27 Ağustos 2007 Pazartesi

ANTiK ÇAĞLARIN ALTIN ŞEHRi: EFES

''Kentler uzun yıllarda kurulur, bir anda yok olur...'' der Seneca...

Anadolu, dünyada eski uygarlıkların kurulduğu, altın çağlarını yaşadığı, yıkıldığı, kaybolduğu ender rastlanan zenginliğe sahip topraklardır. Çeşitli sebeplerden yok olan bu kentler uzun çalışmalar sonucunda yeniden hayat buluyor. Antik çağın altın şehri EFES, Roma'nın küçük Asya eyaletinin görkemli başkenti, erken Hıristıyanlık döneminin en önemli dinsel merkezi, Meryem Ana'nın yaşamının son günlerini geçirdiği, Aziz Paulus'un defalarca ziyaret ettiği ve antik çağın yedi harikasından biri olan Artemis Tapınağı'nın yer aldığı SELÇUK ilçesi şimdiki durağımız. Tepede Selçuk Kalesi, sağda hemen kalenin altında Aziz Jean Kilisesi, solda İsabey Camii ve Artemis Tapınağı kalıntıları ile görkemli tarihi bizlere ulaştıran eşsiz turizm beldemiz...

Efes önceleri, Küçük Menderes Irmağı'nın Ege Denizi'ne dökülen körfezin kıyısında ve Panayır Dağı eteğinde kurulmuş... Küçük Menderes'in getirdiği alüvyonlar limanı doldurunca dağın güney batı yönüne, Bülbül Dağı yamaçlarına taşınmış. Tunç çağları ve Hititler'e ait yerleşimler de bölgede saptanmıştır. Hititler döneminde kentin adı Apasas'dır. M.Ö.1050 yıllarında Yunanistan'dan gelen göçmenlerinde yaşamaya başladığı liman kenti M.Ö. 560 yılında Artemis Tapınağı çevresine taşınmış. Efes'i sırası ile Persler, Sparta Krallığı, Büyük İskender, Bergama Krallığı, Roma Krallığı, Gotlar ve Selçuklular ele geçirmiş. Büyük İskender'in M.Ö. 333'te kenti almasıyla birlikte 50 yıl süren refah dönemini yaşamış. Helenistik dönemde en parlak dönemini yaşayan şehir, Roma'nın Asya eyaletindeki en önemli şehirlerinden biri olmuş. M.Ö. 1. y.y. kent önemli bir ticaret merkezi haline gelmiştir. Efes ve tapınak 262 yılında Gotlar tarafından yıkılmış, bundan sonra eski görkemli günlerine bir daha ulaşamamıştır. Bizans Çağında tekrar yer değiştiren Efes şehri, ilk kez kurulduğu Selçuk'taki Ayasuluk Tepesi'nde yeniden kurulur. 1330 yılında Türkler tarafından alınan ve Aydınoğulları'nın merkezi olan Ayasuluk, 16.y.y. itibaren küçülmeye başlamıştır. 1923 yılında Cumhuriyetin kurulması ile Selçuk adını almıştır.

Efes ören yerinde, Hadrianus Tapınağı girişindeki frizde 3000 yıllık kuruluş kehanetinden şu şekilde söz ediliyor: ''Atina kralı Kodros'un cesur oğlu Androklos, Ege'nin karşı yakasını keşfetmek ister. Önce, Delfi kentindeki Apollon Tapınağı'nın kahinlerine danışır. Kahinler ona, balık ve domuzun işaret ettiği yerde bir kent kurulacağını söyler. Androklos bu sözlerin anlamını düşünürken Ege'nin mavi sularına yelken açar. Küçük Menderes (Kaystros) ağzındaki körfeze geldiklerinde karaya çıkmaya karar verir. Ateş yakarak tuttukları balıkları pişirirken, çalıların arasından çıkan domuz balığı kaparak kaçar. Böylece kehanet gerçekleşir ve buraya kent kurulmaya karar verilir. Efes'i gezerken kendinizi zaman tünelinde hissedersiniz.

Sokaklarda yürürken, kütüphaneyi, tapınakları gezerken burada kimler yaşamış, yaşantıları nasılmış, bu kocaman taşları, mermerleri nasıl üst üstte yerleştirmişler, hangi teknikle yapılmış, birkaç defa yıkılmasına rağmen nasıl günümüze kadar yaşamayı başarabilmiş diye düşünürsünüz. Sevinçlerin, hüzünlerin, mutlulukların paylaşıldığı bu topraklarda yaşayan insanları merak edersiniz. Her şey yaşanmış ve bitmiştir. Ama izleri bizlere hatta bizlerden sonraki nesillere mesaj vermeye devam edecektir. Bu topraklara yaşam hikayelerini bırakarak ayrılmışlardır.

Efes'in tamamını, kenti savunmak amacı ile yapılan duvarlar çevreliyor. Düzgün taş bloklardan iki metre genişliğinde, altı metre yüksekliğinde örülen duvarlar, sık sık kare planlı küçük kulelerle desteklenmiş. Efes limanı tarafında küçük tepe üzerinde görülen kule, diğerlerinden daha büyük ve iki katlıdır. Halk arasında St. Paulus Hapishanesi adı verişmiştir. Sur duvarlar iki kapıdan kente giriş çıkış sağlıyor. KORRESOS KAPISI ve Meryem Ana yolu üzerinde bulunan MAGNESİA KAPISI... Efes'in 30 km. doğusunda bulunan önemli, eski bir kenttir Magnesia. Kapı Efes'i, Magnesia'ya bağlayan yolun başlangıcında yer alır. ''Roma Barışı'' döneminde İmparator Vespasianus tarafından üç girişli ve kemerli bir görünüm kazanarak ''Onur Kapısına'' dönüştürülür. Bu kapının Pion Dağı tarafında bulunan geniş alana yayılmış çok sayıdaki kız heykellerinden dolayı KIZLAR GYMNASİUM'u (Doğu) olarak bilinir. Antik çağda eğitim, spor kurumları olarak yapılan Gymnasiumlar, 6-16 yaş çocuklarının eğitimleri için kullanılıyormuş. Spor, müzik, anatomi, tıp ve hitabet dersleri verilirmiş.

M.Ö.1. y.y. DEVLET AGORA'sı (alışveriş alanı) ticari agoralardan farklı olarak devletin kontrolünde dini, politik, sosyal toplantıların yapıldığı, kararların alındığı kutsal alanda bir de tapınak yer alır. Agoranın kuzeyinde yer alan Stoa, Aguatus döneminde Bazalika' ya dönüştürülmüş, resmi toplantıların ve borsa işlemlerinin yapıldığı yer olan Bazilika İyon mimarisine ait 3 nefli ve kolonlu bir binadır. Bazilika'nın kuzeyinde bulunan VARİUS HAMAMI, klasik Roma hamam mimarisi tarzında yapılmış, Tepidarium (ılık bölüm), Caldarium (sıcak bölüm)' ün tabandaki sıcak hava künkleri günümüze kadar gelmiştir.

ODEİON, küçük bir tiyatro olan yapı M.Ö.5. y.y. 23 oturma sırası ile ortadan ikiye bölünmüş, 1400 kişi kapasiteli sahne binası iki katlıdır. Kentin ölümsüzlüğünü simgeleyen, kent ateşinin hiç sönmediği yer PRYTANEİON'dur. Salonun çevresinde tanrı ve imparator heykelleri sıralanmıştır.





KURETLER CADDESİ, Celsus Kitaplığı'ndan başlayan cadde Panayır ve Bülbül Dağları'nın kesiştiği yerde Devlet Agorasına yönelerek, Herakles Kapısında son bulur. Kentin önemli yapılarının sıralandığı beyaz mermer plakalarla kaplı yolun her iki tarafı dekoratif mozaik tabanlı sütunlu galerilere açılıyor. Sütun aralarını kaideleri hala yerinde duran önemli kişilere ait heykeller yer alır.

DOMİTİAN TAPINAĞI, antik çağda kentleri için baş rahiplerin gözetim ve yönetim onuruna sahip olmak çok önemlidir. Efes, dört kez sahip olduğu bu onuru korumak için Pergamon (Bergama), Smyma (İzmir) gibi rahipleri ile çatışmıştır. İmparator Domitian adına yapılan 8X13 sütunlu tapınakta bulunan sunak Efes Müzesinde sergilenmektedir.

HERAKLES KAPISI, Roma Çağı sonlarında yapılan kapı Kuretler Caddesi'ni yaya yolu haline getirmiş. Ön cephesinde Kuvvet Tanrısı Herakles kabartması dolayısıyla bu ismi almış.

TRAİAN ÇEŞMESİ, M.Ö.102-114 yılları arasında inşa edilmiş, eskiden havuzun ortasında Traian'ın büyük heykeli bulunan çeşme iki katlı ve köşeli bir yapıymış. Sular havuza heykelin altından dökülürmüş.

HADRİANUS TAPINAĞI, Korinth düzenli ve frizlerinde Efes'in kuruluş efsanesi işlenmiş. Kemerin en üst orta kısmında kent tanrıçası ''Tyche'' büstü bulunmaktadır. Teraslar üzerine inşa edilen çok katlı yamaç evlerde zengin aileler yaşarmış. Evlerin tabanlarında mozaikler, duvarlarda mermer kaplama ve freksler yer alır. Dört bin metrekare alana inşa edilen evlerde ısıtma, soğutma sistemleri, yemek, oturma, çocuk odaları bulunur.

CELCUS KİTAPLIĞI, Kuretler caddesi ve Mermer Cadde'nin birleştiği yerde Efes'in en önemli anıtsal yapısıdır. M.Ö.105-107 yıllarında Efes'in Asya eyaleti prokonsülü Julius Cesar Polemeanus'un ölmesi üzerine, onun anısına oğlu Aquila tarafından mezar anıtı ve kütüphane olarak yaptırılmış. Kitap ruloları yapı içerisinde duvarlardaki nişlerde saklanıyormuş.

BÜYÜK TİYATRO, 24.000 kişi kapasiteli antik dünyanın en büyük tiyatrosudur. Sahne yüksekliği 18 mt. bulan sütunlu, üç katlı niş, heykel ve kabartmalarla süslü bir görünümdeymiş. Oturma basamakları üç bölümlüdür.

Malazgirt zaferinden sonra, Türkler büyük bir hızla Anadolu'ya yayılır. Efes ve yöresine Sasa Bey atanır. (1304) Daha sonra Aydınoğlu Beyliği Birgi'yi merkez yapar. Sonradan Efes'in değeri anlaşılır ve merkez buraya kaydırılır, beyliğin en önemli limanı olur . Kente ''Ayasuluğ'' denir. Bu dönemde kentte çok hareketli ticaret gerçekleşir. Cenova'lı ve Venedik'li tacirler kumaş, tahıl, kenevir, balmumu, şarap, şap, gümüş, sabun ticareti yaparlar.

Bunları yapmadan dönmeyin:

- Pamucak plajına uğramadan
- Selçuk'ta çöp şiş yemeden
- Nefis lezzetle tanışmak için şeftalinin ve incirin tadına bakmadan
- Efes Müzesini gezmeden
- Şirince şaraplarının tadına bakmadan
- Selçuk Gevekirse Gölü Kuş Cennetini ziyaret etmeden
- Efes'in büyüsüne kapılmadan dönmeyim....

Güzel fotoğraflarını paylaşarak bizi Efes'e bir fotoGezi'ye götüren Nurten Yağcıoğlu'na, yazı ve bilgiler için Nurperi Ünsal'a çok çok teşekkürler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder