26 Ocak 2010 Salı

Yollar bukowski ve yabancılık

Eskiden bukowski okurdum ben. Şimdi pek zamanım olmuyor açıkcası veyahut üseniyorum bilemeyeceğim. Bukowskinin o kirli yazı dilini sevmişimdir hep ama kirli olmasından dolayı değil. Yalın gelmiştir bana. yeri gelince bok der s.ktir git der boşluklarda vajinal muhabbetler...
Bir kaç yazıda bir mutlaka bukowskiden bahsetme hastalığı var galiba bende. İyi mi kötü mü onu da bilmiyorum. Bir b.k bilmiyorum ben zaten... Şu zamana kadar nasıl yaşamışım şaşarım. sokakta tinerci görse tam biçak sokulup soyulacak adam tipi var birde bende. Korkutucu...
Hayatım bir yol ayrımında bu aralar. Bir sürü yere çıkan bir meydanda öylesine yollara bakıyorum. Adım bile atmadan ayaklarımın beni bir yere götürmesini bekliyorum. Bilet almadan milli piyango çıkmasını beklemek gibi. Kimi zaman diyorum ki otur kardeşim olduğun yere öylesine bırak kendini. Kimi zaman diyorum koş ayakların d.tüne vura vura... Oysa ben napıyorum beynim bütün yollara gidiyor vücud desen ohooo kendinden geçmiş ayrı bir dünyada. İkiye bölüyorum kendimi. Üzüldüğüm nokta iki parçamda birbirini tanımamazlıktan geliyor...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder