-oldies but goldies diyerek şu parçayı açmanızı öneririm.
-Bir iki hafta önce eğitim amaçlı Türkiye ye geldim. iki gün kaldıktan sonra 2. günün gecesi tekrar uçağa bindim. Hava o kadar kasvetliydi ki kendinizi sıksanız uçağı sıkıntıdan patlatabilirdiniz. Dışarı baktım, uçuş zaten gece yarımda, apronda dahi bir boşluk var nedense, neyse resmini çektim görüldüğü üzere. Acayip bir duygu vardı üzerimde bir sıkıntı bir bunalmışlık. Gidip gelmeler çok oluyor bu aralar. Yalnızlık zor zanaat, üzerinde çalışmak lazım...
-Can dündarın bir yazısı var; "ayrıldığın zaman tanırsın beraber olduğun insanı" diyor. Sonuna kadar katılmışımdır hep. İnsanlar birbirinden ayrıldığı zaman gerçekleri söylerler, söylemese dahi gerçekten bakarlar. O sevmeler ve sevişmelerin yeni farkına varılır, acı ve tatlı anların idrakı ancak gerçekleşir. Ayrılırken üzülür bazı insanlar, bazıları sevinir. İki taraflı bir anlaşma mıdır ayrılık? yoksa bir kazanan mı vardır. İlişkide kazanacak bir şeyin varsa eğer ona ilişki diyebilir misin? Karşındakini kaybetmek ve ayrıldığında kollarının arasından gitmesini görmek bir kaybediş midir yoksa onun mutlu olacağını düşündüğün için kazandığın bir oyun mu? Bir insan kaybettiği oyuna kazandım diyebilir mi? Aşk bir oyun mu?
Ben her zaman yaşadığım bir ilişkide karşımdakinin mutlu olmasına önem verdim. Ancak yaşadığım sadece bir ilişkide karşımdaki mutlu olduğunda, bende mutlu olabiliyordum. Uzun bir ilişki değildi, yoğun bir beraberlik yoktu, belki daha çok, olmasını istediğim gibi, hayalimi tezahür ettiğim tuval haline getirmiştim O'nu. Gerçekten O'nu mu sevmiştim, yoksa sevmek istediğim hatun kişiyi O'nun üzerine mi yıkmıştım bilmiyorum. Zaman geçtikçe O'nu çok mutlu etmek istediğimi farkettim. Olabilecek herşey O'nun için olmalıydı hiç bir zaman üzülmemeli ve hiç bir zaman geleceğe dair kaygısı olmamalıydı. Ama vardı... o zamanlar abartılı sevgi kavramını son noktada yaşayan ben, bir akşam O'nun başka bir yerde, başka bir zamanda ve başka bir insanda mutlu olabilme ihtimali var mı diye düşündüm. Ertesi gün hayatımdan gittiğinde hem üzüldüğüm hem sevindiğim nadir anlardan birini yaşadım. Mutlu olacaktı biliyordum.
Seneler geçti, insanlar geçti. Dokuz kere eylül oldu. Dokuz kere kışa uyandım. Geçen seneler içinde O'nu hayatımdan çıkarmamaya çalıştım. Mutlu sonla biten bir film izlemek istiyordum. O'na baktığımda mutlu dönemlerini, iniş çıkışlarını görmek ve yanında olmak huzur veriyordu. Başka bir insanla beraber olduğunda yanında gülüyorsa eğer benim için önemi yoktu. Bu esnada bende başka insanlarla başka duyguları arıyor bulamadığım zaman kendimi işe vermiş işkolik in birine dönmüştüm. En azından o mutluydu diyerek hayatıma devam ediyordum. Son dönemde beraber olduğu insandan ayrılınca bende daraldım. Onu hissettiğim zamanlar artmaya başladı. Ayrılık sonrası hatun kişilere yapışan adamlardan nefret etmişimdir herzaman. Ardından durdum. Yoruldum. Yazı yazmak bile bu kadar zor geliyorken zamanında tek başında düşünmek bile yetebiliyorken, tek başına kazanılamayacak bir savaş meydanında buldum kendimi. Öylece beklediğim bir yer. O şimdi bu yazıyı okur veya okumaz. hiç bir zaman önemli olmadı bu benim için. Çünkü hissettiğini biliyorum. Eğer ben varsam O da gerçektir. Mutlu olacağını hissediyorsam mutlaka olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder