2 Nisan 2010 Cuma

KAPALIÇARŞI VARKEN İSTİNYE PARK, CEVAHİR, KANYON ORALARI DA NEYMİŞ.




Ne Kanyon, ne İstinye Park, ne Cevahir. 1461 yılında o zamanın şartlarına göre yapılmış Dünyanın ilk alışveriş merkezi Kapalıçarşı'yı harita ile gezdikten sonra. O mistik havayı içime geçirdikten sonra illa KAPALIÇARŞI, illa KAPALIÇARŞI diyorum.
64 cadde ve sokaktan oluşan çarşının 22 kapısı var imiş. Bir  ecdad yadigarına sahip çıkılması gerektiğini düşünüyorum. Şu an resimde birinci kapısı olduğu belirtilen Nuruosmaniye Kapısı görülüyor.

Birgün vaktimin bol olduğunda 22 kapısını da ayrı ayrı resimlemek dileğim.

Suudi Arabistan'da yıkılan Osmanlı Eserlerine tepki gösterelim diyen tarihçilerin, özellikle ünlü tarihçi Murat Bardakçı'nın kendi ülkemizin yıkılan eserlerine sahip çıkalım diye kampanya oluşturması lazım. Geçenlerde gazetesine yazdığı köşesinde yurt dışındaki eserlere sahip çıkılması ile ilgili yazısını okurken, gözümün önünden şairin dediği gibi Kapalıçarşı deyip geçme, Kapalı kutu adlı şiiri geçti. Gerçekten de Kapalı kutu idi orası, Altınıyla, üretimiyle, tarihiyle, ustasıyla, çırağıyla harika bir mekan. haritasını alın gezin derim ben..


ÜNLÜ AMERİKAN SÖZÜ VARDIR YA.. ALTIN ATEŞLE, KADIN ALTINLA, ERKEKTE KADINLA ERİR DİYE.. BENDE ALTINLARI GÖRÜNCE TAKMAYI SEVMEM AMA, BAKMAYI SEVERİM DEDİM. VEEEE SADECENE BAKAKALDIM.









Giyilmemiş çamaşırlar nasıl kokar bilirsin,
Sandık odalarında;
Senin de dükkânın öyle kokar işte.
Ablamı tanımazsın,
Hürriyette gelin olacaktı, yaşasaydı;
Bu teller onun telleri,
Bu duvak onun duvağı işte.
Ya bu camlardaki kadınlar?
Bu mavi mavi,
Bu yeşil yeşil fistanlı...
Geceleri de ayakta mı dururlar böyle?
Ya şu bembeyaz gömlek?
Onun da bir hikâyesi yok mu?
Kapalı Çarşı deyip de geçme;
Kapalı Çarşı kapalı kutu.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder