9 ve 12 Mart cuntalarındaki CIA ajanları
Türkiye'deki darbelerde ABD ya da İngiltere'nin parmağının olup olmadığı hep sorgulanır. Hem 9 Mart hem de 12 Mart cuntasında CIA'in varlığı kesin gibidir. Hiç kimse o dönemde ABD dahlini inkar etmiyor.
Eski Dışişleri Bakanları'ndan İhsan Sabri Çağlayangil, '12 Mart'ta CIA büyük ölçüde vardır' diyordu. CIA'in varlığını nasıl hissettirdiğini ise şöyle açıklıyordu: 'Böyle şeyleri açıkça yapmazlar. Bu gibi şeyleri resmi teşebbüs mevzuu yapmazlar. Bizim altı yıllık Dışişleri Bakanlığımız'da çok rastladık. Önemli mesajları, tavsiyeleri, endişeleri, ya kokteyllerde, yemeklerde ya sohbetlerde ya da sırf bu işi söylemek için düzenlenmiş gezilerde duyururlar size. Kayıt ve resmiyet dışı, sohbet halinde telkin etmeye çalışırlar.'
16 Şubat 2008'de ABD 12 Mart darbesine giden yolda 1967-1972 dönemi CIA belgelerini açıklayarak Çağlayangil'i de doğrulamış oldu. Ayrıca o dönemi birebir yaşamış isimlerden Erol Bilbilik yeni çıkan kitabı Öncesi ve Sonrasıyla 9-12 Mart Süreci'nde (Profil Kitap, 2013) hem yaşadıklarını hem de kimlerin bu dönemde etkin olduğunu açık açık yazıyor.
CIA belgelerine ve Erol Bilbilik'in yazdıklarına göre o dönem öne çıkan yerli ve yabancı CIA ajanlarından bazıları şunlar: Ruzi Nazar zaten CIA Ankara İstasyon Şefi. Korgeneral Atıf Erçıkan ve Turan Çağlar hem CIA'e hem de MİT'e çalışıyor. Bunların yanında Hatice Selma Ashworth, Aldrich Hazen Ames, Deniz Gökkılıç doğrudan CIA'e bağlı çalışan isimler. Bir de İngiliz-Alman-Rus ajanı olarak çalışan Saffet Lütfü Tozan var.
Çok ilginç bir kişilik olan Saffet Lütfi Tozan İngiliz ajanıydı. II. Dünya Savaşı'ndan sonra İngiliz Kralı VI. George tarafından Honorary Officer of the British Empire (İngiliz İmparatorluğu Büyük Nişanı) ile taltif edilmişti. 1960'da İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı'nda, Rauf Orbay'ın 'Tozan, İngiliz Intelijans Servisi'ne mensuptur' ve Ali Fuat Cebesoy'un 'Tozan'ın Sovyetler'le münasebeti vardır' yollu raporları vardı. Bu raporlar Milli Birlik Komitesi'ne ulaştırılmıştı.
Bilbilik'in yazdığına göre Tozan, Casablanca filmindeki Rick'in İstanbul'daki benzeriydi. İspanya İç Savaşı'nda Cumhuriyetçiler için silah kaçırdı. Fransız ve İngiliz istihbaratıyla ve Almanlarla iş yaptı. Çok sayıda Arap dostu vardı. Aynı zamanda Yahudiler'in Romanya'dan Filistin'e kaçmasına yardım etti. II. Dünya Savaşı esnasında İstanbul, operasyonlar için ideal bir yerdi. Bir dostuna, 'Onurlu biri değilim' demişti, ama herkesin kendisinden yararlanmasını sağladı.
Bir diğer CIA ajanı olan Selma Ashworth, Lord Ashworth'un eşi, Ömer Sami Coşar'ın kız kardeşiydi. Hikmet Özdemir'in Yön Hareketi kitabında Yön Dergisi yazarı olduğu bilgisi yer alıyor. Bir başka CIA ajanı olan Turan Çağlar Şubat 1971'de Amiral Vedi'i Bilget'e olası bir devrim kabinesinde kadın bakan olarak Selma Ashworth'u öneriyor. Bilget'i Ashworth konusunda uyaran Dr. Memduh Eren oluyor ve şöyle diyor: 'Turan Çağlar bilgileri bu kadından alır. Kadın CIA ajanı. Turan'la Selma aynı kaba ederler.'
Aldrich Hazen Ames CIA'nin sırlarını 2,5 milyon dolara Rusya'ya sattığı tespit edilmiş ve ömür boyu hapis cezasına çarptırılmıştır. 'Köstebek' adıyla yazdığı kitapta Türkiye'de günlerini yazmıştır. CIA İstasyon Şefi olarak Ankara'ya atanan Dewey Clarridge, Ames'ten Ankara'daki Sovyet ajanlarından birkaçını kendi tarafına çekmesini istemişti. Ancak Ames, bu talimatı yerine getirmeyince Clarridge, bu kez Ames hakkında çok kötü bir sicil düzenledi. Daha sonra Ames Rusça öğrenerek, Sovyet işleriyle ilgili önemli bir birime atandı. Maddi sıkıntı içinde bulunan Türk istihbarat birimlerine telefonları dinlemek için 500 bin dolar değerinde aygıt verip onları eğittiklerini, karşılığında da Türk istihbarat birimlerinin Sovyet sefaretini dinleyip kaydettikleri bir bandın kopyasını Amerikalılar'a verdiklerini vurguladı.
Bir de Deniz Gökkılıç var. ABD'nin Ankara Büyükelçisi Parker Hart imzasıyla CIA'ye gönderilen bir raporda, TMTF (Türkiye Milli Talebe Federasyonu) Yabancı Münasebetler Müdürü Deniz Gökkılıç'ın Amerika'ya burslu ziyaretçi olarak daveti istenmiş ve bu seçime sebep olarak 'Gökkılıç popüler ve süratle yükselen genç bir liderdir' denilmiştir. CIA ile ilişkisi olduğu sonradan ortaya konulan, eski ISC (Uluslararası Öğrenci Birliği) Başkanı Edward Garney'in hesap vereceği Nairobi Kongresi'ne TMTF'den iki kişilik Türk delegasyonu davet edilmişti. Gönderilen biletler Yücel Akıncı ve Deniz Gökkılıç adına düzenlenmişti.
Görüldüğü gibi hem resmi belgelerde hem de Erol Bilbilik'in kitabında CIA'ye çalışanların bir kısmı verilmiş. Ama kendi adıma o dönem CIA'e çalışan sayısının bu kadar az olduğuna asla inanmıyorum. Bu sayının çok daha fazla olması lazım. Özellikle üst düzey devlet görevlilerinde hem de Soğuk Savaş döneminde CIA'in adam devşirmemesi mümkün değil.
Henry Kissinger 1968'de, 'Hükümetleri değiştirme pahasına eroin akımını durdurun' demiyor muydu? Diyordu. Kissinger'ın adamları bu emirleri herhalde alt tabakaya söylemediğine göre istihbarat, iş dünyası, dış işleri ve siyasetten birçok kişiyle irtibatları var demekti. Keşke ABD bir iyilik yapsa da Soğuk Savaş döneminde kendilerine hizmet edenlerin isimlerini bir açıklasa. Keşke.
NOT: Erol Bilbilik'in Öncesi ve Sonrasıyla 9-12 Mart Süreci, Erol Bilbilik (Profil Kitap, 2013) o dönemi anlamak çok iyi ipuçları veriyor. Birebir bu süreci yaşayan ve 9 Mart'ın aktif aktörlerinden Bilbilik'in anlattıklarına kulak vermekte fayda var.
cem küçük
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder