29 Eylül 2011 Perşembe

ŞEFTALİ REÇELİ

ŞEFTALİ REÇELİ VE YENİ ÖRDÜĞÜM SİPARİŞ BEBEK YELE
ŞEFTALİ REÇELİ VE YENİ ÖRDÜĞÜM SİPARİŞ BEBEK YELEĞİ





ŞEFTALİ REÇELİ VE YENİ ÖRDÜĞÜM SİPARİŞ BEBEK YELEĞİ

MALZEMELER
1 kilo şeftali
1 kilo toz şeker
Yarım limon
YAPILIŞI
Şeftalilerin kabukları soyulur çekirdekleri çıkartılır, çok ince olmayacak şekilde dilimlenir,  bir kat şeker bir kat şeftali olacak şekilde büyükçe bir tencereye dizilir, 2 saat bekler kısık ateşte kaynamaya bırakılır, şekeri eriyince 5 dakika kaynatılıp altı kapatılır.  Bir gece bu şekilde bekler, sabah şeftaliler şerbetin içinden çıkartılır, şerbet ateşe konulup kaynamaya bırakılır,  arada üzerindeki köpükler alınır  koyulaşıp   istediğimiz kıvama gelince şeftaliler tekrar şerbete eklenir limon sıkılır bir iki taşım kaynatılıp kavanozlara doldurulur. Yeni kapak kapatılıp iyice sıkılıp ters çevrilir 1 gece bu şekilde bekletilir, soğuyunca ışık almayan bir yerde saklanır .
KAVANOZLARA DOLDURDUĞUMUZ ZAMAN SULU GİBİ GELEBİLİR AMA KAPAĞINI AÇIP BUZ DOLABINA KOYUNCA İSTENEN KIVAMINI BULUYOR .

İnci Pastanesi / İstanbul







İstiklal caddesinde günümüze kadar müdavimlerine eşsiz bir profiterol sunan en önemli yerdir İnci Pastanesi. 1950'li (sanırım tam olarak 1944) yıllarda Luka Zigori tarafından kurulan İnci şimdi Musa Ateş'e emanet. Profiterolü kimilerine biraz ağır gelse de yolu Beyoğluna düşen herkesin tatması gereken sembol lezzetlerden biri olduğunu düşünüyorum...

28 Eylül 2011 Çarşamba

Who Am I Living For? - Katy Perry Türkçe Çeviri


Who Am I Living For?

Kimin İçin Yaşıyorum?



Yeah eh yeah yeah

Evet değil mi? ,Evet evet




I can feel a phoenix inside of me

İçimde bir anka var hissedebiliyorum

As I march alone to a different beat

Farklı bir tempoda tek başıma ilerledikçe

Slowly swallowing down my fear, yeah yeah

Yavaş yavaş korkumu yutarım (/yenerim), evet evet




I am ready for the road less traveled

Daha az

Ladino Song - Oi Va Voi Türkçe Çeviri


Ladino Song

Ladino Şarkısı



Yo me enamoré de un aire

Ben bir havaya aşık oldum

De un aire de una mujer

Bir kadının havasına

Una mujer muy hermosa 

Çok güzel bir kadının havasına

Linda de mi corazón

Kalbimin güzeline

Yo me enamoré de un aire

Ben bir havaya aşık oldum

Linda de mi corazón

Kalbimin güzeline




Yo me enamoré de noche

Ben gece aşık oldum

En luna ella me engaño

Color My World - Chicago Türkçe Çeviri

Color My World
Dünyamı Renklendir

As time goes on, I realize
Zamanla fark edeceğim
Just what you mean to me.
Zorda olsa benim için ne ifade ettiğini.
And now, now that you're near,
Ve şimdi,şimdi yakınsın,
Promise your love that I've waited to share
Paylaşmayı beklediğim vaat olan aşkına.
And dreams of our moments together.
Birlikte olduğumuz anların hayallerine
Color my world with

En Vie - Apocalyptica Türkçe Çeviri


 En Vie (Life)

 Yaşam


(from English translation-İngilizce çeviriden çeviri.)

Why make so much turmoil
Bu kadar kargaşa çıkarmak,neden?
For tomorrows that sound fake
Yarınlar için bu ses gerçekçi değil
Why ask so many questions
Bu kadar soru sormak,neden?
Must we be so dumb
Birer aptal olmalıyız
 

Would it not be enough to see each other
Birbirimizi görmemiz yeterli olmaz mı?
A

Golden Slumbers - The Beatles Türkçe Çeviri

Golden Slumbers 
İyi Uyuklamalar

Once there was a way to get back homeward
Bir zamanlar bir yol vardı memlekete geri dönmek için
Once there was a way to get back home
Bir zamanlar bir yol vardı eve geri dönmek için
Sleep pretty darling do not cry
Uyu tatlı sevgilim ağlama
And I will sing a lullaby
Sana ninni söyleyeceğim


Golden slumbers fill your eyes
İyi uyuklamalar gözlerini

Still No Air - Alice Cooper Türkçe Çeviri

Still No Air
Hala Hava Yok

Who says the earth is crumbling
Dünyanın çöktüğünü kim söylüyor?
And no sky is falling through
Ve gökyüzün düştüğü yok
Sometimes, I just.. can't.. die
Bazen, sadece öle-miyorum...

The world should be assembling
Dünya montaj edilmeli
But not just right out of view
Ama sadece görünüşü değil.
Whole days I like to fry
Bütün gün tamir etmeyi seviyorum

Easy

Years Ago - Alice Cooper Türkçe Çeviri

Years Ago
Yıllar Önce

Here I go again
Buradayım tekrar
Up and down alone
Çık ve in yalnız
All my friends went home
Arkadaşlarımın hepsi eve gitti
Years ago
Yıllar önce

All my toys are broken and
Tüm oyuncaklarım kırık ve
So am I inside mom
Öylece içerideyim (buradayım) anne
The carnival has closed
Karnaval kapanmış
Years ago
Yıllar önce

I'm a little boy
Ben küçük bir çocuğum

I've Written Home To Mother - Alice Cooper Türkçe Çeviri

I've Written Home To Mother
Eve Yazdım, Anneme

[Part of "Lay Down And Die, Goodbye"]
["Teslim ol ve Öl, Elveda" dan]

Well I've written home to mother
Pekala! , eve (mektup) yazdım, anneme
The ink ran from my tears
Mürekkep gözyaşlarımdan aktı
I said "Momma, momma, oh please.
Dedim ki "Anne, anne oh lütfen"
Tell me why you've brought me here
Söyle bana , beni buraya (dünyaya) neden

It's Hot Tonight - Alice Cooper Türkçe Çeviri

It's Hot Tonight
Bu Gece Sıcak


It's hot tonight;
Bu gece sıcak
too hot for talkin'.
konuşmak için çok sıcak
It's hot tonight
Bu gece sıcak.
I sweat tonight.
Terlerim bu gece
I sweat, no sleepin'.
Terlerim, uyumak yok
It's too hot tonight.
Bu gece çok sıcak

Dogs are barkin',
Köpekler havlıyor
cats are screamin',
Kediler bağrıyor (cıyaklıyor)
streets are steamin',
Caddeler

Going Home - Alice Cooper Türkçe Çeviri

Going Home  
Eve Gidiyorum

I'm going home
Eve gidiyorum
There I am in my bedroom
Orada,yatak odamdayım
I'm safe and snug and snoring
Güvenli, rahat ve sıcacık ve horluyorum
and so glad to be there
orada olmaktan çok memnunum
I'm going home
Eve gidiyorum
None of this ever happened
Bunların hiç biri olmadı
But God, I really did it
Ama Tanrı, gerçekten yaptım
Still nothing has

Mary Ann - Alice Cooper Türkçe Çeviri

Mary Ann
Mary Ann


Mary-Ann, I'm really crazy 'bout you, do what I can.
Mary-Ann, Sana deli oluyorum ,ne yapabilirim?
I just can't live without you, Mary-Ann, Mary-Ann.
Sensiz yaşayamam sadece , Mary-Ann,Mary Ann.
Mary-Ann, my life was built around you.
Mary-Ann, hayatım senden ibaretti
Stars and sand, your eyes were pools of laughter, Mary-Ann.
Yıldızlar ve kum,gözlerin kahkaha havuzları

Laughing At Me - Alice Cooper Türkçe Çeviri

Laughing At Me
Bana gülüyor


If it's laughing you need
İhtiyaç duyduğu gülümsemekse
Then it's laughing indeed
O zaman gerçekten gülüyor
And it's laughing at me
Ve bana gülüyor
Yes, it's laughing at me
Evet, bana gülüyor


So I started to end
Böylece sonlardırmaya başladım
The beginning to end
Sona başlangıç
Then I ended the end
Sonra sonu sonlandırdım


Yes, I ended the end
Evet sonu

A Prison In The Desert - Anita Lane Türkçe Çeviri

A Prison In The DesertÇölde Bir Hapishane
[Howling, whispers and moans][Uluma, fısıltılar ve iniltiler.]

Sugar In A Hurricane -Anita Lane Türkçe Çeviri

Sugar In A Hurricane
Kasırgadaki Bir Şeker

The whispers cut like hard rain
Fısıltılar kesildi sert yağmur (-un birden dinmesi) gibi

Like sugar in a hurricane
Kasırgadaki bir şeker (-in erimesi) gibi
(Abartılı bir şekilde öpmek gibi)

Like tears from a gun
Bir silahtan çıkan gözyaşları gibi

All blood and sun
Hepten kan ve güneş

Well the holes from your pretty swords
İyi, sevimli kılıcının

Stories Of Your Dreams - Anita Lane Türkçe Çeviri

Stories Of Your Dreams
Hayallerinin Hikayeleri

In the early morning night
Gecenin erken sabahında
You stumble on in fright
Korku içinde tökezlersin
Crying in a doorway
Kapı girişinde ağlıyorsun.
Like it's a righteous haunting
Sanki adil bir avlanma gibi
You recite your life
Hayatını ezberden okuyorsun
And stories of your dreams
Ve hayallerinin hikayeleri
And stories of your lovers

A Dead Song - Anita Lane Türkçe Çeviri

 A Dead Song
Ölü (Eski) Bir Şarkı

I can sing
Şarkı söyleyebilirim
Hit it! Make it a dead one with words
Vur ona! Öldür.Kelimelerle öldür
like blood, soldier mother O.K. O.k.
kanatır gibi, asker annesi gibi Tamam Tamam.
I want to sleep before the end
Sondan önce uyumak istiyorum
which is impolite
Hangisi kaba olan
Hit It! Make it a dead one
Vur Ona! Öldür
If nothing crops up
Hiçbir

27 Eylül 2011 Salı

TUZLU ÇUBUKLAR





MALZEMELER
1 paket margarin eritilimiş
1 çay bardağı sıvıyağ
1 çay bardağı su
1/2 limonun suyu
1 kabartma tozu
1çay kaşığı şeker
1 tatlı kaşığı tuz
aldığı kadar un
ÜZERİ İÇİN
Yumurta , susam
YAPILIŞI
Yağı eritin tüm malzemeleri katıp yoğurun . Kulak memesi yumuşaklığında bir
hamur olacak, şekillerini istediğiniz gibi yapın, yağlı kağıt serilmiş tepside veya
yağlanmamış tepsiye dizin, üzerine yumurta sarısı sürün ,veya bir tarafını
yumurta akına batırıp susama batırın. İsterseniz içine kırmızı biberde katıp
bir kısmını biberli yapabilirsiniz 175 derecede sıcak fırında pişer . .
MUTLAKA DENEMENİZİ TAVSİYE EDERİM AĞIZDA DAĞILAN BİR KURABİYE

The World's A Girl - Anita Lane Türkçe Çeviri

The World's A Girl
Dünya bir kız

You said the world's a girl
Dünyanın bir kız olduğunu söyledin
And I'm taking her apart
Ve ben onu parçalıyorum.
And when I cried you said
Ve ben ağladığımda dedin ki
Beggar girl laugh
'İşte çapkın kız gülüşü'
When my protests went wild
İtirazlarım vahşileştiğinde
You brushed me aside
Bir tarafta fırcaladın beni.
Like the finger of a child
Bir

KANSER YALANLARI

Genel anlamıyla kanser, çağımızın en korkulan ve tedavisi en zor hastalık grubudur. Bu durum, kanser hakkında eğitimi olsun veya olmasın hemen herkesin gelişigüzel bilgi edinmesine ve konunun ciddi anlamda kötüye kullanılmasına zemin hazırlamaktadır. Yapılan çalışmalar, ABD’de yaşayan insanların %85’inden fazlasının kanser hakkında hatırı sayılır biçimde fikir sahibi olduğunu göstermektedir. Sadece gelişmiş ülkelerde değil, bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde de benzer bir durum söz konusudur. Kanser hakkında yazmak, konuşmak öylesine önemli bir etki yaratmaktadır ki, ilgili-ilgisiz herkes bu konuda fikir yürütmek konusunda pek istekli davranmaktadır. Bu kargaşa bazen iyice akıl dışı bir çizgiye varabilmektedir. Öyle ki,  klasik tıp uygulamalarını hedef alan, kapağında ve girişinde “klasik kanser tedavisi büyük bir sahtekarlıktır, bu kanserle savaş masalı bir öbek dışkıdır” yazan kitaplar bile raflarda yer alabilmekte ve kendine okuyucu bulabilmektedir.  

Amerikan Kanser Derneği (American Cancer Society)’nin bilimsel yayın organı olan “Cancer” dergisinde geçtiğimiz haziran ayında yayımlanan  bir makale, kanser konusundaki yanlış inanışları, bu inanışların etnik, ırksal, sosyal ve kültürel niteliklerini konu almaktaydı (Gansler T ve ark., Sociodemographic determinants of cancer treatment health literacy, Cancer, 2005). Söz konusu çalışmada daha önce kanser tanısı almamış 957 kişiye telefon yolu ile ulaşılmış ve bir anket uygulanmıştır. Ankette kanser hakkında yaygın olan 5 önemli “inanış” hakkında katılımcıların fikirleri sorulmuştur. Çalışma sonuçları, “kanser cerrahisi uygulamasının kanserin tüm vücuda yayılmasına neden olduğu” önermesine deneklerin %41’inin inandığını ortaya koymaktadır. “İlaç firmalarının aslında kanserin tedavisini bildiği ancak daha fazla para kazanmak için halktan sakladığı” önermesi deneklerin %27’si tarafından onaylanmış ve %14.3 ise bu konudan emin olmadığını belirtmiştir. Çalışmada deneklerin önemli bir bölümünün aşağıdaki önermelerin doğruluğuna inanmaları da şaşırtıcıdır. “Kanserli hastalarda ağrı kontrolü için uygulanan tedaviler etkisizdir”, “kanseri yenmek için gereksindiğimiz tek şey olumlu, pozitif tavırdır, tedavi değildir”, “kanser, etkin olarak tedavi edilemez bir hastalıktır”.  İlginç biçimde çalışmaya alınan deneklerin %75’i yukarıda anılan bu beş inanıştan en az birinin doğru olduğuna inanmaktadır.  Çalışma sonuçları,  yaşlı, ABD’nin güney bölgesinde yaşayan, eğitim düzeyleri düşük , hispanik ve siyah ırktan olan kişilerin bu önermelere daha fazla inanma eğiliminde olduğunu da göstermektedir.   

Çalışmada kullanılan  denekler, yaşamları süresince kanser ile karşılaşmamış kişilerdir. Çalışmanın ilk yazarı olan Doktor Ted Gansler, makalesini yorumlarken önemli bir gözlemini de aktarmaktadır.  Gansler’e göre yaşamının bir döneminde kanser ile karşılaşan hastalar hızla kanser hakkında söylenen yanlış inanışları terk etmekte ve modern tıbbın olanakları ve doğrularını kullanmaya başlamaktadır. Kanımca, çalışmada asıl dikkat çeken bulgu ilaç sektörüne duyulan güvensizliktir.  Aslında bu güvensizlik toplumun her kesimince paylaşılan yaygın bir inanıştır. Dolayısıyla çalışmada belirtilen önermeye inanan kişilerin olması şaşırtıcı değildir. İlaç firmalarının kanser tedavisinde kullanılacak ilaçları bilinçli olarak piyasaya sürmedikleri ve mevcut ilaçlarının satılmasını sağlamaya çalıştıkları gibi bir inanış pek akla yatkın olmasa da, genel anlamda hekimler arasında bile ilaç firmaları ile ilgili çok ciddi etik kaygıların var olduğu bilinmelidir.

Korkutucu olan hastaların yukarıda anılan hatalı inanışlar nedeniyle tedavilerini aksatmaları, klasik tedavi yöntemlerini terk ederek sonuçsuz arayışlara girişmeleridir.  Kanser tedavisi ile uğraşan hemen her hekimin bu yanlış inanışlar nedeniyle tedavisini bırakıp bunun bedelini yaşamları ile ödemiş hastaları olmuştur. Bu noktada da tüm olumsuzluklara rağmen yine de sorumluluk kanımca hekimlere aittir. Hekimlerin öncelikli olarak hasta-hekim ilişkisinin merkezine kendini değil, hastayı oturtmayı öğrenmesi gereklidir. Teknolojiyi iyi kullanan, bilgili ve hastalıkları tedavi edebilen  ancak bunları yaparken hasta ile ilişkilerinin tamamen “tıplaşmasına”  izin vermeyen insancıl bir hekim tipine gereksinim vardır. Bu tür bir hekim yaklaşımı, doğal olarak sağlıklı hasta hekim ilişkisi anlamına da gelmektedir. Bu noktada yazının girişinde andığım küfür dolu kitapların, yanlış inanışların belirleyiciliği de azalacaktır. Modern tıp uygulamalarından sonuç alınamayacak olan son dönem hastaların ve hasta yakınlarının isyanını, alternatif arayış çabalarını da anlayışla karşılamak ve hatta belki de desteklemek gereklidir.

Sonuçta, kanser geliştikten sonra kişilerin kanser hakkındaki yaygın inanışlarını değiştirmek çok zor değildir. Sorun kanımca koruyucu yaklaşımlar ve erken tanı konularında  toplumu doğru bilgilendirmektir. Bu noktada Sağlık Bakanlığı, üniversiteler, sivil toplum örgütleri, medya ve hekimlere çok büyük sorumluluklar düşmektedir.

Like Caesar Needs a Brutus -Anita Lane Türkçe Çeviri

Like Caesar Needs a Brutus

Sezar'ın Bir Brütüs'e İhtiyacı Olduğu Gibi

Caesar needs a Brutus, like you and i
Sezar'ın bir Brütüs'e ihtiyacı var, sen ve ben gibi
Jesus needs a Judas, like you and i
Jesus'un bir Judas'a ihtiyacı var, sen ve ben gibi
Jehovah needs a witness, like you and i
Yehova'nın bir şahide, sen ve ben gibi
The sane need asylums, like you and i
Mantığın (akla yatkının)

26 Eylül 2011 Pazartesi

Every Little Beat - Above And Beyond Türkçe Çeviri

Every little beat
Her ufak (kalp) çarpıntısı

Every little beat of your heart
Her ufak kalp çarpıntınla
You get a little closer to me
Bana azıcık daha yaklaşıyorsun.
You've never been so happy since I've been around
Etrafında olduğumdan beri hiç böyle mutlu olmamıştın.
I don't want to tear your world apart
Dünyanı mahvetmek istemiyorum.
But that's how it's going to be
Ama bu şey nasıl

Love Is Not Enough - Above And Beyond Türkçe Çevirisi

Love is not enough
Aşk yeterli değil.

I've had too many a good cry for you
Senin için çok sağlam ağladığım oldu
This is my time to say goodbye to you
Sana elvade demenin zamanı

In my heart of hearts
Kalplerin arasında benim kalbim
I know there's more love left for you
Biliyorum senin için bir yerde daha çok sevgi ayrıldığını
But love is not enough, I've learned,
Aşk yeterli değil,

You Got To Go - Above And Beyond Türkçe Çeviri

Dream on, little dreamer! This is how it all begins
Hayal kur,küçük hayalperest! Her şey böyle başladı.
Move your feet ~ feel how sweet it is
Ayağını hareket ettir ~ hisset nasıl tatlı.
Dream on, little dreamer! Follow all your signs
Hayal kur,küçük hayalperest! Tüm işaretlerini takip et.
You got to gather up what you need
İhtiyacın olanları topla
You got to choose a direction
Bir yön

Alchemy - Above And Beyond

Alchemy
Simya

All these words you speak to me
Bana söylediğin tüm sözler
Are from a foreign land
Yabancı bir adadan mı ?
You're telling me that birds don't fly
Bana kuşların uçmadığını anlatıyorsun
How can it be that you love her?
O kıza nasıl aşığım diyebilirsin?
You don't have to raise your voice
Sesini yükseltmek zorunda değilsin
I still don't understand
Hala anlamıyorum
There's

Alone Tonight -Above And Beyond Türkçe Çevirisi

Alone Tonight
Yalnızım Bu Gece

Slipping sideways, silver stars collide
Yanlamasına kayıyorlar , gümüş yıldızları çarpışıyor.
And fade away just like our love that died
Ve yavaş yavaş yok oluyorlar tıpkı aşkımızın öldüğü gibi
And there is nowhere in this universe to hide from you tonight
Bu evrende Senden gizlenebilecek bir yer yok bu gece
I've wrestled with angels all my life
Tüm hayatım

Home - Above And Beyond Türkçe Çeviri

Home
Ev (Yuva)

Here I come to find myself, catch the tide
Buraya kendimi bulmaya geldim, med-cezir(gelgit)i yakalamaya
Looking for a peace at the end of the line
Çizginin sonunda huzur arıyorum
Sometimes I can't help myself feel the tide
Bazen med-cezir(gelgit)i hissetmekte kendime yardımcı olamıyorum

I'm all at sea and so unwise
Tamamıyla denizdeyim ve bu yüzden akıllıca

I'm so

Liquid Love - Above And Beyond Türkçe Çeviri

 Liquid Love 
*Likit Aşk   
I wait for you my love…
Seni beklerim aşkım...
I ache for you my love…
Senin için sızlanırım aşkım...
Call this a liquid love
 Likit aşk de buna
Rain down at me
Sağanak yağ üzerime


Your love slips thru my hands
Aşkın ellerimden kayar
These streets like sinkin' sands
Bu caddeler batan kumlar gibi
Drowning a liquid love
Likit aşkına boğuluyor
Rain down

For All I Care - Above And Beyond Türkçe Çeviri

For All I Care
Bana Sorarsan

Hey you
Hey sen
For all I care''*''
Bana sorarsan
Hey you
Hey sen
For all I care
Bana sorarsan
Hey you
Hey sen
For all I care for you
Senin için bana her şey vız gelir.
[x4]

And I need
Ve ihtiyacım var.
For you
Senin için
And I bleed
Kanıyorum
For you
senin için
[x2]

Dipnot : For all i care ; Bana kalırsa , umrumda değil ,bana sorarsan ,

Good For Me - Above And Beyond Türkçe Çeviri

To be with you is easy
Seninle olmak kolay

I know you're good for me
Biliyorum benim için iyi olansın.

This feeling inside me
Bu his içimde.

Oh it sends me sky high
Bu beni göğün zirvesine çıkartıyor.


To for feel for you is easy oh baby
Senin için his beslemek kolay oh bebek

I know you're good for me
Biliyorum benim için iyi olansın.

This feeling inside me
Bu his içimde.

Oh

Can't Sleep - Above And Beyond Türkçe Çeviri

 Can't Sleep
 Uyuyamam

 Four thirty A.M, I'm awake again
Sabahın dört buçuğu, yine uyanığım

Singing to the dark through open eyes
Açık gözlerle karanlığa şarkı söylüyorum

While dreaming I see only you and me
Hayal ederken sadece seni ve beni görürüm

Stuck between desire and compromise
Arzu ve uzlaşma arasında sıkışıp kalmış.

If I said I want you back I'd be a liar
Seni geri

Air For Life - Above And Beyond Türkçe Çeviri

Need air for life...WE ALL BREATH.
Yaşam için hava ihtiyacı...Hepimiz nefes alıyoruz.

Need air for life...Now in my soul.
Yaşam için hava ihtiyacı...Şimdi ruhumda.


Need air forever...
Sonsuza dek hava ihtiyacı...

In all that i do...
İhtiyacım olan bu...

Need air for whatever...That i do.
Ne olursa olsun hava ihtiyacı...Gerçekten ihtiyacım var.

Need air forever...
Sonsuza dek hava

Stealing Time - Above And Beyond Türkçe Çeviri

Stealing Time
Zaman Harcıyorum




I'm stealing time from my own life
Kendi hayatımdan zaman çalıyorum


All the hours that God sends
Tanrı'nın gönderdiği bütün saatleri


I'm flying high on my red eye
Kırmızı gözümle yükseklere uçuyorum


And winding down the windows
Ve pencerelerden aşağı esiyorum




I'm stealing time from my own life
Kendi hayatımdan zaman çalıyorum


All the hours that God

25 Eylül 2011 Pazar

EL ÖRGÜLERİM





ARKADAŞLAR SİPARİŞ VERMEK İSTEYEN ARKADAŞLAR VAR ONLARA KOLAYLIK OLMASI AÇISINDAN ÖRGÜLERİMİ YENİDEN GÜNCELLEDİM































The Lost Art of Walking by Geoff Nicholson

The prospect of a planned, solitary walk can often become off-putting. At first the distance seems daunting, the landscape predictable and the destination uninspiring, so, sitting down, one thinks: what's the point? Better to stay indoors and do something productive, like, say, read a book. But then reading too seems like too much intellectual effort and one has to get out.

For a while I let Geoff Nicholson's The Lost Art of Walking wait because it looked like a solemn work of study; 264 pages on a mundane subject. Moreover, Lost and Art threaten a New Agey cris de coeur from beneath the rails and road of modernity – all very justified, yet depressingly futile. And then there's the subtitle: what does The History, Science, Philosophy, Literature, Theory and Practice of Pedestrianism suggest to you? But then one starts and the doubts fall away. Happy, necessary amnesia is the gift of both walking and reading, and this book is a pleasure to read.



It helps that Geoff Nicholson is almost the perfect walking companion: never boring, cheerfully opinionated but not self-obsessed, and full of engaging examples and personal anecdotes. I say 'almost' because Nicholson is not really a companion; he is the walk, its distance, its landscape and its destination, which is a little odd, so the comparison is not entirely appropriate. The full title is not entirely appropriate either because it suggests an academic procession across the subject rather than what it is: a ramble – an often moving ramble – through various landscapes. The cover design is a better guide to its contents. A review would normally summarise, share some favourite stories and dissent from one or two opinions, but this would miss the nature of the subject. One doesn't criticise cloying mud on a riverside path for not being asphalt, so I won't criticise the careless errors early on – Eliot's poem isn't "The Wasteland", "Oliver Sachs" is not the famous neurologist, it's Sacks; and "Stuart Home" is not the founder of the London Psychogeographic Society, it's Stewart – or gripe about how those with otherwise fine literary judgement inexplicably value JG Ballard's fiction (Ballard's house features in the book), or wish Nicholson had mentioned other novels in which walking is key to its style and content (Bernhard's Walking, Handke's Repetition and, in the London chapter, Josipovici's Moo Pak – the list, after all, may be endless). I want only to point the reader toward the path and recommend one just walks, listens and enjoys the words flying and dissolving in the fresh air.

What I will note is an interesting tension in the book, which may also relate to its apparent lack of interest in literary experiment. Nicholson is unfussy about where he walks and is interested in all ideas about it – he covers Guy Debord's inaugural definition of psychogeography, and then gives Iain Sinclair prolonged respectful attention, yet he is dismissive of the "jejeune philosophising" of the "walking in nature brigade", invariably American New Age mystics writing in Oprah-friendly clichés about "the wonder of creation", how nature "is full of surprises, always changing" and how "the soul is renewed and called to open and grow". "You want to be called upon to open and grow?" Nicholson asks, "Go take a walk through the Isle of Dogs on a Saturday afternoon when Millwall are playing, lady." He decides he lacks the "spiritual gene" because he does not limit his walking to floating through the local wildlife sanctuary. But his earlier impatience with Debord's attempt to unify and communalise what he agrees is unique and ambient experience confirms a love of surprise, a need for change, and a willingness to open himself to both. The New Agers he dynamites in a barrel are, like him, not a brigade but individuals striving to put into words what necessarily escapes them. And what the lady says holds for all landscapes.

How one defines renewal and growth then becomes the important question, a question both begged and resisted by writing. As Nietzsche and Marc Augé have argued, forgetting is as necessary to a healthy life as memory. Walking would then be forgetting and writing memory. Nicholson's fine company thereby has to betray the title's promise of unity in order to do justice to his subject, which he does. Any quibbling can take a hike.

24 Eylül 2011 Cumartesi

KABAKLI GÜL BÖREK





KABAKLI BÖREK
1 Kilo kabak
2 adet kurusoğan
Tuz,karabiber
125 gram eritilmiş tereyağ
3 adet yufka
1 yumurta
1 yemek kaşığı sıvıyağ

YAPILIŞI
Kabakların kabukları soyulup tavla zarı gibi doğranır, soğanlar da aynı şekilde doğranıp kabaklara ilave edilir  bir kenarda bekler .(yufkanın içine koyacağımız zaman tuzu ve karabiberi ilave edilir, hemen tuzunu koyarsak su salar böreğimiz güzel olmaz )
Yufka masaya serilir her  tarafı tereyağ ile yağlanır,   hazırladığımız kabaklı içimize  tuz ve karabiber ilave edilip harmanlanır, resimdeki gibi 4 parçaya böldüğümüz yufkanın kenarına kabaklı iç konup çok gevşek değil çok sıkıda olmayacak şekilde rulo yapılır, gül böreği gibi yuvarlanıp tepsiye yerleştirilir üzerlerine 1 çay bardağı sütün içine 1 yumurta  1 kaşık sıvıyağ ilave edilerek sürülür (dolapta bir gece beklerse çok daha güzel oluyor) 180 deecede ısıtılmış fırında pişirilir .
Kabak mevsimi geçmeden yapmanızı tavsiye ederim ben sebzeyle yapılan börekleri çok sevdiğim için  bu böreği sık sık yapıyorum .