26 Kasım 2013 Salı

Argo

Argo

Tahran'daki Amerikan elçiliğine giren göstericiler çok sayıda çalışanı gözaltına aldı.
Kargaşada 6 görevli kendini dışarı atıp KANADA büyükelçilik binasına sığınmayı başardı!
Bu haber üzerine Beyaz Saray karıştı!
Karizma yerlebir olmuştu! Toplantı üstüne toplantı yapılmaya başlandı!

Genel kanı "Müdahale ederek rehineleri kurtaralım!" şeklindeydi!
Hayatı roman olan CIA'nın Türk casusu Ruzi Nazar göreve çağrıldı!
Amerikan devletinin bütün yetkililerinin olduğu masadan ona sefer görev emri çıktı! Kızılordu'dan Alman ordusuna, oradan da CIA'ya uzanan bir hayatı vardı!

Türkiye'de bulunduğu 11 yıl içinde çok sayıda dost edinmişti! Ayhan Şahenk'ten Türkeş'e kadar pek çok isimle yakın görüşürdü! İran'a girebilecek tek CIA casusuydu! Hemen bilet alıp Washington'dan Bonn'a uçtu. Oradan Frankfurt'a geçti. Birkaç saat sonra Zürih'teydi! Ertesi gün sahte bir pasaportla Karaçi uçağındaki yerini aldı. Düğmeye basılmıştı!

Uçakla tekrar Zürih'e dönerken havada beklenmeyen bir panik yaşandı ve uçak Tahran'a zorunlu iniş yaptı! 11 gün Tahran'da kaldı! Hem elçilikteki görevliler, hem de Kanada Büyükelçiliği'ndeki 6 kişi için ayrıntılı rapor hazırladı!

Bu rapor üzerine CIA'nın Tony Mendez isimli sahte belge hazırlama ve makyajla insan yaratma konusunda dünyada eşi olmayan casusu devreye girdi. Mendez, Hollywood'da "Altıncı Stüdyo" isimli göstermelik bir şirket kurdu! Ardından Variety ve The Hollywood Reporter isimli dergilere ilan vererek fantastik bir film yapacağını ve bir bölümünü de Tahran'da çekeceğini duyurdu!

Neyse...

Makyaj malzemeleriyle Tahran'a indi! 6 Amerikalı'yı Çinli, Japon, Arap, Meksikalı kılığına sokup dışarı çıkarttı!
Çekmeyi düşündüğü filmin adı ARGO'ydu!
Tesadüf eseri 6 rehinenin bindiği Swissair uçağının ismi de AARGAU'ydu!

Ama arkadaki büyük başarı Ruzi'nindi!
Bu İran'ın Amerika ile belki de son teması oldu! İpler daha sonra iyice koptu!

İngiliz Başbakan Margareth Thatcher ile ilk görüşmesini yaptıktan sonra SSCB'nin dağılması gerektiğine karar veren Gorbaçov, dünyanın şimdi gittiği yönün aksine bir operasyon yapacaktı!

Rothschildler'i ülkesine sokan ve madenleri teslim eden anlayış aynı zamanda İran'ın da dolaylı kontrolünü öngörüyordu!

Musevi sermayesi önce Rusya'yı sonra İran'ı elde tutarak Amerika'nın karşısına bir dev olarak ÇİN'i çıkaracaktı! Oradaki Musevi baronlar sıkıştığı anda fitili çekip Washington'un göbeğine atacak ve Pekin'e gelip oturacaklardı!

Bizler darbelerle uğraşırken atladığımız BÜYÜK FİLM buydu! Bunları okuyamadığımız için her şeyi FİLM sandık! Oysa gerçek hayatta olduğu için beyaz perdeye geliyordu yaşananlar!

12 Eylül ile önce Ankara, ardından Moskova dize getirildi! Çin'e gidecek bütün enerji ve geçiş yolları tamamen açılmıştı! Dev şirketler iki ülkeyi de ele geçirmişti! Putin'in gelişi senaryoyu tersine döndüren ilk hamleydi!

Ardından Erdoğan geldi! Bu Musevi sermayesine vurulan ikinci darbeydi! Ama Ankara insaflıydı! Putin gibi hepsini karşısına alıp "Ya dinlersiniz ya gidersiniz!" demiyordu.
Yola gelmeleri için zaman veriliyordu!

Ankara BARONLARA zaman tanıdıkça onlar koalisyonu genişletiyor, operasyon çekmeye kalkıyordu!

Bunu gören ANKARA kimilerinin inanmadığı YENİ TÜRKİYE elbisesiyle önce Irak'a, ardından İran'a gerekenleri söyledi!
İran da Irak da yıllarca AVRUPA'nın ve Londra'nın bir dediğini iki etmezdi!

Ama Türkiye'nin devreye girmesi, yeni düzeni anlatması, iki komşuyu hatadan döndürdü!
Bağdat da koşarak Ankara'ya akıyordu!

Çin'i büyütmek, kendileri için güvenli ikinci büyük liman inşa etmek isteyen MUSEVİ sermayesi en büyük golü İran'ın nükleer müzakere masasına çekilmesiyle yedi! Artık enerji, paraları da olsa onların istedikleri yere gitmeyecekti! Gaz da petrol de Ankara'nın işaret ettiği noktalardan gidecekti! Ufukta enerjinin gideceği adresler arasında AVRUPA görünmüyordu! Sıkıntı buydu!

Kürtler'i kucaklamak için yola çıkan Ankara'nın bölgeyi tamamen değiştirdiğini bir bizim BARONLAR ve onlara inanan bir kesim görmüyordu!

KÖRLÜK böyle bir şey işte! Irak'ın petrolleri bizim inisiyatifimizle dağıtılacak! Gaz da kontrolümüzde olacak! Hem cari açık bitecek, hem enerji ucuzlayacak, hem de Irak halkı kazanacak! Türkiye kazandığı gibi dostlarını da uçuracak!

Yeni BÖLGE böyle!
Türkiye'nin dediği olacak!

Kaybeden, içeride ve bölgede sinsice konuşlanan AVRUPA olacak!
Musevi patronlara gönüllü çalışan herkes zarar görecek! Kendi çıkarlarını Türk Devleti'nin üzerinde tutan herkesin canı yanacak!
Boğaz'daki PANİK bu yüzden!

TÜRK ÇAĞI başlıyor!

Yeni düzen, yeni denge bunu zorunlu kılıyor!
Bunu neden anlamadıklarını anlamıyorum!

Madem ARGO'dan yola çıktık o zaman yabancı olmadıkları dilden konuşalım:
Altı deliği var zurnanın, hesabı var Konya'nın!
Boğaz'da sefa bitti arkadaşlar!
Son döneminiz!
Keyfini çıkarın!
Eski dosyalarınız yeni dönemde size rol verilmesinin önüne geçiyor!
200 yıllık gizli imparatorluk çöküyor!
Siz de bunun altında kalacaksınız!

NOT: Dikkat edin gelişmelere en çok üzülen İngiltere ve İsrail! Biz de hep bunu demedik mi!

Gorbaçov 1980'de, Sovyetler Birliği Komünist Partisi'nin en yüksek organı olan 15 kişilik Politbüro'ya asil üye seçildi.

Partinin ağır topları Brejnev, Romanow, Andropov, Kunayev, Krilenko ile birlikte ülke yönetiminde söz sahibi oldu.

Margareth Thatcher, daha genç bir siyasetçiyken Gorbaçov'u Londra'da ağırlayacak bir öngörüye sahipti! Gorbi'nin önünün açılacağını nasıl biliyordu! Sizce?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder