Almanya-Hollanda sınırında küçük bir kent, ama yakın da olsa kültür bir ülkeden diğerine nasıl da değişiyor, tabi ki kastettiğim uçurumlar değil. Başka bir ülkeye gidiyorsunuz ama gümrük yok, hiçbir şey yok, sadece hoş geldiniz tabelası görüyorsunuz.
Alemannia Aachen, çok güzel küçük bir kent. Ona zaten aşinalığımız var, Mustafa Denizli zamanında A. Aachen futbol takımını çalıştırmış, ilk 5-6 hafta da çok başarılı olmuştu. O zamanlar ikinci ligdeydi, şimdi de 2. ligde ama sanırım tam bir kent takımı, fanları fanatik. Renkleri her yerde var, sarı siyah ve şehir içinde de kulüp mağazası var.
Aachen büyük sanayi devlerinin olduğu bir yer aynı zamanda, çok iyi ve büyük bir teknik üniversitesi de varmış. Ayrıca ikinci dünya savaşı sonrası yeni Avrupa’nın oluşturulmasında pek çok toplantı burada yapılmış vs vs. Bunlar ne kadar önemli bir kent olduğunun gösterge niteliğindeki verileri Tabii bizim bu propagandalarla işimiz olmazJ, biz gelelim asıl meselemize. Güzel memleket mi, görmeye değer mi?! Cevap evet, kesinlikle görülmeye değer ama tabii ki sadece 1 gün yeterli. Hava güneşliyse çok şanslısınız. Harika cafeler var, oturup tembellik yapmak için.
Şehrin meydanı veya “Old Town” bölgesi turistik yeri, büyük meşhur bir katedral var, merkezde katedral ve onun çevresinde halka halka genişleyen bir şehir. Katedrali merkez yapmak üzere etrafa doğru yapacağınız gezilerle Aachen olayını bitirebilirsiniz. Katedrali gezdikten sonra şehrin meydanındaki Stad House ile başlayabilirsiniz gezinize. Çok fazla ziyaret edilecek yer yok zaten. Mobilya müzesi var hemen meydana yakın bir yerde, onu ziyaret edebilirsiniz, ben ziyaret etmedim ama cafede oturmayı tercih ettim, ziyaret eden arkadaşlar memnun kalmış.
Şehri bir dönem Romalılar işgal etmiş, zaten şehrin güzelliğini görünce buraya Akdenizlilerin eli değmiş diyorsunuz. Roma Hamamları var, kaplıca olayı, aynı anda 6 bin Romalı askerin temizlenebileceği bir hamammış. Bizde bu kadar kaplıca varken orda kaplıcaya gitmek vatanıma karşı bir suç işlemiş hissini uyandırırdı bende herhalde!!
Katedrali (Cathedral of Aachen ya da Aix-la-Chapelle) de Romalılar yapmış (800’lü yıllar). Her tarihi kilisede olduğu gibi tepesine parayı bastırıp çıkabiliyorsunuz, o da ancak grupsanız. Katedral, önemi yüksek bir yapı. Doğu Romalılar burayı başkent yaptıklarında eski Roma’yı tekrar canlandırdıklarını düşünüp onun şerefine bu katedrali yapmışlar; görkemli bir yapı. (Murat Belge’ye göre bizdeki Doğu Roma’dan kalma Küçük Ayasofya’nın planı Katedralin nüvesini oluşturuyormuş:)
Yemek için gittiğimiz bir cadde vardı, kentin tanıtım rehberinde de yazıyor, öğrenci mekânı diye. Adını hatırlayamayacağım. Çoğunluğu Türk kebapçısı ve İtalyan pizzacısı. Evet, cidden göreli olarak ucuz. İtalyan restoranı diye oturduğumuz yerin sahibi Türk çıkınca tabii kahkahaya boğulduk. Duvar İtalya bayrağının renklerine boyanmış, garsonlar Türk değil, patron İtalyan tarzı giyinmiş. Tabii fark edince patronla beraber kahkahayı bastık. Al Pacino’ya benzediğini söylesek de hesapta bir indirimi kabul ettiremedik.
Son olarak, Belçika ve Hollanda’ya çok yakın bir kent olan burası zamanında bu ülkelere kaçak şekilde girmek isteyen Türklerin “taksi istasyonu”ymuş. Buraya gelen Türkler buradan geceleyin taksilerle gizlice Hollanda ve Belçika’ya geçirilirmiş.
Aachen’a geçerken uğrayın, 1 gündüz yeter de artar bile.
(12 Mayıs 2005)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder