İki ay Den Haag (Lahey) yaşamışlığı, 4-5 defa Amsterdam turistik seyahati sonrası diyebilirim ki, Amsterdam için en güzel dönem eylüldür. Üniversiteler açılmış, öğrenci kalabalıkları azalmış, havanın güneşli, ılık olduğu bir mevsim Amsterdam için muhteşemdir.
Kanal kenarındaki/üstündeki cafelerinde oturmak, kanallarda üstü açık teknelerle kanal turları yapmak, Vondelpark’ta şarap peynir pikniği ve uzun yürüyüşler yapmak için güzel hava şart. O zaman tekrardan diyorum ki, gidecekseniz güneşli güzel havalarda gidin!
Jordan bölgesinde ev kiralayın; Airbnb.com’dan ev bulun. Market/mutfak alışverişinizi Albert Heijn marketlerden yapın, zaten orada yaşıyormuş havasına girin.
En turistik caddeleri boşverin, evet bir defa dolaşmakta fayda var, zaten şehrin turist rehberlerindeki çoğu şey bu caddeler üzerindedir, gezin görün ama tüm tatilinizi buralarda telef etmeyin.
Vaktiniz epey epey bolsa müze gezin, aksi halde müze gezmelerini İstanbul’a bırakın. Zaten en önemli sergiler İstanbul’a da geliyor artık, İstanbul Modern, Sabancı Müzesi zaten pek çok güzel sergiye ev sahipliği yapıyor. Diyoruz ya, vakit değerli.
Kanallları baz alıp her bir kanal boyunca keyifli keyifli yürüyüşünüzü yapın, kanal kavşaklarındaki cafelerde bol bol dinlenin, icabında marketlerden alacağınız içeceklerle kanal kıyılarındaki banklarda demlenin.
İlk kanal ve en küçüğü Singel, sonra Herengracht daha sonra da Kaisergracht gelir. Gezilerimizde dairesel şekilde bu kanalları gezdik. Kanallar üzerinde özellik arz eden yapılar da var. Kısa bir internet araştırması sonrası yol güzergahınızda bakacağınız evlerin numaralarını haritanızda işaretleyin.
Kanal turunu sakın ha sakın şu üstü kapalı, tourist trap cruiselarla yapmayın hem vaktinize hem de paranıza yazık. İstiflenmiş şekilde oturacağınız bu teknelerin üstü de mika ile kapalı olduğu için dışarıyı net göremiyorsunuz. Ayrıca güneş ışınlarını içeriye katlayarak verdiği için sıcaktan başınız ağrıyacaktır. Hava yağmurlu iken de yağmurdan bir şey göremezsiniz.
Kanal turu için size önerim Dam Meydanındaki Krasnapolsky otelinin arka tarafından kalkan Otele ait üstü açık tekne ile gezi turu yapmanız. Bunu gündüz de gece de yapabilirsiniz. Tekneye erken binin, ön tarafına geçin ve yastıkların arasında uzanın, keyif yapın. Temel nokta; tekneye son binenlerden olmayın, sonlarda kaldıysanız, sonraki tekneyi bekleyin. Bunu özellikle gece turları için söylüyorum. Gece turunun güzelliği ayrı.
Vondelpark’ın keyfini çıkartmalısınız. Marketten içeceğinizi, sandviçinizi alın, bir öğününüzü burada çimlerin üzerinde geçirin. (Overtoom ile Van Baerlestraat kavşağında bir Albert Heijn var). Eğer ev tutmuşsanız, parkı günlük yaşamın parçası haline getirip koşunuzu/yürüyüşünüzü burada yapın. Burada bol bol vakit geçirip tembellik tatilinin keyfine varın, kalabalıkların keyfine gark olun. Sonra da İstanbul’u düşünüp bize bu tür parkları çok görenlere, şehir içi 3-5 m2 yeşil alanın popülizm uğruna mangal dumanları arasına boğulmasına izin verenlere küfredin. Ama çok düşünmeyin bunları; amacımız uzaklaşmak, beynimizi nadasa yatırmak, değil mi?
Son bir öneri ulaşım konusunda. Malum Amsterdam uçuşları her zaman pahalıdır. Kışın ucuz olabilir ama dediğim gibi kışın gitmenin de pek bir esprisi yok. Rotterdam’a uçun. Hem THY hem de Transavia havayollarını deneyin. Uçağa bindiğinizde yanlışlıkla Konya uçağına bindiğinizi düşünmeyin! Uçaktaki tek turist siz olacaksınız, kalanı Rotterdam çevresindeki gurbetçi Türkler. Bu arada Rotterdam Dan Hague Havaalanı gördüğüm en güzel havaalanlarından; küçüklüğü ve sıcaklığı beni benden aldı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder