24 Aralık 2008 Çarşamba

Yerebatan Sarnıcı



Yerebatan Sarnıcı bence İstanbul'da mutlaka görülmesi gereken tarihi yerlerden biri. Sarnıca ilk girdiğiniz andan itibaren muhteşemliği karşısında nutkunuz tutuluyor. Bunda yapılan ışıklandırmanın da etkisi çok büyük. Giriş Türk ziyaretçilere 3 YTL, yabancı ziyaretçilere ise 10 YTL. ve müze kart geçmiyor. Yerebatan Sarnıcı sularında yüzen irili ufaklı balıklarla gerçekten de çok ilginç bir mekan.

Tarihine ve özelliklerine gelince;
Bizans İmparatoru I. Justinianus (bkz: I. Justinianus) tarafından (527-565) bu büyük yeraltı sarnıcı suyun içinden yükselen mermer sütunlar nedeniyle halk arasında "Yerebatan Sarayı" olarak da adlandırılmıştır. Sarnıcın bulunduğu yerde daha önce bir bazilika bulunduğundan "Bazilika Sarnıcı" olarak da bilinir (bkz:Bazilika). Sarnıç uzunluğu 140 m. genişliği 70 m. olan dev bir yapıdır. 52 basamaklı taş merdivenlerle inilen sarnıçta her biri 9 m. yüksekliğinde 336 sütun bulunur. Bu sütunlar her biri 28 sütun içeren 12 sıra meydana getirirler. Sarnıcın tavan ağırlığı kemerler vasıtasıyla sütunlara aktarılmıştır. Bu sütunların başlıkları yer yer farklı özellikler taşır. Bunlardan 98 adeti Korint tarzında (bkz: Korint tarzı) yansıtılırken bir bölümü de Dor tarzını (bkz: Dor tarzı) yansıtmaktadır. Sarnıcın tuğladan örülmüş 4.80 m. kalınlığındaki duvarları ve tuğla döşeli zemini Horasan harcından (bkz: Horasan harcı) kalın bir tabakayla sıvanarak su geçmez hale getirilmiştir. Toplam 9800 m2 alanı kaplayan bu sarnıç yaklaşık 100.000 ton su depolama kapasitesine sahiptir. Sarnıçta bulunan sütunların çoğunluğu silindir biçimindedir. Sarnıcın kuzeybatı köşesindeki iki sütunun altında kaide olarak kullanılan iki Medusa başı (bkz: Medusa başı) Roma dönemi heykel sanatının muhteşem örneklerindendir. Bu başların nereden getirilip kullanıldığı bilinmemektedir. Osmanlı döneminde iki defa restore edilen sarnıcın ilk onarımı 18.yy'da III. Ahmet zamanında Mimar Kayserili Mehmet Ağa tarafından yapılmıştır. 19.yy'da ikinci büyük onarım Sultan II. Abdülhamit tarafından yaptırılmıştır. Sarnıcın ortasına doğru kuzeydoğu duvarı önünde yer alan 8 sütun 1955-1960 yılları arasında yapılan bir inşaat sırasında zarar gördüklerinden kalın bir beton tabakayla kaplanmış ve tarihi dokularını kaybetmiştir. Sarnıç İstanbul'un fethinden sonra bir süre daha kullanılmıştır. Sarnıç 1544-1550 yıllarında Bizans kalıntılarını araştırmak üzere İstanbul'a gelen Hollandalı gezgin P.Gyllius tarafından keşfedilmiştir. Sarnıç Cumhuriyet döneminde de pek çok kez onarılmıştır. En son 1985-1987 yılları arasında yapılan restorasyonda 50.000 ton çamur çıkarılarak, yürüme platformlarının yapılmasıyla hizmete açılmıştır.






I. Justinianus: 527-565 yılları arasında Doğu Roma İmparatorluğu'nun hükümdarı olmuştur. Roma hukukunda yaptığı reformlarla anılır. Ortodoks Hıristiyanlarca "Aziz" olarak kabul edilmiştir. Karısı Teodora ile beraber ülkesine düzen ve birlik getirmiştir. İmparatorluğun her yanını kiliseler, kaleler ve hastanelerle donatmıştır. Bunlar arasında en ihtişamlısı Ayasofya (Hagia Sophia) kilisesidir.
Korint tarzı: En dikkati çeken özellikleri sütun tabanının süslü olması ve sütun başlığının ters dönmüş bir çan şeklini almasıdır. Bu başlık Kenger bitkisinin (yaban enginarı yaprağı biçiminde bir bezeme motifi) yapraklarıyla bezeli olurdu.
Bazilika: Erken hıristiyan ve ortaçağ mimarilerinde yan geçitleri bulunan galerili veya galerisiz kilise.
Dor tarzı: En ayrıntısız Yunan mimari düzenidir.
Horasan harcı: Eski dönem yapı ustalarının dayanıklılığı arttırmak amacıyla kullandıkları malzemenin içine yumurta akı, kan, peynir, reçine, pişmiş toprak gibi katkı maddeleri ile hazırladıkları harç çeşidi. Bazı uygulamalarda saman, bitkisel lifler ve insan saçları da kullanılmıştır.
Medusa başı: Yunan mitolojisinde gözlerine bakanı taşa çevirdiğine inanılan yılan saçlı, keskin dişli, dişi mitolojik karakter.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder