16 Nisan 2009 Perşembe

Fakir doğup şair ölmek, şair doğup fakir ölmek...



Yaklaşık 7-8 sene öncesi belki, kadiköyde ortak noktada buluştuğumuz arkadaşlarla ortak olmayan şeyleri paylaştığımız bir fanzin çıkarmıştık. Üç sayı çıkarabilmiştik gerçi. Kendi içimizde bir sükse yapmıştık o dönem. Kimsenin okumadığı bir şeyi milyonlar okuyor modunda sevinebiliyorduk. İsmi de S.i.v.ge.d di. (Sıçarken iyi vakit geçirten dergi) Çok edebi bir anlamı var zannediliyor di mi?
Neyse o fanzinde bir arkadaşımızın şiir sayfası vardı. Böyle lakayıt bir dergide nasıl bir şiir sayfası olacaksa. Bir şiirinin ismiydi bu başlıkta yazdıklarım. Etkilemişti beni bayağı. Daha önceden dediğim gibi kısa ve vurucu kelimeler bütünlüğünü severim.
Başka bir şeyden bahsetcektim ama bahsedesim geldi bundan da.

Onu elde edemeyeceğimi bile bile , çok istediğim bir şey için uğraşmanın bir değeri olup olmayacağını düşündüm bugun. Ümit beslemenin iyi olup olmadığı. İnsanı bataklığa daha çok saplanmasına sebep olup olmadığı. Öyle batmayı beklemek yerine çırpınmak. Sonunda boğulacağını bile bile. Hep çırpınan taraf oldum galiba. Ama çırpınan insanları görüncede elimi uzatsam kurtarabileceğimi bilsem dahi eğildim kulaklarına " çırpınma eninde sonunda boğulacaksın" dedim. Ve öylece batmasını izleyip bir çok bataklığın arasından kendi yoluma gittim.
Hala doğrusunun ne olduğunu bilemem o batan insan vücuduna girdiğimde. Çırpınmalı mıyım yoksa durup izlemeli miyim kendimi. Denersem başarabilir miyim? Denemeli miyim?
Bilmiyorum ya... Bulamadım...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder