9 Ekim 2014 Perşembe

Amatör Gezgin'in İtalya - Fransa notları: Harika yerler ve başımıza gelenler...

Aslında İtalya'dan önce Gürcistana gitmiştim ama İtalya daha detaylı olduğu için unutmadan önce yazmam daha iyi olur diye düşündüm.

Evet yazacak, paylaşacak çok şey var nereden başlayacağımı bilemesem de. Her halde bu seyahat planımızı nasıl yaptığımızla ilgili başlasam daha iyi olacak. Eşimle bu yaz Kıbrıs ve Gürcistan gezimizin ardından (onları da daha sonra yazacağım) İtalya'ya gitmeye karar verdik. Eşim iş gereği sık sık İtalya'ya gittiği ve iyi bildiği için planımız ilk aşamada uçakla belli bir noktaya gidip oradan araba kiralayıp istediğimiz gün, istediğimiz şehirde kalmaktı. Fakat bu sıralarda ben gazetede bir tur ilanı gördüm (Fransa ve Monako dahil olan büyük İtalya turu) ve turla gidersek daha çok yer göreceğiz diye ısrar ettim ve eşim de mecburen kabul etti. Ve hayatımızın - daha doğrusu hayatımın demek lazım eşimin de benim yüzümden burnundan geldi- hatasını yaptık...
Neden hata dediğimi şöyle açıklayayım:
Biz daha önce yaptığımız bütün seyahatlerimizi kendimiz planladık (otel, havayolu şirketi, araba, vs.) ve son derece keyif aldık. Daha önce yurtdışında bir tur deneyimimiz olmadığı için de nelerle karşılaşacağımızı bilemedik. (Birazdan yazacaklarım yabancı dil bilip gittiği yerlerde kendi başına gezebilecek, maddi durumu tek başına program yapabilecek ve aşağıdaki gibi durumlara katlanamam diyebileceklere sanırım daha çok uygun. Bu arada neden 45 kişi olduğumuza gelince; aynı tarihlerde tur düzenleyen firmalar tek rehber eşliğinde bir araya geliyormuş. Mesela bizim turda yanlış hatırlamıyorsam 3 yada 4 tur şirketinden gelenler vardı).


Şöyleki;
- İyi otellerde kalmak istiyorsanız turla gitmeyin (otel maceralarımızı ilerleyen günlerde yazacağım. Size verilen isimler süper olsa da ilk baktığınızda tur son bir kararla değişiklik yapabiliyor)
- Bizim gibi detaylı müze, çarşı-pazar gezmeyi sevenlerdenseniz tur asla size göre değil verilen bir saatlik boş zamanlar yetmiyor hiçbir şeye
- Yarısı sizden yaşça çok küçük balayı çiftleri (tabi herkes aynı değil, çok tatlı bir çiftle de tanıştık burada) ve kalan yarısı da yaşça çok büyük ve her dakika bir şeylere söylenen her kafadan bir ses çıktığı hiç tanımadığınız 45 kişiyle takılmak istemiyorsanız turu boşverin
- Lezzet tutkunuyum kaliteli bir yerde oturup bir kadeh şarapla aheste aheste akşam yemeğimi yerim, sabah da kral gibi kahvaltı ederim diyorsanız yine turu boşverin (bu arada gittiğimiz tur firmasının adını yazıp yazmamakta kararsızım ama uyduruk bir firma da değildi. İlk programa sadık kalsak ekstralarla beraber verdiğimiz aynı rakamlara çıkar, en azından da keyif alırdık)
- 15 - 20 yıllık otobüslerle bacaklarınız uyuşana kadar "ankara'nın bağları" eşliğinde saatlerce yol gitmem diyorsanız turdan uzak durun (Sevgili bir kısım tur arkadaşlarımızın yoğun istekleri sonucu otobüste bu ve başka enteresan şarkılar çalındı ve alkışlar eşliğinde italya yollarını arşınladık.  Ve bence korkunçtu...)
- Kısacık serbest zamanları geç kalanları beklemekle geçirmek istemiyorsanız yada kaybolanları aramak için sürü gibi gezmek istemiyorsanız turu boşverin (Rehberimiz sevgili Burak'ın tüm bizi bir arada tutma çabalarına ve uyarılarına rağmen Roma'da öyle birşey yaşadık).
- Aklınızda bulunsun gazetelere bakıp aaa 300 euro vs. iyiymiş bak bu dediğiniz turlarda ekstra gezileride katınca işin içine (ve oraya, buraya giriş ücretlerini) rakam en az iki katına çıkıyor. Ekstralara katılmam diyebilirsiniz ama çoğunlukla şehire uzak otellerde kalındığı için yapabilecek fazla aktivite olmuyor. Fiyata sadece sabah kahvaltısı dahil olduğu için öğle ve akşam yemekleri, alışveriş vs. de girince işin içine astarı yüzünden pahalıya geliyor. (gerçi turda ekstralara katılmayanlar oldu, yemek işini de birazdan okuyacağınız gibi halledenler de oldu. Suya para vermemek için çoğu insan sularını da tuvaletlerden doldurdu ama düşününce bu hiç bana göre değil. Aranızda benim ukalalık yaptığımı düşünenler yada kimse çok para harcamak zorunda değil diyenler de çıkabilir herşeye tamam da tuvaletlerden içme suyu doldurmak da olmaz ama...)
- Ve en önemli madde asla ama asla "ay biz çok iyi arkadaşlarız, birbirimizi çok seviyoruz, anlaşıyoruz" diye kimseyi peşinize takma gafletinde bulunmayın. Sonra ilk günden abuk sabuk bir meseleye bozulur ve bütün tatili surat asıp, laf sokma çabalarıyla zehir edebilirler. Ne demişler ya tatilde, ya içki masasında, yada alışverişte tanırsın "arkadaşını" .

Bu arada her turda olacak diye bir şey yok ama otobüste yemek yenmesi yasak olduğu halde (şoförler otobüsleri tur sonuna kadar temizlemiyorlar) Türkiyeden getirilen konserve vs. benzeri yiyeceklerin ve orada alınan malzemelerle yapılan salataların (evet otobüste bildiğiniz soğanlı vs. salata yaptılar) yenmesi beni rahatsız etti. (Sonuçta özellikle arka ve orta tarafları kötü bir koku sarıyor). Eşim her ne kadar yaşlı insanlar dışarıda herşeyi yiyemiyorlar gibi mazeretler bulmaya çalışsa da buna saygı gereği o yiyecekler otobüsten indiğimiz yerlerde de yenebilirdi...



Bu arada turun iyi yönleri de vardı tabi.
Rehberimiz Burak son derece keyifli ve işini seven bir rehberdi. Her kafadan çıkan bütün sorunları, söylenmeleri gayet ustalıkla idare etti. Gezdiğimiz yerlerde aklımızda daha iyi kalması için bazı yerleri popüler kültürle harmanlayıp sundu bize (sonraki yazılarda bunlardan örnekler vereceğim. Rehberimiz Burak'ı tanıtan kısa bir yazı da yazacağım. Allah ona kolaylık versin hakikaten çok zor işmiş).
Turla gezdiğimiz birçok yer içinde bir daha nereye gidip nereye gitmeyeceğimizi öğrenmiş olduk. (Monako'ya bir daha gitmem mesela ama Floransa-Roma-Venedik gibi birkaç kere gidilmesi allahın emri olan yerler dışında Pompeii ve birkaç yerin daha mutlaka detaylı gezilmesi gerekiyor)
Turun en iyi tarafı ise bize bir daha asla turla ve başkalarıyla (bu herkes için geçerli değil) tatile çıkmamamızı öğretmesi oldu...

Bir sonraki yazıda başlıyoruz güzel İtalya gezimize...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder