15 Ekim 2010 Cuma
Milet Antik Kenti / Söke
Milet Anadolu'nun batısında, Ege bölgesinde (klasik adı Meander olan) 'Büyük Menderes Nehrinin hemen ağzına yakın deniz kıyısında bir antik liman şehridir. Şimdi Aydın'in Söke kazasında Akkoy'un 5km. kuzeyinde ve Balat köyü yakınında bir harebe halinde olup limanı Büyük Menderes tarafından doldurulduğu için yaklaşık 10km denizden içeride bir mevkidedir.
Tarihçe
Cilalı taş devri
Milet'in taş devrinden beri yerleşke olduğu bilinmektedir. Fakat Milet ve etrafında bulunan adalarda taş devrinde yaşayanlar hakkında arkeolojik delil bulunmamaktadır ve bu Ege Denizi'nin sularının yükselemesine ve Büyük Menderes'in ağzının birkaç kere değişmesine atfedilmektedir. Arkeolojik araştırmalarla elde edilen bilgilere göre ise Milet ilk olarak MÖ 3500-3000 yıllarında cilalı taş devrini yaşıyanların bir yerleşkesi olmuştur.[1]Bafa Gölü dibinden alınan sondaj örneklemlerinde yapılan polen sayımlarına göre Büyük Menderes vadisinde Milet'den daha içeride bulunan alanlarda yaprak döken ağaçlıklı çayırsal alanlar bulunmakta ve cilalı taş devri yerleşkeleri için hayvancılık yapmaya uygunluk sağlamaktadır. Cilalı taş devri yerleşkelerinin su kaynaklarına yakın, stratejik olarak iyi korunabilecek (örneğin Büyük Menderes kenarında ve sahilde yüksek uçurumlu) mevkilerde ve ada kıyılarında bulunduğu, hayvancılık ve deniz ürünleri ile geçindikleri kabul edilmektedir.
Bronz devri ve Girit Minoa ilişkileri
Milet'de Bronz Devri arkeolojik kalıntıları MÖ 1900 civarında ticaret ile ele geçirilmiş olan Girit Minoa medeniyeti tarafından üretilmiş bronz eşyalar halinde görülmektedir. Bundan çıkarılan sonuca göre, Milet bu devirde, Anadolu'nun içleriyle ilişkilerle değil, Ege Denizi'nden gelen ilişkileri ile gelişmiştir. Antik Milet şehrinin bulunma efsanesine göre şehrin ilk yaşayanları Girit üzerinden gelmiştir. Çok ünlü Roma zamanında yaşamış (d. MÖ 63/64 – ö. MS 24) Yunan geografyacısı Strabo'ya göre [2]
Ephorus şunu bildirmiştir: Miletus'un bulunduğu yere yakın, denizden epeyce yüksek bir tepe mevkinde ilk defa Giritliler tarafından bir yerleşke kurulmuş ve bu onlar tarafından tahkim edilmiştir. Eskiden Lelegler tarafından yerleşilmiş olan ve onların elinde bulunan şimdiki Miletus mevkindeki araziler üzerine, Sarpedon eski Giritliler tarafından kurulan şehirden getirdiği koloniciler ile yeni bir şehir kurmuş ve bu yeni kurulan şehir Miletus anısına adlandırılmıştır.
Diğer antik şehirlerin aksine olarak, Milet hakkında eski klasik tarihçiler ve coğrafyacılar şehrin kurulması hakkında daha renkli efsaneler anlatmamaktadırlar.
Hitit dönemi
Miletus hakkında ilk yazılı arkeolojik kaynaklar Geç Bronz Dönemi'ne ait olup bunlar Hitit kaynaklıdır. Bu yazılı belgeler Milet şehrinin o zamanlar bir Hitit şehri olduğunu doğrulamaktadırlar. Diğer taraftan, Milet şehrinin surlarının da diğer Hitit surlu şehirler planına göre inşa edildiği gösterilmiştir.[3]
Tarihi tesbit edilen Milet ismi geçen ilk yazılı belge Milet'in Millawanda şehri adıyla Hitit Kralı olan II. Murisili'nin vakanamelerinde bulunmaktadır. Yaklaşık MÖ 1320de Milliwanda şehri Arzawa'lı Uhha-Ziti'nin isyanına destek göstermiştir. II. Murisili generalleri olan Mala-Ziti ve [Gulla]]'ya Milliwanda'ya hücum etmelerini emretmiş ve onların hücumu sırasında şehrin bazı kısımları yanmıştır. Milet'te yapılan arkeolojik kazı buluntuları o zamana kalıntı katlarında Milet'te bir büyük yangın olduğunu doğrulamaktadır[4]
Hitit Boğazköy arşivlerinde Milet hakkında tarihleri tam olarak saptanamayan çivi yazısı vesikalar da bulunmuştur. Bu vesikalarda Milet ismi değişik şekillerde (Milawata, Milwata) yazılmıştır.
Manapa-Tarhunta mektupları serisinde bulunan Tawagalawa mektubuna göre Milawatanın valisinin ismi Atpa olup, bu vali Ahhiyawa idaresi altındadır (Ahhiyawanin Miken Yunan devleti olduğu sanılmaktadır). Ayni mektuba göre Atriya adlı bir şehir de Atpa'nın Milawata'daki idaresi altında bulunmaktadır. Manapa-Tarhunta serisindeki bir başka mektupta da Atpa adı anılmaktadır. Bu mektubun ilgilendiği ana olay birçok maceradan sonra Milawata'ya gelen Piyama-Radu adlı bir eşkiya, Atpa önünde Manapa-Tarhuntayı çok rencide eden sözlerle rezil etmiştir; bu mektubu yazan bundan şikayet etmektedir. Bir Hitit alt kralı Piyama-Raduyu Milawanta'ya kadar kovalamış gelmiştir. Tawagalawa mektubuyla bu eşkiyanın kendilerine verilip Hatti hukukuna göre yargısının sağlanması istenmektedir.
İkinci seri ise Milwata mektupları olarak Milet'i adlandırır. Bu seriye göre Hitit kralı ve ona bağlı olan bir Luwi alt kralı (büyük olasılıkla Mira'lı Kupanta-Kurunta) ile birlikte Milwata üzerine bir sefer düzenlemişlerdir. Bu Milwata'nin Miletus'un yeni Hitit ismi olduğu kabul edilmektedir. Bu mektubun devamına göre de Milwata ve Atriya o zaman Hitit idaresine geçmiş bulunmaktatır.[5]
Antik çağlarda
Yunan eserlerine göre Milet'de ilk yaşayanlar Karyalılar ve Leleglerdir. Homer'in yazdığına göre[6] Truva Savaşı sırasında Milet bir Karya şehri idi. Trova savaşının sonlarında Pylos'da bulunan iç kalede Milet'den gelmiş "Mil[w]atiai" asıllı kadın esirler bulunduğu da belirtilmiştir.
Bronz döneminin sonunda ortaya çıkan denizden gelen kavimler (Mısır'da Hiksoslar) göçleri ile Milet'in tekrar zarar uğradığı ve yanıp yıkıldığı bildirilmektedir.
Yunan tarihsel karanlık çağlarında Heraklid'lerin geri dönüşünden sonra efsane yazanlara göre Yunanistan'dan Anadolu'ya yeni koloniciler gelip yerlesmişler ve bunlar Yunanca konuşan İyonya halkını oluşturmuşlardır. Milet şehri efsanesine göre Atina'lı Kodru'un oğlu Neleus koloniciler başında Milet'e gelmiş ve Miletli erkeklerin hepsini öldürerek onların karılarını alıp Milet'i bir koloni olarak yeniden kurmuşlardır. Efsaneye göre Milet'li kadınlar bundan hoşlanmamış ve yeni kocaları ile bir masaya oturmamaya karar vermişlerdir.
Antik Yunan çağlarında bir bağımsız şehir olan Milet önce Neleus soyundan geldiklerini iddia eden krallar tarafından idare edilmiş; MÖ 800den sonra şehri idare eden aristokrat soylular olmuştur. MÖ 687den itabaren şehrin idare şekli, tiran adı verilen tek olarak mutlak idareci, diktatörlere geçmiştir. Milet şehiri Anadolu'da oniki İyonya şehrinin kurmuş olduğu İyonya Ligi üyesi olduğu görülmektedir. MÖ 8. yüzyılda yapılan Lelantin Savaşları'a katılan İyonya şehirlerinden biri Milet'ti.
Kendisi bir koloni olarak kurulan Milet MÖ 6. yüzyılın ilk yarısında bir deniz imparatorluğu merkezine dönüşmüştür. Milet, Karadeniz kıyısında, içinde Trabzon, Sinop ve Kırım'ı da kapsayan, kendine bağlı 90 adet koloni kenti kurarak muhteşem bir güce ulaşmıştir.
Klasik Yunanistan daha yeni gelişmekte iken, İyonya'da merkez durumundaki Milet, Anadolu kıyılarında birdenbire bir sanat, ilim ve felsefe merkezi olarak parlamıştır. Antik Yunan medeniyetinin bilimde ilerlemesi Milet ekolu yoluyla başlamıştır. Klasik çağların çok ünlü Milet asıllı tabiat alimleri arasında Thales, Anaksimenes, [[Anaksimendros], ve Hecataeus sayılabilir. Thales M.Ö. 582'de güneş tutulmasını önceden hesaplayıp astronomi ve geometride yeni teoriler üretmiş; Anaksimenes varoluşu açıklamaya çalışmış; Anaksimendros tanrılara dayanmayan evrensel kanunları taşlara kazdırmış; Hecataeus corafyada üstünlük göstermistir. Birbirine parallel ve birbirine dik sokaklardan oluşup bir ızgara gibi dikdortgen bloklar ortaya çıkaran yeni şehir planlama sistemi Milet şehri planlamacısı Hyppodamos tarafından geliştirilmiş; Milet'e uygulanmış ve sonra Roma İmparatorluğu'nun özellikle ordu merkezi ve ordu mensuplarının kurduğu koloni yeni şehirlerinde uygulanmıştır.
Milet Lidya'nın gelişmesi ile Lidya kralı ile özel ilişkiye girmiş; fakat MÖ 547-546da Lidya Kralı Kroesus Pers Akimenit İmparatorluğu'na yenilince Pers idaresi altına girmiştir. MÖ 502de Nakse Adasında başlayan Perslere karsi İyonya İsyani'nina Milet tiranı Aristagoras önce Perslere yardım etmek üzere Nakse Adasına hücum etmekle başlamış; fakat bu adayı ele almada başarı kazanamayınca Perslere karşı olan isyanın lideri olmuştur. Persler bu isyanı çok şiddetle bastırmış ve Milet'i yakıp yıkıp ağır cezalandırmışlardır. Bütün İyonya ve Yunanistan bunun acısını çekmiştir. Örneğin bir yıl sonra Atina'da bir yazar Milet'in Zaptı adlı bir oyunu sahneye koymaya girişince, oyunun yazarı büyük kayıpları hatırlatma sucu ile para cezasına çarptırılmıştır.
MO 479da Yunanliların Perslere karşı Mycale (Samsun Dağı) deniz savaşında galip gelmelerinden sonra Yunanistan yarımadası ve İyonya (bu arada Milet) tekrar Pers nüfuzundan kurtulmuştur. Bu dönemde Milet, Atina devlet adamı Perikles'in metresi olan yüksek sınıf hayat kadını Aspasia'nın ve Yunan edebiyatında çok açıksacık şakalarla ve hareketlerle dolu oyunlar yazarı olarak tanınan Aristides'in doğum yeri olarak ün yapmıştır. Ayni devirde Milet yeniden Hippodamos şehir planlaması teorilerine göre inşaa edilmiştir. Ama MÖ 403den sonra Milet tekrar Pers idaresi altina girmiş ve Mö 4. yüzyılda Perslere bağlı olan Kariya Satrapları tarafından idare edilmişlerdir.
Helenistik, Roma ve Bizans dönemleri
Milet MO 304de Büyük İskender tarafından Perslerin elinden alınmıştır. Büyük Iskender'in ölümünden sonra MÖ 313de Antigones ve MÖ 301de Selevkidler eline geçmiştir. MÖ 188de Milet şehri tekrar bağımsızlığını kazanmıştır. Fakat MO 133de son Bergama Kralı ülkesini Romalılara miras olarak verdikten sonra Milet bağımsiz kalmamış Roma'ya bağlanmıştır.
Roma'nin cumhuriyet ve imparatorluk devirlerinde Milet sehri merkezi Bergama'da olan Asya Eyaleti'nin parçası olmuştur. Günümüzde görülen kalıntılar daha çok Roma Dönemi'ne aittir. 15.000 seyirci alabilen tiyatrosu, Anadolu'nun en büyük Roma hamamı ve Faustina Hamamı, şaşırtıcı büyüklükteki Agoralar (pazar yerleri) Milet'in görkemini gözler önüne serer.
Hristiyanlığı ana kitabı olan İncil'in Ahdi Atik kitaplarında Milet'in ismi birkaç defa geçmektedir. Tarsuslu Evliya Paul'un MS 57de üçüncü misyonerlik seyahatinde St.Paul'un Milet'te Liman Anıtı önünde oturup Efes'ten gelen ilk Hristiyan liderleri ile konuşup onlara orada veda ettiği bildirilir. St.Paul daha sonra da MS 65/66da Milet'i ziyaret etmiştir.
Imparator Diocletian'in MS 297de yaptığı Roma yörel idare reformlarına göre Milet şehri merkezi Efes olan Asiana Diakos idaresine ve yine ayni şehir merkezli Asya eyaletine bağlanmıştır. Roma İmpartorluğu'nun uzun idaresi altında genel olarak eyalet merkezi olmayan şehirlerin önemlerini kaybettiği bilinmektedir. Fakat Milet önemli bir liman şehri olduğu için bu sürec diğer Asya eyaleti şehirlerine kıyasla çok daha yavaş olmuştur.
Buyuk Konstantin Roma İmparatorluğu'nu ikiye boldugu zaman Milet konumu nedeniyle Doğu Roma/Bizans İmparatorluğu idaresinde kalmıştır. Hristiyanligin resmi din olamasının Büyuk Konstantin ile kabulu ile Konstantinoplis Patrik'ine bağlanmıştır. Milet'te bir Hristiyan psikoposluk kurulmuştur. Milet Bizans İmparatorluğu içinde iken hem önemli idare merkezi olmadığı hem de limanının Büyük Menderes tarafından doldurulması dolayısıyla şehrin önemi gittikce azalmış ve şehir küçülmeye devam etmiştir. Böylece şehir açık hava tiyatrosu arkasında bulunan Palatia adı ile anılan Bizans kalesi çevresine çekilmiştir.
11. yüzyıl sonlarında Selçuklular Anadolu'yu işgal etmeye başlamışlar ve Türkmen göçmenler Ege kıyılarına da yerleşmeye başlamışlardır. Selçuklular zamanında Milet limanı yine Venediklilerle ticaret için liman olarak kullanılmıştır. Birinci Haçlı Seferi'nden sonra Bizanslılar Ege kıyılarını tekrar ellerine geçirmişlerdir.
Selçukluların Moğollara Kösedağ savaşında yenilip devletleri dağılmaya başladığında Milet'in Menteşe Oğulları eline geçtiği bilinmektedir.
Sonunda Osmanlilar eline gecen Milet limaninin kullanilmasi devamn ettigi bilinmektedir. 1494de Menteşe Beyleri ecdadindan İlyas Bey Milet'te bir cami, medrese ve oluşan bir kulliye yaptırmıştır Fakat liman dolmasiyla Milet terkedilmis sehir harabeleri bugun deniz kiyisindan 10km kadar icerde kalmistir. Fakat yine de bir koy ismi olarak Balat (Palatia'dan alinma) koyu bulunmaktadir.
Arkeolojik kazılar ve kalıntılar
Milet'de ilk arkeolojik kazılar 1873de Fransız arkeologu Olivier Rayet tarafından yapılmıştır ve onu Alman arkeologu Theodor Wiegand'ın yaptığı kazılar takip etmiştir. Fakat kazılar devamlı yapılmamış; zaman zaman harpler ve diğer nedenlerle aksamıştır. Şu anda Milet'te kazılar Almanya Bochum'daki Ruhr Üniversitesi tarafından organize edilmektedir.
20. yüzyıl başında Theodor Wiegand arkelojik araştırma ve kazılarına ait eserinde Milet'te bulunan Helenistik ve Roma dönemden kalma eserler şöyle sıralanmıştır:
• Buleuterion: Şehir Senatosu'nun toplantı salonu. 1.500 kişi alacak kapasitede.
• Kuzey Agorası
• Güney Agorası: Bu pazar yerine girişte yapılmış olan giriş anıtı parçalarına bölünerek Berlin'e taşınmıştır.
• Nimfeaum: Heykellerle bezenmiş mermerden üç katlı halk havuzu ve çeşmesi
• Batı Agorası: Atena Tapınağı yanında
• Delphinion: Apollon Delphinios için tapınak ve sığınma yeri. Şehrin ana tapınağı. Bu tapınak- sığınak yüksek duvarla çevrilidir. Ortasında Helistik devirden kalan bir yuvarlak bir kahraman anısına anit-bina (heroon) bulunmaktadir
• Stadium: 230m uzunlukta 74m genislikte olup bir duzluk arazide sehrin en eski binalari uzerine etrafina kemerler kusaklar halinde uzerine seyirci oturma yerleri ile yapilmistir .
• Faustina Hamamı: Roma devrinde (MS. 161-180) de Roma İmparatoru Marcus Aurelius'un karısı Faustina tarafından verilen para ile yapılmıştır.
Diğer eserler de şöyle sıralanabilir:
• Roma Hamami: MÖ 1. yuzyılda yapılmış; üstü açık atletik eksersizler için bir pleastra ve büyük bir avlu etrafında 5 büyük odadan ve bazı küçük odalardan oluşmaktadır.
• Tiyatro : 15.000 kişilik. MÖ 4. yuzyılda yapılıp; Helenistik devride genişletilmis ve şimdiki şekilini Roma döneminde almıştır. 140m çapında bir yarim daire seklinde olup seyirci oturma yerleri bir tepenin güney tarafında olup tiyatronun üst katlarından şehirin 4 limanı da görülmekte; önünde 30m yükseklikte bir şimdi yıkık giriş ve sahne arkası ve ama şimdi tam olarak bir sahne yeri bulunmaktadır.
• Atena Tapınağı: MÖ 5. yüzyılda yapılan bir İonik usulde tapınak ve anıttır. Şehrin en eski binasıdır.
• Kutsal Yol: Bu sokak 100m uzunlukta ve tretuvarlar hariç 28m genişliktedir. Kaldırım taşları Roma İmparatoru Trajan zamanında tamir görmüştür.
• Kutsal Kapı: Demir Kapı olarak bilinmekte; şehir savunma kapısı olup Kutsal Yola açılmaktadır. MÖ 5. yüzyılda yapılıp Roma İmparatoru Trajan (MS. 98-117) zamanında restore edilmiştir.
• Liman Anıtı: MÖ 31'de yapılan Actium Deniz Savaşı anısınadır ve yarı balık yarı insan bir Triton röliyefi halindedir.
• Diğer tapınma binaları: Şehrin tarihsel önemini ve kozmoplit yaşamını gösteren çeşitli tarihi tapınma yerleri bulunmaktadır:
o Serapis: Mısır'da Ptolemi hanedanının resmi dini olup eski Mısır tanrılarını ve tapınma gelenek ve göreneklerini de içerlemektedir. MÖ 3. yüzyılda basilika planına göre yapılmış olup önünde üç sutunlu bir anıtsal kapı bulunmakta.
o Asclepius tapınağı. Sağlık için tapinak. Buleuterion'un hemen sağında bulunan bina.
o Sinagog:Liman Anıtının kuzeyindeki iki küçük tepe arasındadır.
o Bizans kiliseleri:
Roma Hamamı güneyinde Piskopos Sarayı ve yanındaki Bizans kilisesi.
Delphinion yanında yüksek duvarları kısmen restore edilmiş bir Bizans kilisesi.
Nimfaeum'nin hemen doğusunda geniş bir apse ile üç iç yoldan oluşan bir büyük Bizans kilisesi
İlyas Bey Camii: 1494de Menteşe Beyi İlyas Bey tarafından yaptırılmış olan külliyeden tek kalan parça. Agora'dan 200m, Kutsal Yol'dan 1km uzaktadır. Tek minareli ve tek kubbelidir. Mimberi ve mihrabı çok güzel işçilikle yapılmıştır. Duvarlar ve taban mermerle kaplıdır. Selcuk devleti çöküşü ile ortaya çıkan ufak beyliklerde İslam-Turk sanat anlayışının kaybolmadığına bilakis geliştiğine çok güzel göstergedir.
Yirminci yüzyıl başlarında, yapılan Theodor Wiegand idaresindeki Alman arkeolojik araştırma ve kazıları sonunda hemen hemen tümüyle Güney Agorasi için anıt şekilde olan Milet Pazar Kapısı taş taş parçalara ayrılmış; taşlar Almanya'ya taşınmış ve yapı yeniden birleştirilmiştir. Ortaya çıkan bu şaşaalı antik eser Berlin'de Bergama Müzesi'nde özel bir odada gösterilmektedir.
Milet'de bulunan birçok eser yurtdışına (özellikle Paris Louvre Müzesi'ne) götürülmüştür. İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde de Milet'ten çıkarılan bazı eserler bulunmaktadır. Sonraki kazılarda çıkan diğer önemli eserler 1963'den beri Didim, Aydın'da bulunan Miletus Müzesinde saklanıp gösterilmektedir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder