine kendinden geçti ki,gece boyunca elinden düşürmediği yüce kitap,yine aynı şekilde ellerindeyken gözleri kapanıverdi ve oturduğu yerde tatlı,hafif bir uykuya dalmasına  engel olamadı..
  

      Ne oldu ise o uykuya daldıktan sonra oldu,o heybetli gövdesinin üstündeki naif başı hafif  önüne doğru eğilmiş,aldığı nefes odanın sessizliğine hakim olmuştu.Ama O yine de uyuklar vaziyette iken bile Kur’an’ı elinden bırakmamıştı.Bir rüya görüyordu Osman Bey, gerçek ile hayal arasında gidip gelen bir rüya…
    Bir zaman sonra sabah ezanı ile gözleri aralanır gibi oldu, omzunda bir el ve bu elin kendisini salladığını hissetti;
    -Oğul! Oğul!  haydi uyan ezan okunuyor abdestini al gel sabah namazımızı kılalım,hem sen hiç uyumadın mı oğul bu halin nedir?
     Başını kaldırdı ve kızarmış gözleri ile elin sahibine baktı, gelen Şeyh Edebâli hazretlerinin yüzüne bakarak;
   -Uyuyamadım Efendim,bu elimde görmüş olduğunuz Kur’an bu odada iken, ayaklarımı uzatamadım.Siz gelmeden az önce uykuya daldım,oturduğum yerde bir rüya gördüm.Şimdi abdestimi alıp geleyim ve namazımızı kılalım,ardından size rüyamı anlatayım.
  -Peki oğul,hadi kalk bakalım…
     Abdest almaya giden Osman Beyin ardından odada yalnız kalan Şeyh Edebâli hazretleri O geri gelesiye kadar bir çok düşünceye dalmıştı bile.Hayranlık uyanmıştı içinde bu edep timsâli yiğide karşı.Emanete bu denli ince bir saygı beslemesi O’nun an geçtikçe hayranlığını katlıyordu.Kızını geçirdi aklından ve neden olmasın dedi,kızımı bu yiğide emanet edebilirim diye düşündü.Kızım da bir emanet değil mi?Efendimiz  böyle söylemişti veda hutbesinde,kadınlar size Allah’ın emanetidir demişti..Şahid ol Ya Rab!
     Abdestin verdiği dinçlikle uykusunu biraz olsun dağıtmış olan Osman Bey, tekrar odaya döndü.Birlikte sabah namazını edâ ettikten sonra Osman Bey rüyasını Şeyh Edebâli hazretlerine anlattı;
   -Rüyân hayırlara vesile olsun inşAllah oğul.Belli ki okuduğun Kur’an’nın hürmetine Rab Teâlâ sana İslam sancağını asırlar boyunca taşıyacağın bir devlet ve bu devletin devamını sağlayacak hayırlı nesiller lûtfedecek. Benden senin göğsüne doğru nakil olan bir nur görmüşsün,müşâhede ederim ki bu nur benim kızımdır.Yani anlayacağın sana bir emanet daha teslim edilmekte.Bu emanete iyi sahip çıkasın oğul,rüyanda göğsünden büyüyen çınar ağacı senin soyunu temsil etmekte,işte bu emanet öyle bir emanettir ki soy ağacın kızım ile köklerini salacak,doğup büyüttüğü ve emzirdiği evlatlarınız Devlet-i Âliyye’nizin bekâsını sağlayacaktır.Allah yâr ve yardımcın olsun…

      (Hepimizin bildiği gibi Osmanlı İmparatorluğu 600 yıl yeryüzünde hüküm sürmüş ve nice padişahları ile İslam sancağını şerefi ile taşımış büyük bir islam devletidir.Yazımda da belirttiğim üzere ilk olarak Osman Bey’den başlayan emanet bilinci bütün padişahlarca layıkıyla sahiplenilmiştir.Kur’an ve Sünnet için  fazla bir şey söylememe gerek yok sanırım.Aslında benim anlatmak istediğim gizli bir emanet olan kadındı,çünkü padişahlarımızın hanımlarına olan ilgisi toplumumuza yanlış bir  şekilde aksettirilmiştir. Onlar’ın hanımlarına olan düşkünlüğü işte bu emanet şuurunun farkında olmalarındandı .Hem emanet hem de o güzide hanımların doğuracağı,emzireceği ve yetiştirip büyüteceği çocuklara Devlet-i Âliyye’yi teslim edecek olmalarıdır…)
   
                                                            Yusuf Kenan Yalçın
                                                                           13 Kasım 2013 İstanbul


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder