30 Kasım 2011 Çarşamba

Velocity Girl - Primal Scream Türkçe Çeviri

Velocity Girl
Uçarı (Hızlı) Kız

Here she comes againYine o geliyor.With vodka in her veinsDamarlarındaki votka ile.Been playing with the spike*Dikenlerle oynuyordu.She couldn't get it rightBeceremedi.**
Splendour in silver dressGümüş rengi elbisesi içinde ihtişamlı***Velocity poccessedHız hüküm sürdü bitti.****The world was hers againDünya yeniden onundu. It fell apart againVe yeniden

Derdin ne ise saklama mahrem olayım ben

 Derdin ne ise saklama mahrem olayım benDerdin ne ise saklama mahrem olayım ben
Cürmüm ne ise söyle de mahkûm kalayım ben
Aç kalbini dök derdini tahfif-i elem et
Güldürmeyeceksen de beni gül güzelim sen
Bir kerre görüp gül yüzünü şâd olayım ben

Beste: Mehmet Yürü (Nasibin)
Güfte: Badi Nedîm Bey
Makam: Kürdîlihicazkâr
Usûl: Sengin Semâî
Form: Şarkı
İcra: Aşiyan Musiki Derneği

Niçin baktın bana öyle

 Niçin baktın bana öyleNiçin baktın bana öyle
Derdin nedir durma söyle

Durgunsun sular gibi
İçli duygular gibi
Gözlerinde sevdâ var
Derin uykular gibi

Niçin baktın bana öyle
Derdin nedir durma söyle

Gül dalında gonca güller
Bülbül sevdâsında çiler
Söyle dermânın olayım
Dertli olan devâ diler

Niçin baktın bana öyle
Derdin nedir durma söyle

Mahzûnsun, hayransın
O güzel gözlerle sürmeli

İlkbahara bekle beni demiştin (Okyanus)




İlkbahara bekle beni demiştin (Okyanus)İlkbahara bekle beni demiştin
Hiç mi orda kış baharı bulmuyor
Düşlerin mi yoksa sen mi değiştin
Ayrılıktan aşka sıra gelmiyor

Okyanus mu iki şehrin arası
Kaç saatlik yol ki şunun şurası
O verdiğin ümitlerin süresi
Her nedense bitmek nedir bilmiyor

Gün kavuştu, ikindiye vakit dar
Bir öpüşten, dokunuştan ne çıkar
Güzelliğin aşkım kadar âşikâr
Mâzeretin bu

29 Kasım 2011 Salı

Her günüm mazide kalmış günlerimden gün arar

 Her günüm mazide kalmış günlerimden gün ararHer günüm mazide kalmış günlerimden gün arar
Bir ümitsiz derde düştüm ağlarım bağrım yanar
Gördüğüm rüya değil dilde mihnet hânedir
Bir perişan bülbülüm ki konduğum güller kanar

Beste: Mehmet Yürü (Nasibin)
Güfte: ?
Makam: Uşşak
Usûl: Düyek
Form: Şarkı
Seslendiren: Hilal Yüzer

Bin hüzün çöktü yine gönlüme akşamla benim


Bin hüzün çöktü yine gönlüme akşamla benim

Bin hüzün çöktü yine gönlüme akşamla benim
Ülfetim var nice yıldan beridir gamla benim
Dönerim bekle beni sen deyiver dönme geri
Bir ümit sun ne olur kalbime bir damla benim.

Beste: Sadettin Kaynak
Güfte: Rahmi Duman
Makam: Hüzzam
Usûl: Düyek
Form: Şarkı
Seslendiren: Elif Güreşçi

Dinmiyor hiç bu akşam ne gözyaşım ne acım

 Dinmiyor hiç bu akşam ne gözyaşım ne acımDinmiyor hiç bu akşam ne gözyaşım ne acım
Bu akşam her akşamdan sana pek çok muhtâcım
Senden başka kimseye yok benim ihtiyâcım
Bu akşam her akşamdan sana pek çok muhtâcım

Beste: Ziyâ Taşkent
Güfte: Mehmet Erbulan
Makâm : Hüzzâm
Usûl: Aksak
Form: Şarkı
Seslendiren: Elif Güreşçi

Rüzgârlara kapılmış kuru yaprak misâli (Gurbet)

 Rüzgârlara kapılmış kuru yaprak misâli (Gurbet)Rüzgârlara kapılmış kuru yaprak misâli
Gözlerimden gitmiyor nazlı yârin hayâli
Gurbet gurbet gurbet yolu hasret dolu
Âh gurbet gurbet

Yalnızım bu ellerde, içim hasret doludur
Kimsesizim dertliyim, yolum gurbet yoludur
Gurbet gurbet gurbet yolu hasret dolu
Âh gurbet gurbet gurbet.

Beste: Zeki Müren
Güfte: Zeki Müren
Makâm: Hüseynî
Usûl: Semâî
Form:

Şen kuzu gibi

 Şen kuzu gibiŞen kuzu gibi, bir kuzu gibi,
Hem şen hem mahzun.
Kalbime aktın, gönlümü çaldın
Sonra bırakıp kaçtın
Onun için ağladıım
Ben aşkıma yanarım, hey

Gel dedim, gelmem dedi
Sev dedim, sevmem dedi
Aldattı kaçtı
Hayatta bir tek gül seçtim
Uçtum kendimden geçtim.
O gül beni yaraladı
Fakat benim olamadı
Mahvetti kaçtı.

Beste: Haydar Tatlıyay
Güfte: ?
Makam: Rast
Usûl: Sofyan
Form: Kanto

Zülfün görenlerin hep bahtı siyâh olurmuş


Zülfün görenlerin hep bahtı siyâh olurmuş

Zülfün görenlerin hep bahtı siyâh olurmuş
Tek zülfünü göreydim bahtım siyâh olaydı
Güçmüş vefâ yolunda Nevres murâda ermek
Ey kâşi kûy-i yâre bir başka râh olaydı.

Terennüm:
Hey yâr-i men, hey hey mîr-i men,
Hey cân-ı men sultân-ı men,
Hey hey te ne nen dir til lil lâ nâ te ne nen dir,
Bahtım siyâh olaydı (Bir başka râh olaydı)

Beste: Ali Rifat

28 Kasım 2011 Pazartesi

Gönül penceresinden ansızın bakıp geçtin


Gönül penceresinden ansızın bakıp geçtin


Gönül penceresinden ansızın bakıp geçtin
Bir yangının külünü yeniden yakıp geçtin
Madem ki son şarkının kırık bir güftesiydin
Niçin yarım bıraktın, neden bırakıp geçtin.

Ne çok sevmiştim seni ne çok hatırlar mısın
Aşiyan yollarından ses versem duyar mısın
Hâlâ beni düşünür ve hâlâ ağlar mısın
Bir bahar seli gibi dalımdan akıp geçtin.

Beste: Muzaffer

UMUT TACİRİ, GORTER

Umut tacirliğinin Almanya’dan Türkiye’ye uzanan basın gezisinin ardındaki çarpıcı gerçekler.*

ASLI ORTAKMAÇ

Bilimsel gerçekler bir yana, kanser tedavileriyle ilgili gelişmelerin önemini aslında hastalardan önce halkla ilişkiler şirketleri belirler. İşte bir strateji örneği: Kanser tedavisinde çığır açan yeni bir aşının geliştirildiği müjdesiyle öncelikle ana akım medyadan bir televizyoncu ve gazeteci aranır. Haberin, ülkede ilk kez onlarla paylaşılacağı özel bir basın toplantısı için davet edilirler. Söz konusu kliniğin gezileceği ve önemli uzmanların da hazır bulunacağı bu yurtdışı seyahatinin yol ve konaklama dahil tüm masrafları da elbette klinik tarafından ödenecektir. Manşet garantili bu yurtdışı gezisi, tabii ki pek çok gazeteci için geri çevrilemez bir tekliftir. Birkaç söyleşi ve tedavi merkezinin görülmesinin ardından “Kanserde son çare aşısı”, “Kansere aşıyla tedavi” başlıkları altında gazetecilerin seyahat izlenimleri, haber bültenlerinde ve gazetelerin ilk sayfalarında yer bulur. Haber yayılmaya başlar başlamaz, bu illet hastalıkla mücadele eden ve en küçük umut ışığıyla dünyanın öte ucuna gitmeye hazır kanser hastaları ve yakınları, tedavi olma ümidiyle kliniğin telefonlarını kilitleyerek e-posta kutularını doldurmuştur bile. Görev başarıyla tamamlanmıştır.

Birkaç gün önce ülkenin en çok okunan gazetelerinden biri ve yine çok izlenenler arasında bulunan TV kanalının haber bülteni, aynı tarihte Almanya’daki bir kanser merkezinin çok başarılı bir aşı geliştirdiğini müjdeledi. Medical Center Cologne (MCM) isimli kliniğin kurucusu Prof. Dr. Robert Gorter’den alınan bilgilere göre aşıyla her tür kanserde tamamen iyileşme sağlanabiliyordu. Yine aynı haberlerde Gorter’in, onkoloji, immünoloji ve enfeksiyon hastalıkları uzmanı olduğundan ve vücudun kendi bağışıklık sisteminin kullanıldığı bu “yeni” tedavi yöntemine kendi adını verdiğinden söz ediliyordu. Konu öyle ilgi çekti ki bugün Google’da kanser ve aşı sözcüklerini aradığınızda, yüzlerce internet sitesinin farklı başlıklarla bu haberlerden alıntı yaptığı görülüyor. Zaten ertesi gün yayınlanan haberin devamı niteliğindeki programda da klinikte çalışan Türk Doktor, Türkiye’den gelen onlarca maili göstererek muhabire teşekkürlerini sunuyordu. Belli ki pek çok hasta uygulamayı sadece televizyondan duyup, gazeteden okuyup, kiliniğe hücum etmişti. Zira tedaviyle ilgili biraz daha derinlemesine bir araştırmanın sonuçları, söz konusu haberlerde anlatılanlardan çok daha farklı: Yöntem yeni bir gelişme olmadığı gibi Gorter’in kendi çalışmalarına da dayanmıyor. Zaten Gorter onkolog bile değil, hatta sözde bilimsellikle mücadele ederek, bilimsel araştırmaların desteklenmesi için çalışmalar yapan SKEPP isimli organizasyonun başkanı Prof. Dr. Willem Betz’e göre Gorter’in “profesör” ünvanı da yok.



Ne tedavi “yeni” ne de istatistikler bilimsel bir araştırmaya dayanıyor.

Çaresizlik içinde tedavi için bir umut ışığı arayanların kafasını daha fazla karıştırmadan, son günlerde birçok kanser hastasının gündemine bomba gibi inen bu mucize aşıyla ilgili gerçekleri tek tek inceleyelim. Konuya ilişkin yabancı kaynakları tararken, Hollanda menşeili Ode isimli derginin Ekim 2006 sayısında “Kansere Karşı Aşı” başlığıyla Robert Gorter’in mucize tedavisiyle ilgili bir haber dikkatimizi çekti. Zira, 2006’da bir dergiye konu olan gelişme, 2011’de Türkiye’de “Flaş, flaş kanserde son teknoloji” başlıklarıyla veriliyor. Üstelik bahsi geçen vücut sıcaklığının yükseltilmesi (hipertermi) ve dendritik hücre tedavilerinin geçmişi çok daha öncelere dayanıyor. Kök hücre çalışmalarının başlamasıyla geliştirilen tümör aşıları arasında, bağışıklık sistemini tetiklediği düşünülen dendritik hücrelerle yapılan aşılar da bulunuyor. Türkiye de dahil dünyanın pek çok yerinde bulunan laboratuarlarda yapılan bu araştırmalar, kanser hücrelerinin yüzeylerindeki yapıların bağışıklık sistemine tanıtılması ve bağışıklık siteminin uyarılması esasına dayanıyor. Hastadan alınan kandaki kök hücreler, laboratuarda “dendritik hücre” denilen özelleşmiş hücrelere dönüştürülüyor. Bu hücreler kanser hücrelerinin yüzey yapılarına karşı duyarlı hale getirilip tekrar hastaya veriliyor. Her ne kadar ilgili manşet haberlerde “dendritic” şeklinde yazılsa da konu “dentritik hücre aşıları” başlığıyla çoktan Türk tıp literatürüne kazandırıldı bile.

Kök hücre çalışmaları Türkiye’de engelleniyorken ve hatta bu konuda süren 12 dava bulunurken, böyle bir teknolojinin “yeni” diye sunulması ve Ode dergisindeki içeriğin, geçen günlerde Türkiye’de çıkan haberlerle aynı olması bir yana, derginin yazı işlerine gönderilen bir e-posta çok daha ilginç. Kanser hastalarının eğitimi ve bilinçlendirilmesi için faaliyet gösteren bir organizasyon olan EmbodiWorks’un yöneticisi Jeannine Waltson imzalı metinde, yayınlanan haberin yanlış ve eksik bilgilerle dolu olduğu ve hastalara boş yere ümit verildiği iddia ediliyor. Kendisi de eski bir kanser hastası olan ve ABD’de konuyla ilgili pek çok muteber organizasyonda çalışmalar yürüten gazeteci Waltson’la bağlantı kurduğumuzda Gorter’le ilgili Türk medyasında bugüne kadar hiç yayınlanmayan çarpıcı bilgiler ortaya çıkıyor. Waltson, MCM’ye kadar uzanan süreci şu sözlerle anlatıyor: “Doktorum beynimdeki tümör için önerebileceği bir konvansiyonel tedavi yöntemi olmadığını söyleyince, tamamlayıcı ve deneysel tıbbi yöntemlerde çare aramaya başladım. Araştırmalar, dendritik hücre tedavisinin hastalığım için uygun olacağını gösteriyordu. Çeşitli kliniklerle görüştükten sonra Almanya’daki MCM’de tedavi olmaya karar verdim ve 2006’da ABD’den ayrılıp, 6 ay boyunca Almanya’da yaşadım.” Waltson’ın anlattıklara göre kliniğin başkanı Gorter, ileri derecede beyin tümörlü hastalarda uyguladığı dendritik hücre tedavisi yönteminin yüzde 60 oranında başarılı olduğunu ve hastaların yüzde 15’inin tamamen sağlığına kavuştığunu belirtiyor. (Türkiye’deki haberlerde de benzer oranlar veriliyor. Hatta TV haberine göre beyin tümörlerinde bu oran yüzde 50’ye ulaşmış!) Ne var ki 6 aylık tedavi sonrasında Waltson’ın beyin taramalarında herhangi bir iyileşme gözlenmiyor. Bu arada Gorter ve kilinikle ilgili araştırmalar yapan Waltson, söz konusu tedavinin kimi hastalarda başarılı olsa da çoğunlukla hiçbir işe yaramadığını öğreniyor. “Ayrıca Gorter, uygulamanın başarısıyla ilgili istatistiklerin Almanya’daki Göttingen Üniversitesi, Institute of Tumor Therapy (ITT) ve Avusturya’daki Viyana Üniversitesi işbirliğiyle yapılan bir analiz sonucunda elde edildiğini söylemişti. Ancak bu kurumlarla konuştuğumda, hiçbirinin Gorter’le çalışma yapmadığını öğrendim” diyor Waltson. Yine Waltson’ın verdiği bilgilere göre Ode dergisinde tedavisinin başarıyla sonuçlandığından bahsedilen ABD’li Joe Passini, tam da haberin yayımlandığı günlerde maalesef hastalık nedeniyle hayatını kaybetmiş.

Sözde onkolog, sözde profesör

Waltson, iyileşme ümidiyle MCM’ye giderek, onbinlerce dolar harcayıp, tedavi olamayan tek hasta değil üstelik. Sadece ABD ve Kanada’dan aynı ümitle Almanya’ya akın eden ve çaresizlikle dönen onlarca hasta daha Ode dergisine uyarı mektupları gönderiyor. Örneğin, rahim kanseri için iki yıl boyunca hiçbir tedaviden yanıt alamayan bir ABD’li hasta, Ekim 2006’da MCM’ye başvuruyor. Daha önce sağ böbreğinde kanamalar olduğunu söylemesine rağmen klinikte ona da bölgesel hipotermi tedavisi uygulanıyor ve bir hafta sonra kadın hipotermiye bağlı kanamalar nedeniyle Köln’deki hastanede ameliyat ediliyor. Ameliyatın ardından evine döndükten sonra kliniğe mektup yazarak, uyguladıkları yöntemlerle ilgili endişe ve şikayetlerini anlatıyor. Ne yazık ki hasta Ocak’ta hayatını kaybediyor.

MCM ve Gorter’le ilgili iddialar bunlarla da sınırlı değil. ABD’deki CSI’ın (Comitee for Skeptical Injuiry) Belçika’da işbirliği yaptığı kurum SKEPP de geçen günlerde Gorter’e karşı bir dava kazandı. Bilimsel dayanağı olmayan kanser tedavilerine savaş açan SKEPP uzmanlarından Prof. Dr. Willem Betz ve Luc Bonneux, kurumun internet sitesinde Gorter’in uyguladığı tedavilerin bilimdışı olduğunu ve hastalara zarar verdiğini anlatan bir makale yayımlıyorlar. Bunun üzerine Gorter tarafından bilim insanlarına karşı açılan dava, ilgili mahkemece reddediliyor ve Gorter, SKEPP’in ödediği dava masraflarını da karşılamak zorunda kalıyor. Kararın gerekçesinde, Gorter’in yöntemlerinin deneysel olduğu ve konuyla ilgili bilim insanlarının eleştirilerinin bilime dayalı ve objektif yorumlar içerdiği belirtiliyor. Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuzda Prof. Dr. Betz, Gorter’in çalışmalarını Belçika, Hollanda ve Almanya’daki onkoloji profesörleriyle değerlendirdiklerini anlatıyor. İşte gerçek uzmanların Gorter hakkındaki görüşleri: Vaad ettiği tedavi yöntemleriyle ilgili bir kanıt olmadığı gibi, açıklamaları bilimsel açıdan da değersiz. Onkolog değil. Tüm Avrupalı onkologların kayıtlı bulunduğu ESMO’da da ismi yok. Herhangi bir Amerika ya da Avrupa üniversitesinde görev alan gerçek bir profesör değil. Aslen Hollandalı olan Gorter, Hollanda kayıtlarına göre hiçbir uzmanlığı bulunmayan bir pratisyen hekim.


Zaten yakın zamanda Almanya’da profesör ünvanını kullanması da mahkemece yasaklanan Gorter’le ilgili araştırmalar sürerken bazı hasta örgütlerinin de durumdan rahatsız olduğunu öğreniyoruz. Beyin Tümörü Destek Grubu’nun yöneticilerinden Nihat Karaoğlu, organizasyonları aracılığıyla çaresizlik içindeki insanları her geçen gün yenisi çıkan sayısız umut tacirleri ve şarlatanlardan korumaya çalıştıklarından bahsediyor. “Bunun son örneği de Robert Gorter ve MCC. Bu konudan haberim bir anda bu ‘mucize’ tedaviden bahseden sayısız mesaj almam ile başladı” diye anlatıyor Karaoğlu, durumun ciddiyetini. Örgütlerindeki hastaları bilinçlendirseler de Karaoğlu’nun endişesi hiçbir sağlıklı bilgiye ulaşamadan, ümitle kliniğin kapısında kuyruk oluşturan diğer hastalar: “Robert Gorter, sanırım Türkiye’de hiç beklemediği bir ilgi gördü. Normalde 3 bin Euro’dan başlattığı sözde tedavileri Türkiye’de 60 bin Euro’ya pazarlıyor.”

Aslında MCM’nin çalışma alanı sadece Türkiye ve Almanya’yla sınırlı değil. Üstelik Hollanda’dan Mısır’a pek çok ülkede faaliyet gösteren klinikle ilgili şikayetler, dergilere gönderilen mektuplarla da bitmiyor. Hollanda Hekimler Birliği’nin yayını Medish Contact’ta yayımlanan habere bakılırsa gerçek bir onkolog ya da profesör olmayan bu hekim, şu sıralar Almanya savcılığı tarafından Mısırlı bir polis müdürünün ölümüyle ilgili yürütülen soruşturmanın şüphelilerinden. Söz konusu kayıtlara göre Mısır’daki MCM aracılığıyla Gorter’e başvuran ve siroz nedeniyle tedavi olmak isteyen hasta, MCM’ye 70 bin Euro ödemiş. Ne var ki dendritik hücre ve hipotermi tedavisi alan hasta kısa süre önce hayatını kaybetmiş. Prof. Beltz bu olay üzerine Gorter’in Kahire’deki ofisini alelacele tasfiye ettiğini söylüyor ve ekliyor: “Belki şimdi şansını İstanbul’da denemek istiyordur!”

Beltz ayrıca, Gorter’in yüklü bir serveti olduğundan bahsedip, hazırladığımız haber konusunda da bizi uyarıyor: “Güçlü avukatlar tutacak kadar zengin.” Oysa Türkiye’de mahkeme süreciyle uğraşma zahmetine girmesine bile gerek yok. Yeni bir yurtdışı seyahatini içeren basın davetini kabul edecek gazeteciler bulması hem daha kolay hem de daha etkili olur. İddialarını çok da araştırmaya gerek duymadan hemen yayımlayacak meslektaşlarımızın manşet haberleri yanında şu an okuduğunuz haber de nasıl olsa kaynar, gider.

 ASLI ORTAKMAÇ

* Haber 20 Mayıs 2011 tarihli Cumhuriyet Bilim Teknoloji dergisinde de yayımlandı.

Köprüler yaptırdım gelip geçmeye (Karam)


Köprüler yaptırdım gelip geçmeye (Karam)

Köprüler yaptırdım gelip geçmeye
Çeşmeler yaptırdım suyun içmeye karam
Kavli karar ettim alıp kaçmaya
Boşa kostaklanma kostak değilsin karam
Değilsin karam aman aman değilsin vay vay

Armudu dalında pazar eyledim
Kaşına gözüne nazar eyledim karam
Seksen şeftaliye pazar eyledim
Yanılıpta yüz almışım bilemem karam
Bilemem karam aman aman bilemem vay vay

Gözlerinden içti gönlüm neşeyi



Gözlerinden içti gönlüm neşeyiGözlerinden içti gönlüm neşeyi
Senden öğrendim gönülden sevmeyi
Sildi aşkın gözlerimden her şeyi
Senden öğrendim gönülden sevmeyi

Sen ışıksın, ben senin pervanenim
Mestinim, meftununum, dîvanenim
Ben senin gölgen değil de ya nenim
Senden öğrendim gönülden sevmeyi

Beste: Şükrü Şenozan
Güfte: Hasan Âli Yücel
Makâm: Segâh
Usûl: Müsemmen
Form: Şarkı
Seslendiren: Seda

İnan ki kimse bana senin gibi bakmadı




İnan ki kimse bana senin gibi bakmadı

İnan, inan ki kimse bana senin gibi bakmadı
Vallâhi billâhi kimse beni senin gibi yakmadı
Leylâ bile Mecnûn'da böyle iz bırakmadı
Vallâhi billâhi kimse beni senin gibi yakmadı.

Beste: Yusuf Nalkesen
Güfte: Yusuf Nalkesen
Makâm: Nihâvend
Usûl: Düyek
Form: Şarkı
Seslendiren: Ayşen Birgör

Güz gülleri


Güz gülleri



İnan ki ağlamadım
Hüzünlüyüm sadece
Gözlerimdeki nemler çiğ gibi
Yağar böyle her gece

Güz gülleri gibiyim
Hiç bahar yaşamadım
Ya sevmeyi bilmedim yıllarca
Ya sevince geç kaldım

Şimdi delicesine
Sevmek istesem bile
Sonbahar sisi çökmüş üstüme
Sevincim buruk yine

Güz gülleri gibiyim
Hiç bahar yaşamadım
Ya sevmeyi bilmedim yıllarca
Ya sevince geç kaldım.

Beste: Selim Öztaş
Güfte:

27 Kasım 2011 Pazar

GÜÇ ve CAHİLLİK ÜZERİNE

Cahil bir toplum özgür bırakılıp kendine seçim hakkı verilse bile hiçbir zaman özgür bir seçim yapamaz. Sadece seçim yaptığını zanneder. Cahil bir toplumla seçim yapmak, okuma yazma bilmeyen bir adama hangi kitabı okuyacağını sormak kadar ahmaklıktır.

Nietzsche söylemiş bu sözü.

İlk okuduğumda hiç hoşlanmadım. Bu sözlerin doğruluğuna inanmadığım için değil, ancak “seçmek” yerine ne koymak gerektiğini bilmediğimden.

O zaman cahil toplumlar adına cahil olmayanlar mı karar vermeliydi yani?

Onsekizinci yüzyılda yaşayan William Pitt Birleşik Krallık tarihinin en genç başbakanıdır. Diyor ki;

“Sınırsız güç yozlaşır”

Bir başka İngiliz, Lord Acton’un dediği daha anlaşılır;

“All power tends to corrupt and absolute power corrupts absolutely…”

Yani; “Güç yozlaşmaya eğilimlidir. Mutlak güç mutlak yozlaşma doğurur.”

Sanırım demokrasilerde “mutlak güç” o nedenle kabul edilemez. Sağlam bir demokrasi için yasama, yargı, yürütme ve medya bağımsızlığının mutlak gerekliliği bu “mutlak güç” korkusundandır. Mutlak ve kontrolsüz güç gaddardır çünkü. Demokrasinin asıl öcüsü, cahil insanların seçebilme yetersizliğinden çok yasama, yargı, yürütme ve özgür medyanın tekelleşmesidir. Yani demokrasi için en büyük tehdit “kontrolsüz ve doğası gereği adaletsiz ve gaddar olan mutlak güçtür”.

Farabi, İslam dünyasının en büyük bilim insanlarından biridir. Dokuzuncu yüzyılın bu çok önemli aydının o yıllardan günümüze ulaşan sözü ölümsüzdür…

İnsan ahlakının temeli bilgidir. Çünkü akıl, iyi ile kötüyü ancak bilgi ile ayırır.”

Yani Diyor ki Farabi; Eğer iyiyi kötüden ayıracak donanımınız, doğruyu yanlıştan ayıracak bilginiz yoksa seçimleriniz değersizdir. İslam’ın 9. yüzyıldaki bu aydınlanmacı yüzü, ahlaklı bir birey olmanın olmazsa olmaz koşulunu sunuyor.

“Bilgi sahibi olun”.

Farabi’ye göre “bilgisiz kalmak demek kötü Müslüman olmak” demektir. Bilgisiz olanların, bilgisiz bıraktırılmış bile olsalar yaptıkları seçimler ne yazık ki, değersizdir.

Doğrular ile yanlışları, kötülerle iyileri birbirinden ayıramayacak kadar bilgisiz geniş halk yığınlarının yaşadığı bir toplumda ne yapmalı?

Bilgisiz üstelik bilgiyi umursamayan, küçümseyen, sadece güce değer veren, tüm ilişkileri iktidar olabilme, iktidara yakın durabilme ve boyun eğme kültürü üzerine biçimlenmiş bir toplumda elden ne gelir?

İktidar-bilgi-cehalet çatışması denince aklıma ilk Galileo Galilei gelir.

Galileo, sadece kendisinin sahip olduğu bir bilgiyi, insanlara anlattı diye Engizisyonun hışmına uğramış, büyük acılar çekmiş, hapislerde yatmış, üç yıl boyunca haftada bir kere yedi tövbe pasajını okumak gibi gülünç cezalara çarptırılmıştır.

Engizisyonun yani o dönemdeki iktidarın derdi gerçek ile ilgili değildi elbette. İktidarın tek derdi iktidarını devam ettirmesine engel olabilecek, doğru veya yanlış olması fark etmeyen “o bilgi”yi yok saymak, göstermemek, diğer insanları korkutmak, sindirmek, “konuşursanız başınıza bu gelir” demekti. Çünkü Galileo, anlattıkları ile sahte bir “iktidarın” temellerini sarsıyordu. Kalabalık ve bilgisiz insan sürülerine “bilgi” sunuyordu.

Peki, günümüzde ne değişti?

En azından bilgisiz, eğitimsiz, bilime inançsız, bilgiden çok güce ve iktidara tapan, şu veya bu şekilde iktidarın dizi dibinde olmayı güvence sayan toplumlarda, yasama, yargı ve yürütmenin kol kola olduğu, birbirlerini denetleme fonksiyonunu tam göremediği geri kalmış ülkelerde halen hiç bir şey değişmemiştir.

Medyanın olup biteni anlatmak yerine iktidara çanak tuttuğu bu ülkelerde kendisini “aydın” diye tanımlayıp iktidardan yana yaşayan insanlar vardır. Onlar yönlendirir bilgisiz yığınları. Aydın kişilerin çoğunluğunun gerçeği arayan korkusuz muhalifler değil, “yardakçı” olduğu bu ülkelerde her şey ne yazık ki, Galileo döneminden neredeyse farksızdır.   

Çanakkale içinde aynalı çarşı


Çanakkale içinde aynalı çarşı

Çanakkale içinde aynalı çarşı
Ana ben gidiyom düşmana karşı
Of gençliğim eyvah

Çanakkale içinde bir uzun selvi
Kimimiz nişanlı kimimiz evli
Of gençliğim eyvah

Çanakkale üstünü duman bürüdü
On üçüncü fırka harbe yürüdü
Of gençliğim eyvah

Çanakkale içinde bir dolu testi
Analar babalar umudu kesti
Of gençliğim eyvah

Yöre: Kastamonu
Kaynak kişi: İhsan Ozanoğlu

Acemaşiran Longa (Haydar Tatlıyay)

 Acemaşiran Longa (Haydar Tatlıyay)
 Acemaşiran Longa
Beste: Haydar Tatlıyay
Makam: Acemaşiran
Usul:     Nim Sofyan

İcra: Bursa Devlet Korosu
Çello: Tuğberk Çelikkol
Keman: Hasan Dağ
Ud: Bülent Okan
Kanun: Savaş Özkök
Ney: Özer Yavaş

26 Kasım 2011 Cumartesi

Ghost - Alt-Ctrl-Sleep Türkçe Çeviri

Ghost
Hayalet

I'll never doubt you.
Hiçbir zaman sende şüpheye düşmeyeceğim.
I'll never doubt true love, your love.
Hiçbir zaman gerçek aşkta, senin aşkında şüpheye düşmeyeceğim.
I'm all about you.
Tamamen seninle ilgiliyim
I'm all about true love, your love.
Tamamen gerçek aşkla, senin aşkınla ilgiliyim.

And if only you were here.
Ve keşke burada olsaydın.
When the stars are all above me,

Good Times - Alt-Ctrl-Sleep Türkçe Çeviri


Good Times
İyi Zamanlar (Güzel Zamanlar)

What happened to the good times I once knew?
Bir zamanlar bildiğim o iyi zamanlarıma (güzel zamanlara ,iyi zamanlara) ne oldu?

Where are all the good times that I once knew?
Bir zamanlar tanıdığım  o iyi zamanlarım neredeler?

I hope I find those good times that I once knew.
Umarım yaşayabilirim tekrardan (bulabilirim) o iyi zamanları.

I'm stuck here

Stay - Alt-Ctrl-Sleep Türkçe Çeviri

Stay
Kal
Stay with me for always.
Hep benimle kal.
Stay, in time forever.
Zamanla sonsuza dek kal.
Stay, and I can love you.
Kal, ve seni (doyasıya) sevebileyim.

Stay with me forever.
Sonsuza dek kal benimle.
Stay, in time.. for always.
Bir süre kal ...her zaman olsun o süre.


Till The Morning Comes - Neil Young Türkçe Çeviri

Till The Morning Comes
Sabaha Kadar

I'm gonna give you till the morning comesSabaha kadar vaktin var
Till the morning comes, till the morning comes.
Sabah bir olsun , sabah bir olsun.
 
I'm only waiting till the morning comes
Sadece sabahın olmasını bekliyorum.
Till the morning comes, till the morning comes.
Sabah bir olsun , sabah bir olsun.


I'm gonna give you till the morning comes
Sabaha

Geceler yârim oldu aman aman garibem

 Geceler yârim oldu aman aman garibemGeceler yârim oldu aman aman garibem
Ağlamak kârım oldu anam anam garibem
Her dertten yıkılmazdım aman aman garibem
Sebebim zâlim oldu anam anam garibem

Bayram gelmiş neyime aman aman garibem
Kan damlar yüreğime anam anam garibem
Yaralarım sızlıyor aman aman garibem
Doktor benim neyime anam anam garibem.

Beste: Şükrü Tunar
Güfte: ?
Makam: Hicaz
Usûl: Sofyan

Artık gelecek sanma sakın geçti o günler

 Artık gelecek sanma sakın geçti o günlerArtık gelecek sanma sakın geçti o günler
Ruhumda bugün şarkımızın nağmesi inler
Şen besteler ahengini nağmenden alırken
Sızlar yine kalbim senin aşkınla derinden.

Beste: Arif Sâmi Toker
Güfte: Arif Sâmi Toker
Makam: Acem Kürdî
Usûl: Düyek - Aksak
Form: Şarkı
Seslendiren: Neşe Dursun

Bu akşam yine dertlerimle baş başa kaldım

 Bu akşam yine dertlerimle baş başa kaldımBu akşam yine dertlerimle baş başa kaldım
Sen gençliğimin katilisin çok geç anladım
Ağlayan gözlerimle eski günlere daldım
Sen gençliğimin katilisin çok geç anladım.

Beste: Suat Sayın
Güfte: ?
Makam: Kürdîli Hicazkâr
Usûl: Aksak
Form: Şarkı
Seslendiren: Nazlı KanaatNazlı Kanaat CD'si

25 Kasım 2011 Cuma

Don't Ever Let It End - Nickelback Türkçe Çeviri

Don't Ever Let It End
Bitmesine Asla İzin Verme

Don't let it end.
Bitmesine izin verme.
Don't let it end.
Bitmesine izin verme.
Don't ever let it end.
Bitmesine asla izin verme.
 
Well, I got two tickets to the game.
Ya maça iki biletim var.
It would be great if I could take you to this someday.
Bir gün seni maça götürebilirsem şahane olur.
Well, I'll walk you home when the whole things done.

Her Majesty - The Beatles Türkçe Çeviri


Her Majesty
Majesteleri
Her Majesty's a pretty nice girl,
Majesteleri oldukça hoş biri ,
but she doesn't have a lot to say Ama söyleyecek pek bir şeyi yok.
Her Majesty's a pretty nice girl
Majesteleri oldukça hoş biri,but she changes from day to day
Ama günden güne değişmekte.

I want to tell her that I love her a lot
Ona, onu ne kadar çok sevdiğimi anlatmak istiyorum.
But I gotta get a

Bahçeye indim ki asma salıncak




Bahçeye indim ki asma salıncak

Bahçeye indim ki asma salıncak
Yâr gelip yâr gelip sallanacak
Akşamdan sonra neler olacak
Yâr gelip yâr gelip sallanacak
Benim güzel yârim sallanacak

Yöre: İstanbul
Makâm: Rast
Usûl: Düyek
Form: Türkü
Seslendiren: Nusret Yılmaz
Rast Makamı Sayfasına Git

Gittin bıraktın beni gurbet ellerde




Gittin bıraktın beni gurbet ellerdeGittin bıraktın beni gurbet ellerde
Adım Mecnûn oldu gezer dillerde
Bülbül susmuş renk kalmamış seherde
Adım Mecnûn oldu gezer dillerde

Beste: Emin Ongan
Güfte: Nursen Bayrak
Makâm: Kürdîli hicazkâr
Usûl: Düyek
Form: Şarkı
Seslendiren: Hatice Urşan (İzmir Devlet Klâsik Türk Müziğ Korosu Ses Sanatçısı)

24 Kasım 2011 Perşembe

Yâ Rab kalbimin sahibi nerde

 Yâ Rab kalbimin sâhibi nerdeYâ Rab kalbimin sâhibi nerde
Aradım sordum onu her yerde
Hasreti düşürdü beni derde
Yâ Rab kalbimin sâhibi nerde

Aşkın gülleri sarardı soldu
Gözlerim yaşlarla göl gibi doldu
Gündüzüm gecem karanlık oldu
Yâ Rab kalbimin sâhibi nerde

Beste: Dramalı Hasan (Hasan Hasgüler)
Güfte: Dramalı Hasan (Hasan Hasgüler)
Makam: Nihâvend
Usûl: Düyek
Form: Şarkı
Seslendiren: Melda

Gemilerde talim var




Gemilerde tâlim var

Gemilerde tâlim var
Bahriyeli yârim var
O da gitti sefere
Ne tâlihsiz başım var

Hani benim Recebim Recebim
Sarı lira vereceğim
Almazsan karakola gideceğim

Gemi gelir yan verir
Limanlara şan verir
Benim sevgili yârim
Memlekete nam verir

Hani benim Recebim Recebim
Sarı lira vereceğim
Almazsan karakola gideceğim

Gemi gelir yan yatar
İskeleye kum atar
Güzel yârim dururken

Yemenimde hare var


Yemenimde hare var

Yemenimde hare var
Yüreğimde yare var
Ne ben öldüm kurtuldum
Ne bu derde çare var

Of aman aman amman kuş dilli
Başında yazması kandilli
Çürüttüm otuz iki mendili
Bulamadım o yarin dengini

Yemenim turalıdır
Sevdiğim buralıdır
Geçme kapım önünden
Yüreğim yaralıdır

Of aman aman amman kuş dilli
Başında yazması kandilli
Çürüttüm otuz iki mendili
Bulamadım o yarin dengini

Beste

ZEBRA RULO PASTA








MALZEMELER
5 Adet yumurta
1 su bardağı un
1 su bardağı şeker
1/2 su bardağı nışasta
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu
2 çorba kaşığı kakao
KREMASI İÇİN
1 çorba kaşığı un
1/2 litre süt
2 çorba kaşığı nışasta
5 çorba kaşığı şeker
r 1paket vanilya
1paket pınar labne
Arasına muz
YAPILIŞI
Yumurtaların sarılarını ve beyazını ayrı kaplara kırıyoruz,yumurtaların beyazını şekerle kar gibi olana kadar mikserle çırpıyoruz, teker teker yumurta sarılarını katıp çırpmaya devam ediyoruz ,kakao hariç kuru malzemeleri yumurtalı karışıma ilave ederek tahta kaşıkla karıştırıyoruz .Dikdörtken fırın tepsisine yağlı kağıt serip krema torbasına hamurun yarısını koyup verev verev aralarında boşluklar kalacak şekilde sıkıyoruz .Kalan hamurun yarısına kakaoyu ilave ederek karıştırıp krema torbasına doldurup tepsideki boşluklara sıkıyoruz 170 dereecede ısıtılmış fırında 15-20 dakika pişirip sıcakken yağlı kağıtla birlikte rulo yapıp üzerine nemli bir bez örterek soğumasını bekliyoruz.Kreması için vanilya ve margarin hariç kuru malzemeleri karıştırp 2,5 su bardağı süt ile pişiriyoruz vanilyasını katıp soğumasını bekliyoruz .Pınar labneyi mikserle krema kıvamına gelene kadar çırpıp hazırladığımız kremayı kaşık kaşık pınar labneye katıp yediriyoruz soğuyan kekimizi açıp hazırladığımız kremayı uçlarına gelmeyecek şekilde döküp uçlarına muzları dizip rulo yapıyoruz 5-6 saat dolapta bekletiyoruz .

Güller açmış bülbül olmuş bî-karar

 Güller açmış bülbül olmuş bî-kararGüller açmış bülbül olmuş bî-karar
Gel açıl gülşende ey reşk-i bahar
Cana tesir etti ye's-i intizar
Gel açıl gülşende ey reşk-i bahar

Beste: Santûri Ethem Efendi
Güfte: ?
Makam: Sultânî Yegâh
Usûl: Ağır Aksak
Form: Şarkı

Karyolamın demiri yandım Ayşem




Karyolamın demiri yandım Ayşem (Of)
Karyolamın Demiri Yandım Ayşem
O yâr benim değil mi Yandım Ayşem
(Of)
O yâr benim olmazsa Yandım Ayşem
Öldürürüm kendimi Yandım Ayşem
(Of)
Bahçelerde pirpirim Yandım Ayşem
Hasta oldum yatarım Yandım Ayşem
(Of)
Hekim doktor istemem Yandım Ayşem
Sevdiğimi getirin Yandım Ayşem.

Yöre: Çanakkale
Kaynak kişi: Saniye Can
Derleyen: Osman Özdenkçi - Emin Aldemir

Senden bana yar olmaz

 Senden bana yar olmazSenden bana yar olmaz
Olsa vefâkar olmaz

Kışa çevirme yazımı
Çalıp dinletme sazımı
Küstürüp sen al nazımı
Yaralıyam yaralı

Her ağaçta bar olmaz
Seven bahtiyar olmaz

Kışa çevirme yazımı
Çalıp dinletme sazımı
Küstürüp sen al nazımı
Yaralıyam yaralı

Yar ki yardan ayrılsın
Ağlamaktır neşesi

Kışa çevirme yazımı
Çalıp dinletme sazımı
Küstürüp sen al nazımı
Yaralıyam yaralı

Beni ey gonca-fem bülbül sıfat nâlân eden sensin

 Beni ey gonca-fem bülbül sıfat nâlân eden sensinBeni ey gonca-fem bülbül sıfat nâlân eden sensin
Hemîşe hem-dem-i sad nâle vü efgān eden sensin
N'ola senden edersem hûn-i nâ-hak-geştemi dâ'vâ
Dem-â-dem bağrımı hasretle zîrâ kān eden sensin

Beste: Hacı Sâdullah Ağa
Güfte: ?
Makam: Sûzidil
Usûl: Aksak Semâî
Seslendiren: Kâni Karaca

23 Kasım 2011 Çarşamba

Kız bahçende gül var mı



Kız bahçende gül var mıKız bahçende gül var mı
Dalında bülbül var mı
Bu akşam geleceğim
Tenhalarda yer var mı

Haydindi saray çeşmesine
Ben yandım badem ezmesine
Haydindi ata binesim geldi
Ben yandım yâri göresim geldi

Kız bahçende mor meni
Verem ettin sen beni
Nasıl verem olmayım
Eller sarıyor seni

Haydindi saray çeşmesine
Ben yandım badem ezmesine
Haydindi ata binesim geldi
Ben yandım yâri

Mahur saz semaisi (Kemençeci Nikolaki)

 Mahur saz semaisi (Kemençeci Nikolaki)Mahur Saz Semaisi
Beste: Kemençeci Nikolaki
Makam: Mahur
Usûl: Aksak Semai
İcra: Klasik Türk Sazları Beşlisi

Bulut gelir seher ile




Bulut gelir seher ileBulut gelir seher ile
Çiçek açar bahar ile
Herkes sarılmış yâr İle

Yağma yağmur
Esme bre deli rüzigar
Yârim yoldadır

Bulut gelir pâre pâre
Dördü aktır dördü kâre
Sen açtın sîneme yâre

Yağma yağmur
Esme bre deli rüzigar
Yârim yoldadır

Bulut gelir duman olur
Dağı taşı dolandırır
Âhım tutar üründürür

Yağma yağmur
Esme bre deli rüzigar
Yârim yoldadır

Yöre: Rumeli

22 Kasım 2011 Salı

Over You - Miranda Lambert Türkçe Çeviri



weather man said it's gonna snow
Hava durumunu sunan adam kar yağacağını söyledi.
by now i should be used to the cold
Şu andan itibaren soğuğa alışmalıyım.
mid-february shouldn't be so scary
Şubat ortası o kadar da korkutucu olmamalı
it was only december
Daha yeni Aralıktı.
i still remember the presents, the tree, you and me
Hala hatırlıyorum hediyeler , ağaç (noel ağacı), sen ve ben.

chorus

Hicaz Oyun Havası (Haydar Tatlıyay)

 Hicaz Oyun Havası (Haydar Tatlıyay)
Hicaz Oyun Havası
Beste: Haydar Tatlıyay
Makam: Hicaz
Usûl: Düyek
İcra: Serkan Çağrı ve Gündem Yaylı Grubu

www.serkancagri.com

Kanayan kalbimdeki son yara izi senden

 Kanayan kalbimdeki son yara izi senden
Kanayan kalbimdeki son yara izi senden
Zaman akıp gitse de duruyor silinmeden
Heder oldu uğruna adadığım yıllarım
Bir gün olsun sevgimin değeri bilinmeden.

Beste: Selâhattin Altınbaş
Güfte: Prof. Dr. Âbidin Kumbasar
Makâm: Hüzzâm
Usûl: Aksak
Form: şarkı
Seslendiren: Hasan Eylen
Keman Taksîmi: Murat Kadir Gök

Devâ bulmayacak mı kalbimdeki bu yara

 Devâ bulmayacak mı kalbimdeki bu yaraDevâ bulmayacak mı kalbimdeki bu yara
Şu çileli gönlümde şimdi her şey kapkara
Gönül vedâ ediyor tatlı hatıralara
Şu çileli gönlümde şimdi her şey kapkara

Beste: Zeki Müren
Güfte: Zeki Müren
Makam: Hüzzâm
Usûl: Düyek
Form: Şarkı
Seslendiren: Zeki Müren (Aşk Hırsızı filmi 1963)

Haberler yollasam seni çağırsam


 Haberler yollasam seni çağırsam

Haberler yollasam, seni çağırsam
Seviyorum diye çıksam bağırsam
Alsam kollarıma, sıkıca sarsam
Gönlüm çok istiyor, kolum sarmıyor

Hani bazen gönül hayâl kurar ya
Hasretten çıldırır akıl bunar ya
Seni sevdiğimi haykırmak varya
Yüreğim söylüyor, dilim varmıyor

Canımsın der miyim eğer sevmesem
Bilmiyorum artık sana ne desem
Bir ömür boyunca böyle beklesem
Ömür

Kar mı yağmış yüce dağlar başına



Kar mı yağmış yüce dağlar başınaKar mı yağmış yüce dağlar başına
Merhamet eylemez gözlerimin yaşına
Daha değmemiştim on beş yaşına

Vurdu felek kırdı kollarımı dalından
Nerelere gidem arz edeyim halimden

Şu dünyanın vefâsını görmedim
Geçti cahil ömrüm bir murada ermedim
Eller gibi dem-i devran sürmedim

Vurdu felek kırdı kollarımı dalından
Nerelere gidem arz edeyim halimden

Yöre: Kırşehir

Suda balık oynuyor



Suda balık oynuyorSuda balık oynuyor
Canim sana kaynıyor
Düştüm merhametsize
Hiç halimden bilmiyor

Leyli leyli köylü kızı
sen allar giy ben kırmızı
Yine doğdu tan yıldızı
Doğmaz olsun tan yıldızı

Suda balık yan gider
Açma yaram kan gider
Açma güzel sineni
Cahilim aklım gider

Leyli leyli köylü kızı
sen allar giy ben kırmızı
Yine doğdu tan yıldızı
Doğmaz olsun tan yıldızı

Yöre: Kırşehir

Ne müşkülmüş seni sevmek sana yâr olmak

 Ne müşkülmüş seni sevmek sana yâr olmakNe müşkülmüş seni sevmek sana yâr olmak
Dil-şâd olmak isterken perişân olmak
Revâ mıdır yâr olanın kalbi zâr olmak
Dil-şâd olmak isterken perişân olmak

Beste: Osman Nihat Akın
Güfte: ?
Makam: Sûznâk
Usûl: Curcuna
Form: Şarkı
Seslendiren: Mediha Şen Sancakoğlu

21 Kasım 2011 Pazartesi

Rûz u şeb âh eylemekten çâk-çâk oldum yeter

 Rûz u şeb âh eylemekten çâk-çâk oldum yeterRûz u şeb âh eylemekten çâk-çâk oldum yeter
Gayri insâf eyle zâlim ben helâk oldum yeter
El aman Fâzıl o şuha söyle rahmetsün bana
Âteş-i aşkıyla yandım sûzinâk oldum yeter

Beste: Küçük Mehmet Ağa
Güfte: Hüseyin Fâzıl Bey (Enderûnî)
Makam: Sûznâk
Usûl: Muhammes
Seslendirenler: Dilara Altuntaş - Murat Irkılata

Everytime - Oi Va Voi Türkçe Çeviri



Everytime 

Her Zaman



Everytime I see your face I know the love that lies and waits for me

Her zaman/yerde yüzünü görüyorum.Evet aşkı biliyorum, şu beni bekleyen yalanlar.
And every time I look at you your eyes they say the same thing back to me
Sana ve gözlerine her bakışımda onlar bana hep aynı şeyi söylüyor
And every time I look above I see and learn and know there's something waiting

Mevsimler başka başka bahar güzel yaz güzel


Mevsimler başka başka bahar güzel yaz güzel

Mevsimler başka başka bahar güzel yaz güzel
Gözlerinde sevgiler o ne tatlı naz güzel
Gönlümle ömrümü de versem sana az güzel
Gözlerinde sevgiler o ne tatlı naz güzel

Beste: Amir Ateş
Güfte: Şâdi Kurtuluş
Makam: Rast
Usûl: Düyek
Form: Şarkı
Seslendiren: Serap Kuzey
Rast Makamı Sayfasına Git

Ümitsiz bir aşka düştüm ağlarım ben hâlime

 Ümitsiz bir aşka düştüm ağlarım ben hâlime Ümitsiz bir aşka düştüm, ağlarım ben hâlime
Gönlüm kırık, bağrım yanık, hasretim ben yârime
Senden ayrı yaşasam da hayat ölümdür bana
Gönlüm kırık, bağrım yanık, hasretim ben yârime

Beste: Alâeddin Yavaşça
Güfte: Alâeddin Yavaşça
Makâm: Hicâz
Usûl: Düyek
Form: Şarkı
Seslendiren: Ayşe Taş

Neyleyim neyleyim ben böyle yâri


Neyleyim neyleyim ben böyle yâri

Neyleyim neyleyim ben böyle yâri
Ne ağlayabildim ne gülebildim
Gurbet ellerinde âh çeke çeke
Ne boyuma göre yâr bulabildim
Ne huyuma göre yâr bulabildim

Yanarım yanarım boşa yanarım
Verseler sevdiğimi güler oynarım

Elimi atmadık daller mi kaldı
Başıma gelmedik hâller mi kaldı
Gerek aleyhime gerek lehime
Beni söz etmeyen diller mi kaldı

Yanarım yanarım boşa

Saklayıp kalb-i mükedderde seni

 Saklayıp kalb-i mükedderde seniSaklayıp kalb-i mükedderde seni
Anarım âh ile her yerde seni
Bulurum neşve-i sâgârda seni
Anarım âh ile her yerde seni

Her fidanda görürüm heyetini
Her çiçekte duyarım nükhetini
Söyleyip cûlara keyfiyetini
Anarım âh ile her yerde seni

Beste: Udî İzzet Bey
Güfte: Recâizâde Mahmut Ekrem Bey
Makâm: Suzinâk
Usûl: Aksak
Form: Şarkı
Seslendiren: Aslı Pakalınlar

TENK YU

Bir hekim arkadaşımdan dinlemiştim.

Ülkemizde yabancı dil ile tıp eğitiminin başladığı yıllardan kalan bir öykü. Öğretim üyeleri, asistanlar ve öğrencilerin büyük bir hevesle İngilizce tıp eğitimi yapmaya çalıştığı yıllardan.

O dönemlerde İngilizce eğitim isteklendirmesi öylesine yüksekmiş ki, hekimler hasta başında bile İngilizce konuşur, tartışır olmuşlar.

Bir gün böyle hasta değerlendirmelerinden birinde profesörler, doçentler, araştırma görevlileri, öğrenciler hastanın başına toplanmış İngilizce olarak hastayı ve hastalığını tartışmaya başlamışlar.

Hasta bildiğiniz kendi halinde bir vatandaş…

Büyük bir panik halinde, kendisi hakkında konuşulduğunun farkında ama söylenenlerin tek kelimesini anlamadan başına çöreklenen beyaz önlüklü kalabalığı izliyormuş.

Nihayet tartışma sona ermiş, hastaya tek kelime açıklama yapmadan hastayla ilgili bir takım tıbbi kararlar alınmış ve grup hastaya tek söz etmeden koğuşu terk etmiş. Grubun sonundaki en kıdemsiz araştırma görevlisi hekim, adamcağızın perişan haline acımış, çıkarken adama eğilip, Türkçe olarak “geçmiş olsun amca” demiş…

Hastanın yanıtı beni çok güldürmüştü.

Tenk yu”…

Son günlerde yurt dışından hekim tartışması başlayalı beri bu hikâyeyi anımsayıp gülümsüyorum.

Uzun yıllar yabancı dilde tıp eğitimi olmaz diye yazdım ben.

Tıp eğitimi sırasında kendi diline yabancılaşan bir hekimin meslek yaşantısında hastalar ile olan ilişkisinde de zorluklar yaşayacağını düşünüyordum çünkü.

Lise eğitimini tamamlayıp tıp fakültesine başlayan, zaten tamamen yabancısı olduğu bir teknik disiplinin Latince ağırlıklı terminolojisini anlamaya ve öğrenmeye çalışan bir gencin bunu yaparken ana dili dışında bir dil kullanmak zorunda olduğunu düşünün.

Buna bir de öğretim üyelerinin kendi ana dilleri dışında bir dil ile eğitim yapmaya çalıştığını ekleyin.

Bu işin zorluğunu daha iyi anlarsınız.

Eski TÜBA (Türkiye Bilimler Akademisi) bilim dili olarak Türkçe konusuna büyük önem verirdi. TÜBA’nın 2003 yılında Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nde düzenlediği “Türkçe Tıp Terimleri Çalıştayı”, akademinin Türkçenin bilim dili olması çabalarına iyi bir örnek oluşturur. Nitekim Akademi bu çalıştayın ardından “Hekimlik ve Türkçe” isimli önemli bir kitap yayımlamıştı.

Geçmişteki bu tür çabalar büyük ölçüde başarısızlığa uğradı. Türkçe bir bilim dili olarak bilim insanlarımızın diline tam olarak yerleşemedi.

Kimilerine göre bu tür çabalar ilk baştan başarısızlığa mahkûmdu.

Prof Dr İclal Ergenç’in sözleri bu tartışmanın belki de en kritik noktasıydı.

Hiçbir dil dizgesi, doğasından bilim dili değildir. Bir dilin bilim dili olmasının ön koşulu o dilin konuşulduğu toplumda bilim üretiminin var olmasıdır. “

Peki, bugün bilim üretecek olan üniversitelerde neler oluyor?

Tıp Fakültelerinin kürsüleri boşalıyor, hekimler kaçıyorlar üniversitelerden…

Hekimlerimizi “Türkçe” eğitelim derken, yabancı hekimler geliyor Türkiye’ye, dillerinden tam anlamadıkları, anlayamayacakları bizim insanlarımızı tedavi etmeye…

“Hekimlik ve Türkçe” kitabını basan TÜBA’nın yerinde yeller esiyor…

Melih Cevdet Anday diyor ki, “Bir yabancı dille elde edilen bilgi anadile mal edilmedikçe, o dilin konuşulduğu ülkede gerçek bir ilerleme, bir kalkınma gerçekleştirilemez.

Onun uyarısını dinler miyiz acaba, önemser miyiz, çabalar mıyız bir şeyleri değiştirmeye?

Belki de en güvenlisi hiçbir şey yapmamak aslında ve hatta şöyle demeliyiz belki olup bitenlere?

“Tenk yu”

Yesterday's Mistakes - Oi Va Voi Türkçe Çeviri


 Yesterday's Mistakes

 Dünün Hataları (Geçmişin Hataları)


Don't need another resolution

Bir başka kesin karara ihtiyacım yok.*

To feel as though I'm going somewhere, somewhere.
Bir yere,  bir yere gidiyor gibi hissetmem için.
 

You said you needed me,

Bana ihtiyacın olduğunu söyledin,
Or at least that's what I thought.

Ya da en azından bu benim düşündüğümdü.
At times the memories

Bazen

Aşkı seninle tattı hicrânla yandı gönül

 Aşkı seninle tattı, hicrânla yandı gönülAşkı seninle tattı, hicrânla yandı gönül
Evvel coştu taştı da şimdi uslandı gönül
Cevri safâya kattı, hâyli aldandı gönül
Evvel coştu taştı da şimdi uslandı gönül.

Beste: Fehmi Tokay
Güfte: Melâhat Akan
Makâm: Hicâz
Usûl: Düyek
Seslendiren: Afife Edipoğlu

Ellere uzaktan bak bana yakın gel

 Ellere uzaktan bak bana yakın gelEllere uzaktan bak bana yakın gel
Göğsüne menekşeler güller takın gel
Kalbimin üstüne yat cana yakın gel
Göğsüne menekşeler güller takın gel.

Beste: Osman Nihat Akın
Güfte: Kemâl Şâkir Yakar
Makam: Sûznâk
Usûl: Aksak
Form: Şarkı
Seslendiren: Sefer Karabük

When We Stand Together - Nickelback Türkçe Çeviri


When We Stand Together

Bir Arada Oldukça.



One more depending on a prayer

Bir duaya daha muhtacız

And we all look away

Ve hepimiz önümüze* bakıyoruz

People pretending everywhere

İnsanlar her yerde -miş gibi yapıyor.

It’s just another day

Bu da klasik** bir şey




There’s bullets flying through the air

Orada mermiler havada uçuşuyor.

And they still carry on

Ve onlar hala devam

Bunca cevrinle gönül ülkesi virâne olur


Bunca cevrinle gönül ülkesi virâne olur

Bunca cevrinle gönül ülkesi virâne olur
Aşıkın can verecek sevdiği bir tane olur
Çok mudur istediğim lutfediversen ne olur
O karanfil dudağından bana bir buse gülüm.

Beste: Emin Ongan
Güfte: Muzaffer Akalın
Makam: Kürdîli Hicazkâr
Usûl: Aksak
Form: Şarkı
Seslendiren: Neşe Dursun

20 Kasım 2011 Pazar

Hititlerden Önce Anadolu - Kayıp Hatti-Asur Kenti Puruşanda

Hititlerden Önce Anadolu - Kayıp Hatti-Asur Kenti Puruşanda

Leziz elmalarıyla ünlü Niğde'den Ankara'ya dönerken sarı tabelaları izleyerek Acemhöyük köyüne gittik. İran'dan göçerek yerleşen halkı nedeniyle Acemhöyük adı verilmiş. Höyükte ve kazı alanında gezinirken tepede Hasandağı'na karşı bir yapının kalıntılara rastladık. Tuğlaları yanmış, üzerine ahşap malzemenin izi çıkmış bu yapı ne olabilir? Acaba mübadele öncesi mi? Burada ne olmuş? Bir yangın mı geçirmiş? Bu nasıl bir yangındır ki tuğlaları eritmiş diye düşünerek gezinirken öğrendim ki yapının tarihi çok daha öncelere, Roma öncesine, hatta Hitit öncesine, Hattiler çağına gider... Bu Hatti ülkesinde bir Asur ticaret kolonisi sarayıdır. Evet, muhteşem Hasandağı manzaralı sarayı yerle yeksan eden bir yangın olmuştur. Kerpiç toprak tuğlalaşmış, hatta erimiş, seramikleşmiş, yer yer camlaşmıştır. Kimdir bu insanlar? Ne olmuştur burada? Günümüzden 4000-5000 yıl önce? Bu saray neden böyle camlaşacak kadar yanmıştır?

Anadolu'da Asur Ticaret Kolonileri Çağı - Acemhöyük Kayıp Hatti-Asur Kenti Puruşanda mı?
"Sarayın üstünü kapatın başka bir şey istemem!..." Prof. Dr. Nimet Özgüç
Bu dönemin başlangıcı aynı zamanda Anadolu’da yazılı tarihin ve Orta Tunç Çağı’nın başlangıcıdır. Hz. İsa'nın doğumundan 1960 yıl önce Kuzey Mezopotamya’daki Eski Asur Devleti, Anadolu ile gelişmiş bir ticaret sistemi kurmuştu. Bu dönemde Anadolu’da büyük grubunu Geç Hattiler’in oluşturduğu feodal şehir krallıkları egemendi. Akkad Çağı’ndan beri Anadolu’nun zenginliğini bilen Mezopotamyalılar Asur’un öncülüğünde Kuzey komşuları ile geniş ve sistemli ticari ilişkiye girmişlerdi. Beraberlerinde Anadolu’ya yabancı olan dillerini, çivi yazılarını ve silindir mühür geleneğini getirmişlerdi. Böylece, Anadolu Hz. İsa'nın doğumundan 1950 yıl önceden itibaren yazılı tarih çağlarına girmiş oldu. Tüccarlar gidiş ve gelişlerinde ulaşım aracı olarak eşek kervanları kullanıyorlardı. Anadolu’ya gelirken kullandıkları yol; Diyarbakır, Malatya, Urfa, Maraş veya Adana - Toros kapıları idi. Ticaretin temelini Asur’dan Anadolu’ya getirilen kalay, keçi kılı, dokuma ürünleri, elbise kumaşı, süs eşyası, bazı kokular karşılığında satın alınan altın, gümüş eşya oluşturuyordu. Politik veya askeri amaçları olmayan bu tüccarlar yaptıkları iş karşılığında kira ve vergi verdikleri için, Anadolu beylerinden iş yerlerinin, mallarının ve yollarının korunma hakkını elde etmişlerdi. Anadolu beylerinin oturduğu şehirlerin dışındaki pazar mahallelerine yerleşen tüccarların, sayıları yirmiye yakın pazarları “karum” vardı. Bunların başında merkez pazar olan Kültepe’de aşağı şehirde kurulmuş Kaniş Karum’u gelmekteydi. Anadolu Karumlarının hepsi Kaniş Karum’una, o da Asur’a bağlı idi.

Acemhöyük Mührü

Ticaret yapmak amacı ile Anadolu’ya gelen Asurlu tüccarlar Karum’da yerli halk ile birlikte yaşamışlardı. Yapılan kazılarda açığa çıkarılan tüccarlara ait evlerdeki arşivlerde bulunan çivi yazılı tabletlerin büyük bir kısmı Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesinde korunmaktadır. Kültepe dışında kazısı yapılan birkaç Koloni Çağı şehrinde de bu tür yazılı belgeler bulunmuştur. Tabletlerin çoğu dikdörtgen biçiminde olan kil parçalarının üzerine, özel yontulmuş kalemlerle çiviye benzer işaret yapılarak, Eski Asur dilinde yazılmış olup, zarflarının üstüne de bir kısım yazı ile birlikte mühürler basıldıktan sonra pişirilerek tamamlanmış, çoğu alışveriş ve ticaret merkezinin yönetimi ile ilgili belgelerdir. Bunlar arasında tüccarlara özel, sosyal içerikli olanlar da vardır.

Kapadokya tabletleri olarak adlandırılan eski Asurca yazılmış metinlerden, tacirlerin geliş yolları üzerindeki beylere %10 yol geçiş parası verdikleri, borçlu halktan %30 oranında faiz aldıkları, Anadolu krallarına sattıkları mal üzerinden %5 vergi verdikleri anlaşılmaktadır. Yine bu tabletlerde Asurlu tacirlerin Anadolulu kadınlarla evlendikleri, nikah sözleşmelerinde Anadolulu kadınların haklarını koruyacak maddeler bulunduğu görülmektedir.

Koloni Çağında çömlekçi çarkı yaygınlaşmış, yazılı tarih başlamış ve Hititler tarih sahnesine çıkmışlardır. Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesindeki Koloni Çağı eserleri arasında, üzerinde Kaniş Kralı Anitta’nın adı çivi yazısı ile yazılı olan tunç hançeri, Hititçe adı Kubaba olan bereket tanrıçasının fildişi, fayans, kurşun ve pişmiş toprak örnekleri de yer alır. Bu son örneklerde Eski Hitit Sanatı’nın doğuşu görülür. Genelde dönemin sanatı Eski Tunç Çağı’ndan, Hattili sanat üslubu ile Mezopotamya etkisi ve Hititler’in kendi görüşlerinin karışmasından doğmuştur. Bu özellik Kültepe, Acemhöyük, Alişar ve Boğazköy’de bulunmuş Koloni Çağı’nın çeşitli mühür üsluplarından izlenebilir. Anadolu Grubu olarak adlandırılan mühürler ve baskıları üzerinde görülen figürler, onların Anadolu kökenli olduklarını göstermektedir.

Bu çağın sanatı mühürler, heykelcikler, kalıba dökülmüş kurşun tanrı ve tanrı ailesi figürinleri ve törensel içki kapları ile temsil edilmiştir. Kurşun figürinlerdeki tanrıların kıyafetleri, silahları, başlıkları, stil özellikleri Hitit tanrılarıyla karşılaştırıldıklarında, tanrıların başlık biçimi, boynuzları, silahları, kemer ve kısa etekleri Hitit sanatının tanıdığımız özellikleridir. Ritonlar ise aslan, antilop, domuz, kartal, kedi, çarık ve salyangoz gibi çeşitli biçimlerde yapılmışlardır. Ayrıca formlarını Eski Tunç Çağı’ndan alan ve bu çağda en güzel örnekleri vermiş olan, parlak, metal görünümlü gaga ağızlı testiler, çaydanlıklar, çok kulplu iri meyvelikler yer alır. Çağın boya ile bezekli seramiklerini krem zemin üzerine siyah, kahverengi ve kırmızı geometrik şekillerle süslenmiş örneklerde görebiliriz.

Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesinde eserleri eserleri bulunan Koloni Çağı Anadolu şehirleri; Kültepe (Kaniş ve Karumu), Acemhöyük, Alişar ve Boğazköy’dür. Bunların arasında şehircilik, mimari ve küçük eser çeşitliliği bakımından büyük benzerlikler bulunmaktadır. Bu merkezlerde bulunmuş ve çağın sanatını temsil eden diğer kıymetli malzemeden yapılmış küçük eserler ise mezarlarda veya evlerde bulunmuş olan altın eşya ve takılar, tunç aletler, fildişi, obsidiyen, kaya kristalinden vazo ve heykelciklerdir. Fildişi eserler Anadolu arkeolojisinde bu çağdan başlayarak tanınmaktadırlar. Acemhöyük ve Kültepe’de kazılarla açığa çıkarılan fildişi eserler buna en güzel örnektir.

Diz çöksem önünde ah niyaz etsem









Diz çöksem önünde ah niyaz etsem

Diz çöksem önünde ah niyaz etsem
Yâr koynun açıp gel der mi ki bilmem
Aguşuna düşsem ah gözyaşı döksem
Yâr rahmedip de gel der mi ki bilmem

Desem ki bu kadar neden yakarsın
Gönlüm senindir sen neden kaçarsın
Güzelsin, meleksin ah lâkin susarsın
Gel artık gel bana, gel der mi ki bilmem
Beste: Avni Anıl
Güfte: Orhan Arıtan
Makam: Nihavend
Usûl: Semai
Form:

Ne olur akşamları gelsen otursan yanıbaşıma

 Ne olur akşamları gelsen otursan yanıbaşıma Ne olur akşamları gelsen
Otursan yanıbaşıma
Dinlesen hiç bitmeyen maceramı
Ağladığımı yalnız sen görsen

Sen dokunsan gözyaşlarıma dudaklarınla
Herşey geçer üzülme desen
Sonra sevgiyle bakıp yüzüme
Yorgunsun hadi yat desen

Ne olur biraz unutsan kendini
Biraz sevsen.

Beste: Avni Anıl
Güfte: Turhan Oğuzbaş
Makâm: Kürdîli Hicazkâr
Usûl: Düyek
Form:

19 Kasım 2011 Cumartesi

ARKADAŞLAR DUALARINIZ VE GÜZEL DİLEKLERİNİZ İLE BANA MORAL VERDİNİZ ALLAH KİMSEYE DERMANSIZ DERT VERMESİN ÇOK TEŞEKKÜR EDİYORUM SAĞLIKLI VE EN GÜZEL GÜNLER SİZLERİN OLSUN HEPİNİZİ SEVGİYLE KUCAKLIYORUM

YEĞENİMİN KIZINA ÖRDÜĞÜM KISA KOLLU HIRKA
Resim yazısı ekle

Kaçsam bırakıp senden uzak yollara gitsem




Kaçsam bırakıp senden uzak yollara gitsemKaçsam bırakıp senden uzak yollara gitsem
Kalbim yanıyor ismini her kimden işitsem
Derdinle ufuklarda sönen gün gibi bitsem
Kalbim yanıyor ismini her kimden işitsem

Gönlüm o kadar aşkınla yanmış ki ezelden
Bir lâhza unutmak seni bak gelmiyor elden
N'olurdu ölüm zehrini içseydim elinden
Kalbim yanıyor ismini her kimden işitsem

Beste: Mehveş Hanım
Güfte

Âşıklarının hâline ey mâh acımazsın

 Âşıklarının hâline ey mâh acımazsınÂşıklarının hâline ey mâh acımazsın
Yanar yıkılır derd ile hergâh acımazsın
Düşmez bu senin şânına ey âfet-i cânım
Ölsem senin aşkınla bey ey (âh) mâh acımazsın

Terennüm:
Yâr yâr ter dil li te nen
Ter dil li te nen
Ter dil li te nen
Na te ne dir ney vay cânım

Beste: Hacı Fâik Bey
Güfte: ?
Makam: Hicaz
Usûl: Aksak Semai
Seslendiren: Tahir Engin İçöz
Ney

Bülbül ne gezersin Çukurova'da

 Bülbül ne gezersin Çukurova'daBülbül ne gezersin Çukurova'da
Belki eşin gelir bulmaz yuvada
Kendim gurbet ilde gönlüm sılada
Ötme garip bülbül gönül şen değil

Bülbülün vatanı bahçeler bağlar
Garibin vatanı kahveler hanlar
Sılada sevdiğim âh çekip ağlar
Ötme garip bülbül gönül şen değil

Yöre: Çukurova
Makam: Hicaz
Usûl: Serbest
Form: Uzun Hava
Seslendiren: Handan Kara

Gönlüm seher yeli gibi




Gönlüm seher yeli gibi daldan dala essem diyor


Gönlüm seher yeli gibi
Daldan dala essem diyor
Coşsam bahar seli gibi
Setler yıkıp geçsem diyor

Hazân vakti erişmeden
Ecel gelip yetişmeden
O çeşmeden bu çeşmeden
Kana kana içsem diyor

Gönlüm seher yeli gibi
Daldan dala essem diyor
Coşsam bahar seli gibi
Setler yıkıp geçsem diyor

Bugün gördüm iki civân
Dizimde kalmadı dermân
Biri candır biri

18 Kasım 2011 Cuma

Savaş Pilotu Olmayana Kız Verilmez Bizim Oralarda



Savaş pilotları Astronotluktan sonra hayalimdeki ikinci mesleği icra eden kimseler olduları için her daim kıskandığım kimselerdir. Gerçi astronotluk kadar uzak bana ama işte umut. Çocukken o hava aldıkları hortumdan su içerler zannederdim o derece bilgisizim bunlar hakkında öte yandan çok karizmatik bir meslek bence mesela bir barda oturuyorsunuz bir hatunkişi geliyor muhabbet açılıyor hemen soruyor hatun öğrencimisiieen diye sizde yapıştırıyorsunuz savaş pilotuyum diye.

Aslında şimdi düşündümde kız olsam bir herif bana barda savaş pilotuyum dese hadi len derim. inanılası bir meslek değil o kötülüğü var, jonglör değilsin ki iki bardak alıp çevir ispatla mesleğini, savaş pilotu olduğunu nasıl ispatlayabilir insan ha bir kimliği falan vardır ne bileyim savaş pilotları locası üye kimlik kartı vardır onu gösterirsin olur biter. Ama gene yemem ben olm ne abazanlar var kız etkilemek için uçak satın alır barın önüne çeker motorunu öttürür hava atar.

Öte yandan astronotluk öyle mi? Efendi adamlar astronotlar bak buzz aldrin e bak diğerine (diğerinin ismini unuttum al bundy diyesim geldi) Astronot adam uzayına gider gelir hiç öyle karizma derdinde değil.


Nasıl Astronot Olunur?

Sevinçten çılgın atıyorsunuz değil mi? Nasıl astronot olacağınızı anlatacağım çünkü kolaydır aslında 10 adımda anadolu rock tadında birşeydir;

İlk olarak sitıv jabs gibi okulu bırakın (ki o konuya değineceğim bilahare bir yazıda)

Ardından zıplayın

Olmuyor değil mi? Astronot olamadık zıplayınca.

Demek ki neymiş astronotluk zıplamayla olsaydı uzayda viuu viuu diye gezen kangurular olurdu. Oyuzden bırakın astronotlugu eczacı olun, işletmeci olun ha bir de gümrükçü olun çok para varmış.

Seven ne yapmaz


Seven ne yapmaz

Bana kollarını uzatsan biraz
Sana kul olurum seven ne yapmaz
Gel öldür bu ömür böyle tükensin
Sana bin can feda seven ne yapmaz

Bu gönül ugruna neye katlanmaz
Öl desen ölürüm seven ne yapmaz
Gel öldür bu ömür böyle tükensin
Sana bin can feda seven ne yapmaz

Beste: Teoman Alpay
Güfte: Sadık Şendil
Makam: Kürdî
Usûl: Semai
Form: Şarkı
Seslendiren: Esin Engin (Seven ne yapmaz

17 Kasım 2011 Perşembe

Bugün ben 40 oldum...




"İnsan kırkında kırkayak gibi olurmuş.Neresinden kesilirse kesilsin ,yürümeye devam ediyormuş"


Ben bugün kırk yaşına basan ,bir kırkayak oldum.Çocukken parmak hesabı yapıp, ooo kırk yaşına daha çok var derdim.Şimdi geldim o çook var dediğim yaşa.Ne yalan söyleyim biraz farklı hissediyorum.Acaba üçlere elveda dediğim için mi ,yoksa yeni yaşımın aslında o kadar da kötü bir yaş olmadığı için mi ,yoksa gerçekten değiştiğim için mi bilemedimSadece farklı hissetmiyorum ,aslında ben dünden daha farklıyım.Daha olgunum mesela,daha kendini bilen,daha mantıklı,daha oturaklı,daha güzel ,daha iyi bir anne ,daha iyi bir eş,daha sadık bir dost.Büyümek bazen güzeldir.Her yaş insana farklı tecrübeler katıyor.Yaşıycaz ve göreceğiz.Sayılı nefeslerimizi verene kadar.



Sevdim seni kırk yaş.Hoş geldin !!!


Uzun ara verdim buralara.Aslında bir sebebi de yok.Sadece uğramadım.Çook gezdim bu yaz,çok güzel günler geçirdim ve hiç birşey üretmedim.Sanırım tembelliğe ara vermenin zamanı geldi(en son orda kalmışım).Bilmem beni hatırlayan var mı ???Devam edilir mi bunca aradan sonra bilemiyorum.Neyse burdayım işte :))))

Acemkürdi Peşrev

 Acemkürdi Peşrev (Muallim İsmail Hakkı Bey)Acemkürdi Peşrev
Beste:  Muallim İsmail Hakkı Bey
Makam: Acemkürdi
Usûl: Fahte
İcra edenler: Sami Büyüköztekir (Tanbur), Tolga Akşit (Klarnet), Hakkı Balamir (Klavye)

Ey sabâh-ı hüsn ü ânın âfitâb-ı enveri

 Ey sabâh-ı hüsn ü ânın âfitâb-ı enveriEy sabâh-ı hüsn ü ânın âfitâb-ı enveri
Ey zarâfet bağının şen bülbülü nâzik teri
Yokken asla gönlümün kalb-i lâtîfinde yeri
Ben bu hâlimle ne sevdim sen gibi bir dilberi

Beste: Leylâ Saz
Güfte: ?
Makam: Hüzzam
Usûl: Ağır Aksak
Form: Şarkı
Seslendiren: Güler Basu Şen

Özlediğim şarkısın kulaklarımda


Özlediğim şarkısın kulaklarımda

Özlediğim şarkısın kulaklarımda
Adın binbir nağmedir dudaklarımda
Belki de özleyip bir gün gelirsin diye
Bekliyorum bıkmadan sokaklarında

Dön artık, benimle kal, bir daha gitme
Ömrümün şarkısısın, ne olur bitme

Dileğimsin sen benim duâlarımda
Yaşıyorsun dâimâ rûyâlarımda
Pişmân olur da bir gün dönersin diye
Bekliyorum bıkmadan sokaklarında

Dön artık, benimle

İstanbul'da Boğaziçinde Bir Garip Orhan Veli

 İstanbul'da Boğaziçinde Bir Garip Orhan Veli İstanbul'da Boğaziçi'nde
Bir garip Orhan Veli'yim
Veli'nin oğluyum
Târifsiz kederler içindeyim.
Urumeli hisarına oturmuşum
Oturmuş da bir türkü tutturmuşum
İstanbul'un mermer taşları
Başıma da konuyor martı kuşları
Gözlerimden boşanır hicrân yaşları
Edâlım, Senin yüzünden bu hâlim
İstanbul'un orta yeri sinema
Garipliğim, mahzunluğum duyurmayın anama

Beni kahreder bu kaçışların

 Beni kahreder bu kaçışlarınBeni kahreder bu kaçışların
Ele yâr olur, beni el eder
Bir alev misâli bakışların
Kor olur yakar, beni kül eder

Dudağında nazdı gülüşlerin
Kelebek gibi süzülüşlerin
Kırılıp hele bükülüşlerin
Sana bir ömür beni kul eder.

Beste: Alâeddin Yavaşça
Güfte: Vâhit Özaydın
Makâm: Hicâz
Usûl: Curcuna
Form: Şarkı
Seslendiren: İnci Yaman

Kalbimin sahibisin

 Kalbimin sahibisinYanık bağrıma esen
Aşk rüzgarı gibisin
İnanki sevgilim Sen
Kalbimin kalbimin sahibisin

Bende hülya Gibisin
Pembe rüya gibisin
Kara sevda gibisin
Ah kalbimin sahibisin

Duasın ellerimde
Vefasın gözlerimde
Işıklı sabahlar var
Kalbimde kalbimde
Kalbimdeki yerinde

Bende hülya Gibisin
Pembe rüya gibisin
Kara sevda gibisin
Ah kalbimin sahibisin

Gönlümde dileksin sen
Nazlı

Rûhumda neşe hayâle daldım




Rûhumda neşe hayâle daldımRûhumda neşe hayâle daldım
Gel sevgili gel bir ömre bedel
Gönlüm ister görmek seni
Aşkım şaheser

Sevişirdik gündüz gece tenhalarda biz gizlice
Başın göğsümde yatarken okşardım nice
Gel sevgili gel bir ömre bedel
Gönlüm ister görmek seni
Aşkım şaheser.

Beste: Neveser Kökdeş
Güfte: Neveser Kökdeş
Makâm: Hicazkâr
Usûl: Curcuna
Form: Şarkı
Sslendiren: Seda Gökkadar

Vur Pençe-i Âlî'deki şemşîr aşkına



Vur Pençe-i Âlî'deki şemşîr aşkına (İstanbul'u fetheden yeniçeriye gazel) Vur Pençe-i Âlî'deki şemşîr aşkına
Gülbang-ı âsmânı tutan pîr aşkına

Ey leşker-i müfettihü'l-ebvâb vur bugün
Feth-i mübîni zâmin o tebşîr aşkına

Vur deyr-i küfrün üstüne rekz-i hilâl içün
Gelmiş bu şehsüvâr-i cihângîr aşkına

Düşsün çelengi Rûm'un, eğilsün ser-i Firenk
Vur Türk'ü gönderen yed-i takdîr aşkına

Son

16 Kasım 2011 Çarşamba

Bakışların derin derin (Çapkın)

 Bakışların derin derin (Çapkın)Bakışların derin derin
O siyah gözlerin
Aşkım senin her yerin
Hele kirpiklerin

Hayatım kanlı benim
Aşkla inleyenim
Bağrımdan akıyorken kan
Gel kalbime dolan

Uzun saçlarımda sırma dolansın
Dudaklarım artık busene kansın
Saadetimizi herkes kıskansın
İlk olup kalbime sen son akansın

Gözlerine kalbim muhafaza olsun
İçi de aşkınla sevginle dolsun
Sana doymak için

Çiçekten nağmeden bir deste bağlar


Çiçekten nağmeden bir deste bağlar

Çiçekten nağmeden bir deste bağlar
Elinden güfte ağlar beste ağlar
Bütün aşkım yanık bir sazla çağlar
Elinden güfte ağlar beste ağlar

Beste: Sadettin Kaynak
Güfte: Fuat Hulusi Demirelli
Makam: Bestenigar
Usûl: Curcuna
Form: Şarkı
Seslendiren: Münir Nurettin Selçuk

Rast Peşrev (Refik Fersan)


Rast Peşrev (Refik Fersan)

Rast Peşrev
Beste: Refik Fersan
Makam: Rast
Usûl: Hafif
Rast Makamı Sayfasına Git

15 Kasım 2011 Salı

Bütün meyhaneler benim olsun (Sarhoş)

 Bütün meyhaneler benim olsun (Sarhoş)Bütün meyhaneler benim olsun
Benim olsun şişeler
Gözünden akan yaşı
Mey diye içiyorum
Sen diye içiyorum

Kan ağlıyor içim içiyorum
Çakmak çakmak gözlerim
Dost düşman fark edemem
Çılgın sarhoş gibiyim
Bir kandil gibiyim

Beste: İsmet Nedim Saatçi
Güfte: Suphi Kaner
Makam: Uşşak
Usûl: Düyek
Form: Şarkı
Seslendiren: Zeki Müren

Kalmadı bende ne arzu ne gönül

 Kalmadı bende ne arzu ne gönülKalmadı bende ne arzu ne gönül
Kime aldanmadı divâne gönül
Yandı hep boş yere pervâne gönül
Kime aldanmadı divâne gönül

Ne çiçek kokladım âlemde ne gül
Takmadım göğsüme tek bir sümbül
Şakradıkça yuvasında bülbül
Neye aldanmadı divâne gönül

Beste: Selâhattin Pınar
Güfte: Hüseyin Suat Yalçın
Makam: Hicâz
Usûl: Aksak
Seslendiren: Ayşe Taş

Dün gece ye's ile kendimden geçtim

 Dün gece ye's ile kendimden geçtimDün gece ye's ile kendimden geçtim
Teselli aradım meyhânelerde
Baht-ı dûn elinden bir dolu içtim
O neş'e kalmamış peymânelerde

Her neye dokunsam zâhm-ı rikkât var
Her ne yana baksam reng-i firkât var
Çalkanır ağlar bir âh-ı hasret var
Sularla çağlayan terânelerde

Bilmedim kim oldu bu hâle sebeb
Ağlarım ümidim hebâ oldu hep
Bendeki sûzidil varmıdır acep
Tutuşup

Bekledim yıllarca lakin gelmedin ey nazlı yâr

 Bekledim yıllarca lakin, gelmedin ey nazlı yârBekledim yıllarca lakin, gelmedin ey nazlı yâr
Sende Leylâ, bende Mecnun olmak istidâdı var
Gelmesin eyyam ı hârın, bitmesin artık bahar
Sende Leylâ, bende Mecnun olmak istidâdı var

Beste: Râkım Elkutlu
Güfte: Hüseyin Mayadağ
Makam: Hüzzam
Usûl: Ağır Aksak
Form: Şarkı
Seslendiren: Mehmet Kemiksiz

Bekledim gelecektin ömre bedel ân gibi



Bekledim gelecektin ömre bedel ân gibiBekledim gelecektin ömre bedel ân gibi
Eridim için için eriyen zamân gibi
Aldatmak belki tatlı lâkin aldanmak acı
Eridim için için eriyen zamân gibi

Beste: Azmi Tuğrul
Güfte: Osman Dokuzoğuz
Makâm: Hüzzâm
Usûl: Düyek
Form: Şarkı
Seslendiren: Elif Güreşçi

Ay öperken suların göğsünü sahilde yıkan

 Ay öperken suların göğsünü sahilde yıkanAy öperken suların göğsünü, sahilde yıkan
İnleyen dalgaların haline bak da, beni an!..
Ne kadar sevmese gönlün, bana sendin acıyan
Hıçkıran dalgaların haline bak da, beni an!..

Beste: Şükrü Tunar
Güfte: Mustafa Nafiz ırmak
Makam: Hüzzam
Usûl: Curcuna
Form: Şarkı
Seslendiren: Meltem Yamak

Arabaya taş koydum





Arabaya taş koydumArabaya taş koydum civanım
Ben bu yola baş koydum civanım
Seni gelecek diye civanım
Bir yanımı boş koydum civanım

Kekliğim vak vak ufak ufak ufak bas
Aç kolların sar boynuma ister öldür ister as

Arabası dört teker civanım
Beyoğlu'na kum çeker hanımım
Beyoğlu'nun kızları civanım
İşmar eder göz süzer civanım

Kekliğim vak vak ufak ufak ufak bas
Aç kolların sar boynuma ister

Alıverin bağlamamı çalayım



Alıverin bağlamamı çalayımAlıverin bağlamamı çalayım
Çalayım da zârı zârı ağlayım
Bir mendil ver göz yaşımı sileyim

Ağlaya ağlaya gözlerime kan doldu
Siyah da zülfün penbe yanak üstüne bend oldu

Kahve olsam dolaplarda kavrulsam
Toz duman olsam dağ başında savrulsam
Kemer olsam yar beline sarılsam

Ağlaya ağlaya gözlerime kan doldu
Siyah da zülfün penbe yanak üstüne bend oldu

Rumeli Türküsü

Ağla çeşmim eski lezzet kalmamış peymânede

 Ağla çeşmim eski lezzet kalmamış peymânedeAğla çeşmim eski lezzet kalmamış peymânede
Nerde saki ehli dil yok meclis-i mesthanede
Ey gönül âlem değişmiş gayrı feryad eyleme
Nerde saki ehli dil yok meclis-i mesthanede

Beste: Selçuk Kurt (Udî)
Güfte: Cahit Öney
Makam: Hicâz
Usûl: Devr-i Hindi
Form: Şarkı
Seslendiren: Cengizhan Sönmez

14 Kasım 2011 Pazartesi

Diyemem sine-i berrâkı semenden gibidir

 Diyemem sine-i berrâkı semenden gibidirDiyemem sine-i berrâkı semenden gibidir
Yâsemen belki o gül nahli sementen gibidir

Rengi buyi târife ne zahmet çekeyim
Gül benim bildiğim ey gonca dehen sen gibidir

Terennüm:
Gel gel serde hevâ gel gel a pür cefa
Ah sana hem bende hem efkende ah aman
İşte kulun vay vay gel gel efendim

Beste: Dede Efendi
Güfte: Enderûnî Vâsıf
Makam: Neveser
Usûl: Yürük

Ayrılık ümitlerin ötesinde bir şehir


Ayrılık ümitlerin ötesinde bir şehir

Ayrılık ümitlerin ötesinde bir şehir
Ne bir kuş, ne bir haber, ne de bir selam gelir
Çaresiz seslenişler, beyhûde bekleyişler
Bir teselli yerine hüzünlü akşam gelir
Ne bir kuş, ne bir haber, ne de bir selam gelir

Beste: Avni Anıl
Güfte: Şahap Gürsel
Makam: Hüzzam
Usûl: Curcuna
Form: Şarkı
Seslendiren: Ahat Uruk

Derdimi ummana döktüm âsumâna inledim


Derdimi ummana döktüm âsumâna inledim


Derdimi ummana döktüm âsumâna inledim
Yâre de âğyâre de hal-i derûnum söyledim
Âşina yok derdime ben söyledim ben dinledim
Gözlerim yollarda kaldı gelmedin çok bekledim

Beste: Şerif İçli
Güfte: Süleyman Nazif
Makam:Hicaz
Usûl: Ağır Aksak
Form: Şarkı
Seslendiren: Emel Sayın

Unutulmaz adınla dudakta kal sevgilim


Unutulmaz adınla dudakta kal sevgilim

Unutulmaz adınla dudakta kal sevgilim
Hâtıran yeter bana uzakta kal sevgilim
Sakın güneş doğmasın şafakta kal sevgilim
Hâtıran yeter bana uzakta kal sevgilim

Beste: Selâhattin Erköse
Güfte: Rüştü Şardağ
Makam: Muhayyerkürdi
Usûl: Düyek
Form: Şarkı
Seslendiren: Seda Gülbeyaz

Karşıdan yâr güle güle

 Karşıdan yâr güle güleKarşıdan yâr güle güle
Yârim geldi canım geldi
Servi gibi salınarak
Yârim geldi canım geldi

Âh bir tanem geldi
Yâr yâr cânânım geldi

Elindeki deste güle
Bakıyordu güle güle
Müjdeler olsun bülbüle
Yârim geldi canım geldi

Âh bir tanem geldi
Yâr yâr cânânım geldi

Beste: Dede Efendi
Güfte: ?
Makâm: Beyâtî
Usûl: Aksak
Form: Şarkı
Seslendirenler: Eliz Avaroğlu - Seda Gülbeyaz

Hüsrânla gönül hep inler

 Hüsrânla gönül hep inlerHüsrânla gönül hep inler
Gece gündüz âh eder
Bir serâb oldu şimdi hayâlin
Cânım sen, neş'em sen, bir lâhza görsem

Neden solar çiçekler
Onlar da hasret mi çeker
Bilinmez ne söyler
Sevdiğini mi özler gözler
Bir serâb oldu şimdi hayâlin
Cânım sen, neş'em sen, bir lâhza görsem

Beste: Neveser Kökdeş
Güfte: Neveser Kökdeş
Makâm: Nihâvend
Usûl: Curcuna
Form: Şarkı
Seslendiren:

Şarap koy kadehime kan doldurma bu akşam




Şarap koy kadehime kan doldurma bu akşam

Şarap koy kadehime kan doldurma bu akşam
Üzgün müyüm şen miyim sorup durma bu akşam
Bu ayrılık için mi sevişmiştik bunca yıl
Dertliyim tellerime vurup durma bu akşam

Beste: Ergin Kızılay
Güfte: Hikmet Aran
Makam: Kürdîli Hicazkâr
Usûl: Curcuna
Form: Şarkı
Seslendiren: Çiğdem Gürdal
Not: Eserin notası notaarsivleri.com dan alınmıştır.

Gözleri aşka gülen taze söğüt dalısın


Gözleri aşka gülen taze söğüt dalısın

Gözleri aşka gülen
Taze söğüt dalısın
Gel bana her gece sen
Gönlüme dolmalısın

Tatlı gülüş pek yaraşır gözleri ömre bedel
Âh ne güzel ne güzel seni sevmek âh ne güzel ne güzel

Sensiz elem bana yâr
Doğ benim ömrüme
Doğ da güneş gibi
Aşkımı tazele gel

Tatlı gülüş pek yaraşır gözleri ömre bedel
Âh ne güzel ne güzel seni sevmek, âh ne güzel ne güzel

Bekleme

Kederli günlerimde arkadaş oldun bana




Kederli günlerimde arkadaş oldun bana

Kederli günlerimde arkadaş oldun bana
Ne güzel anlaşırken şimdi ne oldu sana
Ayrılmaksa maksadın istersen ayrılalım
Barışmaksa maksadın hadi gel barışalım

Ettiğin o yeminler söyle şimdi nerede
Anladım sevmiyorsun beni bu son günlerde
Ayrılmaksa maksadın istersen ayrılalım
Barışmaksa maksadın hadi gel barışalım

Şimdi çok derbederim yalnız sensin kederim

Düşünür hep seni rûhum düşünür bî-pâyân

 Düşünür hep seni rûhum düşünür bî-pâyânDüşünür hep seni rûhum düşünür bî-pâyân
Bana hâil olamaz başka düşünce bir an
Dâima aksi cemâlin doğuyor dîdemden
Bana hâil olamaz başka düşünce bir an

Beste: Şemsettin Ziyâ Bey
Güfte: Şemsettin Ziyâ Bey
Makam: Şedaraban
Usûl: Aksak
Form: Şarkı
Seslendiren: Bekir Sıdkı Sezgin

13 Kasım 2011 Pazar

Neler çektim neler cânân elinden

 Neler çektim neler cânân elindenNeler çektim neler cânân elinden
Tebâh oldum yeter hicrân elinden
Nihâyetsiz melâl-i hicre düştüm
Figân eyler gönül her ân elinden

Beste: Lem'i Atlı
Güfte: ?
Makâm: Uşşâk
Usûl: Müsemmen
Form: Şarkı
Seslendiren: Canan Sezgin Geylan
Ud Taksîmi : Ömer Oytun

Kalbim kanıyor durmadan en tatlı çağında


Kalbim kanıyor durmadan en tatlı çağında

Kalbim kanıyor durmadan en tatlı çağında
Hicrân yanıyor aşk yerine kalb ocağında
Bir sır gibi ilk bûsesi hâlâ dudağımda
Hicrân yanıyor aşk yerine kalb ocağında

Mecnûn gibi âvâre gezip çölde dolaştım
Ferhat gibi Şirin gibi ben dağları aştım
Son menzile geldim yine hicrâne ulaştım
Yine hicrâne ulaştım âh âh âh âh
Hicrân yanıyor aşk yerine kalb ocağında

Hicranla geçen günleri hasretle anarken

 Hicranla geçen günleri hasretle anarkenHicranla geçen günleri hasretle anarken
Pür lerziş-i sevda ile enginlere daldım
Mânâlı yeşil gözleri hülyâmı sararken
Dünyâya değer vuslatının neş'esin aldı

Beste: Zeki Arif Ataergin
Güfte: ?
Makam: Hicaz
Usûl: Türk Aksağı
Form: Şarkı
Seslendiren: Elif Güreşçi

Beni sana bağlayan gözlerinin rengidir

 Beni sana bağlayan gözlerinin rengidirBeni sana bağlayan gözlerinin rengidir
Ah o gözler ne enfes bir şiir ahengidir
Bahtımın rengi siyah saçlarının rengidir
Ah o gözler ne enfes bir şiir ahengidir

Beste: Sadettin Kaynak
Güfte: Reşat Bilgin
Makam: Hicazkâr
Usûl: Düyek
Form: Şarkı
Seslendiren: Elif Güreşçi

Eziz dostum benden küsüp incidi

 Eziz dostum benden küsüp incidiEziz dostum benden küsüp incidi
Ayrılık yağ kimi çekti yeridi
Gezdiğin yerleri od basıp indi
O gedip galmışam hesretindeyem

Neçe nağme goşum neçe dillenim
Dost gedip özüme gelebilmirem
Ele bir ellerim yoh olup menim
Gözümün yaşını silebilmirem

Çaldığı sazını getirip mene
Görsün ki çalmakta neçe mahirem
Elinde yay kimin incelsin gine
Ziyler hep çekilin güyüldi

Pencere açıldı Bilal Oğlan piştov patladı




Pencere açıldı Bilal Oğlan piştov patladı

Pencere açıldı Bilal Oğlan piştov patladı
Varın bakın kanlı da Bilal oglan yine kimi hakladı

Allı yemeni Bilal Oğlan pullu yemeni
Bir bahçeden bir bahçeye salla yemeni

Ben sana varmam Bilal Oğlan ben sana varmam
Yedi yıl karşımda dursan yine sana yalvarmam

Allı yemeni Bilal Oğlan pullu yemeni
Bir bahçeden bir bahçeye salla yemeni

Yöre: Rumeli