YÜKSELME DÖNEMİ ( 1453 – 1579 )
1453: İstanbul’un Fethi.
1579: Sokullu Mehmed Paşa’nın ölümü.
Dönemin Padişahları:
II. Mehmed ( Fatih ) ( 1451 – 1481 )
II. Bayezid ( 1481 – 1512 )
I.Selim ( Yavuz ) ( 1512 – 1520 )
I.Süleyman ( Kanuni ) ( 1520 – 1566 )
II. Selim ( Sarı Selim ) ( 1566 1574 )
III. Murad ( 1574 – 1595 )
II. Mehmed Dönemi Askeri ve Siyasi Gelişmeler:
Karadeniz kıyısındaki fetihlerle;
a) Bölgeyi denetim altına almak,
b) Karadeniz ticaret yolu üzerindeki Osmanlı egemenliğini güçlendirmek,
c) Anadolu Türk birliğini sağlamak amaçlanmıştır.
( Amasra, Sinop ve Trabzon’un fethi, Kırım’ın Osmanlı’ya katılması. )
· II. Mehmed’in 1466’da Karamanoğulları ile girdiği mücadele sırasında beyliğin en önemli toprakları olan Karaman ve Konya’yı ele geçirmesi, Osmanlı – Akkoyunlu ve Osmanlı- Memlük ilişkilerinin bozulmasına neden olmuştur.
1473 Otlukbeli Savaşı Sonuçları:
a) Osmanlı Devleti, Doğu Anadolu’ya kadar genişledi,
b) Doğu sınırlarının güvenliğini sağladı,
c) Akkoyunlular yıkılma sürecine girdi,
d) Anadolu Türk birliğini sağlama yolunda önemli bir adım daha atılmış oldu.
1475 Kırım’ın Fethinin Sonuçları:
a) Karadeniz bir Türk gölü haline geldi,
b) İpek Yolu’nun Karadeniz’in kuzeyine giden kolu denetim altına alındı,
c) Kırım’ın alınmasıyla Lehistan ( bugünkü Polonya ) üzerine doğudan yapılacak seferler için üs kazanılmış oldu,
d) Bu fetihle Karadeniz’de Ceneviz kolonisi bırakılmamış oldu,
e) Orta Asya Türkleri ile bağlantı kuruldu,
f) Eflak ve Boğdan’ı Doğrudan kontrol etme olanağı doğdu.
NOT: II. Mehmed döneminde; 2 İmparatorluk, 4 krallık, 11 prenslik ortadan kaldırılmıştır. İlk altın para bastırılmış, Rumeli Hisarı, Topkapı Sarayı, Kapalı Çarşı yaptırılmış, Kanunname-i Ali Osman adıyla ilk kanunname hazırlanmış, Sahn-ı Seman ve Tetimme medreseleri kurulmuş ( Sahn-ı Seman kelime anlamı 8 bölüm demek olup, fetihten sonra İstanbul’da kurulmuş olan ilk Türk yüksek öğrenim veren eğitim kurumudur. Tetimme’nin kelime anlamı, tamam etme, tamamlama olup orta dereceli medreselerdir. ) Vakıf memur ve hademelerinin tayin ve azilleri ( görevden alınmaları ) divana bağlanmış, tımar ve zeamet sahiplerine kendi isimleriyle köy isimlerini ve senelik gelirlerini gösterir tapu kayıt beratları verilerek kurala bağlanmış, hazine gelirlerini artırmak için vakıf ve mülk arazinin önemli bir kısmını hazineye almış, divan başkanlığını vezir-i azama devretmiştir.
II. BAYEZİD DÖNEMİ OLAYLARI ( 1481 – 1512 ) :
Cem Sultan Olayı ( 1481 – 1495 ) : II. Bayezid’in kardeşi Cem’in giriştiği taht mücadelesi sonucunda başarılı olamayıp önce Memlüklere daha sonra da Rodos Şövalyelerine sığınması, ardından da Avrupa’ya gönderilmesi bir iç sorunken dış sorun haline dönüşmesine neden olmuş ( Osmanlı Devleti, Cem’in hapis tutulması için her yıl bir miktar para ödemek zorunda kalmıştır.) bu dönemde Osmanlı’nın Avrupa yönündeki seferlerini olumsuz etkilemiş ve II. Bayezid döneminin sönük geçmesinde etkili olmuştur.
1483: Karamanoğulları Beyliği II. Bayezid’e karşı Şehzade Cem’i destekleyince tamamen ortadan kaldırıldı.
1484 Boğdan’ın Fethinin Tamamlanması: Fatih döneminde alınamayan Kili ve Akkerman kaleleri alınarak Boğdan’ın fethi tamamlanmış, böylece;
a) Kırım ile karadan bağlantı sağlanmış,
b) Karadeniz’in batı sahilleri tamamen Osmanlı hâkimiyetine alınmış,
c) Lehistan ile komşu olunmuştur.
1485 – 1491 Osmanlı – Memlük Savaşı Nedenleri:
a) Memlüklerin, Cem Sultan’ı desteklemeleri,
b) Karamanoğulları’nı Osmanlı’ya karşı korumaları,
c) Ramazan ve Dulkadiroğulları topraklarına egemen olmak istemeleri,
d) Fatih döneminde başlayan Hicaz suyolları sorununun devam etmesi,
e) Hindistan’daki Gücerat hükümdarı II. Mahmut Şah’ın Osmanlı’ya gönderdiği armağanlara el koyması.
Sonucu: İki taraf ta birbirine üstünlük sağlayamamış, Tunus hükümdarının arabuluculuğu ile sona ermiştir.
1492 Endülüs’e ( İspanya’ya ) Yardım Gönderilmesi: Bu dönemde İspanya’daki Ben-i Ahmer Devleti, Hristiyan Kralların saldırıları sonucunda yıkılmıştır. Daha sonra Katoliklerin zulmünden kaçmak zorunda kalan Müslüman ve Yahudilere Osmanlı Devleti yardım ederek Osmanlı topraklarına yerleştirmiştir. Günümüzde ülkemizdeki Yahudi vatandaşlarının pek çoğu o dönemde getirilen Yahudilerin soyundan gelmektedir.
1499 – 1502 Osmanlı – Venedik Savaşı: Osmanlı’nın Ege Denizi’ndeki varlığı Venedik’in ticari faaliyetlerini olumsuz etkilerken Venedik’in de Girit ve Kıbrıs adalarıyla Modon, Koron ve Navarin’e hâkim olması Osmanlı’nın çıkarlarına ters düşüyordu. Ayrıca bu dönemde Venedikliler’in Mora halkını Osmanlı’ya karşı isyana kışkırtması Osmanlı – Venedik savaşını başlattı.
Sonucu: Osmanlı, Arnavutluk ve Dalmaçya kıyılarındaki Venedik kaleleri ile, Modon, Koron ve Navarin’i ele geçirince, Venedik’in isteği ile alınan yerler Osmanlı’da kalmak koşuluyla barış yapıldı.
1511 Şahkulu İsyanı: 1474 Otlukbeli savaşı ile yıkılma sürecine giren Akkoyunlu Devleti’nde yaşanan taht kavgalarından yararlanan Şah İsmail, Akkoyunlu Devleti’ni yıkarak Safevi Devleti’ni kurdu ( 1502 ). Şah İsmail, II. Bayezid’in iyi niyetli tutumundan yararlanarak Anadolu’da Şiiliği yaymaya çalıştı. Anadolu’daki Şiileri kendi yanına çekerek karışıklık çıkarmak ve bu karışıklıktan yararlanarak topraklarını Anadolu’ya doğru genişletmek istiyordu. Bu sırada Trabzon’da bulunan şehzade Selim, Şah İsmail ve yarattığı tehlike konusunda babasını uyarmış, ancak II. Bayezid bu uyarıları dikkate almamıştı. Şah İsmail’in taraftarlarının çalışmaları sonucunda Anadolu’da isyanlar çıktı. Bunların en önemlisi olan Şahkulu İsyanı zamanında gerekli önlemler alınmadığından oldukça büyüdü ve güçlükle bastırılabildi. Bu durum II. Bayezid ve oğlu Selim’in arasının açılmasına ve sonunda Selim’in ayaklanmasına yol açtı. Selim, Çorlu önlerinde babası ile yaptığı savaşı kaybettiyse de, yeniçeriler ve devlet adamlarının desteklemesi üzerine tahtı ele geçirdi ( 1512 ). ( Osmanlı tarihindeki ilk baba – oğul taht kavgasıdır. ) II. Bayezid, tahttan çekildikten kısa bir süre sonra öldü.
YENİÇAĞ’DA AVRUPA ( 1453 – 1789 )
Teknik Gelişmeler:
Kâğıt ve Matbaanın Geliştirilmesi: Avrupalılar, haçlı Seferleri ve Endülüs Müslümanları aracılığıyla kâğıt yapımını öğrendiler. Müslümanlar kâğıdı ipek ve pamuktan üretiyorlardı. Avrupa’da bu hammaddeler az bulunduğundan pahalıya mal oluyordu. Bu durum Avrupalıları yeni arayışlara yönlendirdi ve paçavradan ( artık bez parçası ) kâğıt yapmayı başardılar Böylece kâğıt bollaştı ve ucuzladı. İlk matbaa Çinliler ve Uygurlar’da görülmekle birlikte modern matbaanın temeli 1450’de Jan Gutenberg tarafından atılmıştır. Matbaa ve kâğıdın geliştirilmesiyle;
a) Kâğıt kullanımı arttı ve maliyeti ucuzladı,
b) Çok sayıda kitap basıldı,
c) Okuma – yazma bilmek ayrıcalık olmaktan çıktı ve okuma – yazma oranı arttı,
d) Bilim, teknik ve edebiyat alanındaki buluşlar ve fikirler daha hızlı yayılmaya başladı,
e) Avrupa’da fikir hayatı gelişti ve bu durum Coğrafi Keşifler, Hümanizma, Rönesans ve Reform’un ortaya çıkmasına neden oldu,
f) Eğitim, düşünce, kültür, bilim, sanat ve din alanlarında gelişmelere neden oldu.
Pusulanın Kullanılması ve Gemicilik Sanatının Gelişmesi: İlk kez Çinlilerin kullandığı pusulanın Avrupa’ya geçişi haçlı seferleri sayesinde olmuştur. Gemicilik sanatının gelişmesiyle İspanyol ve Portekizliler okyanuslara dayanıklı büyük gemiler yapmışlardır. Böylece, daha önce denizlere açılmaya cesaret edemeyen gemiciler pusula ve dayanaklı gemiler sayesinde cesaretlendiler. Pusulanın kullanılması ve gemicilik sanatının gelişmesiyle;
a) Coğrafi Keşiflerin başlamasına neden oldu,
b) Avrupa’nın ekonomik yapısının güçlenmesine ortam hazırladı,
c) Dünya ticaret hacminin artmasını sağladı.
Barutun Ateşli Silahlarda Kullanılması: Çinliler tarafından bulunan barut, Çinlilerden Türklere, Türklerden Müslüman Araplara ve onlardan da Bizans’a geçmiştir. Avrupalıların barutu tanıması Haçlı Seferleri sırasında olmuştur. Özellikle topun kullanılmaya başlanmasıyla barut büyük önem kazandı. Top, Avrupa’da ilk defa Yüzyıl Savaşları sırasında İngilizler tarafından kullanılmıştır. Barutun ateşli silahlarda kullanılmasıyla;
a) Krallar, topu feodal beylerin sağlam kale, sur ve şatolarına karşı kullandılar. Böylece Avrupa’da feodalite ( derebeylik ) rejimi zayıflayıp yıkılırken yerine merkezi krallıklar güçlendi.
b) Avrupa’nın siyasi yapısı ve haritası değişikliğe uğradı.
FEODAL SİSTEMİN ZAYIFLAMASINDA VE YIKILMASINDA ETKİLİ OLAN GELİŞMELER
Haçlı Seferleri: a) Orta Çağ’da, Batı Hristiyanlığı’nı temsil eden Katolik kilisesi, dini yetkilerin yanı sıra, siyasi ve ekonomik yetkilerle, sosyal ayrıcalıklara da sahipti. Düşünce alanında kilisenin ortaya koyduğu kurallar ( skolâstik düşünce sistemi ) geçerliydi. Bundan farklı bir fikir üretmek mümkün değildi. Bireylerin yaratıcılığını göstermesi olanaksızdı. Haçlı Seferleri sırasında ve sonucunda yaşananlar insanlara kilisenin doğruları söylemediği gerçeğini gösterdi. Böylece Avrupa’da kilise ve din adamlarına olan güven sarsıldı.
b) Haçlı Seferleri’ne topraklarına toprak katmak, daha da zenginleşmek isteğiyle pek çok derebeyi katıldı. Ancak bu derebeylerin pek çoğu savaşlar sırasında öldüler ve geri dönemediler. Böylece başıboş kalan toprakları yağmalandı.
Barutun Ateşli Silahlarda Kullanılması: Top tekniği ile barutun ateşli silahlarda kullanılmasıyla derebeylerin o hiç yıkılmaz gibi görünen kale, sur ve şatolarının yıkılabileceği görüldü. ( İstanbul’un fethi buna en iyi örnek oldu).Bu durum derebeyleri zayıflatırken merkezi krallıkları güçlendirdi.
Coğrafi Keşifler: a) Coğrafi keşifler sırasında elde edilen ve öğrenilen yeni bilgiler ( dünyanın yuvarlak olduğu gibi) kilise ve din adamlarına olan güvenin bir kez daha sarsılmasına neden oldu.
b) Coğrafi keşiflerle keşfedilen Amerika kıtasından bol miktarda altın ve gümüş Avrupa’ya getirildi Böylece ekonomide zenginliğin kaynağı topraktan altın ve gümüşe ( değerli madenlere ) dönüştü. Böylece feodalitenin ekonomik kaynağı önemini yitirmiş oldu.
c) Coğrafi keşiflerle Avrupa’dan Amerika’ya çok sayıda göç yaşandı ve Avrupa’da birden nüfus azalmıştır. Böylece derebeyleri topraklarında çalıştıracak insan kaynağını bulamaz hale gelmiştir.
1337 – 1453 Yüzyıl Savaşları: ( İngiltere’nin, Fransa’nın topraklarına göz dikmesi ile başlar)Fransa Krallığı içinde yer alan derebeyler Yüzyıl Savaşları’ndan büyük kayıplarla çıkmışlardır. Fransa Kralı XI. Lui bu durumdan yararlanarak feodal beylikleri ortadan kaldırmış ve merkezi otoriteyi güçlendirmiştir.
1453 – 1481( bazı kaynaklarda 1455 – 1485 olarak belirtilir ) Çifte Gül Savaşları: İngiltere, Fransa ile yaptığı Yüzyıl Savaşları’ndan yenik çıkmış ve Avrupa’daki üstünlüğünü kaybetmişti. Bundan sonra İngiltere’de 30 yıl süren ve Çifte Gül olarak adlandırılan iç savaşta İngiltere Kralı kuzeydeki derebeylerin birçoğunun topraklarını ele geçirerek mutlak krallığını güçlendirdi.
Çağın Başlıca Özellikleri:
Siyasal Yapısı:
· Derebeylik çözülür, yerini mutlak krallıklar ve imparatorluklar alır.( Orta Çağ’ın sonunda Almanya hariç Avrupa’nın genelinde feodalite sona erdi.)
· Güçler birliği ilkesi uygulanır.
· Merkezi yönetim güçlenir.
Ekonomik Yapısı:
· Üretim araçları gelişir.
· Ticaret önem kazanır.
· Ekonomi, sömürmek ve sömürü düzenini sürdürmek üzerine kurulur.
· Avrupa zenginleşir.
· Ticaretle birlikte burjuva sınıfı güçlenir. ( Avrupa’da ekonomik yapının değişmesindeki temel gelişme, Coğrafi gelişmelerdir.)
Toplumsal Yapısı:
· Orta Çağ sınıf ayrımı devam eder.
· Burjuva sınıfı gelişir, güçlenir ve yönetimde etkili olur.
Din Anlayışı:
· Dinin yönetimdeki gücü azalır.
· Mezhep kavgaları başlar.
· Mezhep özgürlüğü sağlanır.
· Mezhep kavgaları, hem iç hem de ülkeler arası savaşlara neden olur.
Bilim Anlayışı:
· Orta Çağ Avrupa’sında kültürel yapıyı kilise yönlendirirken, Yeni Çağ’da bu durum değişmeye başladı.
· Haçlı Seferleri sonrasında kağıt ve matbaanın kullanımının yaygınlaşması ile düşünceler daha kolay yayılmaya başlamış, okuma – yazma bilmek bir ayrıcalık olmaktan çıkmış, bilgi ve kültür seviyesi yükselmiştir.
· Coğrafi keşiflerle ekonomik yapının güçlenmesi, Katolik Kilisesi’nin itibarını kaybetmeye başlaması, bu süreçte Rönesans’ın yaşanmasıyla özgür düşüncenin önem kazanması, Reform ile birlikte dinin gelişmenin önünde bir engel olmaktan kaldırılmasıyla bilim, büyük adımlarla ilerler.
COĞRAFİ KEŞİFLER
Nedenleri:
· İpek ve Baharat gibi önemli ticaret yollarının kontrolünün Müslüman Türklerin elinde olması.
· İstanbul’un fethiyle Doğu Avrupa ticaret yollarının Türklerin kontrolüne geçmesi ve bundan dolayı Batı Avrupa kıyılarındaki ülkelerin açık denizlere çıkma ihtiyacı duyması.
· Doğu’nun zenginliğinin ele geçirilmek istenmesi ( Haçlı Seferleri ile Coğrafi Keşiflerin ortak nedenidir. ) ( Avrupalılar, Doğu’daki malların kaynağına aracısız ulaşmak istemişlerdir.)
· Yeni yerler ve yeni yollar bulma isteği
· XV. yy.ın ikinci yarısında Avrupa’da ticaret gelişmiş, yeni Pazar ve hammadde kaynaklarına ihtiyaç duyulmuştur. Ticaretin gelişmesi paranın esası olan altın ve gümüş gibi değerli madenlere ihtiyacı artırmıştır. Bu durum fiyatları düşürmüştür. Avrupa bu sorunu çözmek için değerli madenlerin bol olduğu ( Avrupa’da değerli madenler azdır. ) Asya ve Afrika’ya ulaşmayı amaçlamışlardır.
· Feodalitenin yıkılmasından sonra Avrupa’da güçlenen krallar ticaret alanında birbirleriyle mücadeleye başladılar. Batı Avrupa ülkeleri mücadelelerini daha çok denizaşırı alanlarda yoğunlaştırdılar. ( Portekiz ve İspanya’nın karada süren üstünlük mücadelesinin, denizlerde de sürmesi sonucunda keşif hareketlerinin başlatan ilk ülkeler İspanya ve Portekiz olmuştur. )
· Avrupa’da bazı kralların gemicileri desteklemesi.
· Coğrafya bilgisinin gelişmesi ( Keşifleri kolaylaştıran etken )
· Pusulanın sapma açısının hesaplanarak kullanılmaya başlanması ve gemi yapım tekniği ile harita bilgisinin gelişmesi (Keşifleri kolaylaştıran etken )
· Efsane ve hurafelere inanmayan cesur ve meraklı gemicilerin yetişmesi.
· Hıristiyanlık dininin yeni coğrafyalara yayılmak istenmesi (Haçlı Seferleri ile Coğrafi Keşiflerin ortak nedenidir. )
Yapılan Coğrafi Keşifler:
* Asor ve Mader Adaları ile Bojadur Burnu keşfedilir ( Prens Henri 1441).
* ( Prens Henri’nin izni ile) Atlantik adaları ve Zambiya’ya kadar Batı Afrika kıyıları dolaşılır ( Venedikli Cadamosto 1455 – 1456 ).
* Nijerya kıyılarındaki adlar bulunur ve Ekvator’a kadar ilerlenir ( FernandoPpo 1471 ).
* Kongo’ya ulaşılır ( Diago Kao 1483 ).
* Ümit Burnu yolu bulunur ( Bartelomo Dias 1487 ).
* Hindistan’a ulaşılır ( Vasko dö Gama 1497 ). ( Bu keşifler, Portekiz adına yapılır).
* Bahama Adaları ( 1492 )
Küçük Antiller, Portoriko, Jamaika ( 1493 – 1496 )
Venezüella ( 1498 – 1500 Doğrudan Amerika kıtasına çıkılır).
Panama – Orta Amerika ( 1502 ) ( Bu keşifleri Kristof Kolomb ispanya adına gerçekleştirmiştir).
*Ameriko Vespuçi Amerika’nın yeni bir kıta olduğunu ilan etmiştir ( 1507 )
* Macellan’ın başlattığı ( İspanya adına ) ölümü üzerine yardımcı kaptan del Kano tarafından tamamlanan dünyanın dolaşılması ( 1519 – 1522 )
* Kanada ve Hudson Körfezi – Jan Kubo / Hanry Hudson
* Güney Amerika - Kortez
Sonuçları:
Siyasal Sonuçları:
· İspanyol ve Portekizliler geniş ülkeler elde ederek ilk sömürge imparatorluklarını kurdular. ( Bu ülkelerin yerini daha sonra İngiliz, Fransız ve Hollanda gibi devletler aldı).
· Osmanlı Devleti, Hint ticaret yolunun hâkimiyeti için Portekizlilerle, Akdeniz hâkimiyeti için ise İspanyollarla mücadele etti.
Ekonomik Sonuçları:
· Yeni ticaret yolları bulundu, Baharat ve İpek ticaret yolları önemini kaybetti. Bunun sonucunda İslam ülkeleri yoksullaştı.
· Akdeniz kıyısındaki limanlar önemini kaybederken ( Tekrar önem kazanması Süveyş Kanalı’nın açılmasıyla olmuştur 1869 ) Atlas Okyanus’u kıyısındaki liman şehirleri ( Lizbon, Bordo, Anvers, Londra, Rotterdam vb.) önem kazandı.
· Keşfedilen bölgelerdeki değerli eşya ve madenler Avrupa’ya taşındı. O zamana kadar ‘ toprak’ temel zenginlik kaynağı iken, bundan sonra ‘ altın ve gümüş ‘ temel zenginlik kaynağı oldu.
· Avrupa’da sermaye birikimi başladı.
· Köle ticareti gelişti.
Sosyal ( toplumsal ) Sonuçları:
· Avrupa’da ticari etkinliklerin artması sonucunda burjuva sınıfı güçlenmiştir. Bu durum, Avrupa’nın siyasi ve sosyal yapısında değişikliklere neden olmuştur. ( Burjuva sınıfı, Rönesans ve Fransız İhtilali’nin başlamasında etkili olmuştur.)
· Avrupa’dan yeni keşfedilen yerlere, özellikle de Amerika’ya göçler yaşanmıştır. Bu durum, Avrupa’daki işsizlik oranının azalmasında ve sosyal sorunların geçici de olsa çözümlenmesinde etkili olmuştur. Ayrıca feodal sistemin zayıflamasında da etkili olmuştur.
· Avrupa ekonomisinin güçlenmesiyle birlikte sanatı ve sanatçıyı koruyan mesenlerin ortaya çıkması Rönesans’ın gelişimini hazırlamıştır.
Bilimsel Sonuçları:
· Yeni adalar, kıtalar, ırklar, kültürler, bitki ve hayvan türleri keşfedildi. Bu durum, Avrupa’da yeni şeyler bulma ve araştırma arzusunu uyandırdı. Bu da bilim ve tekniğin gelişmesine katkıda bulundu.
· Rönesans ve Reform hareketlerine zemin hazırladı.
· Dünya’nın yuvarlak olduğu kanıtlandı.
Dinsel Sonuçları:
· Kiliseye olan güven azaldı.
· Hıristiyanlığa ait inançlar temelinden sarsıldı. Avrupa’da dine dayalı dünya görüşü değişti. ( Bu yönüyle evrensel bir niteliğe sahiptir. Avrupa’da daha sonra çıkacak olan gelişmelere neden olmuştur. )
· Yeni keşfedilen yerlere gönderilen misyonerler ile Katolik mezhebinin yayılması sağlandı.
NOT: Avrupa’da coğrafi keşifler sonucu oluşan sermaye birikimi, Rönesans ile bilimin tekniğe uyarlanması sonucu Yakın Çağ’da sanayi devrimi ortaya çıkmıştır.
NOT: Rönesans ve Reform hareketleri yalnızca Avrupa’ya özgü kalırken, coğrafi keşifler tüm dünyayı etkilemiştir.
NOT: XVI. Yüzyıldaki önemli devletlerden olan Osmanlı Devleti ile Venedik ve Ceneviz, bu keşiflere katılmamışlardır. Bunun temel nedeni, var olan ticaret yollarında etkin olmaları ve ekonomilerine güvenmeleridir.
Coğrafi Keşiflerin Osmanlı Devleti Üzerindeki Etkileri:
· Avrupa’nın Osmanlı’ya bağımlılığı azaldı.
· Akdeniz limanlarının önem kaybetmesi, Osmanlı’nın ticari gelirlerini azalttı.
· Osmanlı topraklarında ticaret ile uğraşan köy ve kasabalarda ekonomik durum zayıfladı.
Osmanlı Devleti’nin Coğrafi Keşiflerin olumsuz Etkilerini Giderme Çabaları:
· Süveyş Kanalı Projesi’ni gerçekleştirmek istedi
· Hint Okyanusu’nda Portekizlilerle savaştı fakat üstünlük sağlayamadı.
· Don – Volga Kanal Projesi’ni gerçekleştirerek İpek Yolu’nu yeniden canlandırmak istedi. Fakat bunda da başarılı olamadı.
· Akdeniz limanlarını yeniden canlandırmak, gümrük gelirlerini artırmak için Avrupalı devletlere kapitülasyonlar verdi. ( Zayıfladığı dönemlerde bu kapitülasyonlar yüzünden Avrupa’nın açık pazarı haline geldi. Ekonomik sonunu hazırladı. )
RÖNESANS
XV ve XVIyüzyıllarda Avrupa’da antik kültürün etkisiyle başta edebiyat olmak üzere güzel sanatlar, bilim, düşünce, ekonomi, siyaset alanlarında meydana gelen değişim ve gelişmelere yeniden doğuş anlamına gelen RÖNESANSdenmiştir. Rönesans, önce İtalya’da başlamış, daha sonra Fransa, Almanya ve İngiltere ile diğer Avrupa ülkelerine yayılmıştır.
Rönesans’ın Nedenleri:
· Avrupa’da eski Yunan ve Romalılara ait edebiyat, felsefe ve sanat eserlerinin incelenmesi ve yüksek okullarda ders kitabı olarak okutulması.
· Haçlı seferleri sonucunda kâğıt ve matbaanın Avrupa’da da kullanılmaya başlanması, eski dönemlere ait eserlerin basılması ve eski kültürün yayılması.
· Coğrafi Keşifler sonrasında Burjuva sınıfı içinde sanattan ve edebiyattan zevk alan Mesen denilen sınıfın ortaya çıkması.
· Orta Çağ boyunca gelişmekte olan güzel sanatların XV. Ve XVI. yüzyıllarda olgunlaşması.
· XV. Ve XVI. yüzyıllarda dahi sanatçıların yetişmesi.
· İstanbul’un fethinden sonra bazı Bizanslı bilginlerin İtalya’ya giderek eski Yunancayı Avrupalılara öğretmeleri ve antik eserleri onlara tanıtmaları.
Rönesans’ın İtalya ‘da Başlamasının Nedenleri:
Coğrafi Konumu: Akdeniz’in tam ortasında bulunan İtalya, İlk Çağ’dan itibaren tüm Akdeniz ülkeleri ile yakın ilişki kurma olanağı bulmuş, antik ve İslam kültür ve uygarlığı ile tanışmıştır.
Ekonomik Durumu: Akdeniz ticaretiyle uğraştıklarından İtalyan şehirleri zenginleşmişler ve sanatı sanatçıyı koruyan, destekleyen Mesen sınıfı ortaya çıkmıştır.
Siyasi Durumu: İtalyan şehir devletleri diğer Avrupa ülkelerine kıyasla daha demokratik yönetiliyordu. Bu durum, özgür düşünce ortamının gelişmesine, bu da fikir ve sanat hareketlerinin gelişmesine neden olmuştur.
Dinsel Durumu: Roma’nın, Hristiyanlığın dinsel merkezi olması.
Tarihsel Durumu: Roma’nın, Yunan ve Hellen uygarlıklarının izlerini ve birikimini taşıyan, zengin bir uygarlık merkezi olması. Ayrıca İstanbul’un fethinden sonra Bizanslı bilginlerin İtalya’ya kaçması da İtalya’yı öne çıkarmıştır.
Rönesans’ın, İtalya Dışında Yayılma Nedenleri:
· Hristiyanların dinsel inançları gereği Papa’yı ziyarete gelişleri,
· Öğrenim görmek için İtalya’ya gelenlerin etkisi,
· İtalyan tüccarların etkisi,
· İtalya’ya sahip olabilmek için Fransa, İspanya ve Almanya ile İtalya arasında yapılan İtalya Savaşları sırasında Rönesans faaliyetlerinin gözlenmesi.
İtalya’da Rönesans Hareketleri: İtalya’da Rönesans, XIV. yy.ın sonlarında edebiyat alanında Hümanizma hareketi ile başlamıştır. Bu harekete katılanlara Hümanist denmiştir. Hümanizm, antikite edebiyatının incelenmesiyle başlamış olup, skolastik düşüncenin aksine insana ve insan aklına, düşüncesine önem veren bir düşünce akımıdır.
Dante ( Tanrısal Komedi ), Petrarca ( Yalnızlık Üstüne, Bocaccio ( Dekameron ) hümanizmanın öncüleridir ( XIV. yy. ). XV. yy. sonları ile XVI. yy. başlarında yaşamış Makyavelli ( Prens ),Gişarden, Ariyosto ve Tosso da Hümanizma’nın önde gelen isimleridir. Bu hümanistler Orta Çağ’ın bilim ve edebiyat dilini Latice’den İtalyanca’ya çevirmişlerdir. İtalyan dilinin gelişmesine çalışmışlar ve katkıda bulunmuşlardır.
Güzel sanatlar alanında en çok mimari, resim ve heykeltıraşlık gelişmiştir.
Anatomi biliminin gelişmesi, perspektifin incelenmesi, insan vücuduna ve güzelliğe değer verilmesiyle resimde Rönesans doğmuştur. Tisiyen, Mikel anj, Rafael, Leonardd da Vinci ( Mona Lisa tablosu ) bu alanda en ünlüleridir.
Rönesans devrinin mimarları, Orta çağ mimarisi olan Gotik tarzını terk etmişler ve yeni bir mimari üslup oluşturmuşlardır. En önemli temsilcileri; Bramant ve Mikel Anj’dır.
Antik dönem heykellerinin incelenmesi ve kopya edilmesiyle heykeltıraşlık gelişmiştir.En önemli temsilcileri; Donatello, Giberti ve Mikel Anj’dır.
Fransa’da Rönesans Hareketleri: İtalya dışında ilk kez Fransa’da ortaya çıkmıştır. Krallar ve prenslerin desteği ile gelişme göstermiştir. En önemli eserler mimari alanda ( Piyer Lesko Luvr Sarayı’nı yapmış, Jean Bülan Tuileri Sarayı’nı yapmışlardır)verilmiştir. Ayrıca edebiyat alanında Rable, Ronsar Montaigne etkili olmuşlardır.
Almanya’da Rönesans Hareketleri: Alman hümanistler daha çok dinsel konuları incelemişler ve bu alanda yazmışlardır. Öncüleri Erasmus, Röklen ve Luther olmuştur. Resim alanında Albert Dürer dinsel tablolarıyla ün kazanmıştır. Bunlar, Almanya’da Reform’un doğmasında etkili olmuşlardır.
İngiltere’de Rönesans Hareketleri: Daha çok edebiyat alanında etkili olmuştur. En önemli temsilcisi, Hamlet, Otello, Romeo ve Jülyet’in yazarı Şekspir’dir.
İspanya’da Rönesans Hareketleri: Edebiyat ( Servantes Don Kişot adlı eseri ) ve resim alanında ( Velaskes’in Meryem resimleri ) gelişme göstermiştir.
Hollanda’da Rönesans Hareketleri: Resim alanında gelişme göstermiştir. En önemli temsilcisi Rambrant’dır.
Rönesans Sanatının Özellikleri: Naturalizm, realizm ve perspektif ( derinlik) özellikleri ön plana çıkar. İnsan vücudu, renk ve gölge oyunları, resimde yağlı boya, mimaride geometrik bir düzen geliştirilmiştir. Yüksek ve geniş kubbeler dikkat çekmektedir Sanatçılar, ortaya koydukları ürünlere kendi kişiliğinin damgasını vurmuşlardır. Eserler bireyseldir.
Rönesans’ın Sonuçları:
· Orta Çağ’ın skolâstik düşünce sistemi ( Hristiyanlık dininin esasları ile Aristo felsefesinin kaynaştırılmasıyla oluşmuş, dogmatik, durağan, yeniliklere açık olmayan düşünce biçimi ) yıkılarak yerini deney ve gözleme dayalı pozitif düşünce ( bilimsel düşünce ) almıştır.
· Kiliseye, Papa’ya ve din adamlarına olan güven ve inanç azalmıştır.
· Reform’un doğmasına yol açmıştır.
· Avrupa ülkelerinde bilim, sanat, edebiyat alanlarında yeni bir dünya görüşü ortaya çıktı.
· Merak eden, araştıran insan tipi ortaya çıktı.
· Bu döneme kadar bilim, sanat ve medeniyet alanlarında İslam ülkeleri öncülük ederken Rönesansla Avrupa ülkeleri ön plana çıkmıştır.
REFORM
Reform’un sözlük anlamı; ıslahat, yeniden şekil vermek ve düzenlemedir. Katolik kilisesinin bozulması ve dini amaçlarından uzaklaşması üzerine XVI. yy.da Almanya’da başlayarak diğer Avrupa ülkelerine yayılan dini alandaki yeniliklerdir.
Reform’un Nedenleri:
Katolik Kilisesinin Bozulması:
· Kilise, halka karşı yapması gereken dinsel ve sosyal görevleri ihmal etmeye başlamış, bunun yerine daha çok siyasi ve ekonomik işlerle uğraşmış, bu durum da kilisenin saygınlığını yitirmesinde etkili olmuştur.
· Din adamları zevk ve eğlence içinde yaşarlarken halkın fakir bir hayat yaşaması.
· Kilisenin, halkın dini duygularını sömürerek Endüljans ( Hristiyanların, günahlarından kurtulmaları için kiliseye para ödemeleri yoluydu. XVI. yy.da papa, bu işi daha da ileri götürmüş ve ölen insanların yerine de endüljans alınabileceğini belirtmiştir.) yoluyla halktan para toplaması. Endüljans uygulaması, zamanla kilisenin zenginleşmesine, halkın ise fakirleşmesine ve kiliseye karşı tepki duymasına neden olmuştur.
Matbaanın Etkisi:
· Hümanistlerin din konusunda yazdıkları eserlerin matbaa sayesinde halk arasında kısa bir sürede yayılarak okunması ve bu konudaki bilincin oluşması,
· Latinceden Avrupa dillerine çevrilen İncil’in matbaa sayesinde çoğaltılarak halk tarafından okunması, böylece halkın; dinin temel esaslarının kilise tarafından değiştirildiğini anlaması etkili olmuştur.
Rönesans’ın Etkisi:
· Rönesans’ın, skolâstik düşüncenin yıkılmasında, onun yerine pozitif düşüncenin ortaya çıkmasında etkili olması,
· İnsanların, daha özgür ve gerçekçi düşünmeye başlaması,
· Dini konuları ele alan Hümanistlerin, kiliseyi, Papa’yı ve din adamlarının yaşantılarını şiddetle eleştiren yazılar yazmaları.
Siyasi Durumun Etkisi:
· Kilisenin, siyasi kurumlar üzerindeki etkisinin artması, yenilik taraftarı olan kralların ve prenslerin Katolik kilisesine karşı ayaklanmalarına neden olmuştur.
Reform’un Almanya’da Başlamasının Nedenleri:
· Din sömürüsünün yoğun olması,
· Siyasal birliğin olmaması ve prensliklerin etkinlikleri,
· Alman halkının çok fakir, buna karşılık kilisenin zengin olması,
· Matbaanın ilk defa Almanya’da kullanılması,
· Alman hümanistlerin özellikle dini konuları ele almaları,
· İncil’in ilk olarak Almancaya çevrilmesi,
· Alman prenslerin kilisenin mallarına göz dikmesi,
· Alman İmparatoru Şarlken’in, kilise ile işbirliği yaparak halka baskı yapması.
Almanya’da Reform Hareketi: Reform düşüncesi ilk olarak Almanya’da, bir ilahiyat profesörü olan Martin Luther tarafından ortaya atılmıştır. Martin Luther, 1517 yılında Almanya’da Wittenberg Kilisesi’nin kapısına astığı 95 maddelik bir bildiri asmıştır. Böylece Reform hareketi başlamıştır. Bu bidiride şu düşünceler ileri sürülmüştür:
· Tanrı ile kul arasına kimse giremez.
· Papalık tarafından Endüljans yoluyla affedilen günahların bir değeri yoktur. Günahları ancak ve ancak tanrı bağışlar.
· Endüljans satışına aracılık eden rahipler suçludur.
· Hristiyanlar, öldükten sonra cennete gitmek istiyorlarsa, Hristiyanlık dininin gereklerini yerine getirsinler, bu yeterlidir.
Bu düşüncelerinden ötürü Norms Diyeti’nde yargılanarak ölüm cezasına çarptırılır. Arkadaşları tarafından kaçırılan Luther, kaçaklık sürecinde İncil’i Almancaya çevirmiştir. Çeşitli yazılarında ‘ Kiliseyi düzeltmek için mallarının elinden alınması gerekir’ düşüncesine yer vermiştir.
Şarlken, ‘ Reform hareketinin yayıldığı yerde kalmasına ‘ dair bir karar çıkartınca ( 1520 ) 5 Alman prensi ile 14 şehir bu kararı protesto eder. Böylece Protestanlık mezhebi doğar. Bundan sonra Şarlken ile Protestanlar arasında mezhep savaşları yaşanır. Bu savaş 1555 Ogsburg Antlaşması ile sona erer. Bu antlaşmaya göre:
· Protestanlık mezhebi ve kilisesi resmen tanındı.
· Alman prenslere, istedikleri mezhebi seçme ve seçtikleri mezhebi kendi yönetimleri altındakilere de kabul ettirme hakkı tanındı.
· Prensler, kendi toprakları üzerindeki dini işlerin mutlak hâkimi oldular.
· Prenslerin mezheplerini kabul etmek istemeyen halkın başka ülkelere göç etmelerine izin verildi.
Bu antlaşmanın imzalanmasından sonra Protestanlık, İsveç ve Danimarka gibi ülkelerde de yayıldı.
NOT: Protestanlık mezhebi, Almanya’da 1648 Westfalya Barışı ile halka serbest bırakılmıştır.
NOT: Almanya’ da yaşanan mezhep mücadeleleri sırasında, Habsburg Hanedanı’na karşı mücadele eden Osmanlı Devleti bu kargaşadan yararlanmayı amaçlamış ve başarılı da olmuştur.
Fransa’da Reform Hareketi: Fransa’da Reform hareketinin öncülüğünü Luther’in fikirlerini benimseyen Calven ( Kalven ) yaptı. Fikirleri özellikle aydın kesim arasında etkili oldu. Onun taraftarlarının oluşturduğu mezhebe Kalvenizm, mensuplarına da Kalvenistler dendi. 1530’da İncil, Fransızcaya çevrildi. Kalvenistlere Fransa’da çok baskı ve zulüm yapıldı. St. Bartelmi Yortusu’nda Kalvenistler kılıçtan geçirildi ( 1572 ). Buna rağmen Kalvenizm mezhebi yayılmaya devam etti. Kral IV.Henri1598 yılında Nant Fermanı ile Kalvenizm mezhebine inanç özgürlüğü tanındı. Böylece Fransa’da Katolik mezhebi yanında Kalvenizm mezhebi de ortaya çıkmış oldu.
İngiltere’de Reform Hareketi: Fransa ve Almanya’da halktan gelen dinde Reform isteği İngiltere’de kral VIII. Henri ( 1509 – 1547 ) tarafından ortaya atıldı. Kral VIII.Henri, eşinden boşanıp sevdiği kızla evlilik yapmasına izin vermeyen Papa’dan ayrılarak Kalvenizm ve Katolikliğin birleşmesinden oluşan Anglikanizm mezhebini kurmuş ve reformları halka zorla kabul ettirmiştir. Kraliçe I. Elizabet ( 1558 – 1603 ) zamanında Katolik ve Kalvenistler uzlaştırılarak ülkede huzurun sağlanmasına çalışıldı. İngiltere’de Anglikan Kilisesi kuruldu ve resmen tanındı.
İskoçya’da Reform hareketleri halk tarafından gerçekleştirildi. İskoçya’da din işleri halk tarafından seçilen ‘ Presbiteri ‘ denilen meclis tarafından yapıldığından burada ortaya çıkan mezhebePresbiteriyenlik denmiştir. İsveç, Norveç ve Danimarka’da Protestanlık mezhebi kabul edilmiştir.
Reform’un Sonuçları:
· Avrupa’da mezhep birliği bozuldu. Katolik ve Ortodoks mezheplerinin yanında Protestanlık, Kalvenizm, Anglikanizm ve Presbiteriyenlik gibi yeni mezhepler ortaya çıktı.
· Hristiyanlık dünyasında Papalar eski güçlerini ve itibarlarını kaybettiler, Papa’ya bağlılık azaldı.
· Katolik kilisesi kendini yenilemek ve düzeltmek zorunda kaldı.
· Eğitim ve öğretim kilisenin elinden alınarak halka verildi. Böylece lail bir eğitim sistemi kuruldu.
· Eğitim ve kültür üzerindeki baskı kalktı.
· Katolik kilisesinden ayrılan ülkelerde, kilisenin malları ve topraklarına el konuldu.
· Protestan krallar ve prensler, ülkelerinde din işlerinin mutlak hâkimi oldular.
· Reform hareketleri Avrupa’yı siyasi yönden olumsuz etkiledi. Şarlken’in, Osmanlı Devleti üzerine yapmayı planladığı Haçlı Seferi, bölünmelerden dolayı gerçekleşmedi.
· Avrupa’da mezhep savaşları başladı. Mezhep savaşları, Osmanlı Devleti’nin Avrupa’da ilerlemesini kolaylaştırdı.
NOT: Osmanlı Devleti’nde yaşayan Ortodoks Hristiyanlara din ve inanç konularında serbestlik tanınmış, geniş haklar verilmiştir. Kiliseler dini bakımdan bağımsızdırlar. Bu yüzden Osmanlı Devleti içerisindeki Hristiyanlar Avrupa’daki mezhep kavgalarından ve Reform hareketlerinden etkilenmemişlerdir.
Avrupa’da, yeni çıkan mezhepler nedeniyle karışıklıklar meydana gelmesi, Osmanlı Devleti’nin çıkarlarına uygun düştüğü için, Kanuni Sultan Süleyman yeni çıkan Hristiyan mezheplerini desteklemiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder